Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - 7 yaşındaki çocuklara bile misyonerlik
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4, 5  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 4. sayfa (Toplam 5 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
drmfk
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jun 03, 2005
İletiler: 361

İletiTarih: Cmt Ekm 01, 2005 11:46 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Muhterem uzun uzun yazdıklarınıza cevaplar gelecek, sabırlı olunuz.
Ancak nakillerinizin ne kadar mesnedsiz olduğunun isbatı olarak yazdıklarınıza gözgezdirirken farkettiğim reşid rıza denen mezhepsiz köpek, soysuz abduhun soysuz talebesi dahi sizin din cuhelası olduğunuzun isbatı için yeterlidir.
Yalnız safsatalarınız o kadar uzun ki size cevabm iyice inceleme gerektirdiğinden biraz gecikecek.
Kaynaklarınızı doğru seçiniz.
Okuduklarımdan şüphem yok, kesinlikle ve kat'iyetle bir mezhepsizin safsataları olduğunu bilmekteyim.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kumruli
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Sep 27, 2005
İletiler: 20

İletiTarih: Cmt Ekm 01, 2005 11:47 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

arkadaşlar lütfen yularıda ki alıntı tesbitleri okumadan yazmayınız.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
drmfk
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jun 03, 2005
İletiler: 361

İletiTarih: Cmt Ekm 01, 2005 11:51 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Reşid rızada onun hocası abduhta ve dahi cümle mezhepsiz ve dinde reformistler şerefsizdir.
Cevapları vereceğim az sabırlı ol.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kumruli
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Sep 27, 2005
İletiler: 20

İletiTarih: Pzr Ekm 02, 2005 12:00 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

kurtoglu
bu terbiyeni nereden
''ANALARIMIZ FARKLI ŞEYLERDN ZEVK ALIYOR''

CÜMLESİNİ YAZACAK ADAM BU ÜLKÜDE YOK !
VE BU ARKADAŞIN ADABINA SAHİP CIKACAK BİRİLERİN
DE KÜFRE ORTAK OLDUGU NU SÖYLEMEME GEREK YOK

ANAN BAŞIM GÖZÜM ÜSTÜNE
'' BABANIN SUCUNDAN OGUL, OGULUN SUCUNDAN DA BABA MESÜL DEGİLDİR ''
HÜKMÜNE RİAYET VAR BİZDE
AMA SENİN LE BURADAKİ DİGER ARKADAŞLAR DA ŞAHİT Kİ
MUTLAK ADELETİN OLDUGU GÜNDE GÖRÜŞECEGİZ!



BU SİTEYİ YÖNETENLER NASIL KÜFRE İZİN VERİYORLAR!!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kurtoglu1919
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Dec 03, 2004
İletiler: 940
Şehir: AVUSTURYA/VIYANA

İletiTarih: Pzr Ekm 02, 2005 12:52 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

--------------------------------------------------------------------------------

kumruli demiş ki:
kurtoglu
bu terbiyeni nereden
''ANALARIMIZ FARKLI ŞEYLERDN ZEVK ALIYOR''

CÜMLESİNİ YAZACAK ADAM BU ÜLKÜDE YOK !
VE BU ARKADAŞIN ADABINA SAHİP CIKACAK BİRİLERİN
DE KÜFRE ORTAK OLDUGU NU SÖYLEMEME GEREK YOK

ANAN BAŞIM GÖZÜM ÜSTÜNE
'' BABANIN SUCUNDAN OGUL, OGULUN SUCUNDAN DA BABA MESÜL DEGİLDİR ''
HÜKMÜNE RİAYET VAR BİZDE
AMA SENİN LE BURADAKİ DİGER ARKADAŞLAR DA ŞAHİT Kİ
MUTLAK ADELETİN OLDUGU GÜNDE GÖRÜŞECEGİZ!



BU SİTEYİ YÖNETENLER NASIL KÜFRE İZİN VERİYORLAR!!




SEN KIMIN AKLINA HIZMET EDIYORSUN ????
ÖNCE BUNUN CEVAP INI VER !!!

ALLAH KATIN;DA BEN SENDEN DAVACI OLACAM SANA DEMEDIM MI BEN ;ERMENILERE ONA BUNA HIZMET ETME DIYE !!!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
drmfk
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jun 03, 2005
İletiler: 361

İletiTarih: Pzr Ekm 02, 2005 1:15 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

kumruli demiş ki:
drmfk
arkadaş bazı ayet meallerini eksik yazma lütfen--maide 72 eksik yazmışsın
maide 51 içinde aşagıyı bir oku
...........................................................................................................

...........................................................................................................

...........................................................................................................
Bu âyetler ve onlara yapılan tefsirler Müslümanların başka din mensupları ile barış içinde bir arada yaşayabileceklerini, özellikle Tevrat ve İncil gibi kitapları semavi kitap, Hz. Musa ve Hz. İsa ve diğer peygamberleri de peygamber olarak kabul ettiklerini, İslâm’ı din olarak kabul etmeyenlerle de bir arada bulunabileceklerini tasrih etmenin ötesinde, onlardaki inanç ve faziletleri takdir ederek onlarla görüşüp konuşmalarını, iyi beşeri münasebetler kurmalarını istemektedir. Böylece Müslümanlar; diğer din mensuplarıyla birbirinin varlığını kabullenme, bulundukları konumda birbirlerini bizzat kendilerinin tanıtmasıyla tanıma, iyi beşeri ilişkiler kurma ve bilhassa pratik hayatta bulunacak ortak taraflarda işbirliği yapma alanlarına yayılacak bir diyalogda bulunabilirler. Nitekim bu prensipler, nazariyede kalmamış, Hz. Peygamber (s.a.s.) döneminde, Hulefayı Raşidîn döneminde, daha sonraki zamanlarda ve günümüze en yakın Osmanlı döneminde de uygulanmıştır.

bir oku birade

Muhterem;
Başta özür diliyorum.Kopyala yapıştır yapmadığımız ve bizzat yazdığımız için maide suresinin 72. ayetinin mealini yazarken sehven eksik yazmışız.Düzeltiyor ve tüm kardeşlerimizden özür diliyoruz.Doğrusu şöyle olacaktı:
Allah,Meryem oğlu mesihtir diyen kairdir.Oysa mesih onlara :"Ey israiloğulları hem benim hemde sizin rabbiniz olan Allaha ibadet edin. Allah kendine şirk koşana cenneti haram kılar;artık onun yeri ateştir ve zalimleri [ateşten kurtaracak] bir yardımcı yoktur.

Yukarıda yorum olduğu, nakil olmadığı açıkça belli olan son paragraf hariç diğer nakillerinize itirazımız yoktur.Ancak biz asla ehl-i kitap veya zımmi olsun kafirlerle birarada yaşayamayacağımızı iddia etmedik.Bunun da bu gün mücadelesi verilen diyalogla alakasını kuramadık zira fg açık seçik Papalık misyonunun bir parçası olduğunu meşhur mektubunda ifade ediyor.Hamdolsun bizler papalık misyonunun değil islam akaidinin bize yüklemiş olduğu misyonun parçasıyız ve bundan şeref duyuyoruz.
İyi beşeri münasebet kurmak elbette gerektiği şekli ve kadarıyla yapılmalıdır.Ancak onlardaki inançın takdir edilmesi mevzu bahis olamaz zira onlar(Bu gün ki isevi ve musevileri kasdediyoruz) İmanın ilk şartı olan Allahın varlığı ve BİRLİĞİ konusunda yani taa başta şirk koşarak bizden ayrılıyorlar.Fazla uzun tutmamak için diğer şartlardaki kat'i ayrılıkları örneklemiyorum.
Diyalog gibi manası gayet hoş olan bir kelimenin ardına sığınarak semavi dinlerin birleştirilmesi gibi bir amacı Asr-ı Saadette müslümanlarla gayri müslimler arasındaki münasebetleri birbirine karıştırmak bedbahtlığın büyüğü olur.Bundan sakınmanızı temenni ederim.
Selametle...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
drmfk
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jun 03, 2005
İletiler: 361

İletiTarih: Pzr Ekm 02, 2005 1:42 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

kumruli demiş ki:

1- Mekkî dönemin sonlarında nâzil olan şu âyette Ehl-i Kitap ile yapılması emr edilen şu muhavere en ideal bir davranış nümunesini sergilemektedir: “Hak-sızlığa sapanları dışında Ehl-i Kitap’la en güzel olan şeklin dışında bir tarzla mücadele etmeyin ve onlara şöyle deyin: ‘Biz, hem bize indirilen Kitaba, hem size indirilen Kitaba iman ettik.” (Ankebût, 29/46) Ne kadar müsamahakâr olursa olsun, hiçbir insan zulme tahammül edemez ve etmemelidir. Bu itibarla Kur’ân zalim olmayanlarla en güzel bir tarzda görüşmeyi tavsiye buyurmaktadır. Böylece en makul ve nazik bir söylem ile: “Sizin kitabınız da hak kitap, aynı İlah’a ibadet ediyoruz. O’na itaat esasında birleştiğimize göre, dinin aslında beraberiz. Bu çerçevede, bir arada yaşayabilir ve konuşabiliriz” mesajı verilir. “Bu ifade Müslümanların onlarla iyi geçinmelerinin ilkesel gerekçesini ortaya koymaktadır. Zira -putperest Arap’ların aksine- Müslümanlarla Ehl-i Kitap arasında bir inanç yakınlığı bulunmakta, yani Müslümanlar onların Kitaplarının hak kitap olduğunu kabul ettikleri gibi temelde ulûhiyyet konusunda da onlarla aynı inancı paylaşmaktadırlar. Ehl-i Kitap’taki tevhid ilkesine aykırı inançlar, onların dinlerinin aslında bulunmayıp sonradan ortaya çıkmış bir sapmadır. Sonuç olarak Müslümanların temel inanç konularında kendileriyle aynı çizgide gördükleri Ehl-i Kitab’ı düşman bilmeleri anlamsızdır. Müslümanlarla Ehl-i Kitap arasında daha sonra baş gösteren çatışmalar, Müslümanlardan kaynaklanmış değildir. Nitekim tarihî bilgiler de bunu doğrulamaktadır. Bu açıklama-lar dikkate alındığında, haksızlığa sapanlar dışında Ehl-i Kitap’la iyi geçinmeyi emreden bu âyetin, sava-şa izin veren daha sonraki âyetlerle nesh edildiğini ileri süren görüşün de isabetli olmadığı ortaya çıkmaktadır. Zira bu âyetin “İçlerinden haksızlığa sapanlar dışında” şeklindeki istisna bölümü, zaten gerektiğinde savaşmaya kadar varacak olan sertliğe sertlikle mukabele yolunu açık tutmaktadır. Nitekim müfessirler de bu yönde yorumlar aktarmışlardır (Meselâ bk. Taberi, XXI, 2; İbn Kesir, VI,292; nakl: DİB, Kur’ân Yolu, Ankebut, 29/46 tefsiri, IV, 258).


Çok tehlikeli ibareler.Amenna bizler indirilen tüm kitaplara iman ediyoruz.Yalnız şu husus dikkatlerden kaçıyor sanırım.Bizim imanımız bu gün elde olan, değiştirildiği bilinen tevrat ve incile değil asıllarınadır. Bu gün mevcut olan kitaplarada iman ediyoruz demek ne büyük talihsizliktir.

Ne kadar açık bir ifadedir:Hak-sızlığa sapanları dışında Ehl-i Kitap’la en güzel olan şeklin dışında bir tarzla mücadele etmeyin ve onlara şöyle deyin: ‘Biz, hem bize indirilen Kitaba, hem size indirilen Kitaba iman ettik.” (Ankebût, 29/46)
"Haksızlığa sapanlar dışında"; Hazreti İsa'ya uluhiyet isnad etmekten daha büyük bir haksızlık düşünülebilir mi?Veya Hazreti Uzeyr Aleyhisselamı Allah-u Tealanın -haşa- oğlu kabul etmek en büyük haksızlık değil midir?

Ne kadar sapkın bir anlatım:...yani Müslümanlar onların Kitaplarının hak kitap olduğunu kabul ettikleri gibi temelde ulûhiyyet konusunda da onlarla aynı inancı paylaşmaktadırlar.
Biz bir olan, zati ve subuti sıfatlarına iman ettiğimiz Allah-u Tealaya inanıyoruz.Onlar ise malumunuz.Daha fazla uzatmak istemiyorum.Bizim imanımız ne temelde ne de teferruatta onlarla aynı inanç paylaşma gibi bir yanılgı içerisinde değildir.


Haksızlığa sapanlar kısmını sadece kendi nefsine yormakta sanırım,yazar.
Eee papalık misyonunun parçası olanlara da bu yakışır.
Selametle....
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
drmfk
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jun 03, 2005
İletiler: 361

İletiTarih: Pzr Ekm 02, 2005 2:07 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

kumruli demiş ki:

Bazı müfessirler bu âyetteki övgünün, ancak Ümmet-i Muhammed’e olabileceği düşüncesinden hareketle bu âyette “Ehl-i Kitab”a Ümmet-i Muhammed’in da dahil olduğunu söylemişlerdir. Fakat bu yorum, Kur’ân’ın kullanışı ile uyum sağlamaz. Muhammed Reşid Rıza diyor ki: “Öyle anlaşılıyor ki müfessirlerimizin çoğu, Ehl-i Kitap içinde Allah’a iman eden ve makbul işler yapan kimselerin bulunabileceğini anlamakta güçlük çekmişler, bu sebepten de bu ve benzeri âyetleri açıklamakta tutarsız şeyler söylemişlerdir. Muhammed Abduh bu âyetin tefsirinde dedi ki: “Bu âyet gerçeği açıklamakta ve mezkûr yanlış anlamayı izale etmede İlâhi adaleti dile getiren bir prensibi belirtmektedir. Bu âyet bütün peygamberlerin, Allah’ın tek dini olan İslâm’ı tebliğ ettiğine delildir. Keza bu dini benimseyen, samimi olarak onunla amel eden, marufu emr edip münkerden sakındıran kimselerin salihlerden olduklarına delâlet etmektedir. Bu adalet, Ehl-i Kitap tarafından ileri sürülebilecek bahaneyi de ortadan kaldırmaktadır. Şayet böyle bir âyet olmasaydı onlardan, kendilerini samimi mü’min bilip hayırlı işler yapan, iyilikler yapıp da kötülükleri önlemeye çalışanlar şöyle diyebilirlerdi: “Eğer Kur’ân gerçekten Allah’ın Kitabı olsaydı, bizi fasıklarla, dinden sapanlarla bir tutmazdı.. Çünkü biz gerçek, samimi mü’miniz.” Ayrıca burada onları istimale yani İslâm’a teşvik ve ümmetler arasındaki tefrikaya son verme vardır. Bu taassup, mukabil tarafta olanın fazilet ve meziyetini itiraf etmek istemez. (…) Zahir olan şudur ki, daha önceki âyet gibi bu âyet de kendi dinlerine tabi olan Ehl-i Kitap hakkındadır. Bu âyette bildirilen mü’minleri “İslâm’a giren Ehl-i Kitap” olarak tefsir eden Süyuti ve diğer bazı müfessirlerden farklı olarak biz böyle anlıyoruz. Zira Müslümanlar “Ehl-i Kitap” vasfı ile değil, “mü’minler” olarak medh olunurlar.” (Tefsîrul-Menar, Âl-i İmran 113’ün tefsirinde, 4: 72).

Daha sonra M. Reşid Rıza şöyle devam eder: “Ehl-i Kitap’tan bir grubun dinlerinde hak üzere istikamette olmaları, bu sûrenin başında Tevrat ve İncil’in kısmen zayi veya tahrife maruz kaldığını bildirmemizle bir çelişki teşkil etmez. Nitekim Sünnet’in bir kısmına vakıf olup bazı hadis-i şerifleri ezberleyen ve onlarla amel eden, onlara tam sarılan Müslümanlar hakkında “Sünnet’le kaim ve hadisle amil” denilebilir. Oysa hadisler içinde lafzen olmayıp manâsıyla nakl edilenler, zaif hatta mevzu olanlar da vardır. Hatta bazı Haşeviyye gibi âyet ve hadisleri manen tahrif ederek kendi görüşlerini revaçlandırmaya çalışanlar da bulunmaktadır. Âyetin devamını ise bizim tercih ettiğimiz yoruma göre şöyle anlamaktayız: “Onlar, dinlerinde bulunan münacat, zikir, ilahi ve duaları okurlar. Bu ilahiler onların kitaplarında -özellikle Hz. Davud’un Mezmurlarında- bolca mevcuttur” ve müteakiben Mezmurlar 36, 5-13; 25, 1-6 bölümlerini iktibas eder ve şöyle ilave eder: “Bu kabil zikir ve duaları çoktur. Edip bir Arap onların üsluplarında garabet görürse, bunların, zayıf tercümelerden ibaret olup Ehl-i Kitab’ın kendi lisanlarında çok beliğ ve tesirli olduğunu düşünmelidir.”

M. Reşid Rıza âyetin devamındaki “Bunlar Allah’ı ve ahireti tasdik eder (…)” kısmını da şöyle tefsir eder: “Onlar gönülden iman eder ve bu iman, Allah’ı tam manâsıyla tazim etmelerini ve ahiret için hazırlık yapmalarını sağlar. Yoksa hemcinslerinin ekserisi gibi, sahibinin gurur ve iddiadan başka bir hissesi olmayan etnik bir iman tarzında inanmazlar (Bu son cümlenin altını R. Rıza kendisi çizmektedir). “İyiliği yayar, kötülükleri önlerler” cümlesinin tefsirinde de: “Tarihin de bildirdiği üzere, ümmetlerine fısk ve bozukluk galip olduğundan, ümmet çapında yankı uyandırmasa da, kendi hususi dairelerinde emr-i bi’l-maruf ve nehy-i münker yaparlar.” “V’Allahu alîmun bi’l-müttakin” hakkında da: “Allah onları amellerine ve içlerindeki niyetlerine, gerçek imanlarına ve imanın semerelerini bozmaktan kaçınmalarına göre ödüllendirir. İşte böyle olanlar kurtulurlar. Şu halde din ırkçılığına (el-qavmiyye’d-diniyye) itibar olunmaz. Muteber olan, imanla beraber olan takvadır” (A.g.e., 4, 71-74). Tefsirlerin çoğu, âyet-i kerimede geçen “min ehli’l-kitabi ümmetün “ topluluğunu “İslâm’a giren Ehl-i Kitap” şeklinde yorumlamışlardır. Meselâ son dönemde Mısır’da bir hey’et tarafından yazılan Tefsiru’l-Vasit de böyle yorumlar (Tefsiru’l-Vasit, Kahire, 1974).



Reşid Rıza ve onun üstadı Abduh denen pervasızların mason olduklarını, dinde reformcu olduklarını bilmeyen,duymayan müslüman kalmadı diye biliyorduk.Yanılmışız!!!

Merhum Üstad Necip Fazılın ifadelerini aktarıyorum.İnşaAllah anlarsınız.

Gerek Hamidullah gerek Mevdûdî, gerekse son zamanlarda Mısır’da boy gösteren ve İslâm âlimi geçinen bazı muharrirler ekseriyetle Şeyh Muhammed Abduh ve Cemâleddin Efgânî mektebine bağlı, pazarlıkçı, derinliğine idrak ve irfandan mahrum kimselerdir. Bunların eserleri ya hiç ele alınmaz, yahut tam bir şeriat ilmîne mâlik ve İslâmî tenkid ölçüsüne sahip bir insan tarafından okunup hakikat anlaşılabilir. Yoksa bu eserlerden feyiz ummak, viraj dönmeyi bilmeyen bir şoförün arabasına binmekten farksızdır.
Artık bütün incelikleri anlamak ve kahramanlarımızı bu gözle seçmek devri gelmiştir.


Bu mason ve dinde reformcular hakkında bilgi vermeye devam edelim.
Ahmed Selami Beyin bu konudaki bir yazısını aktarmakla yetineceğim.
Yukarıda yaptığım alıntılara cevap vermeye gerek duymuyorum.

SÜNNÎLİĞİ TEHDİT EDEN ABDUHÇULUK FİTNESİ

Ahmed SELAMİ

Asr-ı Seâdet'den günümüze gelinceye kadar, İslâm isimli Allah Nizâmını gerek haçlılara karşı ve gerekse şark münkirliğine karşı kan akıtıp can vererek muhafaza ve müdâfaa eden, ehl-i sünnet mezhebi olmuşdur. Başında, Ömer İbni Abdülaziz'i taşıyan Emevîler, Alpaslan ve veziri Nizâm-ül-Mülk'ü taşıyan Büyük Selçukîler, Kılıç Aslan'ı taşıyan Anadolu Selçukîleri ve nihayet Yavuz Selim'i taşıyan Osmanoğulları... Hulâsa-yı mevcudat Aleyhisselâm Hazretlerinin muazzez Şeriatı, işte hepsi de ehl-i sünnet mezhebinin gönülden bağlısı şu hanedanların kanı, canı ve kılıcıyla bugüne gelmişdir. Bu son derece apaçık ortada olan hakikat, İslâmiyet’in baş düşmanı haçlı müsteşrikler, şarklı mülhidler, komünist ateistler ve nihayet İslâm ümmeti içinden çıkan Efganî kabilinden fırıldaklar tarafından bile ne inkâr ve hatta ne de münakaşa edilebilir. Demek oluyor ki Müslümanlığı kanı ve canı ile 14 asırdır müdâfaa edip yaşatan, sünnîlerdir. Öyle ise, İslâmiyeti, kendi davaları önünde en büyük bir mania kabul eden topyekûn bâtıl ve küfür nizamları, husûsan yehûdî ve onun parmaklarında oynayan haçlı dünyâsı ile bu dünyanın şeytan diplomatı İngiliz, Sünnîliği dağıtıp perişan etmelidir...

İçte olsun dışta olsun, bütün dünyâdaki İslâm düşmanları, müslümanlığın mücerred ehl-i sünnet mezhebi elinde kan ve can pahasına yaşatıldığına; ve sünnîliğin de cepheden taarruz ve zorlamalarla öyle hemen yıkılıverecek bir kale olmadığına; bunun için de bu kaleyi içten fethetme çâreleri aranılması gerektiğine karar vermişdir. İşte bunun için, İslâm'ı yehûdiden sonra en büyük başbelâsı olan İngiliz, sünnî Osmanlı hilâfetinin karşısına Necdileri çıkarmış; ve bu Necdilerin eline de, sünnî ulema ile gerek itikâd ve gerekse amel cihetinden derin ayrılıkları ve ihtilâfları olan İbn-i Teymiyeyi, hâşâ bir peygamber gibi bağlanılacak tek lider olarak vermişdir. Böylece hicrî 8 nci asırda yaşamış olan İbn-i Teymiyye'nin sünnîlerden tamamen ayrı olan görüşleri, Necdili Muhammed İbni Abdülvehhâb gibi adamlar elinde ve dilinde sistemleştirilecek, ve böylece teessüs eden Vehhâbiye mezhebi, Sünniliği yiyip bitirmek üzere Necid çöllerinden paralar, pullar, kitablar, broşürler, konferanslar, kültür anlaşmaları, hac zamanı propagandalar ve besleme adamlar ile tam 2,5 asırdır didinip duracaklardır. İngiliz Necid çöllerinde sünnîliğe karşı başlattığı bu hareket meyvesini verir olunca, aynı hareketin birçok benzerleri, gene İngiliz başta olmak üzere haçlılar tarafından Hindistan’da, Pakistan’da, Mısırda ve Osmanlı topraklarında da sahneye konacakdır. Bu cümleden olarak Ezher'e masonluğu sokan Cemâleddin-i Efgânî bunun sâdık talebesi olup, âyetleri keyfine göre tefsir eden Buhârî-i Şerif de uydurma hadisler olduğunu hayâsızca iddia eden, ve kevnî mu'cizeleri alel'âde tabiat hâdisleri olarak te'vil eden Muhammed Abduh... Ve bunun pek sâdık tilmizi ise, şeyhi Abduh gibi mucizeleri inkâr eden, Musa ve İsa Aleyhimesselâmın peygamberliklerine dil uzatan; Mezâhibin telfîki kitabıyla sünni mezhepleri tahkir ve tahfif edip müntesiplerini «hurâfeci» ilânından haya etmeyen; ve bu kitabı, Diyanet neşriyatı arasında Hayreddin Karaman tarafından sadeleştirilerek alelacele ve pek büyük dertlere çâre olacakmışçasına neşredilen, Reşit Rızâ...

İşte bu Efgânî, Abduh, Reşit Rızâ ve saireler kolu da, İbni Teymiyye'den uzayan ve kendilerinden evvel Necid’de teşekkül eden vehhâbiyye'den bazı renkler ve desenler devralan Abduhun ekolü... Merkez noktası Mısır olmak üzere neşv-ü nemâ bulan bu mekteb de, buradan birçok İslâm ülkelerine dal ve budaklar salmaya çalışmış, Türkiye'de de bazı bünyelere sirayet ederek ehl-i sünnetin bin bir türlü derdine bir de kendisini zammetmişdir.

İlmîlik kisvesine de bürünmesini bilen bu sinsî ve iki yüzlü Abduh ekolü, maalesef bazı müesseselerde husûsan Yüksek İslâm Enstitüsü, İlahiyat Fakültesi ve İmam-Hatib Mektebi gibi yerlerde de sapık fikirlerine taraftar aramak peşinde görünüyor. Ancak kanaatimiz odur ki, bu müesseselerde talebe ve hoca olarak vazifeli bulunan sünni vatan evlâtları, bu muzır cereyanla hiç ihmâl ve gevşeklik göstermeden mücâdele edecekler; ve Abduhçuluk salyangozlarının temiz Anadolu topraklarında satılamayacağını kısa zamanda göstereceklerdir.

Unutulmamalıdır ki, Abduhçuluk mektebinin en umûmî plândaki karekterleri, sünnî mezheblere ve imamlara ters bakmak, mezheblerin telfiki yani birleştirilmesi abesiyle iştigâl, ictihad kapısı açıkdır deyip müctehidlik taslamalar ve itikadda «selef» diye tutturmalardır. (Sebil'den)
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
KursunBey
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jul 19, 2005
İletiler: 24
Şehir: Belçika/Brüksel

İletiTarih: Pzr Ekm 02, 2005 2:19 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

kizil_intikam demiş ki:


YASASIN DHKP C
KAHROLSUN FASIST MHP


Himm =>> Bunu Silerseniz Sevinrim..
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
drmfk
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jun 03, 2005
İletiler: 361

İletiTarih: Pzr Ekm 02, 2005 2:30 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

kumruli demiş ki:

4- İslâmiyet Müslümanların ehl-i kitapla evlenmesine izin vermiştir, evlilik sevgi üzerine kurulan bir ilişkidir, eşi Hıristiyan veya Yahudi olan bir Müslüman'ın elbette onu sevmesi tabiidir.

5- Her Müslüman'ın tüm sıfatları Müslümancı olmayabileceği, her Müslüman olmayanın tüm sıfatları da kâfirce değildir, Müslüman olanların bazı sıfatları kâfirce olduğu gibi, Müslüman olmayanların bazı sıfatları da Müslümanca olabilir. Bir gayr-i Müslimin Müslümanca olan bir sıfatını sevmek, taklit etmek, sanatını almak neden caiz olmasın?

6- Her çağın ilişkileri, kavramları çağının ruhundan etkilenir, çağın genel karakterinden anlam kazanır. Hz. Peygamber döneminde büyük bir dini inkılap gerçekleşti. Tüm zihinler dine kilitlendiğinden sevgiler, düşmanlıklar, dostluklar din eksenli idi. Böyle bir ortamda Müslüman olmayanlara sevgi ve ilgiden, tabiî olarak bir nifak kokusu gelirdi. Ancak cağımızda egemen olan ilişkiler din merkezli değil, ekonomik, politik ve bilimsel merkezlidir. Çağımızda tüm zihinler dünyasal gelişmelerle ilgilidir. Zaten Hıristiyan ve Yahudiler de geniş ölçüde dinlerinden uzaklaşmış, daha ziyade ekonomik ve bilimsel gelişmelere öncelik vermektedir. Dolayısıyla, onlarla dost olmak dinsel-merkezli değil ekonomik, politik ve bilimsel dostluktur. Ekonomi, politika ve bilim alanlarında dostluklar kurmak ise dünyanın imarı ve gelişmesine çalışmak ve küresel sulhu sağlamaktır, bu ise neden yasak olsun?


Cehalet,cehalet,cehalet...
İslamiyet Müslümanın ehli kitapla evlenmesine izin vermiştir,öyle mi?
Dur muteber fıkh kitaplarından nakledelim:

Evlilikle ilgili muteber eserlerden nakiller:
1-Müslüman erkek kitapsız kâfirlerle evlenemez. Kitaplı kâfir kadınla yani Hıristiyan ve Yahudilerle evlenmesi caiz ise de, tahrimen mekruhtur, harama yakındır. Zimmi ile evlenmesi tenzihen mekruhtur. (Hindiyye)
2-Müslüman kadın, kitapsız kâfirle evlenemediği gibi, ister harbi olsun, ister zimmi olsun hiçbir kitap ehli kâfirle de evlenemez. Evlenmeye karar verdiği zaman kâfir olur. (Redd-ül muhtar)


Müslüman olmanın şartları,Amentu diye bilinen İmanın Altı esasıyla açık ve net olarak belirlenmiştir ehl-i sünnetin akaid ve fıkh kitaplarında, konuyu daha fazla açmaya gerek yok sanırım.Bunlardan birinin eksik olması veya bildirilen şeklin dışında olması imanın olmadığının alametidir. Dini hükümler ve ibadet ahkamı dışında ister zımmi,ister kitaplı kafir ve ister kitapsız kafir olsun uygulamalar faydalı görüldüğü müddetçe alınabilir.Buna engel olmadığı gibi teşvikde vardır.Bunun aksini iddia ettiğimizi hatırlamıyorum.

Demek bu dönem dine endeksli değil Devletlerin, toplumları münasebetleri.Dar bir ufkunuz varmış birader.Geniş bakın olaya...
Gerçi bunu sadece bir dostane tavsiye olarak kabul edin. Kimsenin dünya görüşü bizi ilgilendirmez.
Bilim ve hatta ekonomik-politik dostluklara bir şey dediğimizi hatırlamıyorum.Zira asr-ı saadet devrinde de Hem Peygamber Efendimiz (aleyhisselam)hemde Ashab-ı Kiram Efendilerimiz alışverişte yapmışlardır, ilimde öğrenmişlerdir,Medinede İslam Devleti kurulduktan sonra bir takım anlaşmalar veya savaşlar yapmakla politik ilişki içine de girmişlerdir. Biz bunları reddetmiyor kabul ve tasdik ediyoruz.
Selametle...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
I_Canpolat
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Sep 30, 2005
İletiler: 32
Şehir: Türkiye

İletiTarih: Pzr Ekm 02, 2005 2:39 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Kizil intikam sana en iyi cevap sol tarafta gördügün o yüce Türk Bayragidir.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
kumruli
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Sep 27, 2005
İletiler: 20

İletiTarih: Pzr Ekm 02, 2005 12:58 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

drmfk
bu kadar hoş kaliteye varacagımızı tahmin etmişyordum teşekür ederim.siznle devam edecegiz.sürekli bir internet baglantım yok sabrınıza sıgınıyorum.


kurt oglu --kurtoglu nasıl olunuyorsa!!
kendini bana veya başkasınına küfürde haklı gösterecek bir sebeb olamaz.
küfür küfürdür!
dayanagı hiç bir şekilde olamaz-en azından inanıyorsanız islama göre böyle.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
adigek
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Aug 25, 2005
İletiler: 474

İletiTarih: Pzr Ekm 02, 2005 1:15 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Kumruli kardes,
Cut copy paste ile konu tartismak cahilligin en buyuk kanitidir! Drmfk hocamiz arastirmalarinin sonucunu yazmakta, yani bilgi beyninde yureginde. Senin gibi bilgisayarin beynini kullanmiyor.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kumruli
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Sep 27, 2005
İletiler: 20

İletiTarih: Pzr Ekm 02, 2005 1:48 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

adigek

drmfk kardeşimin bilgiyi kendi urettiginimi savunuyorsun
bu ona da haksızlık olur fikirlerine de
bir ay içinde inşallah dsl bağlantımız olacak o zaman satır satır yazacagız inşallah.

bu hal ile ofer gurbu bu konu vesilesiyle rant saglıyacak-yarısı telecom yönetimine gidiyor ne de olda!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 4. sayfa (Toplam 5 sayfa)

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4, 5  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1