Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - Türk Olmanın Haklı Gururu
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
Erol_21
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Aug 28, 2005
İletiler: 49
Şehir: Turan Ülkesinden

İletiTarih: Cum Ekm 14, 2005 2:04 pm    ileti konusu: Türk Olmanın Haklı Gururu Alıntıyla Cevap Gönder

Türk olmanın nasıl bir şey olduğunu unutanlara hatırlatmak için, Türk olmanın tadına varmak için, Sevgilerimle.
Dr.Kemal AYTUĞLU

Bu hakiki hikayeyi aktaran , sayın Dr. Ömer Musoğlu 85 yasindadir ve halen MODA/ Istanbulda oturmaktadir. Temasa geçmek isteyenler , bize bir e-mail atsınlar .. TF

Anzaklı Ömer'in Hikayesi

1957 Yılında İstanbul Tıp Fakültesi'nden mezun olup ihtisas yapmak üzere ABD'ye giden doktor Ömer Muşluoğlu, görev yaptığı hastahanede başından geçen çok enteresan bir hadiseyi şöyle anlatıyor:

Amerika 'ya gittiğim ilk yıllar.. New York'da Medical Center Hospital'da görev almıştım. Fakat vazifem kan almak, kan vermek, serum takmak, elektrokardiyografi çekmek gibi işler.. Hastaya o kadar önem veriyorlar ki yeni doktorlar hemen direkt olarak hasta muayenesine, tedavisine verilmiyor.Diğer zamanlarda da laboratuarda çalışıyorum. Bir hastaya gittim. Yaşlıca bir adam, tahminen yetmiş beş yaşlarında.."Kan vereceğim kolunuzu açar mısınız?" dedim. Adamcağız kanserdi ve aynı zamanda kansızdı.. Kolunu açtım, baktım pazusunda bir Türk bayrağı dövmesi var. Çok ilgimi çekti, kendisine sormadan edemedim:
-"Siz Türk müsünüz?"
-Kaşlarını yukarıya kaldırarak "hayır" manasına bir işaret yaptı.
-Ama ben hala merak ediyorum. "Peki bu kolunuzdaki Türk bayrağı nedir?"
-"Aldırma öylesine bir şey işte" dedi.
Ben yine ısrarla: "Fakat benim için bu çok önemli, çünkü bu benim milletimin bayrağı, benim bayrağım..."
Bu söz üzerine gözlerini açtı. Derin derin yüzüme baktı ve mırıltı halinde sordu:
-"Siz Türk müsünüz?"
-"Evet Türk'üm...."
İhtiyar gözlerime tanıdık bir göz arıyor gibi baktı.. Anlatmaya başladı:
"Yıl 1915. Çanakkale diye bir yer var Türkiye'de.. Orada savaşmak üzere bütün Hıristiyan devletlerden asker topluyorlardı. Ben, Avustralya Anzaklarındandım. İngilizler bizi toplayıp dediler ki: 'Barbar Türkler Hıristiyan dünyasını yakıp yıkacaklar. Bütün dünya o barbarlara karşı cephe açmış durumda.. Birlik olup üzerine gideceğiz. Bu savaş çok önemlidir. ' Biz de inandık sözlerine ve savaşmak isteyenler arasına katıldık..
Beynimizi yıkayan İngilizler Türklere karşı topladığı askerlerin tamamını Çanakkale'ye sevkediyormuş. Bizi gemilere doldurup Mısır'a getirdiler, orada birkaç ay talim gördük, sonra da bizi alıp Çanakkale'ye getirdiler. Savaşın şiddetini ben ilk orada gördüm. Öyle ki denize düşen gülleler suları metrelerce yukarı fışkırtıyor, gökyüzünde havai fişekler geceyi gündüze çeviriyordu.
Her taaruzda bizden de Türklerden de yüzlerce insan hayatının baharında can veriyordu. Fakat biz hepimiz Türklerdeki gayret ve cesareti gördükçe şaşırıyorduk. Teknolojik yönden çok çok üstün olduğumuz gibi sayı bakımından da fazlaydık. Peki onlara bu cesaret ve kuvveti veren şey neydi? İlk başlarda zannediyordum ki İngilizlerin bize anlattığı gibi Türkler barbarlıktan böyle saldırıyorlar. Meğer bu barbarlıktan değil, kalplerindeki vatan sevgisinden kaynaklanıyormuş. Biz karaya çıktık. Taarruz edeceğiz, bizi püskürtüyorlar.. Tekrar taaruz ediyoruz, bizi gene püskürtüyorlar. Tekrar taaruz ediyoruz.. Derken böyle bir taarruzda başımdan yediğim bir dipcik darbesiyle kendimden geçmişim. Gözlerimi açtığımda kendimi yabancı insanların arasında buldum. Nasıl korktuğumu anlatamam. İngilizler bize Türkleri barbar, vahşi kimseler olarak tanıttı ya... Ama dikkat ettim, bana hiç de öfkeli bakmıyorlar, yaralarımı sarmışlar. İyice kendime gelince bu defa çantalarında bulunan yiyeceklerden ikram ettiler bana. İyi biliyorum ki onların yiyecekleri çok çok azdı. Bu haldeyken bile kendileri yemeyip bana ikram ediyorlardı. Şoke oldum doğrusu..Dedim ki kendi kendime:
-'Bu adamlar isteseler şu anda beni öldürürler, ama öldürmüyorlar... Veyahut isteseler önceden öldürebilirlerdi.. Halbuki beni cephenin gerisine götürdüler..' Biz esirlere misafir gibi davranıyorlardı. Bu duygularla 'Yazıklar olsun bana' dedim. 'Böyle asil insanlarla ben niye savaşıyorum, niye savaşmaya gelmişim?
Bu İngiliz milleti ne yalancıymış, ne kadar Türk düşmanıymış' diyerek pişman oldum.. Ama bu pişmanlığım fayda etmiyor ki... Bu iyiliğe karşı ne yapsam diye düşündüm durdum günlerce.. Nihayet bizi serbest bıraktılar.
Memleketime döndüm. İşte memlekette Türk milletini ömür boyu unutmamak için koluma bu Türk bayrağı dövmesini yaptırdım. Bu bayrağın esrarı bu işte.."
Benim gözlerim dolu dolu ihtiyara bakarken o devam etti:
Talihin cilvesine bakın ki, o zaman ölmek üzere iken yaralarımı iyileştirerek, sıhhate kavuşmama çaba sarfeden Türkler idi. Şimdi de Amerika gibi bir yerde yıllar sonra yine iyileştirmeye çaba sarfeden bir Türk... Ne garip değil mi? Avustralya 'dan Amerika'ya gelirken bir Türkle karşılaşacağımı hiç tahmin etmezdim. Siz Türkler gerçekten çok merhametli insanlarsınız. Bizi hep kandırmışlar, buna bütün kalbimle inanıyorum.
Peşinden nemli gözlerle "Bana adınızı söyler misiniz?" dedi. "Ömer" cevabını verdim. Merakla tekrar sordu: "Peki niçin Ömer ismini vermişler sana?"
-"Babam müslümanların ikinci halifesinin isminden ilham alarak bana Ömer adını vermiş."
-"Senin adın müslüman adı mı?" Ben -"Evet, müslüman adı" deyince yüzüme baktı,doğrulmak istedi. Onun yatakta oturmasına yardım ettim. Gözleri dolu doluydu. Yüzüme bakarak dedi ki: "Senin adın güzelmiş. Benim adım şimdiye kadar Josef Miller idi, şimdiden sonra "Anzaklı Ömer" olsun."
-"Olsun" dedim.
-"Peki doktor beni müslüman eder misin? Müslüman olmak zor mu ?"
Şaşırdım, nasıl da birdenbire müslüman olmaya karar vermişti. Meğer o bunu hep düşünüyormuş da kimseyle konuşup soramadığı için gerçekleştirememiş..
-"Tabii" dedim.. "Müslüman olmak çok kolay." Sonra kendisine imanın ve İslamın şartlarını anlattım, kabul etti. Hem kelime-i şehadet getiriyor, hem de ağlıyordu.. Mırıldandı: "Siz müslümanlar tesbih çekersiniz, bana da bir tesbih bulsan da ben de yattığım yerden tesbih çekerek Allah'ımı ansam olur mu?"
Bu sözden de anladım ki dedelerimiz savaş esnasında Hakk'ı zikretmeyi ihmal etmiyormuş. Hemen bir tesbih bulup kendisine getirdim. Hasta yatağında tesbih çekiyor, biz de tedavisiyle ilgileniyorduk. Bir gün yanına gittiğimde samimi bir şekilde rica etti.
-"Beni yalnız bırakma olur mu?"
"Ne gibi Ömer amca?" "Ara sıra gel de bana İslamiyeti anlat!.. Sen çok güzel şeylerden bahsediyorsun. O sözleri duydukça kalbim ferahlıyor."
O günden sonra her gün yanına gittim, bildiğim kadarıyla dinimizi anlattım.
Fakat günden güne eriyip tükeniyordu. Kaç gün geçti tam hatırlamıyorum, hastanenin genel hoparlöründen bir anons duydum;
"Doktor Ömer, lütfen 217 numaralı odaya gelin!"
Hemen yukarı çıktım. Ömer amcanın odasına vardığımda gördüğüm manzara aynen şöyleydi: Sağ elinde tesbih, açık duran sol kolunun pazusunda dövme Türk bayrağı, göğsünde imanı ile koskoca Anzaklı Ömer son anlarını yaşıyordu. Hemen başucuna oturdum, kendisine kelime-i şehadet söylettirdim, o şekilde kucağımda teslim-i ruh etti...
Bir Çanakkale gazisi görmüştüm. Yıllar sonra da olsa Müslüman Türk Milletine olan sevgisi sayesinde kendisine iman nasip olmuştu.
Ne yalan söyleyeyim, ağladım...

"Madem ki; düşünceyi zindana koymayan, hakikat sevgisini zincire vurmayan bir millet, o cesur ve adil Türkler var, üzerinde hakikatin, adaletin ve hürriyetin hüküm sürdüğü bir güneş ülke neden vücut bulmasın..."


"NE MUTLU TURKUM DIYENE"
M.K.ATATURK
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
asena20
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Aug 24, 2005
İletiler: 30
Şehir: TÜRKİYE

İletiTarih: Cum Ekm 14, 2005 3:38 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

bir TÜRK gerektiğinde cephede acımasız gerektiğinde de bu kadar vicdanlı olur TÜRK olmakla gurur duyuyorum TÜRK olmak ayrıcalıktır arkadaşlar.... NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE.....
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Cum Ekm 14, 2005 4:08 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kaganos
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jan 02, 2005
İletiler: 1034
Şehir: TÜRKİYE

İletiTarih: Cum Ekm 14, 2005 4:40 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Erol_21 kardeşim,
Yeni üye olmana rağmen,böyle güzel yazılarınla hem bizleri,hem de tüm TÜRK halkını aydınlatıyorsun...
Bunları biz biliyoruzda,bilmeyen AB sevdalılarının ,ARAP aşıklarının öğrenmesi ve bilmesi gerekiyor...
Saygılarımla.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
cengizhan_333
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jun 01, 2004
İletiler: 472
Şehir: Türk´ün oldugu her yerden

İletiTarih: Cum Ekm 14, 2005 5:20 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

kırım, kerkük, azerbaycan gönlümüzde öç olsada
ne şerefki türk dogmuşuz türküm demek suç olsada
kalacagız kalacagız türk dogduk türk kalacagız

kafkaslardan tanrı dagı yırtarız en geri dalı
türk iline türk bayragı asacagız güç olsada
nice şehit salacagız türk dogduk türk kalacagız

türklükten gelir gücümüz tarihtir bizim ölçümüz
kan aglasada içimiz sabırlıyız öç olsada
düşecegiz kalkacagız türk dogduk türk kalacagız .
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
uchilal_19
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Oct 15, 2005
İletiler: 217
Şehir: TÜRKİYE CUMHURİYETİ-İZMİR

İletiTarih: Pzr Ekm 16, 2005 4:06 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

TÜRK OLMAK YÜREK İSTER HERKES TÜRK OLAMAZ...

TÜRK OLAN HERKES TÜRKLÜĞÜNDEN GURUR DUYMALIDIR..ÇÜNKÜ TARİHİNDE HİÇ SOYKIRIM YAPMAMIŞ ENDER BİR MİLLETTİR BU MİLLET..
VAHŞİ AVRUPALILAR KENDİ ÜLKELERİNİ HAKSIZ YEREDE OLSA ÖVÜP DURURKEN BİZİM İNSANIMIZ AB SEVDASINA ONLARI ÜSTÜN GÖRÜYOR...
TELEVİZYONDA VATANDAŞA AB İLE İLGİLİ ROPÖRTAJ YAPILIYOR..
HERKES OLUMLU(BÜYÜK İHTİMAL SEÇMEDİR KİŞİLER).....
BİR TANESİ TAM BİR HAİNLİK ÖRNEĞİ GÖSTEREK İNŞALLAH BİZİ EĞİTİRLER DİYOR...
BUNCA YIL BİZİ AVRUPAMI EĞİTTİ,BUNDAN SONRA EĞİTSİN.
EFENDİLER MOHAÇ SAVAŞI NIN EVVELİ
OSMALI ORDUSU TUNAYI GEÇECEK VE BUDİN'E GİRECEK
ASKERLER TUNADA ABDEST ALIYORLAR VE SONRADA DİŞLERİNİ MİSVAKLIYOR KİMİSİDE ELİYLE YIKIYOR AGZINI..
BUNLARI GÖREN FERDİNANDIN ASKERLERİ KOMUTANINA AYNEN ŞUNLARI DİYOR İBRETLİK ADETA:

-EFENDİM,TÜRKLER DİŞLERİNİ BİLİYORLAR,SANIYORUM Kİ BİZİ YİYECEKLER... :)

İŞTE GİRMEYE ÇALIŞTIĞIMIZ VE TVDEKİ KADININ EĞİTMESİNİ TEMENNİ ETTİĞİ AVRUPA BU...
SAĞLIK SIHHAT VE AFİYETLE KALINIZ ÜLKÜDAŞLARIM
ALLAH'A EMANET OLUNUZ...

NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
drmfk
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jun 03, 2005
İletiler: 361

İletiTarih: Pzr Ekm 16, 2005 6:06 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Bir hatıra;


Ecdâdımız Osmanlılar her sahada olduğu gibi, ahlâken de bütün milletlerden medenî idiler. Bu, Avrupalı yazarlar tarafından da kabul edilmektedir. Meselâ Batılı yazar A. L. Castella’nın Osmanlı ahlâkı hususunda enteresan tespitleri vardır.

Yazarın arkadaşlarından biri, içinde bin kuruş bulunan bir torba ile İstanbul yakasından Beyoğlu’na gidiyordu. Tophâne İskelesine çıkarken torbanın ağzı çözülüp paralar rıhtıma dağıldı. Bazıları da denize yuvarlandı.

Çevreden bunu görenler, adamın yardımına koştular. Herkes bulabildiği kadarını topladı ve adamın torbasına doldurdu...

Paranın sahibi şaşkınlık içindeydi. Hatta endişeliydi. Paralarının bir kısmının çalınabileceğinden korkmaktaydı. Fakat, denize düşen paraların bile çıkartılıp kendisine teslim edilmekte olduğunu görünce, içi ferahladı. Nihayet bütün paralar toplandığında adam:

- Size nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum! Bu soğukta denize dalıp paralarımı çıkardınız. Bir sürü zahmete katlandınız. Bu iyilikleriniz karşılıksız kalmamalı. Size borcumu ödemem lâzım, dedi ve elini torbasına attı.

Ancak orada bulunanlar, buna itiraz ettiler. İçlerinden biri dedi ki:

- Bize hiçbir borcun yoktur. Biz sadece vazifemizi yaptık.

- Ama nasıl olur? Bunca iyilik karşılıksız yapılır mı?

- Neden olmasın? İnsanlık yardımlaşmayı gerektirir.

Adam defalarca teşekkür ederek oradan ayrıldı ve evine döndü. İçinde hâlâ bir şüphe vardı. Aceleyle torbasını boşalttı. İçindeki paraları teker teker saydı. Hepsi tamamdı... Bu asîl davranış karşısında şunları yazmaktan kendini alamadı:

“Acaba halkın en fakir tabakasında bile incelik ve zarâfetin bu derecesi yalnız Türklere mi mahsus? Hakikaten bütün bu ulvî karakterler onlara ancak şeref verir. Hiç şüphesiz ki, ahlâk bakımından Türk siyâsetiyle medenî hayatı bütün cihana örnek olabilecek vaziyettedir...”
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
uchilal_19
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Oct 15, 2005
İletiler: 217
Şehir: TÜRKİYE CUMHURİYETİ-İZMİR

İletiTarih: Pzr Ekm 16, 2005 8:55 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

DRMFK KARDAŞIMIN YAZDIĞI HİKAYE ÇOK GÜZEL VE TÜRK OLMANIN GURURUNU GÖZLER ÖNÜNE SERMESİ BAKIMINDANDA ÇOK YERİNDE BİR YAZI...
ÇANAKKALE DE ECEABAT TARAFINA GEÇİP ŞEHİTLİKLERİ GÖRMÜŞ OLANLARIMIZ VARSA MUHAKKAK BİLİRLER.
ORADA BİR İNGİLİZ ASKERİNİ KUCAKLAMIŞ BİR TÜRK ASKERİ HEYKELİ VARDIR...


BU HEYKELİN HİKAYESİ DE KISACA ŞÖYLEDİR:

SAVAŞ ŞİDDETLE SÜRÜYORDU,ANZAKLAR KIYIYA ÇIKMIŞ VE ARTIK SİPER SAVAŞLARI BAŞLAMIŞTI...
FAKAT BİRDEN DÜŞMAN ASKERLERİNİN ARASINDAN AŞKA GELİP BİR İNGİLİZ SUBAYI TABANCASIYLA TÜRKLERİN ÜZERİNE DOĞRU ATILMIŞ..
VE SİPERDEN ÇIKIP KOŞMAYA BAŞLAMIŞTIR... TAM BU SIRADA BİR ASKERİMİZ TARAFINDAN VURULMUŞ VE YARALI BİR ŞEKİLDE OLDUĞU YERE YIKILMIŞTIR..
ÖLMEYEN BU SUBAY 2 SİPER ARASINDA YANİ SAVAŞIN EN ŞİDDETLİ YERİNDE YERDE ACI İÇİNDE KIVRANIYOR VE KENDİ DİLİNDE YARDIM İÇİN HAYKIRIYORDU,KANLAR İÇİNDE...
BU DURUMA YÜREĞİ DAHA FAZLA DAYANAMAYAN MEHMETÇİK ÜZERİNDEKİ BEYAZ FANİLASINI ÇIKARIP TÜFEĞİNİN UCUNA BAĞLADI VE SALLAMAYA BAŞLADI...
ÇATIŞMADA DURDU,SİLAHLAR SUSTUKTAN SONRA MERT MEHMETÇİĞİMİZDE YERİNDEN FIRLADI VE İNGİLİZ SUBAYINI KAPTIĞI GİBİ DÜŞMAN SİPERİNE GİTTİ KENDİ HAYATINI HİÇE SAYARAK...
ONU DÜŞMAN SİPERİNE TAŞIDIKTAN SONRA 2 TARAF ASKERLERİNİN ŞAŞKIN BAKIŞLARI ARASINDA TEKRAR SİPERİNE DÖNMÜŞTÜ....

İŞTE BÖYLE ÜSTÜN BİR MİLLETİN EVLADI OLMAK GURUR VESİLESİ DEĞİLDİRDE NEDİR?

ALLAH'A EMANET OLUNUZ....
NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
gladio34
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Oct 17, 2005
İletiler: 5
Şehir: Türkiye

İletiTarih: Pts Ekm 17, 2005 3:11 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

....................................................................................................................................................................................

Bu toprağa nice canlar verildi,
Haindir ülkemi satan diyorum,
Zalimler ordusu yere serildi,
Önce vatan sonra diyorum.

Toprağını sürdüm ekini biçtim,
Ekmeğini yedim suyunu içtim,
Asker olmak için sıraya geçtim,
Önce vatan sonra vatan diyorum.

Bir elimde silah birinde kuran,
Geldi diyorlar bak şehitlik sıran,
Babam bile olsa karşımda duran,
Önce vatan sonra vatan diyorum.

Gözümü kırparda durursam beri,
Korkarda bir adım atarsam geri,
Kalbime saplayın tüm süngüleri,
Önce vatan sonra vatan diyorum.

Mehmetçik sınırda nöbet tutuyor,
Bütün sevdikleri rahat yatıyor,
Kalbi vatan vatan diye atıyor,
Önce vatan sonra vatan diyorum.

Ağlamasın anam ağlamasın yar,
Vatan için ölmek olurmu hiç ar,
Size ahirette şefaatim var,
Önce vatan sonra vatan diyorum.

....................................................................................................................................................................................
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
gladio34
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Oct 17, 2005
İletiler: 5
Şehir: Türkiye

İletiTarih: Pts Ekm 17, 2005 3:17 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

....................................................................................................................................................................................

Mamureye çevirip vatanın dört yanını,
Milliyetçi Türkiye temeli atacağız!
Bu yolda şehit olmak, akıtmak var kanını,
Yurda hizmet etmenin, zevkini tadacağız.

Dokuz Işık gençliğin çelikleşmiş koludur.
Dokuz Işık fazilet ve hakikatin yoludur.

Almışız hızımızı Alparslan buruğundan
Türk'ün öz cevheriyiz, ünlü Oğuz soyundan
Dokuz Işık ülküsü aşkımız felsefemiz,
Vatan semalarında gürler erkek sesimiz.

Dokuz Işık Türklüğün, bükülmeyen koludur.
Dokuz Işık yurdunu, sevenlerin yoludur.

Türklük gurur, şuuru, İslam'ın fazileti
Silkinip atacağız üstümüzden zilleti
Yabancı düşünce yok, soyumun töresinde
Ülkümüz bayraklaşır, Bozkurtların sesinde.

Dokuz Işık imanlı, milletimin koludur.
Dokuz Işık büyük bir, Türkiye'nin yoludur.

İstismara, taklide, yokluğa göğüs gerdik.
Büyük ülkü uğrunda biz de şehitler verdik.
Şanlı büyük milletim benliğini bulacak.
Her şey Türk'e hizmettir, Türk'e doğru olacak.

Dokuz Işık Malazgirt, Anadolu koludur.
Dokuz Işık Başbuğun, değişmeyen yoludur.

....................................................................................................................................................................................
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
drmfk
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jun 03, 2005
İletiler: 361

İletiTarih: Pts Ekm 17, 2005 4:48 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

İhtiyar adam, hem gözyaşı döküyor hem de soranlara hayatını anlatıyordu: “Ben Cennet mekân ll. Abdülhamid devrinde bir binbaşıydım. Bir birliğim vardı benim de. Annem babam vefat edince, servetimiz payimar olmasın diye Sadarete bir istifa dilekçesi gönderdim. Dedim ki; annem babam vefat etti falan yerdeki mağazalarımız, filan yerdeki gayrimenkullerimiz... bunlara nezaret edecek birine ihtiyaç vardır. Kabul buyurulursa, istifa etmek istiyorum...
Biraz sonra bana doğrudan doğruya Hünkârdan bir yazı geldi, istifan kabul edilmedi. Öyle anlaşılıyor ki istifa dilekçem Padişaha gönderilmişti...

İstifa etmemi istemiyordu
Ben bir daha dilekçe verdim yine aynı cevap geldi. Bizzat çıkayım huzuruna şifahi olarak görüşeyim, dedim ve haşmetli Padişahın huzuruna çıktım. Hünkârım, istifamın kabulünü rica edeceğim, dedim. Durumumuz budur dedim. Biraz düşündü. İstifa etmemi istemiyordu. Yüzünün halinden belliydi. Israrıma da dayanamadı, öfkeli bir edayla, elinin tersiyle beni iter gibi “Haydi istifa ettirdik” dedi. Ben döndüm sevinerek geldim işimin başına...
O gece âlem-i manada orduların teftiş edildiğini gördüm. Gördüm ki son savaşı vermek üzere şarkında ve garbında savaşan orduları bizzat Resul-i Ekrem teftiş ediyor. Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) yıldızın önünde duruyordu. Bütün Türk ordusu aleyhissalatü vesselama teftiş veriyordu. Osmanlı Padişahlarının ileri gelenleri vardı. Abdülhamid Han da edeble, Fahr-i Kâinat Efendimizin arkasında duruyordu...

Kumandanı olmayan birlik!
Bütün ordular geçti. Derken benim birlik geldi; başında kumandanı olmadığı için darma dağınıktı. Efendimiz döndü Abdülhamid Han’a buyurdu ki: “Yâ Abdülhamid! Nerede bu ordunun kumandanı?” Padişah; “Ya Resulallah! Çok ısrar etti, istifa ettirdik” dedi. Efendimiz, “Senin istifa ettirdiğini, biz de istifa ettirdik” buyurdu...
Söyler misiniz bana, ben ağlamayayım da kimler ağlasın?!.”


Vehbi Tülek
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1