Bozkurt NET

[sevgihan]

Arkadaslar, bence Semdinli arkadasin izlenimleri degerlendirmemizde fayda olacaktir. Devletin soz edilen durumlar hakkinda neler yapmasi gerektigi konusundaki fikirlerinizi bekliyorum.

-

Şemdinli mektubu

Bugünkü köşemi bir okurumun gönderdiği mektuba bırakıyorum. Dikkate değer gözlem ve izlenimleri içeren mektup aynen şöyle:


“Merhaba Şahin Bey, size memleketim Şemdinli’den yazıyorum. İstanbul’da okuyor, tatillerde buraya geliyorum. Şemdinli, Hakkari’nin Irak ve İran’a komşu ilçesi. Nüfusu az olmakla beraber, İran ve Türkiye Kürtlerinin sıkı ilişkide olması ve PKK’nın en etkili olduğu yerlerden biri olması itibarıyla önemli. İstanbul’dan buranın insanını anlamak tabii zor oluyor. Ama buraya gelince PKK’nın neden hâlâ etkili olduğunu ve neden konfederalizm dediğini daha iyi anladım. Görebildiğim kadarıyla nedenleri şunlar: 1) Son yıllarda artan demokratik haklar sayesinde PKK söyleminin DEHAP tarafından rahat ifade edilmesi. 2) Roj TV, Med TV gibi yayın organlarının yöre halkını devlete karşı politize etmesi. 3) Yıllardır çözülemeyen ekonomik sorunlar nedeniyle, “Bu devlet Doğu’da hiçbir sorunu çözemez” söyleminin hâlâ geçerli olması. 4) Köylerden göç sonucu çekirdek aileye geçişle birlikte gelen bireyleşme ve kadınların eskisine göre daha etkin olmaları, örneğin DEHAP mitinglerine katılmaları. 5) DEHAP ve türevi partilerin gündemi kendi lehlerine çevirebilmeleri. 6) AKP dahil tüm öteki partilerin halkın güvenini yitirmiş olması. 7) Doğu sorununu sadece sosyo-ekonomik bir sorun olarak gören devletin, bu alanda dahi adım atmamış olması. 8) Terör sorununun yalnızca askerî yöntemle çözülmek istenmesi. 9) PKK’nın barış söylemiyle çözümsüzlüğün sorumluluğunu devlete yıkmak istemesi. Devletin hiçbir adım atmayacağını bilen PKK’nın son “eylemsizlik” kararını dahi halka biz barış istiyoruz diyebilmek için aldığı söylenebilir. 10) Güvenlik güçleri içinde bazı kesimlerin PKK’nın varlığından yararlanması. Örneğin sınır köylerde kaçakçılığın ancak PKK eylemleri süresinde yapılabilmesi, diğer zamanlarda kaçakçıların işsiz kalması. 11) PKK sempatizanlarının işsiz insanlara devlete karşı fikirleri empoze etmesi. 12) Devlet her ne kadar “Kürdistan diye bir coğrafi veya siyasi bölge yoktur” diyorsa da, Irak Kürtlerinin elinde son yıllarda önemli bir kalkınma kaydeden bir bölgenin bulunduğunu burada bilmeyenin kalmaması. 13) Son yıllarda Irak Kürtlerinin zenginleşmesine karşılık bura insanının fakirleşmesi ve K. Irak’a göçün başlaması. 14) Barzani’nin yöre insanına özel ilgisi. Oradaki akrabaları sayesinde Kürt bölgesinin nüfus cüzdanını alanların artması. Barzani’nin etkisi eskiden çok sınırlı iken şimdi Şemdinli, Yüksekova, Başkale, Gürpınar ve Van’ın bir kısmına yayılmış durumda. 15) Eğitim sorununu çözemeyen devletimizin yardımına Barzani’nin yetişmesi. Artık burada liseyi bitirenler, K. Irak’ta üniversiteye yerleştiriliyor. 16) İran Kürtleri arasındaki siyasi boşluğun PKK’nın kontrolündeki PJAK (Kürdistan Özgür Hayat Partisi) tarafından doldurulması. 17) İran Kürtlerinin, Irak Kürtlerindeki gelişmeyi görmeleriyle İran devletine olan güveninin her geçen gün azalması. 18) Irak Kürtlerindeki gelişmenin “Kursat Kurdistan TV” gibi yayın organları sayesinde hem İran hem de Türkiye Kürtleri tarafından iyi takip edilmesi. 19) PKK ve DEHAP’a karşı tavır alanların PKK’nın adamları tarafından infaz edilmesi. Sadece Şemdinli’de “MİT için çalışıyor” gerekçesiyle birçok kişi hakkında infaz kararı alınmış. İnsanların ilçeden kolaylıkla götürülebilmesi ayrı bir güvenlik sorunu. 20) Türk basınının Irak Kürtlerine karşı kullandığı dile karşı, bunların Türkiye’deki akrabaları arasında artan öfke. Böylelikle siyaseti sevmeyen insanların bile olayın içine çekilmesi.”

Mektup şöyle bitiyor: “Apo ve PKK elbette bir gün bu topraklarda bitecek, fakat Barzani etkisi bana göre daha büyük olacak. Çünkü PKK yöre insanının inancına saygılı değildi ve o imajını her ne kadar düzeltmeye çalışsa da başaramıyor. Barzani’ye sempati duymalarının en büyük nedenlerinden biri Nakşibendi tarikatına bağlı olmaları.”

Yazar: Sahin Alpay
Kaynak: Zaman

[kadir45]

Değerli kardeşim sevgihan;
bu başlığın boş kalmasına üzüldüm.Hakikaten önemli bir mesele.Bu konuda kısmet olursa,Ankara mitingi çıkartması dönüşü uzun bir yazı yazmayı düşünüyorum.Şimdilik şunu söyliyebilirim.Yazıdaki görüşlerin hiçbirisine katılmıyorum.
Bunlar bu günün şartlarına göre tesbit edilmiş gözlemler olup,buzuldağının üst kısmındaki görünümdür.Mesele bu kadar basit değil.Hele hele sosyo eknomik hiç değil.Dikkat edersek,bu mesele,Devlet oraya el attıktan sonra daha da alevlendi.Yanlız bir yerine katılıyorum,devlet içinden bir kesim bu harekete örtülü destek veriyor.
Bu meselenin aslı ta 1816 yıllarında ilk defa Viyana kongresinde ilk defa adı koyulan,ama ondan çok daha önce planlanmış,şark(doğu)meselesi isimli bir oyuna dayanıyor.Hatta Namık Kemalin bile bu konuda görüşleri var,bunları da size anlatacağım.Şark meselesi dediğimiz olay;Osmanlı imparatorluğunun elinde bulunan bu günkü ortadoğu topraklarının;bir büyük devletin eline tek başına geçmemesi için çıkarılmış,suni bir oyundan başka bir şey değildir.Bu oyun 1.dünya harbine kadar gizli devam etmiş,bu tarihten sonra açıkça oynanmaya başlamıştır.Kürt,filistin,ermeni,arap ülkelerinin meselelerinin hepsi bu konunun içindedir.Bu konudaki görüşlerimi kısa bir zamanda yazacağım,çünkü artık zamanı geldi.Saygılarımla.