Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - Müslüman Çinlilerle Uygur Türkleri Arasında Çin Provakasyonu
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 3. sayfa (Toplam 3 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
Turkmeneli
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Aug 22, 2004
İletiler: 459
Şehir: Nijmegen

İletiTarih: Pzr Tem 12, 2009 8:27 pm    ileti konusu: Doğu Türkistan açık cezaevi Alıntıyla Cevap Gönder

Doğu Türkistan açık cezaevi



Urumçi’de son yaşananlar, uzun süredir görmezden gelinen bir halkı, Uygur Türklerini yeniden gündeme taşıdı.

Yaşananları anlayabilmek için ‘Şincan Uygur Özerk Bölgesi’nde ya da Uygurların adlandırdıkları biçimde Doğu Türkistan’daki yaşamı da anlayabilmek gerekiyor.

Yaşatılmaya çalışılan kültürü, kimliksiz ‘kara nüfus’, asimilasyon politikaları, bitmeyen gerilimler... Türkiye’den bakıldığında çok uzak görülen, fazla bilinmeyan hayatı anne babası Doğu Türkistan’da doğmuş, akrabaları orada yaşayan, kendisi de sık sık bu bölgeye giden birinden dinledik.

Bir buçuk milyar nüfusuyla dünyanın en kalabalık ülkesi, yükselen dev Çin’in yıllardır asimilasyon çabalarının gölgesinde yaşanan bu hayatı Doğu Türkistan Federasyonu’nun Türkiye’deki koordinasyonunu üstlenmiş Mir Haydar Türkoğlu ntvmsnbc’ye Doğu Türkistan’ı anlattı.

Türkoğlu'nun anlattıkları şöyle:

“Doğu Türkistan’da yaşayan Uygur Türkleri’nin nüfusu şu anda 35 milyon civarında, Çinliler’in nüfusu ise hızla artyor. Son yıllarda bu artış daha da fazlalaştı. Bu bir devlet politikası.

Çin’in diğer bölgelerinden Doğu Türkistan’a yerleştirilen Çinliler’e teşvikler veriliyor; ev sağlanıyor, iş imkanı sağlanıyor. Buradaki amaç bizi kendi topraklarımızda azınlığa düşürmek, topraklarımızı ele geçirmek ve Uygur Türklerini asimile etmek.

Özellikle son 10 yılda Çinli nüfusta büyük bir artış var. Bölgenin başkenti Urumçi’nin nüfusu 13 milyon. Göç politikasının sonucunda buradaki Çinliler’in sayısı 10 milyona ulaştı.

Daha önceki Urumçi’ye gittiğim dönemlerde nüfus belki 3 buçuk milyondu. Bu nüfusun yarıdan biraz fazlası Uygur’du. Ama şimdi 10 milyon Çinli’ye 3 milyon Uygur var. Aslında bu dengenin en çok bozulduğu yer Urumçi, çünkü burası bölgenin başkenti ve oraya yığılan Çinli sayısı çok daha fazla. Diğer şehirlerde oranın denk olduğunu söylemek mümkün.

Bölgenin diğer bazı kentlerinde Uygurlar’ın oranı daha fazla. Örneğin Kaşgar’da çoğunluk Uygurlar’ın, yüzde 60’a 40 gibi bir oran var. Yarkent, Turfan, Eli, Ulca gibi şehirlerde de genel itibariyle Uygırların sayısı Çinliler’den biraz daha fazla. Genel olaraksa oranın yüzde 50 yüzde 50 olan şehirler var.

Urumçi’den Uygurlar azınlığa düştüler ve Çinlilerle iç içe yaşamak durumundalar. Beraber çalışmak zorundalar. Örneğin Çinliler gibi Uygurlu polisler de var, memurlar da var. Resmi olarak kent içinde ayrılmış mahaller yok ama İstanbul’da nasıl bazı bölgelerden gelmiş kişilerin yoğun olarak yaşadığı bölgeler varsa, Urumçi’de de resmi olmayan ama toplumsal ve kültürel farklılıklarından dolayı yoğunlaştıkları bölgeler, mahaller var. Zaten olaylar da Uygurlar’ın yoğun olarak yaşadığı bölgelerde meydana geldi. Organize bir şekilde saldırdılar o bölgelere. Saldırganların ellerinde standart olarak hazırlanmış sopalar vardı.

Daha önce de, son yaşananlar kadar olmasa da benzer olaylar yaşanmıştı. Her 5-10 yılda bir olayların tavan yaptığı dönemler oluyor. Uygurlular ve Çinliler en ufak ufak gerginlik durumunda birbirleriyle çatışıyorlar.

‘KARA NÜFUS’

Çin’de doğum kontrolü var; Çinli aileler en fazla bir, azınlıklarsa iki çocuk yapma hakkına sahipler. Ancak Uygurlar geçmişten beri iki çocukla yetinmezler. Ancak üçüncü, dördüncü çocuklara nüfus çıkartmıyorlar, dolayısıyla bu çocuklar kimlik kartı olmadan yetişmek durumunda kalıyorlar. Bu kimliksiz yetişen çocukları da hükümet sonradan alıp, Çin’in iç kesimlerine götürüyor ve oralarda ucuz işçilik yaptırıyor. Biz bunlara ‘kara nüfus’ diyoruz. Bunlara çok cüzi bir ödeme yapılıyor, bunlara ‘işçi köle’ adı veriliyor, ikinci sınıf insan muamelesi yapılıyor. Öyle bir sistem oluşturmuşlar ki, bunlar götürülmek zorunda gibi algılanıyor. Bunlar stajyer şekline sokmuşlar, sanki resmi bir kurumda çalışmak zorundalarmış gibi bir sisteme oturtmuşlar.

Son olayların başlamasına da bu neden oldu. Çin’in iç kesimlerine çalıştırmak üzere götürülen iki Uygurlu genç kızına Çinliler’in sarkıntılık etmesi sonucunda yaşanan gelişmeler ve Urumçi’de yapılan barışçı protesto eylemine emniyet güçlerince ateş açması olayları ateşledi ve yüzlerce Uygur’un ölümü ile sonuçlanan olaylar yaşandı.

Bizim topraklarımız Türkiye’nin iki katı yüzölçüme sahip. Yeraltı kaynakları ciddi sayılabilecek rakamlar içeriyor. Kömür ve altın madenleri, petrol ve doğalgaz kaynakları, 1,5 milyarlık Çin’in yüzde 30 ihitiyacını karşılıyor. Bu topraklara sahip olabilmek ive bunu tamamiyle garantiye alabilmek için asimilasyon programını zaten sürdürmekte. Bu çok tehlikeli boyutlara gelmiş durumda. Çin’in ekonomik olarak Doğu Türkistan’ın topraklarına çok ihtiyacı var, bunun da farkındalar. O yüzden Çin, Doğu Türkistan topraklarından hiç bir şekilde vazgeçmek istemeyecektir.

EĞİTİM ENGELLENİYOR

Uygurlar’ı asimile etmek isteyen Çinliler, onlerı bellirli pozisyonlara getirmek istemiyor, yani tahisil yapmalarını istemiyor, bunu baltalıyor. Tahsil yapımış bir Uygurlu’nun siyasete atılmasını istemiyorlar çünkü problem yaşayabileceklerini düşünüyorlar. Tahsil yapmış gençlerin de önünü kapatıyorlar. Üniversiteden sonra malesef bu gençler hiç bir işe yaramayacak pozisyona getirilip bekletiliyor.

Bu da kırsal kesimdeki insanların eğitime olan ilgilerine ket vurabiliyor. Bugün 35 milyon Uygur’un sadec10 milyonu şehirlerde yaşıyor. Dolayısıyla Uygurlar daha çok tarım ve hayvancılıkla hayatını geçindirmeye çalışıyor. Şöyle de diyebiliriz buna mahkum edilmiş insanlar.

EĞİTİMDE UYGURCA YASAKLANDI

Ayrıca asimilasyon çabalarının bir başka boyutu olarak, 2007 yılında Çin yönetimi tarafından Uygur dili eğitimden kaldırıldı. Şimdi tek dil Çince olarak yapılıyor. 2007’e kadar Çince ve Uygurca olarak veriliyordu ancak şimdi resmi olarak eğitim sadece Çince veriliyor.

Benzer kısıtlamalar dinde de yaşanıyor. Uygurlar’ın tamamı Sünni Müslüman’dır ama orada yıllardır uygulanan Çin komünist rejimi var. Ne yazık ki dine olan yaklaşımlarında bir gerileme var.

Dönem dönem kısıtlamalar artar, Çin bu konuda bizi sıkıntıya sokar, sonra biz sesimizi yükseltiriz ve Çinliler biraz daha rahatlatırlar. Örneğin gösteriler olmasın diye Urumçi’deki camileri açtırmadılar.

DİN ADAMLARINI KENDİMİZ YETİŞTİRİYORUZ

Doğu Türkistan’daki din adamlarını Uygur toplumu kendilerini yetiştiriyor. Çocuklar camiye gidiyor, orada Kuran-ı Kerim’i ve dinlerini öğreniyorlar. Bunun için devlet çatısı altında ayrı bir eğitim yok. Eğitim cemaat içinde yapılıyor, hükümet bunu organize etmiyor. Devlettten dine karşı bir destek değil tersine köstek olma durmu var.

Ancak din adamları camilerde eğitildikten sonra hükümetten maaşlarını alıyorlar. Bu nedenle de hükümetin bir baskısı oluyor ister istemez. İstenenleri söylemek zorunda kalıyorlar bir yerde.

Tüm bu baskı ve kısıtlamalara rağmen Uygur Türkleri, kültürlerine, adet ve anelerine çok düşkün insanlardır. Zaten Çin’in bizi bu zamana kadar asimilasyona uğratamamasının sebebi Uygurlar’ın birbirlerine ve kültürlerine çok düşkün olması, sosyal hayatalarının çok aktif olması, kültürel hayatalarının birbirleriyle diyalog halinde olmasıdır. Çin 50 yıldır bizi asimile edemediyse bu bizim kültürümüzün kuvvetli olmasından kaynaklanıyor.

BİR UYGUR ÇİNLİYLE EVLENMEZ

Bir Uygur genci Çinli bir kızla evlenmez. Ya da Çinli bir kız Uygur genciyle evlenmez. Melez bir toplum ortaya çıkmamış şimdiye kadar. Bunu yapmak istemiyor Uygurlar, bunda da başarılılar. Eğer bu olsaydı melez bir nüfus ortaya çıkacaktı, bu tür olaylarda hangi tarafa geçeceğini şaşıran bir toplum meydana gelecekti. Ama bu söz konusu değil. Uygurlar kültürleri çok sağlam olduğu için, kendileri de birbirleriyle evlenerek toplumlarını hâlâ devam ettiriyorlar.

Sokaklara çıktığınızda da bu farklılığı gözlemlemeniz mümkün. ‘Dogba’ denilen, kültürümüze has bir şapkamız var, erkekler bunu takarlar. Uygur kızlarının da kendilerine has kıyafetleri vardır. Zaten ilk bakışta Uygurlar, Çinliler’den ayrılır.

KENDİ GAZETE VE TELEVİZYONLARIMIZ VAR

Her ne kadar eğitimdeki kısıtlamalar devam ediyorsa da, kendi kendilerini yetiştiren insanlarımız, yazarlarımız, şairlerimiz, sanatçılarımız var. Onların yazdıkları kitaplar, çıkardıkları albümler, yaptıkları sanat eserleri var. Şu anki olaylardan dolayı yayına ara vermiş olsa bile Urumçi’de Uygurların çıkardığı günlük gazeteler var. Televizyon da var ama bu çok kısıtlı imkanlarla sağlanıyordu, şimdi o da kesildi. Ayrıca Türkiye ile de her zaman irtibat halindeler. Uygur’da çanak antenlerle Türk televizyonları izleniyor.

Kültürümüz pek çok bakımdan Türkiye’ye benziyor. Müslüman bir toplum olduğumuz için cenaze törenleri Türkiye’dekine benzer şekilde; cenaze, namaz sonrasında dualar eşliğinde defnedilir. Düğünlerse son zamanlarda modern dünyaya ayak uydurdu. Önceden salonlar yoktu ama şimdilerde buralarda yapılıyor düğünler. Ama daha önceleri farklıydı; düğünler büyük alanlarda yapılır, 2-3 gün sürerdi. Bizim özel yemekelerimiz var; özel pilavımız, süğhaç, kovuo, onlar yapılır dağıtılrdı. Gelin damat tarafından evinden at sırtında çıkartılır, yeni evine kadar atla götürülürdü.

Tüm baskılara rağmen kültürümüzü yaşamak ve yaşatmak için elimizden geleni yapıyorıuz. Bu bizim asimile olmamak için en sağlam dayanağımız.”

NTV
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Turkmeneli
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Aug 22, 2004
İletiler: 459
Şehir: Nijmegen

İletiTarih: Pzr Tem 12, 2009 8:43 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder





SP'den 'Doğu Türkistan'a destek' mitingi



SP Genel Başkanı Kurtulmuş, Pekin'deki büyükelçinin geri çağırmasını istedi.Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, Çin'de yaşananların etnik bir çatışma değil, dini bir çatışma olduğunu belirterek, Türkiye'nin Pekin'deki büyükelçisini geri çağırmasını istedi.

Doğu Türkistan'a destek için binlerce kişi SP'nin düzenlediği "Doğu Türkistan ile Dayanışma ve Zulmü Tel'in" mitinginde bir araya geldi.

Çağlayan Meydanı'nı dolduran binlerce kişi, "Katil Çin şaşırma, sabrımızı taşırma", "Zulme karşı omuz omuza", "Müslüman zulme boyun eğmez" şeklinde sloganlar atıp, tekbirler getirdi.

250 sivil toplum örgütünün de destek verdiği mitingde Türk ve Doğu Türkistan bayrakları taşındı. Galatasaray'ın taraftar grubu "Ultraslan" da mitinge katıldı. Doğu Türkistanlıların da katıldığı mitingde alanı dolduran kalabalığa seslenen Dünya Uygur Kongresi Başkan Yardımcısı Seyit Tümtürk, Türkiye'den destek isteyerek, Çin'de yaşananları "katliam" olarak nitelendiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür etti.

SP Genel Başkanı Numan Kurtulmuş da yaptığı konuşmada, "Doğu Türkistanlı kardeşlerimize sahip çıkmak, zulme "dur" demek, mazlumun yanında olmak bize düştü. Bu kadar olaylar olurken, insan ister istemez, Nerede dünyanın hürriyetten, özgürlükten, adaletten ve insan haklarından bahseden yöneticileri? Sizin duyduğunuzu onlar duymuyorlar. Onlar yan gelmiş yatıyorlar. Ne acı ki bugün de susuyorlar. Bu çifte standardı bir kez daha telin ediyoruz. Nerede AB, nerede kendisinden önceki Bush yönetiminin kirli
sayfalarını atacağını söyleyen Obama yönetimi, nerede insan hakları ve nerede en acısı İslam ülkelerinin anlı şanlı yöneticileri, cumhurbaşkanları, başbakanları? Siz buradasınız, millet burada, siz şuanda Bu millet her zaman olduğu gibi mazlumun yanında oluyor. İnsanlık sadece soy kırımları görmedi, nice soykırımları gördüler ama maalesef dünyayı yönetenler neredeyse katliamları ikiye ayırdılar. Ama siz bu millet, bütün soy kırımlara karşı çıktı" diye konuştu.

Bütün dünyadan katliamlara karşı çıkmalarını isteyen Kurtulmuş, "Yarından itibaren Türkiye'de medya ve siyasi çevreler Çağlayan Meydanı'ndaki mitingi görmezden gelemeyecek ve herkes Doğu Türkistan'a sahip çıkacaktır" şeklinde konuştu.

Doğu Türkistan'ın büyük bir medeniyete ev sahipliği yaptığını ifade eden Kurtulmuş, 10 gündür Çin'de devam eden olayların etnik bir çatışma değil, dini bir çatışma olduğunu vurguladı. Çin'de yapılmak istenenin etnik bir temizlik ve dini soykırım olduğunu savunan Kurtulmuş, "Oradaki Müslümanları etnik kimliklerinden ve inançlarından dolayı yok etmek istiyorlar. Ne yazık ki bu 10 günlük bir şey değildir" dedi.

Çin'de 8-9 aylık hamile kadınlara zorla kürtaj yaptırıldığını ve kadınların kısırlaştırıldığını anlatan Kurtulmuş, Doğu Türkistan'ın yer altı zenginlikleri bakımından sömürüldüğünü söyledi. Doğu Türkistan'da dini baskıların arttığını ve insanların dini ibadetlerini yapmalarının yasak hale geldiğini anlatan Kurtulmuş, "Doğu Türkistan'da tarih yok ediliyor. Doğu Türkistan kökenli insanlar 30'a yakın ülkede göçmen konumundadır. Nerede insan haklarından bahsedenler? İnsanın gözünün içine baka baka Doğu Türkistan'da insan hakları ihlal ediliyor. Nerede insan hakları? İnsan hakları savunucuları kulaklarını tıkamış. İnsan hakları savunucuları Asya'da bunların olmasının olağan bir şey olduğunu söylüyor. Aziz milletimiz diyor ki bu olağan bir şey değildir ve buna asla izin verilmeyecektir" şeklinde konuştu.

"TÜM MİLLETVEKİLLERİ ÇİN DOSTLUK GRUBU'NDAN YARIN SABAHA KADAR İSTİFA ETMELİ"

SP Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, konuşması sırasında kürsüye gelen Doğu Türkistanlı çocukların verdiği Türk ve Doğu Türkistan bayraklarını da kürsüye asarak, Doğu Türkistan için yapılması gereken 11 maddeyi sıraladı.

Türkiye'nin Pekin'deki büyükelçisini Çin hükümetinin barbarca tavırları bitene kadar Ankara'ya geri çağırmasını isteyen Kurtulmuş, "Çin Dostluk Grubu'ndan ayrılan milletvekillerimizi tebrik ediyorum. Ancak bir işi de bu kadar ucuza götürmemek lazım. Niçin Çin Dostluk Grubu'ndan
ayrıldıklarını açıklamalılar ve tüm milletvekilleri de Çin Dostluk Grubu'ndan yarın sabaha kadar istifa etmelidirler. TBMM, acilen toplantıya çağrılarak kızıl Çin hükümetine karşı alınacak tedbirler gizli bir oturumda müzakere edilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti, Dışişleri Bakanlığı bütün dünya kamuoyunu harekete geçirerek Çin'deki idamların önlenmesi için her türlü çabayı ortaya koymalıdır. Bu olayların ne olduğunun gerçek anlamda araştırılması için derhal uluslararası bir heyet kurularak
Çin'deki olaylar araştırılsın. BM'nin yeniden yapılandırılması gerekiyor. BM Güvenlik Konseyi'nin statüsünün değişmesi için Türkiye diplomatik bir ayağı başlatmalıdır. İran, Arabistan ve Mısır gibi ülkeler harekete geçirilerek İslam Konferansı Örgütü'nde işe yarar bir çalışmanın hayata geçirilmesi gerekiyor" ifadelerini kullandı.

İsteklerini sıralayan ve bunların en kısa sürede hayata geçirilmesini isteyen Numan Kurtulmuş, AB'nin önde gelen ülkelerinin Doğu Türkistan ülkelerine sahip çıkmaları için Türkiye'nin harekete geçmesi gerektiğini söyledi.

Kızılay, İHH ve Cansuyu gibi kuruluşların Doğu Türkistan'a gitmesi için gerekli hazırlıkların yapılması gerektiğini söyleyen Kurtulmuş, "Yüzbinlerce Doğu Türkistanlı mülteci konumunda. Türkiye, mülteci durumunda olan ailelerinden koparılmış Doğu Türkistanlara mülteci statüsü verilmesi
için BM'de özel bir statü de olmalıdır. Örnek olmak içinde Türkiye'de yaşayan mültecilere pasaport ve barınma hakkı verilmelidir" dedi.

İHA
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Gokcebala
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Dec 20, 2008
İletiler: 172

İletiTarih: Sal Tem 14, 2009 6:07 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Türkiye neden sahip çıkmıyor
7/8/2009 12:40


Müslüman Uygurların çin'in etnik baskısına karşı defalarca ayaklandığı Sincan özerk bölgesinin başkenti Urumçi kana bulandı. Resmi rakamlara göre 156 ama bölgeden gelen haberlere göre 1000'e yakın..


Kanla bastırılıyor
2 gündür Urumçi'de Han çinlileri ile Uygur Türkleri arasındaki olaylar, çin güvenlik kuvvetlerince işte böyle kanlıca bastırılmaya çalışıyor. Bu arada olayların sürmesi üzerine Urumçi'de gece sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

Katliam sürerken Türkiye'nin sokaklarından da tepkiler yükselmeye başladı. Türkiye'de yaşayan Uygur Türkleri İstanbul'da, Ankara'da seslerini yükseltmeye başladı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün bir hafta önce ziyaret ettiği çin'in kuzey batısındaki Sincan Uygur özerk bölgesinin başkenti Urumçi'de, tam bir Türk katliamı yaşanırken diplomatik alanda ciddi bir kınama durumu söz konusu değil. Türkiye gibi ay yıldızlı ybayrak taşıyan Uygur Türkleri şimdi Türkiye'nin ona sahip çıkmasını bekliyor.

çin'e de 'one minute' deyin
çin'in Sincan bölgesinde yaşayan Uygur Türklerine yönelik tedhiş eylemleri ABD'nin başkenti Washington'da protesto edildi. çin Büyükelçiliği önünde toplanan Uygurlar, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan Gazze saldırıları nedeniyle Davos'ta İsrail'e gösterdiği tepkinin benzerini çin'e de göstermesini istedi.çin'in kuzeybatısındaki Sincan Uygur özerk Bölgesi'nde başlayan ve çin resmi rakamlarına göre 150 kişinin ölümüyle sonuçlanan olayların ardından bölgede sokağa çıkma yasağı uygulandığı bildirildi. Sadece Uygur Türklerine yönelik uygulanan bu yasağı fırsat bilen Han çinlilerinin Türklerin evlerine baskınlar yaparak katliamlara devam ettiği belirtildi.


ALİNTİ NETTAVİR
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 3. sayfa (Toplam 3 sayfa)

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1