Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - “Dinlerarası diyalog” cemaat–memaat meselesi değil
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6, 7  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Bu başlık kilitlenmiştir; cevap yazamaz, iletileri değiştiremezsiniz 2. sayfa (Toplam 7 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
ucbeyi
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jul 04, 2005
İletiler: 9

İletiTarih: Sal Tem 05, 2005 8:44 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Sevgili Gazibaba ve bu işlere karşı duruş bildiren sevgili arkadaşlarım niye bu kadar körsünüz.Görmüyormusunuz karşı duruş kaynakları belli 1-Yeni Mesaj 2-Ömer Öngüt bu yeterli bence...İlk yazındaki maddelerinden bulabildiklerimi inceledim zaman gazetesi arşivinden.Zamanım olursa düzenler yollarım isteyen bakabilirde arşiv kısmına içinde yalan ve çarpıtma var.Yapılan şu bir konu bir sayfa anlatılmış ve yukarıda görüldüğü üzere bir tane cümle çıkarılıp istenen yere çekilmiş.İş bu kadar basit bu nedir biliyomusunuz KANCIKLIK...Ben bunu ne Türk Töresinde nede Dinimde gördüm.Bunu kurgulayanlar asıl vatan hainleridir niye bu kadar körsünüz bu resmen maşaların işi bariz şekilde yıpratıyolar İslam i kesimi birsürü angutta buna alet oluyor.Nerde senin tören nerede dinin diyanetin bu herifin hocası belli geldiği yer belli bırak hataları olabilir ama herif yapsın işini...ne milli güvenliği ne vatanı adam seni dışarıda temsil ediyor sen adama sahip çıkçana heriflerin cümlelerini kesip keyfine göre çekiyosun bir tarafa bırakın bu oyunları kardeşim.Bu arkadan vurmaktır Allah bunun hesabını sorar
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Alper_Tunga72
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Feb 04, 2005
İletiler: 665
Şehir: TC-İzmir

İletiTarih: Sal Tem 05, 2005 9:49 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Son günlerde fetoşu şirinleştirme çabaları tekrardan başladı.Sonu nereye varacak merak ediyorum.
Şerefsiz herif devletin içinde zehirli sarmaşık gibi yayılıyor.Üst düzey kadrolar fetoşçularla dolmuş, Telekom,Erdemir gibi ulusal ve stratejik değerlerimizi peşkeş çekenler de bunlar.Şimdi de yaptıklarını örtmek için ya yapay gündemler oluştururlar ya da böyle şirinleştirme ve yanlış bilgilendirme (dezenformasyon) çabalarına giriyorlar.
Bir de şu 'adam Türkiye'yi dışarıda temsil ediyor' yalanını bırakın.Orduya ve devlete sızmak için sinsi taktikler uygulayan; subayları, başı açık -kendi yandaşı- kadınlarla evlendirip onları yanına çekmeye çalışan bir adam benim pabucumu bile temsil edemez.(planın sinsiliğine bakar mısınız)
Düşman da olsa fg'yi tebrik etmek lazım aslında.Şerefsiz ve hain emelleri doğrultusunda sinsi ve sabırlı bir şekilde ilerliyor.(subaylardan başlayıp orduya sızmak, devletin alt kademelerinden başlayı sabırla yukarılara doğru tırmanmak gibi.)
Ancak hala istediği çoğunluğu elde edemedi.Her ne kadar asgari bir müşterekte birleşemeseler de vatansever, milliyetçi böylelerine kanmayacak insanlar çoğunlukta.O yüzden artık sabrı kalmadı fg'nin.Şirinleştirme çabalarına hız verildi (tıpkı Soros gibi; medyada 'masum bir yatırımcı' olarak gösterilmişti.)
Tabii şirinleştirme yapmak için biraz da yanlış bilgilendirme (dezenformasyon) gerekliydi.Geçtiğimiz aylarda milliyetteki yazı dizisinde bu yeterince yapıldı.Yok efendim hastalığı varmış,evinden hastahaneye kadar yürüyormuş,yerinden kalkacak hali yokmuş,vatan hasreti çekiyormuş vs. vs.Aman ne masum,çok acıdım gelsin bizim evde kalsın.
Tez zamanda biricik dostu papanın yanına gitsin.Yeter artık bu herifin reklamını yaptığınız.Forumu çöplüğe çevirdiniz.Bu ülkenin fetoşdan daha önemli meseleleri var...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM
ucbeyi
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jul 04, 2005
İletiler: 9

İletiTarih: Sal Tem 05, 2005 10:13 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Kardeş Dezanformasyonla kastın ne yani maddi mi manevimi?manevi olamaz çünkü adamlar dinini ve örfünü emin ol senden iyi yaşıyolar.Maddi diyosan eğer adamlar o kadar güçlendiyse yani erdemiri telekomu ele geçirmiş ve sattırmışsa ve subayları kafaladıysa sıçtık ama adam madem bu kadar koptu neden amerikada duruyoki gelsin otursun başımıza...Uçmayın kardeşim sen vatan millet edebiyatı yapıyosunda ne taş koydun bu vatana ona bak...Bırak adamlar işini sende işini yap.Ona buna şahsa saldırarak bu işler yürümez yürümedi tarih çok açık.Açıp biraz okuyun bilmiyosanız...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Alper_Tunga72
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Feb 04, 2005
İletiler: 665
Şehir: TC-İzmir

İletiTarih: Sal Tem 05, 2005 10:46 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:
Maddi diyosan eğer adamlar o kadar güçlendiyse yani erdemiri telekomu ele geçirmiş ve sattırmışsa ve subayları kafaladıysa sıçtık ama adam madem bu kadar koptu neden amerikada duruyoki gelsin otursun başımıza

Evet kardeşim hemen hemen doğru cevap; s.çmak üzereyiz.
İllaki bas bas bağırmaları gerekmiyor 'ağababalarımız erdemiri telekomu alacak bu devletin altını oyacak' diye.(2 şirketle bunlar olur mu deme, olur, daha devamı var)Bu işler çaktırmadan yapılır.
Alıntı:
Bırak adamlar işini sende işini yap
oldu kardeş başka bir arzun?Sanki çok masum 'işler' yapıyorlar da ben de laf olsun diye eleştiriyorum zaten.Bu başlıkta yaptıkları 'işleri' okuyabilirsin.
Ona buna saldırmıyorum kardeş.Eleştirdiğim kişi açık.Bu ülkenin sayısız düşmanından biridir fg.Daha doğrusu düşmanların maşasıdır..
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM
ucbeyi
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jul 04, 2005
İletiler: 9

İletiTarih: Sal Tem 05, 2005 11:28 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Güzel kardeşim ben sana bişey diyeyim sen biraz oku.Dünyayı tanı ondan sonra konuşalım senle...Bu yazdıkların tutarsız.Bir kere bu adamlar namaz niyaz biliyomu?biliyo oruç şubu gibi ibadetlerde eyvallah.Sen kılıyomusun bilmiyorum ama her dinini yaşayan insan oğlu gibi bu adamlarda yazdığın gibi gidipte bunları birkaç şerefsize peşkeş çekmezler bu adamlar orduyu ele geçiriyomuş bırak ordu biraz namaz niyaz bilir bari peygamber ocağı olmuş sarhoş yuvası.Bence güzel hayal kuruyosun.Fettullah Gülen eğer Telekom şubu özelliştermesine karışabilecek kadar büyüdüyse ki burda tüm dünya devleri at koşturdu.Adam çoşmoştur bu saydıklarına tenezzül etmez daha güzel ekmek kapıları bulabilir kendine...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Alper_Tunga72
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Feb 04, 2005
İletiler: 665
Şehir: TC-İzmir

İletiTarih: Sal Tem 05, 2005 12:02 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Namaz kılıyorlar,oruç tutuyorlar iş bitti öyle mi.Tabii tüm bunları yapınca hemen aklanıyorlar senin gözünde.Namazlarını kılsınlar, oruçlarını tutsunlar kimse birşey diyemez.Ama bu gerçek yüzlerini saklamalarına yetmez.Üstelik şerefsizliklerini dinle örtmek günah mıdır sevap mıdır sen düşün.
fgnin bu tür ihalelere illa ki kendi adıyla girmesi gerekmiyor.Bugün ülkemize yabancı sermaye maskesi altında gelen vahşi kapitalizmin maşalarından biridir fetoş.Bu adamlarla bağlantısı olmaması imkansızdır.
fetoşun 'ekmek kapılarını' görmek istiyorsan aşağıdaki sayfaları okumanı tavsiye ederim..

http://www.yesil.org/fgulen.htm
http://www.yesil.org/dosyalar/cetinkaya.htm
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM
ilteris-kaan
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Feb 27, 2005
İletiler: 146

İletiTarih: Sal Tem 05, 2005 12:04 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alper kardaşım artık davamızı solcular üzerinden mi savunacağız. Hikmet Çetinkaya kimde siz onu delil olarak gösteriyorsunuz ?

Doğru düzgün ülkücü fikir adamı kalmadı mı da onu referans kabul ediyorsunuz.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Sal Tem 05, 2005 12:16 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Ucbeyi demiş ki;
Alıntı:

Güzel kardeşim ben sana bişey diyeyim sen biraz oku.Dünyayı tanı ondan sonra konuşalım senle...Bu yazdıkların tutarsız.Bir kere bu adamlar namaz niyaz biliyomu?biliyo oruç şubu gibi ibadetlerde eyvallah.Sen kılıyomusun bilmiyorum ama her dinini yaşayan insan oğlu gibi bu adamlarda yazdığın gibi gidipte bunları birkaç şerefsize peşkeş çekmezler bu adamlar orduyu ele geçiriyomuş bırak ordu biraz namaz niyaz bilir bari peygamber ocağı olmuş sarhoş yuvası.Bence güzel hayal kuruyosun.Fettullah Gülen eğer Telekom şubu özelliştermesine karışabilecek kadar büyüdüyse ki burda tüm dünya devleri at koşturdu.Adam çoşmoştur bu saydıklarına tenezzül etmez daha güzel ekmek kapıları bulabilir kendine...

O bozuk türkçen ile,şerefli Türk Ordusuna"peygamber ocağı olmuş sarhoş yuvası"kelimeleriyle hakaret ettin.
Ne fikrin fikir,ne konuşma adabını biliyorsun,ne forum kurallarına uyuyorsun.Bu fikirleri savunmaya çalışacağına,sen önce Türkçe öğren..Foruma yazı yazman yasaklanmıştır.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
ilteris-kaan
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Feb 27, 2005
İletiler: 146

İletiTarih: Sal Tem 05, 2005 12:27 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Üstadım ellerine sağlık. Ben o yazıyı atlamışım. Türk Milletinin aziz ordusuna kimse o lafı söyleyemez , söylememeli.

Ben başımdan geçen bir iki hadiseyi nakledeyim askerde. Kararı siz verin. Koğuşta namaz kılıyordum bir gün. Bir anda kapı açıldı. Birileri geldi . Tabii komutanım seslerinden ben gelenin albay olduğunu anladım. Ama albayımın ismini burada vermeyeceğim.

Bizim koğuşun duvarından su sızıyordu ona bakmak için gelmişti. Kısık bir sesle yapılması gerekeni konuşuyordu. Selam verdim. AYağa kalktım.

" Evladım sen devam et. Bize de dua et olur mu ?" deyivermişti. Şaştım kaldım.

İkinci bir hadisede aram sırasında gelmişti. Bölük astsubayı ictimada " herkes üstündekileri kepinin içine boşaltsın. üzerinde bir şey yakaladığım olursa fena yaparım " demişti.

Ben korkumdan üzerimdekileri kepime boşaltmadım. Ama bir kaç kişi cebinde bişi yakalatınca korkumdan boşalttım kepin içine. Astsubayımız geldi :

Kepin içindekileri eline aldı. " Lan yazıcı bunlar ne dedi?". Güldü. Askere mi geldin tekkeye mi ? dedi.

Kepin içinde, cep boy kuran, misvak, koku ve doksan dokuzluk tesbih vardı. Ben dayak yemeyi falan beklerken bu tepkisi ile çekip gitmişti.

Yani şimdi bu adamlar mı sarhoş ? Allah'tan korkmak lazım. Acemi birliğindeyken bile oruçluyum ve zayıfım diye bir bahane ile beni ceza olarak süründürmeyen komutanıma ben nasıl sarhoş derim ?

Ben üç tane ecir aldıysam onlara da Allah bana müsaade ettikleri için on ecir vermemiş midir ?
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Alper_Tunga72
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Feb 04, 2005
İletiler: 665
Şehir: TC-İzmir

İletiTarih: Sal Tem 05, 2005 12:31 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Sayın ilteris-kaan, solcu sağcı aşağıcı yukarıcı ne farkeder ki.Sonuçta fgnin gerçek yüzünü göstermiş.
Bu arada, 'peygamber ocağı olmuş sarhoş yuvası' lafı da çok çirkin.İşte fetoşçular askere dinsiz damgası yapıştırarak kafaları karıştırıyor, ordu içine sızmalarını kolaylaştırmaya çalışıyorlar.Arkadaş da bilerek ya da bilmeyerek bu sinsi plana alet olmuş..
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM
ilteris-kaan
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Feb 27, 2005
İletiler: 146

İletiTarih: Sal Tem 05, 2005 1:36 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alper_Tunga72 ;

Çok şey fark eder. Hikmet Çetinkaya ya göre bizler birer faşistiz ve Amerikanın maşasıyız. Bu adam Fethullah Gülenin kamplarından önce de Başbuğun öncülüğünde açılan ülkücülere ait kampları dillerine dolamıştı.

Lütfen onu referans vermeyin. Eğer illa ki dinlerarası diyalog konusunda referans vermek istiyorsanız alim bir zat olan Ebu Bekir Sİfil Hocayı referans verin .

Kaldı ki diyalogcuların hiç birisi Ebu Bekir Sifil Hocaefendiye cevap verememektedirler.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
mus25
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: May 18, 2005
İletiler: 473
Şehir: türkiye

İletiTarih: Sal Tem 05, 2005 4:21 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

KARDEŞİM SANA SONUNA KADAR KATILIYORUM. ŞU AN TEK BİR HAK DİN VARDIR ODA İSLAMDIR.DİĞERLERİ İSE İNSAN HEVA VE HEVESİNE YORUMLANARAK TAHRİBATA UĞRAMIŞ DİNLERDİR.EĞER ONLAR HAK DİN DOĞRU DİN OLARAK KALMIŞ OLSALARDI İSLAM VE PEYGAMBER EFENDİMİZ (sav)gelmezdi.KALDIKİ KURANDA BU DİNLERİN NASIL SAPKINLIK İÇİNDE OLDUĞU AÇIK VE NET BİR ŞEKİLDE AYETLERLE AÇIKLANMAKTADIR.ONUN İÇİN BİZ MÜSLÜMANLARIN DİYALOJA İHTŞYACIMIZ YOKTUR.BİZİM İÇİN CİHAT VARDIR.
AMA BU DEMEK DEĞİLDİR Kİ DİĞER DİNLER OLAN HRISTİYANLIK VE MÜSEVİLİK HAK DİN DEĞİLDİR.HAK DİNLERDİR AMA BOZULMUŞ TAHRİP EDİLMİŞLERDİR.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
taybru
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jul 09, 2005
İletiler: 11
Şehir: Türkiye

İletiTarih: Cmt Tem 09, 2005 6:52 am    ileti konusu: .. Alıntıyla Cevap Gönder

Allahû Tealâ: “Sadece bir tek dîn vardır; Allah’a teslim olmak. Ruhunuzu, vechinizi, iradenizi Bana, Allah’a teslim etmekle mükellefsiniz. Bunun dışında hiç dîn olmadı.” diyor.
Takva sahibi olmak, mü’min olmak, Allah’a kul olmak, hikmet sahibi olmak. Hepsi sadece Peygamber Efendimiz (S.A.V) tarafından ortaya konulmuş olan olaylar değildir. Bütün peygamberler, kendi kavimlerine, bütün dünyaya, kâinata aynı şeyleri söylemişlerdir.
Zamanımızsa, kâinatın aydınlatılması devridir. Bu devirde, bütün kâinata açıklamalar ulaşmaktadır. Ve bütün kâinatta sadece bir tek dînin var olduğunu söylüyor Allahû Tealâ.
İşte o dînin tek dîn olduğunu anlayabilmek için, her peygambere, açıklama ile görevli kıldığı her kişiye Allahû Tealâ’nın hep aynı şeyleri söylediğini, aynı emirleri verdiğini görmekteyiz. Aynı kavramlar söz konusu…
Allahû Tealâ şöyle buyuruyor:
46/AHKÂF-12 : “Ve min kablihî kitabu Mûsâ imâmen ve rahmeh(rahmeten) ve hâzâ kitabun musaddikun lisânen arabiyyen li yunzirellezîne zalemû ve buşrâ lil muhsinîn(muhsinîne).”
O'ndan (Kur’ân’dan) evvel Hz. Musa’nın kitabı (Tevrat) imam (hidayete erdirici) ve rahmet idi. İşte bu kitap (kendinden önceki kitapları) tasdik eden, Arap lisanıyla (indirilmiş) zalimleri uyaran ve muhsinler için müjde olan bir kitaptır.
Nasıl Kur’ân-ı Kerim, âlemlere rahmet olarak indirilmişse, Allahû Tealâ Tevrat için de aynı olduğunu söylüyor. Onun da hidayet rehberi, onun da imam olduğunu, hidayete erdirici olduğunu söylüyor.
İki ayrı cepheden Kur’ân-ı Kerim’le Tevrat arasındaki ilişkiyi görüyoruz. Her ikisi de rehber, hidayet rehberi ve rahmet. Allah’ın rahmetine insanları muhatap kılıyor.
Ve Kur’ân-ı Kerim de, Tevrat da kendinden önceki kitapları tasdik eden kitaplardır.
Tevrat, Allahû Tealâ tarafından kendinden öncekileri, Hz. Musa’dan evvelki bütün peygamberlere Allah’ın verdiği kitapların hepsini tasdik eden bir kitap olarak indirilmiştir.
Zebur, diğer kitapları ve Tevrat’ı da tasdik eden bir kitap olarak indirilmiştir.
İncil, diğer kitapları, Tevrat’ı ve Zebur’u tasdik eden bir kitap olarak indirilmiştir.
Kur’ân-ı Kerim de, diğer kitapları, Tevrat’ı, Zebur’u, İncil’i tasdik eden bir kitap olarak gönderilmiştir.
Bütün kitapların birbirini tasdik ettikleri görülür. Hepsi aynı şeyleri muhtevi. Birbirinden farklı bir yapıları yok. Hepsi (daha sonra gelen bütün kitaplar) daha evvelkileri tasdik ediyor. Daha evvelki peygamberlerin peygamberliğini tasdik ediyor. Resûllerin resûllüğünü tasdik ediyor. İndirilen şeylerin de hep aynı olduğunu görüyoruz.
Allahû Tealâ insanları hidayete çağırıyor.
Allah’a kul olmaya çağırıyor.
Dalâletten kurtarmayı istiyor insanları.
Takva sahibi olmalarını istiyor.
Ve sadece, insanların cennet ve dünya mutluluğuna ulaşmasını istiyor.
Al-i İmran 48’de Allahû Tealâ diyor ki:
3/AL-İ İMRAN-48: “Ve yuallimuhul kitâbe vel hıkmete vet tevrâte vel incîl(incîle).”
“(Allah) ona Kitab’ı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i öğretecek.”
Allahû Tealâ'nın burada Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e söylediğine bakın: Kitab indirmiş. Bu Kitab’da hikmet var. Hikmeti de indirmiş oluyor. Sadece bu Kitab’ın muhtevasını ve hikmeti değil Tevrat’ı ve İncil’i de öğretiyor. Çünkü Tevrat’takiler de, İncil’dekiler de, Kur’ân-ı Kerim’dekiler de birbirinin aynı.
Hepsi, O tek Allah’ın, her peygamberine onun yaşadığı devirde verdiği aynı bilgiler. Kitabî bilgilerde hiçbir değişiklik yok. Ama iblis, zaman içerisinde insanları Allah’ın yolundan saptırmayı ve bütün mukaddes kitapları insanlara unutturmayı başarmıştır. Kitapların bütününü mü? Hayır. Kitapların, insanları cennet saadetine ve dünya saadetine ulaştıracak olan özelliklerini unutturmuştur. İşte bunun neticesinde de museviler de, hristiyanlar da, İslâm âlemi de büyük kütleler itibariyle, (insanların %90’dan fazlası) ne yazık ki asılları unutmuşlardır.
Öyleyse Allahû Tealâ, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e, Kitab’ı, hikmeti, Tevrat’ı ve İncil’i de öğretiyor. Tıpkı Hz. İsa’ya Kitab’ı, hikmeti, Zebur’u ve Tevrat’ı da öğrettiği gibi. Tıpkı Hz. Davud’a gene ona verdiği Kitab’ı, hikmeti ve ondan evvel indirdiği Tevrat’ı ve ondan evvelki bütün kitapları öğrettiği gibi.
Bütün devirlerde hep aynı şeyler oluyor. Allahû Tealâ, daha evvelki kitapları mutlaka yeni kitabıyla tasdik ediyor.
Bunun manası şudur: Her peygamber; açıklamalarını yaptıktan sonra, insanları hidayete erdirdikten sonra devirler geçmeye başlıyor. Geçen devirler içerisinde o peygamberlere Hakk’ın indirdiği bütün hakikatleri, iblis adım adım insanlara öğrettiği ve onların başka insanlara öğrettiği yanlış öğretileriyle yok ediyor, şeklini değiştiriyor ve unutturuyor. Dikkat edin özellikle insanları cennet ve dünya saadetine ulaştıracak olan temel faktörleri yok ediyor iblis. İstediği şey, bütün insanları kendisiyle beraber cehenneme götürmek. Ve insanların dünya mutluluğunu yaşamalarına mani olmak.
İşte gelecek günlerde bütün insanlar öğrenecekler ki; Kur’ân-ı Kerim, İncil, Zebur, Tevrat, bütün peygamberlere indirilenler, hepsi birbirinin aynıdır. Aynı şeriati yüklenmişlerdir. İşte bu âyetler, aynı hususları tekrar tekrar sizlere açıklamak üzere Allahû Tealâ tarafından indirilmiştir.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
taybru
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jul 09, 2005
İletiler: 11
Şehir: Türkiye

İletiTarih: Cmt Tem 09, 2005 6:52 am    ileti konusu: .. Alıntıyla Cevap Gönder

HZ. İBRÂHÎM’İN DÎNİ

Al-i İmran -65 'te Allahû Tealâ buyuruyor:
3/AL-İ İMRAN-65: “Yâ ehlel kitâbi lime tuhâccûne fî ibrâhîme ve mâ unziletit tevrâtu vel incîlu illâ min ba’dih(ba’dihî). E felâ ta’kılûn(ta’kılûne).”
Ey kitap ehli! Hz. İbrâhîm hakkında niçin tartışıyorsunuz? Tevrat da, İncil de ancak on (un zamanın) dan sonra indirildi. Hâlâ akıl etmiyor musunuz?
İnsanlar, “Hz. İbrâhîm hristiyandı. Hz. İbrâhîm museviydi.” diyorlar. Yani Hz. İbrâhîm’in o iki dînden bir tanesinin müntesibi olduğunu söylüyorlar. Museviler musevi olduğunu, hristiyanlar da hristiyan olduğunu.
Başka bir dîn yok ki. Hepsi aynı dîn. Tek dîn. Elbette Hz. İbrâhîm de , Hz. Musa da, Hz. Davud da, Hz. İsa da, Peygamber Efendimiz (S.A.V) de aynı şeylerin sahibiydi. Aynı dîni yaşadılar. Bütün peygamberler zamanında tek bir dîn yaşanmıştır. Hepsi ve onlara tâbî olanlar, ruhlarını, vechlerini, nefslerini ve iradelerini Allah’a teslim etmişlerdir. Hikmet sahibi olmuşlardır. Takva sahibi olmuşlardır. Allah’a kul olmuşlardır. Hidayete ermişlerdir. Hepsi aynı şeyleri yapmışlar, Allah’tan aynı kitapları almışlar, Allahû Tealâ’nın aynı şeriat emrini almışlardır.
Allahû Tealâ Hz. İbrâhîm’in, hanif olduğunu söylüyor. Tek Allah’a inanıyordu. Ve kendisine bağlı olanlarla beraber tek bir grup oluşturdular. Yani tevhid üzere oldu Hz. İbrâhîm ve ona tâbî olanlar.
Hanif dîni iki temel özellik taşır:
1) Tek Allah’a inanmak (tevhid). Tevhid, aynı zamanda insanların birliği, tek bir çatı altında Allah yolundaki inananların birbirine sımsıkı sarılmış ve tek bir kitle oluşturması hali.
2) Allah’a teslim olmak.
Öyleyse bütün dînler hanif dînidir. Ruhun, vechin, nefsin, iradenin Allah’a teslimini içeren, tek Allah’a inanan ve insanları Allah yolunda tek bir grup haline getiren bir tek dîn.
O zaman insanların, Hz. İbrâhîm bizdendi demeleri yanlıştır, insanlar ayrı ayrı gruplara ayrılmışlar, birbirlerini ayrı görüyorlar. Hatta ayrı görmek ne kelime, düşman görüyorlar birbirlerini. Hâlâ birçok dînlerin içinde, başka bir dînden olanları düşman saymak bir usül haline gelmiştir.Allahû Tealâ, Kur’ân-ı Kerim boyunca “Aralarında hiçbir farklılık yoktur.” diyor. Zaman içerisinde insanlar kendileri farklı dînleri oluşturmuşlardır. Ve başkalarını düşman saymaya başlamışlardır.
Öyleyse Tevrat da sonra indirildiyse, Zebur da sonra indirildiyse, İncil de sonra indirildiyse, Hz. İbrâhîm onlardan evvel yaşadığına göre musevi veya hristiyan olması söz konusu olabilir mi? O musevilerin de, hristiyanların da, kendi peygamberleri zamanında tâbî oldukları aynı esasların, onlardan evvelki sahibiydi.
O zaman, Hz. İbrâhîm’in çok daha sonra insanların isim verdikleri hristiyanlık, musevilik gibi dînlerden, birinin müntesibi olması mümkün olabilir mi? Onlar, ona intisap ettiler sayılır. Hz. İbrâhîm, hanif dîninin yani tek Allah’a inanma ve teslim olma dîninin sahibiydi.
Son derece dikkat çekici bir âyettir bu Al-i İmran Suresinin65. âyet-i kerimesi. Hiç kimse Hz. İbrâhîm’in hanif dîninin sahibi olarak, bir hristiyan veya musevi olduğunu iddia edemez. Yani hristiyanların hristiyanlıktan, musevilerin musevilikten bugünkü anladıkları muhteva itibariyle bu iddia geçerli değildir. Zaman içerisinde herşey değişmiştir. Ve insanlar asılları unutmuşlardır. İslâm’da da ne yazık ki aynı korozyon oluşmuştur. Ve yozlaşma, insanların %90’dan fazlasını Allah’ın rahmetinden çekip koparmıştır.
3/AL-İ İMRAN-67: “Mâ kâne ibrâhîmu yehûdiyyen ve lâ nasrâniyyen ve lâkin kâne hanîfen muslimâ(muslimen). Ve mâ kâne minel muşrikîn(muşrikîne)”.
İbrâhîm ne yahudi, ne de hristiyandı. Lâkin o HANİF (Allah'ın tekliğine, ona ölümden evvel ulaşmanın ve teslim olmanın farz olduğuna inanan) olarak (Allah'a) teslim olmuştu. MÜŞRİKlerden de değildi.
Hanif olmanın temeli Allah’a teslim olmaktır. Kâinatın tek dîni hanif dînidir. Bu dîn insanlara Allah’a ruhu, vechi, nefsi ve iradeyi teslim etmeyi emreder.
Peygamber Efendimiz (S.A.V) ve bütün sahâbe onu yaptılar.
Hz. İsa ve havariler onu yaptılar.
Hz. Davud ve ona tâbî olanlar onu yaptılar.
Hz. Musa ve ona tâbî olanlar onu yaptılar.
Hz. İbrâhîm ve ona tâbî olanlar onu yaptılar.
Bütün peygamberler ve onlara tâbî olanların hepsi, hepsi haniftiler. Yani Allah’a teslim olmuşlardı.
Öyleyse bakıyoruz ki, bütün peygamberler birbirinin aynı şeyleri yapmışlardır.
Al-i İmran Suresinin68. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ buyuruyor ki:
3/ AL-İ İMRAN-68: “İnne evlen nâsi bi ibrâhîme lellezînettebeûhu ve hâzan nebiyyu vellezîne âmenû. Vallâhu veliyyul mu’minîn(mu’minîne).”
Hiç şüphesiz İbrâhîm’e insanların en yakın olanları, elbette (onun zamanında) kendisine tâbî olanlar ile bu Peygamber ve ÂMENÛ olanlardır. Allah, mü’minlerin dostudur.
Allahû Tealâ diyor ki: “Hz. İbrâhîm’e insanların en yakın olanları.” O, evvelki Peygamber olduğuna göre, Hz. Musa da, kendilerine kitap verilen ve zamanımıza kadar gelmiş kitap sahiplerinin hepsi de Hz. İbrâhîm’den sonra geldiğine göre, Allahû Tealâ’nın Kur’ân-ı Kerim’de Hz. İbrâhîm’e neden “B”abanız İbrâhîm” diye hitap ettiği, insanların babası olarak neden Hz. İbrâhîm’i vasıflandırdığı kesin olarak ortaya çıkıyor. O hanif dîninin sahibiydi. Yani tek Allah’a inanan, tek bir grup oluşturan, Allah yolunda ve Allah’a teslim olanlardan (ruhlarını, vechlerini, nefslerini, iradelerini Allah’a teslim edenlerden) oluşan bir topluluk.
Peygamber Efendimiz (S.A.V), Allahû Tealâ’dan aldığı Kitab’la hareket ediyor. Kur’ân-ı Kerim ile: Ve Kur’ân-ı Kerim, hristiyanlığın da museviliğin de zaman içerisinde değiştiğini, kitap sahiplerinin büyük kısmının artık kendilerine düşen vazifeleri yapmadığını, farklı bir dînin sahibi olduklarını ve birbirlerinden giderek ayrıldıklarını ifade ediyor.
Yedi kademeden oluşan bir ÂMENÛ OLMA statüsü...
Allah’a ulaşmayı dilediğiniz zaman âmenû olursunuz. (1)
Mürşidinize tâbî olduğunuz zaman âmenû olursunuz. (2)
Ruhunuzu Allah’a ulaştırdığınız zaman âmenû olursunuz. (3)
Fizik vücudunuzu Allah’a teslim ettiğiniz zaman âmenû olursunuz. (4)
Nefsinizi Allah’a teslim ettiğiniz zaman âmenû olursunuz. (5)
İrşada ulaştığınız zaman âmenû olursunuz. (6)
Ve bihakkın takvanın sahibi olduğunuz zaman, hakk’ul yakîn’e ulaştığınız zaman âmenû olursunuz. (7)
Öyleyse Hz. İbrâhîm devrinde de, Hz. Musa devrinde de, Hz. Davud devrinde de, Hz. İsa devrinde de, Hz. Lut devrinde de, Hz. Nuh devrinde de, bütün peygamberler devrinde de hep âmenû olmak vardı. İşte tüm peygamberlerin babası olarak geçen Hz. İbrâhîm’e, ona en yakın olanların âmenû olanlar olduğunu söylüyor Allahû Tealâ.
Âmenû olmanın standartlarına baktığımız zaman, bunun bütüne irca edildiğini görüyoruz. İnsanların nihayete kadar gittikleri bir yol...
Kur’ân-ı Kerim’in bu âyetinde, “Allah mü’minlerin dostudur.” buyruluyor. Öyleyse Hz. İbrâhîm’e tâbî olanlar da mü’mindi. Tâbî oldukları an, dalâletten kurtuldular. Kalplerinin içindeki küfür kelimesi alındı, kalplerinin içine îmân kelimesi yazıldı. Hepsi mü’min olmak şerefine vardılar. Âmenû olmanın ikinci kademesinde, bütün insanlar mü’min olurlar. Hz. İbrâhîm devrinde de aynı şey söz konusuydu. Ona en yakın olanlar, o devirde ona tâbî olanlar, o devirde yedi tane takva kademesini yaşayanlardı. Ve bütün devirlerde de, Peygamber Efendimiz (S.A.V)'in devrinde de bütün âmenû olanlar Hz. İbrâhîm’e en yakın olanlardır.
Al-i İmran Suresinin 95. âyet-i kerimesinde Allahû Tealâ buyuruyor ki:
3/AL-İ İMRAN-95: “Kul sadakallâhu fettebiû millete ibrâhîme hanîfâ(en), ve mâ kâne minel muşrikîn(e).”
De ki: “Allah doğru buyurdu. Öyle ise, hanif olarak İbrâhîm’in dînine tâbî olun.” Ve (zaten o) müşriklerden değildi.
Peygamber Efendimiz (S.A.V) bütün sahâbeye diyor ki: “Allah sadece doğruyu söyler. O doğru; ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi, iradenizi Allah’a teslim etmektir. Hanif dîni de bunların hepsini içerir. Ve hanif olarak İbrâhîm’in dînine tâbî olun. Müşriklerden olmayacaksınız, tek Allah’a inanacaksınız. Ve Allah’a teslim olacaksınız.” Hz. İbrâhîm’in teslim olduğunu söylüyor Allahû Tealâ.
Allahû Tealâ Al-i İmran-67’de buyuruyor ki:
3/ AL-İ İMRAN-67: “Mâ kâne ibrâhîmu yehûdiyyen ve lâ nasrâniyyen ve lâkin kâne hanîfen muslimâ(muslimen). Ve mâ kâne minel muşrikîn(muşrikîne).”
İbrâhîm ne yahudi, ne de hristiyandı. Lâkin o HANİF (Allah'ın tekliğine, ona ölümden evvel ulaşmanın ve teslim olmanın farz olduğuna inanan) olarak (Allah'a) teslim olmuştu. MÜŞRİKlerden de değildi.
İşte “Hanif olarak İbrâhîm’in dînine tâbî olun.” dediği zaman Allahû Tealâ, “Allah’a teslim olun.” demiş oluyor. “Ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi ve iradenizi Allah’a teslim edin. Hanif olarak İbrâhîm’in dînine tâbî olun.” demiş oluyor. Yani Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in dînine tâbî olmakla, Allah’ın Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e indirdiği Kur’ân-ı Kerim’e tâbî olmakla, Hz. İbrâhîm’in hanif dînine tâbî olmak arasında hiçbir farklılık görmüyor. Ve Hz. Musa’nın da, Hz. Davud’un da, Hz. İsa’nın da hanif olduklarını söylüyor Allahû Tealâ. Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in de hanif olduğunu söylüyor. Tek Allah’a inanan ve Allah’a teslim olanlar. Ve Kur’ân’da Allahû Tealâ bu emri veriyor bütün sahâbeye: Hanif olarak Hz. İbrâhîm’in dînine tâbî olun!
30/RUM-30: “Fe ekım vecheke lid dîni hanîfâ(hanîfen), fıtretallâhilletî fetaren nâse aleyhâ, lâ tebdîle li halkıllâh(halkıllâhi), zâliked dînul kayyim(kayyimu), ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemûn(ya’lemûne).”
Hanif olarak kendini dîn için ikame et, Allah’ın hanif fıtratıyla ki; Allah insanları hanif fıtratıyla yaratmıştır. Allah’ın yaratmasında değişme olmaz. Kayyim olan (kaim olacak, ezelden ebede kadar yaşayacak) dîn budur. Fakat insanların çoğu bilmez.
Ve şimdi düşünün, Kur’ân-ı Kerim Hz. İbrâhîm’in dînini aynı dîn olarak (İslâm dîni olarak) söylüyorsa, Hz. Musa’ya indirilen Tevrat Hz. İbrâhîm’e indirilen kitabı tasdik ediyorsa, ondan evvelki bütün peygamberlere indirilen bütün kitapları tasdik ediyorsa Zebur, Hz. İbrâhîm’in kitabıyla Hz. Musa’ya indirilen Tevrat’ı tasdik ediyorsa; İncil, Tevrat’tan evvel indirilen kitapları, Tevrat’ı, Zebur’u tasdik ediyorsa; Kur’ân-ı Kerim, Musa’dan evvel indirilen kitapları, özellikle Hz. İbrâhîm’in kitabını, onun dînini, Tevrat’ı, Zebur’u, İncil’i tasdik ediyorsa ve Kur’ân-ı Kerim’de “Hz. İbrâhîm’in dînine tâbî olun!” emri varsa, o zaman bütün peygamberlere indirilenler bir olmuyor mu ?
Öyleyse bu insanlar arasındaki kavga neden? Gürültü neden?
Mutlaka bütün dînler, Allah’ın bu devirdeki (hidayet devri), emrinin gereği olarak mutlaka biraraya gelmelidir. Aynı dînin salikleri olduğunu bütün insanlar öğrenmelidir.
İşte çağımız hidayet çağıdır. Bu hidayet çağında bütün İnsanlar hidayete davet edileceklerdir. Hidayete erdirenler ve erenler bu devre damgalarını basacaklardır. Bu devir, hidayet devridir!
3/AL-İ İMRAN-96, 97: “İnne evvele beytin vudıa lin nâsi lellezî bibekkete mubâreken ve hûden lil âlemîn(âlemîne). Fîhi âyâtun beyyinâtun makâmu ibrahîme, ve men dahalehu kâne âminâ(âminen). Ve lillâhi alen nâsi hıccul beyti menistetâa ileyhi sebîlâ(sebîlen). Ve men kefere fe innallâhe ganiyyun anil âlemin(âlemine).”
Hiç şüphesiz insanlar için konulan ilk (ma’bed), Mekke’de bulunan çok mübarek ve bütün âlemlere hidayet olan BEYT’tir. Onda, açık açık âyetler, İbrâhîm’in makamı vardır. Ve kim oraya girerse (her türlü saldırıdan) emin olur (emniyette olur). Yoluna gücü yeten herkes için, BEYT’i haccetmek insanların üzerine Allah’ın bir hakkıdır (farzdır). Kim (bu hakkı) inkâr ederse hiç şüphesiz Allah, Ganiyyün’ün An-il Âlemin’dir. (Âlemlerden müstağnidir, âlemlerden kimseye ihtiyacı yoktur, herkes ve herşey O’na muhtaçtır.)
Hz. İbrâhîm’in dîninin yani Allah’a teslim olma dîninin, hanif dîninin, İslâm olma dîninin, bütün başka isimler almış olan tek dînin, tüm âlemlerin dîni olduğunu Allahû Tealâ burada son derece açık olarak ifade ediyor. Mekke’deki Beyt’ül Haram. Hz. İbrâhîm’le Hz. İsmail tarafından inşa edilmiştir. Beyt, bütün âlemlerin merkezidir, ibadet merkezi; bütün devirlerde…
Allahû Tealâ: “Beyt’ül Haram, bütün âlemler için hidayettir” buyuruyor. Al-i İmran Suresi 97. âyet-i kerimede de Allahû Tealâ diyor ki “Orada Hz. İbrâhîm’in makâmı vardır. Hacc, bu makamı ziyarettir ve herkese, bütün insanlara farzdır. Orası emniyete kavuşma yeridir.”
Al-i İmran 159’da Allahû Tealâ diyor ki:
3/AL-İ İMRAN-159: “Fe bi mâ rahmetin minallâhi linte lehum, ve lev kunte fazzan galîzal kalbi lenfaddû min havlik(e), fa’fu anhum vestagfir lehum ve şâvirhum fil emr(i), fe izâ azamte fe tevekkel alallâh(i), innallâhe yuhıbbul mutevekkilîn(e).”
Allah’ın rahmeti iledir ki, sen onlara yumuşak (ve hoşgörülü) davrandın. Şâyet kaba ve katı yürekli olsaydın, herhalde senin çevrenden dağılıp giderlerdi. O halde onları affet ve onlar için mağfiret dile. İşler hakkında onlara danış. Azmettiğin zaman ise artık Allah’a (güven) tevekkül et. Hiç şüphesiz, Allah mütevekkil olanları (Allah’a güvenenleri) sever.
Buradaki Allah’ın rahmeti, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in bütün sahâbeye yumuşak, hoşgörülü davranmasını oluşturuyor.
Hadid Suresinin26. âyet-i kerimesine bakıyoruz. Âllahû Tealâ, Hz. Nuh ve Hz. İbrâhîm’in zürriyetine peygamberlik verildiğini ifade ediyor.
Allahû Tealâ Hadid-27’de, Peygamber Efendimiz (S.A.V), nasıl sahâbeye Allah’ın rahmetiyle yumuşak, hoşgörülü davrandıysa, Meryemoğlu İsa’nın da aynı standartlarda olduğunu yazıyor.
57/HADİD-27: “Summe kaffeynâ alâ âsârihim bi rusulinâ ve kaffeynâ bi îsebni meryeme ve âteynâhul incîle ve cealnâ fî kulûbillezînettebeûhu re’feten ve rahmeh(rahmeten), ve rehbâniyyetenibtedeûhâ mâ ketebnâhâ aleyhim illebtigâe rıdvânillâhi femâ reavhâ hakka riâyetihâ, fe âteynellezîne âmenû minhum ecrehum, ve kesîrun minhum fâsikûn(fâsikûne).”
Onların arkalarından da resûllerimizi ardarda gönderdik. Meryemoğlu İsa’yı da arkalarından gönderdik ve ona İncil’i verdik. Ona tâbî olanların kalplerine refet ve rahmet kıldık. Ve üzerlerine farz kıldığımız, fakat kendilerinin güya Allah’ın rızasını kazanmak için icat ettikleri ruhbanlığa bile hakkıyla riayet etmediler. Biz de içlerinden âmenû olanlara (yaptıklarına karşılık olarak) mükâfatlarını verdik. Çoğu ise fasıklardı.
İşte Allahû Tealâ’nın o insanların kalplerine refet ve rahmet kılması, bu âyette Peygamber Efendimiz (S.A.V)’in refetle ve rahmetle ilişkisini de aynen içeriyor. Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e verdiği rahmeti, Hz. İsa’ya da vermiş. Ona verdiği etrafa yumuşak davranma, refet müessesesini Hz. İsa’ya da vermiş. Aynı şeyler bütün peygamberler tarafından gerçekleştiriliyor.
Allahû Tealâ, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e yumuşaklık vermiş, refet vermiş ve rahmet vermiş. Hz. İsa’ya da rahmeti ve refeti verdiğini söylüyor Allahû Tealâ. Bütün peygamberlere aynı şeyleri Allahû Tealâ dizayn etmiş, vermiş.
6/EN’AM 156, 157: “En tekûlû innemâ unzilel kitâbu alâ tâifeteyni min kablinâ ve in kunnâ an dirâsetihim le gâfilîn(gâfilîne). Ev tekûlû lev ennâ unzile aleynel kitâbu le kunnâ ehdâ minhum, fe kad câekum beyyinetun min rabbikum ve huden ve rahmetun, fe men azlemu mimmen kezzebe bi âyâtillâhi ve sadefe anhâ, se neczîllezîne yasdifûne an âyâtinâ sûel azâbi bimâ kânû yasdifûn(yasdifûne).”
“Kitap, yalnızca bizden önceki iki topluluğa indirildi, biz onların okuduklarından gerçekten gâfildik” dersiniz diye (dememeniz için). Veya “Eğer bize de bir kitap indirilseydi, elbette onlardan daha çok hidayete ererdik” dersiniz. İşte size Rabbinizden hidayet (hidayete erdiren), beyyine (delil) ve rahmet gelmiştir. Öyleyse kim, Allah'ın âyetlerini yalanlayandan ve ondan yüz çeviren kimseden daha zâlimdir? Âyetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevirmiş olmalarından dolayı ağır (kötü) bir azapla cezalandıracağız.
Arap âlemine de, Allahû Tealâ’nın burada bir uyarısı var. Başka dillerle indirildiği için, onları okumaktan gâfildik dememeniz için, bize de kitap indirilseydi muhakkak onlardan daha fazla hidayette olurduk dememeniz için, Rabbinizden apaçık bir delil, Allah’a ulaştırıcı, hidayete erdirici Arapça bir Kur’ân gelmiştir, diyor Allahû Tealâ.
Muhtevaya baktığımız zaman, bütün peygamberlerin aslında aynı şeyleri Allahû Tealâ’dan aldığını, aynı şeyleri tebliğ ettiklerini ve tâbî olanların mutlaka kurtuluşa ulaştıklarını görüyoruz. Hangi peygambere tâbî olurlarsa olsunlar insanlar, Allah’ın bütün peygamberlere verdiği aynı emri yerine getirmişlerdir.
Buraya kadar geçen âyetler boyunca Allahû Tealâ takva sahibi olmaktan bahsediyor, Allah’a kul olmaktan bahsediyor, Allah’a teslim olmaktan bahsediyor, peygamberlerin davranış biçimlerinden bahsediyor.
Bütün peygamberlerin davranış biçimlerinin birbirinin aynı olduğunu görüyoruz.
Allah’ın bütün mukaddes kitaplarla, bütün insanlara vermek istediği bir mesaj var:
Her mukaddes kitap, kendisinden evvelkilerin hepsini birden tasdik edici olarak indirilmiştir.
Allahû Tealâ, Al-i İmran Suresinin81. âyet-i kerimesinde, bütün peygamberlere Allah’ın verdiklerinden (kitap ve hikmet) bahsediyor. Bütün peygamberlere aynı şeyleri vermiş. Hilm vermiş, refet vermiş; yani yumuşaklık vermiş. Rahmet vermiş. Hidayet rehberi kılmış onları ve bütün kâinata yol göstersinler diye onları vazifeli kılmış.
Allah ile olan ilişkilerinizde bakıyorsunuz ki bütün peygamberler onlara tâbî olanlarla beraber sizlerin bugün yapmakta olduğunuz şeyleri yapmışlar. O devirlerde de toplumun büyük kısmı onlara iltifat etmemiş, onlardan yana olmamış. Ve büyük çoğunluk düşman bir standartta, yanlış şeyleri yapmışlar.
Allah ile olan ilişkilerinizde Allah’ın bütün güzellikleri sizler içindir. Bütün dînler, birbirinin aynıdır. Aralarında temel faktörler itibariyle hiçbir farklılık yoktur. Bütün kitaplar, hep kendilerinden evvel gelen bütün kitapları tasdik edici olarak indirilmiştir.
Allahû Tealâ her devirde yaşayanlara diyor ki: “Sizin zamanınızdaki resûllerden evvelce de hep resûller vardı. Ve hep var olan bu resûller, insanlara bütün güzellikleri ulaştırdılar.”
Sadece bir tek dîn: Hanif dîni. Tek Allah’a inanan, Allah’a teslim olmaya götüren, ruhun, vechin, nefsin ve iradenin ALLAH’A TESLİMİNİ FARZ KILAN bir tek dîn olmuş insanlık tarihi boyunca. Sadece bir tek dîn!…
Hepinizin, Allah’ın HANİF dîninin (İSLÂM dîninin) müntesipleri olarak hem cennet saadetine, hem dünya saadetine ulaşmanızı Yüce Rabbimizden dileyerek sözlerimizi inşaallah burada tamamlamak istiyoruz.
Allah hepinizden razı olsun.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
Yeni Başlık Gönder   Bu başlık kilitlenmiştir; cevap yazamaz, iletileri değiştiremezsiniz 2. sayfa (Toplam 7 sayfa)

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6, 7  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1