Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - “Dinlerarası diyalog” cemaat–memaat meselesi değil
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6, 7  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Bu başlık kilitlenmiştir; cevap yazamaz, iletileri değiştiremezsiniz 3. sayfa (Toplam 7 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
taybru
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jul 09, 2005
İletiler: 11
Şehir: Türkiye

İletiTarih: Cmt Tem 09, 2005 8:18 am    ileti konusu: ... Alıntıyla Cevap Gönder

bu yazılar Mehdi A.s ın Allah dan aldığı ilimlerin dünyaya yansıması olan ilimlerden çok küçük bölümü detayları mihr.com dan alabilirsiniz
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
dagdeviren
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Apr 04, 2004
İletiler: 61

İletiTarih: Cmt Tem 09, 2005 8:26 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Buyrun cenaze namazı. Bir bu eksikti. Sahte resulun sahte müridanı çıkmış fırsattan istifade ahkam kesiyor.

Arkadaş Senin resulun İskender Ali Mihr " de amerikada FG yanında değilmi. Orada ne arıyor.

Başka bir forumda fethullahçı oluyorsunuz burada ülkücü , nabıza göre mi şerbet veriyorsunuz yani.

Pes vallahi yani. herkes safını seçsin , burası propaganda yerimi , diyalogla Allaha ulaşmanın ne alakası var. Sizin inancınıza göre Sahte Mehdiye tabii olmayan zaten cehennemlik değilmi. Burada neyi savunma gereği duydun da böyle bir yazı copy yapmayı uygun gördün ?

Rabbim razı olduklarından ayırmasın , bizi de sevdiklerine hizmetçi eylesin...


...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
yasin72
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jul 09, 2005
İletiler: 28

İletiTarih: Cmt Tem 09, 2005 2:50 pm    ileti konusu: .. Alıntıyla Cevap Gönder

sen iftiracının tekisin said nursi evliyadır sen işine gelince inanıyorsun işine gelmeyince çark ediyorsun bediüzammanın işaret ettiği mehdi çımıştır sen inanmazsan inanma Allaha ve mehdi resulle savaştasın sonun cehennem kendine gel
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Delikanli66
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Apr 08, 2004
İletiler: 1042

İletiTarih: Cmt Tem 09, 2005 4:58 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Kurten olmaz evliya koyma avliya.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
KaRaMuRaT155
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Apr 13, 2005
İletiler: 16

İletiTarih: Cmt Tem 09, 2005 4:58 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Bediüzzaman, Kürt cemiyetlerini kuranlardan biri. Kimse bana onu savunmasın.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
KaRaMuRaT155
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Apr 13, 2005
İletiler: 16

İletiTarih: Cmt Tem 09, 2005 5:02 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Fethullah gülen'in de Irak'ta olan olaylara sesi çıkmıyor. Orada kaç tane müslüman katledildi. Bu nasıl hoca, anlamadım gitti...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
reisim25
Özel Üye
Özel Üye



Kayıt: Mar 25, 2005
İletiler: 779
Şehir: TR

İletiTarih: Cmt Tem 09, 2005 5:13 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

taybru Aradaşım, şu ayetleri yazman hoşuma gitmiyor. Çünkü bu iş için ehil olmayan, ehli Sünnet olmayan ve bu konuda titri ve akademik kariyeri olmayan insanların yazdıklarını okuma ve okutmak yanlıştır.
kaldı ki senide tanımıyoruz ve sen de bir adamı bize kaç defadır "mehdi" diye yutturmağa çalışıyorsun.
Ayet-i Kelime ve mealleri yalnızca ustaları tarafından yazılmalı, ve tefsirleride onlar tarafından verilmelidir. sen zahmet etme, herkes bu konuya kalkarsa ortalık "fetva makamı" veya "fetva" dan geçilmez.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
gazibaba
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Sep 28, 2004
İletiler: 151
Şehir: türkiye

İletiTarih: Cmt Tem 09, 2005 5:21 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Bismillahirrahmanirrahim;
Demekki Hristiyan dostları Müslümanın akaidine karşı ortak cephe kurmuşlar. Bir yanda kendini Peygamber olarak gören sapık diğer yanda kendini "Papalık Misyonun bir Parçası olarak" gören kişi demekki bunların ortak yönetilme yeri aynı. Bunu öğrendiğimiz iyi oldu.
Bana hakaret edene aynıyla iade ediyorum.
Fikrin bittigi yerde küfür baslar...
Ayet-i Kerimelerden meal aktarılırken Esbab-ı Nuzülü nedir ve Peygamberimiz sav. nasıl tefsir etmiştir bunu bilmek gerekir. Yok öye kafana göre ayet meali yazıp bırakmak
isterseniz önce Hadis-i Seriflerden baslayarak Ayet-i Kerimeyle devam edelim ve bir karsilastirma yapalim:
Bu hadis–i şerifleri iyi saklayın.

Bugün olmazsa yarın, ama er–geç öbür gün size lazım olacaktır. Gerçi ben yazayım da siz ne isterseniz yapın.
Özellikle birinci hadis–i şerif için bir şerh yazayım.
Ünlü diyalogcu akademisyen Prof. Dr. Suat Yıldırım, bir dönem “diyalog; Hıristiyanlaştırma faaliyetinin adıdır” diye yazılar yazmış olsa da, sonradan şiddetli bir diyalogcu oluverdi ve bir Kur’an meali hazırladı. Önsözünde; “Bu meali benden Fethullah Gülen hazırlamamı istedi” diyen Yıldırım, 1400 küsür yıllık İslam tarihinde bir ilke imza attı ve meali “Kitap–ı Mukaddes”ten alıntılar yaparak hazırladı.
Okuyacağınız birinci hadisteki sözleri Hz. Peygamber şu olay sonrası ifade buyurdu:
Hz. Ömer’i elinde içinde Kitap–ı Mukaddes’ten pasajlar olan bir levha gören Hz. Peygamberin yüzü kıpkırmızı kesilir ve ya Ömer yoksa benim getirdiğim dinden şüphe mi ediyorsun ki bu tip şeyleri elinde taşıyorsun der ve aşağıdaki hadis–i şerifi buyurur.
Bu soru ile giriş kısmı son bulsun.
Üzerinde “K.M.’den” pasajlar bulunan bir deri parçasını elinde taşıdığı için Hz. Ömer’e bu tepkiyi gösteren Hz. Muhammed (as), Fethullah Gülen’in isteği üzerine Suat Yıldırım’ın hazırladığı K.M.’li meali görseydi acaba ne yapardı?
Şimdi hadisleri okuyabilirsiniz.
1 – Ehl–i kitaba bir şey sormayınız. Çünkü onlar sapıtmış oldukları için sizi hidayete eriştiremezler. Eğer siz böyle yaparsanız, ya batıl sözü doğrular ya da doğru bir sözü yalanlamış olursunuz. Allah’a yemin olsun ki, eğer Musa bile hayatta olsaydı O’nun bile bana tabi olmaktan başka yapacağı bir şey yoktur.
a– Ahmet Bin Hambel, Müsned, III. 338
b– İbni Kesir Tefsirü’l Kuran–il azim, I– 386
c– Ed Dürrü’l mansur, II– 85
d– Alûsî, Ruhu’l Meanî III_ 210
2 – Muhammed’in nefsi kudret elinde olan Allah’a yemin olsun ki, eğer Musa peygamber sizin aranızda olsaydı da O’na tabi olup beni terk etseydiniz sizler bu halde kesinlikle sapıtanlardan olurdunuz. Halbuki Musa (as) hayatta olup yaşasaydı O’nun bile bana tabi olmaktan başka yapabileceği bir şey yoktur.
a– Darimi, Sünen, Mukaddime bab, 46
b– Ed Dürrü’l Mansur, II. 84
c– Alûsî Ruhu’l Meanî I. 244.
3 – Muhammed’in nefsi kudret elinde olan Allah’a yemin olsun ki bu ümmetten hiç bir kimsenin Yahudi veya Hıristiyan olduğunu duymak istemiyorum. Eğer böyle bir kişi bana inanmadan önce ölürse o ancak cehennemliktir.
a– Sahih–i müslüm, Kitabü’l İman, bab 70
b– Zadü’l Mesir I. 365
c– İbni Kesir, Tefsiru’l Kuran’il Azim, I. 363
4– Ümmetimden veya Yahudilerden yada Hıristiyanlardan her kim benim peygamber olduğumu işitir de bana iman etmezse o kişi cennete giremeyecektir.
a– Ahmet bin Hanbel, Müsned, IV. 396
b– Tefsirü’l Kuran’il azim, II. 266
5– Efendimiz Muaz Bin Cebel (ra)’i Yemen’e gönderirken ona şöyle buyuruyor: “Ya Muaz sen kitap ehli olan bir kavme gidiyorsun. Oraya vardığında onları Allah’ın birliğine, Muhammed (as)’ın da O’nun resulü olduğuna şehadet getirmeye davet et. Bu iki şehadetle sana boyun eğerlerse, Allah’ın kendilerine beş vakit namazı farz kıldığını bildir. Bunu da kabul ederlerse zenginlerden alınıp fakirlere verilmek üzere zekatı farz kıldığını bildir. Bu konuda da itaat ederlerse sakın mallarının en iyilerini almaya kalkma. Mazlumun duasından sakın. Çünkü mazlumun duası ile Allah arasında perde yoktur. “
a– Buharî, Hayatü’s Sahabe I04
Konu ile ilgili
birkaç ayet–i kerime
1 – Yanlarındaki Tevrat ve İncil’de yazılı buldukları o elçiye, o ümmi peygambere uyanlar (var ya) işte o peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten men eder, onlara temiz şeyleri helal, pis şeyleri haram kılar. Ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir. O peygambere inanıp O’na saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen nûra (Kuran’a) uyanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır. (A’raf , 7/157)
2 – De ki: Ey insanlar! Gerçekten ben sizin hepinize göklerin ve yerin sahibi olan Allah’ın elçisiyim. Ondan başka tanrı yoktur. O diriltir ve öldürür. Öyleyse Allah’a ve ümmi peygambere olan Resulüne –ki o, Allah’a ve O’nun sözlerine inanır– iman edin ve O’na uyun ki, doğru yolu bulasınız. (A’raf, 7/ 158)
3 – Mü’minleri bırakıp da kafirleri dost edinenler, onların yanında izzet (güç ve şeref) mi arıyorlar? Bilsinler ki bütün izzet yalnızca Allah’a aittir. (Nisa, 4/139)
4 – O (Allah), Kitapta size şöyle indirmiştir ki: Allah’ın ayetlerinin inkar edildiğini yahut onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, onlar bundan başka bir söze dalıncaya (konuya gelinceye) kadar kafirlerle beraber oturmayın; yoksa siz de onlar gibi olursunuz. Elbette Allah, münafıkları ve kafirleri cehennemde bir araya getirecektir. (Nisa, 4/140)
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
yasin72
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jul 09, 2005
İletiler: 28

İletiTarih: Cmt Tem 09, 2005 5:41 pm    ileti konusu: .. Alıntıyla Cevap Gönder

sayın gazi baba o çok güvendiğin alimlere sor bakalım bu ayetler ne imiş bizlerde öğrenelim


44/DUHAN-10-11-12-13-14:
Fertekıb yevme tetis semau bi duhanin mubin(mubinin). Yagşan nas(nase), haza azabun elim(elimun). Rabbenekşif annel azabe inna muminun (muminune). Enna lehumuz zikra ve kad caehum resulun mubin(mubinun). Summe tevellev anhu ve kalu muallemun mecnun(mecnunun).

Göklerin açık bir dumanla kaplanacağı günü gözetle.
(Öyle bir duman ki;) bütün insanları saracak elim bir azaptır.
ki biz müminleriz .Onlar Rabbimiz diyecekler.Bu azabı bizden kaldır, çünkü muhakkak Onlar öğüt almazlar. Onlara, andolsun ki apaçık bir resul geldi. Sonra ondan yüz çevirdiler ve ona öğretilmiş deli dediler.

Ayrıca Allah Kuranda Al-i İmran Suresi 81. ayetinde yer alan nebilerden (peygamberlerden) sonra gelecek olan bir Resulden bahsediyor.

3/AL-İ İMRAN-81:

Ve iz ehazallahu misakan nebiyyine lema ateytukum min kitabin ve hikmetin summe caekum resulun musaddikun lima meakum le tuminunne bihi ve le tensurunneh(tensurunnehu), kale e akrartum ve ehaztum ala zalikum ısri, kalu akrarna, kale feşhedu ve ene meakum mineş şahidin(şahidine).
Hani o zaman ki; Allah, peygamberlerin (nebilerin) MİSAKini (yeminini) almıştı: Andolsun ki; size Kitap ve hikmet verdim, sizlerden sonra sizinle beraber bulunanı (Allahın sizlere verdiği kitapları) tasdik eden Resul gelince, Ona mutlaka iman edecek ve Ona mutlaka yardım edeceksiniz. Bunu ikrar ettiniz mi ve bu ağır ahdimi üzerinize aldınız mı?İkrar ettik dediler.Öyle ise şahit olun. Ben de sizinle beraber şahitlerdenim buyurdu.

Al-i İmran-81de Allah nebilere Kitap ve hikmet verdiğini söylüyor. Bu nebilerin arasında Peygamber Efendimiz (S.A.V)in de bulunduğu, Ahzab Suresinin 7. ayetiyle kesinlik kazanıyor.

33/AHZAB-7:

Ve iz ehazna minen nebiyyiyne misakahum ve minke ve min nuhın ve ibrahime ve musa ve isebni meryeme ve ehazna minhum misakan galiza(galizen).
Ve nebilerden misaklerini almıştık. Senden de almıştık. (Ayrıca) Nuh (A.S)dan, İbrahim (A.S)dan ve Meryemoğlu İsadan da (almıştık). Ve onlardan galiz (ağır, çok kuvvetli) bir misak almıştık.

Bu ayette oradaki nebilere: Sizlerden sonra gelecek olan Resule iman ve yardım etmek ifadesi yer alıyor. Bu durumda nebilerden sonra gelecek olan bu Resulün, Peygamber Efendimiz (S.A.V) olması mümkün değildir.


22/HAC-52:

Ve ma erselna min kablike min resulin ve la nebiyyin illa iza temmenna elkaş şeytanu fi umniyyetih(umniyyetihi), fe yensehullahu ma yulkış şeytanu summe yuhkimullahu ayatih(ayatihi), vallahu alimun hakim(hakimun).
(Habibim) senden önce gönderdiğimiz hiçbir peygamber ve resul yoktur ki; bir şey dilediği zaman, şeytan onun arzusuna karıştırmamış olsun. Bununla beraber Allah, şeytanın bıraktığı şeyi giderir. Sonra Allah, ayetlerini sabit kılar (sağlamlaştırır). Allah, herşeyi bilir ve hikmet sahibidir.

Hac-52de Allah:Senden evvel ne nebilerden ne de resullerden kimse göndermedik ki? buyuruyor. Nebi ve resul kavramları, kesinlikle birbirinden ayrılıyor.
Furkan Suresinin 27, 28, 29, 30. ayetlerinde de kavminin Kuranı terk ettiğini söyleyen ve Peygamberimiz (S.A.V)den sonra gelecek bir Resulden bahsediyor. (Hiç kimse Peygamberimiz (S.A.V) zamanında Kuranın terk edildiğini iddia edemez.)

25/FURKAN-27-28-29-30:

Ve yevme yeadduz zalimu ala yedeyhi yekulu ya leytenit tehaztu mear resuli sebila(sebilen). Ya veyleta leyteni lem ettehız fulanen halila(halilen). Lekad edalleni aniz zikri bade iz caeni, ve kaneş şeytanu lil insani hazula(hazulen).
Ve kaler resulu ya rabbi inne kavmit tehazu hazel kurane mehcura (mehcuren).
Zalimlerin herbiri iki elini ısırdığı o günde şöyle diyecekler: Ne olurdu, O resul ile beraber, sebili (Allaha ulaştıran yolu) tutsaydım.Yazıklar olsun bana, ne olurdu filanı dost edinmeseydim. Andolsun ki; bana Kuran gelmişken o, beni zikirden saptırdı. Şeytan, insanı yalnız bırakır. Resul dedi ki:Yarab, kavmim Kuranı terkettiler.

Bu 3 grup ayet, Peygamber Efendimiz (S.A.V)den sonra bir Resulün geleceğini kesinlikle ispat ediyor. Biz işte o Resulüz. Mehdi Resulüz.
Peki 3 grup ayette bahsedilen bu Resul gerçekten Biz miyiz?
Kuran gerçekten unutulmuş mudur?
Kuran 28 basamakta 7 safha ve 4 teslim içerir.
1- Allaha ruhu ölmeden evvel ulaştırmayı dilemek (3. basamak)
2- Mürşide ulaşıp tabi olmak (14. basamak)
3- Ruhu Allaha ulaştırmak (21. basamak)
4- Vechi (fizik vücudu) Allaha teslim etmek (25. basamak)
5- Nefsi Allaha teslim etmek (27. basamak)
6- İrşada ulaşmak (28. basamağın 4. kademesi)
7- İradeyi Allaha teslim etmek (28. basamağın 5. kademesi)
Kurandaki bu 7 safhanın 7si de farzdır ve bugün tamamen unutulmuştur.
Sahabe bu 7 safhayı yaşayarak 4 teslimi gerçekleştirmiştir, bunu da kimse bilmiyor.
Allah bu hakikatleri Bize öğretmiş ve İslam aleminin ve dünyanın, kainatın ezeli dini olan Hz. İbrahimin hanif dininde birleştirilmesi görevini Bize vermiştir.
Ve bütün bunların açıklanacağı zaman tam bu zamandır (2004 yılı ise).
Ve de bunların hepsini açıklamış ve ispat etmiş durumdayız ve bilgisayarların hafızasında bir ispat belgesi olarak muhafaza ediyoruz.
O zaman Biz, o beklenen MEHDİ - RESULüz.
Şimdi söylediklerimizin özet olarak ispatına gelelim ve ilk suali soralım ve cevaplarını ayetlerle verelim:
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
yasin72
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jul 09, 2005
İletiler: 28

İletiTarih: Cmt Tem 09, 2005 5:42 pm    ileti konusu: .. Alıntıyla Cevap Gönder

haddimi aştığım için özür dilerim küfür etmedim
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
yasin72
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jul 09, 2005
İletiler: 28

İletiTarih: Cmt Tem 09, 2005 5:45 pm    ileti konusu: .. Alıntıyla Cevap Gönder

dikkat ederseniz ben size ayetlerden örnek veriyorum siz bana el yazması kitapları delil getiriyorsunuz el yazması kitaplar ın birine ak dediğine öbürü kara der kuran böyle değil siz insan tarafından yazılmış kitapla Allah tarafından yazılmış kitabı karşı karşıya getiriyorsunuz
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
gazibaba
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Sep 28, 2004
İletiler: 151
Şehir: türkiye

İletiTarih: Cmt Tem 09, 2005 5:46 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Ayet-i Kerimelerle devam edelim İnşallah bu yazılan Ayet ve Hadis'leri okursunuz...
Kuru bir meal olmasın diyede size kırık manalarını ve Müfessirlerin tefsirinide yazacağım.... İnşallah verimli olur "Din nasihattir" Buyurmakta Sevgili Peygamberimiz sav. Efendimiz...
Bir yandan tebliğ yapıyoruz yalanına sarılan yerli diyalogcular, bir yandan da Hıristiyanları/Hıristiyanlığı, Kur’an ayetlerini bile çarpıtarak meşru ve makul göstermeye çalıyorlar. Bu uğurda en fazla tahrif edilen ayetlerden biri de Al–i İmran Sûresi 64. ayetidir.
Dünyanın tam da bir Vatikan/Papa şovunu yaşadığı bir zamanda bu hizmeti(!) üstleneler tebliğ yapmıyor, sadece Müslüman’ın kalbinde, imanının gereği bulunan “haçlı ruhuna tepkiyi” sıfırlamaya çalışıyor.

Allah’ın müşrik dediğine “rahmet ve mağfiret dilekleri” bu sayede havalarda uçuşuyor.

Ayetin meali şöyle: “(Resulüm!) De ki: Ey Ehl–i Kitap! Sizinle bizim aramızda müşterek olan bir söze geliniz: Allah’tan başkasına tapmayalım; O’na hiçbir şeyi eş tutmayalım ve Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilahlaştırmasın. Eğer onlar yüz çevirirlerse, işte o zaman: Şahid olun ki biz Müslümanlarız deyiniz” (Al–i İmhan, 3/64).

Birilerinin ısrarla iddia ettiğinin aksine bu ayet–i kerime, adına Ehl–i Kitap denen bir grubu, savunageldikleri yanlışları, diğer bir ifadeyle inanageldikleri bâtılı terk edip, yüce İslam dininin yeryüzüne yerleştirmeyi hedeflediği tevhidi kabule, yani Allah’ın birliğine imana davet ediyor.

İsterseniz önce biz bu ayetle ilgili tefsirlere müracaat edelim ve bakalım müfessirlerin yaptığı izahlarda diyalogla ilgili bir bilgi var mı?

Önce kırık mana verelim:

Kul: De ki; (ey Resulüm)
Ya ehle’l kitab: Ey Kitap Ehli olan (Yahudi ve Hıristiyan)lar! Taberî: Burada umumi bir davet var. Ne Hıristiyanlar Yahudilerden, ne de Yahudiler Hıristiyanlardan az veya çok muhatap kabul edilmişlerdir. Hepsi aynı oranda mesuldür. (Camiü’l Beyan)

Teâlev: Gelin! Taberî: İkbal edin, dönün.

İlâ Kelimetin: Bir söze. (Alûsî: bir kelama.)

Sevain: Ölçü, adil,

İlâ Kelimetin Sevain: Ölçü olan kelimeye. Adil olan kelimeye. Herkes için aynı ölçüde bağlayıcı olan kelimeye. Yani hem Tevrat’ta, hem İncil’de ve hem de Kur’an’da söylenen ve ihtilaf edilmeyen kelimeye. Ya da Allah’ın hiçbir ahkamında zıttı söylenmeyen kelimeye. (Alûsî)

Ebu’l Aliye’den gelen rivayete göre; Kelimetü’n Sevâ: “Lailahe illellah” demektir. (Taberi)

Beynenâ ve beyneküm: Bizimle sizin aranızda.

Bizimle sizin aranızda aynı derecede önem taşıyan, ölçü olan, bizi ve sizi aynı oranda ilgilendiren, şu ana kadar gelmiş olan Allah’ın bütün şeriatlarında zıttı söylenmemiş olan şey nedir?:

– Ella Nabude illellah: Biz ve siz ancak Allah’a tapacağız. (Alûsî: O’na ibadet ederek ve ibadeti sadece O’nun için yaparak birliğine iman ettiğimizi ispat edeceğiz.)

– Vela nüşrike bihi Şey’en: Başka hiç kimseyi ona ortak koşmayacağız.

– Vela yettehıza ba’duna Ba’den erbaben min dünillahi: Ve Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi Rableştirmesin.

(Hâzin: Çünkü Hıristiyanlar Allah’tan başkasına, Mesih’e ibadet ettiler ve “Baba”, “Oğul” ve “Kutsal Ruh” şeklinde Bir olan Allah’ı üçleyerek şirk koştular. Allah’ı bırakıp din adamlarını ve rahiplerini Rabler edindiler. Şöyle ki; Allah’a ortak koşma noktasında ne emrediyor idi iseler onlara itaat ediyorlardı ve onlara secde ediyorlardı. İşte bunun manası; Allah’ı bırakıp birbirlerini Rab edinmekti. (Mecmeü’t Tefasir, Hazin, c.1 s.513).

– Fein tevellev: (Ey Resulüm) Eğer (Ehl–i Kitap bu davetten) yüz çevirirlerse; (Alûsî: Bütün peygamberlerin ve semavi kitapların ittifak ettiği bu hakikatten yüz çevirirlerse) (Hazin: Onlara yaptığın bu davetten yüz çevirirlerse)

– Fe Kûlû: Siz (Alûsî: Ey Resulüm ve müminler) deyiniz ki;

– Eşhedû: Şahid olun! (İbni Abbas: Siz bilin ki)

– Bienna Müslimüm: Biz Müslümanlarız.

(Eşhedû bienna Müslimûn: Nesefî: İtiraf ve kabul edin ki, siz değil, Müslüman olan bizleriz.)

Başka hiçbir tefsire müracaat etmeden bile gayet net olarak manası anlaşılan bu ayetten yola çıkarak, Ehl–i Kitap diye vasıflanan Hıristiyan ve Yahudilerle diyaloğun Kur’an’ın emri olduğunu söylemek için insanın ciddi manada bir gaflet içinde olması gerekir.

Bunun yanında yukarıdaki ayet–i kerimeyi tek başına ele almak bizi sağlıklı bir neticeye ulaştırmaz. Al–i İmran 64. ayetini, devamı ayetlerden bağımsız ele almak ve hiç de ilgisi olmayan bir mana ile izaha kalkışmak kasıt taşısa gerektir. Birbiriyle bağlantılı olan ayetleri ancak beraber mütalaa ettiğimiz zaman ancak murad–ı ilahiyi anlayabiliriz. Aksi durumda hem biz yanılırız hem de başkalarını yanıltmış oluruz. Bu ayette, Müslümanlara Ehl–i Kitapla diyalog içinde olmak emrediliyor diyebilmemiz için müteakip ayetlerin de bu fikri desteklemesi ya da, 64. ayette ele alınan konunun dışında, tamamen ayrı bir hükmü taşıması gerekir
Şimdi de isterseniz devamı ayetleri ele alalım.

“Ey Ehl–i kitap! İbrahim hakkında niye çekişirsiniz? Halbuki Tevrat ve İncil, kesinlikle ondan sonra indirildi. Siz hiç düşünmez misiniz?” (Al–i İmran 3/65).

“İşte siz böyle kimselersiniz! Hadi hakkında bilgi sahibi olduğunuz konuda tartıştınız; fakat bilgi sahibi olmadığınız konuda niçin tartışıyorsunuz! Oysa ki, Allah her şeyi bilir, siz ise bilmezsiniz” (Al–i İmran, 3/66).

“İbrahim ne Yahudi, ne de Hıristiyan idi; fakat O, Allah’ı bir tanıyan dosdoğru bir Müslüman’dı; müşriklerden de değildi” (Al–i İmran, 3/67).

“İnananlardan İbrahim’e en yakın olanı, O’na uyanlar, şu peygamber (Muhammed) ve (O’na) iman edenlerdir. Allah müminlerin dostudur” (Al–i İmran, 3/68).

“Ehl–i Kitaptan bir kısmı istediler ki, ne yapıp edip sizi saptırabilsinler. Oysa onlar sadece kendilerini saptırırlar da farkına bile varmazlar” (Al–i İmran, 3/69).

“Ey Ehl–i Kitap! (gerçeği) görüp bildiğiniz halde niçin Allah’ın ayetlerini inkar edersiniz?” (Al–i İmran, 3/70).

“Ey Ehl–i Kitap! Neden doğruyu eğriye karıştırıyor ve bile bile gerçeği gizliyorsunuz?” (Al–i İmran, 3/71).

Birilerinin ısrarla Ehl–i Kitapla diyalog içinde olmak manası çıkardığı Al–i İmran suresi 64. ayetinden sonra gelen ilk ayette yüce Allah, adına Ehl–i Kitap denen kişilerin bir yanılgı ve hata içinde olduklarını ifade ettikten sonra, kendilerine şöyle hitap ediyor: “Siz hiç düşünmez misiniz?”

Bir sonraki ayet ise çok daha düşündürücü bir mana ihtiva etmektedir: “İşte siz böyle kimselersiniz.” Ve devamında, “Bilgi sahibi olmadığınız konuda niçin tartışıyorsunuz!” Ve sonunda da; “Oysa ki Allah bilir, siz bilmesiniz.” Allah’ın bu ifadelerle kendilerine hitap ettiği kimselerle iki ayet önce diyalog içinde olmayı emrettiği hükmünü nasıl çıkartabiliyoruz?

Daha sonra gelen ayetler ehl–i kitaba daha ağır ithamlarda bulunmuyor mu? “Ey Ehl–i Kitap gerçeği görüp bildiğiniz halde niçin Allah’ın ayetlerini inkar edersiniz.” Ve, “Ey Ehl–i Kitap! Neden doğruyu eğriye karıştırıyor ve bile bile gerçeği gizliyorsunuz?”

Bu kadar açık ve net olarak, Allah’ın; “bâtılda olduklarını”, “gerçeği gizleyip bâtılı savunduklarını” ifade ettiği kimselerle diyalog kurmayı dinin bir emri gibi sunmaktan daha büyük bir cinayet olabilir mi? Bunu yaparken de Allah’ın bir başka ayetinin manasını saptırıp delil olarak göstermek gafletle veya hata ile izafe edilemeyecek kadar büyük bir vahamettir.

Eğer Al–i İmran suresi 64. ayetten sonra gelen ayetler Ehl–i Kitabın hatalarını, kasıtlı davrandıkların ve bâtılda olduklarını ifade etmeyip bir takım özelliklerini sıralasa idi, ya da kendilerinden değil de başka konulardan bahsetseydi bile sadece 64. ayet bile. Ehl–i Kitapla diyalog içinde olmayı değil, onları Allah’ın birliğine davet etmenin Müslümanlar üzerine bir görev olduğunu ispat için yeterli olurdu.

Şunu da hemen belirteyim ki, Cenab–ı Hak, sadece 64. ayetten sonra gelen ayetlerde değil, –ileride de ele alacağımız gibi– önceki ayetlerde de Ehl–i Kitabın batıl şeylere inandıklarını ifade ediyor.

Sadece ifade etmekle de kalmıyor, 61. ayette de, yanlışta ısrar etmeleri durumunda, hak olanın ortaya çıkması için Hz. Peygembere (as); Ehl–i Kitapla “mübaheleyi/lanetleşmeyi bile emretmektedir..

Yani savunduğu şey konusunda kim yanlışta ise Allah onu kahretsin; mübahelenin manası budur.

Bir başka önemli konu ise vahyin ilk muhatabı olan Hz. Muhammed’in (as) bu ayeti Hıristiyanlarla diyalog organizelerinde bulunmak, papazlara bu organizelerde dua yaptırmak, ezan ve çan sesini aynı ana denk getirmek ve minyatür bir sırat köprüsü kurdurup önce hahamları–papazları sonra da ashabı geçirmek için bir delil olarak kullanmamış, tam aksine özellikle de söz konusu ayeti en tepe noktada bulunan krallar da dahil, onları İslam’a davet etmek için kullanmıştır.

İşte size bunun ispatı.

Aşağıdaki metin Hz. Peygamberin (as) İslam’a davet mektubudur.

Bakın bakalım papaya sunulan o malum mektuba benziyor mu?

“Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. Allah’ın kulu ve peygamberi Muhammed’den (as), Rumların büyüğü Herakl’e! Hidayete uyup doğru yola gidene selam olsun! Sizi İslam’a davet ediyorum! Müslüman olunuz, selamet bulursunuz! Allah ecrinizi iki kat verir. Bundan yüz çevirirseniz dalalette kalan bütün halkın vebali size yüklenir.”

Mektup çok açık bir şekilde Hıristiyan kralını İslam’a davet ediyor. Yani Hz. Peygamber bu ve diğer Hıristiyan devlet başkanlarına: “Müslüman olun ki, kurtuluşunuz ancak mümkün olsun” diyor. Hz. Peygamberin (as) İslam’a davet mektubunu, Al–i İmran Sûresi 64. ayeti ile bitmesi çok manidardır.

“Ey Ehl–i Kitap! Geliniz, sizinle aramızda ölçü olan kelime üzerinde birleşelim ki; Allah’tan gayrısına kulluk etmeyelim, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım, birbirimizi Allah’tan gayrı Rab edinmeyelim. Şayet bundan yüz çevirecek olurlarsa de ki, hepiniz şahit olun, biz işte Müslümanız” (Al–i İmran, 3/64).

Peki; ilahi vahyin ilk muhatabı, bu ayet–i kerimeyi Ehl–i Kitab’ı İslam’a davet için kullanırken, bugünkü kimi teologların ve “hocaefendilerin” bu ayeti Ehl–i Kitapla diyalog kurmak, iftarda beraber olmak ve onlara iftar duası yaptırmakta delil göstermelerinin sebep–i hikmeti ne ola ki?
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
yasin72
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jul 09, 2005
İletiler: 28

İletiTarih: Cmt Tem 09, 2005 6:01 pm    ileti konusu: .. Alıntıyla Cevap Gönder

bizler hırıstıyan ve musevileri melek görmüyoruz sütten çıkmış da değiller ama esas düşman Allah düşmanları onlar ehveni şer en azından kitap ehli unutmayınki Hz ademden bu yana hep tek din gelmiştir insanlar bozmuştur kuran değiştirilememiş rahmanın korumasında fakat şeytan boş durmamış uygulamayı değiştirmiş 14 asırdan bu yana çok şeyler değişmiş bunların hepsi bir bir çıktı din hurafelerden ayrılıyor buna fıkıh ehli karşı çıkıyor çünkü fıkıh kuranın tamamı demek değil onlar ilmi kesbi sadece öğrendiğini öğretebilir Allah ile irtibatlı değiller kalp gözleri kapalı islamı sahabe ve osmanlı yaşadı cihana hakim oldular 3. süde mehdi ile yaşanacak bekleyin ve görün
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
dagdeviren
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Apr 04, 2004
İletiler: 61

İletiTarih: Cmt Tem 09, 2005 9:04 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Yasin 72 sen önce müslüman olduğunu isbat için kelime-i şehadet getirirmisin. Çünkü bizim resulumuz son resul Kainatın efendisi Muhammed Mustafa (s.a.v) bundan dolayı da

Alıntı:

Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhuve resuluhu

diyoruz.

Ve de son peygamberin son resul olduğunu da ikrar ediyoruz.

Senin resulun kim , kelime-i şehadetin ne ?

Söyleki millet kiminle muhatap olduğunu bilsin...

....
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Yeni Başlık Gönder   Bu başlık kilitlenmiştir; cevap yazamaz, iletileri değiştiremezsiniz 3. sayfa (Toplam 7 sayfa)

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6, 7  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1