Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - SADDAM MAHKEMEDE
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
funda3307
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jul 20, 2004
İletiler: 712
Şehir: türkiye

İletiTarih: Çar Ekm 19, 2005 2:45 pm    ileti konusu: SADDAM MAHKEMEDE Alıntıyla Cevap Gönder

IRAK’IN devrik Devlet Başkanı Saddam Hüseyin, bugün özel mahkemede yargılanmaya başlayacak. Saddam Hüseyin’in yargılanması, sonuca en hızlı varılabileceği düşünülen, 1982 Duceil katliamı davasıyla başlayacak. Devrik lider ve 7 yakın adamı, Bağdat’ın 50 kilometre kadar kuzeyinde bulunan Şii kasabası Duceil’deki militanların Saddam Hüseyin’e suikast girişimlerinin başarısız olmasından sonra, kentteki 143 kişinin idam edilmesi ve yaklaşık 1500 kişinin tutuklanarak işkence görmesinden sorumlu tutulacak.

Bugün başlayacak davanın baş sanığı Saddam Hüseyin’in yanı sıra Duceil’deki olaylar sırasında istihbarat şefi olan Saddam Hüseyin’in üvey kardeşi Barzan İbrahim, 1991’den sonra Devlet Başkanı Yardımcılığını yürüten Taha Yasin Ramazan, 143 Duceilli’ye idam cezası veren Irak Devrim Mahkemesi Başkanı Avad Hamid El Bandar, Baas partisinin tutuklamalardan sorumlu olduğu sanılan Duceil’deki yetkilisi Abdullah Kazım Ruveyyid, Baas Partisi’nin Duceil bölgesi yetkilileri Ali Dayim Ali, Muhammed Azavi Ali ve Mizhar Abdullah Ruveyyid de aynı suçlamadan yargılanacak.

Jürinin olmayacağı davada baş yargıç tanıkları sorgulayacak ve davada görevli 5 yargıç, Saddam ve adamlarının suçlu ya da suçsuz olduğuna karar verecek. Yargıçların isimleri, savcıların adları gibi güvenlik nedenleriyle açıklanmıyor.

Saddam Hüseyin’in Baas partisi, Irak’ta “direniş” çağrısında bulunarak, Saddam’ın duruşmasının başlamasıyla birlikte Amerikan güçleriyle Iraklı “casuslarına” eşgüdüm halinde saldırı düzenlenmesini istedi.

Bir internet sitesinde yayınlanan bildiride, “Duruşması başlar başlamaz, işgalciye (Amerika), adamlarına, teçhizatlarına, üslerine ve aynı zamanda ordudaki casuslarıyla hükümetin (Irak hükümeti) ihanetçi sembollerine karşı silahlı saldırıda bulunarak lideri selamlayın” denildi.

Kaddafi’nin kızı savunacak

SADDAM Hüseyin’i savunacak ekipte Libya Lideri Muammer Kaddafi’nin kızı Ayşe Muammer Kaddafi de bulunuyor. Hukuk Profesörü olan Ayşe Kaddafi, Saddam’ın hukuk danışmanlarına Ağustos 2004’te katılmıştı.

Saddam’ı savunacak isimlerden bir tanesi de sivri diliyle sempati yaratan Malezya eski Başbakanı Mahathir Muhammed olacak.

Ayrıca daha önce iş adamı Asil Nadir’in avukatlığını da yapan İngiliz Anthony Scrivener, devrik Irak liderinin yanında yer alacak.

Uluslararası Af Örgütü, Saddam Hüseyin’in davasını izleyecek 3 kişilik heyetin Bağdat’a ulaştığını duyurdu.

Örgüt, “davanın adil görülmesi ve insan hakları ihlallerine maruz kalmış kişilerin adalete erişiminin sağlanmasını incelemek için” davaya gözlemci olarak katılacağını açıkladı.

Açıklamada, “Saddam Hüseyin ve diğer sanıkların uluslararası adil yargı standartlarına uygun olarak yargılanması konusuna, gerek ilke gereği, gerekse gelecekte geçmiş dönemlerde işlenen ağır insan hakları ihlallerini işlemekle suçlananların yargılanmasına örnek olması açısından çok önem verildiği” belirtildi.

Af Örgütü, sanıkların adil yargılanmasının, “ihlal mağdurlarının gerçek bir adalet elde etmesi için son derece önemli” olduğunu vurguladı.

Açıklamada ayrıca, Saddam Hüseyin ve diğer sanıkların mahkûm edilmeleri durumunda, ölüm cezasına çarptırılmamaları gerektiği belirtildi.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
ergenekon18
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Oct 17, 2005
İletiler: 237
Şehir: Ergenekon

İletiTarih: Çar Ekm 19, 2005 4:28 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Sunday Mirror Gazetesi, devrik Irak lideri Saddam Hüseyin'in ülkeden güvenli çıkabilmek için ABD ile pazarlık yaptığını iddia etti. İddiaya göre Saddam, Beyaz Rusya'ya gidiş karşılığında kitle imha silahları ve banka hesaplarıyla ilgili bilgileri verecek.

ABD'nin başına 25 milyon dolar ödül koyduğu devrik diktatör Saddam Hüseyin'in artık saklanacak yer bulamadığı için çaresiz kaldığı ve güvenli bir şekilde sürgüne gidebilmek amacıyla ABD ordusuyla temas kurduğu ileri sürülüyor. İngiliz gazetesi The Sunday Mirror'ın iddiasına göre, 12 Eylül günü başlayan pazarlığı Saddam'ın bir temsilcisi ile Irak'taki ABD kuvvetlerinin komutanı Korgeneral Ricardo Sanchez yürütüyor. ABD Başkanı George W.Bush'un da Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice kanalıyla durumdan haberdar olduğu ve pazarlığın Rice tarafından koordine edildiği bildiriliyor.

MAKSAT YERİ BULUNSUN

Pazarlık, Saddam'ın kitle imha silahları ve on milyonlarca dolarlık gizli banka hesaplarıyla ilgili bilgileri ABD'ye teslim etmesi karşılığında güvenli bir şekilde Beyaz Rusya'ya gitmesini içeriyor.

Saddam ile asla pazarlık yapmayacağını ve diktatörü ölü ya da diri yakalamayı hedeflediğini ilan eden ABD, Saddam'ın temsilcisi aracılığıyla yapılan görüşmeler sayesinde devrik liderin yerini tespit etmeyi amaçlıyor.

Habere göre pazarlık süreci, 12 Eylül günü Saddam'ın İngilizce konuşan temsilcisinin Tikrit'teki Amerikan karargahına gitmesiyle başladı. Bu kişi ABD'li subaylarla birlikte, Tikrit'in bir banliyösüne giderek, burada Saddam'ın eski güvenlik şeflerinden biriyle buluştu. Eski güvenlikçi Saddam tarafından yazıldığı iddia edilen bir notu ABD'lilere iletti. Bu kişinin elinde İngiliz yapımı eski bir ordu telsizi bulunuyordu ve telsiz aracalığıyla Saddam ile konuşuyordu.

Güvenlik şefi derhal göz altına alındı, ancak ABD gerek telsiz gerekse diğer kanallarla Saddam ile teması sürdürdü. Bir ABD yetkilisi Sunday Mirror'a verdiği bilgide ‘‘Saddam çaresiz durumda. Çünkü artık kendisini saklayacak birilerini bulmakta güçlük çekiyor. Silahlı adamlarıyla zorla evlere girip kendisini saklamaları istiyor’’ dedi.

Amerikan ordusu, Saddam Hüseyin'le ülkeden çıkışı konusunda pazarlık yapıldığı yolundaki iddiaları yalanladı. Tikrit'teki Amerikan 4. Piyade Tümeni'nin sözcüsü Yarbay William MacDonald, eski rejimin hiçbir üyesiyle temasa geçmediklerini söyledi.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
Hacimsultan
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Sep 30, 2005
İletiler: 45
Şehir: Türkiye-Hacimsultan köyü

İletiTarih: Çar Ekm 19, 2005 7:27 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

ya kardesim kusura bakmayinda bana ne saddam dan.

benim kibris sorunum var
kuzey irakda turkmen sorumum var

bana ne arabdan

Türkun dostu Türkdur
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
cengizhan_333
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jun 01, 2004
İletiler: 472
Şehir: Türk´ün oldugu her yerden

İletiTarih: Çar Ekm 19, 2005 7:41 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Hacimsultan demiş ki:
ya kardesim kusura bakmayinda bana ne saddam dan.

benim kibris sorunum var
kuzey irakda turkmen sorumum var

bana ne arabdan

Türkun dostu Türkdur
,

çok haklısın hacimsultan kardeşim bizene allahın araplarından ya onlar hiç saddam döneminde olsun gereksede şimdi dedilermi ki hiç kıbrısta şöyle oldu veya böyle oldu demediler tabi bizene onların dertlerinden yaa
haaa müslüman ülke diyeceksiniz ama benim derdimi düşünmeyen kişi müslüman dahi olsa bende onun derdini düşünmem
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
drmfk
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jun 03, 2005
İletiler: 361

İletiTarih: Çar Ekm 19, 2005 7:53 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Muhterem kardeşlerim;
Çekilen ızdırapların içinizi yakması neticesi bu şekilde düşündüğünüzü biliyorum.Ancak yinede dikkatli olmak zorundayız, temkinli olmak zorundayız.
Elbette saddam bizi direk alakadar etmiyor.
Ancak şan ve şerefle dolu bir tarih bırakmış ecdadın torunları olarak bu düşünce şeklide bizi biz yapan değerlere muhalefet olacaktır.
Ecdad bırakın sadece müslümanı, gayri müslimin dahi dertleriyle dertlenmiştir.
İslam Dini öncesi Kızıl Elma diye isimlendirilen kutlu misyon, İslam Dini ile kemale ermiş ve İ'layı Kelimetullah şeklini almıştır.
Nedir Kızılelma?
Batıya gidilebilecek yerin en sonuna kadar, adalet götürme,daha güzel ifadesiyle Türk'ün adil töresi doğrultusunda nizam götürmedir. Ezilenleri zulumden kurtarma, mutlu ve mesut bir dünya oluşturma gayesidir. İslamla tanıştıktan sonra ise bu kutlu ülkü iki cihan saadetini dünyaya yayma ile bütünleşmiş ve kemale ermiştir.
Tüm bu gerekçeler dahi bize ne demeyi engelleyecek gerçeklerdir.
Bu nedenledir ki, başta esaret altında olan, zulüm gören soydaşlarımız olmak üzere tüm cihan bizim için önemlidir. Bu nedenle güçlü Türk Devleti, bu nedenle Turan ve bu nedenle İlahi Nizam diyoruz.
Allah-u Teala bizi bu kutlu hedeflere teker teker ulaşmayı nasip etsin.

Selametle...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
uchilal_19
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Oct 15, 2005
İletiler: 217
Şehir: TÜRKİYE CUMHURİYETİ-İZMİR

İletiTarih: Çar Ekm 19, 2005 8:03 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

bence türkiye cumhuriyeti dış ilişkilerinde etkin ve etkileyici rol oynamalıdır...

gerektiğinde diğer ülkeler üzerinde caydırıcı grektiğindede kendi milletinin menfaatlerini gözetebilmek için sözü geçen ve saygıdeğer bir ülke olmalıdır.....

çünkü yüce türk milleti buna layıktır....
elbetteki saddam hüseyin bizimle alakalı bir insan değil o bir arap ama bizlerin dış politika ilede tıpkı iç politikada olduğu gibi görüşleri olmalıdır.....

söylemek istediğim türkiye ve türk milleti tıpkı geçmişte ecdadımızın da olduğu gibi yeniden ve devamlı olarak dünyada belirleyici güç olmalıdır.....

bunun içinde boşvermektense bir strateji yürütmek türk milleti için daha hayırlı olacaktır türk milletinin son cihan imparatorluğu olan osmanlıda da olduğu gibi devletin yıkılmasında yabancı devletlerin memleket üzerinde oynadıkları oyunlar etkili olmuştur bu tip oyunlara karşı milletimizi korumak ve kollamak iç işlerimizde olduğu kadar dış işlerimizdede etkin rol oynamaktan geçmektedir......

kısacası bence türkiye cumhuriyeti etkin bir dış politika yürütmeli ve izleyici değil belirleyici olmalıdır.....

biz buna layığız ve emin olun sözüm ona bu süper güçlerden daha layığız...


HEPİNİZ ALLAH'A EMANET OLUNUZ....

NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE.....
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
cengizhan_333
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jun 01, 2004
İletiler: 472
Şehir: Türk´ün oldugu her yerden

İletiTarih: Çar Ekm 19, 2005 8:10 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

ülküdaşım bu senin dedigini yapsa zaten türkün önünde hiçbir güç duramaz
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
uchilal_19
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Oct 15, 2005
İletiler: 217
Şehir: TÜRKİYE CUMHURİYETİ-İZMİR

İletiTarih: Çar Ekm 19, 2005 8:12 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Eminimki hepimizin dileği budur saygıdeğer kardeşim cengizhan.....

benim şahsi kanım budur elbetteki tartışmaya açıktır....

ancak tartışılması olanaksız olan tek şey TÜRK'ün kudreti ve imanıdır.....

ALLAH yar ve yardımcınız olsun.....
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
ergenekon18
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Oct 17, 2005
İletiler: 237
Şehir: Ergenekon

İletiTarih: Per Ekm 20, 2005 1:13 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Arkadaslar neden Saddam Hüseyin önemli degildir.Bence Gayet önemlidir.O iktidarda iken PKK rahat rahat Türkmenlere dokunamazdi.Simdi rahat rahat Türkmenler öldürülüyor ve kimse de durduramiyor.Abd Irak´a girdikten sonra PKK adeta Türkmenlerin yasadiklari yerleri mezbahaya cevirmislerdir.Bugüne kadar Irak Türkmenleri PKK baskisi altinda yasamadiysa bu begenmediniz Saddam yüzündendir.Beni simdi kimse Saddamci diye de ilan etmesin.Benim Bugün kü yazilarimdan benim hangi görüse sahip oldugum belli olmustur.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Per Ekm 20, 2005 1:45 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

ergenekon18 demiş ki:
Arkadaslar neden Saddam Hüseyin önemli degildir.Bence Gayet önemlidir.O iktidarda iken PKK rahat rahat Türkmenlere dokunamazdi.Simdi rahat rahat Türkmenler öldürülüyor ve kimse de durduramiyor.Abd Irak´a girdikten sonra PKK adeta Türkmenlerin yasadiklari yerleri mezbahaya cevirmislerdir.Bugüne kadar Irak Türkmenleri PKK baskisi altinda yasamadiysa bu begenmediniz Saddam yüzündendir.Beni simdi kimse Saddamci diye de ilan etmesin.Benim Bugün kü yazilarimdan benim hangi görüse sahip oldugum belli olmustur.


Bence konuya bakisini kontrol etmelisin. Saddamim zamaninda Türkmenlerim aci ve gözyasindan baska birsey görmedi... Katliamlar.. Gazlar..

Yani al birini vur ötekine... Allah (c.c.) Türk düsmanlarini kahretsin.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
ergenekon18
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Oct 17, 2005
İletiler: 237
Şehir: Ergenekon

İletiTarih: Per Ekm 20, 2005 2:06 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Haklisin simdi aklima geldi de.Oda iyi birsey yapmadi ama simdi durum daha vahim.Denize düsen yilana sarilir misali benimki.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
ergenekon18
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Oct 17, 2005
İletiler: 237
Şehir: Ergenekon

İletiTarih: Per Ekm 20, 2005 2:09 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Az önce bilgisayarimda buldugum bir dosyayi yayinlakta yarar var diye düsünüyorum.

Sonuçta, Baas İhtilal Komuta Konseyi, 1970'te Irak Türkmenlerinin kültürel haklarını tanıdığını ilan etti. Bu hakların tamamı kontrollü bir şekil ve miktarda kullanılabilecekti. Bir yıl sonra kendisini rejimde oturmuş görmeye başlayan Baas, baştaki sözlerinden de vazgeçerek Kürt ve Türkmen azınlıklara yönelik sindirme politikalarını uygulamaya başladı. 1974 yılına gelindiğinde Devrim Komuta Konseyi, azınlıkların çoğunlukta olduğu şehirleri Araplaştırmaya başladı. Kerkük bu politikanın bir numaralı hedefiydi. 1976 yılında şehrin adı dahi değiştirilerek El-Temim yapıldı.

Irak Baas yönetimi 11 Mart 1970 tarihinde çıkardığı bir kanunla Kuzey Irak'taki iki Zap arası ile Süleymaniye Bölgesi'ni Kürdistan Otonom Bölgesi olarak tanıdı. Türklerin elinde kalan 1000 dönümlük verimli arazinin 700 dönümü daha Kürtlere dağıtıldı. Türklere hoş görünmek için 24 Ocak 1970 tarihinde verilen bazı kültürel haklar ise sonradan askıya alındı. Tarihi Erbil şehri, Kürdistan Otonom Bölgesi'nin başkenti ilan edildi. Sonraki yıllarda ABD ve İran tarafından desteklenen Kürtler Irak'a yönelik isyanlarını yine sürdürdüler.

Türklere yönelik asimilasyon politikasını aynı hızla sürdüren Irak yönetimi, 29 Ocak 1976'da, Türk şehri Kerkük'ün ismini "el Tamim" olarak değiştirdi. Kerkük'e yerleşmek isteyen Araplara binlerce dolar yardım yapıldı. Aynı yılın Nisan ayında Irak ve Kerkük'ü ziyaret eden Türkiye Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'e halk tarafından büyük tezahürat yapılmış; ziyaretin ardından tutuklamalar ve sürgünler yapılmıştı. 1980'den sonra zalim Saddam Türkmenleri tahkir ile onlara en korkunç zulüm ve soykırımı yaparken Türkiye yalnızca seyretti. Soykırım neticesinde sadece, Altın Köprü'de 87 Türkmen aydını suçsuz olduğu halde kurşuna dizilerek şehit edildi.

Irak Cumhuriyetinin 7 Temmuz 1990'da neşredilen Anayasasının 6. maddesine göre "Irak halkının Arap ve Kürtlerden meydana geldiği" ifadesi Türkmenlerin milli haklarının inkar edildiğinin en açık delilidir. Irak dışında 500 bin, Irak'ta ise 2.5 milyon Türkmen vardır. Yüzlerce Türkmen köyü ve kasabası çeşitli bahanelerle bedel ödenmeden istimlak edilip, yerle bir edilerek yakılıp yıkılmıştır. Türkmen halkı zorla Kuzey Irak'tan çöle ve Güney Irak'a göçe zorlanmıştır. Irak'ın güneyinden yüzbinlerce Arabın, Türkmen bölgelerine yerleşmeleri için kendilerine karşılıksız destek kredileri verilmiş ve Türkmenlere ait araziler ücretsiz olarak bunlara dağıtılmıştır.

Bu sırada Molla Mustafa ölmüş ve Barzani aşiretinin başına oğlu Mesut geçmişti. Celal Talabani ise 6 bin adamı ile Irak tarafına geçerek Saddam'la anlaştı ve İran'a karşı savaştı. İran'daki Kürt isyanını bastıran KDP -Kürdistan Demokrat Partisi- lideri Barzani bir süre sonra KYB -Kürdistan Yurtseverler Birliği- lideri Talabani ile birleşerek İran tarafına geçti. Menfaatleri için sık sık saf değiştiren ve kendi halklarıyla savaşan Kürt gruplar, genel olarak Batı'nın menfaatleri yönünde tavır alıyorlardı.

1988'de sona eren İran - Irak Savaşı'nın ardından ABD ve Batının hedefi bu kez Saddam yönetimiydi. Artan silah gücüyle petrol bölgelerini ele geçirmesinden korkulan Irak'a karşı Kürt gruplarla güç birliğine gidildi. Saddam Hüseyin, bir taraftan İran'a karşı Halkın Mücahitleri'ne yardım ederken, bir yandan da Kürtlere karşı yeni bir harekat başlattı. Batıdan aldığı kimyasal silahları da kullanarak, Halepce ve Dohuk'ta büyük katliamlar yaptı. Katliamdan kaçan yüz binlerce Kürt, Türk Devleti'ne sığındı.

Önce güneye yönelen Cumhuriyet Muhafızları Şiileri büyük bir katliamla durdurdu ve 150 bin kişiyi öldürdü. Takiben kuzeye yönelen Saddam güçleri bütün Türkmen kentlerini ele geçirdi ve 28 Mart 1991'de sadece Altunköprü'de 83 Türkmen'i kurşuna dizdiler. Erbil'de 6 bin kişiyi öldüren güçler Dohuk'a kadar bütün kentlere girince, bu bölgelerde yaşayan yüzbinlerce insan Türkiye ve İran'a sığınmak zorunda kaldılar.

Yüzbinlerce insan hayatından ve yurdundan olduktan sonra Batılı güçler yeniden devreye girdiler. 5 Nisan 1991'de Birleşmiş Milletler'in 688 sayılı kararı sonrasında Kuzey ve Güney Irak'ta güvenli bölgeler ilan edildi. Musul 36. Paralelin üzerinde olmasına rağmen güvenli bölge dışında kalmış, Talabani'nin egemen olduğu Süleymaniye ise 36. Paralelin altında olmasına karşın güvenli bölgeye dahil edilmişti. Telafer, Musul, Kerkük, Altunköprü gibi geniş Türkmen bölgeleri tamamen Saddam'ın insafına terk edilmişti. Türkmenlerin haklarını korumak ve savunmak amacıyla 1988'de kurulan Irak Milli Türkmen Partisi 1991 yılında kendisini resmen deklare etti. 24 Nisan 1995 yılında diğer önemli Türkmen partileri ve kuruluşları ile Irak Türkmen Cephesi oluşturuldu. Merkezi, KDP kontrolündeki Erbil'de bulunan ITC, Türk Devleti'nin desteği ile gücünü artırdı. Erbil ve Talabani kontrolündeki Kifri'de okullar, poliklinikler, gazete ve televizyon gibi kurumlarla Türkmenlerin yaşama mücadelesine önderlik etti ve bütün dünyada Irak Türkmenlerinin resmi temsilcisi olarak kabul edildi. Bununla birlikte, özellikle KDP yönetiminin Türkmenler üzerindeki baskı politikası hep sürdü. Resmi kurumlarından, bayrak ve parlamentosuna kadar bir devlet için gereken her türlü oluşumu tamamlamışlardı. Türkmen okullarında Kürtçe eğitimi zorunlu kılmışlar, Türklerin gayrimenkul edinmesini, araç alıp satmasını yasaklamışlardı. Türkler Kürt mahalli kurumlarında ikinci sınıf insan muamelesine tabi tutuluyorlardı.

Körfez Savaşı sonrasında ABD'nin baskısıyla bir araya gelen Barzani ve Talabani'nin bu beraberlikleri uzun sürmedi. Egemenliğin ve gelirlerin paylaşımı yüzünden çatıştılar ve güvenli bölgenin kuzeyine KDP, Güneyine ise KYB hakim oldu. Kuzey Irak - İran sınırının ortası boyunca uzanan Kandil dağlarına ise PKK militanları yerleşti. Aynı yapı bugün de devam etmektedir. ABD, Irak müdahalesi öncesinde, iki büyük Kürt grubunu 2002 yılının Ekim ayı başında yeniden bir araya getirdi ve Erbil'de Kürt parlamentosunu yeniden topladı. 14 - 17 Aralık 2002'de ise Londra'da Irak Muhalefeti toplantısı yapıldı. 75 kişilik İzleme ve Koordinasyon Heyeti'ne Türkmenlerden sadece 4 temsilci girebildi. Bu heyet 2003 Ocak ayı ortasında Erbil'de toplandı ve Yürütme Kurulu'nu oluşturdu(6) .

Türkmen Yerleşim Bölgeleri

Irak'taki üçüncü büyük etnik grup olan Türkmenler'in yüzde 85 kadarı 36'ncı paralelin güneyinde, yani Irak denetimindeki bölgede yaşamaktadır. Yüzde 15 kadarı ise en kuzeyde Kürtler'in kontrolündeki Türkiye, İran ve Irak sınırlarının birleştiği bölgededir.

Türkmen nüfusun yoğun olarak bulunduğu 5 vilayet Musul, Erbil, Kerkük, Diyala ve Selahaddin'dir.. Bağdad'ta bile küçümsenmeyecek sayıda Türkmen olduğu bilinmektedir. Kerkük'teki Türkmen sayısı da 300 bin civarında tahmin edilmektedir(7) .

Ülkenin kuzey-batısında ve Musul'un 60 km. doğusunda bulunan Telafer ve buna bağlı olan köylerden itibaren, Musul ve çevresindeki yüzlerce köy, Erbil, Altunköprü, Kerkük ve çevresindeki köyler, Tazehurmatu, Tavuk, Tuzhurmatu ve çevresindeki Bayat Köyleri, Kifri, Karatepe, Hanekin, Kızlarbat (Sadiye), Karağan (Celevla) ve çevre köyleri, Şahraban (Mikdadiye), Bedre, Kazaniye ve Mendeli gibi il, ilçe, kasaba ve köyler, Türklerin yerleştiği önemli merkezlerdir. Türklerin yerleştiği bölge, kuzey Irak'ın Musul, Erbil, Kerkük ve Diyale illerinin sınırları içinde kalmaktadır. Ayrıca başkent Bağdat'ta 50 bine yakın Türk ailesinin yaşadığını da unutmamak gerekir. Bağdat'ın yoğun olarak Karakol, Azamiye, Rağibe Hatun semtlerinde yaşayan Türklerin nüfusu 300 bine yaklaşır.

Irak Türkmen Cephesi'nin rakamlarına göre Musul vilayetinde 450.000, Erbil vilayetinde 215.000, Kerkük vilayetinde 700.000, Selahaddin vilayetinde 300.000, Diyale vilayetinde 220.000 ve nihayet Bağdat şehrinde 300.000 Türkmen yaşamaktadır(8).

Musul'un merkez ilçesinde Yunus Peygamber, Faysaliye ve Mansur mahalleleri, nüfus itibariyle Türktür. Bunun dışında, Musul'un çevresindeki kırsal alanda yüzlerce Türk köyü vardır. Şebek oymağı, Sarılı ve diğer Türk aşiretlerinin yaşadığı Musul bölgesindeki köyler, yoğun biçimde Türk nüfusunu barındırır. Musul'un çevresinde 83 köy yer almaktadır.

Musul'un 60 km. batısında yer alan Telafer, Irak'taki Türklerin yoğun biçimde yaşadığı en büyük ve en halis bir Türk ilçesidir. Telafer yöresinde ise 50 den fazla Türk köyü bulunmaktadır. Ayrıca Telafer'in batısında bulunan Sincar'ın güneyinde de Türk köyleri vardır. Bu köylerin en önemlileri arasında Meydankulu, Sibate, Sino ve Tellavi anılabilir.

Musul'dan sonra gelen Erbil ili de, tarihi bir Türk şehridir. Nüfusunun yarıdan fazlası Türk olan Erbil, Kerkük'ten sonra Türklerin Irak'ta yaşadığı ikinci büyük il sayılır.

Kerkük ilinin 1975 yılına kadar ki idarî taksimatında 4 ilçe vardı. Bunlardan biri merkez ilçe olan Kerkük'tür. Kifri, Tuzhurmatu ve Çemçemal ise diğer üç ilçenin adlarıdır.
Yoğun Türk nüfusuna sahip olan Kerkük, Irak Türklerinin kalbi ve kültür merkezidir. Kerkük'e bağlı nahiye ve köylerin tamamı da Türk nüfusuna sahiptir. Kerkük'e bağlı nahiye ve köylerin belli başlıları şunlardır:

Badava, Beşir, Bılava, Çardağlı, Göktepe, Ilıncak, Karaincir, Kızılyar, Kuştepe, Kümbetler, Leylan, Ömermenden, Tazehurmatu, Tercil, Tirkalan, Tirkeşkan, Tokmaklı, Topzava, Yahyava, Yayçı. (Bunların bir kısmı Bağdat yönetimi tarafından yıkılarak, Türkmen halkı başka yerlere sürülmüştür.)

Tuzhurmatu ilçesinin Tavuk nahiyesi ve yakınındaki İmam Zeynelabidin köyü, halis birer Türk yerleşme merkezleridir. Tuzhurmatu da, Telafer'den sonra Irak'taki en önemli Türk ilçesi durumundadır. Bu ilçenin sınırları içinde yaşayan Bayat boyunun oturduğu köyler, bölgedeki Türk nüfusunun önemli bir sahasını oluşturur.

Günümüzde Kerkük kentinin etnik dokusunun hangi renkte olduğuna bakmak, kanatimizce daha realist bir yaklaşım sayılır. Bin yılı aşkın geçmişi ile Irak'ta varlık gösteren Türkmenlerin en yoğun olarak yaşadıkları kent Kerkük'ün içinde yaşayan canlıları bir yana bırakarak, mahalleler, anıtlar, mezarlıklar ve yer adları incelenirse, kentin etnik yapısı hakkında daha sağlıklı ipuçları elde edilebilir(9).

Kentin en eski mezarlığı kalede bulunan Danyal Peygamber Camii'nin haziresidir. Burada bulunan mezar taşlarının eski harfli Türkçe kitabeleri, kentin başlı başına bir tapusu niteliğindedir. Bunun dışında Atlas Caddesi üzerinde yer alan Ali Paşa Mezarlığı, günümüzde Şehitler Türbeliği adı verilen kabristandaki mezar taşları da Türkçe kitabeleri ile süslüdür. Kentin günümüzde en büyük mezarlığı Büyük Türbelik adını alan Musalla Mezarlığı'dır. Burası Türkçe mezar taşlarının bir açık hava müzesi niteliğindedir(10).

Diyale il sınırları içinde de önemli bir yekûn tutan Türk nüfusu bulunmaktadır. Diyale ilinin idari taksimatında yer alan 5 ilçe vardır. Bunlar Bakuba, Halis, Hanekin, Mendeli ve Şahraban (şimdiki adı Mikdadiye)'dir. Bu beş ilçenin hemen hemen hepsinde Türk nüfusu olarak karşımıza çıkar. Ayrıca bu ilçelere bağlı Türk kasabaları vardır. Bu kasabalar arasında Bakuba'yşa bağlı Kazaniye; Halis'e bağlı Mansuriyet Çebel: Hanekin'e bağlı merkez Hanekin, Karağan (Celevla), Kızlarbat (Sadiye), Koratu ve Meydan; Mendili'ye bağlı Kazaniye ve Beledruz; Şahraban (Mikdadiye) ilçesinin aynı adı taşıyan merkez nahiyesi, Türk yerleşimlerinin önemli birer merkezi sayılır. Bu arada bölgede yer alan Bacalan, Bahruz, Deliabbas, İbrahim Semin, Karacıva, Karaulus ve Kenaniye adlı kasabalarda da Türk nüfusu yaşar. Ayrıca elliye yakın Türk köyünün bölgedeki varlığına da işaret etmek yerinde olur.

1947-1957 nüfus sayımları dışında Irak'ta Türkmen nüfusunu belgelendirecek hiçbir kaynak bulunmamaktadır. 1957 nüfus sayımına göre Irak'ın genel nüfusu 6.240.000 iken; Türkmenler'in nüfusu 576.000 olarak gösterilmiştir. (Bu rakamlar Irak Planlama Bakanlığı'na bağlı İstatistik Genel Müdürülüğü'nün 1965 verilerinden alınmıştır.); bu da Türkmen nüfus oranının genel nüfus oranına göre % 9'dan fazlasına tekabül etmektedir. 30 yıl sonra İngiliz Inquıry dergisinin Şubat 1987 sayısında yayınlamış olduğu bir araştırmada Irak'ta Türkmen nüfusundan söz ederken Irak genel nüfusunu 16.000.000, Türkmen nüfusu ise 1.500.000'in üstünde gösterilmiştir. Bu da yaklaşık %10'a tekabül etmektedir(11) .

Bugün Irak nüfusunun % 10-12'sini oluşturan Türkmen nüfusu Irak'ın kurulduğu ilk günden bu yana sistemli bir şekilde olduğundan az gösterilmeye çalışılmıştır. Bugüne kadar yapılan yedi genel nüfus sayımının açıklanan resmi rakamlarında Türkmenler genel nüfusun % 2'si olarak gösterilmektedirler. Hiç değilse 1987 ve 1997 sayımlarında Türkmenlere kendilerini Arap veya Kürt yazdırmaları yönünde baskı yapıldığı, nüfus hanesine Türk yazdıranların sürgünle tehdit edildiği bilinmektedir.

Irak Türkmenlerinin hükümetçe açıklanan sayılarına bakılırsa 1957 sayımı ardından en düşük rakam olarak açıklanan adet 136.800 olarak verilmiştir. Bu sayının bütün ölçülere ve Irak devletince sonradan açıklandığına göre de doğru olmadığı ortada iken bu rakamdan hareket ederek yola çıkıldığında 2000 yılı sonlarına doğru 505.000 kişi olmaları gerekmektedir. Ne yazık ki misyonları gerçeği araştırmak değil, sadece Kerkük'ün Türkmen değil Kürt veya Arap olduğunu ispatlamaya kalkışmak olan bütün yazarlar da, sadece Türkmenler söz konusu olunca bu rakamları gerçek olarak kabul ederler. Halbuki sadece Irak'ın kuzey batısındaki Telafer ilçesinin nüfusuna bakılırsa, sadece Türkmenlerden oluşan bu ilçe ve etrafındaki köyler nüfusunun iki yüz elli bini aşkın olduğu açıkça görülmekte ve yukarıda bahsedilen rakamların ne kadar gerçek dışı olduğu kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Bunlara Musul civarındaki köy ve kasabalar, Erbil, Altın Köprü, Tuz Hurmatu, Bayat köyleri, Karatepe,Hanekin, Mendeli ve Kerkük ilave edilirse bu sayının gerçek boyutu ortaya çıkar.

Kerkük'ün Petrol Geliri

Kanıtlanmış petrol rezervleri açısından dünya ikincisi, kanıtlanmamış rezervler de buna eklendiğinde dünya lideri olan Irak için Kerkük Bölgesi'nin ayrı bir önemi var. Birinci Dünya Savaşı'na kadar Osmanlı topraklarının bir parçası olarak kalan ve hala Türkiye'nin üzerinde hak sahibi olup olmadığı tartışılan Kerkük'ten çıkarılan petrolün yıllık değeri 15 katrilyon liranın üzerindedir. Bilindiği üzere 5 Haziran 1926 tarihli Ankara Antlaşması, bölgedeki petrol gelirinin yüzde 10'unu 25 yıllığına Türkiye'ye bırakılmasını öngörüyordu. Fakat Türkiye, daha sonra 500 bin İngiliz Sterlini karşılığı, haklarını İngiltere'ye bıraktı. Yani bugün itibarıyla yaklaşık 1,2 trilyon lira. Kerkük'ün yıllık petrol gelirinin 15 katrilyon liranın üzerinde olduğu düşünüldüğünde, 500 bin sterlinlik anlaşmanın Türkiye'ye ne kadar zarar verdiği daha iyi anlaşılır.

Irak'ta üretilen petrolünün yüzde 40'ı ise Kerkük'ten çıkarılmaktadır. Bu bölgenin petrol geliri yıllık 9.5 milyar dolar civarında. Irak'ta 2000 ve 2001 yılında ortalama günlük 2.5 milyon varil petrol üretilirken, bunun 1 milyon varilinin Kerkük bölgesinden elde edildiği de biliniyor.

Irak'ın toplam kanıtlanmış rezervlerine bakıldığında, 112 milyar varille Suudi Arabistan'dan sonra ikinciliği aldığı görülüyor. Ülkedeki petrol rezervlerinin büyük kısmının hiç araştırılmamış Batı Çölünde olması, rezervlerin 220 milyar doların çok daha üzerine olabileceği yorumlarına neden oluyor. Irak'ın petrol rezervlerinin ABD'nin 100 yıllık ihtiyacını karşılayacak boyutta olduğu hesaplanıyor.

Kuzey Irak'ın kuzeyinde, Irak petrolünün sadece % 1'i varken, güneyinde (Kerkük ve çevresinde) % 11'i var. Kerkük petrolünün maliyeti, varil başına 1.5 $, diğer üretim alanlarında 15 $'a kadar çıkıyor. ABD, Dünya petrol rezervinin % 11.5'ini barındıran Irak'ta, en zengin petrol yataklarının bulunduğu Güney Irak ve Basra'da uzun bir süre kalabilmenin yollarını arayan ABD ve İngiltere, bu nimeti iki Kürt aşiretine yedirir mi?

Irak Türkmen Cephesi ve Türkmenlerin İsteği

Irak Türkmenlerinin kurduğu bir dizi parti ve siyasi organ bulunmakla birlikte bugün Türkmen partileri iki kampta toplanmış bulunmaktadır. Bunlardan ilki 1995 yılında kurulan Irak Türkmen Cephesi ve ikincisi de 2002 yılında kurulan Türkmen Milli Birliği'dir. ITC geleneksel olarak Türkmenler arasında Türkiye'ye bağlılığı savunan partiler tarafından oluşurken, TMB Türkmenlerin Kuzey Irak'ta var olan Kürt varlığının içinde bir otonom varlık olarak siyasi faaliyetlerine devam etmekten yanadır.

Irak'taki Türkmenlerin tek meşru temsilcileri "Irak Türkmen Cephesidir". Irak Türkmen Cephesi, Irak Türkmenlerinin haklarını savunan en önemli bir kuruluştur. Irak Türkmen Cephesi, büyük bir fedakarlık örneği sergileyerek Irak'ın bütün bölgelerinden seçilen temsilcilerle birlikte bir "Türkmen Cephesi Meclisi"ni kurmuş ve Türkmenlerin hak ve hukuklarını hem Irak'ta, hem de uluslararası platformda koruma ve savunma görevini sürdürmektedir(12).

Irak Milli Türkmen Partisi, Türkmeneli Partisi, Türkmen Bağımsızlar Hareketi, Türkmen Kardeşlik Ocağı ve Şii Türkmen İslami Hareketi, Irak Türkmen Cephesi'ni oluşturan belli başlı hareketlerdir. Bunlar dışında faaliyet gösteren Türkmen partileri de vardır. Ayrıca 60'a yakın kuruluş Irak Türkmen Cephesi'ne destek vermektedir. Irak Türkmen Cephesi'nin girişimleriyle "dış ilişkiler ve siyasi ilişkiler dairesi", "sağlık ve sosyal yardım dairesi", "güvenlik", "4 eğitim ve araştırma kuruluşu" kurulmuş olup, bölgede Türkçe eğitim yapan 15 ilkokul ve 3 lise vardır.

1970'lerin başında Türkiye'ye tahsil için gelen Türkmen öğrenci sayısı yılda 10-15 iken, bu sayı 1975'de 80'in üzerine çıkmıştır. 1976 ve 1977 yıllarında ise sayıları katlanarak yükselmiştir. 1978 yılında Irak Yönetimi, Türkiye'de öğrencilerin tahsil yapmasını yasakladı. Buna mukabil Türkmen öğrenciler, eski sosyalist ülkelere tahsil için gitmeye teşvik edildi(13).

Kürt grupları, Türkmenleri, bağımsızlık girişimlerinde büyük bir tehlike olarak algıladıkları için, "Kukla Türkmen partileri" kurarak Türkmen siyasi varlığının gücünü her ortamda engellemeye çalışmaktadır. "Türkmen Kardeşlik, Birlik, Kültür Cemiyeti, Kurtuluş, Liberal Demokratik Topluluğu, Halk Partisi ve Doğuş Partisi" adlarıyla kukla partiler, "Demokratik Türkmen Cephesi Topluluğu" olarak tek bir çatı etrafında sistemli bir faaliyet göstermektedir.

Kürt grupların projesiyle Irak'ta "etnik esaslı bir federal yapı" oluşturulmak istenmektedir. Çünkü bu yapı "Geçiş döneminde Irak Devleti Yönetim Yasası" taslağında belirlenmiştir. Birçok Türkmen bölgesi gibi Kerkük, Kifri, Tuzhurmatı ve Erbil de zamanla Kürtleştirilecektir. Kerkük'te valilik, belediye, polis, sağlık ve diğer kurumlarda Kürt hakimiyetinin olması, Türkmenleri sürekli "azınlık statüsünde" gösterme hedefinin bir parçasıdır.

Sürekli "barışçı bir politika" izleyen Türkmenlere Telafer'de olduğu gibi, diğer bölgelerde de "soykırım" yapılmakta ve Türkmenler yaşadıkları bölgelerden uzaklaştırılarak yerlerine Kürt gruplar yerleştirilmek istenmektedir. Nihayet 50 bin Türkmen göçe zorlanmış ve özellikle 18 yaşından yukarıdaki vatandaşlar şehir dışına çıkartılmıştır.

36. paralel sınırının çizilmesiyle Türkmenlerin yaşadığı bölge, yani Türkmeneli ikiye bölünmüştür. Kerkük Erbil'den, Erbil de Musul'dan ayrılmıştır. Bugünkü Kuzey Irak olarak adlandırılan bölgede Türkmen nüfusu, genel nüfusun yüzde 15'ini oluşturmaktadır. Halbuki asıl Türkmen nüfusu 36. paralelin altında ve 2.5 milyon civarındadır(14).

Türkmenler Irak vatandaşı olarak kalmayı istediklerini beyan etmekteler ve sadece tüm vatandaşlarla eşit hak talebinde bulunmaktalar. Türkiye Hükümeti ise Türkmenler'i Irak'ın parçası olarak görmekte ve Türkmenler'in varlığının bir dostluk köprüsü kurmasını arzu etmektedir.

Demokratik bir Irak'ta özgürlük istiyorlar

Irak Türkmenleri'nin Saddam sonrası ile ilgili beklentileri temelde "reaksiyoner" beklentilerdir. Musul ve Kerkük gibi Kuzey Irak'ın iki büyük petrol kentinde önemli bir nüfus ağırlıkları olmasına karşın Türkmenlerin açıklanmış bir bağımsızlık emeli veya petrol yatakları üzerinde hak iddiaları olmamıştır. Türkmenler Irak Savaşı'nın dizaynında Kuzey Irak Kürtlerine bağımsızlık benzeri bir federal yapı hakkı tanınacağının ve Musul ve Kerkük'ün bu federal yapıya katılmak istendiğinin farkındadırlar. Mevcut Türkmen politikası bu katılıma engel olmak ve kurulacak Kürt Federe Devleti'nin bir parçası olmamaktır.

Türkmenlerin Saddam sonrası Irak için konumları kendileri gibi ihmal edilmiş bir azınlık olan Süryanilere benzemektedir. Süryaniler gibi Türkmenler de 1992 sonrasında Kuzey Irak'ta kurulan fiili Kürt devletinin baskıcı rejimi ile karşılaşmış, binalarına Kürdistan bayrağı çekilmek, Türkçe eğitim yapılan okullarda Kürtçe müfredata geçmek zorunda bırakılmışlardır.

Kuzey Irak'ta yeni bir devlet kurma çabalarına hız veren Kürdistan Demokratik Partisi (KDP) lideri Mesut Barzani, hazırlattığı haritalarda Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu bölgelerinin bir bölümünü de sınırlarına kattı. KDP lideri Barzani, partisinin haftalık yayın organı olan Gulan Dergisi'nde, Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu bölgesini de içine alan bir "Kürdistan" haritası yayınlandı. Daha çok PKK taraftarı olarak bilinen ancak hem KDP'nin kontrolündeki Erbil'de hem de KYB'nin kontrolündeki Süleymaniye'de bulunan Kürdistan Demokrat Yurtseverler Birliği (YNDK)'da 2000 yılı takviminde, Türkiye'nin bir bölümü "Kürdistan" sınırları içerisinde gösterildi. Takvimde, Türkiye'nin bu bölümlerini de içeren "Kürdistan" haritasının üzerine, yeşil, beyaz ve kırmızı çizgili ortasında güneş bulunan "Kürdistan" bayrağı da işlendi(15).

Zaho, Duhok ve Erbil'i kontrolünde bulunduran Barzani, bütün kamu binalarına, okullara ve caddelere kendisi ve babası Molla Mustafa Barzani'nin resimlerini ve "Kürdistan" bayrağını astırdı. Türkler tarafından işletilen bazı özel kurumlar önce bu resimleri asmamak için direnirken veya daha küçük boydaki resimleri bulundururken, bunlara Barzani'nin büyük boyutlu resimleri KDP tarafından "hediye" olarak getirildi. Erbil'de Barzani'nin doğum günü olan 14 Mart (Perşembe günü), okullarda dahil bütün resmi binalar ve dükkanlar tatil edildi.

KDP'nin kontrolünde bulunan bölgede bulunan 13 Türkmen okuluna, KDP'liler tarafından "Kürdistan" bayrağı asılması için baskı yapılmaya başlandı. Bu okullara "Kürdistan" bayrağı asılmasına karşı çıkan ve yeni hükümette temsil edilmedikleri gerekçesiyle hükümeti tanımadıklarını açıklayan iki Türkmen parti lideri, bölgeyi terk etmeye zorlanıyor. Irak Türkmen Cephesi Başkanı Vedat Aslan ve Irak Milli Türkmen Partisi Genel Başkanı Mustafa Kemal Yayçılı, bu görüşlerinden dolayı bölgede asayişi bozmakla suçlanırken, bölgeyi terk etmedikleri durumda tutuklanacakları yolunda tehditler almaktadır. Bölgede, Irak döneminden kalan sistemle Cuma günleri resmi tatil yapılırken, hafta sonu sayılan Perşembe günleri bütün binalara "Kürdistan" bayrakları çekiliyor(16).

Petrol şehri Kerkük'ü kapsayacak federal bir Kürdistan'ın gelecekte Irak'ın parçalanma ihtimalini artırdığını gören Sünni ve Şii Araplar da, Türkmenlerin çizgisine yakın duruyor. Kısacası Irak konusunda Türkiye'nin bir numaralı endişesi olan K. Irak ve Kerkük'ün müstakbel statüsü konusunda hızla sona yaklaşıyoruz.

Öteden beri parçalanmış Irak'ın çıkarına olacağı konuşulan İsrail ile Irak'taki tek söz sahibi ABD'nin tavrının dengeyi Kürtler lehine değiştirme ihtimali olsa da, herkes bunun bölgenin başına ikinci bir Filistin sorunu açmak anlamına geleceğini gömektedir. Aslında bu açmazdan kurtulmanın yolu belki de meselenin özüne yeniden bakmaktan geçiyor. Musul Meselesi, Cemiyet-i Akvam'da İngiltere'nin değil de Türkiye'nin lehine çözülseydi, bugün Kerkük, Erbil, Zaho gibi şehirlerle Urfa, Antep, Diyarbakır arasında fark olmayacaktı. Nasıl bu şehirlerimizde Türk ve Kürt kökenliler arasında taraf tutmak faydasızsa, sınırın öte yakası için de aynı durum geçerlidir.

Türkmenlere Yönelik Baskılar

Irak nüfusunun yüzde 18'ini oluşturan 2.5 milyon Türkmen asimilasyon politikası ile karşı karşıya kalmıştır. Irak yönetimi, Kerkük'teki resmi dairelerde yönetici konumunda bulunan pekçok Türkmeni görevden almıştır(17). Ayrıca Bağdat'ta faaliyet gösteren Türkmen Kardeşlik Kulübünün faaliyetleri dondurularak idari heyet fesh edilmiştir. Irak televizyonundaki haber ve müzik ağırlıklı Türkmence yayına da son verilirken, Kuzey Irak'a sürülen Türkmenlerin gayri menkullerinin de açık arttırma yolu ile Irak yönetimine yakın kimselere satıldı.

ABD'nin Irak'da yapmak konusunda kararlı olduğu bir husus vardır. O da Türkmenlerin Irak'ın politik yaşamından tasfiye edilmesidir. Başkanlık konseyi üye sayısı 7'den 12'ye çıkarıldığı halde Türkmenlere yine bu konseyde yer verilmemiştir. 20 kilsîlik geçici bakanlar kurulunda ise Türkmenlere bir Hıristiyanlara bir üyelik verilirken, (Hristiyanların toplam sayısı 500 bin ) Kürtlere 6, Şii ve Sünni Araplara 6'sar sandalye verilmiştir. 3.5 milyon Kürte 6 sandalye verilirken 14 milyon Şii Arab'a da 6 sandalye verilmektedir(18).


Türkmenlere yönelik büyük boyutlu ayırımcılığın devam ettiği görülmektedir. Telafer gibi içinde Kürtün dahi olmadığı Türkmen kentlerinde Türkmen Cephesi' nin temsilcileri görevden alınmakta yerlerine KDP'liler veya KYB'liler atanmaktadırlar(19).

Önemli bir Türkmen nüfusunu barındıran Musul'da dahi sadece bir Türkmen kontejanı şehir meclisinde verilmiştir. Kerkük'de ise Kürt valinin Amerikalılar tarafından atanması tam bir demokratik skandal niteliği taşımaktadır. Öte yandan ABD'nin Irak'ı bir federal devletten çok konfederal bir devlete dönüştürebileceğinin ilk sinyalleri gelmektedir. Çünkü, Kürt bölgesine yapılan ayrıcalıklı yaklaşımlar böyle bir politikaya işaret etmektedir.

Örneğin, Arapların ve Türkmenlerin elinden silâhları toplanırken peşmergeler ellerinde ağır silahlarda dahil olmak üzere her türlü silahı bulundurmaktadırlar. Olacak olan, peşmergelerin Irak ordusu üniforması giyip Kuzey Irak'da sözde Irak ordusunu oluşturacaklarıdır. Muhtemelen, Araplardan oluşan Irak ordu birliklerinin Kuzey Irak'a girmesine hiç izin verilmeyecektir.

Kerkük'ün Kürt kökenli valisi Abdurrahman Mustafa, yaptıkları çalışmanın bir demokrasi çalışması olduğunu ve konseye çevredeki ilçelerden temsilciler kattıklarını belirterek, daha da güçlendiklerini söyledi.

KDP lideri Mesut Barzani, Kuzey Irak'taki Türkmen okullarında ilkokul birinci sınıftan itibaren Kürtçeyi zorunlu ders yaptı. Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin döneminde, Kuzey Irak'taki Türkmen okullarında dersler Türkçe-Arapça yapılırken, KDP döneminde ilkokullarda dördüncü sınıftan itibaren Kürtçe dersi de görülmeye başlanmıştı. KDP liderinin yeni bir uygulamasıyla, Kürtçe dersleri artık ilkokul birinci sınıfından itibaren zorunlu hale getirildi. Türkmen okullarında birinci sınıftan itibaren çocuklar 6 saat Türkçe ve 5 saat Kürtçe ders görmeye başladı.

Kuzey Irak'ta okullar sabah Barzani ve KDP üzerine övgüler içeren "Kürdistan Marşı" okunarak açılırken, bu marşta sık sık "Barzani ölmez, Kürdistan ölmez" sözleri geçiyor. Okullarda, sabahları öğretmenlerin içeri girmesiyle birlikte ayağa kalkan çocuklar hep bir ağızdan, "Yaşasın Kürdistan", "Yaşasın Barzani" diye bağırıyorlar. Yayçılı, kendilerinin Türkmen okullarında okunması için "Türkmen Marşı" hazırladıklarını ve KDP'nin "Milli Eğitim Bakanlığı"na gönderdiklerini ancak henüz kabul edilmediğini de bildirdi(20).

Türkmen Cephesine Saldırılar

Kuzey Irak'taki Peşmergeler önce Kerkük'e daha sonra Musul'a girdi. Türkiye'nin baştan beri büyük bir hassasiyetle Peşmergelerin girmemesini istediği bu iki Türk şehrine girmekle kalmadılar şehirdeki resmi binaları yağma ve talan ettiler. Her iki şehirde de ilk yağmalanan yerlerin tapu ve nüfus dairelerinin olması Peşmergelerin bu iki şehirdeki Türk (Türkmen) nüfusunun kayıtlarının yok ederek onları azınlık durumuna düşürmek olduğu açıktır. Peşmergeler Türkiye'nin hassasiyeti ve dolaylı olarak ABD'nin baskısıyla Amerikan askerleri gelir gelmez bu iki şehirden çıkacaklarını ve şehirlerin kontrolünü ABD askerlerine devredeceklerini açıkladılar(21).

Irak Kürdistan Demokrat Parti (IKDP) lideri Mesut Barzani de 'Bölge ülkeleri Irak'ın toprak bütünlüğüne saygı göstermeli ve Irak halkının içişlerine müdahaleden kaçınmalıdır' dedi. 'Türkiye'nin Kuzey Irak'a asker gönderebileceği yolundaki açıklamaları ve Kerkük'teki petrol alanları üzerindeki iddialarından vazgeçmesi' gerektiğini söylüyordu(22).

Iraklı Kürt Lider, daha önceki gün El Arabiya Televizyonu'na verdiği demeçte, Türkiye'nin "kırmızı çizgilerini" de elinden alarak, "Kerkük Kürtlerin kırmızı çizgisidir" diyordu. Hatta şunu da ekliyordu ; "'Kerkük meselesi çok hassas ve bize göre üzerinde pazarlık yapılamaz. Kerkük'ün Kürdistan kimliğinden vazgeçmemiz mümkün değildir." Barzani, dünya medyasına "kırmızı çizgilerini" anlatırken, yeğeni Neçirvan Barzani'yi de Washington'a yolladı. Kuzey Irak'ta kendisiyle görüşmeye gelen İngiltere Dışişleri Bakanı Jack Straw'ı "Kürdistan Başbakanı" sıfatıyla, "kabul eden" Neçirvan Barzani, Washington'da da "Kürdistan yetkilisi" olarak ağırlandı. Tüm bu diplomatik ünvanlar, mesajlar, tek bir gerçeğin göstergesi; Irak'ı işgal eden ABD ve İngiltere, 'Kürdistan'ın' kimliğini daha şimdiden kabul etmiş durumdadırlar.

Kaynak: haberanaliz.com
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1