Bozkurt NET

[ALP-TUR]

Türkiyede nüfus dağılımı şöyleymiş... (alıntı yazı)

‘’Joshua Project’’ adlı Amerikan misyoner organizasyonunun yaptığı araştırma. Türkiye’deki etnik dağılım. Yeniçağ gazetesinde yayınlandı bu araştırma. Bilgiler tutarlı gözüküyor. Siz de bir kontrol edin. Türkler’i 10-15 parçaya ayırmışlar, ben toplamını da hesapladım. Diğer etnik gurupları da Türk kültürüne ve coğrafyasına yakınlık ve uzaklık derecesinde sıraladım.

TÜRKLER

Türk 51.000.000
Kırım Tatar 2.000.000
Tatar 21.000
Azeri 530.000
Yörük 327.000
Tahtacı 110.000
Türkmen 900
Kara Kalpak 62.000
Kazak 20.000
Gagauz 14.000
Macar 6.200
Özbek 2.000
Kumuk 1.200
Kırgız 1.100
Uygur 500
Bulgar 270.000 (Gazetede Bulgar olarak yazıyor ama Türkiye’de 270bin Bulgar yok. Burada sanırım Bulgaristan göçmeni Türkler kastedilmiş, o yüzden buraya ekledim)

TOPLAM 54.365.900 TÜRK SOYLU KİŞİ VAR.




Abaza 55.000
Adigey Çerkes 270.000
Doğu Çerkes 280.000
Çeçen 6.600
Batı Osetyalı 31.000

Laz 30.000
Gürcü 40.000

Arnavut 15.000
Boşnak 91.700
Pomak 302.000 (bu abartı gibi geliyor bana)

Balkan Çingenesi 55.000
Ortadoğu Çingenesi 20.000

Arap Levanten 213.000
Arap Kuzey Afrikalı 100.000
Arap Alevi 50.000 (acaba burada fellahlar mı kastediliyor?)


Kırmançi 6.300.000
Türkçe bilen kürt 5.600.000
Kürt Alevi 140.000
Heiki kürdü 35.000
Şıkaki kürdü 18.000
Zaza 1.200.000

Batı İranlı 800.000 (bunlarda kürt herhalde, belki de farstır. Zaten aynı şey)
Doğu İranlı 4.300

Ermeni 45.000
Asuri 30.000
Yahudi 12.000
Rum 4.000
Süryani 3.000

Han Çinlisi 42.000 (nerden çıktı bu kadar Çinli ?)
Afgan-Peştun 53.000
Pakistanlı 18.000
Kaldeli+Aramik 500



KÜSÜRATLAR

Sırp 20.000
Rus 18.000
Romanyalı 18.000
Amerikalı 11.800
Alman 9.500
İtalyan 7.600
İngiliz 3.700
Fransız 2.600
Hollandalı 2500


SONUÇ: Araştırmaya göre 70,5 milyonluk Türkiye nüfusunun 54,5 milyonu Türk soyundan... Bu da %77,5 ‘a tekabül ediyor.

14-15 milyonluk kürt-zaza-arap-peştun-ermeni vs. Ortadoğu halkları nüfus artış hızı olarak büyük tehlike oluşturuyor. Önlem alınmazsa kısa sürede %50’lere gerileyebiliriz. Çünkü Kürtler hem çok hızlı ürüyorlar, hemde çoğunluğa ulaştıkları yerlerdeki Türkleri kürtleştiriyorlar. Bunları defettiğimiz taktirde %97-98 gibi bir çoğunluğa ulaşırız ve böyle homojen bir toplum Japonya’da bile yok. %97’lik çoğunluk bir ırkın safiyeti asla bozulmaz.

[selcen-mutlu]

ALP-TUR ARKADAŞIM BİRAZ IRKÇI BİR YAKLAŞIM DEĞİLMİ BU? BAHSETTİN ÖNLEME BİR ÖRNEK VEREBİLİRMİSİN MERAK ETTİM...

ASLINDA ZAFERGİZLENCİ ARKADAŞIMIN BAŞBUĞ'DAN YAPTIĞI ALINTI KONUYA SON NOKTAYI KOYMUŞ..

BENİM ETRAFIMDA AMERİKAN HAYRANI SOYU TÜRK BİSÜRÜ İNSAN VAR..TÜRK AMA TÜRK OLDUĞUNUN FARKINDA DEĞİL..ŞİMDİ BU İNSANLARI TÜRK KÜLTÜR MİLLİYETÇİLİĞİNİ BENİMSEMİŞ KÜRTLERDEN ÜSTÜNMÜ TUTALIM?

AMA TABİKİ KÜRT KÜLTÜRÜNÜ YAŞATMAK İSTEYEN BÖLÜCÜLERİN SONUNA KADAR DÜŞMANIYIM..........

[ALP-TUR]

SAYIN selcen-mutlu

Kişinin asli kimliği soyudur. Bir kişi ideolojisini, dinini, mezhebini, evini, arabasını, eşini, arkadaşını, çevresini,giyimini, kuşamını her şeyini değiştirebilir ama soyunu değiştiremez.

Liberal olan bir kişi yarın sosyalist olabilir. Komünist olan bir kişinin oğlu kızı vatansever olabilir. Ama bir kürt her zaman kürttür. Bir Türkte her zaman Türktür. Çünkü soy değişmez..

Bugün iyi sandığınız kürtlerin yanında kürtlere bir söz söyleyin bakalım yüzleri nasıl kızaracak.. Sonuçta iyi kürtlerde kötü kürtlerde Türkiyede ürüyorlar ve çoğunluk olacaklar. Kürtler zararlıdır. Türkiyenin kürtleşmesi her Türk çocuğu gibi benimde hoşuma gitmiyor..

[KilincArslan]

	reisim25 demiş ki:
	Kılıç Aslan demiş ki: Lazları ayrı sayman yanlıştır ve yanlış yorumlanır. Onlar öz be öz Türktürler.

Lazlarin ne kadar Turk olduklari tartisilir. Rum Potnus Imparatorlugu Trabzon merkezlidir. Lazlarda Kurtler gibi kendi dilleri vardir. AMA lazlar kendi canlarini feda ederek vatanimizi korumaya and icmis insanlardir, ve bu yuzden Turk sayilirlar ve yuz yillardir Turklerle kardesce yasamislardir. Onlari sadece Turk olarak gorup, etnik gecmislerini silmek yanlis olur.

[selo52]

KilincArslan
kardeş lazlar özbe öz Türktürler. kardeş ben karadenizliyim
özbe öz Türküm.türklükten başka bir etnik kimligimiz yok.Senin bahsettigin rumlar.kurtuluş savaşı sonrasında Türk ve yunan hükümetleri arasında yapılan bir anlaşmayla yer değiştirmişlerdir.o bölgede rum yoktur
MOGOLLARINDA AYRI BİR DİLİ VARDIR AMA TÜRKTÜRLER.
VE KİMSE BİZİM NEKADAR TÜRK OLDUĞUMUZU TARTIŞAMAZ
ALLAH'A EMANET OL

[ALP-TUR]

laz konusuna ben açıklık getireyim.

''lazlar öz be öz Türktür'' demek doğru olmaz. Ama ''karadenizliler öz be öz Türktür'' derseniz doğru söylemiş olursunuz.

Lazların nüfusu 40bin kadardır. Karadenizde herkese yöre olarak ''laz'' deniyor ama bu yanlış bir ifadedir.

Gerçek laz olan o 40bin kişi ile de sorunumuz yok. İhanetlerini görmedik ve inşallah Türklük içinde eriyecekler.

Karadeniz Türklüğü konusunda sizin tasvip etmediğiniz bir siteden bir makale ekleyeceğim. Eğer silinmezse çok iyi olur. Çünkü bu makale gerçekten bu sorunun ilacıdır. Bu makaleyi bütün karadenizlilerin okumasını özellikle ısrar ediyorum. Kendisini laz olarak bilenlerde mutlaka okusunlar..

KARADENİZ TÜRKLÜĞÜ



Türk milliyetçilerinin gündemini daima meşgûl eden “Batı’nın Türkiye’yi bölme çabaları” konusundaki tartışmalar, ulusal basın-yayının da etkisi ile çoğu zaman Avrupa Birliği ve kürtçülük üzerinde yoğunlaşıyor. Bu tartışmalar ve mücadeleler devam ederken gizlice yürütülen bir başka bölücülük faaliyeti de var ki bu, birçok insanın gözünden kaçan “Pontosçuluk”tur. Kürtçülükten farklı metodlarla yürütülmeye çalışılan Pontosçuluk faaliyetlerinin en önemli ayağını ise misyonerlik ve propaganda uğraşları oluşturmakta… Bu propagandaların çoğunda kullanılan bir motif ise “Lazlık”...

Psikolojik harbin gereklerini başarıyla yerine getirmeye çalışan bölücü çevreler bütün Karadeniz’i “Laz” olarak göstermeye çalışmaktadır. Gazetelerde, televizyonlarda Karadenizlilerden bahsedilirken hep “Lazlık” ön plâna çıkarılıyor. Bu propagandaya inanan bazı Karadenizli Türkler de kendilerini “Laz” olarak adlandırmaya başlıyorlar. Yurdun diğer yörelerinde de etkisini gösteren bu olgu, diğer bölge Türklerinin de Karadenizlileri “Laz” sanmalarına neden oluyor. Bu süreç öyle rahat ve sessizce işliyor ki, ileride karşımıza hiç yoktan bir bölücülük davası daha çıkabilir.

Pontosçuluk ve Lazlık propagandalarını doğru tahlil edebilmek için Karadeniz’in etnik yapısını bilmek gerekir. Bu değerlendirmeye Lazlarla başlayalım.. “Laz” sözcüğü birçok kişi tarafından “Dadaş”, “Gakkoş” gibi yöresel bir unvan olarak kullanılsa da aslında etnik bir topluluğun adıdır. Karadenizlilerin çok küçük bir bölümünü oluşturan Lazlar, Türk olmayıp Gürcü kökenli bir toplulukturlar. Kafkasya’dan Doğu Karadeniz’e göç ettikten sonra bölgedeki Rumlarla fazlaca karışmışlar ve Kafkasyalı-Rum kırması bir etnik grup hâline gelmişlerdir. Dilleri de aslen Svanca, Gürcüce ve Megrelce’nin de dahil olduğu Güney Kafkas Dil Ailesi’ne mensuptur. Ancak Lazca zaman içerisinde Rumca ile bütünleşme göstermiş ve Lazların kendileri gibi dilleri de Gürcü-Rum kırması bir hâle gelmiştir.

Lazlar günümüzde Rize il sınırı içerisinden Gürcistan hududuna kadar uzanan alandaki Pazar, Ardeşen, Fındıklı, Arhavi ve Hopa ilçelerinde yaşarlar. Ancak toplam nüfuslarının azlığı nedeni ile Türkiye’nin hiçbir ilinde hatta ilçesinde çoğunluğu sağlayamamışlardır. Laz nüfusu kesin olarak tespit edilmemiş olsa da Türkiye’de ortalama elli bin Laz olduğunu söylemek mümkündür. Hâl böyle iken milyonlarca kişiyi barındıran Karadeniz’in tamamının yahut büyük kısmının Laz olduğunu iddia etmek bir saçmalıktan ibarettir.

Karadeniz’de yerleşmiş bulunan bir diğer azınlık da Gürcülerdir. Kavgacı kişiler olarak bilinen Gürcüler yaklaşık kırk binlik bir nüfusa sahiptirler. Lazlar gibi Rize-Artvin-Gürcistan arasında yaşarlar.

Karadeniz’deki Rum varlığı ise sanılandan çok daha azdır. Karadeniz’in Türkleştirilmesi süreci kendisini “Karadeniz’in Rumlardan arındırılması” olarak da göstermiş ve buna bağlı olarak Rumlar giderek azalmışlardır. Buna tipik bir örnek olarak 1828’den sonra iki binden fazla Rum ailesinin kısa süreli Rus işgâline sevinerek zihniyetlerini açığa vurdukları için Doğu Karadeniz’den sürülmesini gösterebiliriz. Millî mücadele döneminde Topal Osman Ağa’nın Pontos çetecilerine karşı sert ve yürekli mücadelesi ve daha sonraki nüfus mübadelesi de nüfus dengesi üzerinde etkili olmuş, 500 yıl boyunca Türk göçleri alan Karadeniz bölgesi tam mânâsıyla Türkleşmiştir.

Çok eski devirlerden beri Saka, Apar, Tatar, Kıpçak, Peçenek ve Hazar Türklerinin saldırısına uğrayan Doğu Karadeniz, bu saldırılar sırasında Türklerce iskân edilmeye başlamıştır. 1461’de Fatih Sultan Mehmet Han tarafından Rum Pontos İmparatorluğu olarak adlandırılan Komnenos Devleti’ne son verilip Trabzon fethedilince bu yöreye yoğun Türk göçleri başlamıştır. Amasya, Niksar, Bafra, Osmancık, İskilip, Tokat, Merzifon, Turhal, Zile gibi Türk yerleşimlerinden Trabzon, Giresun ve civarına göçler olmuştur. Oğuzların en savaşçı boyu olarak bilinen Çepnilerin ve Bayındırların da bu yöreye yerleştirilmesi ile Türkleştirme faaliyetleri güç kazanmıştır. Bu tarihten sonra Çepniler ve diğer Karadeniz Türkleri, her türlü ayaklanmaya karşı devletin yanında yer almışlardır.

Karadeniz bölgesinin yüzyıllar süren Türkleşme süreci bilinirken bütün Karadenizlilerin “Laz”, “Rum” vb. küçük etnik grupların adıyla anılması elbette gerçeği yansıtmamaktadır. Bu adlandırmanın ardında başka amaçlar vardır. Yunanlıların eskiden beri sahip olduğu Pontos’u diriltme hülyası diğer Batılıların Türkiye’yi saf dışı etme arzusu ile birleşince Karadeniz üzerinde, özellikle de Doğu Karadeniz üzerine oyunlar oynamak Türk düşmanları için vazgeçilmez hâle gelmiştir. Ancak bu oyunlar Güneydoğu Anadolu’daki kurallarla oynanamazdı. Çünkü Güneydoğu Anadolu’da kürtlerin önemli bir nüfusa sahip bulunmasına karşılık Karadeniz’in büyük çoğunluğu Türk idi. Karadeniz halkını devlete karşı kışkırtmak hiç de kolay olmayacaktı çünkü devlet kendi devletleriydi. Şu hâlde farklı bir yola başvuracaklardı. Bunun çözümünü de psikolojik harp taktikleri içerisinde buldular ve her türlü propaganda aracını kullanarak Karadenizlilerin “Laz” olarak adlandırılmasını sağladılar. Hâlen dahi uğraşları bu adlandırmanın yaygınlaşması üzerinedir. Bundan başka gönderdikleri misyonerlerle halka “Siz Türk değilsiniz Müslümanlaşmış Rum’sunuz, Laz’sınız.” şeklinde propaganda yapmaya çalışmaktadırlar. Bu uğraşların sonunda amaçları Karadeniz’i Türkiye’den ayırmak, ya da en azından Türkiye’nin başını uzun müddet yeni bir dertle ağrıtmaktır.

Karadeniz’imize yönelik bir başka tehdit ise bütün Türkiye’nin derdi olan kürt sorunudur. Karadeniz bölgesi Türkiye’de en az kürt barındıran bölgedir. Bunda Karadeniz’in zaten göç vermekte olan, geçim sıkıntısı yükseklerde seyreden bir bölge olması ne kadar etkili ise, Karadenizli Türklerin kürtleri sevmemesi de en az o kadar etkilidir. Bu durum Karadeniz Türkleri için bir övünç kaynağıdır. Ancak asıl önemli olan bu dengeyi sürdürebilmektir. Ucuza çalışmaları nedeniyle güneydoğudan gelen kürt işçilere Karadeniz’de kazanç sağlama imkânı sunulmamalıdır. Kürtler yerleştikleri bölgeyi hızlı üremeleri sayesinde kısa sürede kürtleştirirler. Bu durum daha önce birçok yörede gözlemlenmiştir. Bu sebeple Karadeniz Türklerinin bilinçli davranması büyük önem taşımaktadır. Karadeniz gereken biçimde bilinçli davranırsa kürtlerin nüfus hareketlerine karşı mücadelede bir bayrak olma özelliği taşıyabilir.

Harp konusunda bir efsane olan biz Türkler, artık psikolojik harp alanında kendimizi korumayı da başarmalıyız. Düşmanlarımızın amaçlarına ulaşmalarını engellemek istiyorsak, bunu her alanda mücadele ederek başarmamız gerektiğini bilmeliyiz. Bu sebeple hiçbir Türk, Karadenizli soydaşlarını “Laz” olmakla itham etmemelidir. Espri amaçlı dahi olsa, gayri ciddî dahi olsa Türklerin “Laz” olarak adlandırılmasını engellemek şart olmuştur. Karadenizli soydaşlarımız da kendilerinin Laz değil Türk oğlu Türk olduğunu bilmeli ve yöresel bir unvan olarak dahi “Laz” sözcüğü dillerinden silmelidirler. Artık, tarih boyu devletinin yanında yer alan Karadeniz Türklerinin, Millî Mücadele sırasında Giresun Müdafaa-i Milliye Reisi Topal Osman Ağa’nın tepelediği Rum çetecilerin bulunduğu salonun duvarına yazdığı gibi haykırmalarının vakti gelmiştir:

“Vatana ihanet edenler yerlerde gördükleriniz gibi tepelenecektir.”

[KilincArslan]

kendiniz bakin, http://www.joshuaproject.net/countries.php

[cdavut]

selam arkadaşlar
neyi tartışıyoruz ki TÜRK İSEN ÖĞÜN DEGİL İSEN İTAAT ET

[KilincArslan]

selo52 demiş ki:

KilincArslan kardeş lazlar özbe öz Türktürler. kardeş ben karadenizliyim özbe öz Türküm.türklükten başka bir etnik kimligimiz yok.Senin bahsettigin rumlar.kurtuluş savaşı sonrasında Türk ve yunan hükümetleri arasında yapılan bir anlaşmayla yer değiştirmişlerdir.o bölgede rum yoktur MOGOLLARINDA AYRI BİR DİLİ VARDIR AMA TÜRKTÜRLER. VE KİMSE BİZİM NEKADAR TÜRK OLDUĞUMUZU TARTIŞAMAZ ALLAH'A EMANET OL

Mogollar diye hitab ediyorsun ama. Demekki kendi etnik gruplarini kabul ediyorsun.

Ayrica Sagol ALP benim soyleyemedigimi sen daha iyi anlattin, sagol. ''lazlar öz be öz Türktür'' demek doğru olmaz. Ama ''karadenizliler öz be öz Türktür'' derseniz doğru söylemiş olursunuz. "

[alpako]

ARKADASLAR KUSURA BAKMAYIN AMA BURDA KIMSE HESAP BILMIYOR GALIBA VE NIYE BIR HIRISTIYAN MISYONER KURULUSUNUN ACIKLADIGI SONUCLARI BURAYA YAZIPTA BUNUN UZERINDEN TARTISMAYA CALISIYORUZ BUNLARIN HESABI COKTAN YAPILDI TURKIYEDE TURKIYEDEKI KURT NUFUSUNU BEN SIZE SOYLIYEYIM MAKSIMUM 3.500.000'DIR HER CESIDI DAHIL..
HESAPLAMAK ISTIYORSANIZ NUFUSSAYIMI SONUCUNDA GUNEY DOGU ILLERININ SONUCLARI NE CIKMIS BUNLARA BAKIN. BU SONUCLARIN UZERINEDE BIR MIKTAR BUYUK SEHIRLERI KOYUN ALIN SIZE SONUC NEDEN BASKALARININ SONUCLARI ILE UGRASIYORSUNUZ.
NOT:GUNEYDOGUDAKI ILLERIN HEPSIDE KURT DEGILDIR BURALARDADA CIDDI MIKTARDA TURK YASAMAKTADIR BUNUDA LUTFEN GOZ ONUNE ALIN

HERKEZE SELAMLAR
ALPAKO

[1turk]

Tüm güneydoğulular kürt değildir ancak, zamanla kürtleştirilmişlerdir. Diyarbakır, tarihin en eski dönemlerinden beri Türk kimliği ile yaşamaktayken, bu soysuzlar yüzünden şu anda sözümona kürtlerin başkenti sayılmaktadır. Oradaki soyadışlarımız şu anda nüfusun ancak %5 ini oluşturmaktadır.

Kürtlerin bu şekilde çoğalmaları yakın tarihimizde Diyarbakır'ımızı elimizden almıştır. Orta vadede Türkiyemizi bizden koparabilecek bir tehdit oluşturacaktır.

Bu soysuzların ne kadar agresif çoğaldıklarını görebilmek için www.die.gov.tr adresine girip doğudaki illerin nüfus artış oranlarına bakmanız yeterli olacaktır.

Tehlikenin büyüklüğü medya tarafından ve siyasetçiler tarafından son derece profesyonel bir şekilde gizlenmektedir. Buna sebep olarak ise "İnsan Hakları", "Avrupa Birliği", "Demokrasi" gibi zamanın gerisinde kalmış, art niyetli düşüncelerin oluşmasına zemin hazırlayabilecek söylemleri kullanmaktadırlar.

Burdan şöyle bir netice çıkmaktadır: Ben kürde demokrasi ve insan haklarını sunayım, o da çoğalsın beni azınlık bıraksın kendi ülkemde.

Bu durumun devam etmesi halinde Necip Fazıl'ın

"Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya! "

satırları korkarım gerçek olacaktır.

Tabii ki düşünce pratikleri problemin tahlilinde gereklidir ancak, problemin çözümü için harekete geçmek gerekmektedir. Bulunduğumuz ortamda ulusların tepkisinden ve Türkiyemizin geleceğe hazırlık projeksiyonundan dolayı fevri haraket planları havada kalacaktır. İçinde bulunduğumuz zaman dilimi içerisin fevri haraketlerin oluşması problemin çözümünü kolaylaştırmaktan çok zorlaştırmaktadır.

Benim acizane tavsiyem ülkemize zarar vermemek ve ulusal baskılara maruz kalmamak maksadıyla çözümü kendi içimizde bulmaktır. Bu noktada bence en pratik çözüm Türk nüfusunu artırmaktır. Nüfusumuzu artırırken kuru kalabalıktan ziyade Türklük bilinciyle yetiştirilmiş bireyler olmasına dikkat etmektir.

Keza ülkemizin batı bölgelerindeki nüfus artış oranımız hemen hemen durmak üzeredir. Evlenen soydaşlarımız ya 1 çocuk yapmakta yada hiç çocuk yapmadan boşanmaktadır.

Bunun neticesi o dur ki : Oğlunuzu evlendireceğiniz zaman Türk kızı, kızınızı evlendireceğiniz zaman Türk oğlu bulamayacaksınız.

Ve tarih eriyip gitmiş yüzlerce kültür ve ırk yazmaktadır tozlu sayfalarında...

Böyle bir durumla karşılaşmamak için benim tavsiyem her soydaşımın en az 5 çocuk yapması ve Türklük bilinciyle yetiştirmesidir. Bu rakamın abartı bir rakam olup olmadığını anlamak için doğudaki aile başına düşen ortalama birey sayısının 8 olduğunu bilmek yeterlidir sanırım.

Ancak bu şekilde zamanı geldiğinde kendimizi müdafaa kudretine sahip olabileceğiz.

Tüm kardeşlerime saygılarımı sunarım...

[reisim25]

1turk Kardeşim; hoş geldin.

İşte sahib-i rey bir arkadaşımız.

Hoş geldin.[/b]

[KilincArslan]

	1turk demiş ki:
	...

1turk kardesim, en basta hosgeldin.

maalesef dogru soyleyeni dokuz koyden kovarlar. Simdi bu gercekleri boyle actigin zaman sana diyeceklerki (tabi burada degil, baska yerlerde anlayin) "way irkcilar vay" "hitler gibi dusunuyor" "insan haklari!!! insan haklari" diye haykiracaklar kopekler.

neyse...ancak her turkun 5'er cocuk yapmasina katilmiyorum. Bizde cin gibi 1 cocuktan fazla cocuk yaptirtmamaya, ve bu boluculeri ulke disina, geldikleri yere gondermek icin daha cazip seyler yapmaya baslamaliyiz.

Aslinda hata bizde beyler. Bu kurtler buralara akim yaparken, biz bunlari asimile edemedik, orda bi okul acmadik, hicbirine turkce ogretmedik, kulturumuzu onlarin ustune baski olarak kuramadik. Tesekkurler Ozal bey, butun kurtleri getirdi buraya, ulkeyi kurtlestirdi.

Olan oldu, artik bundan sonra yapacaklarimiz onemlidir. Bence devlet politikasi olarak, bu is elimizden kacmistir, artik olay turk halkina icra edilmistir.

Uuuula kurdum, uuuula geliyorum de, inlet o vaadileri daglari sesinle...

[1turk]

Öncelikle hoşbulduk. Aranızda bulunmaktan ve fikirlerinize ortak olmaktan dolayı mutluluk duyarım.

Ayrık yaşayan medeni toplumları, grup halinde yaşayan daha az medeni topluluklar yıkagelmişlerdir. Bu söz cumhuriyetin kurulduğu yıllarda Ziya GÖKALP tarafından söylenilmiştir. İçerisinde ölçülemeyecek kadar anlam ihtiva ettiği kanaatindeyim.

Kürtlerin Osmanlıdan bu yana devletle olan ilişkilerine ve yaşayış tarzlarına baktığımız zaman, devlete vergilerini ödemişler, devlette bunların hiçbirşeyine karışmamış. Yine ırki melekelerinden biri olarak bu ırkta yönetici vasfı olmadığı için her zaman bağlı bulundukları devletle yaşamayı kabullenmişler. Aradan bazı kişiler çıkmış tabii, bu defada isyana kalkışmışlar.

Ancak günümüzde gelinen noktaya baktığımız zaman:

1. Nüfusları o kadar fazla ki içinden bisürü yönetici vasfına haiz insan çıkmaya başladı,
2. Günümüzdeki basın-yayın organları aracılığıyla "kürtlük" bilinçleri gelişmeye başladı,
3. Son yapılan yasal değişikliklerle, eskiden olmayan dil birliğini sağlamaya başladılar. Ve inanın bu en kötüsü.

Bunlara ek olarak KilincArslan kardeşim Türklerin çok çocuk yapmasının gerekmediğini 1 tane yapıp yetiştirmenin daha uygun olacağını belirtmiş. Ancak üzülerek bu konuya katılmadığımı vurgulamak isterim. Çünkü siz bilinçli 1 Türk yetiştirirken diğer taraf bilinçli 8 kürt yetiştiriyor.

Bir diğer hususta nüfus oranı arttıkça, uluslararası arenada hak kazanmaya başlayacaklarıdır. Yine aynı paralelde nüfuslarının artması neticesinde (şu anda günümüzde vukuu bulduğu üzere) siyasette, medyada, ticarette ve bilimum içtimai hayat içerisinde yer almaya başlayacaklardır. İsim vermek istemiyorum şu anda iktidar partisinde bakanlık yapan insanlar var. Sanırım biliyorsunuz.

İçinde bulunduğumuz durum, artmış kürt nüfusunun neticesidir. Bir 20 yıl sonrasına bakmanızı rica ediyorum. Sen Türksün, ben Türküm. Tamam. Ama bizi yönetenler kürt. Senin elinde hiçbirşeyin kalmayacak, kendini kültürel manada savunabilmek için.

Lütfen bu noktaları daha dikkatle tahlil edelim.

Tehlikenin boyutlarını ancak yaşadığımız zaman görecek olmamız çok yazık.