Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - Üç "KAN" Hikayesi
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: 1, 2  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 2 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
Bozkurt_Baha
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Aug 31, 2004
İletiler: 102
Şehir: Ankara/Türkiye

İletiTarih: Pzr Eyl 12, 2004 12:02 pm    ileti konusu: Üç "KAN" Hikayesi Alıntıyla Cevap Gönder

Ben sizlere "Üç Kan Hikayesi" anlattım.
Ey Ülkücüler,
Siz de bu üç kan hikayesinin gölgesinde, siyaset için kene misali ülkücü harekete yapışan arsızları, yüzsüzleri anlatan bir KANSIZLIK hikayesi yazın".

Ali Yılmaz ALP'in yazısı...

I.
1973 seçimleri öncesiydi.
MHP seçimlere hazırlanıyordu...
Yüreği, fikri, bileği güçlü onbinlerce gence sahip ülkücü harekette cep delik cepken delikti.
Yusuf İmamoğlu İstanbul Edebiyat Fakültesi'nin önünde bir sabah pusu kurularak şehit edilmişti...
Cebinden çıkan bütün parası sadece 35 kuruştu...
Otopsi raporunda iki gündür bir şey yemediği, midesinin boş olduğu yazılıydı. Şehit olduğu gün de bir simit alacak parası olmadığı için, okuluna aç gidiyordu.
Gerçek ülkücülerin "parayla" arası ne zaman iyi oldu ki?
İşte bir seçim daha gelip çatmıştı ama yine MHP"nin kasası tamtakırdı...
Ramiz Ongun, Muhittin Çolak, Mithat Evci, Salih Dilek arkadaşlarıyla oturmuş, eller şakaklarda: ÇARE...
Ongun: "Kanlarımızı satacağız."
Hepsi hayretle gözlerini başkanlarına çevirdi.
- "Kızılay'la görüşelim."
Onlar ne ihale komisyonculuğunu, ne kara para mafyacılığını, ne haraççılığı ne de temsil ettikleri güçlü makamların üzerinden maddi çıkar sağlamayı düşünemezlerdi. Çünkü iman ettikleri davaları böyle kirli düşünceleri akıllarından bile geçirmelerine izin vermezdi.
Güçleri ancak kanlarına yetiyordu...
Bazen dökerler, bazen de teşkilatlarının ihtiyacı için Kızılay'a satarlardı...
Kızılay'la görüşüldü, anlaşıldı.
Her ülkücü makbuz karşılığı kanlarını Kızılay'a verecekler, makbuzları teşkilatlarına getireceklerdi.
Kızılay Kan Merkezleri önünde uzun "Ülkücü Kuyrukları" oluştu... Kan vermek için...
Şevkle, heyecanla kanlarını verdiler. Makbuzlarını teşkilatlarına getirip teslim ettiler.
14 Ekim 1973 seçimleri öncesi toplanan kan bedelleri bir milyon lirayı aştı.
Bir gün kan verenlerin kuyruğunda "aksakal" bir ihtiyarı sıra beklerken gördüler. Tanıdılar, yanına geldiler.
- Amcacığım,senin burada ne işin var?
- Kan vermeye geldim.
- Ama?...
- Ne aması ben kan veremez miyim?
- Ama amca...
- Ne oldu? Benim oğlum, ülküdaşınız, kardeşiniz bütün kanını bu dava için döküp şehit olmadı mı? Onun fedakarlığı yanında ben bir ünite kan vermişim çok mu gördünüz?.....
21 Mart 1970 günü komünistlerce işgal edilen Yüksek Öğretmen Okulu'nda esir edilerek şehit edilen Süleyman Özmen'in babasına sarıldıklarında MHP'nin gelecekteki iktidarının müjdecisi yaşları göz pınarlarından boşalmış, boğazlar düğümlenmişti...

II.
1979 yılının Eylül ayı. Bursa'da Taner Kalkancı ülküdaşımız pusuya düşürülür... Sekiz kurşun yarası alır... Hastaneye yetiştirilir... Ameliyata alınır... Ameliyat uzun sürer...Kan yetmez... Acil kana ihtiyaç vardır.. İkinci, üçüncü ameliyat gerekmektedir.. Gün geceye dönmüştür...
Çevre illere telefon edilir...
İzmir Ocak Başkanı Mehmet Ali Metin, Bursa'dan Himmet Ağabeyin acil kan yetiştirin imdadına 17 ünite kan hazırlar.
Elde taka bir Murat 124... Başka araç yoktur. Bir ağabeylerinin Renault arabasını isterler. Araba geldiğinde çeyrek depo benzin vardır.
Yetmiş beş liraya dolan depoyu tam doldurabilmeleri için elli yedi liraya ihtiyaç vardır. Ocakta bulunan sekiz on arkadaş ceplerini boşaltır, otuz sekiz lira toplarlar. On dokuz liraya ihtiyaç kalır.
Tam bu sırada başkanın odasına Turan İbrim ağabeyleri girer. Eczacı olan Turan Ağabeyleri:
- Hayırdır çocuklar, bu ne telaş?
- Abi, Bursa'ya kan yetiştirmemiz lazım, arabayı bulduk, benzin parasını denkleştiremedik. On dokuz liraya ihtiyaç var.
- Hadi şanslısınız, bizim eczane bugün nöbetçi, arayalım bakalım kasada kaç lira var?
Gültepe'deki eczane aranır... Kalfaya Turan ağabeyleri sorar:
- Kasada kaç lira var?
- 27 lira abi.
- Hemen çırakla ocağa gönder..
- Peki abi.
Para gelir. Turan ağabeyleri cebindeki 20 lirayı da ekler.
- Yolda lazım olur.Allah yolunuzu açık etsin, haydi yola koyulun bakalım...
Sabaha karşı saat 03.30'da hastaneye yetişirler. Hastanede toplanan kan 117 üniteyi bulur.
Ama bu kanlar Taner'e nasip olmaz. 03.05'te ülküdaşları ruhunu teslim etmiş, ülkücü şehitler arasında yerini almıştır.
Ramazan ile Yasin bitkin, yorgun ve üzgün, Öğle namazında Ulu Camii'nden cenazesi kaldırılacak olan Taner ülküdaşlarına son görevlerini yapmak için izin almak üzere İzmir Ocak Başkanı Mehmet Ali Metin'i ararlar.
- Başkanım, yetiştik yetiştik ama maalesef... Taner 03.05'te ruhunu teslim etmiş..Müsaade edersen cenazesini kaldırdıktan sonra yola çıkmak istiyoruz.
Telefonun diğer ucunda Başkanları titrek bir sesle,
- Allah rahmet eylesin. Bursalı ülküdaşlarımız şehidimizin cenazesine yeter. Siz buraya öğlen namazına yetişin, Turan İbrim Ağabeyi eczanesinde kurşunladılar... Şehit oldu...

III.

11 Kasım 1980 günü televizyonlarda, akşam haberlerinde MHP ve ülkücüleri hedef alan ihtilal konseyinin arananlar listesini yayınladıklarını ve kendisinin de arandığını; Kadir eve geldiğinde boynuna sarılarak ağlayan eşinden öğrenmişti.
Üç beş parça eşyayı bir çantaya alel acele ile koyduktan sonra hamile eşini, 2 yaşındaki oğlunu Allah'a emanet ederek gecenin karanlığına daldığında Kadir yedi yıl sürecek uzun bir ayrılığa adım attığını bilmiyordu..
Ayrılırken eşine sadece "Ocağımızı tüttür, Allah'a emanet olun" diyebilmişti.
Kadir, MHP ve Yan Kuruluşlar davasının sanığı olarak her yerde aranıyordu artık. Resimleri aranan Marksistlerle beraber afiş yapılmış her yere asılmıştı.
Ankara'da kendisi gibi aranan bir ağabeyi ile aynı evde kalmaya başladı.
Gündüzleri evde bir ölü sessizliği ile kalıyorlar, ancak geceleri hareket edebiliyorlardı.
Aklı eşindeydi, yakında doğum vardı.
Haftada 1 gün Pazar akşamları saat sekizde mahalledeki bir ülküdaşlarının evinden telefonla eşiyle 3-4 dakika konuşabiliyordu. Çünkü her zaman sıkı olan arama ve yol kontrolü yapan asker - polis timleri sadece Pazar günü akşam sekiz dokuz arası yoktu. Dallas dizisini seyretmek için hepsi en yakın kahvelere koşuyordu.
"Ceyar'ı kim vurdu?"...
Telefon edeceği güne kadar her hafta Kadir!e sanki bir yıl gibi geliyordu. Acaba kız mı oğlan mı? Doğum oldu mu?
Bir gün kabus gibi bir rüya gördü. Rüyasında korkunç bir doğum olayı yaşanıyordu... Anne baygın, çığlıklar içindeydi: Ortalık kan revan... Doktorlar anneyi mi yoksa bebeği mi kurtaralım diye aralarında konuşurken, Kadir duyulmayan, çıkmayan sesi ile; "Hayır, ikisini de kurtarın, Allah'ım ikisini de kurtar" diye rüyasında çığlık atmaya çalışıyordu. Sesini duyuramıyordu, eşinin elini tutamıyordu, hiçbir yardımı olamıyordu, hiçbir şey yapamıyordu... Allah'ına yalvarırken, rüyasında bir adakta bulundu... Bir söz verdi...
- Allah'ım eğer eşim ve çocuğum kurtulursa, ilk duyduğum "kan anonsunda" ya yeni doğan bir bebeğe, ya da doğum yapan bir anneye kan vereceğim. Duyduğum ilk anonsa koşacağım. Ne olur kurtar onları...
Kadir, sıçrayarak kabus gibi bir rüyadan uyandığında her tarafını ter basmış, dudağı uçuklamış, tir tir titriyordu...
Abdest aldı, iki rekat namaz kıldı... Ve rüyasındaki adağını, sözünü ağlayarak tek sığınağı Allah'a Yaradanına tekrar yineledi.

Pazar gününe iki gün vardı.

Herkes Pazar günü saat akşam 8'i Ceyar'ı kimin vurduğunun merakı ile iple çekiyordu.
Kadir ise telefonu...
Telefonun ahizesini kulağına alıp çevir sesini duyduğunda kalbinin atışlarının sesi kulaklarından duyuluyordu.
Konuştu...
Bir oğlu olmuştu. Biricik eşi zor bir doğum yapmış, hastanede idi. Durumu iyi idi. Merak etmemesini söyleyen babası Allah hiçbirimizin acısını göstermesin rahat ol derken, "Adını Alperen koyduk." dedi.
Kadir bir şükür namazı daha kıldıktan sonra radyonun başına oturdu...
Artık onun kulağı radyonun Dr. Sami Ulus Çocuk Hastanesi'nden yapılacak kendi kan grubu anonsundaydı.
Bir gün, iki gün derken onuncu gün anonsu duydu. Gündüz öğlen saat 12 idi. Yeni doğan bir bebeğe acil kan lazımdı..

Kaçak kaldığı, saklandığı evde giyindi. Hastaneye gitmeye karar verdi. Evdeki arkadaşları:
- Durum kritik, her yerde arama var, kimliğin yok, resimlerin duvarda, Hastanede polis kimlik sorabilir, Gel vazgeç, Adağını serbest olduğun günlerde yerine getirirsin, mazeretin var... dedilerse de o sadece kabus gibi gördüğü rüyayı ve verdiği sözü düşünüyordu...
Dr. Sami Ulus Çocuk Hastanesinin önüne geldiğinde ön kapıdan değil mutfak girişinden girdi. Kan verme bölümüne geldiğinde telaş ve heyecanla bekleyen bir genç ve bir yaşlı teyzenin beklediğini gördü.
Kan merkezinin önünde, her geçene yaşlı teyze kolundan tutup soruyordu:
- Evladım, radyodan mı geldin?
- Bizim kanı vermeye mi geldin?
- Torunum ölmek üzere...
Kadir yaşlı teyzeye yanaştı.
- Teyze sizin kan grubu neydi?
- Ben bilmem oğul. Oğlan söylesin..
Yanındaki genç:
- Abi 0 Rh Negatif.
- Tamam ben o kan için geldim. Bebek için değil mi? diye Kadir sorunca yaşlı teyze ağlar halde:
- He oğul he..
Diyebildi.
Kadir gerekli olan kanın tümünü vermek istediğini söyledi.
Gerekli kanın tümünü verdikten sonra on dakika kadar istirahat ettirildi.. Şekerli limonatayı içti. Kalkmak üzereyken içeri yaşlı teyze girdi.
- Oğlum Allah ne muradın varsa versin.Seni kazadan beladan korusun. Nasıl bir hayır yaptın bilemezsin.
- Teyzeciğim önemi yok.
- Ah oğul, bilmezsin ki bu bebenin, bu bebenin... diye kekelerken yanındaki genç oğlan yaşlı annesinin kolundan tutarak çekti.
- Hadi anne gidiyoruz. Abi sağol.
Kadir ne olduğunu, yaşlı teyzenin ne söylemek istediğini anlayamamıştı.
O sırada yaşlı teyze,
"Dur oğul, ben diyeceğim. O da kimin çocuğuna kan verdiğini bilsin." dedi ve Kadir'e döndü:
"Bak oğlum, bu çocuğun babası cezaevinde Mamak'ta. Türkeş'le beraber hapiste... Benim oğlum ülkücü. Adını telefonunu ver, inşallah çıkacaklar, seni bulsun. Seyyar arabada gömlek satar. Sana bir gömlek getirir. Tanışırsın yiğittir benim oğlum...
Kadir yaşlı teyzeye sarıldığında kulağına fısıldadı...
- Teyze oğluna müjdeyi ver. Bebeğine bir ülküdaşın kan verdi de. Onun damarlarında bir ülkücü ağabeyin kanı var de...
- Hadi Allah'a ısmarladık.
Kadir hastanenin merdivenlerinden koşarak inerken sadece:
- Bu sürprizin için teşekkürler Allah'ım diyebildi.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Bozkurt_Baha
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Aug 31, 2004
İletiler: 102
Şehir: Ankara/Türkiye

İletiTarih: Pzr Eyl 12, 2004 12:07 pm    ileti konusu: » Ülkücü Olmayın Sakın ! Alıntıyla Cevap Gönder

Gençler!

Dünya hizla degisiyor. Dünün modasinda Arnavutçu, Çinci, Rusçu olmak vardir. Bugünün modasi Türk'ü bölmek; Lazci olun, Çerkezci olun, Kürtçü olun...

Bakarsiniz size bir sey kalmaz. Gözünüzü dört açin..."Bal" dagitilan yere tasla "at" binilen yere süsle gidin. Ragbet görmek istiyorsaniz üç kagitçi, hayâlî ihracatçi olun; bazan arici, bazan atçi olun!

Ülkücü olmayın sakın!

Stresinizi atmak için Uludaga çikin, kayakçi olun, çifte pasaportlu kaçakçi olun!

Zor islere heveslenmeyin kolayci olun; hergün parti düzenleyip çayci olun.

Ülkücü olmayın sakın!

Dedeniz savas zengini, babaniz vergi kaçakçisi ise, siz de ayni yolda devam edin; vurkaççi olun, kapççi olun.

Ülkücü olmayın sakın!

Ípe un serin uncu, yola tel gerin yüncü olun!

Yumurtlamayan tavuga yem vermeyin, düseni kaldirmayin.

"Ínsanlik yapmak" para kazandirmiyor; fitneci olun, fesatçi olun.

"Kaziyin" kazanin, çalin kazanin, kandirin kazanin; tombalaci olun, barbutçu olun!

Türklükmüs, müslümanlikmis! Ne yapacaksiniz böyle lüzumsuz (!) isleri. "Bir tarla bostan, yan gel Osman" akimina uyun. Kartpostal biriktirin, pul toplayin; pulcu olun, ot'çu olun.

Vatan diskoteklerden kurtarilacaktir; kahvehanelerden yönetilecektir. Nemelazimci olun, hapçi olun, repçi olun.

Ülkücü olmayın sakın!

Paylasmadan yiyin, ter dökmeden giyin; yutçu olun.

Ülkücülük çile demek, dert demek. "Zehirle pismis as" yemektir. Ülkücülükte en büyük eglence azap çekmektir. Ciliz omuzlariniza bir milletin kaderini yüklerseniz, seyrettiginiz filmden, içtiginiz çaydan, gördügünüz rüyadan tat alamazsiniz.

Ülkücülügün nimeti küfletinden fazla degildir.

Dikenlerle dolu olan bu yolun sonunda bir cennet gizlidir ama, bu cennet dünyayi imtihan alani olarak kabul edenlerin olacaktir.

Bu kadar inançli, bu kadar sabirli ve dayanikli misiniz?

Gençler!

Yasamayi seviyorsaniz hayatçi, zora gelemiyorsaniz "eyvallahçi" olun.

Ülkücü olmayın sakın!

Ülkücü olmayın sakın!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
tengrikut
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Mar 19, 2004
İletiler: 104
Şehir: Turan

İletiTarih: Pzr Eyl 12, 2004 6:55 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Çok geç kaldın bozkurt baha ağabeyim. Biz çoktan Türk doğduk. Türk büyüdük, Türk yaşadık. Bu memleketin havasını çektik, suyunu içtik, aşını yedik. Karşılığını vermeye mecburuz. Bunu borçtan değil, aştan yapacağız!

Düşeceğiz, kalkacağız, Türk doğduk Türk kalacağız!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder ICQ
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Pzr Eyl 12, 2004 9:13 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Bozkurt baha kardeş,bize geçmişi hatırlattın ve de doğru hatırlattın.teşekkür ederiz.Bu üç hikayeye benzer ne olaylar yaşandı ülkede.Zaten ne olduysa 80 den sonra oldu.Otarihe kadar kemikleşmiş olan bu dava,yavaş yavaş bugünlere kadar geldi.Şu anda ki durumu söylemeye gerek yok.Herşey ortada.Bugün ismini vermeyeceğim,türkçü olduğunu iddia eden bir sitede,forumumuz sakinleri için,şerefsiz ülkücüler denilebiliyor.Bu davada önemli hizmetler yapan insanların bazıları değişen zamanla birlikte değişti.Türkiye garip bir ülke.Solun da hızlı adamları vardı o devirde kendince.Yıllar sonra gördük ki,Amerikan şirketlerinde işe girmişler,arkasından kendi firmalarını kurmuşlar.Benim tanıdığım çok sayıda insan da ülkücülükten saptı,sistemin dişlisi oldu.Dedim ya Türkiye garip bir ülke.Her devir kendi şartları içinde değerlendirilir.O zamanlar herkes,kendince inandığı yol için savaşıyordu.Ama 12 eylülden sonra herşey değişti.Daha değişik bir gençlik yetiştirildi.Onun için ben bugünün delikanlılarına kızmıyorum.Ama bir tek şey biliyorum.Ülkedeki haksızlıklar,açıktan kollanan çevrelerin eriştiği akıl almaz zenginlik,orta direğin imha edilerek gelir dağılımı darmadağın edilmiş bir sistem,bugün yeterince ülkücü yetiştiremiyor olabilir.Ama hayatın acı tokatlarını yedikçe,ülke böyle hayasızca yönetildikçe,insanlarımız bu kadar köşeye sıkıştırılıp çaresizlik içine itildikce,gün gelecek tekrar kahramanlar yetiştirmeye başlayacağız.Zulmün,mazlumun olduğu her zaman ve mekanda,mutlaka bunlarla mücadele eden insanlar olacaktır.Geçmişte var olanlar,yarın olmayacak değildir.O bir devirdi bitti.O günün nesli,sen ne dersen de yorgun artık.Yaradılış kanunlarını tersine çeviremeyiz.Ümit yeni sürgünlerdedir.Bu vefasızlık değil,gelişmenin doğal sonucudur.Bugünü iktidarı,benim o yıllarda gördüğüm tüm iktidarlarından,çok daha pişkin,aciz,ard niyetli,ve basiretsizdir.direniş de eskisinden çok daha sert olacaktır.Şimdi burada doğruları konuşacaksak,kimse Demirel Ecevitle falan uğraşmamıştır.Memleket iki kampa bölünmüş,gençler birbirine kırdırılmıştır.Tahteravalli gibi birbiri ardına gelen liderler,bu bölünmede hiç burunlarından kıl aldırmamışlar,siyaset hayatlarının sonuna kadar,iadei itibar da yapılmak suretiyle krallar gibi baştacı edilmişlerdir.Bir de alay edilircesine bu gençler aynı hapishanelerde,bazıları da karışık aynı hücrelerde yatırılmışlardır.Biz bugün Amerikayı istemiyoruz.Nefret ediyoruz.Ama o günün bazı solcuları da böyle söylüyordu.Bugün biz bunları söylüyoruz diye solcu olmadık.Şunu demek istiyorum.Hayat değişiyor.Olaylar değişiyor.Düşmanlar,tehdit kavramları herşey ama herşey değişiyor.O gün kominizm tehdidi ve tezgahları vardı.Ama bugün yok.Onun için ülkücüler de,refleksleri de,mücadele yöntemleri de değişecektir.Ama bir şey değişmemelidir.Yola çıktığımız ilkeler.Bizi diğer inanışlardan farklı kılan değerler,daha açıkcası bizi en çok ülkesini sever yapan değerler değişmeyecektir.Değişmemelidir.Bugün ülkücüyüm demediği halde,ülkücü olduğunu bilmediği halde,ülkücülüğün tüm felsefesini yaşıyan örnek insanlar vardır.Ülkücünün bir görevi de onlara,kendilerini,aslında ne olduklarını anlatmaktır.Bu bakımdan eskinin fazla deşilmesine karşıyım.Elbette eskinin deneyimleri bu günkü kuşağa aktarılacaktır.Ama bunu yaparken biz sizden daha iyiydik,daha fedakardık dersek,bu;onlarla aramızı açmaktan başka bir işe yaramaz.İcraat makamı artık onlardır.Biz ancak danışman olabiliriz.Bu bir vatan meselesidir.Yapılanlar,elbette çok değerli ve fedakarcadır.Ama Çanakkaledeki aslanlar bizden daha az fedakar değildi.Onlar da plevnedekilerden.Onlar da mohaçtakilerden.Yazım sana gibi görünsede,öyle değil.Bu eski yeni konusunda epey eleştiri almış biri olarak,iletini görünce yazmak ihtiyacını duydum.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
ozbeken
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Aug 24, 2004
İletiler: 566

İletiTarih: Pts Eyl 13, 2004 8:07 am    ileti konusu: KARDEŞ Alıntıyla Cevap Gönder

.......

En son ozbeken tarafından Cum Şub 01, 2008 3:05 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Bozkurt_Baha
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Aug 31, 2004
İletiler: 102
Şehir: Ankara/Türkiye

İletiTarih: Pts Eyl 27, 2004 3:16 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Abiler Ablalar bu yazılar bizim kendi gerçeklerimiz .
lütfen bu sayfayı iyi bilin.
siz olmasaydınız bu tarih yazılmazdı...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
nazligul
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Jun 19, 2004
İletiler: 138
Şehir: TÜRKİYE

İletiTarih: Pzr Ekm 03, 2004 12:03 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Kardeş unutulan bazı değerlerimizi hatırlattığın için sağol.
Allah razıolsun.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
leyli
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Dec 15, 2004
İletiler: 6

İletiTarih: Çar Oca 19, 2005 8:46 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Arkadaşlar bunları duyupta etkilenmeyecek bi tane Türk evladı tanımıyorum.Gücümüzü fikrimizi göstermek için bu gibi şeyler ihtiyacımız var.Sağolun
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
Bozkurt_Baha
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Aug 31, 2004
İletiler: 102
Şehir: Ankara/Türkiye

İletiTarih: Pts Oca 24, 2005 4:14 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

sizler sağolun
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
yalnizkurt_23
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jan 21, 2004
İletiler: 13
Şehir: TÜRKiYE

İletiTarih: Sal Oca 25, 2005 7:39 pm    ileti konusu: BUNLAR HİKAYE DEĞİL GERÇEKLER!... Alıntıyla Cevap Gönder

SELAM ÜLKÜDAŞLAR BU HİKAYE GİBİ NİCE HİKAYELERİMİZ VAR AMA BUNLAR HİKAYE DEĞİL GERÇEK OLMUŞ ONUN İÇİN BUNUN GİBİ GERÇEKLERİ OKUMAK İÇİN KÜLLİYAT VAR RAHMETLİ ALPARSLAN TÜRKEŞ'İN HAYATINI MHP'NİN OLUŞUNU ANLATAN ONLARI OKUYUN VE BOZKURT_BAHA ÜLKÜDAŞIMIZIN YAZDIKLARINA EKLEME OLSUN VE ALLAH ONDAN RAZI OLSUNKİ BANA BU YAZIYLA BİZDEN ÖNCEKİ REİSLERİMİZİN YAŞAMAYIDA DAVAMIZ İÇİN ÖLMEYİDE DAVAMIZ İÇİN OLDUĞUNU BİR KEZ DAHA HATIRLATTI BİZ BU ZAMANDA BU KADAR ZORLUK GÖRDÜK ONLAR TAMAMEN ZORLUKLARIN İÇİNDEYKEN BU DAVAYI SÜRDÜRMÜŞLER VE BİZE KADAR GETİRMİŞLER ALLAH ONLARDANDA RAZI OLSUN VE ALLAH TÜM TÜRK ULUSUNU KORUSUN VE YÜCELTSİN... AMİN.. ALLAHA EMANET OLUN...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Sal Oca 25, 2005 8:05 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Bu kadar etkileyici değil ama,çok fedakarca davranan insanları biliyorum.Gerçekten Bozkurt_Baha kardeşimiz bize bu insanları bir kez daha hatırlattı.Kendisine tekrar teşekkür ederim bize ülkücülüğü hatırlattığı için.Çünkü artık fedakar insanların sayısı çok azaldı.Bu hepimiz için bir ikazdır.Herkes,çok biliyorumu bırakıp bu ülke için elinden geleni yapmalıdır.Bu kadar genç bir kardeşimizin,böyle çarpıcı bir konuyu bu kadar etkili ortaya koymasını takdirle karşılıyorum.Geçenlerde aynı güzellikte bir iletisine daha tanık oldum.Tebrik ederim Baha.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
Emreoz
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Dec 25, 2004
İletiler: 16
Şehir: İstanbul - Bakırköy

İletiTarih: Çar Oca 26, 2005 1:29 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

s.a bozkurt_beha kardeşim.. Burdan sana yemin ediyorum ilk defa bu öyküleri okudum ve içim bi garip oldu..

Allaha emanet olun..
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder MSNM
Bozkurt_Baha
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Aug 31, 2004
İletiler: 102
Şehir: Ankara/Türkiye

İletiTarih: Çar Oca 26, 2005 1:01 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Allah senin içini ne güzel yaratmış Emreoz kardeşim.

İnşaallah faydası olmuştur...


Allaha emanet olun...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
bozo__
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Dec 24, 2003
İletiler: 1
Şehir: türkiye

İletiTarih: Çar Oca 26, 2005 7:53 pm    ileti konusu: 7t8o Alıntıyla Cevap Gönder

7uı
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder MSNM
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 2 sayfa)

Sayfa: 1, 2  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1