Bozkurt NET

[funda3307]

Ülkemizin içinde bulunduğu şu kritik ahvâl ve şerâit tahtında, vatanseverlerin, yapılacak hatâların çok ağır faturalar şeklinde önümüze çıkacağının idrâkinde olarak, mümkün olduğunca hatâsız bir strateji tâkip etmeleri gerekmektedir ki, tekrar ediyorum, bunun da ilk şartlarından birisi, Kürt vatandaşlarımızın tamâmını birden hedef alacak her şeyden, çok büyük bir dikkat ve ihtimamla kaçınmaktır. Bu, ki bakımdan vahîm bir hatâdır: Ahlâkî açıdan, Kürt vatandaşlarımızın büyük çoğunluğunun buna müstahak olmayan dürüst yurttaşlar olması, ve siyâsî ve stratejik açıdan da mes''eleyi daha da büyütecek olması bakımından. Çünkü, üzerine basa-basa ve vurgu ile bir kere daha tekrar etmeyi nâmus borcu addediyorum ki, bu, tam da PKK''nın istediği oyunun bir parçası olmak demektir. Nedir PKK''nın istediği? Onu da bir kere daha tekrar edeyim: Türkiye''de bir iç karışıklık ortamı yaratmak sûretiyle hâricî kuvvetlerin vatanımıza müdâlesine zemîn yaratmak ve bu sûretle Türkiye''nin bir Yugoslavya, bir Irak olmasını sağlamak. İşte, daha evvel dikkat çekmeye çalışmış olduğum gibi, PKK, çatışmaları bütün ülke sathına yayarak kalitatif bir dönüşüm sağlamak maksadıyla, "Türk Devleti''ne Karşı Savaş" stratejisinden "Türk Milleti''ne Karşı Savaş" stratejisine geçmiş bulunmaktadır - veya en azından, şimdilik öyle görünmektedir.
PKK''yı bu strateji değişikliğe yönelten sebepler üzerinde zihnî egzersizler yapalım: Bugüne kadarki kanlı terör politikası, kabûl edilmelidir ki, O''nu muayyen bir noktaya kadar taşıdı; Devlet''e karşı girişmiş olduğu silahlı mücâdeleyi kazanamadı, ama ne yazık ki mağlûbiyeti de bir "imhâ"ya dönüş(türül)emedi. Daha açıkçası, yirmi yıl süren yoğun bir mücâdeleye rağmen, PKK, bitirilerek külliyen imhâ ve ifnâ edilemedi. Daha da açıkçası, PKK nihâî bakımdan ciddî bir poltik zafer kazandı dahi diyebiliriz; Marksist ihtilâl literatüründe "Terör" yerine kullanılan terim olan "Silahlı Propaganda", inkârı gayri mümkün belirli bir sonuç aldı: Teori''nin öngörülerine uygun olarak, temel tezini bütün dünyaya duyurdu ve ülkenin belirli bir bölgesinde görünmez bir güç şeklinde, korkuya, sindirmeye dayanan bir dehşet hükümranlığı te''sis etti; kan dökerek, katlederek, terör yaratarak! Öyle ki, 15 Ağustos''ta Eruh''taki ilk karakol baskınında ehemmiyetsiz şakîler gibi görünen PKK, zamanla, yine Marksist literatürdeki terimle, belirli ölçekte "kurtarılmış bölgeler" ihdas etmeye muvaffak dahi olduğu gibi, aynı zamanda, Türkiye''nin belirli bir bölgesinde, ölüm kokan soğuk nefesi her ân hissedilen bir güç olarak kendisini kabûl ettirdi ve buna bağlı olarak, taraftar kitlesi de büyüdü. Tabiatiyle, PKK''nın bu başarısındaki en büyük âmil, olağanüstü derecede kaabiliyetsiz, câhil, sığ ve sıradan siyâsetçiler elinde Devlet''in Devlet olmaktan çıkarılmasıdır.
Fakat bütün bunlara rağmen PKK bugüne kadar, yine de dünyada - bütün hâmilerine ve destekçilerine rağmen - resmen "terörist" olarak sıfatlandırılmaktan da kurtulamadı ve bu da yine bugüne kadar, Türkiye Devleti''nin elde edebildiği en büyük başarılardan birisi oldu. Bu kötü şöhreti, O''nun, Türkiye''yi sarsmasına rağmen yıkamamasının da sebeplerinden birisini teşkîl etmektedir. O hâlde, daha başka bir stratejiye geçilmelidir; bugüne dek verdiği silâhlı mücâdelenin, işbu "belirli başarılar"a rağmen, nihâî netîceyi istihsâl etmek konusundaki yetersizliği de göstermiştir ki, bu ayaklanma, bu şekliyle, Türkiye''nin mîdesini kramplarla perîşan etse de gövdesini yıkamayacaktır; hâriçten ise, bilumum finansörleri ve uğursuz müttefikleri de Türkiye''yi en fazla ekonomik ve politik olarak sıkıştırabileceklerdir. Ama, ya şâyet, Irak''ta olduğu gibi, büyük bir hâricî gücün müdâhalesi celbedilecek olursa ne olur? İşte bu, mükemmel bir soru!
Hakîkaten, o takdirde ne olur?
Kehânete hâcet var mı?
Şu hâlde şimdi de şu suâli soralım: Bu müdâhale nasıl sağlanabilecektir?
Sorulur mu hiç!
Tabiî ki, "İç Savaş", yâni diğer adı olan "Sivil Savaş" (Civil War) ile.
İşte o vakit Türkiye''ye "insânî gerekçeler" ile müdâhale imkânı doğacaktır.

" Mühim Tashih: Önceki iki yazımda zikrettiğim raporun ismi "2011/Türkiye İç Savaş" olduğu hâlde, sehven "2001/Türkiye İç Savaş" olarak yazdım. Üstüste iki yazıda da farketmediğim bu hatamdan dolayı bağışlayınız. D. H

DURMUŞ HOCAOĞLU

[KaRaCaToLgA]

Bu güzel yazı için sana teşekkür edrim bacım.bence söylediklerin çok doğru.bunun için bir ekleyemiyorum sözlerine sağolasın...

[gelibolulu]

Seneryo iyide ülke yanlış. Türkiye ile Irak'ı aynı kefeye koymak hata. Kıbrıs'ta da müdahele edemediler. Savaşa cesaret edemezler. Bu ülkeye bir askeri müdahele 3. dünya savaşını başlatır. Vietnam kont ve kızılderililere yaptıkları kahramanlıklardan(!) çok daha fazlasına ihtiyaç duyacaklardır...

[kaganos]

funda kardeşim,
Yazın için eline sağlık diyorum...
Bütün dönen dolapları sergilemişsin..
Maalesef,daha bu olaylar ilk ortaya çıktığında,ağzını yaya yaya konuşan siyasi liderlerimizin Üç-beşçapulcu...türkiye böyük ülkedir birşey olmaz laflarından..buralara kadar geldik...
Tüm siyasi liderler günü kurtarmak için şov yaptılar..
hiçbiri sorunun kökenine inemedi...
Neticede kendilerine dokunan birşey yoktu...
Oralarda ölenler ..çiftçi ahmet aga'nın oğlu ..köylü hasan'ın oğlu idi...
Aslında değişen hiçbirşey yok ...hala günü kurtarma peşindeler...
Hep aynı klasik davranışlar..
Şehit cenazesinde şehitin anne babasına madalya takmalar..
Bizim ülke büyüktür...şehitlerimiz ölmez...gibi aynı laflar..
20senedir aynı terane...
Ne şehitler ölmezi ...yiğitlerimiz ,gençlerimiz...çatır çatır ölüyor...
artık uyanalım...
Bir an önce bu vatanı seven ..tüm halkı kucaklayıp barış ve huzur ortamını sağlayacak bir hükümet gerekiyor...
İlk önce bu toplumun huzurunu bozan,üçkağıtçıları,hortumcuları,katilleri,hırsızları bulup cezasını verecek bir otoritenin başa geçmesi lazım...
Yoksa biz aynı masallarla nice 20 seneler uyutulmaya devam edeceğiz...
Şahsen benim ailemde bir cenazede bana martaval okuyanın yakasına yapışıp hesap sorarım....niye 20 yılda bu işi bitiremediniz diye...
Artık ! bir evladım var onuda şehit veririm gibi lafları bırakalım...
Ölenler hep gariban çocukları...siz bir tane bile bir siyasinin ,bir bürokratın çocuğunun öldüğünü gördünüz mü?
göremezsiniz .....
Çoğu ABD'de İngilterede okuyor....
Artık uyanalım beyler...
Birileri bizi vatan millet ,sakarya lafları ile oyalıyor...
Saygılarımla.

[kurtoglu1919]

Habur için ortak ses: KAPATILSIN!

Gazeteniz ORTADOĞU'nun başlattığı "Habur Sınır Kapısı Kapatılsın" kampanyasına yurt ganalinde başta siyasiler olmak üzere sivil toplum kuruluşları ve halktan büyük destek yağıyor.

Mehmet Şandır
Sorumlu AKP

Habur sınır kapısı tamamen Peşmerge ve PKK gruplarına yarıyor. AKP hükümeti konuya duyarsız. Hiç ilgilenmiyor. Sınır kapısı derhal kapatılmalı.

Hamit Homriş;
Yüreğimiz yaralanıyor

Kanpanyanıza gönülden destek veriyorum. Eğer Habur Sınır Kapısı kapatılırsa, işgal güçlerinin ikmal yolları desteklenmemiş olacaktır.

Bircan Akyıldız
PKK'ya darbe olur

Habur sınır kapısının bölücü terör örgütünü beslediği açıkça bilinen güçlerin elinde tutulması bizi kaygılandırmaktadır.

'Hubur Sınır Kapısı Kapatılsın' Kampanyamıza destek yağıyor

Gazeteniz ORTADOĞU'nun başlattığı "Habur Sınır Kapısı Kapatılsın" kampanyasına yurt sathında destek yağıyor. Kampanyamızı destekleyen Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır, meselinin sorumlusunun AKP iktidarı olduğunu belirtirken, Ankara Ticaret Odası Başkanı (ATO) Sinan Aygün ise "Ortadoğu gazetesi böyle bir teklifi gündeme getirerek bu anlamda çok büyük bir görev yapıyor. Kutluyorum" dedi.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Şandır;

Tek sorum lu AKP

"Meselenin sorumlusu siyasi iktidardır. Türkiye'yi yöneten AKP iktidarı Irak'da yaşananlarla ilgili dürüstçe ve dogru bilgileri Türk halkina vermek mecburiyetindedir" diyerek, şu soruları sordu:
-Telafer'de Türkmen katliamı yaşanıyor mu yaşanmıyor mu?
-Telafer'de Türkmenlere ait araziler işgal ediliyor mu, edilmiyor mu?
-Bir Türkmen şehri olan Telafer'de nüfus ve tapu kayıtları siliniyor mu, silinmiyor mu?
-Telafer'in Türkmen kimliği ortadan kaldırılıp, buraya Kürtler yerleştiriliyor mu, yerleştirilmiyor mu?
-Direnişçilerle mücadele adı altında yapılan bu katliam Türkmenleri ne kadar etkiliyor?

Habur kapatılsın

Habur Sınır Kapısı'nın kapıtılması ilçin daha önce AKP hükümetini uyardıklarını belirten Şandır, "Bu konularda AKP iktidarı Türk milletine dürüstçe ve doğru bilgileri vermek zorundadır. Şimdi MHP olarak biz Irak'da yaşananlari çok önceden degerlendirdik ve burada yaşayan soydaşlarimizin gelecegini uluslararasi düzeyde teminat altina alabilmek için hükümeti uyarmiştik. Ve bu anayasa kabul edilirse ve bu anayasa göre yeni irak devleti tanzim edilirken, Türkmenler yok sayilir, Kerkük, Musul, Telafer ve diger Türkmeneli şehirlerindeki Türkmen varligi peşmergelerin insafina terk edilirse bundan AKP iktidarininsorumlu oldugunu söylemiştik ve yine ifade etmiştik ki özellikle Habur sinir kapatilmasi, Incirlik hava üssünün kullanilmasi ve Türk hava sahasinin kullanilmasini tedbir altina, kontrol altina almak ve yeniden gözden geçirmek lazim.

Bu yerlerden Irak'daki işgal güçlerinin lojistik desteginin saglanmasini Türkiye elimizde bir koz olarak kullanmamiz gerektigini söylemiştik. Ancak AKP iktidarinin diş politikasindaki teslimiyetçilik malesef bu konularin hiç birinde bir demeç bile vermeye cesaretleri olmadi. Şimdi yaşadigimiz hadise ikili Türkiye'nin güvenliği açısından PKK teröristlerinin Kuzey Irak'dan aldıkları lojistik destek, ikincisi Irak'ın içerisindeki Türkmenlerin katledilmesi ve yok sayılması için Türkiye'den verilen lojistik destek. Bu iki destek aynı mahiyettedir ve bu bir tarihi hatadır ve Türk milletine karşı ihanettir" şeklinde konuştu.

AKP'yi uyarıyoruz

"AKP iktidarını bu anlamda uyarıyoruz. Bu yapılanlar asla affedilmeyecektir" diyen Mehmet Şandır görüşlerini şöyle tamamladı: "Biz de Habur kapısının Irak'daki işgal güçleri için anlami, degeri önümüze konularak yeniden degerlendirilmesini, Incirlik hava üssünün ve diger hava alani ve limanlarin kullanilmasini ve Türk hava sahasinin kullanilmasini Türkiye yeniden gözden geçirmelidir. Özellikle Türkiye'nin güvenliği açısından, bölücü terör örgütü ile mücadelede Kuzey Irak'dan sağlanan lojistik destekle, Irak'daki Türkmenlerin yok edilmesine dönük Türkiye'den temin edilen lojistik destek birlikte düşünülmelidir. Bu noktada Türk halkini dikkatli olmaya ve AKP iktidarini uyarmaya davet ediyoruz."

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Bircan Akyıldız;

Durum bizi kaygılandırıyor

"Habur sinir kapısının karşı tarafının kontrolünün işgal altındaki bir ülkede bölücü terör örgütünü beslediği açıkça bilinen güçlerin elinde tutulması bizi kaygılandırmaktadır" diyen Akyıldız, şöyle devam etti: "Türkiye, sınırda yaşananları dikkate alarak siyaset belirlemeli ve polıtıkalarını buna göre oluşturmalıdır. Atılacak yanlış adımlar, başta Telafer olmak üzere bölge yaşayan soydaşlarımız için katliama çıkarılan davetiye olacaktır. Yetkililerin bu hassas konuda acil ve samimi çözüm ortaya koymalarını beklemekteyiz."

Türkmenlerin yanındayız

Telafer'deki Türkmenlerin her zaman yanında olduklarını tekrarlayan Akyıldız, "Bölgede Türkiye ve Türkler aleyhine meydana gelen tüm gelişmeleri kaygı ile izliyoruz. Yaşanan katliama karşı ülke genelinde hakim olan sessizliğin biran önce bozulmasını, işgalci güçlere ve her tür saldırıya karşı Türkmen kardeşlerimizin yanında olduğumuzu herkesin bilmesini istiyoruz. Önceki gün şehre yardım götürmek isteyen Türk Kızılay'ının şehirden apar topar çıkarılması da yaşananlara ayrı bir boyut katmıştır. Yardım konvoyunun Telafer'den çıkarılması gözlerin bu bölgeden uzak tutulmak istendiğinin kanıtıdır" şeklinde konuştu.

Hamit Homriş; Yüreğimiz yaralanıyor

Başbuğ Alparslan Türkeş'in damadı Hamit Homriş, Habur Sınır Kapısı'nın kapatılması ile ilgili başlattığımız kampanyı desteklediğini belirterek, "Irak'ta yaşanan insanlık dışı olaylar hepimizin yüreğini yaralamaktadır. Son olarak Telafer'deki Türkmen katliamı için yetkililerden hiç ses çıkmamaktadır. Aldığımız haberlere göre orada yaralananların tedavileri için bile Türkiye'ye geçmelerine işgalciler ve peşmergeler müsaade etmemektedir. Bu insanlık mıdır?
Gazetenizin Habur Kapasının Kapatılması ile ilgili bir kampanya başlatmasını çok olumlu buluyor ve destekliyorum. Eğer Habur Sınır Kapısı kapatılırsa, işgal güçlerinin ikmal yolları desteklenmemiş olacaktır. Ayrıca bizim şoförlerimizden peşmergeler tarafından alınan vergi adı altındaki haraçlar da verilmemiş olacaktır. Bu ise peşmergelerin ekonomik olarak zayıflaması anlamına gelir ki, bu da çok önemlidir. Kampanyanızı yürekten destekliyorum.

MHP'nin 2 Ekim'de Ankara'da düzenleyeceği mitinge değinen Hamit Homriş, " Başkent mitingi son derece önemlidir. Bu miting, Aldatma ve Kandırma politikalarına karşı Türk milliyetçilerinin duruşunu gösterecektir. Bu duşur, ülkenin bölünmez bütünlüğüne kast edenlere, bizi kimliğimizden, benliğimizden uzaklaştırmaya çalışanlara, Kıbrıs'ı elden çıkarmaya gayret edenlere, Kerkük'te Türkmen soydaşlarımızın yok edilmesine göz yumanlara, yani Türk'e kefen biçenlere karşı bir duruş olacaktır. Bu duruş, düşmanların düşmanların yüreğine korku veren, bu milleti ve devleti sevenlerin yüreğine ise güç verecek olan bir duruştur. İşte bu sebeplerden dolayı bütün teşkilatlarımızın canla başla çalışarak, mitinge azami katılımı sağlamaları gerekmektedir. Bu hareket 500 bin kişiyle mitingler yapmış bir harekettir. Ülkemizin bugünkü şartlarında Ankara'ya en az 1 milyon kişinin gelerek, Türk'ün güçlü sesini dünyaya duyuracağından eminim " diye bilgi verdi.


Bu haber 172 kez okunmuştur Kategori: Surmanşet





ORTADOĞU BASIN MESLEK İLKELERINE UYMAYA SÖZ VERMİŞTİR.
İLERİ GAZETECİLİK adına Zeki SARAÇOĞLU
Ortadoğu Gazetesi © 2005

[kurtoglu1919]

Baydemir suç işliyor Hükümet susuyor

Resmen tehdit etti

Avrupa Parlamentosu'nda, Diyarbakır'ın DEHAP'lı Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, "Demokratik siyaset kanallarının tıkanması halinde siyasetin dili tekrar şiddet olur" diyerek Türkiye'yi resmen tehdit etti.

Baydemir tehdit etti

Avrupa Parlamentosu'nda, Diyarbakır'ın DEHAP'lı Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, "Demokratik siyaset kanallarının tıkanması halinde siyasetin dili tekrar şiddet olur" diyerek adeta Türkiye'yi tehdit etti

Avrupa Parlamentosu'nda, Sol Birlik Grubu (GUE) öncülüğünde, "AB-Türkiye Sivil Komisyonu" (EUTCC) tarafından düzenlenen toplantıda "Kürt sorunu" tartışıldı. "Kürt sorunu" konusunda Avrupa Birliği'nin daha aktif rol almasını isteyen Diyarbakır'ın DEHAP'lı Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir, "Demokratik siyaset kanallarının tıkanması halinde siyasetin dili tekrar şiddet olur" dedi.

Baydemir, "AB, Türkiye ve Kürtler Hakkında İkinci Uluslararası Konferans" adı altında düzenlenen toplantının son bölümünde konuştu. Konuşmasında "Bu tür demokratik tartışma ortamlarını Ankara'da, Diyarbakır'da, İstanbul'da ya da Şirnak'ta oluşturabildigimiz zaman Kürt sorununun demokratik çözümünde önemli bir mesafeyi almiş olacagiz. Kürt sorununun bugüne kadar çözüme kavuşturulamamasinin en önemli sebebi sorunun demokratik bir çerçevede tartişilmasinin engellenmesidir" diyen Baydemir, şöyle konuştu: "Meseleye 'güvenlik-terör'ya da salt 'ekonomik geri kalmışlık'çerçevesinden bakılınca Kürt sorununun sosyal, siyasal, kültürel, hukuki boyutları görülmemektedir.

Bu çerçevede, her türlü çatışma stratejisi, silahlı eylem ve askeri yöntemlerin demokrasi ve barış girişimlerini sonuçsuz bırakacağına inanıyoruz. " Baydemir, Avrupa Parlamentosu Başkanı Josep Borrell'e "Çözüm Raporu" sundu. Raporda şu öneriye yer verildi: "Başta Anayasa olmak üzere tüm hukuksal ve idari mevzuatin kültürel ve siyasal farkliliklari yok sayan yasaklayici hükümlerden arindirilmasi, Kürtçe dilinin egitim müfredatina alinmasi." Dün yurda dönen Baydemir gazetecilerin sorusu üzerine; "Eger biz demokratik tartişma ortamini yaratmazsak, 80 yildir yaşamiş oldugumuz siyasetin dili olan şiddeti tekrar yaşamaya devam edecegiz. 15-20 yildir Türkiye bunu yaşadi. Bunun ortaya çikardigi kayip tablosu ortada. Bizim bir daha bu tabloyu, aciyi, kaybi yaşamaya hiçbirimizin riza göstermemesi gerektigine inaniyorum" dedi.






ORTADOĞU BASIN MESLEK İLKELERINE UYMAYA SÖZ VERMİŞTİR.
İLERİ GAZETECİLİK adına Zeki SARAÇOĞLU
Ortadoğu Gazetesi © 2005