Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - BÖLÜCÜLERDEN kürtcülük KONFERANSI
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: « Önceki  1, 2  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 2. sayfa (Toplam 2 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
cengizhan_333
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jun 01, 2004
İletiler: 472
Şehir: Türk´ün oldugu her yerden

İletiTarih: Çar Mar 08, 2006 5:34 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

TÜRK MİLLETİ HERŞEYİ UNUTUR AMA KENDİNİ SATANI UNUTANI VATANINA İHANET EDENİ ASLA AMA ASLA UNUTMAZ. ELBET GÜNÜ GELİR O İHANET EDENE HESAP SORAR...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
sinan37
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jan 17, 2006
İletiler: 558
Şehir: Kastamonu

İletiTarih: Çar Mar 08, 2006 7:13 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

BÜTÜN KÜRTLERİ TÜRKİYE'DEN KOVACAĞIZ, BAŞKA YOLU YOK.
SORUN BÖLÜCÜLÜK VEYA TERÖR DEĞİL; SORUN KÜRDÜN TA KENDİSİDİR.

türkiye’de her gün kız çocukları kaçırılıp zorla fuhuşa sürükleniyor, kadınlarımız kapkaça tecavüze uğruyor, her gün şehirlerde PKK gösterileri yapılıyor, Türk bayrakları yakılıyor, otobüsler yakılıyor, her gün birkaç asker şehit oluyor.
bunları kim yapıyor?
Neden ezelden beri sadece kürtler ayaklanıyor, kürtler örgüt kuruyor, kürtler kan döküyor?..
Arabamızı kaldırımın kenarına park ettiğimizde tepemize dikilip park parası isteyen, vermezsek biz yokken arabamızı çizip kaçan değnekçiler niye hep kürttür?.. Kırmızı ışıklarda arabamızın camına yapışıp dilenenler niye hep kürttür?.. Sokakta adım başı önümüze çıkıp "abeeey nooolur bir harçlıhh viir" diye sülük gibi yapışan, vermediğimiz takdirde küfreden 10 - 15 yaşındaki madde bağımlısı yaratıklar niye hep kürttür?..
Toplumsal bir sorun haline gelen, cinayet dahi işleyen tinercilerin etnik kökenleri incelendiğinde kürt oldukları meydana çıkmıyor mu?.. Bunlar yüzünden insanlar sokakta rahat gezemez hale geldiler. Bu da bir terördür, şehirlerin göbeğindeki bireysel kürt terörüdür.
Yol ortasında yakamıza yapışıp kadın pazarlamaya çalışan pezevenkler, genelev işletmecileri neden hep kürttür de başka birşey değildir?..
İstanbul Beyoğlu'ndaki, Ankara Maltepe'deki, vs... gençlerimizi zehirleyen "bar" adlı batakhanelerin sahipleri, işletmecileri neden kürttür?..
Haraççılık ve çek - senet tahsilatı ile uğraşarak kendi halindeki insanları canından bezdiren kan emiciler niye hep kürttür? Oto galericiliği ve emlakçılık adı altında tefecilik yaparak milletin varlığını sömürenler niye hep kürttür?..
Uyuşturucu pazarlayanlar neden hep bilmemhangi aşiretin mensubu kürtlerdir?.. Hüseyin Baybaşinler, Abuzer Uğurlular, Urfi Çetinkayalar nedir?..
Kız çocuklarının kaçırılıp zorla fuhuşa sürüklenmesinde, gençlerimizin uyuşturucu ile zehirlenmesinde %99 pay kürtlerin değil midir?
dört tane Hollandalı turistin (biri de erkek) ırzına geçip ikisini öldüren ve bu sayede bizi tüm dünyaya rezil eden "Alanya sapığı" lakaplı Hakan Karayavuz ve Susurluk'ta, 11 yaşındaki Türk kızı Avşar Sıla Çaldıran'ı iple boğduktan sonra cesedinin ırzına geçen Recep İpek neden kürttür?.. Taciz ve tecavüzcülerin neden büyük çoğunluğunu kürtler oluşturuyor?
Her ikisi de uzun yıllardır aynı mesleği icra ettikleri halde, Orhan Gencebay'ın adının şimdiye dek hiçbir kötü olaya karışmaması, İbrahim Tatlıses'in ise her türlü rezilliği yapması, her çeşit suçu işlemesinin sebebi birinin Türk, diğerinin kürt olmasıdır.
Bu örnekler uzayıp gider... Kısacası "kürt sorunu" bazılarının empoze etmeye çalıştığı gibi sadece PKK'dan ya da siyasi olaylardan ibaret değildir. Türkiye genelinde her türlü pis, rezil işi yapanların, her türlü adi suçu işleyenlerin büyük bir kısmı kürtlerdir. Genelev işleten kürdü, pavyon işleten kürdü, kumar oynatan kürdü, mafyacılık yapan kürdü, uyuşturucu satan kürdü, yankesicilik, hırsızlık, kapkaç yapan kürdü, kaldırımları parselleyen kürdü, ırza tecavüz eden kürdü emperyalistler kışkırtmıyor, PKK ile de ilgileri yok... Taşıdıkları kanın gereğini yerine getirerek bu suçları işliyorlar.
Biz Türkçüler, sosyal açıdan değerlendirdiğimiz kürt meselesine bir bütün olarak bakıyoruz ve bunların topluma zarar veren yaratıklar olduğu konusunda tüm Türkleri bilinçlendirmeye çalışıyoruz.


* * * * * * *


XXXXXXXXXXXXXXX sitesine girip "Demographic Trends" başlıklı tabloya bir göz atınız. Kürtlerin 2050 yılında Ortadoğudaki nüfuslarının 87 milyon, Türkiye'deki nüfuslarının ise 57 milyon olacağı belirtiliyor. Bunlar doğru verilerdir, yani bir sallama söz konusu değildir, hatta az bile verilmiştir. Çünkü çarpraz üreme, yani 8 çocuğun diğer 8 çocukla ilerde evlenecekleri düşünülüp onların çocuklarının da çarpraz olarak üreyecekleri düşünülürse bu tablo yetersiz kalmaktadır. Ayrıca bu süre içinde milyonlarca Türk kürtlerle karışarak kürtleşecektir.
Türklerin nüfus artış oranı ise bugün neredeyse Avrupa ülkeleri seviyesine inmiştir. Türk illerinde doğum kontrol uygulamasını teşvik ederek Türklüğün kuyusunu kazan devletimizin alçak siyasetçileri; Güneydoğuya verdiği çocuk yardımları ile kürtlerin üremelerini teşvik etmektedir. Üremeyip de ne yapsınlar?
Devlet Bakanı Beşir Atalay'a bağlı Sosyal Yardım ve Dayanışma Fonu (Fak - Fuk - Fon) başta Muş olmak üzere nüfusun %95'inin kürtlerden oluştuğu bazı doğu illerinde çocuk başına para kampanyası başlatmıştır. Bu durum zaten çok hızlı üreyen kürtlerin daha da fazla üremesi demektir.
Yapılan yardımların miktarları :
İlköğretime devam eden erkek öğrencilere ayda 20 YTL
İlköğretime devam eden kız öğrencilere ayda 23 YTL
Ortaöğretime devam eden erkek öğrencilere ayda 28 YTL
Ortaöğretime devam eden kız öğrencilere ayda 39 YTL
Sağlık yardımı olarak her çocuğa ayda 15 YTL
Her anne adayı için gebeliğin ilk 7 ayında ayda 18 YTL
Her anne adayı için doğumda 50 YTL
Çocuk yardımı çok hızlı üreyen kürtlerin ağırlıklı olduğu şehirlere değil, üreme hızı sıfır olan Türklerin yaşadığı şehirlere yapılmalıydı. Fakat AKP (Arap Kürt Partisi) bu şekilde uygun görmüş. Neden acaba?
Kürtler ne kadar çok çocuk yaparlarsa, o kadar çok para kazanıyorlar. 10 çocuğa sahip bir aile, çocuk başına ayda 15 YTL'den toplam 150 YTL para alıyor. Doğum ve okul için yardımlarıda eklersek 10 çocuklu bir ailenin devletten aldığı para ayda 500 YTL'yi geçiyor.
Birkaç ay önce gazete ve televizyonlarda şahane bir haber vardı. Diyarbakır'da bir Kürt dişisi 8 yavrusundan sonra, 9.sunu ikiz olarak peydahlarken, çocuklar ölüm tehlikesine giriyor ve Türk askeri doktorları gelip bebeleri kurtarıyor, hastanede kuvöze koyuyor.
Bu sefer Van'dan, yine süper bir haber var. 68 yaşında bir Kürt, 26 yaşındaki ikinci karısından 13. yavrusunu peydahlamış. Toplam 13 çocuğu, 100 kadar torunu varmış, artık başka çocuk istemiyormuş, yorulmuş. Gazeteci, "bu kadar çocuğa bu fakirlikle nasıl bakıyorsunuz?" dediğinde, Kürdün cevabı harikaydı. "Kaymakamlık gerekli her tür yardımı yapıyor, hiç bir sorunumuz olmuyor" !!!
Sakın kimse bunu insanlıkla, hümanizmle, devletin vatandaşının hayatını koruma ilkeleri ile falan açıklamaya kalkışmasın. Benim ülkeme göz dikmiş bir halkın, benim vergilerimle beslenip daha çok üremelerini sağlayıp on milyonlarca asalak yaratmanın hiç bir ilke ile ilgisi yoktur. Bu rejimin kendisinin kurucusu olan asli unsura, yani Türklere ihanet etmek açısından devşirme Osmanlı'dan hiçbir farkı kalmamıştır. Gayet açıkça Türkler özendirilip en sıkı şekilde nüfus planlaması uygulanırken, Kürtlerden elektrik, su parası bile alınmayıp, nüfuslarını iyice arttırıp Türkleri geçebilmelerine çanak tutulmaktadır.
ülke genelinde kaçak elektirik oranlarına göz atalım.
Şanlıurfa % 66.7
Diyarbakır % 62.7
Hakkari % 62.5
Mardin % 59.3
Van % 58.0
Şırnak % 52.0
Batman % 51.0
Muş % 50.0
Bitlis % 48.0
Siirt % 48.0


Kastamonu % 4,2
Trabzon %5,4
Giresun %3,5
İşte kaçak elektirik tablosu. Yoruma gerek var mı?
Nihai amaçlarını gerçekleştirmek için ne cesaretleri ne zekaları ne de kültürleri olan bu etnik cemaat, tek yolu Tanrı'nın kişilere verdiği doğal içgüdüyü (üreme) bir savaş silahı olarak kullanmakta bulmuş durumdadır.
Yakın bir gelecekte nüfusu 100 milyon - ki bunun en aşağı yarısı kürt olan bir Türkiye çocuklarımızı bekliyor... Bayrak aynı bayrak, sınırlar bozulmamış, isim değişmemiş ama ortada ‘Türk’ kalmamış. Birkaç milyon kalmış elbette ama onlarda tedirgin yaşıyorlar. Ortada Brezilya gibi, lisanı, soyu sopu karışık, ırk çorbası bir ülke.. Ama hala müslüman... Bizim için bir yıkım olan bu durum, ‘72 millete bir göz ile bakan’ hümanistlere bir rahatsızlık vermez.
Yaşadığımız topraklarda şu an için en büyük tehlike kürtlerdir. Dün bunu inkar edenlerin savunduğu fikirler, kürtlerin gerçek yüzlerini göstermesiyle bugün bir bir intihar ediyor.
Bu cümleleri okuduğunuzda etkisi altında kaldığınız propaganda yüzünden yargılayıcı duygulara sahip olabilir; kürtlere karşı katı bir tavır alma diye düşünebilirsiniz.
Fakirlik, eğitimsizlik gibi onlarca sebep sıralayıp, sosyal yalanlar uydurup, hergün sizin veya tanıdıklarınızın payına düşeni bir şekilde aldığı yanıbaşınızdaki kürt terörünün varlığını inkar edebilirsiniz.
Bunları düşünmek sizi rahatlatır. Kürdofil medyanın enjekte ettiği bu uyuşturucu sizi olan bitenden uzaklaştırabilir. Ancak gerçekleri değiştiremez.
Gerçek aciz değildir.
Gerçekleri kim anlatacak? Kim gösterebilecek ezilmiş sandığınız kürtlerin hergün yanıbaşınızda yaptığı ahlaksızlık ve saldırganlığı? Kerkük'te arkasına ABD'yi alınca Türkmenler'i katleden bu aşağılık topluluğun eline fırsat geçtiğinde uyguladığı baskıdan kim söz edecek?
Okuldan, işten dönüp televizyonu açtığınızda tüm kanalları kaplayan Kürt dizileri ile mi bilinçleneceksiniz; yoksa PKK'ya yardım edip sonrada kasetleri Türkler tarafından kapışılan, konserlerinde izdiham yaşanan kürt ibo, mahsun, berdan, keko, şavata, ahmet kaya, özcan ve hergün yenisi çıkan şarkıcı bozuntuları ile mi?
Sol merkezli görüş onlara herkesten fazla sahip çıkıp tabanını genişletmeye çalışırken, yıllar sonra kullanılıp bir kenara atılacağının farkında değildi.
Sağ tarafta durum daha da vahimdi. Açıkça bir kürt milliyetçisi olan Said-i Nursi'nin kitapları elden ele dolaşıyor, kürtler ırkçılıklarının dozunu giderek arttırırken inançlı Türkler din kardeşliği masalı ile uykuya çoktan dalmış oluyordu.
Ancak bunların içinde belki de en acı olanı, kürtler tarafından aldatılmayı halen gururuna yedirip itiraf edemeyen sözde milliyetçilerin (!) durumudur. PKK ve Apo'yu Ermeni, dağdaki kürtleri kandırılmış, sokaktakileri de kardeş ilan eden ülkücü anlayışın Türklere verdiği zarar gelecekte tarih kitaplarına konu olacaktır.
Gerçeği daha fazla inkar etmek anlamsız.
Bu son perdedir. Bir yandan ABD talimatlı kürt dizileri, diğer yandan Avrupa tavsiyeli gelin-kaynana programları ile giderek daha fazla esir şehrin insanlarına benziyorsunuz.
Kürtlerin hızla neden ürediklerini ve yayıldıklarını anlatıp, önlem almaktan bahsedenlere onlardan önce siz karşı çıkacaksınız. Çünkü bulanık gözleriniz mahallenizde bir eve doluşup, ahlaksızca ve bilinçli bir şekilde üremeye devam eden kürtleri değil ancak dizidekileri seçebilecek.
Artık sokakta sizin ve yakınlarınızın canını yakan tinerciler denince bunun tek sebebi olan kürtleri düşünmeyeceksiniz bile. Eğitimsizlik, fakirlik, sosyal adalet gibi kavramların arasında boğulacak; kafanızı toplayıp gerçek soruyu asla soramayacaksınız. PKK denince aklınıza kürtler gelmeyecek. O dış güçlerin oyunuydu diyecek, bitti sanacak; öldürülen binlerce teröristin kaç milyon akrabası ve sempatizanı olduğunu hesaplayamayacaksınız.
İlköğretim çağındaki kız çocuklarına dahi askıntı olup, fırsat bulunca her türlü kötülüğü yapanların onlar olduğunu bilmek istemeyecek; kürtler göç etmeden önce şehrinizin ne kadar huzurlu olduğunu anlatmaya çalışanları duyamayacaksınız.
Söz azınlık haklarından açıldığında, Kerkük'te Türkçe ders verdiği için eğitim yuvalarına bile saldıran kürtlerin hakkını onlardan çok savunduğunuzun farkında olmayacaksınız.
Sosyal eşitsizlik denince aklınıza sadece ekranda gözünüze sokulan Güneydoğu illeri gelecek. Ülkenin en yoksul beş ilinden ikisi olan Gümüşhane'nin, Kastamonu’nun neden suçlu üretmediğini anlayamayacaksınız. Karadeniz Bölgesinde elektriği ve suyu dahi olmayan köyleri hiç bilmeyeceksiniz.
Toplum olarak düzenimizi, birey olarak yaşantımızı, aile olarak huzurumuzu ve millet olarak sağlımızı bozan kürtlerin yarattığı tehlikeyi hala inkar etmek eğer gaflet değilse, nedir?
Kürtlerin yaptıklarını es geçip kabahati dış güçlerde aramakta hiç gerçekçi değil. Bu topluluk tarafından icra edilen “Kapkaç, yankesicilik, hırsızlık, töre cinayetleri, taciz, gasp, beğendiği kızı şehrin orta yerinde kaçırıp ırzına geçerek evliliğe zorlama, etnik dayanışma ile gittiği tüm yerleri hegamonyası altına alıp kendisinden başkasına yaşam hakkı tanımama, haklı haksız her mecliste sadece kendisinden olduğu için birbirlerini destekleme, çocuk kaçırma, sapıklık, 9-10 yaşlarında çocukların tecavüz edilip öldürülmesi, elektrik su parası ödememe, vergi ödememe, sahteciliklerle asalak gibi yaşama, turistlik kasabaları ele geçirerek hem yerli halka, hemde turistlere zarar verme, devletin her imkanını sömürme, trafik magandalığı, şehir magandalığı, haraç toplama, liselerde, ilkokullarda çeteler kurup diğer öğrencileri sindirme, sahip olduğu feodal kültürü yaşadığı yere uydurmaya çalışma, uymayanlara zarar verme, sıcak para getiren tüm iş kollarına zor kullanarak hakim olma” gibi mevhumları hangi dış güçler kürtlere nasıl yaptırıyor? Merak ediyorum.
Arkadaşlar, sorun ‘kürtçülük’ ‘bölücülük’ veya ‘terör’ değildir. Sorun kürdün ta kendisidir. Teröristi, esnafı, işadamı, öğretmeni, manavı, dolmuşçusu, garsonu, sapığı, eşkiyası, kapkaççısı, anarşisti.... hepsi aynıdır. Türk milleti için şu an aleyhte bir faaliyet göstermeyen kürtler olabilir, ancak bunların vadesi sonsuz değildir. Kaldı ki o “sadık kürt” bile sokaklarda, işyerinde veya okullarda gene kürtlüğünün gereğini icra edecektir. Kürtlüğün gereğinin ne olduğunu ise hepimiz biliyoruz.
Artık ‘Kürt bölücülüğü’ diye bir sorun olmadığı, gerçek sorunun adı ‘kürt yayılması’ olduğu halde bazıları ısrarla ‘bölücülük’ diye yanıltıcı adlandırmalarla uğraşıyor. Bazıları da ‘dış güçlerin maşası, piyonu, kafasız, zavallı, korkulmaya değer olmayan kürdler’ söylemini bulmuşlar. Böylece esas büyük suç, Kürtlerin üstünden alınıp kim olduklarını kendilerinin bile net tarif edemediği, gizem perdelerinin arkasındaki, yüce dış düsman güçlere yükleniyor. Hem de Kürt tehlikesi küçümsenip stratejik bir politika boyutuna indirgeniyor. Oysa ki sorun stratejik veya magazinsel sorun olmaktan daha vahimdir. Turkiye Cumhuriyeti devletinin kimliğini, kurucu ve asli unsur olarak tekelinde tutan Türk ırkının nüfus itibariyle gelecekte aynı şekilde tekelinde tutup tutamayacağı, yani var olma – yok olma mücadelesidir.
Ayrıma dikkat edin. Eğer dış güçlerle Kürtlerin Türk milletine karşı bir ilişkisi varsa, bu ilişki maşalık değil işbirliğidir. Ne maşası, ne kandırması? Kürtlerin çıkarları dış güçlerinkiyle örtüşüyorsa kandırmaya ne gerek var? Kürtler saflar, kandılar, komploya düşüyorlar, onun için çoğalıp Türkiye'de çoğunluk olacaklar. Vay be. Canına minnet adamın böyle kandırılma. Aynı mavalları Osmanlı yönetimi de 100-150 sene önce Yunanlılar ve Ermeniler için söylüyordu. Güya Yunanlılar yutacak ya. "Biz sizinle asırlarca kardeşçe yaşadık, Batılılar sizi kendi çıkarları için kışkırtıyorlar, alet ediyorlar" diye anlattılar durdular. Yunanlılar ne kadar aptalmış ki alet oldular da aleyhimize topraklarını 3 kat büyüttüler, hala da büyütüyorlar. Bu devirde kimse oyuna gelip saflığından başkasının maşası olmaz. Avrupalıları Tanrı sanıp incik boncuk karşılığında birbirlerine saldıran Kızılderililer yok. Dünyamızda şu an olabilecek, sadece çıkar ve güçbirliğidir.
SON SÖZ : Bu belanın üstesinden gelebiliriz. Yeter ki buna inanalım.(alıntı)
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
gelibolulu
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jun 25, 2005
İletiler: 750
Şehir: TÜRKİYE-Çanakkale

İletiTarih: Çar Mar 08, 2006 7:16 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

alperen3775 yanlışsın kardeş...

Ülkücü sapla samanı ayırt edebilmelidir...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Çar Mar 08, 2006 9:21 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

alperen3775 Ülküdasim... Sonuclar bazen sebep gibi algilanir.

Bütün bu ihanetlerin arkasinda olan güclerle ugrasmadikca, kürtlere savas acmak ilk anlamda yetersiz geliyor. Basbug´un tesbiti gibi; batakliklar kurutulmali, daha sonra sivrisinekler...

Kürtler ile kürtcüleri iyi ayirt etmek gerekir. Hele bir de kürtcücük yapmaya kalkanlari iyi ayiklamali.... kürtcücük; kürtcülerden de asagi--- Üstadin deyimiyle cukur da degil kuyu... Örnek akp ve yandaslari... Yapilanlara bakilirsa münafiklik ile ilgi kurulmasi olagan görünüyor...

Yukaridaki yazi zaman zaman burada yayinlanmis bir yazidir... Buna ragmen kaynak belirtmek durumundasiniz...

Yüce Türk´ün otaginda pisliklerin link adresleri verilmez. Buna dikkat ediniz...


Bir de dikkat edilmesi gereken kürtlesmenin önüne gecilmelidir. Aksine TÜRKLESTIRMEK gerekir. Kani bozuk olanlar ise asla Türklesmeyecektir...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
sinan37
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jan 17, 2006
İletiler: 558
Şehir: Kastamonu

İletiTarih: Per Mar 09, 2006 7:46 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

SAYIN ÜLKÜDAŞLARIM VUSLATIM VE GELİBOLULU KARDEŞİM YAZI ALINTIDIR AYRICA ALTINDA ALINTI OLDUĞUNU BELİRTTİM KESİNLİKLE BİZLER IRKÇI,KAFATASÇI DEĞİLİZ AMA ARTIK ÖYLE DOLDUKKİ BAZEN YANLIŞA DÜŞEBİLİYORUZ.
CENAB-I HAK NASİP EDER BİZLERDE ÇALIŞIRSAK BÜTÜN İŞLERİN ÜSTESİNDEN GELİRİZ.YETERKİ BÖLÜNÜP DAĞILMAYALIM BİR OLALIM .
BİZLER BÖLÜP PARÇALAYAN DEĞİL BİRLEŞTİREN OLMALIYIZ.
AYRICA YAZILARIMIZDA BİZİM BAHSETTİĞİMİZ VATAN HAİNLERİDİR.
AMA MAALESEF BİRGÜN OLSUN ÇIKIPDA TV VE GAZETEDE TÜRK-kürt KARDEŞTİR DİYEN BİR kürt GÖRMEDİK.BUNU HEP SÖYLEYEN BİZLERİZ.
HER ZAMAN ALTTAN ALA ALA MİLYONLARCA METREKARE TOPRAĞIMIZI KAYBETTİK.AMA ARTIK VERİLECEK BİR KARIŞ TOPRAĞIMIZ YOK.
AHİRET GÜNÜ ATALARIMIZIN BİZLERE, CANIMIZI VERDİĞİMİZ VATANI ÇAPULCULARA TESLİMMİ ETTİNİZ YAZIKLAR OLSUN DEMESİNİ İSTEMİYORSAK UYANIK OLMALIYIZ.
-------------------------------------------------------------------------------------
"Bu vatanin ekmegini yiyipde ihanet edenler gun gelir ekmek yedikleri elden kursunuda yerler"
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Per Mar 09, 2006 7:54 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alintilarin kaynagini mutlaka belirtiniz...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Cum Mar 10, 2006 6:45 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Konunun devami....5


PKK'lı terörist olan kuzenleri güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada ölen Mehmet Uzun, terör örgütü PKK'nın sesi olan bir gazetede yayınlanmış röportajında "Direniş Kürdün varlığıdır" demişti.
“Ahmaklar, memleketi Amerikan mandasına, İngiliz himayesine terk etmekle kurtulacak sanıyorlar. Kendi rahatlarını temin etmek için bir vatanı ve tarih boyunca devam edip gelen Türk istiklâlini feda ediyorlar .”
Mustafa Kemâl
Erzurum’dan Sivas’a geçerken, 1919


Türkiye Cumhuriyeti'nin altına yerleştirilmiş olan ve "yasal hak kılıfına" sokulan bomba geriye doğru saymaya devam ediyor... Emperyalistler eliyle bir araya getirilmiş olan çapulcu yönetimin işbirliği ile her geçen gün Cumhuriyet değerlerinde gedikler açılma harekâtı sürmekte...

İstanbul Bilgi Üniversitesindeki bölücü konferansının başlamasına bir gün kaldı. Türkiye Cumhuriyeti kurulmasında birincil görevi üstlenmiş olan ve ilke ve devrimlerinin koruyucusu ordusu tarikatçı-siyasetçi- bölücü terörist üçgeninde hedef tahtası edilmeye çalışılırken devlet terbiyesinden uzak, sahtekârlıkları kendilerine düstur edinmiş olanlar halka ve her şeye rağmen arsızca yollarında yürüyorlar...

Bunlara dur diyen çıkmadıkça da varmak istedikleri hedef, yıkılan bir Türkiye Cumhuriyeti kaçınılmaz hale geliyor...

Bu günlerin Amasya Genelgesinin yeniden ve derhal anımsanmasını gereken günler olarak tarihte yerini alacağındansa hiç kuşku yok, Amasya Genelgesi "Vatanın Bütünlüğü Milletin Bağımsızlığı Tehlikededir" uyarısı ile başlıyor ve "Milletin Bağımsızlığını Yine Milletin Azim ve Kararı Kurtaracaktır " çözüm önerisi ile sürüyordu. Bu gün izlediğimiz tarikatçı, terör örgütü yandaşı ve emperyalist uşaklarının Kara Vasıf’ın soyundan geldiğini görmemek için kör, sağır ve akılsız olmak gerek... Karaya bulanmış ellerini yargı aracılığıyla TSK'ne kadar uzatmış olan dâhili ve harici bedhahlar her adımlarında ayaklarına dolanan sahtekârlıkları ile çukura yuvarlansalar da Cumhuriyet ' in kurulduğu yıllardaki saldırılarını sürdürmeye devam etmekteler...

Önce TBMM altına sığınarak kendilerini korumaya alan Kara Vasıf torunları, onların yardakçısı Ali Kemal kıvamındaki medya kalemşörleri ile aydın adı altında toplanan kafalarına göre çarpıtılmış alternatif tarih yazan "tarih katledicileri" , bilim yuvası sayılan üniversiteleri de kendi emellerine alet etmekteler...

Bunun için de yine kendileri gibi emperyalist vakıf ve derneklerden beslenen İstanbul Bilgi Üniversitesini seçmeleri hiç de şaşırtıcı değildir. İstanbul Bilgi Üniversitesi, kendi adıyla münasip düşmediğini, bilgi ve bilimi çarpıtarak kanıtlamış durumda. Herkesçe malum olan şahsiyetlerin yanı sıra konferansa katılacak olan yazarlara baktığımızda gölgede kalıp bölücülüğe hizmet eden kişilerden oluştuğunu görebiliyoruz…

Bunlardan bir tanesi, 1972 yılında bölücülük faaliyetleri ve terör örgütüne yardım ve yataklık yaptığının tespiti üzerine Türk vatandaşlığından çıkartıldıktan sonra İsveç vatandaşlığına geçmiş olan ve bölücü çevrelerce aydın "Kürt" yazar olarak tanımlanan Mehmet Uzun...

Aksiyon Dergisinde çıkan, terör örgütünün infaz edilecek 250 "Kürt" aydını(!) listesinde adının olması haberi üzerine apar-topar Türkiye'yi terk ederek, vatanı İsveç’e kaçışı ardından "Kürt"lerin Salman Rüşdi’si olarak anılmaya başlanan Mehmet Uzun, en çok da bölücü çevreler tarafından eleştirilere maruz kalmıştır…
Mehmet Uzun'un Türk Ordusu’nda İsviçre Kronu karşılığı paralı askerlik yapması sonucu tepki toplaması üzerine Uzun, "Kürt" halkından özür dilemeyi de ihmal etmemiş, hem bölücülere hem Türkiye Cumhuriyeti’ne hem de emperyalist çevrelere mavi boncuklar dağıtarak kendi çapında bölücü hizmetini sürdürmektedir. Bölücü terör örgütü ile iyi ilişkileri olduğu halde teröristlerin infaz listesinde adının geçmesi, ucuz bir mizansenden öteye geçmeyen, "beni tehdit ediyorlar, öldürecekler" söylemiyle M. Uzun’un ve bağlı olduğu çevrelerin hedef aldığı yer yine Türkiye Cumhuriyeti’dir.

Terör örgütünün sinsice yaptığı kanlı eylemleri Türkiye Cumhuriyeti üzerine yıkma çabası, bu liste kullanılarak yinelenmekte, Türkiye Cumhuriyeti bölücü yandaşlarının yazılarıyla karalanmaktadır. Uzun da kaçışıyla bu yazıları destekler bir tavırdadır.

Sözde aydınmış gibi görünmeye çalışan M. Uzun , ‘Söz ve anlatımın evrenselliğini savunur, "bilinçli bir şekilde edebiyatı seçtiğimi söylediğim halde, beni siyasete çekmek isteyenler var, her zaman önerileri reddediyorum" der. "19 Eylül’de Brüksel’de Avrupa Parlamentosu’nda Avrupa Birliği, Türkiye ve Kürt Sorunu başlıklı bir konuşma yapacağım. Orada Türkiye’nin demokratikleşmesini, çok kültürlülüğünü anlatacağım. En önemlisi Türkiye’nin AB’ye girmesini, alınmasını savunacağım." sözleri ile AB’nin bölücü zihniyetle yaptığı işbirliğini ortaya sererken, terör örgüt yandaş ve savunucusu Faysal Dağlı 12. Mayıs. 1999’da M. Uzun hakkında yayın organları Özgür Gündem’de "…şimdiye dek Kürdistan kurtuluş hareketinin uzağında durmayı tercih etmesine rağmen, bu mücadelenin yarattığı imkânlardan yararlanmıştır. Uzun'un Kürtçe eserlerinin okuyucuları genellikle Kürt devriminin aydınlattığı kesimlerdir…" demekte ve Türk Silahlı Kuvvetlerini işgalci olarak tanımlayarak, işi M. Uzun’un nasıl olup da işgalcilerin ordusunda askerlik yaptığının hesabını sormaya kadar vardırmaktadır.

Kürtçü Dağlı’nın Uzun hakkında yaptığı bu eleştirel satırlara aldanmamak gerekiyor çünkü Dağlı yazısını, "Ancak geçtiğimiz pazar günü onu, mücadelenin sesi olan Özgür Politika gazetesinde yayınlanmış röportajında gördük. Büyük sözler etmişti başlıkta: 'Direniş Kürdün varlığıdır' demişti. Mehmet Uzun'u yeniden kazandık diye sevindik. Bundan böyle direnişe katkıda bulunacak diye, gerilla komutanı olan kuzenlerini vahşice öldüren, kendisini sürgüne gönderen, ülkesini yakıp yıkan işgalci orduya askerlik yaptığı için Kürt ulusundan özür dilemiş ve ait olduğu saflara yeniden ulaşmış diye sevindik." Satırları ile sürdürerek Uzun’un bölücülerle olan yakın ilişkisinin boyutunu açıklamaktadır.

Uzun’un sadece Kürtçülerle değil emperyalist zihniyetle de kol kola olduğunu 16 Nisan 2002 yılında da görmekteyiz… Yakın zaman önce hem AB’nin gözüne girmek hem de Nobel ödülü kopartacağını umarak, Türkiye aleyhine tümüyle tarih bilgisinden yoksun olarak Türkiye’ye soykırım suçlamaları yapan ve kitabında Atatürk’e hakaretler yağdıran O. Pamuk’un Türkiye’de görülen davasına doluşan AB’ileri M. Uzun’un 16. Nisan. 2002 yılında Diyarbakır DGM’sinde görülen davasında[1] da Nobel Edebiyat Komitesi üyelerinin oluşturduğu ve başkanlığını Lahey Adalet Divanı eski savcısı Eric Östberg'in yaptığı "Mehmet Uzun ile Dayanışma Komitesi" olarak karşımıza çıkmaktalar.

Olmayan bir dili varmış gibi ortaya çıkan ve kendisini "Kürt" dili yaratıcısı sayanlardan birisi olan Uzun’un, İstanbul Bilgi Üniversitesindeki Konferansında ne söyleyebileceğini merak edenler için geçmişteki söylem ve eylemlerine biraz daha değinmekte yarar var…

17 Aralık AB zirvesinin hemen öncesinde, Paris "Kürt" Enstitüsü girişimiyle "Kürt"lerin isteklerini sıralayan ve sözde aydın terör örgütü elebaşını lider kabul eden Leyla – Mehdi Zana, Mardin eski milletvekilleri Şerafettin Elçi, Ahmet Türk, Rojin, Hatip Dicle, Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, Şeyhmus Diken, Kürtçü yazar Ümit Fırat gibi nicelerinin ve tabii Mehmet Uzun’un da aralarında bulunduğu 200 kadar bölücünün imzaladığı "talepler listesi" olarak verilen deklarasyon, 2004 yılının Aralık ayı başında International Herald Tribune ve Le Monde Gazetelerinde yayınlanmıştı.
Listede sıralanan isteklerin kabulü, AB’nin Türkiye’ye önkoşul olarak getirmesi isteniyordu… Bu hayali, dayatmacı, şantaja yönelik isteklerin başında, Türk Milletini her türlü zarara uğratan "teröristlere çıkartılacak siyasi af" bulunmakta ve ardından ilave edilmekteydi ; "Türkiye Cumhuriyeti, Kürt halkının varlığını tanıyacak, ona kendi dilinde resmi eğitim - öğretim sistemi ve medya faaliyetleri, kendi kimliğiyle dernek, kurum ve parti kurup kültürünü ve siyasal istemlerini özgürce ifade etme ve savunma haklarını garantileyecek."

M. Uzun’un imzasının olduğu bölücü ve terör örgütü yandaşlarının hazırladığı, Türk Milleti için kabul edilemez liste bu kadarla da bitmiyor, Türkiye’yi parçalama emellerini; "Özellikle Kürt vatandaşlarına, Avrupa'nın demokratik ülkelerinin yurttaşları olan Bask, Katalan, İskoçyalı, Lapon, Güney Tirollu, ya da Walonlara tanınan ya da bizzat kendisinin Kıbrıs Türkleri için talep ettiği haklara eşdeğer haklar garantilemelidir." biçiminde kusuyorlardı...

2004 yılının sözde demokratik çözüm diye sunulan listesindeki isteklerden de anlayacağınız üzere Kürtçü Mehmet Uzun, Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünmez bütünlüğüne karşı açılan savaşı üniversite çatısı altına taşıma amacı ile bölücülüğe hizmet etmek için geliyor.

Emperyalistlerin besleği olan İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin Kürtçü Konferansı sunuş, topluma duyuruş biçimi de aynı 2004’deki bölücü zihniyetin ürünü olduğu gizlenemeyecek kadar aşikârdır…

Türk Milleti artık, demokrasi, insan hakları, düşünce özgürlüğü adı altında sahneye konan, 1918 işgalinden bir nebze farkı olmayan bu oyunu bozmak zorundadır… Bunun için de o günlere baktığımızda bu direnci gösteren vatanseverlerden niceleri bizlere ışık olmayı sürdürüyor… Sivas Kongresi esnasında, Türk Milletinin ve Türk Gençliğinin sesi olan Hikmet Bey bu gün dahi bize seslenmeye devam ediyor…

Sivas Kongresine katılan Askeri Tıbbiye Öğrencisi Hikmet Bey, Kara Vasıf ve benzerlerinin karşısında avazı çıktığı kadar: "Paşam, delegesi bulunduğum tıbbiyeliler beni buraya istiklâl davamızı başarmak yolundaki mesaiye katılmak üzere gönderdiler. Mandayı kabul edemem.. Eğer kabul edecek olanlar varsa, bunlar her kim olursa olsun şiddetle red ve takbih ederiz (çirkin görürüz) . Farzı Muhal (var sayalım) , manda fikrini siz kabul ederseniz sizi de reddeder, Mustafa Kemal'i ‘ vatan kurtarıcısı değil, vatan batırıcısı' olarak adlandırır ve tel'in (lanet okuma, protesto etme ) ederiz." diye bağırıyordu…

Onun bu yürekten gelen feryadı karşısında Mustafa Kemal: "Arkadaşlar gençliğe bakın, Türk millî bünyesindeki asil kanın ifadesine dikkat edin." dedi , sonra Hikmet Beye dönerek: " Evlat, müsterih ol, rahat ol . Gençlikle iftihar ediyorum ve gençliğe güveniyorum. Biz, ekalliyette azınlıkta kalsak dahi mandayı kabul etmeyeceğiz. Parolamız tektir ve değişmez: Ya istiklâl, ya ölüm ."

İstanbul Bilgi Üniversitesindeki konferans katılımcılarının hangisine elimizi atsak altından ya terör örgütü ya da emperyalistlerle olan bağlantılar dökülmekte ancak, bunların karşısında Türk Milleti’nin vatanın bölünmez bütünlüğünün bağımsızlığı ve egemenliğine yürekten inanarak "Ya İstiklal ya ölüm " diye haykıracak binlerce Hikmet Beyleri mutlaka çıkacaktır.


Melike F.K


[1] Birden fazla DGM’de yargılanmış ve vatandaşlıktan çıkartılmış olan olan M. Uzun. "Bir Dil Yaratmak" isimli kitabı ile de "halkı ırk ayrımı gözeterek kin ve düşmanlığa tahrik ettiği" suçuyla yargılanmıştır.

Kaynak; Etikhaber.com
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
CECENYA-ccc
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Feb 14, 2006
İletiler: 57

İletiTarih: Cum Mar 10, 2006 11:55 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Biz bu Vatani Böldürmeyiz yemin ettik.Türkiye Cumhuriyeti bölünmez bir bütündür..ALLAHIN IZNI ILE..

ALLAH TÜRKÜ KORUSUN
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 2. sayfa (Toplam 2 sayfa)

Sayfa: « Önceki  1, 2  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1