Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - KIBRIS Baris Harekati
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: 1, 2, 3  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 3 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
Kibris74
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Jul 02, 2005
İletiler: 150
Şehir: K.K.T.C

İletiTarih: Cum Tem 29, 2005 4:36 pm    ileti konusu: KIBRIS Baris Harekati Alıntıyla Cevap Gönder

KIBRIS BARIŞ HAREKATI

1968 Haziranında başlayan ve Kıbrıs'a yeni bir düzen getirmeyi amaçlayan toplumlararası görüşmeler, altı yıl devam etmesine rağmen, 1974 yılı geldiğinde en küçük bir ilerleme olmamıştı. Çünkü, Rumların gayesi, Türklere 1960 Anayasası'ndaki hakları dahi vermemek ve Türk toplumunu bir azınlık statüsü içinde tutmaktı. Böyle bir gayenin ilerisi ise, şüphesiz ENOSİS'ti.
.
» EOKA-B NEDİR?
1968 yılı içinde başlayan toplumlararası görüşmeler sürerken, Kıbrıs Rum Toplumu içinde iki esas görüşün belirginleştiği gözlenir. Bu görüşmelerden biri, ani bir askeri harekatla Kıbrıs Türk direnişinin kısa yoldan kırılarak ENOSİS'in ilan edilmesini; diğeri de, uzun vadeli bir program çerçevesinde ekonomik ve siyasi baskılarla Türk direnişinin kırılarak, ENOSİS'e ulaşılmasını öngörmekteydi.
.
» KKTC'NİN İLANI
BM'nin 13 Mayıs 1983 tarihli kararından sonra; Kıbrıs Rumlarının, "Kıbrıs Hükümeti" olarak tüm dünyada tanınmalarının rahatlığı içinde hiçbir anlaşmaya yanaşmıyorlardı. Bu durumda self-determinasyon hakkını kullanan Kıbrıs Türk halkı, 15 Kasım 1983'de Federe Meclis'in oybirliği ile aldığı bir kararla, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni ilan ettiğini dünyaya duyurdu.


» 17 Haziran 1963 KTFD Meclis kararı Nedir?
Rum liderliğinin BM Genel kurulunda tek yanlı bir karar çıkarması üzerine durumu görüşen KTFD Meclisi, 17 Haziran 1983 tarihinde, Kıbrıs Türk halkının self-determinasyon hakkını vurgulayan şu tarihi kararı almıştı.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Kibris74
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Jul 02, 2005
İletiler: 150
Şehir: K.K.T.C

İletiTarih: Cum Tem 29, 2005 6:15 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Azeri heyet, direkt uçuşla Ercan’da


İşadamı, sanatçı ve gazetecilerden oluşan 100 kişilik Azerbaycan heyeti, Bakü’den Ercan Havalimanı’na direkt uçuşla dün akşam, KKTC’ye geldi.

Saat 22.00 sıralarında “İmair” şirketine ait ITX 8831 sefer sayılı uçakla Ercan’a inen Azerbaycan kafilesi burada büyük bir coşkuyla karşılandı.

Azerbaycan bayraklarını sallayarak uçaktan inen heyet, KKTC Dışişleri Bakanlığı müsteşarları tarafından karşılanırken, KKTC folklor ekibi de heyetin gelişiyle birlikte VIP bölümü önünde gösteri sundu.

100 kişilik Azerbaycan kafilesine uçaktan iner inmez yaseminler dağıtılırken, VIP bölümü önünde toplanan çok sayıda vatandaş ise ellerinde KKTC ve TC bayraklarıyla “Azeri kardeşlerimiz KKTC’ye hoşgeldiniz” şeklinde pankartlar tutarak, heyete sevgi gösterisinde bulundular.

BASIN TOPLANTISI

Heyet, daha sonra Ercan Havaalanı VIP bölümüne geçerek basın toplantısı düzenledi.

Azerbaycan Türkiye İşadamları Birliği Başkanı Ahmet Erentog, heyet adına basına yaptığı açıklamada, KKTC’ye 3 günlük ziyaret için geldiklerini ve amaçlarının KKTC ile Azerbaycan arasındaki ekonomik, ticari, turizm ve kültürel alanlarındaki işbirliğini genişletmek olduğunu söyledi.

“Hayalimizi gerçekleştirdik. 31 yıl sonra KKTC’ye TC bayrağı taşımayan bir uçak indi. Bu ilk kez gerçekleşiyor. Bu nedenle tarihi ve duygusal bir gece yaşıyoruz.” diyen Erentog, Azerbaycan bayrağı taşıyan bir uçağın Ercan’a inmesinin çok önemli olduğunu vurguladı.

Türkiye ile Azerbaycan’ın asırlar boyu kardeş ülke olduklarını, KKTC’yi de asla ayrı tutmadıklarını kaydeden Ahmet Erentog, “Bizler aynı yolun yolcusuyuz.” şeklinde konuştu.

KKTC’ye gelen Azerbaycan heyeti arasında Bankacılar Birliği, Sigortacılar Birliği ve İktisatçılar Birliği gibi bir çok önemli kuruluşun da bulunduğuna dikket çeken Erentog, 3 günlük ziyarette Kıbrıs Türk Ticaret Odası, ve Kıbrıs Türk Sanayi Odası ile 8’e yakın işbirliği protokolü imzalamayı hedeflediklerini söyledi.

İLK HEYET DÜN AYRILDI

Öte yandan Azerbaycan Ekonomi ve Kalkınma Bakanlığı Müsteşarı Alihüseyin Şaliyev başkanığındaki 38 kişilik Azerbaycan heyeti, İki ülke arasında ekonomik işbirliği olanaklarını araştırmak üzere geçtiğimiz cuma günü KKTC’ye gelmişti. Söz konusu heyet dün sabah, KKTC’den ayrıldı.

AZERBAYCAN’IN ERCAN’A DIREKT UÇUŞU ILK DEĞIL!

Ali FAHRİOĞLU

Azerbaycan üzerinden direkt uçuşla dün akşam Ercan Havaalanı’na inen uçak için “ilk kez” yorumları yapılırken, bunun bir ilk olmadığı ortaya çıktı.

Azerbaycan Hava Yolları’na ait Boeing 727 tipi ve 6707 sefer sayılı uçak, direkt uçuşla 16 Kasım 1993 tarihinde sabah saat 10.10’da Ercan’a iniş yapmış ve 80 kişilik Azeri kafilesi ülkemizde bir hafta boyunca tatil yapmıştı.

80 kişilik Azeri turisti getiren uçağın, direkt uçuşla 16 Kasım 1993 tarihinde Ercan Havaalanı’na iniş yapması ise ülkemizdeki bazı medya organlarında yer almıştı.

Yine o dönemde KKTC Ulaştırma, Bayındırılık ve Turizm Bakanlığı, Azerbaycan ile yazışmada bulunmuş ve KKTC’nin Bakü-Ercan-Bakü seferine izin verdiği, dönemin Sivil Havacılık Dairesi Müdürü Cafer Niyazi tarafından bildirilmişti.

GAZETELERE HABER OLMUŞTU

17 Kasım 1993 tarihli Kıbrıs gazetesi ise söz konusu olayı “KKTC’de ilk Azeri turist kafilesi” başlığıyla vermiş ve haberle ilgili özetle şu ifadeleri kullanmıştı:

“Ercan Havaalanı’na dün ilk kez Azerbaycan Havayolları uçağı indi. Direkt seferle gelen Azeri uçağı, 80 kişilik ilk Azeri turist kafilesi getirdi.

Dün saat 12.20 sıralarında kaptan pilot Nauruzof Bagluv Süleymanoğlu yönetimindeki AHY 6707 sefer sayılı Boeing 727 tipi özel uçakları ile gelen Azeri turistler ülkemizde bir hafta kalacak.”
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Pts Ekm 10, 2005 1:40 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Ben mi gözden kacirdim yoksa Kibris konusu hakkindaki gelismeler daha mi yavas ilerliyor?

Ülkücüler olarak cok genis yelpazede mücadele veriyoruz. Öyleyse her konu basligi hakkinda aktuel kalmak gibi bir zorunlulugumuz var.


Bir makale iletmek istiyorum...

KKTC’YE KARŞILIK DAĞLIK KARABAĞ ŞANTAJI



Bağımsızlığı 1983 yılında ilan edilmesine rağmen, Türkiye dışında hiçbir ülke tarafından tanınmayan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC)’nin tecritten kurtulmasına ilişkin sorunlar bir türlü çözüme kavuşturulamamaktadır. Başlangıçta Türkiye’nin beklentisinin aksine, dost ve müttefik ülkelerin bile KKTC’yi tanıma yönünde adım atmaması Türkiye’yi ve KKTC’yi sıkıntıya sokmuşsa da, SSCB’nin dağılması ve yeni Türk cumhuriyetlerinin ortaya çıkması bu konudaki umutların yeniden yeşermesine neden olmuştur. Gerçekten de, bağımsızlıklarını ilan etmelerinin hemen ertesinde Türkiye tarafından tanınan yeni beş Türk cumhuriyetinin aşamalı da olsa KKTC’nin bağımsızlığını tanıyacakları ve KKTC’nin tecritten kurtulması için ciddi adımlar atacakları beklenmekteydi. Ancak sonrasında yaşananlar konuya ilişkin beklentileri karşılıksız bırakmıştır. Orta Asya Türk cumhuriyetleri en ufak bir adım dahi atmazken göreceli olarak daha olumlu yaklaşan Azerbaycan’ın tutumu ise Türkiye ve KKTC yetkilileri tarafından yeterli görülmemiş, beklentiyi karşılamaya yetmemiştir. Diğer Türk cumhuriyetlerine oranla daha duyarlı davranmasına rağmen Türk ve KKTC yetkililerinin Azerbaycan’ı zaman zaman eleştirmeleri, belirli nedenlerden dolayı Azerbaycan’a yönelik beklentinin daha üst düzeyde olmasından kaynaklanmıştır.

KKTC’ye karşı Dağlık Karabağ misillemesi

Esasen Azerbaycan, KKTC’yi tecritten kurtarmaya yönelik olumlu adımların atılması yönündeki ülke çapında mevcut olan güçlü eğilimi fiiliyata arzulanan düzeyde yansıtamamıştır. Bunun görünürdeki tek ciddi nedeni, Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgal ederek Azerbaycan içerisinde yarattığı fiili durum ile Kıbrıs’ın bölünmüşlüğü arasında kurulmaya çalışılan bağlantıdır. Bilindiği üzere, Ermenistan Azerbaycan topraklarını işgal ederek kendisine katmaya çalışırken, ara aşama olarak işgal ettiği topraklar üzerinde sözde “Dağlık Karabağ” isimli bir yapı kurmayı ve bu yapıyı Azerbaycan’dan koparmayı amaçlamıştır. Yunanistan’ın ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) Ermenistan’ın Azerbaycan toprakları üzerinde kurduğu sözde yapı ile ilişkilerini geliştirmek suretiyle karşılık verecekleri yönündeki tehditleri, Azerbaycan’ı KKTC konusunda atacağı olumlu adımlardan alıkoymuştur. Nitekim Yunanistan ve GKRY, 27 Temmuz 2005’te başlatılan Azerbaycan - KKTC (Ercan Havaalanı) rotalı doğrudan uçuşları ve öncesindeki ziyaretleri sert tepkiyle karşılamıştır. Yunanistan'ın telekomünikasyon alanındaki büyük şirketlerinden İntrakom’un, Ermenistan’da ve Ermenistan işgali altındaki Azerbaycan topraklarında faaliyet gösteren Vivacell isimli Ermeni mobil iletişim şirketiyle işbirliği kararı alması ve Vivacell'in gelişmesi için 22.8 milyon Euro’luk yatırım yapma kararı alması bu yöndeki bir Yunan tepkisi olmuştur. Öte yandan GKRY’nin Azerbaycan’ı Uluslararası Havacılık Şirketi’ne şikayet etmesi, AB’nin yakın komşuluk politikasının uygulanması sürecinde ve Dünya Ticaret Örgütü’ne üyelik sürecinde Azerbaycan’a sıkıntı çıkaracağını açıklaması da Ada’dan gelen ilk tepkilerdendir. Tepki/tehditler arasında en dikkat çekeni, iki sorun arasında benzerlik ilişkisi kuran Yunanistan ve GKRY’nin Azerbaycan’ı Ermenistan işgali altındaki topraklarının kaderiyle şantaj etmesi olmuştur. Peki, yaygın ismiyle Karabağ sorunu olarak ifade edilen Azerbaycan topraklarının Ermenistan tarafından işgali sorunu ile Kıbrıs sorunu gerçekte ne kadar benzeşmektedir?

Tarihsel ve hukuksal açıdan sorunların karşılaştırılması

Karabağ sorununun yakın dönemde ortaya çıkışı Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarının bir kısmını kendisine birleştirmek istemesi ile başlamıştır. Ermenistan, Azerbaycan içerisindeki eski Dağlık Karabağ Özerk Bölgesi’ni ve onun çevresindeki toprakları, “Büyük Ermenistan” hedefi doğrultusunda kendisine bağlamayı amaçlamış ve Ermenistan Parlamentosu da 1 Aralık 1989’da bu doğrultudaki kararını almıştır. Fakat, uluslararası kuruluşlara üye olduktan sonra üzerinde oluşabilecek baskıları azaltmayı amaçlayan Ermenistan, bu defa taktik değiştirerek, Azerbaycan topraklarını kendisine birleştirmek yönünde bir hedefi olmadığını, sadece bölgede yeni bir Ermeni devleti kurulmasını desteklediğini ifade etmiştir. Halbuki, Ada’da durum bundan çok farklı bir şekilde gelişmiştir. Yunanistan’da yaptıkları bir darbeyle iktidara gelen Albaylar Cuntasının “Büyük Yunanistan” hedefiyle Kıbrıs’ı ilhak etme niyeti ve Türklere karşı girişilen katliam Türkiye’nin müdahalesini gerektirmişti.

Yine kendisinin de defalarca kabul ettiği üzere, Azerbaycan topraklarının işgali için bölgeye dış destekli ordusunu sevk eden Ermenistan’ın bu konuda her hangi yetkisi, hakkı ve yükümlülüğü bulunmamaktaydı. Halbuki Türkiye, uluslararası antlaşmalardan kaynaklanan garantörlük hakkına dayanarak ve uluslararası toplumun tepkisizliği nedeniyle bir katliamı durdurmak amacıyla Kıbrıs’a girmiştir. Nitekim, Türkiye’nin müdahalesi uluslararası hukuka uygunluğu nedeniyle olumlu karşılanırken Ermenistan’ın müdahalesi Birleşmiş Milletlerin aldığı dört kararda da kınanmıştır. İki sorun arasında benzerlik taşıyan tek nokta ise iki bölgede de Türklerin katliama uğraması ve yaşadıkları yerlerden sürülmesi olmuştur. Bundan sonraki süreç de yine birbirinden farklı seyretmiştir. Türkiye’nin müdahalesi, Kıbrıs Türklerinin uğradığı katliamı durdurabilmiş ve onlara güvenli bir bölge sunabilmişse de Azerbaycan Türklerinin tamamı topraklarından sürülmüş durumdadır. Azerbaycan Türkleri topraklarına kavuşma özlemiyle sürgünde yaşarken Kıbrıs Türkleri topraklarında güven içinde ancak uğradıkları izolasyondan kurtulma özlemiyle yaşamaktadır.

Yunanistan açısından Karabağ konusuna ilişkin bir karşılıklılık ancak Batı Trakya Türklerinin Türk askerinin desteği ile bölgedeki Yunan kökenlileri öldürerek veya yaşadıkları yerlerden sürerek Batı Trakya’yı ele geçirdikleri zaman söz konusu olabilecektir. Batı Trakya Türklerinin Yunanistan’dan ayrılmak ve Türkiye’yle birleşmek yönündeki farazi taleplerinin Türkiye’nin müdahalesiyle fiili durum oluşturması, Karabağ sorunu ile benzerlik gösterebilecek tek ihtimaldir. Batı Trakya Türklerinin ve Türkiye’nin böyle bir şeye ne kadar hakkı olduğu siyasi zeminde tartışılabilecek bir konu olsa da, mevcut uluslararası hukuk ve imzalanan antlaşmalar bu tür bir adıma olanak tanımamaktadır.

Genel olarak karşılaştırıldığında, bu iki sorunun tarihsel gelişim ve uluslararası hukuk bakımından farklılık gösterdiği, ancak Ermenistan’ın Azerbaycan’da yaratmış olduğu fiili durumun Yunanistan ve GKRY tarafından, Azerbaycan’ın KKTC lehinde adımlar atmasını önlemek için şantaj amaçlı kullanıldığı görülmektedir. Nitekim, Yunanistan zaten tüm komşularıyla olan ilişkilerini de benzer bir şekilde tehdit ve şantajlarla sürdürmekte ve Rum yönetimine de aynı tutumu önermektedir. Ne var ki, günümüzde uluslararası ilişkilerde fiili durum ve güç, giderek normların ötesinde işleve sahip olmaktadır. Azerbaycan gibi diğerleri de şantajları gözardı eden politikalar üretememekte ve baskıyı iyi ilişkilerle kırmaya çalışmaktalar. Bunda çeşitli biçimde tehdide maruz kalan ülkelerin ortak tavır belirleyemiyor olması ciddi öneme sahiptir. Arnavutluk, Makedonya, Bulgaristan ve Türkiye’nin Yunanistan tutumu karşısındaki kısmi kader ortaklığına Azerbaycan’da eklenmiş durumda. Halbuki, Yunanistan’ın aslında tam da bu ülkelerin oluşturabileceği bir eksenden duyduğu rahatsızlık nedeniyle çizgiyi bir yerlerden kırmaya çalıştığını görmek gerekmektedir. Bu anlamda Yunanistan’ın bir şekilde baskı altına almaya çalıştığı komşularının oluşturacağı stratejik birliğe Azerbaycan’ın da dahil olması caydırıcılık anlamında etkili bir karşı duruş olacaktır. Bu ülkelerin sistemli bir şekilde takip edeceği ortak belirlenmiş stratejiler, bölgeyi gerçek anlamda huzura kavuşturabilecek; Yunanistan’ı ve hedeflerini dengeleyebilecek bir güçler birliği oluşturabilecektir.

TUSAM - ULUSAL GÜVENLİK STRATEJİLERİ ARAŞTIRMA MERKEZİ


GÖZDE KILIÇ YAŞIN & ARAZ ASLANLI
TUSAM BALKAN VE KAFKASYA ARAŞTIRMALARI MASALARI
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
adigek
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Aug 25, 2005
İletiler: 474

İletiTarih: Pts Ekm 10, 2005 1:43 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Rauf Denktasin son yorumu,




Düveli Muazzama''nın senaryosu uygulanıyor


3 Ekim''de Bolu üniversitesinde "Kıbrıs''ı" konuşuyordum. Türkiye''nin AB yolculuğu başlayacak mı başlamayacak mı konusu güncel bir konuydu. Kanaatımı açıkladım: Endişe etmeyiniz, bu kriz son ana kadar sürdürülecek, son anda Avusturya''ya istediği verilmiş olacak, Avusturya da Türkiye''nin önüne koyduğu engeli kaldıracak, Türkiye de "direndik ve istediğimizi aldık" diyecek dedim. Geçmişte benzeri krizleri çok yaşamıştık. Oyunu görmemek için "oyun oynandığını" bilmemek gerekir. Avusturya krizi yaratırken elde etmek istediği sonucu çok iyi biliyordu. türkiye''yi, önüne konmuş olan kabul edilmez şartlara rağmen AB çizgisinden kaçırmamak da oyunun başka yönüydü. İngiltere ve ABD de kendi rollerini iyi oynadılar. Sonuçtan her taraf memnun! Bunun da tek anlamı bütün engellerin ve zorlukların Türkiye''nin önüne müzakere süreci içinde konacağı "3 Ekim sendromunu" 10-20 yıllık yolculukta sık sık yaşayacağımız anlaşılıyor. Böyle bir krizden başarı ile çıkmanın tek formülü krizi yaratanların kati niyetine ve karşı tarafın da "masada kalma ihtiyacına" bağlıdır. Krizi yaratan taraf eğer karşısındakini masadan kaçırmamak istiyorsa isteklerinde sonuna kadar ısrar etmeyecek, araya giren "dostlar" kanalı ile bir çıkış yolu bulunacaktır. Bu da "karşı tarafın" masadan kalktığı takdirde kendine öz bir alternatifi olup olmadığına bağlıdır. Alternatif yoksa ve krizi yaratan taraf bunu biliyorsa sonuç ya "tam baskın" ya da "her tarafın isteidği şekilde kendi leyhine yorumlayabileceği, her tarafı sözde memnun eden" bir sonuç olacak ve esas mücadele müzakere sürecinde başlayacaktır.

"Oyuncular" AB üyeliği konusunda Türkiye''nin başka seçeneği olmadığını çok iyi bilmekteydiler. Oyun, Türkiye''yi AB kanalına muhakkak sokmak oyunuydu. Rum - Yunan ikilisinin sık sık tekrarladığı "Türkiye ile müzakereler başlatılmalı ki alabileceklerimizi alabilelim" yaklaşımı "oyuncuların" tümü için geçerlidir. İngiliz''in dediği gibi tavşanın derisi ancak tavşanı yakaladıktan sonra yüzülebilir! Avrupa''nın Türkiye''den alacağı çok şey vardır. Protokoller, ek protokoller, çerçeve anlaşması, Türk deklerasyonuna cevaben yayınlanan karşı deklerasyon, arada çeşitli merkezlerde yapılan ve milli prestijimizi rencide eden açıklamalar, bazı merkezlerde parlamentoların aldıkları "soy kırımı" kararları, Diyarbakır''ı ziyaretler sanırım AB''nin "ne biçim" bir Türkiye''yi üye yapmak istediğini açıkça göstermektedir. Çerçeve anlaşmasında Avrupa Parlamentosunun aldığı ve alacağı kararlar da bağlayıcı hale getirilmektedir. Bu kararlar arasında Kıbrıs''la ilgili kararlar olduğu gibi sözde soykırımı ile ilgili kararlar da vardır. Kıbrıs meselesinin halli "BM kararlarına ve AB normlarına" bağlanmıştır. "Kıbrıs Hükümeti" çerçeve anlaşmasında boy göstermiştir.

Diplomatik lisanla Türkiye''den "Kıbrıs Cumhuriyetini" tanıması istenmektedir. Limanlarını aç, üye ülkelerle normal ilişki kur denmektedir.

Müzakere sürecinde bütün bunlar Türkiye''nin önüne getirilecektir. Ancak Türkiye "tarihi hedefine" ulaşma yoluna girdiği için memnundur. Türk - Yunan ikilisi de Türkiye''yi AB kıskacına aldığı için memnundur. Garantöir İngiltere Türkiye''yi AB üyesi yaparak garantörlüğünü unutup Rum idaresini meşru hükümet olarak tanıyıp bu sahte hükümeti AB üyesi yaptırdığının ayıbını kapatmış olduğu için memnundur. 1964''den bu yana "Kıbrıs meselesi Kıbrıs''ın Yunanistan''a bağlanması; Kıbrıs''ta demokratik bir idarenin kurulması ile halledilebilir" diyen ABD de sonuçtan memnundur. Çünkü Türkiye, çerçeve anlaşmasını kabul etmekle Kıbrıs meselesinin ABD''nin isteği doğrultusunda halledilme yoluna girmiş olduğu inancındadır. Hem de bu sonucu müttefiki Türkiye''ye yardımcı olarak, ondan yana ağırlığını koyarak elde etmiştir!

Konuya sadece Kıbrıs açısından baktığımda eski dayatmalarda bir değişiklik görmüyorum. Aleyhimize değişiklikler vardır. Kıbrıs meselesini AB normları ve BM kararları çerçevesinde halletme çağrısı Rum tarafının ısrarı üzerine konmuştur. Kıbrıs Hükümetini bize ve Türkiye''ye kabul ettirmek için ne gerekiryorsa vardır. Ancak tesellimiz Türkiye''nin "milli konularda" her isteneni kabul etmeyeceği ve Kıbrıs''ta bir uzlaşma olmadan Kıbrıs Hükümeti diye bir Hükümeti tanımayacağı, KKTC''ni desteklemeye devam edeceği beyanatıdır. Ancak unutulmamalıdır ki AB Kıbrıs meselesinin çerçeve anlaşmasının kriterlerine uygun şekilde halledilmesini bekleyecek ve bunda ısrarlı olacaktır, meğer ki şimdiden "milli kriterlerimizi" ve nedenlerini samimiyetle açıklamakta tereddüt etmeyelim.
Bu "milli kriterler" Cumhurbaşkanı Sayın Sezer tarafından yinelenmişti:

Kıbrıs''ta dini, dili ayrı iki egemen ve eşit halk ve bunların devletleri vardı; Kıbrıs üzerinde de dengeler vardır. Yapılacak bir anlaşma bu gerçekleri kale almalıdır!
Çerçeve anlaşması, protokoller, AP kararları, Annan Planı bu "milli kriterleri" reddetmektedir. İşimiz gerçekten zordur. Milli Direnişten başka çare yoktur. Girit oyununu başarı ile oynamış olan o günkü Düveli Muazzamının bugünkü temsilcileri AB bünyesinde toplanmışlar aynı senaryoyu uygulamaya koymuşlardır. Benim gördüğüm gerçek budur.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
gelibolulu
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jun 25, 2005
İletiler: 750
Şehir: TÜRKİYE-Çanakkale

İletiTarih: Çar Ekm 19, 2005 10:18 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

KKTC'yi işgal tatbikatı

Rumlar'ın son üç yıldan bu yana yapılmayan 'Nikiforos' tatbikatı dün başladı. 25 bin askerin katıldığı tatbikatın Ada'da yeni gerilimleri tırmandıracağı belirtiliyor

'DÜN başlayan Nikiforos 2005 tatbikatı, 23 Ekim'de tamamlanacak. Rum kaynakları tatbikat senaryoları içinde 'işgal bölgesi'olarak nitelendirilen KKTC topraklarındaki hedefleri ele geçirmeye yönelik kara, hava ve deniz taktik uygulamaları bulunduğunu açıkladı.

TATBİKATA, Rusya'dan yeni alınan ve ağırlıklı olarak tanksavar silahları ile donatılmış MI-35 helikopterlerinin de katıldığı açıklandı. Sualtı Taarruz-Sualtı Savunma timleri de düşman olarak görülen KKTC sahillerine bir taktik akın düzenleyerek saptanan temsili hedefleri tahrip ediyor.

Rum'a sessiz kalmayacağız

NİKİFOROS'un'atışlı taarruz bölümünü Yunanistan Cumhurbaşkanı Karolas Papulyas'ın yanısıra Yunan Genelkurmayı'ndan üst rütbeli subay ve generaller de izliyor. Türk tarafının da Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri ve Güvenlik Kuvvetleri'nin katılımı Toros ya da Barbaros tatbikatını gerçekleştirmesi bekleniyor.

Rum'un işgal tatbikatı

RUM Milli Muhafız Ordusu'nun (RMMO) Kıbrıs Rum Kesimi'nde gerçekleştirdiği en büyük tatbikat olan Nikiforos (muzaffer) dün başladı. Tatbikat 23 Ekim tarihine kadar sürecek. Yaklaşık 100 bin kişinin silah altına alındığı ifade edilen Nikiforos'un tatbikatına Yunan kuvvetleri katılmıyor. Yunanistan Silahlı Kuvvetleri'nin katılımı ile Nikiforos-Toksatis kod adlarıyla yapılan ortak tatbikatın Yunanistan tarafından gerçekleştirilen, hava ve deniz kuvvetlerinin ağırlıklı olarak katıldığı bölümü iptal edildi.

Nikiforos ve Toksatis tatbikatlarının yapıldığı yıllarda KKTC ve Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bağlı birlikler, KKTC karasuları, hava sahası ve uluslararası bölgeleri de kapsayan Toros atışlı tatbikatını gerçekleştiriyordu. Nikiforos tatbikatı adadaki gerilimi tırmandırmamak amacıyla BM'nin de tavsiyelerine uyularak birkaç yıldır yapılmıyordu.

Medyaya kısıtlama

Öte yandan, Nikiforos'u belirli yer ve açılardan akredite olmuş medya mensuplarının izlemesine ve görüntü almasına izin verileceği bildirildi. Rum kaynakları eski tatbikatlarda geniş şekilde bazen de canlı verilen tatbikat görüntülerindeki isabet etmeyen atışlar, yolda kalan araçlar, paleti atan tankların olumsuz tesir bırakması nedeniyle belirli yer ve açılardan akredite olmuş medya mensuplarının izleme ve görüntü almasına izin verileceğinin altını çizdi.

'KKTC "işgal bölgesi" imiş
Rum kaynakları RMMO'nun yapıldığı tatbikat senaryoları içinde 'işgal bölgesi'olarak nitelendirilen KKTC topraklarındaki hedefleri ele geçirmeye yönelik kara, hava ve deniz taktik uygulamaları bulunduğunu açıkladı.

Yeni silahlar

Rum Yönetimi tatbikata Rusya'dan yeni alınan ve ağırlıklı olarak tanksavar silahları ile donatılmış MI-35 helikopterlerinin de katıldığını açıkladı. Sualtı Taarruz-Sualtı Savunma (SAS ve SAT) timleri de düşman sahillerine bir taktik akın düzenleyerek saptanan temsili hedefleri tahrip edecek.

Silah altına alma, yığınaklanma, hazırlık, taarruz uygulama ve terhis işlemlerinin deneneceği tatbikatta milislerle ve sivil kuruluşlarla beraber 100 bine yakın kişinin katılımının denenmesi bekleniyor.Nikiforos'un atışlı taarruz bölümünü dün 4 günlük resmi bir ziyaret için Güney Kıbrıs'a gelen Yunanistan Cumhurbaşkanı Karolas Populyas'ın yanı sıra Yunan genelkurmayından üst rütbeli subay ve generaller de izliyor.Rum basını, Nikiforos'un bu yıl da yapılmaması için ABD ve İngiltere'nin Rum yönetimine baskı yaptığını yazmıştı.

Karar tek taraflı bozuldu

Kıbrıs Rum yönetimi, 11 ekimde Türkiye ve Yunanistan'ın üç yıldır uyguladığı 'Kıbrıs'ta askeri tatbikat yapmama'kararını tek yanlı bozduğunu ve Nikiforos 2005 tatbikatını gerçekleştireceğini açıklamıştı.Ardından Yunanistan, Ada'da askeri gerginliğe yol açan tatbikata bu defa katılmayacağını belirtmişti.

Kıbrıs Rum kesimi, 'tatbikat yapmama'kararı öncesinde her yıl Nikiforos tatbikatı yapıyordu. Türkiye ise bu tatbikata, KKTC ile ortak düzenlediği Toros ile karşılık veriyordu. Rum yönetimi, Türkiye'nin bu defa yine KKTC ile ortak düzenlenen Toros ve Barbaros deniz tatbikatı ile karşılık vereceğini savundu
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Hacimsultan
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Sep 30, 2005
İletiler: 45
Şehir: Türkiye-Hacimsultan köyü

İletiTarih: Çar Ekm 19, 2005 11:51 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

achhhhhhhh

kibris türk kardeslimiz icin fazla birsey yapamadimiz icin cok üzgunum inssallah degisir yakinda
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
ergenekon18
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Oct 17, 2005
İletiler: 237
Şehir: Ergenekon

İletiTarih: Çar Ekm 19, 2005 4:32 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Biz bugüne kadar onlar icin cok seyler yaptik.Eger onlar daha dogrusu Türk kardeslerimiz bize ihanet etmedigi sürece biz onlara sahip cikariz.Dün Rum zulmünden kurtardik bugün de kutaracak kudretimiz var evelallah.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
gelibolulu
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jun 25, 2005
İletiler: 750
Şehir: TÜRKİYE-Çanakkale

İletiTarih: Çar Ekm 19, 2005 4:34 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Ama Kıbrıs'lı kardeşlerimiz bizim yardımımızı da bizi de pek istemiyorlar sanırım. Türk işçilerine yasaklama getirdiler. Çok şaşırdım ve anlam veremedim. Daha doğrusu bunu kötüye yormak istemedim.
Gene bir dolap dönüyor ya hadi hayırlısı...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
ergenekon18
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Oct 17, 2005
İletiler: 237
Şehir: Ergenekon

İletiTarih: Çar Ekm 19, 2005 4:53 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

gelibolulu arkadasim ben bu KKTC´de Türk iscilerine uygulandigini söyledigin yasagi bilmiyorum bunun kanagini yayinlamani rica ediyorum.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
gelibolulu
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jun 25, 2005
İletiler: 750
Şehir: TÜRKİYE-Çanakkale

İletiTarih: Çar Ekm 19, 2005 6:10 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

DÜN GECEKİ HABER BÜLTENLERİ...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Çar Ekm 19, 2005 6:12 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Kıbrıs meselesi,orada yaşayanlar ne düşünürlerse düşünsünler,onların keyfine bırakılacak bir mesele değildir.Talat efendinin de keyfine bırakılacak bir dava değildir.Oraya pkk lı bölücüleri doldurup,Kıbrıs Türkünün düşüncesi bu demelerini yiyecek adam yok bu ülkede.Kıbrıs,Türkiyenin davasıdır.Hem de en haklı davalarından birisidir.Orayı ne vermeye,ne de Türk ordusuna karşı istemezük laflarına kimsenin hakkı yoktur.Türk ordusu bırakın çekilmeyi,orada devamlı güçlenmektedir.Devamlı inşaatlar yapılıyor.İsteseler ya da istemeseler hiç farketmez.
Nasıl Makarios,sampson devrildiyse,onları da hallederiz.Adam gibi Türkiye paralelinde düşünsünler.Yoksa kendi bilecekleri iş.
Türkiyenin Kıbrıs politikasını da rte belirleyemez.Hesabı fena sorulacak.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
gelibolulu
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jun 25, 2005
İletiler: 750
Şehir: TÜRKİYE-Çanakkale

İletiTarih: Çar Ekm 19, 2005 6:32 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Hafızamı tazelemek için araştırma yaparken
www.kibris.gen.tr
sitesine girdim. Tavsiye ederim.

Ancak sitede yazılanlar tarihi gerçekler ve genel bakışla kıbrısı anlatıyor. Yani 1974 ten bu yana, adada ingiliz, yunan, amerikalı hatta israillilerin ve aklıma şu anda gelmeyen diğer ülkelerin yaptığı sistematik Türkiye aleyhtarı olaylara yer verilmiyor. Benim asıl aradığım buydu. Bu konuda bilgisi olan arkadaşlarımın yazmalarını bekliyorum...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Çar Ekm 19, 2005 6:51 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Hacimsultan demiş ki:
achhhhhhhh

kibris türk kardeslimiz icin fazla birsey yapamadimiz icin cok üzgunum inssallah degisir yakinda


Kibris´ta bir baska deyimle HAK ile BATIL SAVAS HALINDE...

Dahili ve harici düsmanlar her türlü cirkin savas hileleri ile saldiriyorlar. Bunun karsisinda herbiri biribirinden civan mert yasi kac olursa olsun yigit Türk delikanlisi basta Rauf Denktas beyefendi olmak üzere tarihi bir sorumluluk duygulari ile bu saldirilara gögüs geriyorlar. Bu yolda yalniz olmadiklarini biliyorlar.. Yigit TÜRK ISLAM ÜLKÜCÜLERI ORADA...

"Iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hiyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler" ETMIYORLAR MI?

Hakikatte bu böyle de olsa biz biliyoruz ki; Türk evladi meselelerine sahip cikacak ve Istiklal ve Cumhuriyeti kurtaracaktir. Türk evladi bu yönde gayret sarfetmiyor mu?

Bu savas Türk´ün zaferi ile noktalanacaktir... Insallah...

Allah (c.c.) Türk´ü korusun ve yüceltsin...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
ergenekon18
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Oct 17, 2005
İletiler: 237
Şehir: Ergenekon

İletiTarih: Per Ekm 20, 2005 1:16 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

gelibolulu demiş ki:
DÜN GECEKİ HABER BÜLTENLERİ...


Hangi kanalin haber bülteninden bahsediyorsun.Kanalin adini yazabilirmisin.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 3 sayfa)

Sayfa: 1, 2, 3  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1