Bozkurt NET

[kurtoglu1919]

Yazarlar
03.06.2005
Emin ÇÖLAŞAN
TRT!!!

ecolasan@hurriyet.com.tr

ÖNCEKİ gece (salı) TRT-1’de yaklaşık 1.5 saat süren bir canlı yayın. Dört kişi Ortaköy’de, Boğaz Köprüsü’nün hemen yanı başında bir araya gelmişler, ‘Düşünce İklimi’ isimli programda Allah’ın 99 adı konusunda muhabbet ediyorlar.

Tamamen dini kavramlar. Durup dururken ne ilgisi var? Bunlar din bilgini mi? Değil! Kerameti kendilerinden menkul birileri.

İkisi üniversite hocası, öteki belediye danışmanı ve tıp doktoru, sonuncusu ise şarkıcılık sonrası hidayete erip İslamcı olan bir vatandaş. Geçmişin keskin solcusu!

Bunlar devletin televizyonunda, hem de canlı yayında Allah’ın isimlerini konuşuyor!

TRT kanallarında İslamcı yayınlar inanılmaz biçimde yol alıyor.

Karşımızda TRT yönetimi. İşte size binlerce kişilik kadrosu arasından bir tek sunucu çıkaramayan ve bu görevi İkbal’e emanet eden TRT! İkbal kim? Hem TRT’nin pek çok programında sunuculuk yapıyor, hem de Fethullah Gülen’in televizyonunda çalışıyor. Ekranı tıklarken TRT’ye bakıyorsunuz, karşınızda sunucu İkbal! Aynı anda Fethullah kanalında banttan programı var. TRT-4’e geçiyorsunuz, İkbal bu kez orada konuşuyor.

TRT-3 Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın kişisel kanalına dönüştü. Değerli (!) fikirlerini orada sürekli açıklıyor.

TRT’nin dış yayınlarındaki niteliksiz ve yetersiz programlarını yurtdışında yaşayan vatandaşlarımıza sorun!

Haberleri hükümet borazanı. Hükümet aşağı, hükümet yukarı. Başbakan dedi ki, Dışişleri Bakanı dedi ki!..

***

TRT’nin iflas ettiğini ve bu ay maaş ödeyemeyeceğini birkaç gün önce Meclis’te söyleyen Genel Müdür Şenol Demiröz’ün burada resimlerini yayınlamıştım. Afganistan’da teröre bulaşmış şeriatçı şeyhlerle resim çektirmişti. Demiröz sakallıydı, başında beyaz takkesi vardı.

Peki, şu anda TRT’nin İdari İşler Genel Müdür Yardımcısı kim? Ali Güney! Kökeni ne? İmam! Personel bilgi formundan veriyorum:

Sakarya ili Akyazı ilçesi Güvenler köyü camisi imamı.

Sonra başka kurumlara geçip memurluk yapıyor. Geçen yıl Şenol Demiröz tarafından TRT’ye getirildi ve Genel Müdür Yardımcısı yapıldı.

‘MİLLİ’ (!) EĞİTİM REZALETİ

DÜN burada bir belge daha açıklamıştım. Bir yüz karasıdır, utanç anıtıdır.

Ankara’nın göbeğindeki ilköğretim okullarında Milli Eğitim Bakanlığı’nın yazılı emriyle öğrenci velilerine ‘anket’ adı altında inanılması mümkün olmayan sorular gönderiliyor ve yazılı olarak yanıt vermeleri isteniyordu:

Faizli alışverişten uzak durmak gerekir. Çok kadınla evlilik İslam’a göre uygundur. Resim bulunan eve melekler girmez. Dini nikah olmadan resmi nikah geçerli olmaz. Cuma namazı kılmayan Müslüman sayılmaz. Erkeklerin altın takması İslam’a göre yasaktır. Kolonya abdesti bozar.

Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentinde, ilköğretim okulu öğrencilerine bu anket formları okul yönetimleri tarafından veriliyor, velilerine doldurtup geri getirmeleri isteniyordu.

Dün bunları belgeledim ve yazdım. ‘Milli’ Eğitim Bakanlığı’ndan tık yok!

Bu rezaletin, bu çağdışı uygulamanın üzerine gitmeyi sürdüreceğim. Taa ki bir yanıt gelinceye kadar.

***

‘MİT telefon dinliyor’ diye yırtınanlar, vatandaşın bu gibi anketlerle, istenildiği takdirde nasıl fişleneceğini, hem de bu uygulamanın küçücük çocuklar eliyle onların velileri üzerinde yapılacağını görmüyorlar mı?

Türkiye nereye gidiyor? Kurumlar İslamcı kesim tarafından akıl almaz yöntemlerle nasıl ele geçiriliyor? İstihbarat örgütleri ve güvenlik güçleri üzerinde nasıl baskılar yaratılıp safdışı bırakılmaları için çaba harcanıyor?

On binlerce kamu görevlisi nasıl sürüldü ve sürülüyor? Yerlerine kimler getirildi ve getiriliyor?

Ülkemiz nereye sürükleniyor? Hem de göz göre göre.

Benim gibi milyonlarca vatandaşımızın da acayip bir merakı var! Hep soruyorlar:

Acaba Hilmi Özkök bütün bu olanlar konusunda ne düşünüyor?

Yani ‘kişisel’ görüşleri merak ediliyor!


Emin ÇÖLAŞAN
Bakanlığın açıklama güldürüsü

ecolasan@hurriyet.com.tr

ANKET rezaleti konusunda yazdıklarım ses getirdi. Dün Milli Eğitim Bakanlığı açıklama gönderdi. Açıklama değil, devletin içine düşürüldüğü durumun acı-komik belgesi. Özetliyorum:

‘Hürriyet Gazetesi köşe yazarı Emin Çölaşan tarafından ‘Burası Neresi, İran mı’ başlıklı köşe yazısı ile gündeme getirilen, sonrasında bazı basın kuruluşlarında yer alan aynı doğrultudaki haber ve yorumlar Bakanlığımızca incelenmiştir. Yapılan inceleme sonucunda haberlere konu olan anket izninin, prosedüre uygun olarak verildiği görülmüştür.

Ankara Üniversitesi Din Eğitimi doktora öğrencisi İsmail Arıcı, araştırması için izin talebinde bulunmuştur. Talebi incelenmiş ve ikisi anket, biri cevap anahtarı üç sayfalık öğrenciye yönelik testin uygulanması uygun görülmüştür.’

Komedi şimdi başlıyor:

‘Bakanlığımızca uygulanmasına izin verilen anket soruları ile Çölaşan’ın yazısına konu olan anket soruları bütünüyle ÖRTÜŞMEMEKTEDİR.’

Peki niçin ‘bütünüyle’ örtüşmüyormuş?

‘Çölaşan’ın yazısında yer alan sorulardan bir kısmı Bakanlığımızca uygulanması uygun görülen, öğrenciye yönelik anket formundan alınan sorulardır.’

Ya ötesi!

‘Bir kısmı ise anket formunda YER ALAN, ancak Bakanlığımızca UYGUN GÖRÜLMEDİĞİ HALDE araştırmacı tarafından bilgimiz ve onayımız dışında uygulanan, velilere yönelik sorulardır. Velilere yönelik anket formu için Bakanlığımızdan izin ALINMAMIŞTIR.’

Haydaaaa! Komedinin bu aşamasında kendilerini kurtarma çabası başlıyor. İzleyin:

‘Aynı yazıda geçen: ‘Allah’ın varlığına inanmak gerekir. Ahiret günü, ölümden sonra hayat vardır. Kuran’da anlatılan her şey doğrudur. Hz. Muhammet, Allah’ın peygamberidir. Günde beş vakit namaz kılmak benim için önemlidir. Dini hükümler şartlar değişince değişmez. Faizli alışverişten uzak durmak gerekir. Çok kadınla evlilik İslam’a göre uygundur. Resim bulunan eve melekler girmez. Dini nikáh olmadan resmi nikáh geçerli olmaz. Namaz kılmayanların dini inancı zayıftır. Cuma namazı kılmayan Müslüman sayılmaz. Erkeklerin altın takması İslam’a göre yasaktır. Kolonya abdesti bozar’ şeklindeki anket maddeleri, Bakanlığımızın izin vermediği, velilere yönelik anket maddesinden seçilmiştir. Bu durum Emin Çölaşan’ın yazısı üzerine yapılan inceleme sonucu tespit edilmiştir.’

Şimdi ben ne diyeyim, bu kıvırtmaları size nasıl anlatayım sevgili okuyucularım! Açıklama güldürüsü devam ediyor:

‘Çölaşan’ın yazısına konu olan anket Bakanlığımızca ONAYLANMAMIŞ olmasına rağmen, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü tarafından bilimsel bir metin olarak kabul edilmiştir. Bu yönüyle bilimsel bir araştırmadan kaynaklanan doktora çalışması üzerine Çölaşan’ın yazdığı yazı, bilimsel bir çalışmayı objektif olarak yorumlamaktan uzaktır.’

Ne demek olduğunu anlayan varsa, anlatsın!

‘Bakanlığımız, öğretim kurumlarımızda uygulanacak anketlerin ve yapılacak araştırmaların öğrencilerin seviyesine uygun olmasına özen göstermektedir. Bu anlayışladır ki, velilere yönelik anket sorularına onay verilmemiştir.’

Bittiiii!

***

Bu saçma-anlamsız-hurafeci sorular gökten zembille inmedi. Ya da ben kafadan uydurmadım. Bu anketin uygulanması ‘Milli!’ Eğitim Bakanlığı’nın 20 Mayıs 2005 tarih ve 2999 sayılı yazısıyla Ankara’daki ilköğretim okullarından resmen istendi. Yazıda aynen şu ifade yer alıyor:

‘Söz konusu anketin Bakanlığımızca uygulanması uygun görülmüş olup, ekte bir ÖRNEĞİ gönderilen anketin uygulanabilmesi için gerekli kolaylığın gösterilmesini rica ederim. İmza: Bakan adına Nurettin Konaklı. APK Kurul Başkanı.’

Sen bu rezalet anketin uygulanması için yazılı emir göndereceksin, sonra da sıkışınca ‘bizim bu sorulardan haberimiz yoktu, onay vermedik’ diyeceksin! Ayıptır yahu! Hiç değilse yaptığınızın arkasında duracak kadar yürekli olmayı öğrenin.

Eğer bu işin içinde birilerinin yaptığı sahtekárlık (!) varsa, bunu belgeleyin. Bu sorulara izin vermediğinizi yazışmalarınızla kanıtlayın. Nerede o yazılar? Yok! Eğer sahtekárlık yapan varsa, hakkında şikáyette bulundunuz mu? Hayır!

Şimdi ihaleyi okul müdürlerine yıkmaya kalkışıyorlar. Ayıptır, günahtır. Böyle devlet yönetimi mi olur?

Bakanlık, rezaletin ortaya çıkmasından sonra panikledi. Şu gönderdikleri çelişkilerle dolu gülünç açıklama bile bunu kanıtlamıyor mu?

Yazıklar olsun Türkiye’yi bu kafalara teslim edenlere... Ve bütün bu olanları oturduğu yerden tepkisiz, sessiz sedazsin seyreden,lere





Emin ÇÖLAŞAN


© Copyright 2005 Hürriyet

Emin ÇÖLAŞAN
Şehitler ve ‘AB standartları!’

ecolasan@hurriyet.com.tr

PAZAR sabahı Tunceli’de PKK tarafından şehit edilen dört askerimizin haberi medyadaki haber merkezlerine ulaştı. (Dün şehit sayısı 5 oldu.) Pazar gecesi televizyonların haber bültenlerini özellikle izledim.

Bu önemli haberi bazıları hiç vermedi. Bazıları ise son sıralarda birkaç cümleyle geçiştirdi.

Dün sabah gazetelere baktım. Az sayıda gazete, haberi birinci sayfadan vermişti. Hemen hepsi tek sütun! Bazıları iç sayfalarda diplerde, yine tek sütun vermişti.

Bazılarında ise bu haber hiç yoktu! Herhalde önemli(!) görülmediği için bir sürü tırı vırı haber arasında sayfalarda yer bulmamıştı.

* * *

Varsayalım ki böyle bir olay herhangi bir AB ülkesinde oldu. Onların ülkesinde teröristler, 5 askeri öldürdü. Medyalarında ve toplumda kıyamet kopardı. Ortalık birbirine girerdi.

Belki başbakanlar, genelkurmay başkanları istifa ederdi.

Bizde ise hiç kimseden tık yok.

Medyamız ve hükümet ‘AB standartları’ diye tutturmuş gidiyor. Toplum bu yolla aylardan beri uyutuluyor. Her attığımız adımın arkasında ‘AB standardı’ arıyoruz.

İyi de, bu cinayetler AB standartlarıyla çelişmiyor mu? Elbette çelişiyor. Ama iş teröre, bölücülüğe, PKK’ya gelince AB standartları özellikle unutuluyor ve görülmüyor! Türkiye’nin başındaki en büyük bela, bilinçli olarak hafife alınmak isteniyor.

İspanya’da hükümet, bölücü terör örgütü ETA ile görüşme yapmaya karar verdi... Ve İspanyol halkı bu kararı protesto etmek için sokaklara döküldü. Milyonlarca insan ülkenin dört bir yanında yürüdü. Biz neredeyiz?

Tepkisizlik, aymazlık sürüp gidiyor.

Balık baştan kokmuş, kokuşma topluma yansımış. Toplum artık hiçbir şeyi umursamıyor. Döviz, borsa, faiz, kredi kartı, borç harç sarmalında sıkışıp kalmış. Ses vermesi, kitlelere moral aşılaması gereken makamlar suspus olmuş oturuyor. İnsanlar yılmış, bezmiş. Tepkiler sadece bireysel düzeyde oluşuyor.

Sadece bu yıl PKK mücadelesinde herhalde 50 dolaylarında şehit verdik. Nerede bu işin başındakiler? Niçin konuşmuyorlar? Niçin bir şey söylemiyorlar?

İşlerine gelince ‘AB standartları!’... Acaba bu suskunluğun nedeni de o standartlar olmasın!

İMAM HATİP DEMAGOJİSİ

Başbakan konuları yine saptırmaya kalkışıyor. Bakınız ne diyor: ‘Sen bu ülkenin ilahiyat, imam hatip mezunlarına bir camiyi teslim etmekten korkacaksın. Bu nasıl bir mantıktır? İllegal örgüt mü bu imam hatip liseleri? Sen kendinde o yetkiyi nereden buluyorsun? Yoksa Ali kıran baş kesen misin?’

Sonra da bu işin temelinin Atatürk döneminde atıldığını söylüyor.

Bu sözleriyle kimi kandırmaya kalkışıyor?

Bu ülkede hiç kimse camilerin imam hatiplilere teslim edilmesine karşı çıkmaz. Zaten bu okulların kuruluş amacı da budur. Okumuş, dinimizi özümsemiş imamlara camilerde görev vermek, Müslümanların yobazlar eliyle kandırılmasını önlemektir.

Ama gelin görün ki, yıllar içerisinde koşullar siyasetçi takımı tarafından değiştirilmiş, hatta bu okullar din sömürücüsü siyaset bezirgánları tarafından ‘arka bahçemizdir’ diye ilan edilmiştir.

İmam hatip okulları olsun ve mezunları ülkemize din adamı olarak hizmet versin. Buna kimin itirazı olabilir?

Ama hiçbiri imam olmuyor! (Belki de imamlığı küçümsüyorlar.) Onları üniversitelere gönderip vali, kaymakam, hákim, savcı, doktor, öğretmen yapıyorsunuz. (O halde imam hatip okulları niçin var?)

Böylece devleti onlara teslim etmeyi amaçlıyorsunuz. Kadrolaşmayı onların üzerinden yapıyorsunuz...

Çünkü siyasetçilerin elinde üç temel sömürü aracı var: Türban, Kuran kursları ve imam hatipler.

Başbakan dürüst olsun ve hadiseyi saptırmasın. Beyefendi son zamanlarda pek sinirli! Suratından düşen bin parça. İktidarının inişe geçtiğini hepimizden iyi görüyor. Bu yüzden esip gürlüyor, vurduğu yerden ses getirmeye çalışıyor! Ama olmuyor.

Böyle saptırmalarla toplumda gerilim yaratmak onun görevi değildir. Sinir sistemini tedavi etmek için ilaç alsın. Demagojiyi milletin üzerinden yapmaya kalkışmasın.

[PUSATLI-TURK]

Çok kadınla evlilik İslam’a göre uygundur. Resim bulunan eve melekler girmez. Dini nikah olmadan resmi nikah geçerli olmaz. Cuma namazı kılmayan Müslüman sayılmaz. Erkeklerin altın takması İslam’a göre yasaktır. Kolonya abdesti bozar.


Milli Eğitim Bakanlığı böyle sorular sorularak çocukları İslamdan soğutmaya çalışıyor herhalde. Düşünsenize, çocuk kolanya sürmenin bile yasak olduğunu düşünürse dinden nefret eder.. Bu yobazlar halkın bir kısmını molla yapmak, bir kısmınınıda tamamen İslamdan ayırmak istiyor demekki....

[sultan_fatih]

Arkadaslar çok komiksiniz çölaşan dediğiz tipin en yakın arkadaşı karayalçın dehap ile seçim ittifakına girdi o yüzden bu yalamayı pek ciddiye almayın bu herif ALLAH'ın A sını bile duymaya tahammül edemez.
adamın gocunduğu konuya bak televizyonda esmaül hüsnanın anlatılması zoruna gidiyormuş buradan anlayın ne bok olduğunu.

Sanırım hala birileri anlamıyor yada anlamak istemiyor birilerinin yanlışını dine mal etmeyelim ve ak partinin her yaptığına onlar yapıyor diye karşı çıkmayalım iyi ise iyi diyelim.

bu ülkede yıllarca çocuklara kendi zamanımdan hatırlıyoruum insanın maymundan geldiği darwin saçmalığı anlatıldı ve kimse ağzını açmadı konu din olunca ağızlarında salyalarla yaralanmış domuz gibi saldırıyorlar.
bu din elbette kimsenin tekelinde değil ve sahipsiz değil onun sahibi önce ALLAH herkes ağzından çıkanı duysun dediği lafın aradaki insanları çıkarın bakın kime gidiyor.

[turk_neferi]

emin çölaşanı adam yerine bile koymam.

[kaan_kahraman]

emin çölaşan denilen herifi dinlemekle zaten en büyük hatayı yapmışsınız gönüldaşlarım.saygılar.

[ALP-TUR]

o adam yerine koymadığınız Emin Çölaşan Hürriyet gazetesinde milli çıkarlarımızı savunan tek adam.

Yazısını okudunuz mu? Ben okudum.. Türk çocuklarına böyle saçma sapan sorular sorulmasını eleştiriyor. Ne var bunda? Bence de çocuklara bu tür şeylerin sorulması saçma.

İran mı burası?

[ALP-TUR]

Hürriyet gazetesi satın almıyorum, çünkü tirajını artırmak istemiyorum. Emin Çölaşan'ın yazılarının büyük kısmına katıldığım için onu internetten takip ediyorum..

Emin Çöalaşan'ın dine düşman olduğunu iddia ederek adama iftira atıyorsunuz. Dine düşman olduğunu kanıtlayan bir yazısını gösterin, bende utancımdan bu siteden ayrılıyım...

[ALP-TUR]

E.Çölaşan din düşmanı değildir. İftira atmayın.. Hem dinden bahsediyorsunuz, hemde iftira atıyorsunuz...

[DOLGAN]

Adamın kendisinden çok yazdıklarıyla ilgilenmek daha doğru olur. Ne demek resim olan eve Melek girmez demek. Evlerinde Başbuğun resmi olanların mekanına melek girmeyecek mi bu nasıl bir köhne düşüncedir ? İslama göre poligami (çok eşlilik) caizdir.. Artık bu konu üzerinde tartışmamak bile lazım. Atatürk'ün devrimlerine karşı çıkılacak ve O'nun ve Başbuğ'unun mirasçısı olan ülkücü gençlik sesini çıkartmayacak. Yok böle şey arkadaşlar. Madem poligami caizdir de Erbakan, Erdoğan vb neden bunu hayata geçirmemişlerdir. Neden en keskin radikal RTE AB kapılarında kendini hırpalamaktadır ? Bu nasıl bir ikilemdir önce bunu açıklamak lazım...

[ummetcinkara]

sevgili ülküdaşlar, emin çölaşan sabetaycıdır ve sabetaycıların müslüman olması mümkün değildir, ama müslüman görünmek zorundadırlar, çünkü ancak o zaman maksatlarına ulaşabilirler... Bazı değerli kardeşler sanırım farkında değiller bunun , ki masumca savunuyorlar adamı.. sevgiler...

[ALP-TUR]

din istismarcısı bir iftiracısın.. İftira atıyorsun. Emin Çölaşan sebatayist değil Türktür.. Her önünüze gelene sebatayist diye iftira ata ata Türkiyede bin (1000) olan sebatayist sayısını 20 milyona çıkardınız..

ey yobazlar.. düşün artık yakamızdan...

abd köpeği fetullaha laf söyletmezsiniz, vatansever Türklere iftira atarsınız...

[ALP-TUR]

DOLGAN kardeşim..

Türkiye Cumhuruiyeti din devleti değil, laik yapılı bir hukuk devletidir. Ve bu devletin kanunlarına göre tek eşlilik esastır..

Zaten akılda bunu gerektiriyor.. 1400-1500 yıl önce Arap yarıumadasında yoğun savaşlar sonucu erkek nüfusu çok azalmıştır. Bu yüzden bir erkek bir kaç kadınla evleniyordu.. Bugün türkiyede kadın erkek nüfusu eşittir. (Sanırım %50,5-49,5 oranında...)

Bugün Türkiyede erkekler çok kadınla evlenirse milyonlarca erkek evlenecek kadın bulamaz. Akıllı düşünün.. Türkiyeyi irana çevirmeye çalışan etnik özürlü amerikancı mollalara uymayın...

[DOLGAN]

AlpTur kardeşim sanırım yazımı yanlış anladın ya da ben tam ifade edemedim. Zaten ben de senin söylediğinden farklı bir şey söylemiyorum. Sanırım yanlış anlaşılma var :)

[Delikanli66]

Emin colasan benim takdir ettigim yazarlardan birisidir,Yanliz su son yazisini okudum e posta yollayarak kendisini elestirdim lutfen kas yapayim derken goz cikarma diye uyarida bulundum tabi ciddiye alir mi bilemem bi vatandas olarak uyarida bulundum.

Ne mutlu Turkum diyene.