Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - HAİN PLAN....
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 2. sayfa (Toplam 4 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
thegreen_wolf
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 12, 2006
İletiler: 466
Şehir: trabzon

İletiTarih: Per May 18, 2006 3:24 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder



sevgili gönüldaslarım


Yüksek yargının en önemli kurumlarından biri olan Danıştay,
dün alçakça bir terörist baskına sahne olmuştur.

Saldırıyı nefretle kınıyorum.

Olayda hayatını kaybeden İkinci Daire Üyesi Mustafa Yücel Özbilgin'in hatırası önünde saygıyla eğiliyor, yakınlarına ve Türk yargısına başsağlığı diliyorum.

Saldırıda yaralanan diğer dört Danıştay mensubunun en kısa zamanda sağlığına kavuşması en içten dileğimiz olarak acil şifalar dilerim.

Terörün bir yüksek yargı kurumunu vurması Türkiye'de üzücü bir ilktir.


Hedef olarak yakın zamanda türbanla ilgili önemli bir içtihat geliştiren Danıştay'ın İkinci Dairesi'nin seçilmiş olması, kurşunların Cumhuriyet'in laiklik ilkesi ve ülkenin laiklik konusundaki duyarlı kesimlerine yöneldiğini gösteriyor.

bu bir Ülkücülük degil terördür bence

Laikliğin tefsiri ve kamusal alan gibi başlıklarda sistem ve toplum içindeki görüş ayrılıklarının kısa dönemde giderilmesini beklemek gerçekçi değildir.

Ancak bundan sürekli gerilim üretmek yerine hiç olmazsa bir süre için gerilimi aşağı çekecek bir söyleme yönelmekte hükümetin de çıkarı vardır.


Hükümetlerin anayasada yazılı olmayan çok hassas bir görevi vardır. Yürütme, ülkeye hâkim olan psikolojik iklimin denetiminden de sorumludur.

Bu iklimin bir an önce sakinleştirilmesi, bugün itibarıyla Türkiye'nin en ivedi ihtiyacıdır, sağduyu ve istikrarın gereğidir.


Yakın tarihimizde yaşadığımız sayısız olay bize yeteri kadar yol gösterici olmalıdır.



Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM ICQ
thegreen_wolf
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 12, 2006
İletiler: 466
Şehir: trabzon

İletiTarih: Per May 18, 2006 3:44 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder



Akıl mantık işi degil bir Avukat gidipte aynı mslek dalından olan insanlara kursun sıkacak bu kursunu sıkan NİZAMI_ALEMCİ nasıl olabılıyor

Nasıl ülkücülük bu terörüst müsün Ülkücü mü?

bu filmi daha öncede gördük Türk insanını birbirine düşman ederek bundan menfaat ve güç sahibi olmaya çalışan kan emicilerin aleti olmamalıyız

komplo teorilerine aşina olanlar derin devletin hala devrede olduğunun bilincindedir.

cinayet zanlısının ülkü ocaklarına kayıtlı olmadığı, annesinin başı açık olduğu çelişki değilmi?

Yolsuzluk,Açlık,İşsizlik,terör,siyasi cinayetlerde artış...

Ve necip milletimiz bu Hükümetten memnun?Mazoşist filan mıyız neyiz?


Bence tüm bu olup bitenler Hükümetin biriken beceriksizlik ve basiretsizliklerinin patlaması.

Kısa süre önce'Efendi!Sen ne anlarsın?Ulemaya danışılması gerek!'diyen başbakan

Şimdi esas olan Türkiye'nin içten kuşatılmışlığına hizmet eden unsurların, olayları nereye vardırmak istedikleri...

Saldırıda bulunan avukatın hangi sivil toplum örgütüne kayıtlı olduğunun iyi araştırılması gerek.

Hedef gösteren gazetenin misyonu nedir?

Türkiye'yi demokratik yolla bölme hedefini iyice hissettiren AB ülkeleri fonlarından hangi gazete ve örgütler 'fonlanıyor' ona iyi bakmak gerek.

Türkiye'de bir suskunluk hakim...

STK'lar etkisizleştirildi. Bir çoğu geçmişte AB'yi şiddetle reddediyordu.

Bazı yazarlar AB'yi 'Gavur Birliği' diye nitelendiriyordu. Şimdi onlar da AB'nin ipine sarılmaya başladılar.

Bilderberg'i en ağır eleştirenler şimdi onun müdavimi oldular.

Endişem şu ki; bu olayda yine mütedeyyin insanımıza zarar gelecek. Ama onların üzerinden geçinenler yollarına devam edecek.

Türkiye'nin artık uyanması gerek...


Yüzlerinde aynı kin, gözlerinde aynı nefret, dillerinde aynı hakaret ve tehdit vardır, bir tek tabancaları eksiktir.

Biz onları biliriz.

Kimi zaman bir gazetenin köşelerinde, kimi zaman bir televizyonun ekranında, kimi zaman bir kürsüde, kimi zaman bilgisayarlarımıza gelen e-postalarda, kimi zaman devletin en yüce koltuğunda, onlarla karşılaşırız.

Kin, aynı kin...

Nefret, aynı nefret...

Düşmanlık, aynı dozdadır...

Eksik olan sadece tabanca...

*

Biz onları biliriz.

Devletin koltuklarında oturanları ile dün Danıştay’ı basıp yargıçları kurşunlayan arasında zerre kadar zihniyet farkı bulamazsınız.

Birisinin dili ile yapmak istediğini aslında bu arkadaş tabanca ile yapıverdi.

O kadar...

Elbette tabancası olmayanlarından kimileri, görevleri gereği dünkü baskını yapmacık cümlelerle kınayacaklardır.

Aldanmamalısınız...

Nitekim aynı zihniyetteki gazetelere, televizyonlara, köşe yazarlarına, yorumculara, önde gelenlerine, kısacası devletin koltuklarında oturdukları için maske takmak zorunda olmayanlarına bugün iyi bakın.

Asla saldırıyı kınamayacaklardır.

Çünkü dün olan, aslında onların istedikleri şeydir.

*

Ellerinde tabanca-bomba olsun olmasın...

Hedefleri aynıdır:

Laik cumhuriyeti silmek...

Devrim yasalarını tekmelemek...

Çağdaşlığı-uygarlığı engelleyip, ortaçağ yaşam biçimini Türk toplumuna giydirmek...

Şeriatı egemen kılmak...

Ve bu amaçlarını engelleyen, istemeyen, karşı duran, direnen, savaşan kim varsa yok etmek...

Bu dünkü, sadece tabancalı olanı.

İster tabancalı, ister tabancasız olsunlar...

Biz onları tanırız...



Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM ICQ
thegreen_wolf
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 12, 2006
İletiler: 466
Şehir: trabzon

İletiTarih: Per May 18, 2006 4:01 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder




Türk yargısı dün çok ağır, o kadar da tehlikeli bir saldırıya uğramıştır.

Adını da bütün açıklığı ile koymamız lazım.

Bu, Türkiye Cumhuriyeti’nin "11 Eylül"üdür.

Rejimin temel direklerinden biri olan yargı tam kalbinden vurulmuştur.

Bu hepimize karşı yapılmış bir saldırıdır.

Hepimizin bundan çıkarması gereken dersler var.

Bu ülkede din üzerinden siyaset yapmak çok, ama çok tehlikelidir.

Bu ülkede dinin sembollerini seçim flaması haline getirmek, kimseye yarar sağlamaz.


Artık hepimiz şu noktada birleşmeliyiz.

İnanç, hepimizin inancıdır.

Laik rejim de hepimize gereklidir.

Bu sembolleri kaşımanın zararını çok açık biçimde görüyoruz.

"Bunun türbanla ne alakası var" demeyin.

Dini semboller kaşındıkça, onun kullananların işi kolaylaşıyor.

İster dini amaçla yapılsın ister başka emellere hizmet etsin, sonunda bu bahaneyi üreten tek etken, "dinin siyaset alanına sokulmasıdır".

Bundan kurtulmak ve hem dini fanatizme, hem de başka derin menfaatlere karşı ortak bir demokratik mücadele zemini oluşturmak istiyorsak bunun tek şartı bellidir:

"Dini semboller üzerinden ucuz siyaset yapmaktan vazgeçmeliler..."

Dünün tek dersi budur...


Türk Ceza Yasası’nda değişiklik yapılmak isteniyor. Bununla ilgili tasarı TBMM’de. Tasarının gerekçesinde, insanı irkilten bir cümle var:

"...örneğin, bir tokat atılması bile, aile bireyleri arasındaki ilişkiye hukuk adına müdahil olmayı gerektirmektedir. Bunun doğuracağı sakıncalar göz önünde bulundurularak, (...) ancak şikayet üzerine soruşturma ve kovuşturma yapılır."

Bu gerekçeye göre, aile içinde şiddet, ancak şikayet olursa kovuşturmaya tabi. Yeni yasal değişiklik bu yönde.

Asıl aile içi şiddete verilen örnek. "Bir tokat atılması bile" denilerek, aile içi şiddeti kategorilere ayırıyor. Tokat atmayı hafife alarak.

Bu mantıkla tasarı hazırlayan bir partinin milletvekilinin eşini dövmesinden daha doğal ne olabilir?

Bu mantıkla tasarı hazırlayan bir partinin, saldırılar ve yargı kararları karşısında aldığı tavırdan sonra, Danıştay’a yönelik saldırıdan daha doğal ne olabilir?



Cumhuriyet Gazetesine saldırıdan sonra, rte:

"Ne olmuş bize de saldırıyorlar."

Danıştay 2. Dairesi’nin, öğretmenin okula giderken ve okulda türban takmasını engelleyen kararından sonra rte:

"Bunlar bu gidişle evin içine de karışacaklar."

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kamuda türbanı yasaklayan kararından sonra rte:

"Böyle demokrasi olmaz."

Bu sözlerin her biri toplumda gerginliği biraz daha körüklüyor. Uzlaşma kültürünü yok ediyor.

Her ayın yarısını yurt dışında geçiren rte, gittiği ülkelerde uzlaşma kültürü konusunda hiç mi ders almıyor? Bu gerilimin ülkeye, kendisine ve partisine zarar verdiğini hiç mi farketmiyor?


Önceki gün türbanlı kadınların resmi geçitine tanık olduğum bir başka parti gurubu anımsamıyorum. Erbakan’ın MSP’si, RP’si, FP’sinde bile böyle manzaralar yok.

Ama, AB diye canını dişine takan rte’ın akp’sinde, TBMM’de bu manzaralar. İzlediği dış politikayla taban tabana çelişen iç ödünler.

Türban, akp döneminde kitlesel soruna dönüşüyor. Türbanı topluma dayatma çabası yine bu dönemde. Demokrasi zırhına sığınarak.

Oysa, türban dayatmasından hoşnut olan akp’nin sadece yüzde 7-8’lik fanatik çekirdeği. akp’nin, kendi içindeki Achilles’in topuğu. akp kendi kendini bu topuktan vuruyor.

Ve gün geliyor, bir avukat bilinçli ve planlı biçimde, türban kararı nedeniyle, Danıştay’da yargıçları öldürmeye kalkıyor.


Benzer her saldırı sonrasında aynı klasik sözler.

"Nefretle kınıyoruz, kabul edilemez", v.s., v.s. nutukları. Sorun çözmeyen nutuklar, işe yaramayan göstermelik kınamalar.

Baştan başlamak gerek. "Tokat bile" diyerek, tasarı hazırlamayacaksın.

Yargı kararlarına saygı göstereceksin.

Saldırganları hemen yakalayacaksın. Hani nerede Cumhuriyet’e saldıranlar?

Bir iktidar partisi ki, toplumda söz sahibi tüm kurumlarla çatışma halinde. akp’nin acil görevi, toplumda uzlaşma kültürü yaratmaktan geçiyor. Yoksa, bindiği dalı kesmekle meşgul.

Kestiği dal sadece kendisine de, zarar vermiyor. Hep birlikte altında kalacağımız tehlikelerin tohumlarını atıyor.


İlk andan itibaren "olay mahalli" Danıştay'a ve hastaneye akın edenlerin, makamında basın toplantısı düzenleyip saldırı üzerine konuşanların yaptıkları açıklamalar, birbiriyle çelişki içindeydi.

Doğaldır.

Çünkü sıcağı sıcağına yapılan açıklamalar, bilgiye bulguya değil, sadece sezgiye dayanır.

Ve konuşan kişinin bakış açısına göre değişir yorumlar.

Kimin sezgisinin isabetli olduğunu bilemeyiz.

Organize edilmiş bir provokasyon mu, örgütlü bir eylem mi, bireysel bir iş mi, cinnet mi söz konusu, infial mi?

Hangisi?

Nereden bilebiliriz ki?

Elde yeterli bilgi ve bulgu yokken saldırının niteliğini bilemeyeceğimiz gibi, sebebini de sağlıklı biçimde tayin edemeyiz.

Edemeyiz ama bunu ben biliyorum da konuşan siyasetçiler, yargı mensupları bilmiyor nedense.

Saldırgan yakalanmış, sorguya alınmış.

Ne söylediğinden kimsenin haberi yok.

İfadesinden dışarıya sızan bir cümle var; saldırıyı bir gün önce yapmak istemiş, yapamamış.

Bir de saldırı sırasında nasıl bağırdığı hakkında yapılan açıklama var.

Ama o da iki türlü.

Birinin dediğine göre "Biz Osmanlı'nın torunuyuz" diye bağırmış.

Başkasının dediğine göre "Allah'ın askeri" olduğunu söylemiş.

Orası da net değil.

Bu sözlerden herhangi biri doğruysa, solcu olmadığı sonucuna varılabilir.

Yakalanan saldırganın avukat oluşunu da "üzüntü verici" bulanlar var.

Mühendis olsaydı daha mı az üzücü olurdu?

Baykal, siyasete kan bulaştığını söyledi.

Ülkenin nereye sürüklendiğini düşünmek gerektiğine vurgu yaptı.

Siyasi cinayetler döneminin başlamasından endişe ettiğini dile getirdi.

Siyasete kan bulaşması yeni değildir.

Daha önce pek çok siyasi cinayet işlenmiştir.

Fakat dile getirilen bu endişeler haksız yahut yersiz olarak değerlendirilemez.

Yargı mensuplarına yapılan bu saldırı çok çirkin, ülke huzurunu bozucu niteliktedir ama şu günlerde yapılan öyle açıklamalar var ki, bundan daha az kötü sayılmaz.

Tahmin edin bakalım hangi açıklamalardan bahsediyorum?

"1960 ve 1980 darbelerinin birkaç ay öncesinde seçime gidilmiş olsaydı, darbelere gerek kalmazdı" deniyor.

Kimin söylediğini açıklamaya gerek yok.

Adamın biri demiş işte.

Tabii, devamında savunma içeren açıklaması var.

"Darbe istiyor değilim."

Ne güzel.

Acaba isteseydin nasıl konuşacaktın?

Danıştay'a yapılan saldırı organizedir veya değildir orasını bilemem ama, önümüzdeki aylarda benzer olayların artacağını tahmin etmek için, ne müneccim olmaya gerek vardır, ne de siyaset yorumcusu olmaya.

Çocuklar bile bu tahminleri yürütür.


Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM ICQ
thegreen_wolf
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 12, 2006
İletiler: 466
Şehir: trabzon

İletiTarih: Per May 18, 2006 4:04 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Kod:





BİR hafta önceydi...

Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu, büyük yankı uyandıran konuşmasında şu cümleye de yer vermişti:

"Bir hukuk devletinde yargı kararlarının eleştirilmesi doğaldır."

Bu yaklaşımdan çıkan "ilke" açık ve nettir:

Yargı kararları da eleştirilir.

Ve yargı kararlarını eleştiren herkes, o kararı veren mahkemenin üyelerini, "cezbeye gelmiş manyaklar"a hedef göstermiş sayılmaz.

O halde hükmümüzü verelim:

"Falanca da Danıştay kararını eleştirmişti... Demek ki o da hedef gösterdi" diye yapılan yorumlar, "ilke"yle bağdaşmaz.

Ancak...

Şu çok önemli nokta da unutulmamalıdır:

Hukuk devletinde yargı kararlarının eleştirilmesinin doğal olması, eleştirinin her türlüsünün mübah olduğu anlamına gelmez.

Manşetten yargıç fotoğrafı yayınlayıp, "İşte bu yargıçlar sokakta bile türbanı yasakladı" diye haber yapmak, kim ne derse desin hedef göstermektir.

Yani...

"Aklı başında makul eleştiri" ile "Meczupları tahrik eden yayınlar"ı birbirine karıştırmamamız gerekir.


Saldırganın kimliği ve bağlantıları konusunda farklı bilgiler geliyor.

Dün görüştüğüm hükümete yakın önemli bir kaynak şunları söyledi:

"Failin karanlık güçlerle bağlantılı olduğu saptandı. Bir bağlantısı olduğu kesin. Adam ülkede karışıklık çıkarmayı hedeflemiş tam bir provokatör."

Bu bilgiyi verdikten sonra da şu ilginç ve önemli yorumu yaptı:

"Kimin zor durumda kalacağı baştan hesaplanmış bir provokasyonla karşı karşıyayız."

Peki gerçek bu olsa bile...

"Hedef gösteren"i "masum" mu kabul edeceğiz?

Tabi ki hayır!

Çünkü...

"Hedef gösteren", en azından böylesi bir provokasyonun hazırlanmasına zemin hazırlamıştır.

Oynadığı "tehlikeli oyun" ile hem bazı insanların canlarına kastedilmesine yol açmış, hem de bir duyarlılığı paylaşan herkesin töhmet altında kalmasına yol açmıştır.


Ama töhmet altında kalanlar da hepten masum sayılmazlar.

Şimdi eğri oturup doğru konuşalım:

"Üç-beş gazete fazla satmak" için toplumsal barışa darbe vurmaktan kaçınmayan bu anlayışın sahipleriyle bir hesaplaşma içine girildi mi?

Bırakın hesaplaşmayı, "Bunlar da bizim yaramaz çocuklarımız" tarzında "bağışlayıcı" ve "kollayıcı" bir yaklaşımla, bu tehlikeli oyuna tolerans gösterilmedi mi?

Kısacası...

Kendisinden nefret ettiren bir yayın çizgisini marifet bilen bu anlayışa, vaktinde karşı çıkmazsanız...

Hatta o yayın çizgisini uçağınızda ağırlar ya da "Severek okuyoruz" falan türünden çiçekler atarsanız...

Gün gelir...

O tehlikeli oyunun yol açtığı trajediler ya da provokasyonlar nedeniyle töhmet altında kalıverirsiniz.

Hatta Deniz Baykal, çıkıp "Bu olayda hükümetin sorumluluğu olduğundan hiç kuşku duymuyorum" deme cüretini bile duyar.

Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM ICQ
muhafazakar
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Mar 30, 2004
İletiler: 58

İletiTarih: Per May 18, 2006 5:00 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Konuyu açan arkadaştan Allah razı olsun, bu konuyu ben açmak istiyordum fakat gereksiz bir uygulama yüzünden konu açamıyoruz.
Bu danıştayın öldürülmesi olayı malesef adi kartelci medya tarafından ülkücülerin üzerine yıkılmak isteniyor.Amaç hepimizin bildiği gibi ülkücüleri kötüleyip, Mhp'nin önümüzdeki seçimlerde alacağı yüksek oyu baltalamak.Bu şerefsizce oyunu oynayanlardan başlıcaları ülkücü düşmanı olan Aydın Doğan'ın sahip olduğu medya kuruluşlarıdır.İşte şerefsiz milliyet gazetesinin bu konuyla ilgili verdiği haber http://www.milliyet.com.tr/2006/05/18/guncel/gun01a.html .
Bu adi oyunu engellemek için MHP yönetiminin bir an önce olaya el atması gereklidir.MHP yönetimi bu konuyla ilgili gerekli açıklamayı yapmalı, vatandaşları bu adi planla ilgili bilgilendirmeli ve yalan haber veren sözde medya kuruluşlarını avukatları vasıtasıyla dava etmelidir....
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
kaganos
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jan 02, 2005
İletiler: 1034
Şehir: TÜRKİYE

İletiTarih: Per May 18, 2006 5:32 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Değerli Kardeşim,


Tamamıyle dış güçlerin bir oyunudur bu..

Bu tipler özelikle yetiştiriliyor..

Ve böyle günlerde ortaya sürülüyor..

Aynı mehmet ali ağca olayı gibi bir olay..

Gizli servislerin ağına düşmüş bir zavallı gencimizin hayatı kaydı...

Bunların yapacağı bir şey yok..

Üniversite yıllarından bu gibi gençler ele geçirilip kullanılmakta..

ben burada Ailesini suçlarım....

Sağlam bir çocuk yetiştirememiş...


Psikolojik olarak zayıf... nereye çekersen oraya gidecek bir kişilik....



Yazık oluyor ..ülkeye yazık....



saygılar.
.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
dj_shark
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jul 01, 2005
İletiler: 54

İletiTarih: Per May 18, 2006 6:20 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Bu avukat müsvettesi ülkücülüğün ülkücülerin adını lekelemiştir Bu adam tahminime göre ülkücüdür ama fetuscularla içli dışlı ülkücülerdendir çevremizde böyle ülkücüler çok sitemizde bile böyleleri var Ben şu an Ankaradayım ocaklar çakal yuvasına dönmüş ülkü ocaklarında çeteleşmeler var okullarda dersleri bile basıyolar bunu gören adam ülkücüleri yanlış algılamaktadır ülkücülüğü yanlış algılamaktadır Bizim amacımız kavga dövüş değildir ilimdir bilimdir Ben gerçek ülkücüyüm diyenlerin ülkü ocaklarından ayrılıp başka bir dernek başka bir isim altında toplanması gerekir belki bana karşı çıkanlar çok olacak ama gerçek ülkücülerle çakalların artık ayrılma zamanı geldi Çeteleşmeler olursa bizim kominist köpeklerden ne farkımız kalır? Ocaktan biri kişisel meselesi yüzünden birisine sinirlenir toplar ocağı okula dalar bu mudur ülkücülük? Benim kuzenim elinde sallamayla eve geliyo tabancayla eve geliyo yaşı daha 15 neymiş efendim reisten ödünç almış geri verecekmiş peki bu cebinde silah taşıyan reis kim? Sistem böyle olduka biz hiçbir yere gelemeyiz acı ama gerçek...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
sinan37
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jan 17, 2006
İletiler: 558
Şehir: Kastamonu

İletiTarih: Per May 18, 2006 6:34 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Çok üzülerek söylüyorumki MHP genel başkanı Devlet BAHÇELİ'nin göreve geldiği günden beri üzerinde titizlikle durduğu ve bütün mafya bozuntularının temizlendiği Ülkü Ocaklarında son günlerde ilginç şeyler oluyor.

Ocağa geldikten sonra kendisini polat alemdar zanneden tipler maalesef liselerde ve üniversitelerde bu kutsal ocağın ismini kullanarak icraat yapıyorlar.

Ülkü ocakları genel başkanı 3 yıl içinde 3 defa değişmişken bazı ocak başkanları 7-8 senedir koltukları hiçbirşey yapmadan işgal ediyorlar.
etiket yapmak için ÜLKÜCÜ olunmaz başkan veya reis hiç olunmaz.

ÜLKÜ OCAKLARI BÜYÜK BİR TİTİZLİKLE REVİZE DEDİLMELİ DAVAYA AYKIRI FETULLAH VE BENZERİ TARİKAT ÜYESİ KİŞİLER OCAKLARA SOKULMAMALIDIR ÇÜNKÜ GÜNÜMÜZDE MAALESEF TARİKATLARIN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU SAPMIŞ DURUMDADIR.

BİR ÜLKÜCÜ GENEL BAŞKANI SOKAKTA DEĞİL İKTİDARDA OLACAĞIZ DERKEN BÖYLE SAÇMA BİR EYLEM YAPMAZ,YAPAMAZ..............
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
Sebas
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Apr 18, 2003
İletiler: 510
Şehir: Bordeaux / KahramanMaras

İletiTarih: Per May 18, 2006 6:38 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Satilmis medya yine yapiyor yapacagini !!!

haa birde beni kizdiran su var !!

20 bin küsür kisi " ATA " nin huzuruna çikmislar " sikayete " !!

peki bu 20 bin kansiz nerdelerdi¨Kahraman Ordumuz onlarca Sehit verdigi zamanlar bir çatismada ?

Niye o 20 000 den bir kisi bile " ATA " yi hatirlamadilar ?

Niye hiç biri meydanlara inmediler niye " SEHITLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ " diye sesleri kisilana kadar haykirmadilar ?

NIYE !!!!!!!

Iste Milletin iki yüzlülügü ve satilmis medyalar !!!!

Eger hakim, savci yargiç vuruluyorsa ve onlara saygi gösteriyorsaniz bir sey demem ! ama tarafli olmayin medya !!

Gün geldi bu millet 20 - 25 evladini bir törenle ugurladi ... Nerdeydiniz Allah Askina ? Nerdeydiniz ?? !!!

Simdimi TÜRKIYE akliniza geliyor ?
Simdimi Vatan Millet, ATATÜRK akliniza geliyor ?!!!

yapmayin etmeyin Allah askina, Tarafli olmayin !!!! millet sizi okuyor !!!

Allah Türk Milletine Sabir versin !!!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder MSNM
sinan37
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jan 17, 2006
İletiler: 558
Şehir: Kastamonu

İletiTarih: Per May 18, 2006 6:50 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Sebas kardeşim ağzına sağlık akşam tvden izlerken bende aynı şeyleri düşündüm seninle vatan satılırken binlerce askerimiz şehit olurken neredeydi bunlar acaba.

Üniversitelerde ve istanbul taksim meydanında kafaları kolları kırılan ülkücü gençleri görmezden gelen şerefsiz bizans medyası nasıl haber yapıyor görüyorsunuz .

Bugün cenaze törenini izlerken bir arkadaşımız; siyasi parti liderleri
( içinde bizim genel başkanımızda var) protesto edildiğini görünce bunları izlerken neredeyse iyi olmuş diyecekti kimbilir bunları izleyen milletimiz neler düşünmüştür.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
dj_shark
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jul 01, 2005
İletiler: 54

İletiTarih: Per May 18, 2006 7:07 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Bu konuda gerçekten katılıyorum size
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
thegreen_wolf
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 12, 2006
İletiler: 466
Şehir: trabzon

İletiTarih: Cum May 19, 2006 7:18 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder




Türk yargısı, dün tüm unsurlarıyla Anıtkabir'deydi. Hemen arkasında üniversiteler, üst düzey bürokratlar ve halk...
Atatürk'ün huzurundaki görüntü hem gurur hem hüzün vericiydi.
Gurur vericiydi; çünkü, Atatürk'ün karşısında en yüksek iki yargı organının iki kadın başkanı vardı.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Tülay Tuğcu, Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu...
Atatürk'ün görmek istediği yerde, iki kadın başkan, sadece Türk yargısını değil, Türk kadınını da modern, çağdaş, aydınlık Türkiye'yi de temsil ediyorlardı.
Ve hemen yanı başlarında Yargıtay, Sayıştay, Askeri Yargıtay, Barolar Birliği başkanları, üyeleri, savcıları, avukatlarıyla tüm yargı mensupları...
Yargı, Atatürk'ün huzurunda tek vücut, tek sesti...
Danıştay, Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay başkanları, mozoleye birlikte çelenk koydular. Danıştay Başkanı Sumru Çörtoğlu'nun Atatürk'e yazdıklarının altına birlikte imza koydular...
Atatürk'ün manevi huzurunda gurur veren bu görüntünün oluşma nedeni ise, hüzün vericiydi...
Yüksek yargının kadın başkanları, laiklik gerekçesine dayalı türban kararı veren Danıştay 2. Dairesi'ne yapılan menfur saldırı nedeniyle huzurdaydılar.
Hüzün veren çelişki buydu...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM ICQ
thegreen_wolf
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 12, 2006
İletiler: 466
Şehir: trabzon

İletiTarih: Cum May 19, 2006 7:19 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder



Anıtkabir'de, Danıştay'da, son olarak Kocatepe'deki cenaze töreninde halk tepkiliydi. Tepki özellikle hükümete yönelikti.
Başbakan Erdoğan'ın törenlere katılmaması, Antalya'ya açılış törenine gitmeyi yeğlemesine de tepki gösterildi. Erdoğan'ın törenlere katılması halinde protesto edileceği belliydi. Nitekim katılan bakanlar protesto edildi. Ancak, tepki göreceğini, protesto edileceğini bilse bile Erdoğan'ın törenlere katılması, başta Danıştay olmak üzere saldırıya uğramış yargının yanında yer alması gerekirdi.
Anıtkabir'e koşan binlerce vatandaşın tutumu, tepkisi de siyaset kurumunu ve liderleri düşündürmeli.
Anıtkabir'e, Danıştay'a ve Kocatepe Camii'ne dört bir yandan koşarak gelen genç, yaşlı, kadın, erkek vatandaşların ortak yönü birikmiş tepkileriydi. İçleri doluydu. Ellerinde çiçekler, Atatürk posterleri, dillerinde "laiklik" içlerini boşaltıyorlardı.
Ankara Üniversitesi'nden olduğunu söyleyen bir genç şöyle yazın diyordu:
"Her gün küçümseyen bir üslupla laiklik karşıtı nutuk atanlar vicdanlarını yokluyorlar mı acaba? Yargının laiklik gerekçeli her kararının karşısına dikilince siyaset yaptıklarını sananlar rahatlar mı acaba?"
Bunlar yerinde sorulardı.
Dini siyasetin merkezine koyanların, türbanı siyasi dava haline getirenlerin, dini duyguları istismar ederek oy toplamaya çalışanların yeniden düşünmeleri gerekiyor.

Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM ICQ
thegreen_wolf
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 12, 2006
İletiler: 466
Şehir: trabzon

İletiTarih: Cum May 19, 2006 7:26 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder




Cinayeti işleyen kişinin Ülkü Ocaklarıyla ilgisi akpyi rahatlatmıştır,

(bizi) MHP'lileri ise rahatsız etmiştir.
Hepimizin miğdesi bulandı. Hepimiz, büyük tepki gösterdik. Ancak ortada da böyle bir gerçek var.

Kimi kendini vatansever ilan edip eline silah alıyor, kimi de din adına satırı tercih ediyor. İşte bu gruplara karşı hep birlikte harekete geçmemiz, onları cesaretlendirmememiz gerekiyor.

Lider sn Dr Devlet Bahçeli, Ülkü Ocaklarını sokaktan bilgisayar başına çekmek isterken, bu yolun tehlikelerini görüyordu. Bundan dolayı –büyük eleştiriler alma pahasına- Ülkü Ocaklarına çeki düzen veriyordu.

Her "Milliyetçiyim" diyen, her kurt işareti yapan, her "Vatan adına kaba kuvvet kullanan" Ülkü Ocaklı sayılamazsa, her "ülkü Ocakları adına" harekete geçeni de Ülkücü diye suçlayamayız.


Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM ICQ
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 2. sayfa (Toplam 4 sayfa)

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1