Bozkurt NET

[reisim25]

Ermenilerin İftiralarını eS Geçmek


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül İsviçre’deki Ermeni yasa tasarısının geçmesinden sonra “Önemli değil” diye buyurdu”.
Sırada; Rum Pontus, Asurî, Keldani ve Süryaniler de var.
!9 ülkede Ermeni yasa tasarısı kabul edildi.
Soykırımın Avrupa Birliği’ne, Birleşmiş Milletler’e ve Türkiye’ye kabul ettirilmesine çalışılacağı karara da bağlandı!
Yarın önce sembolik bir tazminat, sonra Anadolu’dan toprak talepleri başlayacak.
Devlet yöneticileri işin farkında değiller; çünkü AB ve ABD ile ters düşmemek gibi, büyüklerin sözlerinden çıkmama gibi uysal, munis, kabulcü, diyalogcu, “ver gitsin bir şey olmaz” gibi bir politika benimsemişler.
Nasıl önemli değil?
Nasıl önemli olmaz?
Asıl önemlisi ise; Emeni yasa tasarılarına karşı Türk aydınlarının çıkardığı ortak seslerde (daha doğrusu feveranlarda) hiçbir zaman günlük politikalarla, günlük açıklamalarla, geçiştirmelerle Ermeni meselesine ve Ermenilere karşı duramazsınız. Devletin başının yaptığı tek iş; sadece sert açıklama yapmak(!), ki; çok korktuklarına da eminim(!) muhataplarımızın.
Ermeni diasporası, silahlı, silahsız propaganda yaparak, ülkelerin siyaset, medya, parlamentolarında adam adama, göğüs göğüse mücadele veriyor. Türk’ü iftiraları sonucunda mağlup edip, istediklerini almak için her çareye başvuruyor.
Oturmuyor, yemiyor, içmiyor, “soykırım” yalanına sarılmış mücadele ediyorlar.
Hz. Musa ve Firavun’un bir hikâyesi vardır, çocukken dinlemiştim.
Firavun, Hz. Musa’ya “Gel, seninle yarışalım” diyor.
“Nasıl?” diyor, Hz. Musa!
Firavun; yarın Nil Nehri’nin kenarına gideceğiz, halkı da oraya toplayacağız. Nil’e bir sen bir de ben “dur” komutu verip, tersine akmasını söyleyeceğiz, Nil kimin sözünü tutarsa, diğeri davasından vazgeçecek” diyor.
Hz. Musa kabul ediyor, kendinden emin!
Firavun sabaha kadar kendisini sakalından tavana asarak dua edip, Allah’a yalvarıyor. Hz. Musa da sabaha kadar yatıp uyuyor.
Ertesi gün Nil nehrinin kıyısına gidiyorlar.
Hz. Musa “Ya Nil; dur” diyor. Nil akmaya devam ediyor.
Firavun; “Ya Nil dur” diyor, Nil duruyor, “Tersine ak “diyor, Nil tersine akıyor!
Hz. Musa üzgün bir şekilde Tur-i Sina’ya gidiyor ve Allah’a niçin böyle olduğunu soruyor.
Allah; “O, kendisini sabaha kadar tavandan astı ve bana yalvardı, sen de yattın uyudun” buyuruyor.
“Dost uyur, düşman uyumaz”.
Bunu Türkiye’de hükümet edenlere, Türk aydınları anlatamadılar.
Düşmanının silahı ve stratejisiyle savaşmazsanız, hele de “Önemli değil” gibi bir talihsiz ve içi boş bir cümle kullanırsanız; ben oyalandığımı, oyalandırıldığımı düşünürüm.
Sorarlar adama; “Siz kimsiniz?” diye!
Karşımızda psikopat, paranoyak, inanmış, kinle yaşayan ve hareket eden, gerçekten savaşan, zafer için her yolu ve yalanı, iftirayı mubah sayan, milli değerlerine bağlı bir millet var!
Devletimiz çok geç kalmakla beraber, bu yalan ve aşağılık soykırım iftiralarına gerçek anlamda akıllarını başlarına alarak karşı durmalılar, mücadeleyi dünya konjonktüründe siyasi, sosyal, parlamento adamları ve kültür bazında verilmelidirler.
Azerbaycan’la ortak hareket etmeliyiz.
Ermenilerin Doğuanadolu’da; Hocalı’da, Karabağ’da, PKK’yla milletimize, elçilerimize, ataşelerimize yaptıkları katliamların belgelerini, fotoğraflarını dünyaya göstermeliyiz.
Kültür Bakanlığı, Azerbaycan’la birlikte ortak, ciddi slâytlar hazırlayarak, ciddi sinema filmleri çekerek ve dünyaya Ermeni’lerin nasıl (1915–1918) Türk’lere katliam yaptıklarını gözler önüne sermelidir.
“Türk Katliamı Yasa Tasarısı” hazırlayarak, Ermeni dostlarının yüzlerine çarpıp, devletimize dost görünen ülke parlamentolarında kabul ettireceğiz! Çok uzun ve sabır gerektiren bir iş ve Ermeniler gayretlerinin semeresini almaktalar, biz gene geç kaldık elbette!
Çünkü onların milli davaları, milli politikaları ve milli devlet adamları ve ciddi milliyetçileri var; ya bizim?
Devlet bütçesinden önemli bir pay ayırmak ve önemli mesailer harcamakla işe başlamalıyız.
Bu iş; hayati bir konudur.
Bu işi ancak milli ve bağımsız hükümetler ve milli beyinler yapabilir ve başarabilirler.

[Vuslatim]

Obama'ın Erdoğan'dan özel isteği






Amerika, dün gerçekleşen Erdoğan-Obama görüşmesiyle ilgili açıklama yaptı. İşte o son dakika gelişmesi;


ABD Başkanı Barack Obama'nın dün Washington'daki Nükleer Güvenlik Zirvesi sırasında bir araya geldiği Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Türk-Ermeni ilişkilerinin normalleştirilmesi çabalarına olan desteğini ve takdirini ilettiği ve Başbakanı, "gelecek nesillerin yararı için", protokollerin onaylanması doğrultusunda ilerlemeye teşvik ettiği bildirildi.

Beyaz Saray'dan görüşmeye ilişkin yapılan açıklamada, Obama ve Erdoğan'ın dün Nükleer Güvenlik Zirvesi sırasında bir araya geldikleri ve ülkeleri arasındaki stratejik ortaklığı teyit ettikleri kaydedildi.

Açıklamada, Obama ve Erdoğan'ın, zirvenin nükleer yayılmanın önlenmesi hedeflerinin başarılması ve İran'ın dünyaya bir nükleer tehdit oluşturmamasının sağlanması yönündeki "ortak çıkarlarını" ele aldıkları belirtildi.

Beyaz Saray açıklamasında, "Başkan Obama, Başbakan Erdoğan'ın Ermenistan ile ilişkilerin normalleştirilmesi çabalarına yönelik devam eden desteğini ve takdirini iletti ve Başbakanı, gelecek nesillerin yararı için protokollerin onaylanması doğrultusunda ilerlemeye teşvik etti" denildi.


Internethaber

[Gokcebala]

'Önce kokuşmuş tarihinle yüzleş'


MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Fransa Senatosunun kararına ilişkin, "Pişkin ve pervasız Fransa yönetimi, seri cinayetlere dönük merakı ve ilgisi varsa önce aynaya bakmalı ve zalimlikle iç içe geçen karanlık suratı orada görmelidir" dedi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, "1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını inkar edenlere para ve hapis cezası verilmesini" öngören teklifin, Fransa Senatosu'nda da kabul edildiğini anımsattı.

Bundan böyle Fransa'da Ermeni iddialarını reddetmenin cezai yaptırıma bağlandığını belirten Bahçeli, "Diaspora yeni bir zaferini bu sayede elde etmiştir" dedi. "Fransa'nın düşünce özgürlüğüne kelepçe vuran, ifadeyi zapturapt alan bu çirkinliğini aziz milletimiz affetmeyecek ve bu sefilliği asla unutmayacaktır" diyen Bahçeli, şöyle devam etti:

"Tarihimizi yargılama cüretini kendinde gören sömürgenin kanlı dişlisi bu ülke, Türk milletinin geçmişinde mezalim değil, bulsa bulsa adalet, insaniyet ve merhamet bulabilecektir. Sarkozy yönetimi, katliamla ilgili iz sürmekte kararlısı ise tavsiyemiz önce kendi kokuşmuş tarihlerinden işe başlamaları ve başlarını Afrika'dan Ortadoğu'ya kadar çevirmeleridir. Pişkin ve pervasız Fransa yönetimi, seri cinayetlere dönük merakı ve ilgisi varsa önce aynaya bakmalı ve zalimlikle iç içe geçen karanlık suratı orada görmelidir.

Türk milletinin geçmişinde soykırım yoktur. Utanacağı, sıkılacağı veanlatamayacağı vahşet manzaraları da Allah'a şükürler olsun ki bulunmamaktadır.

Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy siyasi kaygıları ve geleneksel çizgisi nedeniyle, Ermeni avukatlığına, diaspora sözcülüğüne ve soykırım yalanı üretimine soyunacağına kendi bozuk siyasi siciline ve ileri derecede kuşku uyandıran mizacına odaklanmalıdır. Partimiz, Fransa Senatosunun bu kararını, uydurma soykırım iddialarını inkar edenlere ceza verilmesini karara bağlayan bu soysuzluğu lanetlemekte ve tüm varlığıyla kınamaktadır."

"ERMENİSTAN UYDULUĞU..."

"Bu küstahlığın cevapsız bırakılmaması konusunda AKP hükümeti atalet ve zafiyet göstermemelidir" ifadesini kullanan Bahçeli, "Ancak Dersim isyanını önleme ve engelleme çabalarına bile 'katliam' diyen Başbakan ve hükümetinin, sözde soykırım iddialarını boşa çıkarması ve samimiyetle mücadele etmesi bir hayli zor görülmektedir" diye konuştu.

"Sözde Ermeni soykırım korosu boşuna ve nafile yere ümitlenmemesini" isteyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Meydanlarda ölüm üzerinden Ermenistan uyduluğu ve propagandası yapanlar hemen sevinmesin. Zira aradıkları ve bekledikleri katliamcı suçlamasını Türk milletine kabul ettirmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Sözde Ermeni soykırım yalanından fayda uman zavallılar, Dağlık Karabağ'daki insanlık suçunu, Hocalı'daki kıyımı, vatanımızdaki Ermeni mezalimini hayatlarının hiçbir döneminde ağızlarına dahi almamışlardır. Bu vesileyle Ermeni saldırıları sonucunda, hem ülkemizde hem de Dağlık Karabağ'da şehit düşenleri bir kez daha rahmetle anıyorum.

Ayrıca Karabağ vahşetinin provası niteliğinde olan 20 Ocak 1990 Bakü katliamında hayatlarını kaybeden soydaşlarımıza da Cenab-ı Allah'tan rahmet diliyor, hepsini saygı ve hürmetle yad ediyorum."
alinti ORTADOĞU