Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - NURCULUK VE FETHULLAH GÜLEN TARİKATI
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3 ... 13, 14, 15 ... 40, 41, 42  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Bu başlık kilitlenmiştir; cevap yazamaz, iletileri değiştiremezsiniz 14. sayfa (Toplam 42 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
gazibaba
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Sep 28, 2004
İletiler: 151
Şehir: türkiye

İletiTarih: Pts Şub 21, 2005 10:43 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Ben yazmaktan bıkmayacağım ama sizler okumaktan bıkabilirsiniz. Bu mektubu bilgilerimizin tazelenmesi için ve daha önce bu mektup hakkında bilgisi olmayanlar için tekrar aktarıyorum
Şu unutmayınız Haramlarda hikmet aranmaz...
Aşağıdaki mektubun muhtevasını iyi irdeleyin ve İslamın akaidi ile ters düşen yönlerini araştırın.
Yarın size Başka bir mektub aktaracağım bu mektubla muhtevasını mukakayese etmeniz için...
10 Nisan 1998 tarihli Zaman Gazetesi'nde ve Aksiyon Dergisi'nin 167. sayısında yayımlanan, büyük bir sitayişle bahsedilen ve İslam tarihinde ikinci bir benzeri olmayan bir usul ve içerikle yazılan o mektup Katolik Dünyası/nın hem ruhani hem de dünyevi lideri Papa'ya sunulmuştu.

"Pek muhterem Papa cenapları" ("Cenap" kavramı biz de daha çok Cenab-ı Allah, Cenab-ı Peygamber örneğinde olduğu gibi Allah ve Resulü hakkında kullanılır) üst başlığıyla başlayan mektubun içeriği çok daha ilginçti.

İçeriğini, hem akaidimiz açısından, hem de millî bütünlüğümüz açısından ele almamız gerek

İŞTE O MEKTUP
Pek muhterem Papa cenapları,

Üç büyük dinin doğum yeri olarak bilinen toprakların dünyayı daha iyi yaşanabilir bir mekan kılma yolundaki kutsal misyonumuzu tam manasıyla bilen halkından size en içten selamları getirdik. Yoğun gündeminizde bize zaman ayırarak sizinle müşerref olmayı bahşettiğiniz için zatıalilerinize en derin kalbi teşekkürlerimizi sunarız.

Papa 6. Paul cenapları tarafından başlatılan ve devam etmekte olan Dinlerarası Diyalog İçin Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz. En aciz bir şekilde hatta biraz cüretle, bu pek kıymetli hizmetinizi icra etme yolunda en mütevazı yardımlarımızı sunmak için size geldik.

İslam yanlış anlaşılan bir din olmuştur ve bunda en çok suçlanacak olan Müslümanlardır. Uygun bir yerdeki vakitli bir gayret bu yanlış anlamanın büyük oranda azalmasına katkı sağlayabilir. Müslüman dünyası, İslam'ın asırlarla ölçülen yanlış algılanmasını silip atacak bir diyalog imkanını bağrına basacaktır.

Beşeriyet, çelişen görüşler ortaya koydukları gerekçesiyle, zaman zaman bilim adına dini, din adına da bilimi inkar etmiştir. Bilginin tamamı Allah'a aittir ve din Allah'tandır. O halde bu ikisi nasıl çelişebilir? İnsanlar arasında anlayışı ve hoşgörüyü artırmaya yönelik dinlerarası diyaloğa yönelik ortak gayretlerimiz çok iş görebilir.

Kendi memleketimizde şimdiye kadar çeşitli Hıristiyan mezheplerinin liderleriyle diyalog içinde olduk. Bu naçiz gayretlerin boşa çıkmadığını acizane ifade etmek isteriz. Amacımız bu üç büyük dinin inananları arasında hoşgörü ve anlayış yoluyla bir kardeşlik tesis etmektir. Bizler bir araya gelmek suretiyle sözde medeniyetler çatışmasının gerçekleşmesini görmek isteyen yolunu şaşırmış ve şüpheci kimselere karşı dalgakıranlar gibi, isterseniz bariyerler gibi deyin, karşı durabiliriz.

Geçen yıl bazı ünlü uluslararası bilim adamlarının katıldığı medeniyetlerarası barış ve diyalog konulu bir sempozyum düzenledik. Bu gayretin başarısından aldığımız teşvikle bu tür etkinlikleri tekrarlamak istiyoruz. Halihazırda üç büyük dinin bağlıları arasındaki bağları güçlendirmeye yönelik olarak dinler arası diyalog konusunda Vatikan'ın da temsil edileceğini ümit ettiğimiz bir konferans düzenleme sürecinde bulunuyoruz.

Yeni fikirlerimiz varmış iddiasında bulunmuyoruz. Yine müsamahanıza sığınarak, bu misyonun hedeflerine yakından hizmet etmek için üstlenmek istediğimiz birkaç teklifte bulunmayı arzu ediyoruz. Hıristiyanlığın üçüncü bin yılına girişi münasebetiyle yapılacak kutlamalar vesilesiyle Ortadoğu'daki Antakya, Tarsus, Efes ve Kudüs gibi bazı kutsal yerlere müşterek ziyaretleri içeren birçok etkinlikler önermek istiyoruz. Bunu Sayın Cumhurbaşkanımız Demirel'in, cenaplarının ülkemizi ziyaretine ve mezkur kutsal mekanları göstermeye davetini tekrarlamak için bir fırsat addediyoruz. Anadolu halkı size misafirperverliğini göstermeyi ve şevkle selamlamayı hararetle beklemektedir. Filistinli liderlerle diyalog kurmak suretiyle Kudüs'ü birlikte ziyaret etmemize davetiye çıkarabiliriz. Bu ziyaret bu mübarek şehri Hıristiyanlar, Yahudiler ve Müslümanların, hiçbir kısıtlama, hatta vize dahi olmaksızın serbestçe ziyaret edebileceği uluslararası bir bölge olarak ilan etme gayretlerine yönelik dev bir adım teşkil edebilir.

Üç büyük dinden liderlerin işbirliği ile, ilki Washington DC'de olmak üzere muhtelif dünya başkentlerinde bir konferanslar serisinin gerçekleştirilmesini teklif ediyoruz. İkinci serinin zamanı için Hz. İsa'nın doğumunun 2000. yıldönümü ideal olabilir.

Bir öğrenci değişim programı da çok faydalı olacaktır. İnançlı genç insanların birlikte eğitim görmesi birbirlerine yakınlıklarını artıracaktır. Öğrenci değişim programı çerçevesinde üç büyük dinin babası olduğu ikrar edilen Hazreti İbrahim'in doğum yeri olarak bilinen Urfa şehrindeki Harran'da bir ilahiyat okulu kurulabilir. Bu, ya Harran Üniversitesi'ndeki programların genişletilmesi suretiyle ya da üç dinin ihtiyaçlarını da temin edecek şumullü bir müfredata sahip bağımsız bir üniversite şeklinde gerçekleştirilebilir.

Önerilen programlar aşırı büyük işler gibi algılanabilir; ama bunlar erişilmez değildir. Dünyada iki tip insan vardır. Bazıları kendilerini topluma adapte etmeye çalışır. Diğer bazıları ise topluma uymaktansa toplumu kendi değerlerine adapte etmek ister. Toplum bütün ilerlemeleri bu ikinci tip insanlara borçludur. Onları yarattığı için Rabb'e şükürler olsun.

M. Fethullah Gülen / Rabb'in aciz kulu / 9 Şubat 1998

Link : http://arsiv.aksiyon.com.tr/arsiv/167/

nurs kardeşim O CDleri www.diyalogmasali.com ve www.misyonerlik.com sitelerinden indirilebilirsin imkanın olmazsa adresini verirsen sna gönderirim...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
yahyaoglu
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Dec 13, 2004
İletiler: 655
Şehir: TÜRKİYE

İletiTarih: Sal Şub 22, 2005 12:30 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

alperen2005 kardeş bende izmirde yetişen Allahın izni ile ülkücü olmaya çalışan biriyim. bir çok ilçe ve parti yönetimini tanırım ama amcamız dayımızın ülkücü olması bizim yanlış şeyler düşünmemizi engellemiyor. BAk ben şuan yeni kalktım ve sebebi ne biliyormusun dün gece sabaha kadar hoca efendi hakkında gazi baba kardeşimizin tavsiye ettigi kasetleri dinledim. Sadece dinlemekle kalmadım elimde risalelerle araştırdım net sonuç alamasamda iddalar çok büyük. YAni hoca efendi bu kasetleri kesin izlemiştir. Merak ediyorum aylardır ortalıkta dolaşan iddalara sustu şimdi vatan hainliginin yanında dinsizlik masonluk ve daha aşşalık iddalar varken insan çıkıp bir açıklamayapmaz mı? ben 12 sene nurcuların içinde bir fiil kaldım . Evet bazı konularda çok iyi düşüncelerde insanlar olduklarını ölene kadar savunurum ama balık baştan kokarmış bu nasıl alimdir 5 6 senedir bir hastalık bahanesi amerikanın kucagında pinekleniyor. İnsan bir taş olsan çıkarsın iddalara bari cevap ver bir açıklama getir. Benim bu konuda artık nurculugun yönetim biriminde satılmayan bir adamın kaldıgına dahi bile inancım kalmadı. Allah sonumuzu hayır etsin. En çokta belki 10 milyon sempatizan veya bir fiil adına şakirt dedigimiz kardeşlerimize acıyorum. İnsAllah artık herşey ortaya çıkacaktır. Allah türkü ve müslümanı koruyacaktır ve kendi dinini koruma görevide günümüz şartlarında açık bir şekilde görüldügü üzere bizde dir. Allah bizi muzaffer eylesin...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
ozbeken
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Aug 24, 2004
İletiler: 566

İletiTarih: Çar Şub 23, 2005 12:15 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Yahyaoğlu üstadımız haklıdır. Bugün Said Nursinin talebeleri ve kendisini Nurcu olarak kabul eden herkes takkeyi önüne alıp bu cd ye cevap vermelidir. Cevap verilemiyorsa bu fikirlerden vazgeçmelidir. Biz bu cdleri ciddiye almıyoruz demek boş iştir.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
yahyaoglu
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Dec 13, 2004
İletiler: 655
Şehir: TÜRKİYE

İletiTarih: Çar Şub 23, 2005 3:27 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

ya cd ler diyelim yalan yanlışolsun dinimizin bozuldugunu idda ettigi şu mektup biri çıkıp desin arkadaşım bu gazibaba yanlış yazmış mektup şöyle ama yok arkadaş kardeşimiz dogru yazmışki kimse çıkıp laf ebeliginden başka bir şey yapmıyor. Nurcuların ne kadar iyi imkahanlara sahip oldugunu adım gibi biliyorum neredeyse hepsinin internete sıksık girme imkahanı var. Kardeşim ben artık hakaret edecegim kimse kusura bakmasın sizin hakkınızda saygıdeger hoca hakkında bu kadar idda var çıkıp adam akıllı cevap veren yok bir delil bir ispat getirin ulaşın hoca efendiye bir video çeksin açıklasın eger yanlışa yada kardeşlerim bu oyuna son verelim gelin maskeleri düşürelim. Eger hoca efendi çıksın ispatlasın bu cdlerimn mektupların yanlış yalan oldugunu ben hertürlü fedakarlıga razıyım ama nerde açıklama bile yoooooook yeter müslüman kardeşim uyanalım artıkkkk Allah hesap sormayacakmı? sen bu adamın arkasından gittin bana ibadet ettigini iyi yaptıgını zannettin ama dinime zarar verdiniz demeyecek mi mahşerde( iddalar dogru ise) nurcu kardeşlerim abilerim bakın yooo bu inanılmazla montajla yalanla bu iş yürümez bakın ben son günlerimde bu konuya egildim .

şunu söyleyeyim kaset izleyen bir nurcu kardeşim diyorki adam cd de emirdag lahikası sayfa206 diyor orda yazmıyor:
ya adamların inceledigi kitap daki punt farklı yani yazının boyutu tabi baskı da farklı sayfa yerleri degişiyor.......

en azından her nurcu araştırsın neler oluyor bir abilerinize bölge imamlarınıza sorun bakalım ne diyecekler
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
yahyaoglu
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Dec 13, 2004
İletiler: 655
Şehir: TÜRKİYE

İletiTarih: Çar Şub 23, 2005 3:31 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

birde ülküdaşlarım haydar baş hakkında kesin bilgileri olanlardan ricam bu konudaki başlıga bir msj yazarlarsa sevinirim bu konuylada çok yakın baglantısı var. Haydar baş bu cdler dahil bir çok yerde bir çok kişi ve kuruma eleştirel kitaplar yazmış yazdırmış tır. Gerekli bilgi biriktiginde o başlıkta bu konu ile baglantıları tam olarak irdeleyecegim


Birde fettullah gulenin sitelerinde dinler arası diyolog bölümünde ki yazıların okunmasını tavsiye ediyorum bence bir nevi cdleri dogruluyor gibi tabi olayı yüzeysel degil de araştırma babında görmek isteyenler için..........

Allah türkü korusun ve yüceltsin
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
nurs
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Nov 13, 2004
İletiler: 9

İletiTarih: Çar Şub 23, 2005 11:59 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

gazibaba demiş ki:
"Pek muhterem Papa cenapları" ("Cenap" kavramı biz de daha çok Cenab-ı Allah, Cenab-ı Peygamber örneğinde olduğu gibi Allah ve Resulü hakkında kullanılır) üst başlığıyla başlayan mektubun içeriği çok daha ilginçti.


cenap -bı
isim, eskimiş (cena:p) Arapça cen¥b

Saygı, onur ve büyüklük anlamıyla kullanılan bir söz:
"Prens cenapları için oturacak yer arıyoruz."-


cenap ın anlamı işte budur...

http://www.tdk.gov.tr/TDKSOZLUK/SOZBUL.ASP?kelime=cenap&submit1=Ara
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
yahyaoglu
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Dec 13, 2004
İletiler: 655
Şehir: TÜRKİYE

İletiTarih: Çar Şub 23, 2005 1:00 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

kardeşim nurs türkçede bazı kelimeler mecazlaşmıştır ve gerçek anlamını aşarlar. genel olarak argoda kalıplaşır bu sözcükler.bizde cenap-ı hak Allaha hitapla özdeşleşmiştir biliyorsun normal zamanda cenap kullanılmıyor. Realist takılma degil akla mantıga dayan biraz kardeşim benim rabbimden şuan en büyük duam hoca efendi iyi bir insan çıksın 10 milyon insan yıllarını boşa harcamış olmasın insAllah ama görünen çok kötü kardeşim bak benim dilim varmıyor. bak senaryolar çok ciddi yazılmış lawrens ı bilirsin adam arap bölgelerde önce evliya zannedildi arkasında milyonlar gezdi vahhabilik gibi sapık bir oluşum oluşturdu sonra öldü anladıkki adam ajanmış ama zararını verdi bunlar göz önüne alınmalıdır.........
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
ozbeken
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Aug 24, 2004
İletiler: 566

İletiTarih: Çar Şub 23, 2005 1:46 pm    ileti konusu: Eh Nurs; Alıntıyla Cevap Gönder

Nurs demiş ki :

Alıntı:
Saygı, onur ve büyüklük anlamıyla kullanılan bir söz:


Yahu Allahaşkına nurs aklın ilkeleri var. Kuranın ilkeleri var. Sen aklı vahiy için kullanırsan güzel sonuçlar çıkar. Sen aklı vahiy dışında kullanırsan işte böyle komediye düşersin :

1. Sebeb-i Mevcudat sav. Bizans İmparatoruna, Fars Kisrasına, Mısır Melikine ve daha pek çok insanlara mektuplar yazdı ? Efendimiz sav. kabaydı da adab-ı muaşereti bilmiyordu o yüzden mi onlara bu hitabı kullanmadı yoksa Kuran müşriklere pislik dediği için mi kullanmadı?

2. Efendimiz sav. yazdığı mektublarda muhatablarından selamı bile esirgerken siz Papa'da ne büyüklüğü ne onuru ne saygısı arıyorsunuz da bu kelimeyi kullanıyorsunuz.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
gazibaba
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Sep 28, 2004
İletiler: 151
Şehir: türkiye

İletiTarih: Çar Şub 23, 2005 6:41 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Değerli gönüldaşlarım size bahsettiğim ifadeler bana ait değildir bizzat kaynağından alınan ve kendilerinin reddetmediği ifadelerdir dikkat ederseniz yayınlamış olduğum mektup aksiyon dergisi ve zaman gazetesi linkindendir ve daha öncede yazdığım gibi fetullah gülenin kendi sitesindendir.
Zaten nurcu arkadaşlar bu konuları reddetmiyor bilakis yapılanların doğru olduğunu savunuyor.
Emirdağ lahikasında böyle bir konu yo diyen arkadaşım lütfen bunu oku "Risale-i Nur’un İhlas Lem alarında denildiği gibi, şimdi ehl-i iman, değil Müslüman kardeşleriyle, belki Hıristiyanın dindar ruhanileriyle ittifak etmek ve medar-ı ihtilaf meseleleri nazara almamak, niza etmemek gerektir. Çünkü küfr-ü mutlak hücum ediyor." emirdağ lahikası sayfa 179

"Gayet ehemmiyetlidir.

Şiddet-i şefkat ve rikkatten, bu kışın şiddetli soğuğuyla beraber manevi ve şiddetli bir soğuk ve musibet-i beşeriyeden biçarelere gelen felâketler, helâketler, sefaletler, açlıklar şiddetle rikkatime dokundu. Birden ihtar edildi ki:
Böyle musibetlerde kâfir de olsa hakkında bir nevi merhamet ve mükâfât vardır ki, o musibet ona nispeten çok ucuz düşer. Böyle musibet-i semaviye masumlar hakkında bir nevi şehadet hükmüne geçiyor.
Üç dört aydır ki, dünyanın vaziyetinden ve harbinden hiçbir haberim yokken, Avrupa’da, Rusya’daki çoluk çocuğa acıyarak tahattur ettim. O manevi ihtarın beyan ettiği taksimat bu elîm şefkate bir merhem oldu. Şöyle ki:
O musibet-i semaviyeden ve beşerin zalim kısmının cinayetinin neticesi olarak gelen felâketten vefat eden ve perişan olanlar, eğer on beş yaşına kadar olanlar ise, ne dinde olursa olsun şehit hükmündedir. Müslümanlar gibi büyük mükâfât-ı maneviyeleri, o musibeti hiçe indirir.
On beşinden yukarı olanlar, eğer masum ve mazlum ise, mükâfâtı büyüktür, belki onu Cehennemden kurtarır. Çünkü ahirzamanda madem fetret derecesinde din ve din-i Muhammedîye (a.s.m.) bir lâkaytlık perdesi gelmiş. Ve madem ahirzamanda Hazret-i İsâ’nın (a.s.) din-i hakikîsi hükmedecek, İslamiyetle omuz omuza gelecek. Elbette şimdi, fetret gibi karanlıkta kalan ve Hazret-i İsa’ya (a.s.) mensup Hıristiyanların mazlumları, çektikleri felâketler onlar hakkında bir nevi şehadet denilebilir. Hususan ihtiyarlar ve musibetzedeler, fakir ve zayıflar, müstebit büyük zalimlerin cebir ve şiddetleri altında musibet çekiyorlar. Elbette o musibet onlar hakkında medeniyetin sefahetinden ve küfranından ve felsefenin dalâletinden ve küfründen gelen günahlara keffaret olmakla beraber, yüz derece onlara kârdır diye hakikatten haber aldım, Cenab-ı Erhamürrâhîmine hadsiz şükrettim. Ve o elîm elem ve şefkatten teselli buldum. " kastamonu lahikası sayfa 79
Biz, değil onlar gibi ehl-i diyanet ve tarikata mensup Müslümanlar, şimdi bu acip zamanda, imanı bulunan ve hatta fırak-ı dâlleden bile olsa onlarla uğraşmamak ve Allah’ı tanıyan ve ahireti tasdik eden Hıristiyan bile olsa, onlarla medâr-ı nizâ noktaları medâr-ı münakaşa etmemeyi, hem bu acip zaman, hem mesleğimiz, hem kudsi hizmetimiz iktiza ediyor. Ve Risale-i Nur’un âlem-i İslamda intişarına karşı hayat-ı içtimaiye ve siyasiye cihetinde mâniler çıkmamak için, Risale-i Nur şakirtleri musalâhakârâne vaziyeti almaya mükelleftirler. Kastamonu lahikası sayfa 192
evet yanlış anlaşılmaması için bizzat kopyaladım dileyen bakabilir
evet nurcuların yeniasya grubuna ait (mehmet kutlular) yeniasya gazetesinden bir köşe yazarının yazısını aktaracağım ve ğöreceksinizki Gavuru müslümandan çok seven sadece fetullah gülen değil "yani tüm nurcular gavuru bir şekilde cennete koymak için uğraşıyorlar
Şaban DÖĞEN

İnananların ittifakı





İsa Aleyhisselâm âhirzamanda yeryüzüne gelip şerre menbalık eden deccalı öldürürken Müslümanlarla ittifaka girecektir.1 Konuyla ilgili bir çok hadis-i şerif vardır. Bediüzzaman bu tip hadisleri izah etmekte, tabiatçılık ve maddecilikten doğan Nemrudâne bir cereyanın ulûhiyeti inkâr edecek dereceye geleceğini ve pek kuvvetli göründüğü bir zamanda Hz. İsa’nın mânevî şahsiyetinden ibaret olan hakiki İsevîliğin rahmet-i İlâhiye semâsından ineceğini, bugünkü Hıristiyanlığı hurafe ve tahriflerden arındıracağını, Hıristiyanlığın bir nevî İslâmiyete inkılâp edeceğini, Kur’ân’a tâbi olacağını belirtirken bu birleşme ve dayanışmaya dikkat çekmektedir.2

Bediüzzaman geniş boğuşmaların, medeniyetin menba-ı olan Avrupa’da II. Cihan Savaşlarının verdiği zarardan daha çok deccalâne bir vahşeti doğurduğunu belirtirken de bu noktaya parmak basmakta, ona ancak Hıristiyanların hakikî dinlerini hareket düsturu etmeleri ve âlem-i İslâmla ittifak etmeleriyle dayanabileceklerini belirtmektedir.3

Bu hususa birçok mektûbunda tahşidat yapar Bediüzzaman. Hiçbir kayıt tanımayan küfr-ü mutlakın, inkârcılığın hücum ettiği böyle bir dönemde ehl-i îman değil sadece Müslüman kardeşleriyle Hıristiyanların dindar ruhanîleriyle ittifak ettikleri gibi ihtilâf meselelerini nazara almamalı ve niza etmemelidirler.4

Herkesin heyecan ve endişeye kapıldığı bu şaşırtıcı zamanda îmanı bulunan hiçbir kimse, dalâlet fırkalarından bile olsa kimseyle uğraşmamalı, Allah’ı tanıyan, Hıristiyan bile olan kimselerle tartışma konusu olan meseleleri gündeme getirmemeli, münakaşa vesilesi yapmamalıdır.5

Evet, bu deccalâne dehşetli küfür ve zulüm karşısında dayanmak o kadar zordur ki ittifaktan başka bir şekilde karşısında durulamaz. Nice masum ve mazlum ezilir gider.

Bu felâkette ölen masum ve mazlumlar da mükâfatsız kalmazlar. Kışın şiddetli soğuğu yanında mânevî ve şiddetli bir soğuk ve musibetlerden gelen felâketler, helâketler, sefaletler ve açlıkların boşa gitmediğini, mânen birçok kazançlar sağladığını belirten Bediüzzaman, böyle semavî musibetler altında ölen masumların bir nevî şehadete eriştiklerini, on beş yaşına kadar olup da ölenlerin hangi dinden olurlarsa olsunlar şehit hükmünde olduklarını belirtir. On beş yaştan yukarda olanların ise eğer masum ve mazlum iseler mükâfatlarının büyük olacağını, âhirzamanın bir nevî fetret dönemini yaşayan Hz. İsa’ya mensup Hıristiyanların mazlumlarının çektikleri felâketlerin onlar için bir nevî şehadet olduğunu ifade eder.6


Dipnotlar:


1. Müslim, 1:131; Müsned, 3:107, 201, 268.

2. Mektûbât, s. 60.

3. Emirdağ Lâhikası, s. 53.

4. A.g.e., s. 179.

5. Kastamonu Lâhikası, s. 192.

6. A.g.e., s. 79.

29.04.2004

E-Posta: sdogen99@ttnet.net.tr

Yani burada benim veya başka arkadaşların iftira atmadıkları ortadadır.

ah nurs kardeşim çok enteresan Demek sen önüne gelene Cenab Hazretleri diyorsun çok yazık
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
ozbeken
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Aug 24, 2004
İletiler: 566

İletiTarih: Çar Şub 23, 2005 8:50 pm    ileti konusu: Demagoji Alıntıyla Cevap Gönder

Bakın ben Zaman gazetesinde çalışan bir arkadaşa sordum.
Papanın elini öpen müslümanın durumu nedir?"
cevaben dedi ki : " İmansız gitmesine vesiledir"
Dedim ki bu şahıs : " Alaeddin kaya'dır"
"Hımm o zaman hocaefendinin bir bildiği vardır

evet işte durum bu. Yorum sizlerin.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
gazibaba
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Sep 28, 2004
İletiler: 151
Şehir: türkiye

İletiTarih: Cum Şub 25, 2005 9:08 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

özbeken dost güzel yakalamışsın;
Birde şunu sorsaydın Papayla baş başa görüşen Fetullah gülen "Bir an bu kutsal mekanlarda ölmek aklıma geldi" diyor. Müslümana göre kutsal mekan neresi ve bir Müslüman ölmek isterse Mekkeyimi Medineyimi yoksa vatikanımı arzu eder diye bir sor...daha önce size fetullah gülenin papaya vermiş olduğu mektubu aktarmıştım.
Şimdi size bir Müslümanda bulunması gereken izzet ikaz ve irşat karakterli bir Mektubu aktarıyorum.
yahyaoglu Haydar Baş hakkında bilgi edinmek istiyordu bu mektup Haydar BAŞ'ın iman ve itikadıyla beraber ferasetinide ortaya koymaktadır...

"Muhterem Kardeşim Fethullah Efendi,
Allah'a hamd, Resulüne salât ü selamdan sonra mektubuma başlarken zat-i âlinize ve camianıza selam ve muhabbetlerimi sunarım.

Malumunuzdur ki, Mü'minlerin birbirlerini sevmeleri, sırat-ı müstakim üzere bulunmaları, varsa noksanlarını telafi edip birbirlerine yardıma olmaları, hakkı tavsiye etmeleri ve gerektiğinde emri bi'l ma'rûf - nehyi ani'l münker yapmaları Hakk'ın emri gereğidir ve bir vecibedir. "Müminler ancak kardeştir" ve kardeşler, birbirine yıkayan iki el gibidirler. Kardeşin kardeş üzerinde hem hakkı hem de sorumluluğu vardır. Eğer bir Mü'min kaderin şevkiyle bir camianın sorumluluğunu taşıyorsa bu sorumluluk, bu vebal daha da artmakta ve önem kazanmaktadır. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) "Hepiniz çobansınız ve güttüğünüzden mes'ûlsünüz" buyurmaktadır. Bu sebepledir ki, birbirimizi lüzum görülen hususlarda aydınlatmak, istişare etmek, varsa bir yanlıştan sakındırmak, üzerimize bir borç olduğu gibi, kardeşlik hukukunun da bir gereğidir.

Öte yandan zat-i âliniz ve arkadaşlarınızın ülkemizde ve dünyada yaptığı hayırlı hizmetleri takdirle karşılıyor ve hayırla anıyoruz. Bu cümleden olarak bu mektubu, hem bir istişare maksadıyla hem de bir mükellefiyetin gereğini yerine getirmek üzere yazıyorum.

Zat-i âliniz ve hizmet camianızla ilgili olarak kamuoyunda tartışılan, medya yoluyla aleniyet kazanan ve aşağıda bir kısmına temas edeceğim hususlarda, i-nancımız, yolumuz İslam adına ciddi endişelerim hasıl olmuştur. Belki de meseleler, intikal ettiği gibi değildir, ki öyle olmasını çok temenni ederim fakat değil mi ki hadiseler bir noktaya gelmiştir ve tartışılmaktadır; o halde ciddiyet kazanmıştır. Eğer meseleler saptırılıp, kamuoyuna yanlış izlenim veriliyorsa, basın yoluyla tekzibinin çok isabetli olacağı kanaatindeyim.

Yaşadığımız devrin şartlarının zorluğunu ve vahametini kabul etmekle beraber, Mü'minlerin (hele de hizmette Öncü olup bir camiayı temsil ediyorlarsa) u-sûl ve metod açısından basiret vefirasetle yürümeleri, ancak Hakk'ın hududunu da korumaları bir zorunluluktur. Mevzuat ve hukuka ters düşmeden, Devlet ve Millet bütünlüğünü koruyarak zira bu Devlet, bu Millet bizimdir müsamaha hudutlarını sonuna kadar zorlamalı, fakat asla tavize yaklaşılmamalıdır. Buna hakkımız olmadığı gibi, Hakk'a ancak hak ölçülerin korunması suretiyle hizmet edilebileceği, diğer gayretlerin ise hizmet değil, bir vebal olacağı bilinmelidir. Bu ölçüler içerisinde, zat-i âlinizi incitmeden maksadımı anlatabilmek ümidiyle, bizi endişeye sevk eden hususlara ana hatlarıyla temas edeceğim.

I- Bir müddet evvel basına yansıyan bir beyanatınızda başörtüsüne "teferruat" demişsiniz. Bu söz, İslam'ı tahrif etmeyi meslek edinenler tarafından ele alınarak neredeyse tesettürün lüzumsuzluğuna hükmedildi. Belki maksadınız bu değildi, fakat olaylar sonuçlarıyla ölçüdür.

Çok iyi bilirsiniz ki tesettür, başörtüsü bir vecibedir, farzdır. Ayetlerle sabittir. Ayette başörtüsü, "Hamr" kelimesiyle anlatılır. Bir manası başı, diğer bir manası da göğsü örtmek hakkındadır. Ma'lumu-nuzdur ki, lafızların kelime manası esas alındığında mesele sapar ve saptırılır. Zira bu kelimenin elliye yakın manası vardır. Bir manası da içkidir. Sadece kelime manasından yola çıkarak kalkıp da ayette geçen 'Hamr' kelimesini içki anlamıyla kabul edersek "içkiyi örtmek" gibi bir şey ortaya çıkar ki, bu mantıksızlıktır.

O halde mefhumları, lafızların kelime manasıyla uğraşıp saptırmadan, İstılahı mana üzerinde durmak, ayetlerin nüzul sebeplerine inmek ve tarihî tatbikatı da dikkate almak esas olmalıdır. Nitekim tesettür ayeti indikten sonra, Müminlerin Annesi Hazreti Zeynep validemiz, hiç dışarı çıkmamıştır. Yine biliriz ki, bir farzı basite almak, helâli haram, haramı helâl kabul etmek, itikadı açıdan pek vahim sonuçlar doğurur. Neden Allah'ın emirlerini tartışma konusu yapmaya sebep oluyoruz? Bu bir mecburiyet midir? Mecburiyet ise nereden kaynaklanmaktadır?

II- Yine günümüzde Kur'an-ı Kerim'i tahrif planları yapan çevreler ve bunların avukatlığına soyunan İslam muhalifleri var. ''Yeniden yapılanma' adı altında İslam'ı, reformcu bir mantıkla tahrife kalkışmaktadırlar. Sanki Resûlüllah (s.a.v), Kuran-ı Kerim'i anlayamamış da, 14 asır sonra bu hilkat garibeleri anlamış... Bunlara göre "Hadis-i şerifler uydurmadır, îcma, kıyas, mezhep ve meşrep gibi kavramlar yoktur. Müctehid imamlar komisyoncu, Müslümanlar yobaz; İslam 1400 yıldan beri hiç anlaşılmamış.." Bunlara göre, 'Mezhepler haktır' demek küfür; ama lafzı da mu'cize olan Kur'an-ı Kerim'i Türkçeleştirmek uğruna, mezhep i-mamlannın fetvaları pek muteberdir ve asıldır.

Bu kadar vahim dalâlet, sapıklık ve tezat içinde yüzenlere binbir zahmetlerle kurduğunuz TV kanalınızda zehirli fikirlerini yayma fırsatı veriyorsunuz. Bundan daha da vahimi, sözünü ettiğimiz şahıs ve şahıslara plaket vermek suretiyle ödüllendiriyorsunuz; bunun adı tolerans, müsamaha oluyor. Böylece hem bu gibiler özendiriliyor, hem de büyük kitleler bu yapılanların meşru olduğu zannına kapılıyor. Buna razı olacağınıza asla inanmıyorum.

III- Basında ve kamuoyunda müşahade ettiğimiz daha büyük bir yanlış ise, Hıristiyan din öncüleriyle yakınlıklar kurulması, karşılıklı dostluk mesajları gönderilmesi ve bu yolda birlik-beraberlik, işbirliği, iyi niyet havasının verilmek istenmesidir.

Hatta son günlerde çıkan bir haberden takip ettiğimize göre bir iftar sofrasında bir Hıristiyan temsilciye dua ettiriliyor. Temsilci duasında teknik bir şekilde Allah Resûlü'nü tanımadığını ifade ediyor. "Ortak yanımız Allah-u Ekber dir. Allah-u Ekber diyelim" diyor. Şimdi soruyorum; "Muhammed'ür rasûlullah" demeden, gerçek manada Allah-u Ekber demek nasıl mümkün olur? Belli ki bu demagojidir. Bu şahıs, muharref İncil'e dayalı teslis inancını taşıyan ve Kur'an-ı Kerim'de şirk olduğu ifade edilen Hıristiyanlığı cazip ve meşru göstermek maksadındadır. Güya iki din arasında ortak bir taraf bulunuyor ve bu basın yoluyla kamuoyuna arzediliyor. Halbuki küfür olan Hıristiyanlık ile yegâne hakkın kendisi olan İslam'ın hiçbir ortak yanı yoktur. Küfür ile hak, karanlık ile aydınlık nasıl ortak cihet taşıyabilir?

Kaldı ki küfürde olanların duası makbul olmadığı gibi, böyle bir duayı meşru ve faziletli saymak da itikadı açıdan tehlikelidir. Bilindiği gibi itikadı konular son derece büyük bir önemi haizdir. Küçük bir açı farkı, vahim neticeler doğurabilir.

Sizden sâdır olan küçük bir açı farkı, topluma genişleyerek yansır. Hıristiyanlarla tesis edilmiş gibi görünen samimiyet bağı, muhabbet havası ola ki, gençliğe "Hıristiyan da olunabilir" kanaatini verirse, bu hatanın tamiri mümkün olamaz. Kimse de bu vebali kaldıramaz. Bütün bunlar sizin malumunuzdur.

Çok iyi biliniz ki, 'kelime-i tevhid' ancak nübüvvetle tamamlanır. Allah Resulünü inkar edenler, "Allah-u Ekber" kelimesinde nasıl samimi olabilirler?

Biz Hıristiyan veya diğer din mensuplarıyla görüşülmesin, irtibat kurulmasın demiyoruz. Ancak onlarla olan ilgi ve irtibat, Hakk'ı ketmetme-mek ve açıkça söylemek şartıyla meşrudur. Yani tebliğ esastır.

Nitekim Allah Resulünün o devrin Hıristiyanlanyla olan görüşme ve münasebetleri, tam bir tebliğ örneği ve hakkın beyanı şeklinde cereyan etmiştir.

Kur'an-ı Kerim'de Al-i Imran suresinin ilk seksen ayetini ve Meryem suresini ibretle inceleyiniz! İstirham ederim.

Bakınız ilgili ayetler;
Al-i İmran (1-8,18-32, 35-37, 42-51, 53-62, 62-64, 79-80, 85-86) ve Meryem (21-25).

Bakınız, şu ayet Hıristiyanlar hakkında inmiştir;

''De ki: Allah'a ve Rasûlüne itaat ediniz. Eğer yüz çevirirlerse muhakkak ki, Allah kafirleri sevmez."
(Al-i İmran -32).
"Andolsun 'Allah üçün üçüncüsüdür' diyenler kafir olmuşlardır."
(Maide-73)
"Müminler, müminleri bırakıp kafirleri dost edinmesinler."
(Al-i İmran -28).


Kaldı ki haham ve papazlarla işbirliği ihtiyacı nereden çıkmaktadır? Kimin için, neye ve kime karşı bir ve beraber olunacaktır.? Ancak ilhad fikri ve ateizm öldüğüne göre bu taviz, bu tahribat, bu zillet nedendir?

Bu tutum insanlara Hıristiyanlığı normal ve meşru kabul etme hissiyatını verir ki, gençliğimiz, teknolojik üstünlüğü elinde tutan Hıristiyan dünyasına, Hıristiyanlık dinine meylederlerse bu vebali kim taşıyabilir?

Nitekim bütün şehirlerimizde ve özellikle İstanbul, izmir, Ankara, Eskişehir ve Adana gibi vilayetlerde gençlere İncil okutma faaliyetine başlanmıştır. Ve bilmekteyiz ki, asırlardır süren Hıristiyanlaştırma ve misyonerlik faaliyetleri, özellikle günümüzde daha da organizeli ve sinsi bir şekilde hız kazanmıştır. Hâlâ tarihi haçlı taassubunda İstanbul, İzmir ve hatta Anadolu kurtarılmayı bekleyen işgal edilmiş topraklar olarak algılanıyor ve öğretiliyor.

İspanya'yı düşünün ki, 800 yıl yaşayan bir İslam medeniyetinden bugün bir iz bile bulamazsınız. Ehli küfrün hesabının ileriye dönük ve intikam dolu olduğunu asla unutmamalıyız. Sekiz asır Endülüs Müslümanlarının yaşadığı İspanya'da bir tek Müslüman bırakılmamış, hepsi katledilmiştir. Halbuki İstanbul'un fethinin üstünden 545 yıl geçmiştir. Sırplar, Bosna'da katliam yaparken 'Hedefimiz İstanbul-Anadolu, hatta Horasan' diyorlardı; unutmayalım. Haçlı taassubunun doğurduğu kin, tarih boyunca hızından hiçbir şey kaybetmeden yaşatılmaktadır.

Son günlerde manevi ve dini değerler üzerinde çıkarılan tartışmalar sebepsiz değildir. Bu, uluslararası organizeli bir güç tarafından planlanmakta, bu hususta yerli uşaklar kullanılmaktadır. İyi bilelim ki hedef, sadece dinimiz değil, devletimiz ve hatta vatanımızdır.

Bir baskı ve yılgınlık hali sergilenmesi de anlamlı değildir. Zira zat-i âliniz hukuk dışı bir iş yapmıyorsunuz ki, korkup endişe edeceksiniz.
Yaptığınız millete ve vatana hizmettir.

Kaldı ki siz, ne bir siyasi lidersiniz, ne de İslam namına seçilmiş bir temsilcisiniz. Her iki halde de böyle badirelere düşmenin anlamı yoktur. Nitekim biz, devlet ve millet kucaklaşmasıyla milli bütünlüğü temine çalışıyor, mevzuat ve hukukun üstünlüğünü hayata geçirmeye gayret ediyoruz.

Biz, bu tartışma, istişare veya uyarıyı nefsanî bir hesapla ve de kötü örnek teşkil edecek şekilde kamuoyu önünde yapmıyoruz. 'Kol kırılır yen içinde...' denildiği gibi, bu bizim kardeşlik ve inanç beraberliğinden kaynaklanan görevimizdir.

Samimiyet, ihlas ve vefanıza inandığım kardeşim o-larak, bu açık ve samimi düşünce ve uyanlarımı, edil-le-i şer'iyye ölçüleri ve hassas inancınız ve vicdanınızla kâmil anlamıyla değerlendirip, bir nefs muhasebesi yapacağınıza inanıyor, bu vesileyle tekrar kalbi muhabbetlerimi arz ediyorum. Allah'dan Sırat-ı Müstakim üzere daim bulunmanızı niyaz ediyorum".

Prof. Dr. Haydar Baş

(Bu Mektup Fethullah Gülen'e Papayı ziyaretinden bir hafta önce yazılmış ve bir heyet tarafından götürülmüştür. Mektup'ta ifade edilen tereddütlere gerek bizatihi veya gerek yayın organlarında malesef bir cevap alınamamıştır. Hemen akabinde Papa ziyaret edilerek o meşhur mektup Papa cenaplarına! takdim edildi ve "Dinlerarası Diyalog İçin Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz." ifade edilmiştir. Bu sebeple bu 11-12 Şubat 1998 tarihinde YENİ MESAJ GAZETESİ'nde yayınlanmıştır )
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kemikk
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Dec 26, 2004
İletiler: 2
Şehir: TÜRKİYE

İletiTarih: Çar Mar 02, 2005 5:13 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

S.A.
Ben sitenize yeni üye oldum...
Bu konuda birkaç şey söylemek isterim...Ben öğrenciyim...5 yıl nurcuların arasında kaldım...Şu anda sıyrılmaya çalışıyorum...
İlk başlarda çok sempatik davranıyorlar...Burs,kalacak yer her imkanı sağlıyorlar...
2. planda öğrenciyle ailenin bağlarının koparılması için uğraşıyorlar...
Zaman zaman evlerinde de kaldım...Akşamları Risale-i Nur okunur...Fetfullah Gülen vcd leri izletilir...Vcd lerde F.Gülen ağlayarak bir şiir okur...Etrafına toplanmış insanlarla sohbet eder...İmkan sağlıyorlar ama karşılığını da istiyorlar...
Bunlar neyse...Ben Liseye başlayacağım zaman yüklü bir miktar bursla beni Askeri liseye sokmaya çalıştılar...Bunların vatan üzerinde ciddi emelleri var....Yeni yeni anladım....Dahası da var...Papanın müslüman olduğunu anlatan VCDler izledik...
Atatürk'e edilen küfürleri duysanız....Atatürkün Türk olmadığını söyleyenler bile var...
Allah'a emanet olun......
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
ecdad
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Feb 26, 2005
İletiler: 27

İletiTarih: Per Mar 03, 2005 6:28 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Arkadaşlar sizden ricam sabırla okumanız. Hatalarım affola, hakkınızı helal edin..

ÖNEMLİ HATIRLATMA: Nakşilik veya Kadirilik batıl değil hak târikatlardır ki bugün dahi hak olan onlardır. Yazımın çeşitli yerlerinden lütfen yanlış düşüncelere kapılmayın...

Arkadaşlar hepinize selam olsun..

Tartışmaya bir tuz da ben atmak istiyorum.

Herkesden Allah razı olsun uğraşıp bişeyler yazmış kimilerimiz okuyup geçmiş.

Mevzusu geçen konuda sizlere katılıyorum. Özellikle de şunu belirtmek istiyorum ki din konusu çok ama çok hassas bir konu. Şu an her tarafta sayısız cemaatler sayısız sözde tarikatlar kol geziyor. Bunların içinde hangisinin hak hangisinin batıl olduğunu iyi tespit edip ona sımsıkı sarılmak lazım. Dini sağlam kaynaktan öğrenmek gerekir.

Ayrıca Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa Sallallahi Aleyhi Ve-Sellem Hazretleri bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyuruyor. "Ümmetim 72 fırkaya ayrılacaktır. Onlardan yalnız biri Cennet'e girecektir" Bu Hadis ten anlaşılıyor ki bazılarının savunduğu gibi tarikatlarin tümü cemaatlerin tümü fiyaskodur sözü çok çarpıtılmış bir sözdür. Bazıları iddia ediyor ki din Peygamber Efendimiz'in yaşadığı gibi yaşanacaktır. Âmenna buna itirazım yok ama şu da gerçek ki Peygamber Efendimiz'in yaşadığı İslam'ı bugünlere getiren bir cemaat var. Bu cemaatin kim olduğu nasıl olduğu ise ancak nasipse eğer bulunur.

Açıklık getirmek istediğim bir konu daha var. Bugün yeni çıkan toplulukların hiçbiri tarikat değildir. Ancak ve ancak cemaat veya Türkçe si ile topluluktur. Tarikat Nakşibendî lik Kâdirilik gibi şeylerdir. Ancak bugün onları sahiplenenlerde maalesef o makama layık değildir. Mevlevîlik de temelinden sapmış olarak bugün içip içip dönmek gibi algılanmaktadır maalesef.

Milliyetçilik de ancak insanlarımızın içinde kâmil manada îman cevheri olduğu sürece insanı muvaffak eder. Rahmetli Alparslan Türkeşimiz bu konuda çok hassastılar ancak bugün aynı şeyi söylemek pek de mümkün olmuyor. Bu memleket şu an yaşıyorsa işte o hak yolda olanlar sayesinde ayaktaki o da Peygamber Efendimiz den Hz Ebu-bekir Selman-ı Fârisi Hz lerine aktarılarak günümüze kadar gelmiştir elhamdülillah. İşte Türk'ü diğerlerinden farklı kılan Kâmil Îman dır. Dünya Türkiye den neden korkar çünkü onlar en son 1900 lerdeki savaşlarda Türk'ü neyi muzaffer kıldığını gördü. Gözlerinden alevler fışkıran başı sarıklı ecdad ı gördü. Onlar koca kraliyet ordusunun bir bulut tarafından nasıl meçhule gittiğini gördü. Onlar daha neler neler gördü. Ama bugün vatan evladı onu anlatınca VATAN ELDEN GİİYOR ÇANAKKALEDE HURAFE ANLATILIYOR DİYORLAR Bunu diyenlerde hep öyle yada böyle vatikanın adamları Şu an devletin başına bir tane adam getirtilmiyor Türkiye kurtulur diye. Türkiye belli zaman aralıklarıyla durduruluyor. Sağ-sol deniyor kahrolası terörizm deniyor olmuyor sonunda biz bunları dinlerinden sıyıralım deniyor ve maalesef amaçlarına ulaşmalarına bizim gâfil gençliğimiz hizmet ediyor. Dinden uzak uçkur derdinde, şekilden şekile girerek, barda yatıp barda kalkarak vatan elden gitmiş banane diye uyutuloyorlar. Müslümanım dedinmiydi öcü gibi baktırtıyorlar. Neden lanet dış güçlerin çıkardığı uyduruk İslam dan uzak cemaatler çıkıp insanları İslam a karşı tahrik ediyor.

Önemli bir nokta da hiç bir zaman hiç bir şeye karşı kişiler üzerinden yorum yaparak yaklaşmayacaksın Bir felsefenin temelini öğrenip kafana yatmışsa daha doğrusu haksa kabul edeceksin. İnsan hata yapmasaydı dünya sorgu mekanı olmazdı. Müslüman da hata yapar hele ki bir de münafıksa düzgün bir cemiyeti karalamak için onlardan gözüküp Şer-i Şerif e uymayan bozuk itikatlara meyil ederek BU BUDUR der

Allah hepimizi Ehli Sünnete uymayan bozuk îtikatlardan muhafaza eylesin. Her türlü düşman şerrinden muhafaza eylesin.

Bir de şu var ki Müslümanlık ancak Türklükle tam tamına örtüşüyor. Zaten bu sebeptendirki Türler müslümanlığı tanır tanımaz müslüman olmuş ve bugüne kadar yaşatmıştır. Her ne kadar gençlik bugün ecdadına küfür etse de, Mübarek Abdülhamid Hân a KIZIL SULTAN dese de gerçekler bu.

Biz Allah ın izniyle şuurlu Müslümanlar olmaya çalışırsak Çanakkale de ve daha nice meydanlarda din için dinin özgür yaşanacağı bir vatan için yerlerinden kalkıp gelen Evliya Ordusu yine çıkıp gelir. Biz onlara sıkıca sarılırsak Onlar savaşta ve barışta hep bizimle olur.

Dinimizi yaşamaktan kaçmayalım. Sırf hristiyanlar yahudiler bizim İslam dan uzaklaşmamızı istedikleri için İslam a biraz daha yaklaşalım ki o alçaklar her türlü hileye rağmen bu vatanın sahipsiz olmadığını, madden mânen bu vatanı işgal edemeyeceklerini anlasınlar.

Onların amaçlarından olan bizi birbirimize düşürme sevdalarından da sonuç alamayacaklarını gösterelim onlara. Birbirimizi hep kndimizden üstün tutarsak, kutsal aile yapımızı çatırdatmazsak elbet Allah onların cezasını verecektir. ÇOK BÜYÜK BİR İMTİHANIN İÇİNDEYİZ. ALLAH MUVAFFAK EDER İNŞAALLAH.

Allah bizlere sevdiklerinin yolunda ve onlarla beraber olmayı nasip eder İnşaallah.

Kalın sağlıcakla...


En son ecdad tarafından Cum Mar 04, 2005 9:36 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
EgE
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Mar 14, 2003
İletiler: 1129
Şehir: EGE DENİZLİ

İletiTarih: Cum Mar 04, 2005 6:39 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

-------------------------------------------------------------------------------------
Hiristiyanligin Truva Ati
-------------------------------------------------------------------------------------
[56 K Hızlı Modem] [Fare nin sol tusu ile tikla]
CANLI izle Bölüm1 Hiristiyan rıhtımına bağlanan imanlar
CANLI izle Bölüm2 Dinler Arası Diyalog F.Gülen ile Gelen Hiristiyanlık Aşısı
CANLI izle Bölüm3 Abant Konsilinden Washington a Bağlanan Zincir
-------------------------------------------------------------------------------------
[128 K ADSL] [Fare nin sol tusu ile tikla]
CANLI izle Bölüm1 Hiristiyan rıhtımına bağlanan imanlar
CANLI izle Bölüm2 Dinler Arası Diyalog F.Gülen ile Gelen Hiristiyanlık Aşısı
CANLI izle Bölüm3 Abant Konsilinden Washington a Bağlanan Zincir
-------------------------------------------------------------------------------------
[128 K ADSL] [Fare nin sag tusu ile hedefi farkli kaydet]
INDIR Bölüm1 Hiristiyan rıhtımına bağlanan imanlar
INDIR Bölüm2 Dinler Arası Diyalog F.Gülen ile Gelen Hiristiyanlık Aşısı
INDIR Bölüm3 Abant Konsilinden Washington a Bağlanan Zincir
-------------------------------------------------------------------------------------

Bu görüntüleri daha henüz izlememis olanlar icin sunuyorum.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Yeni Başlık Gönder   Bu başlık kilitlenmiştir; cevap yazamaz, iletileri değiştiremezsiniz 14. sayfa (Toplam 42 sayfa)

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3 ... 13, 14, 15 ... 40, 41, 42  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1