Bozkurt NET

[sahinturk]

(israfil kumbasar'dan alınmıştır)

CEHALET zümresinin ‘sırf Türkiye’yi zengin etmek amacıyla kurulduğunu’ zannettikleri Avrupa Birliği’nin komiserlerinden Günter Verheugen, 6 Ekim ilerleme raporunun açıklanmasından önce verdiği bir demeçte açık açık şöyle diyordu:.

“Avrupa Birliği’ne girmek isteyen sizsiniz!..

Biz değil, siz bizim kurallarımıza uyacaksınız?..”.

‘Müzakere’ adı altında Avrupa Birliği’nin verdiği her talimatı yerine getiren iktidar partisi AKP’nin Genel Başkan Yardımcılarından Murat Mercan ise, Aksiyon dergisine verdiği bir mülakatta aynen şu ifadeleri kullanıyordu:.

“AB iradesi, Türkiye’nin iradesidir!..

Zaten AB’ye girdiğiniz zaman müktesebatı, anayasayı, dolayısıyla egemenliğin paylaşımını ‘de facto’ (fiili durum) kabul ediyorsunuz!..

Yarın AB’ye gireriz, egemenlik haklarını paylaşırız, biz bunda bir sakınca görmüyoruz!..

Kaldı ki bütün üye ülkeler paylaşıyor egemenliği!..

Avusturya’da aşırı sağ parti lideri Haider’in, Avrupa ayağa kalkınca Başbakanlığı engellenmişti!..

Bunu kabul etmek durumundayız!..”.

Peki, nedir bu Avrupa Birliği müktesabatı?..

Bizi, yani Türk milliyetçilerini, ülkücüleri ilgilendiren en önemli noktalarından birisi nedir?..

Avrupa Birliği müktesebatını en iyi bilenlerden biri olan Yalçın Doğan, Hürriyet gazetesinde yayınlanan bir yazısında şunları vurguluyordu:.

“Açık kalmayacak tek kapı, AB’deki MHP’ye duyulan tepki!..

AB, MHP gibi partileri benimsemiyor!..

Tıpkı Avusturya’daki Haider’in dışlanmış olması gibi!..

Fransa’da Le Pen’in benzeri olan Haider’in Avusturya’da seçimi kazanmasına rağmen AB onu dışlıyor!..

İleride AB’nin MHP’yi hükümette istemeyeceği bir gerçek!..”.

Karen Fogg çocuklarından birisi olarak ün yapan Mehmet Ali Birand ise Milliyet gazetesindeki bir yazısında bakın neler söylüyordu:.

“17 Aralık’tan sonra Türkiye’nin Avrupa Birliği ile müzakere sürecine girişinden itibaren birçok korkumuzdan kurtulacağız!..

Mesela aşırı bir faşist partinin iktidara gelmesi imkânsız hale gelecektir!..

Unutmayalım ki, AB, Avusturya’nın başına geçen faşist Başbakanına açıkça görevden ayrılmasını önermiştir ve Avusturyalılar da bunu yerine getirmişlerdir!..”.

Kimdir bu Haider?..

Avrupa Birliği tarafından hükümet kurması neden engellenmiştir?..

Avusturya’da Haider’in başına gelenleri bilmeyenlerin, bizim ve bizim ile aynı düşünceyi paylaşanların feryatlarını, çırpınışlarını anlamaları asla mümkün değildir!..

Şu anda, Kaernten Eyaleti’nde vali olarak görev yapan Jörg Haider, Avrupa Birliği üyelerinden Avusturya’da 1999 yılında yapılan seçimlerde büyük bir zafer elde eden ‘milliyetçi’ söylemleri ile dikkat çeken Avusturya Özgürlükler Partisi (FPÖ)’nin bir önceki genel başkanıydı!..

FPÖ’yü 1996 yılında parlamentoda 10 sandalye ile devralan Haider, Amerika ve İsrail karşıtı söylemleri ön plana çıkarıp, Avusturya sokaklarını “Önce Avusturya” sloganlarıyla süsleyerek ilk seçimde oyları ikiye katlayıp, sandalye sayısını 33’e çıkarmayı başardı!..

1999 seçimlerinde oylarını yüzde 27’ye yükselten Haider, parlamentoda 52 milletvekili elde etti!..

FPÖ’nün bu başarısı Yahudi kontrolündeki bir Avusturya gazetesinde bu başlık ile duyuruluyordu:.

“Haider’in önlenebilir yükselişi!..”.

Avusturya halkının üçte birinin desteğini arkasına alan Haider, Hıristiyan Demokrat eğilimli Halk Partisi (ÖVP) ile koalisyon ortağı olup kabinede görev almak istedi!..

Ancak bir anda Amerika, İsrail ve AB’yi karşısında buldu!..

NATO Birlikleri Komutanı Amerikalı General Wesley Clark, Avusturya gezisini iptal etti!..

İsrail, Haider’in ülkeye girişini yasakladı ve bütün dünyaya, Avusturya ile ilişkilerini askıya alma çağrısında bulundu!..

Haider’in partisinin iktidar ortağı olması ve kendisinin hükümette görev almasına karşı çıkan Fransa ve Almanya öncülüğündeki AB ülkeleri, Avusturya’ya karşı ‘ekonomik’, ‘siyasi’ ve ‘diplomatik’ yaptırım kararı aldı!..

Dışarıdan gelen baskılar iç kamuoyunu da etki altına alınca, Haider, önce koalisyon hükümetinde görev almaktan vazgeçti, yaptırımlar devam edince de kendisi ile bütünleşen partisinin liderliğini Susanne Reiss-Passer’e bıraktı!..

24 Kasım 2002 seçimlerinde, FPÖ, bir önceki seçimlerde aldığı oyların ‘üçte ikisini’ kaybetti!..

Oyları yüzde 10’2’ye düşerken, parlamentoda ancak 19 sandalye elde edebildi!..

FPÖ, daha sonra yapılan Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ise yüzde 6.33’e gerileyerek, 5 sandalyesinden 4’ünü kaybetti!..

Ders alınsaydı eğer, tarih hiç tekerrür eder miydi?..

Biliyoruz ki Avusturya’da yaşananların daha kötüsü yakın bir gelecekte Türkiye’de de yaşanacak!..

Avusturya’da Haider ve partisinin başına gelenlerin en az on katı, iktidarın tek alternatifi konumunda olan MHP’nin başına da gelecek!..

Nitekim, daha Avrupa Birliği’ne girmeden, 57’nci Cumhuriyet Hükümeti döneminde Avrupa Birliği ülkeleri tarafından MHP hakkında “istemezük” şeklinde çatlak sesler çıkmaya başlamıştı!..

Türkiye eğer AB üyesi olmuş olsaydı, 1999 seçimlerinden yüzde 18 oy alarak ikinci parti olarak çıkan MHP, ‘Avusturya Özgürlükler Partisi’nin maruz kaldığı baskılar ile karşılaşacak, ‘dışlanma’ ve ‘dağılma’ sürecine zorlanacaktı!..

Nitekim, bunu en iyi bilenlerden birisi de Devlet Bahçeli’nin kendisidir!..

1997’de MHP Genel Başkanı olan Devlet Bahçeli daha önce hiç ‘milletvekili’ olmamıştı!..

‘Devlet tecrübesi’ ise hiç yoktu!..

18 Nisan 1999 seçimlerinde MHP, sandıktan ikinci parti olarak çıktı!..

Ancak Bahçeli, elindeki Başbakanlık fırsatını, “DYP ve FP bir süre dinlensin” diyerek altın tepsi içerisinde Ecevit’e hediye etti!..

Bahçeli, Başbakan Yardımcısı olarak görev aldığı 57’nci Cumhuriyet Hükümeti döneminde, Avrupa Birliği’nin şimşeklerini üzerine çekmemeye büyük bir özen gösterdi!..

Derhal hükümetten çekilmek yerine, ‘devlet politikası’ ve ‘onurlu üyelik’ diyerek ‘Birinci Ulusal Program’ın altına hiç çekinmeden imza attı, ‘1’, ‘2’ ve ‘3’ nolu uyum yasalarının Meclis’ten geçmesine göz yumdu!..

Bahçeli’nin ‘çok uyumlu bir tutum’ sergilemesindeki en büyük faktör, maalesef Avusturya Özgürlükler Partisi Genel Başkanı Haider gibi Avrupa Birliği tarafından ‘MHP’nin Genel Başkanlığı’nı bırakmaya zorlanacağı’ korkusuydu!..

Sanırız aynı korkudan olacak ki Bahçeli ve ekibinin Avrupa Birliği sürecine karşı pasif tutumu hâlen devam ediyor!..

Nitekim, 17 Aralık’ta Türkiye’ye müzakere tarihi verilmesi ile ilgili süreçte, ‘Avrupa Birliği’ne olumlu bakan ve iktidara destek veren’ partiler bile gelişmelerle ilgili sürekli açıklamalarda bulundular!..

Öyle ki CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, acil bir toplantı yaparak, ‘Avrupa Birliği üyeliği ile ilgili görüşmelerin dondurulması’ için hükümete çağrıda bulundu!..

Gelin görün ki ne MHP’den ne de Bahçeli’den ‘olumlu’ ya da ‘olumsuz’ hiçbir ses çıkmadı!..

Avrupa Birliği, aslında, Amerika ve İsrail’i güdümü altında tutan uluslararası gizli örgütün, Avrupa’daki ‘ulus’ devletleri ‘çoğulcu demokrasi’ gözetimine alarak ‘küreselleşme’ süreci içerisinde kendiliğinden yokolmalarını sağlamak ve ‘milliyetçi hareketleri’ iktidara taşıyabilecek yeni liderlerin ortaya çıkmasının önüne geçmek amacıyla kurulan bir teşekküldür!..

‘Ekonomik’ ve ‘siyasi’ birlikteliğe yarın ‘askeri’ birliktelik de eklenerek sacayağı tamamlanacaktır!..

Avrupa Birliği müktesebatını kabul ederek ‘üst yasa’ haline getirenler, yarın meydana gelebilecek herhangi bir sorun karşısında ‘askeri müdahalelere’ de doğrudan hukuki zemin hazırlamaktadırlar!..

Zira, 2005 yılında Avrupa Ordusu bünyesinde bir ‘Acil Müdahale Gücü’ oluşturulacak!..

Bu güç, tıpkı Amerika’nın Afganistan’daki başkent Kabil’i işgal ederek, devletin meşru temsilini üstlenmesi gibi, ‘AB’nin etki alanındaki’ sorunlu bölgelere acil müdahalede bulunabilecek!..

Yani stratejik yerlerde denetim sağlanarak, birlik güdümünde ‘kukla’ ama ‘sözde meşru’ yönetimler işbaşına getirilecek!..

‘Serbest dolaşım’ hakkını kısıtlayan, ‘ucu açık’ müzakereler, aslında Türklüğü Anadolu’dan tasfiye etmeyi amaçlayan ‘Sevr Planı’nın yeniden devreye sokulmasından başka bir şey değildir!..

Müzakereler daha başlamadan, ‘ön şart olarak’ ilk önce ‘Kıbrıs’ meselesi gündeme gelecek!..

Ardından ‘Ermeni soykırımının tanınması’, ‘Ermenilerin tazminat ve toprak taleplerinin karşılanması’, ‘Güneydoğu’ya otonomi verilmesi’, ‘Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması’, ‘Fener Patriği’ne ekümenik sıfatının verilerek İstanbul’un ortasında sembolik İkinci Vatikan Devleti’nin kurulması’, ‘Ege Meselesi’nin Yunanistan’ın istekleri çerçevesinde çözülmesi’, ‘Fırat ve Dicle sularının uluslararası denetime açılması’ gibi talepler Türkiye’ye dayatılacak!..

Üstelik bütün bu talepler yerine getirilse bile, Avrupa Birliği’ne üye 25 ülke, ‘kabul’ için referanduma gitme hakkına sahip bulunuyor!..

Fransa ve Avusturya referanduma gideceklerini şimdiden açıkladılar!..

Hollanda Dışişleri Bakanı Bot, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyeliğinin hiçbir zaman mümkün olmayacağını zaten açık açık belirtiyor!..

MHP’nin Avrupa Birliği karşısında alması gereken tutum ‘tam bağımsızlığı’ hedefleyen Türk Milliyetçiliği ideolojisine uygun olarak “Kesinlikle Hayır!..” olmalıdır!..

Bu tavır, aradabir ‘üç-beş cümlelik basın bildirileri’ ile geçiştirilemez!..

Söylemler, ‘eyleme’ dönüşmeden hiçbir anlam ifade etmez!..

MHP, ‘Türk tarihinde önemli bir dönüm noktası olan’ Avrupa Birliği’ne üyelik süreci karşısında üzerine düşen sorumluğu yerine getirmek zorundadır?..

‘Bir yıl’, ‘bir ay’, ‘bir gün’ sonra değil!..

Derhal!..






22.12.2004 | Okuma : 1019

[cift_yuz]

Ülküdaşlar! Tüm milliyetçi partiler aynı düşünceleri ve gayeleri paylaşmıyor mu? Eğer paylaşıyorlarsa birbirimizi yükselteceğimize birbirimize köstek oluyoruz?? En iyi birleşmektir

[ocakci07]

s.a. arkadaşlar elbette önümüzdeki günlerde biz ülkücülere düşen görev çok büyüktür. ve bizi temsil eden hareketin genel başkanı sayın devlet bahçeli ye. bildiğimiz üzere ülkemiz iktidarı şu anda ülkeyi bilinmez bir meçhule sürüklemektedir! tahmini olarak 6-7 ay içinde ülkede büyük bir karışıklığın çıkacağı söylenmekte. ve biliyoruz ki özellikle üniversitelerde düğmeye basılmış durumda bunu gerek ankara dil tarih fakultesinde gerek istanbul üniversitesinde çıkan olaylar gerekse benimde okuduğum kale olarak bilinen GAZİ üniversitesine bir kaç yıl önce PKK kamplarında boy gösteren DOĞU PERİNÇEK gibi bir serefsizi konferans vermesi için gönderilmesinden veya rektör tarafından çağrılmasından anlayabiliyoruz. zaman ayrılık zamanı değil elbette ama birlesme MHP çatısı altında ve DEVLET BEY önderliğinde olmalıdır. bize düşen ise tazgaha oyuna gelmemek. birilerinin maşalarıyla uğraşmamak ALİŞAN başkanın da dediği gibi. akıllı oynayacağız başlarıyla uğraşacağız. ülkemiz sanki osmanlının son dönemlerinde yaşadığı şeyleri yasıyor. gençlik ise bir çoğu bilinçsiz yetişiyor.artık uyanma ve uyandırma zamanın geldiğini hata geçiyor oldunu düşünüyorum.


EY TÜRK TİTRE VE KENDİNE DÖN!!!!!!!!!!!!!!!!

ALLAH YAR VE YARDIMCIMIZ OLSUN!

[gokce]

Zamanım çok kısıtlı olduğu için kusura bakmayın daha önceden yazılmış mıydı bakmadım, daha uygun bir başlık var mıydı ona da bakamadım ama aşağıdaki adreste bir anket var:

http://www.gazeteler.com

İsterseniz katılın.

Herkese iyi günler.

[alpertunga01]

Birlikte dirlik vardır partilerden önce ülküdaşlarımızın kendi aralarında ki problemler aşılmalı ondan sonra partiler kendiliğinden birlik haline gireceklerdir zaten. Ancak durumlar şunu gösteriyorki yine bir gruplaşma söz konusu bunun asıl nedeni ise ülküdaşlarımızın asli görevleri yerine başka işlerle iştigal olmalarıdır. Önce davayı kendi içimizde yaşayıp çevremize anlatmamız gerekirken bizler delege gibi genel başkanlar seçmeye kalkışıyoruz bu büyük hatadır. Eleştirmek başka şey taraftarlık başka şey bazılarımız bunun farkına varmalı Titreyip özünü bulmalıdır. Birleşme ise bu konumda şart görünmektedir.

[Kommando]

Arkadaslar MHP ye KORKUT EKEN gibi bir kahraman Lider lazim
bu benim düsüncem

[yahyaoglu]

Nedendir bilmem arkadaşlar ama liderden önce kendimizi degiştirsek mhp ye ülkücülüge yakışır hayat yaşamaya çalışsak daha iyi olmazmı?

[dark_shadow]

Bence bu zihniyet devam ederse önümüzdeki seçimde herhangi bir milliyetçi partinin hükümette yer alması hatta meclise girmesi bile zor görünüyor.Sayın Bahçeli ya artık masaya yumruğunu vurup parti içindeli muhalif sesleri ve gruplaşmaları kaldırmalı, ya da baştan çekilmeli.En mantıklısı ise partilerin birleşip gerçekten lider vasıfları taşıyan yeni bir başkan seçilmesi.Meclise girmek ancak bu şekilde mümkün olabilir bence.

Milliyetçi haraketin meclisde temsil edilmekte sıkıntı çektiği şu günlerde Zana ve yandaşlarının kendi görüşlerini taşıyan bütün partileri birleştirmeyi düşündüğü ve seçime tek parti olarak girmeyi düşündüğü söyleniyor.Düşünmek istemiyorum ama böyle bir durumda meclise girerler gibi görünüyorlar.

Eğer onlar girer biz giremezsek Türkiye daha da sıkıntılı bir döneme girer.Meydanlarda aslan gibi kükreyen ama hiç bir icraat yapmayanların bir şeyler yapması içinde çok geç olabilir.Umarım önümüzdeki seçimden sonra "keşke birleşseydik" değil "iyiki birleşmisiz" sözünü duyarız...

[Emreoz]

	Kommando demiş ki:
	Arkadaslar MHP ye KORKUT EKEN gibi bir kahraman Lider lazim bu benim düsüncem

Korkut Eken siyaset yapamaz!!

[Bozkurt_Baha]

	Sungurtekin demiş ki:
	Bütün milliyetçilerin toplanacağı muhtemel yapılanmalar ise şu şekilde olabilir: 1- Devlet Bahçeli başkanlığındaki MHP çatısı altında toplanmak 2- Devlet Bahçeli dışındaki bir ismin (Korkut Eken, Muhsin Yazıcıoğlu, Tuğrul Türkeş gibi) başkanlığında MHP çatısı altında birleşmek 3- Halkın karşısına yeni bir parti ismiyle çıkmak

En mantıklı teklif ikincisidir. Çünkü Devlet Bahçeli Bey bu davaya faydalı olamamıştır. Faydalı olabilecek ve bizi tekrar feraha kavuşturacak bi lider önderliğinde yola devam etmek en doğrusudur...

[fergan2001]

evet arkadaşlar en mantıklı teklif ikincisidir.DR. DEVLET BAHÇELİ BEY BU DAVA İÇİN ÇOK ŞEY VERMİŞ FAKAT YÖNETİCİLİKTE BAŞARILI OLAMAMIŞTIR BUNU TARTIŞMAMIZA BİLE GEREK YOK ÇÜNKÜ HERŞEY GÖZÜMÜZÜN ÖNÜNDE.MİLLİYETÇİLERİN YAPMASI GEREKEN TEK ŞEY DAHA DİŞLİ VE GÖZÜ PEK ÇALIŞKAN BİR BAŞKANLA ÇALIŞARAK BÜTÜN MİLLİYETÇİ PARTİLERİ BİR ARAYA TOPLAMAKTIR.ÇÜNKÜ BUNU SOKAKTAN GEÇEN VE BU PARTİNİN TABANINI OLUŞTURAN HERKES İSTİYOR

[GeceKurDu]

Bende Namık Kemal ZEYBEK diyorum.
Çünkü bence MHP'nin içinde Başbuğ'dan sonra hem kendi devletine hemde diğer Türk devletlerine ençok emek veren insandır...

[ulkucu_reis]

Hele bi kurultayı bekleyelim olan olmuş zaten

[03_mehmet]

	Kommando demiş ki:
	Arkadaslar MHP ye KORKUT EKEN gibi bir kahraman Lider lazim bu benim düsüncem

selam ülküdaşlar sevgili ülküdaşım korkut eken demişsin fakat bügle mimli kişilerle iktidar olamayız bençe tabandan gelen yeni bir liderle birleşme olabilir Bahçeli MHP 'yi bırakmalı koltuk sevdalı degilse..