Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - ORMANLARIN TAYYİPLENMESİ İÇİN GÜL CUMHURBAŞKANI OLMALIDIR
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: 1, 2  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 2 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Çar Ağu 22, 2007 6:39 pm    ileti konusu: ORMANLARIN TAYYİPLENMESİ İÇİN GÜL CUMHURBAŞKANI OLMALIDIR Alıntıyla Cevap Gönder

A bdullah ın cumhurbaşkanı olur olmaz ilk icaatlerinden birisi;2B olarak adlandırılan,orman niteliğini kaybetmiş arazilerin kentsel yerleşime açılarak yağmalanmasına dair bekleyen kanunu onaylamak olacaktır.
Bu konuda mühendisler odasının çok güzel bir açıklaması var.
Alıntı:


TMMOB BİR KEZ DAHA UYARIYOR 2B ARAZİLERİNDEN ELİNİZİ ÇEKİN


03.08.2005
Mehmet SOĞANCI
Yönetim Kurulu Başkanı

Ankara, 18 Temmuz 2005

BASINA VE KAMUOYUNA

TMMOB BİR KEZ DAHA UYARIYOR 2B ARAZİLERİNDEN ELİNİZİ ÇEKİN


HATIRLARDADIR:



Siyasi iktidar, 2003 yılında, kısaca “2B arazileri” olarak adlandırılan, 473.000 ha. yerin satışını gündeme getirdi. Anayasa'nın 169. ve 170. maddelerini değiştirerek 2/B arazilerini satacağını, karşılığında 25 milyar dolar gelir sağlayacağını açıkladı. Konu kamuoyunda yoğun bir şekilde tartışıldı. Aynı dönemde aralarında TMMOB’ye bağlı konu ile ilgili Odalarımızın da bulunduğu yetmişe yakın oda, dernek, sendika, kooperatif ve vakıf tarafından “Ormanlarımıza Sahip Çıkalım Birliği (OSB)” oluşturuldu. Ormanlarımıza Sahip Çıkalım Birliği; 2B konusunun hukuksal, teknik ve sosyal boyutlarını sergileyip kamuoyunu uyarmaya yönelik etkin bir çalışma yürüttü. Siyasi iktidarın tek yanlı yönlendirme çalışmaları bir ölçüde boşa çıkarılmış oldu. Siyasal iktidar, Anayasanın 169. maddesini değiştirme girişiminden vazgeçti. 170. madde değişikliği ise, Cumhurbaşkanı tarafından veto edildi. Siyasi iktidar, veto sonrasında gündeme gelebilecek olan halkoylamasını göze alamadığından konuyu dondurdu.



2/B NEDİR?



Anayasanın 169. Maddesi'ne göre; “orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler” ile “31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik ve zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen araziler ve şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler” ‘Orman’ sayılmayarak, ormancılık düzeni dışına çıkarılabilmektedir. Bu yerler, 6831 Sayılı Orman Kanunu’nun 2/B maddesine göre orman dışına çıkarıldığından, buralara kısaca “2B arazileri” denilmektedir.



Anayasa’nın 170. Maddesi'nde ise; “31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiş yerlerin değerlendirilmesi, bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında yarar görülmeyen yerlerin tespiti ve orman sınırları dışına çıkartılması; orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen bu yerlere yerleştirilmesi için Devlet eliyle anılan yerlerin ihya edilerek bu halkın yararlanmasına tahsisi kanunla düzenlenir.” denilmektedir.



Orman kadastrosu; 1986 yılında değiştirilmiş olan 6831 Sayılı Orman Kanunu ve aynı kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmelik kapsamında yürütülmektedir. Ormancılık düzeni dışına çıkarılan “Tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fıstıklık (antep fıstığı) gibi çeşitli tarım alanları” yürürlükte bulunan 2924 Sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun’un 11. Maddesine göre orman köylülerine satılabilmektedir.



Siyasi iktidar, Anayasa’nın 169. Maddesinde; “Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre Devletçe yönetilir ve işletilir” şeklinde yazılı olan cümleyi; “Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz. Devlet ormanları kanuna göre Devletçe yönetilir, işletilir ve işlettirilir.” şeklinde değiştirmek istemiştir. Bu yolla ormanlar özelleştirilerek yerli ve yabacı sermayeye açılmak istenmiştir. 170. Madde değişikliği ile de; 2/B arazilerinin yalnızca orman köylülerine değil, herkese satılabilmesini amaçlamıştır.



BU GÜNLERDE NE OLMAKTADIR?



2003 yılında denendikten sonra, olmayınca soğumaya bırakılan yasa değişikliği girişimi; Çevre ve Orman Bakanı’nın açıklamaları ile bu günlerde yeniden kamuoyunun gündemine taşınmaktadır. TBMM’nin yeni yasama döneminde, 2B ile ilgili yeni düzenlemenin yapılacağı belirtilmektedir.



TMMOB UYARIYOR!



“Orman” niteliğindeki bir yer, ‘bilim ve fen bakımından’ orman niteliğini kaybetmez; kaybettirilir.



Kadastro çalışmaları Orman Kanunu’nun 7. Maddesine göre Orman Kadastro Komisyonlarınca, kimi durumlarda ise 3402 sayılı Kanuna göre Kadastro Ekiplerince yürütülmektedir. Bir yerin orman niteliğinin tam olarak kaybettirilmesi kararını, 2’si ormancı teknik eleman olan, 5 kişilik Kadastro Komisyonu vermektedir. Bu doğru bir uygulama değildir. Komisyonların yapısı, ormancılık bilimi ve tekniğini yerine getirebilecek uzmanlar temelinde değiştirilmelidir.



Yapılmak istenen yasal düzenleme örtülü bir af niteliğinde olup; suç işleyenleri ödüllendirip özendirecektir.



Bu uygulama ekolojik yıkımlara yol açabilecek niteliktedir.



Toplam 473.000 ha. olan 2/B arazilerinin, ne kadarının konuta açıldığı, ne kadarında sanayiinin yapılaştığı, ne kadarının bağ ve bahçe olduğu, ne kadarının mera olduğu, ne kadarının hayvancılıkta kullanıldığı, ne kadarının yeniden ormanlaştığı kullanıldığı belirlenmemiştir. Aradan iki yıl geçmiş olmasına karşın bu çalışma hala yapılmamıştır.



“2/B arazilerinin % 90’ı yapılaşmıştır” diye, Sultanbeyli yöresinin fotoğrafları gösterilerek kamuoyu yanıltılmaktadır.



Ormanların % 24’ünün kadastrosu halen yapılmamıştır. 2/B alanlarının satışa konu edilmesi ve buna yönelik yanıltıcı verilerin açıklanması Kadastro Komisyonları’nın önümüzdeki süreçteki çalışmalarını baskı altına alacaktır.



Orman Kadastrosu bitirilip 2/B alanlarının envanteri çıkarılmadan satış vb. çözümlerin gündeme getirilmesi sakıncalıdır.



Bütçe açığı gerekçe gösterilerek ormanların satışı düşünülmemelidir.



2/B alanlarının bir bölümü bugün ormanlaşmıştır. Öteki alanlar ise; su ve toprak rejimine zarar vermeme, orman bütünlüğünü bozmama, çevredeki orman ve ilişkili olabilecek diğer ekosistemlerin (Milli Park, Tabiatı Koruma Alanı, Özel Çevre Koruma Alanı, Yaban Hayatı Koruma Alanı, Sulak Alan) tüm öğeleriyle kendisini yenileyebilme gücüne zarar vermeme, ormancılık çalışmalarının etkenlik, verimlilik ve karlılık düzeyini düşürmeme koşulları eş zamanlı olarak aranarak değerlendirmeye alınmalıdır.



Sermayeye karını maksimize etmesine hizmet eden kelepir arsa satışları, bu alanlardan karşılanmamalıdır.



Ormanların özelleştirilmesi uygulaması geçmişte denenmiş; ormanların yıkımına ve sosyal çalkantılara yol açtığı görülerek bu yanlış yoldan dönülmüştür. Aynı yanlışta ısrarcı olunmamalıdır.



200-300$ yıllık geliri olan orman köylüsünün 2/B arazisini (göstermelik bir fiyatla bile olsa) satın alamayacağı gerçeği her kes tarafından bilinmektedir.



Kaçak yapılaşmış olan 2/B arazilerinin satışı yoluyla, her türlü güvenlikten yoksun yerleşmelerin de iskanına onay verilmiş olmaktadır.



2003 den beri yaşanan süreçte yapılan en önemli değişiklik; Büyükşehir Belediye sınırlarının 50 km’ye çıkarılarak, pek çok köy ve çevresinde bulunan 2/B alanının, belediye ve mücavir alan sınırları içine katılarak “Kentsel Yerleşim”e açılmasıdır.



2/B uygulamasından çok daha vahim sonuçlara yol açabilecek olan Anayasanın 169. maddesinde yer alan “Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu tespit edilen yerler” maddesi, Anayasadan çıkarılmalıdır. Buna bağlı olarak, 6831 sayılı Orman Kanunu’nda yer alan 2/A Maddesi de Kanundan çıkarılmalıdır.



Mehmet SOĞANCI

Yönetim Kurulu Başkanı







İşin uzmanı kuruluş raporunu vermiş.Sn Sezer bu kanunu yıllardır bekletti ve çıkartmadı.Şimdi Abdullah ı göreceğiz bakalım.Türkiye yi ne kadar düşünüyor,anayasaya ne kadar bağlı!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
tamerr
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 27, 2006
İletiler: 416

İletiTarih: Çar Ağu 22, 2007 10:08 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:
ESAS TEHLİKE TRAKYA'DA

Istranca Dağları'nın kaynaklık teşkil ettiği Trakya bölgesinin ortasındaki sular da, tekstil gibi 'kirli sanayi' tesislerinin 'yıkama' işlemi için yeraltından çektiği sularla gün geçtikçe tükeniyor.

Yeraltı sularıyla 20 milyonun her türlü gereksinimi karşılanabilir mi?

Çerkezköy, Çorlu ve Lüleburgaz üçgeninde çarpık sanayileşme sonucu çoğu plansız ve kaçak 1000'den fazla fabrika bulunuyor. Nüfusu 300 bine dayanan Çorlu'da yaşayanların bir günde tükettikleri su kadar, sadece bir tekstil fabrikası 'harcama' yapıyor. Daha da vahimi, bazıları kullandıkları bu kirli suyu aynı şekilde yeraltına basıyorlar.

Şimdiden susuzluk çeken Çorlu'ya milyonlarca dolarlık projelerle 90 km. uzaklıktan su getirmek için projeler hazırlanıyor.

Istranca'nın suları İSKİ tarafından Terkos Gölü'ne taşınırken, bazı yöneticiler İstanbul'da su var sanıyor. Ancak Trakya'nın yeraltı sularının tükenmekte olduğu ise hesap edilmiyor. Yarın yeraltı sularının tükenmesi karşısında gelecekte Istranca ormanlarını etkileyeceğini düşünen de yok; bilim adamlarının raporlarını dikkate alan da...

Gebze de aynı durumda; Kocaeli de...

Bu yöredeki tablo yarın İstanbul'un Trakya'ya açılan ucunda da yaşanacak.

YERALTI SULARI 600'DEN 200 METREYE DÜŞTÜ

Trakya Üniversitesi'nin su uzmanı olan ve şimdilerde Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi'nin rektör vekilliğini yürüten Prof. Halim Orta tehlikeyi şöyle açıklıyor:

"Trakya'nın orta kesiminde yeraltında, dünya kurulduğundan beri oluşan 600 metrelik su katmanları vardır, bunun 400 metresi içme, tarım ve sanayi için çekildi, geriye 200 metrelik su kaldı; hâlâ da çekmeye devam ediyoruz. Su kaynakları yağmalanıyor. Ergene Nehri'nde, bugün sanayi atıkları yüzünden zehir akıyor. Felaket kapıda... Uyarılarımızı kimsenin dikkate aldığı yok!"

500 BİN KONUT YAPILIR MI

Bazı bilim adamları yeraltında boşalan alanların çökmesi ve üstteki katmanların kırılgan hale gelmesiyle deprem riskinin daha da artabileceğini vurguluyorlar. Çünkü bir anlamda yeraltı suları 'yastık' görevini üstleniyor.

Mühendis ve mimarlar, gelecek 10 yıl içinde 500 bin konut yapılmasının Körfez, İstanbul ve Trakya bölgeleri için ihanet olacağını belirtiyorlar.

İstanbullular, yaz aylarındaki büyük kuraklığa hazırlanmalıdır. Değil içmek için, abdest alacak su dahi bulunamayacak.

Bu da 1990'ların başlarında "İstanbul'u susuz bıraktılar" diye yönetime gelenler için ders olmalıdır.

Global ısınmanın ekolojik dengeyi nasıl bozduğu konusunda hiçbir proje ortaya koyamayanların, ölçülü su kullanımı için bir uyarı yapmaya cesaret edemeyenlerin yerine biz yineleyelim.

Suyu duyarlı kullanıp, tasarruf yapalım!


Yalçın Bayer
ybayer@hurriyet.com.tr


Bu alıntıyı yakın gelecekteki ekolojik dengenin bozulmanın getireceği faaliyetler nedeniyle buraya taşıdım, burda yazar birşeylere dikkati çekmek istiyor ama birilerinden korktuğundan bazı konulara eğilmemiş.

İsterseniz olayın değişik boyutunu ben dökeyim ortaya, tayyip bey nurettin sözen faciasından sonra istanbul büyükşehir belediye başkanlığına piyangodan çıkar gibi oturdu ve ilk işi su meselesini halletmek oldu, vatandaşın suyu akmıyordu ve ilk çözüm ıstrancadan su getirmek cazip göründü ve getirdiler, milletin gözü suyla boyandı, tayyip bey kahramandı artık, istanbula su getirmişti, çözüm adamıydı, çalışıyordu ve peşinden gelen başbakanlık ve peşinden cumhurbaşkanlığında aktif oynanan rol......... Peki geçici çözümlerin sonucu ne oldu? Milletimiz işte bunun farkında değil, yukarıda anlatıldığı gibi artık yakın mesafelerden su bulamıyor vatandaş, derdini kimseye anlatamıyor, bir susuzluktur almış başını gidiyor, doğanın dengesi bozuluyor, ormanlık alanlar yavaş yavaş kayboluyor, kaybolan doğanın dengesi yüzünden her taraf çölleşmeye başlıyor, yakın gelecek ümitsizlik dolu, yağmur gelmiyor bir türlü... Yani olayın özeti şu, birilerini kahraman yapan su, birilerinin ocaklarını batırıyor, umarım anlaşılmıştır mesele.......

İkinci mesele 500 bin konut meselesi, habire belediye konut yapma peşinde koşuyor, vatandaş hurrraaaaaa konut alma derdinde, plan proje sadece görünen yüzde var, alt yapıya getirdiği yük görülmüyor, kimse farkında değil ama istanbul büyükşehir belediyesi, belediyecilik yerine mütahitlik peşinde koşuyor, vatandaş evini aldımı, yaşasın belediye sayesinde ev sahibi olduk, doğanın dengesi bunu kaldırıyormu? farkında bile değil, büyükşehir çalışıyor, büyükşehir başarıyor ama ya YARIN??? (he bu dairelerin garibanların aldığıda muammalı, çünkü 500 ytl asgari ücretin olduğu bir yerde, 250-300 bin ytl lik ev almak her babayiğidin harcı değildir, acaba kimler alıyor, varın bunuda sizler araştırın)

Velhasıl 2b bunlar için çok önemli, çünkü İstanbulda yer kalmadı, sıra ormanlarda, ya çıkacak !!! ya çıkacak !!! bunlar için başka yolu yok....

Yazmış yalçın Bayer abimiz yazmış ama tam yazmamış, korkudanmıdır nedir hep eksik yazmış, nedenlerini sebeplerinide yazsaymış çok güzel bir yazı olurmuş, gerçi Ülkemde doğru söyleyene TERKET diyorlar, belkide kovulmaktan korkuyordur, hem gazeteden, hem Memleketinden.............

Saygılarımla
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
EgE
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Mar 14, 2003
İletiler: 1129
Şehir: EGE DENİZLİ

İletiTarih: Per Ağu 23, 2007 2:03 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Ah ABD.Gülü ah...ah Georg(ia) Tayyip ah!!!!!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Cum Ağu 24, 2007 5:45 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

tamerr ülküdaşımız yer altı sularından bahsetmiş.
Ülkenin çölleşmesi ile yeraltı sularının çok yakın ilişkisi vardır.Bunun da mühendisler odasının belirttiği gibi orman arzilerinin niteliklerini kaybetmesi ile değil kaybettirilmesi ile!
Yeraltı suyu da ayni petrol gibi bir sınırlı birikimdir.Geçirimsiz zemin tabakalarına rastlayan suyun;yeraltı eğimine göre bir denge hali oluşturarak orada birikmesidir.Yeraltı suları pompalarla çekilmek ve sulamada kullanılmak için değil;bitki ve diğer canlıların su ihtiyaçları için gereklidir.
Bunu yüce yaratan bu şekilde planlamıştır.Bu doğanın bir dengesi,canlıların da bir rızıkıdır.Rızık deyince insanların boğazlarından geçen şeyler demek değildir.Daha bunu bile anlatamadık.Hala daha tarlada anız yakarız.Toprak için gerekli,onun havalanması ,beslenmesi ve verim oluşturması için gerekli canlıları ve organizmaları yok ederiz.
Bunun bile bilincinde değiliz.Eskiden ege de 9 metrede ,burgu denilen çakma borularla 9 metrede su çıkarken,bu gün pompalarla 200 metre den ancak su çekebilmekteyiz.Bunu çok değil 40 yıl içerisinde başardık.
Akıp giden suları depolamayıp baktık,seyrettik.İlkel kalmış sulama sistemlerini,bu kadar büyük buharlaşma kayıpları olan bir ülkede hala daha terketmedik ve gerekli yatırımları yapmadık.Ülkeye hiç düşünmeden kanaletli ve klasik kanallı sulama sistemlerini soktuk.Kanaletleri yapmak için de dünya kadar çimento ve demir kullandık.Neden borulu sisteme geçmedik?Erezyona karşı tema vakfı dışında hiç kimse alaka duymadı,milyonlarca metreküp verimli tarım toprağı,ya barajları,gölleri,ya da denizleri doldurdu.Yeraltı suları çekile çekile,bitki kendi su ihtiyacını karşılayamaz hale geldi.Bunu karşılamak için enerji harcayıp bu işi biz yapmak zorunda kaldık.Ben bu yaşıma geldim;asma nın sulandığını görmedim.Bugün bağlar pamuk tarlası gibi sulanarak üzüm elde edilebilmektedir ancak.Oysa asma,suyu doğal emişi içerisinde hafif ,tatlı ve işine yarayacak oranda kendi kökleri ile çekmek durumundadır.Doğası budur.Onun için bu üzümler böylesine lezzetsiz!
Sadece günü kurtardık.Kullanma suyu ile içme suyunu ayırd etmeyi ayrı şebekelerden getirmeyi de beceremedik.Deprem bölgesi ülkede,alt yapısı düzensiz ve her gün cadde sokak kazıları yapılan bir ülkede;asbest ya da beton borular gibi ,altı boşaldığında kolaylıkla kırılacak sistemleri seçtik.
Tonlarla suyumuz bu patlaklar ve şebekenin verimsiz çalışması nedeniyla boşa akıp gitti.Şehre getirdiğiniz suyu ölçün.Çıkardığınız fatura ile karşılaştırın.Benim diyen ill ve ilçede gerek kaçak kullanım,gerekse patlaklardan oluşan kaybın %40 dan aşağı olmadığını göreceksiniz.
Biz ne yaptık?Kavşak yaptık,meydan yaptık,park yaptık.Paraları alt yapıya değil,tantanaya gömdük.10 kere düzenlenen kavşaklar,alanlar,kaldırımlar,caddeler!Bu ülkede tayyip başbakan olsa,abdullah cumhurbaşkanı olsa ne yazar,olmasa ne yazar?
Biz şu başlıkdaki konuları tartışıp da çözüm getireceğimize;bunlarla uğraşıyoruz.Böyle mi,bunları yaparak mı çağ atladık?
Hayır çağ falan atlamadık.Hayvanlar gibi yeyip ,içip,kırıp,yakıp,döküp israf ettik;şeytana da kardeşler olduk.Gelecek kuşakların rızkına da göz diktik.Baltalar elimizde,uzun ip belimizde,keçiler ardımızda ormanları yaktık yıktık.Yetmedi kundakladık!Dün bir yavru ayıya yapılan insanlık dışı saldırıyı da ibretle izledik.O ayının da doğada bir denge elemanı olduğunu kaç kişi düşündü.Sonunda o hayvancağızı da recm ettik.Kimbilir belki zina etti diye yapmışlardır!
Kaynakları akılsızca,hayvanca tüketilmiş bir ülkede o ya da bu kim olmuş ne farkeder?Hangisinin plan ve seçim beyannamelerinde bunlara yer var?
Demokrasi imiş.Sevsinler sizin demokrasinizi.Böyle hayvanca kaynakları tahrip edilmiş bir ülke de;siz çok kısa bir zaman zaman sonra,başınıza defne çelengi deği ama;boynunuza sağlam bir tasma takar; o zaman görürsünüzü demokrasi diye diye demokrasiyi tepelemeyi!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
orhan3307
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Aug 03, 2007
İletiler: 241

İletiTarih: Pts Ağu 27, 2007 1:51 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:

MHP'den Gül'e Müthiş İltifatlar
27 Ağustos 2007 07:53
MHP Genel sekreteri konuşuyor: "Gül gibi bir devlet adamı hakkında olumsuz bir şey söylemek mümkün değil. Gül, CHP'yi mahçup edecek"
MHP’li Paçacı yarın cumhurbaşkanı seçilmesi beklenen Gül’e güven mesajı verdi: Gül gibi bir devlet adamı hakkında olumsuz bir şey söylemek mümkün değil.

CUMHURBAŞKANI seçimini kriz olmaktan çıkaran MHP’nin Genel Sekreteri Cihan Paçacı, Abdullah Gül’ün Çankaya Köşkü’ne çıkmasını tartışmalı hale getirme çabalarına da son verdi. Gül’e güven mesajı veren Paçacı, Gül gibi bir devlet adamı hakkında olumsuz bir şey söylemenin mümkün olmadığını söyledi.

Paçacı, MHP’nin Köşk seçimi oylamasına katılarak Türkiye’yi krizden çıkardıklarını, demokrasinin önünü açtıklarını kaydetti. Yaşanan süreci değerlendiren Paçacı ‘AK Parti tabi ki kendi vekillerinden birini aday gösterebilir. Yüzde 47 almış bir parti var... Normali budur. Kimin 341 milletvekili varsa bu hakkı da vardır. Benim de olsa, CHP’nin de olsa, kimin 341 milletvekili olsa adayını seçerek kendi hukukunu korur’ dedi.

İNANMAK LAZIM

ABDULLAH Gül’ün Türkiye’de Başbakanlık, Devlet Bakanlığı, Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı yaptığını hatırlatan Cihan Paçacı şunları söyledi:

‘Gül, devletin düzenini bilen, yürütme, yasama organında uzun yıllar görev yapmış, tanınan bilinen bir şahsiyettir. Gül nasıl bir cumhurbaşkanı olacağını hem MHP’ye ziyaretinde hem de basın toplantısında açıkladı. Aynen şunları söyledi: Benim kılavuzum Anayasa olacaktır. Ve özellikle Anayasa’nın ilk 4 maddesi olacak. Burada 2. maddeye bir gönderme yapıyor. Cumhuriyetin temel ilkelerini ortaya koyan bir maddedir bu. Orada deniyor ki ‘Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir’ Buradan da laikliğe gönderme yapıyor ve ‘Hiç kimse şüphe etmesin. Laikliğin koruyucusu ben olacağım’ diyor. Bunun dışında ‘Anayasa’nın 104. maddesinde cumhurbaşkanının görevleri ve yetkileri maddesinde ne yazıyorsa ben bunları da gerçekleştireceğim, objektif ve tarafsız olacağım’ diyor. Bunları söyledikten sonra ‘hayır bunları yapamaz’ diye bir anlayış doğru anlayış değildir. CHP’nin aksi yöndeki anlayışı doğru değildir. Çünkü bir insan ‘bunları yapacağım’ diyorsa inanmak durumundasınız. Ve Abdullah Gül’ün de söyledikleri doğru ve olumlu taahhütlerdir.’

ASIL NEDEN BAŞÖRTÜSÜ

CİHAN Paçacı, başörtüsünün Çankaya’ya çıkışın ön şartı gibi gösterilmesinin son derece yanlış olduğunu anlatarak şunları kaydetti: ‘İşin esasında maalesef bu var. Yani CHP’nin itirazının altında da bu var. Gül’ün eşi Hayrunisa hanımefendinin türbanlı olması, cumhurbaşkanlığı makamına çıkacak kişinin eşinin türbanlı olması bence Gül’e itirazın temel odağıdır. Yoksa Gül’le ilgili bir mesele yok. Siyasi partiler bazı değerleri kendisiyle özdeşleştiriyor. Cumhuriyetin kuruluş felsefesine, milletin milli manevi değerlerinde bir çelişki yok oysa. Uyumsuzluğu partilerin yanlış tutumları oluşturuyor.’

Başörtüsü artık gündemden çıkmalı

MHP tabanında eşi başörtülü bir kişinin Çankaya’ya çıkmasında sıkıntı olmadığını bildiren Cihan Paçacı, şöyle dedi: ‘Cumhurbaşkanı olacak kişi Abdullah Gül’dür. Cumhurbaşkanı olduktan sonra Çankaya’ya taşınmadığını, kendi evinde oturduğunu, çalışmasını Çankaya’da yaptığını farz edelim. Ne olacak? İlla hanımefendinin kıyafetini değiştirmesi mi gerekecek. Bu gerginliklerin Türkiye’de son bulması lazım. Örtünmenin veya başörtüsünün Türkiye’nin gündeminden çıkması, kızlarımızın üniversitelerde okuması lazım.’

CHP ileride yanlışını anlar...

CHP’nin Cumhurbaşkanı seçimi sürecinde izlerdiği siyasetin doğru olmadığını kaydeden MHP Genel Sekreteri, ‘Bir şahsiyet hukuki olarak cumhurbaşkanı seçildiği andan itibaren ona her Türk vatandaşının saygı göstermesi gerekir’ diye konuştu. Gül’ün icraatlarıyla CHP’yi mahcup edebileceğini anlatan Paçacı ‘İleride Gül’ün icraatları taahhüt ettiği şekilde gerçekleşirse tahmin ediyorum CHP bugün sergilediği tavrın yanlış olduğunu anlamış olur’ dedi.

http://aktifhaber.com/news_detail.php?id=129285


Bir bildiğimi var.Yoksa bir şey bilmiyor mu?
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Pts Ağu 27, 2007 5:43 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Sayın Paçacı nın açıklamalarına şaşırmadım,hem de hiç şaşırmadım.
Çünkü başından beri izlenen siyaset abdullahı oraya taşımak üzerine kurulmuştu.Bir billdikleri olduğunu düşünüyorum,ya da bizim bilmediğimiz başka bir şeyler olduğunu.
Ben 4 yıldır bu satırlarda;akepenin 3 tane çete elemanı olduğunu yazdım.
Tayyip bunlar tarafından yönlendirilmektedir.Çünkü tayyibin kapasitesi zaten ortada.Bunları da sıraladım.1 numara abdullah,2 numara ali babacan
3 numara da bülent arınç diye sıraladım.Herkes tayyip üzerine odaklanırken,ben "hayır ,bu partinin en tehlikeli adamı abdullah dır"diye yazdım.Nedeni de şu.abdullah bu çetenin siyasi ayağıdır.Özel olarak yetiştirilmiş ve eğitilmiştir.ali babacan bu çetenin iş dünyası ile ilgili ayağıdır.Başmüzakereci olması boşuna değildir.bülent arınç da bildiğiniz gibi bu çetenin dini militanı ve ayağıdır.abdullahın cumhurbaşkanı olmasını dayatan da bu 3 lü guruptur.
Bunların dikkat ederseniz en büyük ortak özellikleri;çok yumuşak tabiatlı,iyi rol yapabilen,sert çıkışlar yerine daha yumuşak çıkışlar veren adamlardır.Çok iyi 3 tane artist,ama alanlarında iyi yetiştirilmiş adamlar.
Gene bunların ortak özellikleri,israil ve onların lobileri ile aralarının çok iyi olması.
Şimdi gelelim bizim yorumumuza.
Burada 3 ihtimal var.
1-Biz hiçbir şey bilmiyoruz,bu kadar şeyi boşuna yazdık,abdullah çok değerli bir adam.)
2-abdullah bizim düşündüğümüz gibi bir adam,ama mhp darbeyi önlemek,ortalığı yatıştırmak için,sakinleştirici görevi yapıp,kendisini ateşe atıyor;demokrasi için kendisini feda ediyor.
3-"Bırakın gelsin,bunların başka türlü gideceği yok;nasıl olsa gelecek.
Bari iyi geçinelim de tatlılıkla,olabilecek hainliklerin önünü kesmeye çalışalım.
Bu sayede uzlaşmacı görünüp,bir kaç puan daha yükselelim.Bu arada bu rahat durmaz.Nasılsa ipliği pazara çıkar.Bu şekilde akepenin yıpranma süreci hızlanır,devleti tam ele geçirsinler ki ne yapacaklarsa yapsınlar;niyetleri iyice açığa çıksın.Bunları millete gösterip,iktidar isteyelim."
Şimdi bugün vatan gazetesinde bir anket yayınlandı.Doğrudur ya da yanlıştır.Seçimden önce de yönlendirme dedik ama doğru çıktı.
Bu anket sonuçlarına göre,akepe oylarını 22 Temmuz dan sonra 5 puan arttırıp %52 ye çıkmış.chp 3 puan düşmüş %16 lara gelmiş.
Bizim oy oranımız da değişmemiş.Hemen hemen ayni.
Buradan şu sonuç çıkıyor.Akepe anayasa da yapmayı düşündükleri ile puan topluyor.Turbanı gene gündeme getirip kazanç sağlıyor.Hatta bu yüzden bizim bile takdirlerimizi alıyor)))).Yani meclise girmenin bize bir artısı olamadığı gibi akepenin yükselmesini de önleyememiş.Demek ki izlenen mhp siyaseti,kimsenin mhp hakkındaki düşüncesini değiştirmemiş.
Baykal da aslında kayıpta değil.Çünkü dsp nin oylarını çıkarınca zaten potansiyeli o.
Demek ki,meclise girip girmeme kısmı işin hikayesi.Akepe toplumun beklentilerine cevap veriyor,korkusuz bir siyaset izliyor(tabii arkası güçlü).
Biz farklı bir şey ortaya koyamamanın ezikliği içerisinde;işte böyle çaresiz açıklamalarla işi idare edip,baraja takılmamaya çalışıyoruz.
İslamı yanlış da olsa akepe elimizden almıştır.Bize islam kalmadı,oradan gelecek bir oy falan da yok.Kaldı elimizde bir tek TÜRKÇÜLÜK!
Bence artık taktik değiştirme zamanı geldi.Bizim bundan sonra varlığımızı
sürdürmemiz artık Türkçülüğe bağlıdır.Ama bu sentez kafası ile bu çok zor görünüyor.Bunun iyi düşünülmesi lazım.Bence mhp Türkçü bir parti olamlıdır.İçeride iyi bir temizlik,dokuz yüzlü;anapa,akepeye şuna buna oy veren adamlar bünyeden atılacak.Akepe ile ayni ağızları konuşan adamlar bu partiden def edilecek.Kürt meselesi de bir kez daha doğru dürüst düşünülecek.Çünkü bu taktikle ekonomiden siyasete kadar hiçbir alanda inandırıcı değiliz.Karışık salataya döndük!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
orhan3307
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Aug 03, 2007
İletiler: 241

İletiTarih: Sal Ağu 28, 2007 9:07 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:

Gül'den Erdoğan'a: "Adaylığımı onaylamazsanız politikayı bırakırım"

Önceki gün (Pazar) Çamlıdere’deki Şeyh Ali Semarkandi Hazretlerinin türbesini ziyarete gittim.
Ziyaret çıkışı kamuoyunun yakından tanıdığı Başbakan’ın yakını bir isimle(Benim de eski dostum) yüz yüze geldim ve sohbete başladık.
Ayaküstü başlayan sohbetimiz bir saate yakın bir süre arabanın içinde devam etti.
İznini almadığım için ismini açıklayamayacağım bu isme göre Tayyip Bey Abdullah Gül’e son ana kadar direnmiş!
Peki o son an nasıl mı aşılmış?
Abdullah Gül ardı ardına bir araya geldiği ve saatler boyu konuştuğu Tayyip Bey’in “Olmamalısın” direncini şu söz ya da restiyle kırmış:
“Benim adaylığımı millet onayladı. Milletin onayladığını siz onaylamazsanız politikayı bırakırım.”
Erdoğan işte o an yelkenlerini indirmiş ve Gül’ün adaylığına rıza göstermiş.
İyi de Tayyip Bey yelkenlerini niçin indirdi?
22 Temmuz’da büyük bir zafer kazanmış karizmatik Erdoğan’ın, Gül’den çekinecek hali mi vardı?
Aldığım cevap şu:
“Tayyip Bey parti bölünür endişesine girdi. Tayyip Bey, Abdullah Bey’in politikayı bırakırım restinin aslında, sana karşı siyasi mücadeleye girerim demek olduğunu anladı ve Gül’ün adaylığına olur verdi.”
Tamam da böyle bir süreçte Gül’ün şansı olabilir mi ki?
Aldığım cevap:
“Olabilir. Siz farkında değilsiniz Abdullah Bey Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda, tıptı Sayın Başbakanımızın şiir okuduğu süreçteki gibi mağdur ve mazlum olarak kitle vicdanına oturdu.. Dolayısı ile Sayın Gül’ün Tayyip Bey’e karşı, ’adaylığımı engelledi, askere teslim oldu’argümanı ile harekete geçip surda bir gedik açması zor olmayacaktı. Sayın Başbakan surda gedik açılmasın diye Gül’ü kabullendi ve bu şekilde de onu Çankaya’ya göndererek AKP’nin de tek hakimi oldu.”
Peki ama ya Erdoğan’ın müesses nizam’a verdiği “Gül olmayacak” taahhüdü?
Aldığım cevap:
“Evet biz de Dolmabahçe’de böyle bir taahhüt verildi kanaatindeyiz. Nitekim Milli Görüş geleneğinden gelen bazı isimlerin aday yapılmaması da buna bağlanabilir ancak son süreç herkesin gözünün önünde yaşandı. Yani Sayın Erdoğan ’Gül olmasın’diye adeta çırpındı ama sonuç alamadı. Dolayısı ile Gül olmayacak taahhüdünü alanlar bunu dikkate almalıdır, alacaklardır.”
Burada bir parantez açalım ve şaytanın avukatlığını yapalım.
Yoksa yoksa Tayyip ve Abdullah Beyler bu oyunu yani “Tayyip Bey söz verdiği için Gül olmasın diye çok uğraştı ama başarılı olmadı” yı beraber kurgulayıp mı oynadılar?
Erdoğan’ın seçim gecesi “Gül, Gül, Gül” diye tempo tutanlara kayıtsızlığından, Gül ve Arınç’la ardı ardına saatler süren görüşmelere kadar hepsi mizansen yani oyun muydu? Köksal Toptan’ın son anda Cemil Çiçek’in yerine TBMM’ye başkan yapılması da bütün bunların oyun olduğunu göstermiyor mu?
Muhatabım bu değerlendirmeme katılmıyor ama soru işaretlerini de gideremiyor.
Sonuç; Gül, Erdoğan tarafından istense de istenmese de adaydır. Her şey netice ile ölçüleceğinden nihai hüküm buradan verilecektir.
Peki, Gül olmasın taahhüdünü alanlar bu nihai sonuca suskun kalır mı?
Bekleyelim, görelim!


Sebahattin ÖNKİBAR


Yukarıdaki yazı Sn.Paçacı'nın açıklamalarına destek olur mu acaba? Kendi menfaatleri için dini oyuncak yapanlar, koltuk sevdasına vatanı ateşe atmaktan çekinirler mi?
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Çar Ağu 29, 2007 4:57 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Yeni hükümet açıklandı.Eleştirilecek çok adamlar var ama bir tanesi çok dikkatimi çekti.O da çevre ve orman bakanlığına getirilen veysel eroğlu.
Dsi tarihinin gelmiş geçmiş;en pasif,beceriksiz ve başarısız genel müdürü çevre ve orman bakanı olmuş.Taşıdığı profesör dr.unvanına rağmen yıllarca İstanbul un ne su ne de kanal sorununu çözmeyi becerememiş;dsi yi perişan etmiş eroğlunun bu göreve ne için getirildiği çok belli.2B de kullanacaklar.Diğer yerlerde kullandıkları gibi.
Başta cumhurbaşkanı gül,tayyip,ve bu bakan!
Gitti ormanlarımız."uzun ip elimizde,baltalar belimizde,biz gideriz ormana"
Yandı vatanım.Kerbeleya hoşgeldiniz!%47 ye" kınalarınızı da gönderiyorum".
Bundan sonra kerbelada yaşayacaksınız.Bir şişe suya dünyanın dolarını öder hale geleceksiniz.Biz mi?Biz o günleri göremeyeceğiz nasıl olsa.
Fedailer çok yaşamaz!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
-ULKUCU-GARDAS-
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 10, 2004
İletiler: 395
Şehir: İSTANBUL

İletiTarih: Pts Ağu 18, 2008 8:12 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder



akp tayfaları Bu yangınlara sebep sizsiniz

2-B Ciler'in İstanbul Yangını Büyüyor!

Beykoz Çavuşbası ile Ümraniye Çekmeköy arasındaki ormanlık alanda çıkan yangın büyüyor. Beşiktaş Nevzat Demir Tesisleri'ne doğru ilerleyen yangına havadan müdahale ediliyor.
2B Nedir?

2B, 6831 Sayılı Orman Kanunu’nun 2. Maddesi ‘B’ bendi için kullanılan bir kısaltmadır. Bu tabir, orman vasfını yitirmiş araziler için kullanılıyor. Daha açık bir ifadeyle, orman vasfını yitirmiş, kadastro marifetiyle orman alanları dışına çıkartılmış, bir daha geri kazanılamayan ve ıslah edilemeyecek araziler 2B olarak tanımlanıyor.

Kuşkusuz, bu yasanın çıkmasıyla en fazla mağdur orman köylüsü olacaktır. Bugüne kadar kullandığı araziler ellerinden gidecek, ciddi bir kayıpla karşı karşıya kalacaklardır. Her ne kadar, arazilerin göstermelik fiyatla öncelikle orman köylülerine satılacağı söylense dahi, ne niyet orman köylüsünün kalkınmasıdır, ne de orman köylüsünün bu arazileri alabilecek geliri vardır.

Bu yasa yoluyla palazlanan yine akp sermayesi olacaktır.

Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethini her yıl göstermelik kutlayan akp tayfaları, Fatih'in o meşhur sözünü anımsamazlar mı acep: “Ormanlarımdan bir yaş dal kesenin kellesini keserim”.


ALLAH(c.c.) emanet olunuz

ALLAH (c.c.) TÜRKÜ KORUSUN VE YÜCELTSİN (ÂMİN)
TANRI TÜRKÜ KORUSUN VE YÜCELTSİN (ÂMİN)
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
tamerr
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 27, 2006
İletiler: 416

İletiTarih: Çar Oca 07, 2009 11:38 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:
Taslak hazır, 2-B arazileri ya işgalciye, ya TOKİ’ye

ANKARA AA
güncellenme zamanı 7.1.2009


istanbul yerel seçim TOKİ arazi taslak
Yerel seçimler yaklaşırken hükümet 2-B taslağını yeniden gündeme aldı. Taslak yasalaşırsa İstanbul ili büyüklüğündeki orman arazisi, 10 bin lira peşinatla ya üzerindeki işgalciye satılacak ya da TOKİ’ye devredilecek

Hükümet, 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından veto edilen 2-B yasasını yeniden Meclis’e getirmeye hazırlanıyor. Maliye ile Çevre ve Orman Bakanlığı’nca yeniden hazırlanan, ‘Orman Köylülerinin Kalkındırılmaları ve Hazine Adına Orman Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi Hakkında Kanun Tasarısı Taslağı,’ Bakanlar Kurulu’nda son şekli verildikten sonra Meclis’e sevkedilecek.
14 maddeden oluşan taslağın gerekçesinde, bir daha ormana dönüştürülmesi mümkün olmayan orman arazilerinin 5 bin kilometrekare büyüklüğüne ulaştığı, bunun da Lüksemburg’un iki, KKTC’nin 1.5, Hong Kong’un 5 katı ve İstanbul ilinin tamamı kadar yer kapladığı vurgulandı.

İşgalcilere rayiç bedelle satılacak
Gerekçede, “İşgalcilerin elinde bulunan, devlete bir kuruş ödemeyen kişiler tarafından harici senetlerle alınıp satılan, yeniden orman yapılması mümkün olmayan Hazine arazileri, kullananların elinden alınıp, rayiç değerlerinin üzerinden değerlendirilecektir” denildi.
Taslakta, satıştan sağlanacak gelirin, orman köylülerine ait taşınmazların kamulaştırılması başta olmak üzere, orman sınırları dışına çıkartılan yerlerin ıslah, imar ve ihyası ile orman köylülerinin kalkınmalarının desteklenmesi, yeni orman alanlarının tesisi ve naklen iskanda kullanılacağı kaydedildi.
Hükümet yetkilileri daha önce yaptıkları açıklamalarda, 2-B satışından 25 milyar dolar gelir sağlanacağını ifade etmişlerdi. Yeni 2-B taslağındaki düzenlemeler ise şöyle sıralanıyor:



Başvuru sırasında 10 bin lira peşinat alınacak
- Orman köylerinin yerleştirilmesi maksadıyla tarım alanına dönüştürülmesinde yarar olduğu tespit edilen 2-A alanları Çevre ve Orman Bakanlığı’na, 2-B alanları ise Maliye Bakanlığı’na geçecek.
- 2-B arazilerini almak isteyenler, kanunun yayımı tarihinden itibaren 1 yıl içinde, illerde defterdarlıklara, ilçelerde mal müdürlüklerine başvuracak.
- Müracaat edenden 10 bin TL’yi aşmamak kaydıyla, Maliye Bakanlığı’nca belirlenecek tutar kadar başvuru bedeli alınacak.



TOKİ devraldığı arazilerde kentsel dönüşüm yapacak
- Tarım arazileri dışında kalan, üzerinde yapılaşma bulunan ve Maliye Bakanlığı’nca uygun görülen taşınmazlar, varsa hak sahipleri ve hakları da belirtilmek suretiyle bedeli karşılığında, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’na (TOKİ) devredilebilecek.
- TOKİ, devraldığı taşınmazları hisselendirmek suretiyle hak sahipleri ile bunların kanuni mirasçılarına satabilecek. Veya hak sahiplerinin haklarını karşılayarak kendisi değerlendirebilecek, kentsel dönüşüm projeleri yapabilecek.




Af sınırı 1981’den 2002 yılına çekildi
- Kişilerin 2-B affından yararlanarak hak sahibi olabilmesi için, söz konusu yerlerden belediye ve mücavir alan sınırları ile köy sınırları içinde olanların 31 Aralık 2007’den önce 5 yıl süreyle (2002’den itibaren) yerleşim yeri olarak kullanılması, satış tarihinde de kullanılıyor olması gerekecek. Bu tarih bir önceki taslakta 1981 olarak belirlenmişti. (Bu madde Sultanbeyli, Çavuşbaşı gibi işgal altındaki orman arazileri üzerine kurulan yerleşimleri kapsıyor.)- Belediye ve mücavir alan sınırları ile köy sınırı dışında olanlarda ise aynı tarihten önce, aynı süreyle tarla, bağ, bahçe, meyvelik, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık gibi çeşitli tarımsal amaçlarla kullanılması şartı aranacak.



Boşaltılan orman köyleri devlet ormanı olacak
- 2-B alanlarından tekrar orman olarak değerlendirilmesi uygun görülen yerler, Orman Genel Müdürlüğü’ne geçecek.
- Orman köylerinin nakledilmesi sonucunda oluşan arazi, devlet ormanı olarak ağaçlandırılacak.
- 2-A’lardan amacı doğrultusunda değerlendirilemeyeceği anlaşılan yerlerle ilgili bu uygulama, Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından re’sen iptal edilerek, orman vasfıyla Hazine adına tescil edilecek.
- 2-B alanlarından mera, otlak, kışlak, yaylak gibi hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit edilen yerler de Mera Kanunu’na göre değerlendirilecek.




400 metrekareye kadar olanlar işgalciye satılacak
- Maliye’ye geçen ve üzerinde yapılaşma olan taşınmazlardan 400 metrekareye kadar olanlar işgalciye rayiç bedelle satılabilecek.
- Üzerinde yapı varsa ve bu yapılar 400 metrekareden fazla bir alana yayılıyorsa yapının oturduğu alan kadar olan taşınmazlar ile sulu alanlarda 40, kuru alanlarda 100 dönüme kadar tarım arazileri yine işgalcisine satılacak.
- Taşınmaz üzerindeki yapılar, 19 Temmuz 2003’ten sonra yapılmışsa, taşınmazın rayiç bedeli tespit edilirken, üzerindeki yapıların bedeli de buna dahil edilecek.
- 2-B alanlarında daha önce kadastro mevzuatına göre bir tapu kaydına dayanılarak, ilgilileri adına tespit ve tescil edilen tapulu taşınmazların kayıt malikleri de hak sahibi sayılacak.



Satış bedeli, taksitler halinde tahsil edilecek
- Satış bedellerinin tahsilinde taksit imkânı sağlanacak.
- 2-B’lerde boş olanlar, hak sahibi bulunmayanlar veya süresi içinde başvurulmayan yerlerden kamu idarelerinin ihtiyaçları için gerekli olanlar, bu idarelere tahsis edilecek.



Davayla Hazine’ye geçen taşınmazlar bedelsiz iade
- 2-B alanlarından, devlet tarafından gerçek ve tüzel kişilere satılan, dağıtılan veya iskanen verilen ya da özelleştirilenler ile hisseleri devredilen özel hukuk tüzel kişileri adına kayıtlı taşınmazlara ilişkin tapu kayıtları geçerli olacak.
- Bu taşınmazlardan açılan davalar sonucunda Hazine’ye geçenler, önceki maliklerine veya mirasçılarına bedelsiz iade edilecek.




Açılmış ve devam eden 2-B davaları durdurulacak
- 2-A alanları için yapılan itirazlar ve açılan davalar, yeni düzenlemeye göre yapılacak işlemleri durdurmayacak. Bu davalarda yürütmeyi durdurma ve tedbir kararı verilemeyecek. Davalar, davacılar lehine sonuçlandığında bu taşınmazlar kamulaştırılacak.
- Bu taşınmazlarda sahiplilik iddiasında bulunanların itirazları ile rayiç bedellere itirazlar da yapılan işlemleri etkilemeyecek.
- İşlemler sonuçlanıncaya kadar 2-B alanları hakkında Hazine tarafından kişiler aleyhine açılması gereken davalar açılmayacak. Açılmış ve devam eden davalar da durdurulacak.




Sağlanan gelirle orman köylüsü desteklenecek
- Elde edilen gelirler orman köylülerine ait taşınmazların kamulaştırılması, 2-A alanlarının ıslah, imar ve ihyası, naklen iskan, orman köylülerinin kalkınmalarının desteklenmesi ve yeni orman alanlarının tesisi için kullanılmak üzere Çevre ve Orman Bakanlığı’na ödenek olacak.
- Kanunla ilgili tescil, devir, kayıt, düzeltme ve ipotek işlemleri her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olacak.
- Nakledilecek orman köylüsüne, nakledildiği yerde, köyünde kalan taşınmazlarından daha değerli taşınmaz verilmişse aradaki fark peşin veya 20 yıl içinde, yıllık eşit taksitlerle faizsiz tahsil edilecek.
- Orman köylüsüne devredilen taşınmazlar, 20 yıl süreyle amaçları dışında kullanılamayacak, devredilemeyecek, haczedilemeyecek.




facia geliyor yavaş yavaş, kimseye çaktırmadan, oldu bittiye getirilerek....

Herkes bir yer kapmıştır muhakkak (özellikle yandaşları parsellemişlerdir belli yerleri)


Saygılarımla
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Pzr Oca 11, 2009 1:31 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

tamer ülküdaşımız bildirmiş ki;
Alıntı:
14 maddeden oluşan taslağın gerekçesinde, bir daha ormana dönüştürülmesi mümkün olmayan orman arazilerinin 5 bin kilometrekare büyüklüğüne ulaştığı, bunun da Lüksemburg’un iki, KKTC’nin 1.5, Hong Kong’un 5 katı ve İstanbul ilinin tamamı kadar yer kapladığı vurgulandı.

Şu alanaın büyüklüğüne,yağmanın ve peşkeşin boyutlarına dikkatinizi çekerim.
Ne demek bir daha ormana dönüştürülemiyecek orman arazisi?
1970 lerde tamamen yanıp kül olan,çırılçıplak kalan İzmir Belkahve deki tepeler;bugün yemyeşil ağaçlarla dolu!
Sözü edilen yerlerde nükleer bomba mı patladı?Savaş çıktı napalm bombaları mı yedi oraları da bir daha ormana dönüştürülemiyecek?
Bu kadar keyfi bir değerlendirme mi olur?Kim karar veriyor,hangi vicdansız sözde bilirkişiler bu düzmece raporları hazırlayıp da bu arazileri orman alanından çıkartıp,yağmaya açıyor?
Şehirlerde sözde ağaçlandırma çalışmaları yapıp,hesabı kitabı denetimi olmadığı için hem de dışarıdan sözde ağaç ithal ediyorlar.1 getirdiyse 100 yazıyor.Yarın sorduklarında tutmadı deyip işin içinden çıkacaklar.
Diğer taraftan kentlerin doğal akciğeri ormanlar talan ediliyor.
Ondan sonra da yağış yok,erozyonlar var diye ağlaşılıyor.Koru yetiştirmeye çalışılıyor.
"KIYAMET KOPMAKTA OLSA;ELİNDE BİR FİDAN VARSA VE ZAMANIN VARSA ONU DİKMEYE ÇALIŞ"diyen bir dine inandıklarını hem de bu dinin koyu bağımlısı olduklarını iddia eden adamların,şu yaptıkları orman katliamlarına bir bakın!Ne kadar dindar olduklarını anlarsınız!
Mühendisler odası ayağa kalkmış;bu ülkenin geleceğine kıymayın,bu ülkeyi çöle çevirmeyin diyorlar;bunlar hala daha çarpık çurpuk varoşlar oluşturup buralardan rant elde etmek ve oy deposu yapmanın peşinde!
UZUN İP BELİMİZDE
BALTALAR ELİMİZDE
BİZ GİDERİZ ORMANA HOP ORMANA
AĞACIN YANINDA DUR
BALTAYI SAĞDAN SAVUR
BİR DE SOL TARAFTAN VUR
KUVVETLE VUR!
İşte bize çocukluğumuzda,ilk okul siralarında öğretilen okul şarkılarından birinin aklımda kalan dizeleri!
Doğaya kızılderili kadar sahip çıkamadık.Onlar ki bir ağacı keseceklerinde karşıdaki ağaca baltayı gösterip,asıl hedefi şoka sokup;sonra dönüp asıl hedefi keserlermiş.Onun da bir canı ve duyguları olduğunu düşünen yok.
O kırılasıca ellerin arazi kazanmak için yaktıkları ormanlarda telef olan binlerce canlı türü ve faydalı bakteriden haberleri yok.
Hala daha anız yakarak tarla temizlemeye kalkışan eğitimsiz kafalar dolu iken;mühendisler odası ayağa kalkmış,biz bunları yazmış,bir kaç entel;gösteri yürüyüşü yapmışsa;ne anlamı var?
Ormanın değerini bilmeyen,içinde doğa sevgisi olmayan;beton yığınlarını,o kibrit kutusu gibi 5 para etmez,zevksiz,estetik duygusundan yoksun evleri;doğal akciğer ve ülkenin zenginliğine değişen kafalara,vicdanlara ne söylesek ne yazsak boş.
Her şeyin başı sevgi.Sevebilmek yürek ister!Sevebilmek fedakarlık ister!
Sevebilmek;incitmemek,korumak,kollamak,emek ister.
Bu duyguları kaybetmiş bir toplum;ancak böyle haberlerde okuduğumuz gibi her gün birbirini boğazlar durur.Ondan sonra da milli birlik ve beraberlikten bahsedilir.
İnsan eğitmedikçe bu ülkede ne tayyipler ne de bilmemneler biter.Biri gider diğeri gelir.Bu millet de kendi kendini idare ettiğini,halkın iktidar olduğunu düşünür.Ama aslında bir sürü gibi güdülmektedir!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
tamerr
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 27, 2006
İletiler: 416

İletiTarih: Cum Oca 16, 2009 10:39 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:
2-B’li Tapu Yasası
16 Ocak 2009
Kamuoyunda 2-B olarak bilinen ve anayasaya aykırı olduğu için Yüksek Mahkeme’nin iptal ettiği orman özelliğini yitirmiş alanların satışı ile imara açılmasını öngören yasa, AKP’nin verdiği bir önergeyle Tapu Yasası’na eklenerek kabul edildi.

TBMM Genel Kurulu’nda görüşmeleri devam eden Tapu Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapan Tasarıya eklenen iki maddeye göre 2-B kapsamında orman sınırları dışına çıkarılan alanlar, kadastro işlemleri yapılarak, Hazine adına tescil edilecek. Mirasçı, hisseli olan ve mirasçılar arasında paylaşılamayan mülkiyetten, payına düşen hissesini alabilecek. Yasanın getirdiği düzenlemelerden bazıları şöyle:

Sistem nasıl işleyecek

Ormandan hazineye geçirilen yerlerdeki kadastro çalışmaları, ikinci kadastro sayılmayacak.

Orman ve hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin sınır nokta ve hatları; orman kadastro tutanakları esas alınarak, en az bir orman yüksek mühendisi ya da orman mühendisinin katıldığı kadastro ekibince, zemine aplike edilecek.

Düzeltmeyi gerektiren tutanak, pafta ve zemin uyumsuzluğu, kadastro kontrol mühendislerinin katılımı ile teknik mevzuata uygun hale getirilecek. Düzeltme işlemleri, orman, tapu ve kadastro mevzuatlarına göre yapılmış, askı ilanıyla da ilan ve tebliğ edilmiş sayılacak.

İmar Yasasına tabi olmayacak

Bu yerler Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nce, Maliye Bakanlığı’nın talebiyle kullanım durumları dikkate alınarak, ifraz (bölme) veya tevhit (birleştirme) de yapılabilecek. Bunlar İmar Kanunu ile Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu’ndaki kısıtlamalara tabi olmayacak.

Mahkeme duvarına çarpacak

Tasarı üzerinde söz alan MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, "Anayasa Mahkemesi iptal kararı var. Reddedilen madde tekrar getiriliyor" dedi. CHP Mersin Milletvekili İsa Gök, "Önergeyle mevzuat yeni orman talanına uygun hale getiriliyor. Bunun adı kapkaçtır. Sizin derdiniz, kaynak yaratmak. Özelleştirme bitti, satacak yeni yer arıyorsunuz. Sıra ormanlara geldi. Bu düzenleme de Anayasa Mahkemesi duvarına çarpacak" dedi.

Soru ve eleştirileri yanıtlayan Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Özak "Bu sorun Türkiye’nin sorunu, hep beraber çözelim. Biz, ’2-B arazilerinde AKP ile ilgili hiçbir günah yok’ demiyoruz, günahı da beraber alıyoruz. Yapılan gecikmiş bir işlem. Ormanlar bizim canımız, ciğerimiz. Bu, bir satış düzenlemesi değil" görüşünü dile getirdi.



Aaaa canbaza bak canbaza, Ergenekon a bak Ergenekon a !!!

Hooooppppp 2b yasasınıda geçirdik..........

Canbaza bak canbaza hooooop krizide yedi Millet...........

Canbaza bak canbaza hooooppppp doğalgaz zammınıda yuttu bu millet...........

Canbaza bak canbaza işsizlik oranı yüzde 400 arttı bunuda yedi bu Millet..........

Hooop canbaza bak canbaza belediyelerdeki peşkeşleri zaten görmüyor bu Millet..............

Hopppppppp hoppppppppppppp hoppppppppppppppp

Çekirge ne kadar zıplayacak daha????


Saygılarımla
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
IHTIYARKURT
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Jan 12, 2006
İletiler: 109
Şehir: Alamanya

İletiTarih: Sal Oca 20, 2009 8:23 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Memleketti sata sata sogana cevirdiler,sira artik Ormanlara Denizlere
Irmaklara ve Nehirlere gelmistir.

Ey Vatandas Memleket kademe kademe elden gidiyor,ne zaman uyana
caksin? ne zaman kükreyeceksin? ne zaman bu gidise dur diyeceksin ?
adamlar bas bas bagiriyor( durmak yok yolumuza devam diye)anla artik.
ben bu Memleketi BABALAR gibi Satarim diyor daha ne desin.

NE MUTLU TÜRKÜM DIYENE
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Sal Oca 20, 2009 10:30 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

IHTIYARKURT demiş ki:
Memleketti sata sata sogana cevirdiler,sira artik Ormanlara Denizlere
Irmaklara ve Nehirlere gelmistir.

Ey Vatandas Memleket kademe kademe elden gidiyor,ne zaman uyana
caksin? ne zaman kükreyeceksin? ne zaman bu gidise dur diyeceksin ?
adamlar bas bas bagiriyor( durmak yok yolumuza devam diye)anla artik.
ben bu Memleketi BABALAR gibi Satarim diyor daha ne desin.

NE MUTLU TÜRKÜM DIYENE

Bizim ülke birikimlerimiz ve doğal zenginlik ve kaynaklarımız giderken;
olup bitenler ne yazık ki milletin pek azının umurunda.
Varsa geçim sıkıntısı,yoksa borsa!Yani mide!
Bir gün bu zenginliklerimizi kurtarabilmek ve geri alabilmek için çok büyük bedel ödememiz gerekecek.Tüm dünya bize düşman olacak.Bunları;kan,gözyaşı,ve yüzbinlerce şehit vererek geri almak zorunda kalacağız.İşte o günleri yaşayacak kuşaklar,bizlere lanetler yağdıracak.ÇÜNKÜ BİZ ÜLKENİN GELECEĞİNİN SATILMASINA GÖZ YUMUYOR,SES ÇIKARTMIYOR VE %47 OY VEREREK BUNLARIN AZGINLIK VE CÜRETLERİNİ ARTTIRIYORUZ!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 2 sayfa)

Sayfa: 1, 2  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1