Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - BİLMEK İSTEYENLERE
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6, 7  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Bu başlık kilitlenmiştir; cevap yazamaz, iletileri değiştiremezsiniz 3. sayfa (Toplam 7 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
koc_zafer66
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: May 25, 2005
İletiler: 32
Şehir: TÜRKİYE

İletiTarih: Çar Tem 06, 2005 5:07 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

AKADAŞLAR BENİM BURADA HİLALE SÖYLEYECEK BİR ŞEY BULAMIYORUM ÇÜNKÜ İNSANLARI HELEDE KEMALİZİM ARKASINA SIĞINAN BİR ÇOK İNSANIN AÇIĞA VURULMASI GİBİ BİR ŞEY BU...
-----------YARASI OLMAYAN KOCUNMAZ-------------------------
BENİM ABİM 2001 DE ASKERE GİTTİ ONUN ANLATTILARINA GÖRE TERÖRÜN BİTTİĞİ DENİLEN ZAMANDA ONLAR DAĞDA TUNCELİNİN KÖTÜ ÇAKALLARIN BARINDIĞI DAĞLARDA ONLAR ARIYORDU BİZ BUNLARA KARŞIYIZ EĞER GERÇEKTEN BİTECEKSEN BİTSİN YOK BİTİREMİYORLARSA BİZE SÖYLESİNLER BİZ BİTİRELİM
------------------------------------------------------------------------
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM
super702
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jul 03, 2005
İletiler: 33
Şehir: türkiye

İletiTarih: Çar Tem 06, 2005 7:01 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Katılıyorum. Artık bu yalanlardan bıktık. Kendi hükümetimiz bize yalan söylüyor(hep söyledi)! Ancak bunun bi ince kısmı var. Doguda Pkk istense yine yok edilir. Hemde çok kısa bi sürede. Ancak rüşvetçi yönetim kadrosuna(askeri ve siyasi) oldugumuzu görüyoruz. Doguda türkiyenin parası dönüyor. Kaçakçılık, uyusturucu, insan, vs... Bu kadar para donerken nasıl kendi işini yok etsinler.! Surası bir gercektirki burdan para yemege devam edenler asla pkk'yı tamamen bitirmeyeceklerdir. Öyle yada böyle bunun önüne gececeklerdir. Ama bunuda basaracagız...,

Tanrı Türk'ü yüceltsin....

Arkadaşlar bu konuda ki yorumlarınızı bekliyorum.!!!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
zafergizlenci
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: May 04, 2005
İletiler: 53
Şehir: KOZAN

İletiTarih: Per Tem 07, 2005 7:28 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK Gençliğe Hitabe



Ey Türk gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni, bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahili ve harici, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkan ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkan ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evladı!

İşte; bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.



Gençliğin Cevabı


Ey büyük Ata!

Varlığımızın en mukaddes temeli olan, Türk istilal ve Cumhuriyeti'nin ebedi bekçisiyiz. Bu karar, sarsılmaz irademizin değişmez ifadesidir.

İstikbalde hiçbir kuvvet bizi yolumuzdan döndürmeyecektir...Bizler bütün hızımızı senden, [b]milli tarimizden ve ruhumuzdaki sönmez iman ateşinden alıyoruz. Senin kuruduğun kuvvetli temeller üzerinde attığımız her adım sağlam, yaptığımız her hamle şuurludur. En kıymetli emanetin olan Türk istiklal ve cumhuriyeti, mevcudiyetimiz esası olarak eğilmez başların, bükülmez kolların, yenilmez Türk evlatlarının elinde ilelebet yaşayacak ve nesillerden nesillere devredilecektir. Bu mukaddes emanete yönelen dahili ve harici bütün tecavüzler, iman dolu göğsümüze çarpacak ve parçalanacaktır. İstiklal ve cumhuriyetimize kast edecek düşmanler, en modern silahlarla mücehhez olarak, en kuvvetli ordularla üzerimize saldırsalar dahi, milli şuurumuzunn ve yenilmez Türk gücünün zerresini bile sarsamayacaklardır. Çünkü, istiklal ve cumhuriyetimize kast edenler karşılarında binlerce türk tarihinin yılmaz evlatlarını, Cumhuriyet inkılaplarının feyizli ve imanlı gençliğini bulacaklardır.

Ey en büyük Türk!

İstiklal ve cumhuriyetimizi korumak mecburiyeti hasıl olunca, içinde bulunacağımız ahval ve şerait ne olursa olsun, kudret ve cesaretimizi damarlarımızdaki asil kandan alarak; bütün engelleri aşıp, her güçlüğü yenmek azmindeyiz.

Türk Gençliği
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
taybru
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jul 09, 2005
İletiler: 11
Şehir: Türkiye

İletiTarih: Cmt Tem 09, 2005 6:28 am    ileti konusu: bilmek isteyenlere Allah Mehdi A.S Türklerden çıkardı ne mut Alıntıyla Cevap Gönder

Hz. Mehdi Hicri 1400'de Gelecektir.

Bediüzzaman, farklı tarihlerde yaptığı açıklamaların hepsinde, Mehdi ve talebelerinin geliş zamanı olarak hicri 14. yüzyılın başlarına işaret etmiştir. Bir sözünde, Mehdi'nin asr-ı saadet döneminden 1400 sene sonra çıkacağını şöyle belirtmektedir:

"İstikbal-i dünyeviyede 1400 sene sonra gelecek bir hakikati asırlarında karib (yakın) zannetmişler." (Sözler, 318)

Üstad'ın ifadesinde belirttiği, "sahabe döneminden 1400 sene sonrası" hicri 14. asrın başlarına, yani miladi olarak 1979-1980 senelerine denk gelmektedir.

"Fatiha'da doğru yolda olanlar ashabının taife-i kübrasını tarif eden fıkrası, şeddesiz bin beş yüz altı veya yedi ederek tam tamına fıkrasının makamına tevafuku ve manasına tetabuku ve şedde sayılsa fıkrasına üç manidar farkla tam muvafakatı ve manen mutabakatı bu hadisin imasını te'yid edip remz derecesine çıkartıyor." (Kastamonu Lahikası, 23)

Suyuti ümmetin icabet ömrünün hicri 1500 senesini geçmeyeceğini bildiriyor. Bediüzzaman Hazretleri de, ümmetin galibane mücadelesinin 1500-1506 yıllarında biteceğini; bundan sonra zayıflamaların başlayıp kıyametin bekleneceğini belirtiyor. Ümmetin galibane ömrü 1500-1506 yıllarında bitecekse, o zaman 1400-1500 yılları arasında Mehdi ve İsa (AS)'nın gelmesi, ayrıca Mehdi'nin de 1400 yılı başlarında göreve başlaması gerekmektedir.

Bediüzzaman hicri 1327'de Şam'da Emevi Camii'nde on bin kişiye verdiği hutbesinde, hicri 1371'den sonraki İslam aleminin geleceğine yönelik izahlar yapmakta, ahir zamandan çeşitli tarihler vererek, beklenen Mehdi'nin mücadele zamanlarına dikkat çekmektedir.

Bediüzzaman, Mehdi'nin göreve başlaması ve inkarcı zihniyeti fikren mağlup etmesi ile ilgili olarak şu tarihleri bildirmektedir:

"Ta 1371 senesinden sonraki alem-i İslam'ın mukadderatına nazar eden Hutbe-i Şamiye'deki hakikatler... Evet şimdi olmasa da 30-40 sene sonra fen ve hakiki marifet ve medeniyetin mehasini o üç kuvveti tam teçhiz edip, cihazatını verip o dokuz manileri mağlup edip dağıtmak için taharri-i hakikat meyelanını ve insaf ve muhabbet-i insaniyeyi o dokuz düşman taifesinin cephesine göndermiş, inşallah yarım asır sonra onları darmadağın edecek." (Hutbe-i Şamiye, 25)

Şam'da yaptığı bu konuşmada, hicri 1371 senesinden sonra yaşanacak gelişmelere dikkat çekerek, Bediüzzaman Mehdi'nin göreve başlamasının bu tarihten 30-40 yıl sonra olacağını bildirmiştir. Bu tarih ise hicri 1401-1411, miladi olarak da 1980-1990 yılları arasıdır.

Yine aynı konuşmanın devamında Üstad, Mehdi'nin inkarcı fikir sistemini fen, ilim ve medeniyetin imkanları sayesinde fikren susturacağını haber vermiştir. Bu fikri üstünlüğün tarihi olarak da 1371 tarihinden yarım asır sonrasını bildirmiştir. Bu da hicri 1421, yani miladi 2001 senesi demektir.

"Evet şimdi (1371) olmasa da otuz-kırk (30-40) sene sonra...

Fen: Müspet ilimler, biyoloji, fizik, kimya vs.

Hakiki marifet: Hüner, sanat , ilim ve fenlerle öğrenilen bilgi.

Medeniyetin mehasini: Medeniyetin iyiliklerini

O üç kuvvetle donatıp gerekli ihtiyacını karşılayıp o dokuz engelleri yenip dağıtmak için,

Taharri-i hakikat meyelanı: Hakikati araştırma meyli

Muhabbet-i insaniyeyi: İnsan sevgisini.

O dokuz düşman sınıfının cephesine göndermiş, inşallah yarım asır sonra (50 sene) onları darmadağın eder."

1371 + 50 = 1421 (Miladi 2001)

Bediüzzaman hicri 1400 yılı başlarında Mehdi'nin inkarcı felsefe ile mücadeleye başlaması zamanına, 1401-1411 = 1981-1991 yılları arası fen, hüner, sanat ve medeniyetin iyiliklerini birleştirip bunlarla mücadelesine ve fikren darmadağın edeceği tarih olarak da 1421 = 2001'e dikkat çekiyor.

"Yetmiş birde fecr-i sadık başladı veya başlayacak. Eğer bu, fecr-i kazib de olsa, otuz-kırk sene sonra fecr-i sadık çıkacak." (Hutbe-i Şamiye, 23)

Fecir: Tan yerinin ağarması, güneş doğmadan önceki kızıllık, sabah vakti

Fecr-i Kazib: Sabaha karşı ufukta yayılmaya başlayan birinci kızıllık.

Fecr-i Sadık: Fecr-i Kazib'den sonra yayılmaya başlayan ikinci aydınlanma

1371 + 30 = 1401 = 1981

1371 + 40 = 1411 = 1991

Bediüzzaman İslam'ın dünyaya tekrar hakim olmasını güneşin doğuşuna benzetiyor. Güneşin battıktan sonra ertesi gün yeniden doğması gibi, İslam'ın da dünya üzerinde tekrar doğup parlayacağına bu benzetmeyle işaret ediyor. Fecr-i Kazib ve Fecr-i Sadık ifadeleriyle bu doğuşun başlangıç yıllarına dikkat çekilmiştir.

Buna göre Hakkın karşısındaki batılı temsil eden düşünce olan ateizmin ve materyalist felsefenin dağıtılmaya başlaması 1981-1991 yılları, fikren tam anlamıyla susturulup dağıtılmasının ise 2001 yılında olacağına işaret etmiştir.

Risale-i Nur Külliyat'ında, Mehdi'nin mücadele ve hakimiyet devreleri ile ilgili verilen ebcedler:

"Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor." 9/32 ayetindeki "...Allah, kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor." cümlesi hakkında Bediüzzaman şöyle demektedir:

"Şimdi hatıra geldi ki, eğer şeddeli "lamlar" ve "mimler" ikişer sayılsa bundan bir asır sonra zulümatı dağıtacak zatlar ise, Hazret-i Mehdi'nin Şakirtleri olabilir." (Şualar / 605)

Bu ayetin ebced değeri ise "1424-Miladi: 2004" tür. Mehdi önderliğinde İslam'ın hakimiyeti devrelerine işaret etmektedir.

"...inkar edenlerin velileri ise tağut'tur..." 2/257 ayetindeki "tağut" (batıl fikir sistemi) kelimesinin kendi içinde çöküş tarihini de Bediüzzaman (ebced değerini) 1417 (miladi 1997) olarak vermektedir.





OSMANLININ ENKAZI
Biliyor musunuz?
Aleyhimizde bunca şeyleri yazarak Bizi karalamaya uğraşanlar, başardınız. Bizi üzmeyi, hatta ağlatmayı başardınız.
Yazdıklarınızın Bizi büyük bir hüzne düşürmesi sizi mutlu etti mi?İşte Biz böyle yazarız. Öyle yazarız ki; adamı işte böyle ağlatırız mı diyorsunuz? Gene yanıldınız!
Yazdıklarınızdaki Bizim şahsımıza ait olan hakaretler mi Bizi üzdü? Onlardan mı etkilendik? Ufukların Efendisi Osmanlıların bugünkü temsilcileri olan sizlerin ortaya koyabildiği ilim, ahlak, adab-ı muaşeret ve adaletten nasipsiz bir seviye var ya... Osmanlıdan bugünlere gelinceye kadar İslam kalesinin 7 burcunun da nasıl yıkıldığını, nasıl harabe haline geldiğini, dünyaya örnek olan ahlaki değerlerimizin, Osmanlı nezaketinin bütün etik değerleriyle nasıl yok olduğunu acı acı idrak etmek var ya... İşte Bizi ağlatan, o kaybettiğimiz, tarihe mal olmuş değerlerimizdi...







CEVİZ KABUĞU
Ceviz Kabuğu rezaletinde 4 profesör ve Cevizoğlu, bütün Türk halkını Bizim şeytan tarafından öğretilmiş ve deli olduğumuza inandırmışlardı ve mekrleriyle (hileleriyle) iftihar etmişlerdi, büyük sevinç yaşamışlardı. Ama onlar Allahın hilesini hiç hesaba katmamışlardı. Çünkü kamuoyunun Bizim öğretilmiş ve deli olduğumuza inandırılması, Bizim Duhan Suresinin 10, 11, 12, 13, ve 14. ayetlerindeki kıyamete yakın zamanda gelecek olan RESUL olduğumuzu, aksi iddia edilemeyecek kadar açık ve kesin bir şekilde ispat etmişti.


44/DUHAN-10-11-12-13-14:
Fertekıb yevme tetis semau bi duhanin mubin(mubinin). Yagşan nas(nase), haza azabun elim(elimun). Rabbenekşif annel azabe inna muminun (muminune). Enna lehumuz zikra ve kad caehum resulun mubin(mubinun). Summe tevellev anhu ve kalu muallemun mecnun(mecnunun).

Göklerin açık bir dumanla kaplanacağı günü gözetle.
(Öyle bir duman ki;) bütün insanları saracak elim bir azaptır.
ki biz müminleriz .Onlar Rabbimiz diyecekler.Bu azabı bizden kaldır, çünkü muhakkak Onlar öğüt almazlar. Onlara, andolsun ki apaçık bir resul geldi. Sonra ondan yüz çevirdiler ve ona öğretilmiş deli dediler.

Ayrıca Allah Kuranda Al-i İmran Suresi 81. ayetinde yer alan nebilerden (peygamberlerden) sonra gelecek olan bir Resulden bahsediyor.

3/AL-İ İMRAN-81:

Ve iz ehazallahu misakan nebiyyine lema ateytukum min kitabin ve hikmetin summe caekum resulun musaddikun lima meakum le tuminunne bihi ve le tensurunneh(tensurunnehu), kale e akrartum ve ehaztum ala zalikum ısri, kalu akrarna, kale feşhedu ve ene meakum mineş şahidin(şahidine).
Hani o zaman ki; Allah, peygamberlerin (nebilerin) MİSAKini (yeminini) almıştı: Andolsun ki; size Kitap ve hikmet verdim, sizlerden sonra sizinle beraber bulunanı (Allahın sizlere verdiği kitapları) tasdik eden Resul gelince, Ona mutlaka iman edecek ve Ona mutlaka yardım edeceksiniz. Bunu ikrar ettiniz mi ve bu ağır ahdimi üzerinize aldınız mı?İkrar ettik dediler.Öyle ise şahit olun. Ben de sizinle beraber şahitlerdenim buyurdu.

Al-i İmran-81de Allah nebilere Kitap ve hikmet verdiğini söylüyor. Bu nebilerin arasında Peygamber Efendimiz (S.A.V)in de bulunduğu, Ahzab Suresinin 7. ayetiyle kesinlik kazanıyor.

33/AHZAB-7:

Ve iz ehazna minen nebiyyiyne misakahum ve minke ve min nuhın ve ibrahime ve musa ve isebni meryeme ve ehazna minhum misakan galiza(galizen).
Ve nebilerden misaklerini almıştık. Senden de almıştık. (Ayrıca) Nuh (A.S)dan, İbrahim (A.S)dan ve Meryemoğlu İsadan da (almıştık). Ve onlardan galiz (ağır, çok kuvvetli) bir misak almıştık.

Bu ayette oradaki nebilere: Sizlerden sonra gelecek olan Resule iman ve yardım etmek ifadesi yer alıyor. Bu durumda nebilerden sonra gelecek olan bu Resulün, Peygamber Efendimiz (S.A.V) olması mümkün değildir.


22/HAC-52:

Ve ma erselna min kablike min resulin ve la nebiyyin illa iza temmenna elkaş şeytanu fi umniyyetih(umniyyetihi), fe yensehullahu ma yulkış şeytanu summe yuhkimullahu ayatih(ayatihi), vallahu alimun hakim(hakimun).
(Habibim) senden önce gönderdiğimiz hiçbir peygamber ve resul yoktur ki; bir şey dilediği zaman, şeytan onun arzusuna karıştırmamış olsun. Bununla beraber Allah, şeytanın bıraktığı şeyi giderir. Sonra Allah, ayetlerini sabit kılar (sağlamlaştırır). Allah, herşeyi bilir ve hikmet sahibidir.

Hac-52de Allah:Senden evvel ne nebilerden ne de resullerden kimse göndermedik ki? buyuruyor. Nebi ve resul kavramları, kesinlikle birbirinden ayrılıyor.
Furkan Suresinin 27, 28, 29, 30. ayetlerinde de kavminin Kuranı terk ettiğini söyleyen ve Peygamberimiz (S.A.V)den sonra gelecek bir Resulden bahsediyor. (Hiç kimse Peygamberimiz (S.A.V) zamanında Kuranın terk edildiğini iddia edemez.)

25/FURKAN-27-28-29-30:

Ve yevme yeadduz zalimu ala yedeyhi yekulu ya leytenit tehaztu mear resuli sebila(sebilen). Ya veyleta leyteni lem ettehız fulanen halila(halilen). Lekad edalleni aniz zikri bade iz caeni, ve kaneş şeytanu lil insani hazula(hazulen).
Ve kaler resulu ya rabbi inne kavmit tehazu hazel kurane mehcura (mehcuren).
Zalimlerin herbiri iki elini ısırdığı o günde şöyle diyecekler: Ne olurdu, O resul ile beraber, sebili (Allaha ulaştıran yolu) tutsaydım.Yazıklar olsun bana, ne olurdu filanı dost edinmeseydim. Andolsun ki; bana Kuran gelmişken o, beni zikirden saptırdı. Şeytan, insanı yalnız bırakır. Resul dedi ki:Yarab, kavmim Kuranı terkettiler.

Bu 3 grup ayet, Peygamber Efendimiz (S.A.V)den sonra bir Resulün geleceğini kesinlikle ispat ediyor. Biz işte o Resulüz. Mehdi Resulüz.
Peki 3 grup ayette bahsedilen bu Resul gerçekten Biz miyiz?
Kuran gerçekten unutulmuş mudur?
Kuran 28 basamakta 7 safha ve 4 teslim içerir.
1- Allaha ruhu ölmeden evvel ulaştırmayı dilemek (3. basamak)
2- Mürşide ulaşıp tabi olmak (14. basamak)
3- Ruhu Allaha ulaştırmak (21. basamak)
4- Vechi (fizik vücudu) Allaha teslim etmek (25. basamak)
5- Nefsi Allaha teslim etmek (27. basamak)
6- İrşada ulaşmak (28. basamağın 4. kademesi)
7- İradeyi Allaha teslim etmek (28. basamağın 5. kademesi)
Kurandaki bu 7 safhanın 7si de farzdır ve bugün tamamen unutulmuştur.
Sahabe bu 7 safhayı yaşayarak 4 teslimi gerçekleştirmiştir, bunu da kimse bilmiyor.
Allah bu hakikatleri Bize öğretmiş ve İslam aleminin ve dünyanın, kainatın ezeli dini olan Hz. İbrahimin hanif dininde birleştirilmesi görevini Bize vermiştir.
Ve bütün bunların açıklanacağı zaman tam bu zamandır (2004 yılı ise).
Ve de bunların hepsini açıklamış ve ispat etmiş durumdayız ve bilgisayarların hafızasında bir ispat belgesi olarak muhafaza ediyoruz.
O zaman Biz, o beklenen MEHDİ - RESULüz.
Şimdi söylediklerimizin özet olarak ispatına gelelim ve ilk suali soralım ve cevaplarını ayetlerle verelim:

1- KURANDAKİ İSLAMIN 7 SAFHASI DA FARZ MIDIR?

BİRİNCİ GRUP SUALLER

S-1- Allaha yönelmek; yani Allaha ulaşmayı dilemek farz mıdır?
C-1- Farzdır.
1/1-

30/RUM-31:
Munibine ileyhi vettekuhu ve ekimus salate ve la tekunu minel muşrikin(muşrikine).
Ona (Allaha) yönelin (Ona ulaşmayı dileyin) ve takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.
1/2-
39/ZUMER-54:

Ve enibu ila rabbikum ve eslimu lehu min kabli en yetiyekumul azabu summe la tunsarun(tunsarune).
Allaha yönel (ruhunu Allaha ulaştırmayı dile) ve Allaha teslim ol. Üzerine azap (kabir azabı) gelmeden önce (ölümden önce). Yoksa sonra yardım olunmazsın.

1/3



31/LOKMAN-15:

Ve in cahedake ala en tuşrike bi ma leyse leke bihi ilmun fe la tutıhuma ve sahıbhuma fid dunya marufen vettebi sebile men enabe ileyy(ileyye), summe ileyye merciukum fe unebbiukum bima kuntum tamelun(tamelune).
Ve eğer annen, baban bilmediğin bir şeyi, Bana ortak koşman için seni zorlarlarsa, onlara itaat etme. Onlarla dünyada iyi geçin. Kim Bana yönelmişse (ruhunu Bana ulaştırmayı dilemişse), sen de onun yoluna tabi ol (aynı yolu takip ederek sen de Bana ulaş). Sonra (ölümden sonra) hepiniz Bana döneceksiniz (Azrail (A.S) sizi Bana getirecek). Size yaptıklarınızı haber vereceğim.

S-2- Mürşide ulaşmak ve tabi olmak farz mıdır?
C-2- Farzdır.

2/1-
5/MAİDE-35:

Ya eyyuhellezine amenuttekullahe vebtegu ileyhil vesilete ve cahidu fi sebilihi leallekum tuflihun(tuflihune).
Ey amenu olanlar (Allaha ulaşmayı, teslim olmayı dileyenler), Allaha karşı takva sahibi olun ve Ona ulaştıracak vesileyi isteyin! Ve Onun yolunda cihad edin. Umulur ki; siz felaha erersiniz.

2/2
16/NAHL-9:

Ve alallahi kasdus sebili ve minha cair(cairun), ve lev şae le hedakum ecmain(ecmaine).
Ve sebillerin (dergahlardan Sıratı Mustakime ulaşan bütün yolların yani mürşidlerin) tayini, Allahın üzerinedir. Ve ondan sapanlar vardır. Ve eğer O dileseydi, sizin hepinizi hidayete erdirirdi.

2-3-
18/KEHF-17:

Ve tereş şemse iza talaat tezaveru an kehfihim zatel yemini ve iza garabet takriduhum zateş şimali ve hum fi fecvetin minh(minhu), zalike min ayatillah(ayatillahi), men yehdillahu fe huvel muhted(muhtedi), ve men yudlil fe len tecide lehu veliyyen murşida(murşiden).
(Ey Resulüm! Orada olsaydın) görürdün ki; güneş doğduğu zaman mağaranın sağ tarafına ulaşır. Battığı zaman ise onları sol taraftan terkederdi. Onlar mağaranın geniş bir yerindeydiler. Bu, Allahın ayetlerindendir. Allah kimi Kendine ulaştırırsa o hidayete erer. Ve kim dalalette ise onun için veli mürşid bulunmaz.

2/4-
72/CİN-14:
Ve enna minnel muslimune ve minnel kasitun(kasitune), fe men esleme fe ulaike teharrev reşeda(reşeden).
Muhakkak ki; bizlerden Allaha teslim olanlar da var, (kalpleri) kasiyet (bağlamış) olanlar da var. Kim (Allaha) teslim olmayı dilerse, mürşidini arar.


S-3- Ruhu ölmeden evvel Allaha ulaştırmak farz mıdır?

C-3- Farzdır.

3/1-
89/FECR-28:
İrcii ila rabbiki radıyeten mardıyyeh(mardıyyeten).
Allahtan razı ol ve Allahın rızasını kazan. (Ey ruh!) Allaha (Rabbine) geri dönerek ulaş.

3/2-




10/YUNUS-25:

Vallahu yedu ila daris selam(selami), ve yehdi men yeşau ila sıratın mustekim(mustekimin).
Ve Allah, teslim (selam) yurduna davet eder ve (teslim yurduna ulaştırmayı) dilediği kimseyi, Sıratı Mustakime ulaştırır.
10/YUNUS-26:

Lillezine ahsenul husna ve ziyadeh(ziyadetun), ve la yerheku vucuhehum katerun ve la zilleh(zilletun), ulaike ashabul cenneh(cenneti), hum fiha halidun(halidune).
Onlar için Ahsenül hüsna (Allahın Zatına ulaşmak) ve ziyadesi (daha fazlası, Allahın cemalini görmek) vardır. Onların yüzlerini bir keder kaplamaz ve bir zillet (küçük düşme, hakirlik) yoktur. İşte onlar, cennet halkıdır. Onlar, orada devamlı kalanlardır.

3/3-
13/RAD-21:

Vellezine yasılune ma emerallahu bihi en yusale ve yahşevne rabbehum ve yehafune suel hisab (hisabi).
Ve onlar, Allahın (ölümden evvel), Allaha ulaştırılmasını emrettiği şeyi (ruhlarını), Ona (Allaha) ulaştırırlar. Ve Rablerine karşı huşu duyarlar ve kötü hesaptan (cehenneme girmekten) korkarlar.


S-4- Fizik vücudu Allaha teslim ederek Allaha kul etmek farz mıdır?

C-4- Farzdır.

4/1-
36/YASİN-60:
E lem ahad ileykum ya beni ademe en la tabuduş şeytan(şeytane), innehu lekum aduvvun mubin(mubinun).
Ey Ademoğulları! Ben, sizlerden şeytana kul olmayacağınıza dair ahd almadım mı? Muhakkak ki; o (şeytan), size apaçık bir düşmandır.

36/YASİN-61:

Ve enibuduni, haza sıratun mustekim(mustekimun).
Ve Ben, sizden Bana kul olmanıza (dair ahd almadım mı?) Bu da Sıratı Mustakim (üzerinde bulunmak)tır.

S-5- Nefsi Allaha teslim ederek halis kılmak farz mıdır?

C-5- Farzdır.

5/1-
98/BEYYİNE-5:

Ve ma umiru illa li yabudullahe muhlisine lehud dine hunefae ve yukimus salate ve yutuz zekate ve zalike dinul kayyimeh(kayyimeti).
Onlar emrolunmadılar. Sadece hanifler olarak, Allah için dinde halis (nefslerini halis kılmış) kullar olmakla emrolundular. Ve namaz kılmakla ve zekat vermekle emrolundular. İşte kayyum olan din budur.

S-6- İrşada ulaşmak farz mıdır?

C-6- Farzdır.

6/1-
2/BAKARA-186:

Ve iza seeleke ıbadi anni fe inni karib(karibun) ucibu daveted dai iza deani, fel yestecibuli vel yuminu bi leallehum yerşudun(yerşudune).
Ve kullarım, sana Benden sorduğu zaman, Ben muhakkak ki (onlara) yakınım. Bana dua edilince, dua edenin duasına (davetine) icabet ederim. O halde onlar da Benim (davetime) icabet etsinler ve Bana amenu olsunlar. Böylece irşada ulaşsınlar (irşad olsunlar).



S-7- İradeyi Allaha teslim ederek bihakkın takvaya ulaşmak farz mıdır?

C-7- Farzdır.

7/1-
3/AL-İ İMRAN-102:

Ya eyyuhellezine amenuttekullahe hakka tukatihi ve la temutunne illa ve entum muslimun(muslimune).
Ey iman edenler! Hakkıyla takva sahibi olanlar (nasıl bir takvanın sahibi ise aynı onlar) gibi, Allaha karşı takva sahibi olun ve ölmeden (önce) Allaha teslim olun.

Ne oldu? Neden susuyorsunuz? Şimdi siz cevap verin bakalım! Kurandaki İslam gerçekten 7 safhadan mı oluşuyormuş? 7 safhanın 7si de farz mıymış?
Şimdi gelelim sahabenin İslamın farz olan bu 7 safhasını yaşayıp yaşamadığına. 7 safhadan haberiniz yok ki; sahabenin yaşayıp yaşamadığını bilesiniz.
Ve ikinci sual:

2- SAHABE KURANDAKİ İSLAMIN 7 SAFHASINI DA YAŞAMIŞ MI?

İKİNCİ GRUP SUALLER

Bundan 14 asır önce bütün sahabe
S-1- Allaha ulaşmayı dilemişler mi, Allaha yönelmişler mi? Taguta kul olmaktan kurtulmuşlar mı?
C-1- Evet, dilemişler ve Allaha yönelmişler ve Allaha kul olmuşlar (3. basamak).

1/1-
39/ZUMER-17:

Vellezinectenebut tagute en yabuduha ve enabu ilallahi lehumul buşra, fe beşşir ibad(ibadi).
Onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinab ederler (kaçınırlar, kendilerini kurtarırlar) ve Allaha yönelirler. Onlara müjdeler vardır. Kullarımı müjdele.

S-2- Mürşidlerine tabi olmuşlar mı?
C-2- Kainatın en büyük mürşidine, Peygamber Efendimiz (S.A.V)e tabi olmuşlar (14. basamak).
2/1-
48/FETİH-10:

İnnellezine yubayiuneke innema yubayiunallah(yubayiunallahe), yedullahi fevka eydihim, fe men nekese fe innema yenkusu ala nefsih(nefsihi), ve men evfa bi ma ahede aleyhullahe fe se yutihi ecren azima(azimen).
Muhakkak ki onlar, sana biat ettikleri zaman Allaha biat etmiş oldular. Onların ellerinin üzerinde (Allah senin bütün vücudunda tecelli ettiği için ellerinde de tecelli etmiş olduğundan) Allahın eli vardı. Kim (derecesini nakısa) düşürürse, muhakkak ki o, nefsi sebebiyle (Allaha verdiği yeminleri, ahdleri yerine getirmediği için) derecesini nakısa düşürmüştür. Kim de Allaha olan ahdlerini (yeminini, misakini ve ahdini) yerine getirirse, ona en büyük mükafat (ecir) verilecektir (cennet saadetine ve dünya saadetine erdirilecektir).

2/2
60/MUMTEHİNE-12:

Ya eyyuhen nebiyyu iza caekel muminatu yubayineke ala en la yuşrikne billahi şeyen ve la yesrikne ve la yeznine ve la yaktulne evladehunne ve la yetine bi buhtanin yefterinehu beyne eydihinne ve erculihinne ve la yasineke fi marufin fe bayıhunne vestagfirlehunnallah(vestagfirlehunnallahe) innallahe gafurun rahim(rahimun).
Ey Peygamber! Sana biat etmek üzere mümin kadınlar geldiğinde, onlardan Allaha hiçbir şeyle ortak (şirk) koşmamak, hırsızlık etmemek, zinada bulunmamak, çocuklarını öldürmemek, elleriyle ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek ve kendilerine emrettiğim şeylerde sana asi olmamak üzere söz verdikleri vakit onların biatlerini kabul et. Ve onlar için Allahtan mağfiret dile. Muhakkak ki; Allah, mağfiret edici (günahları sevaba çevirici) ve rahmet sahibidir.

S-3- Bütün sahabe ruhlarını Allaha teslim ederek hidayete ermişler mi?
C-3- Bütün sahabe hidayete ermişler. Ruhlarını Allaha teslim etmişler (21. basamak).

3/1-
39/ZUMER-18:

Ellezine yestemiunel kavle fe yettebiune ahseneh(ahsenehu), ulaikellezine hedahumullahu ve ulaike hum ulul elbab(elbabi).
Onlar (sahabe), sözleri işitirler ve onların (sözlerin) ahsen olanına (Peygamber Efendimiz (S.A.V) tarafından söylenilenine) tabi olurlar. İşte onlar, hidayete erenlerdir (ruhlarını ölmeden evvel Allaha ulaştıranlardır). Ve onlar, ululelbabtır (daimi zikrin sahipleridir).
3/AL-İ İMRAN-20:

Fe in haccuke fe kul eslemtu vechiye lillahi ve menittebean(menittebeani), ve kul lillezine utul kitabe vel ummiyyine e eslemtum, fe in eslemu fe kadihtedev, ve in tevellev fe innema aleykel belag(belagu), vallahu basirun bil ıbad(ıbadi).
Eğer seninle tartışmaya kalkarlarsa, o zaman de ki:Ben ve bana tabi olanlar vechimizi (fizik vücudumuzu) Allaha teslim ettik. O kitap verilenlere ve ümmilere de ki:Siz de (fizik vücudunuzu Allaha) teslim ettiniz mi? Eğer teslim ettilerse; o zaman (onlar), andolsun ki; hidayete ermişlerdir. Eğer yüz çevirirlerse; o zaman sana düşen (görev), ancak tebliğdir. Allah kullarını Basirdir (görendir).


S-4- Bütün sahabe vechlerini (fizik vücutlarını) Allaha teslim etmişler mi?
C-4- Bütün sahabe vechlerini Allaha teslim etmişler (25. basamak).

4/1-
3/AL-İ İMRAN-20:
Fe in haccuke fe kul eslemtu vechiye lillahi ve menittebean(menittebeani), ve kul lillezine utul kitabe vel ummiyyine e eslemtum, fe in eslemu fe kadihtedev, ve in tevellev fe innema aleykel belag(belagu), vallahu basirun bil ıbad(ıbadi).
Eğer seninle tartışmaya kalkarlarsa, o zaman de ki:Ben ve bana tabi olanlar vechimizi (fizik vücudumuzu) Allaha teslim ettik. O kitap verilenlere ve ümmilere de ki:Siz de (fizik vücudunuzu Allaha) teslim ettiniz mi?Eğer teslim ettilerse; o zaman (onlar), andolsun ki; hidayete ermişlerdir. Eğer yüz çevirirlerse; o zaman sana düşen (görev), ancak tebliğdir. Allah kullarını Basirdir (görendir).


S-5- Bütün sahabe nefslerini Allaha teslim ederek, halis kılarak muhlislerden olmuşlar mı?
C-5- Bütün sahabe nefslerini halis kılmış, Allaha teslim etmiş ve muhlislerden olmuşlar (27. basamak).
5/1-
2/BAKARA-139:

Kul etuhaccunena fillahi ve huve rabbuna ve rabbukum, ve lena amaluna ve lekum amalukum ve nahnu lehu muhlisun(muhlisune).
De ki:Allah hakkında bizimle mücadele mi ediyorsunuz? O, bizim de Rabbimizdir, sizin de Rabbinizdir. Bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz de size aittir. Ve biz, onun için ihlas sahibi (MUHLİS) (kul)larız.

S-6- Bütün sahabe irşada ulaşmışlar mı?
C-6- Bütün sahabe irşada ulaşmışlar (28. basamak 4. kademe).
6/1-
49/HUCURAT-7:

Valemu enne fikum resulallah(resulallahi), lev yutiukum fi kesirin minel emri leanittum, ve lakinnallahe habbebe ileykumul imane ve zeyyenehu fi kulubikum, ve kerrehe ileykumul kufre vel fusuka vel ısyan(ısyane), ulaike humur raşidun(raşidune).
Bilin ki, içinizde Allahın resulü var. Şayet emirlerin çoğunda size uysaydı lanetlenirdiniz. Fakat Allah, size imanı sevdirdi, kalplerinizde onu (imanı) müzeyyen kıldı (fazılları iman kelimesinin etrafında toplayarak kalbinizi tamamen nurla doldurdu). Size; küfrü, fıskı ve isyanı kerih gösterdi. İşte onlar, irşada ulaşanlardır.

S-7- Bütün sahabe (ensar da muhacirin de) irşad makamının sahibi olmuşlar mı? Kendilerine tabi olunmuş mu?

C-7- Bütün sahabeye tabi olunmuş. İrşad makamının sahibi olmuşlar (28. basamak 5. kademe).
7/1-
9/TEVBE-100:

Ves sabikunel evvelune minel muhacirine vel ensari vellezinettebeuhum bi ıhsanin radıyallahu anhum ve radu anhu ve eadde lehum cennatin tecri tahtehel enharu halidine fiha ebeda(ebeden), zalikel fevzul azim(azimu).
O sabikun-el evvelin (evvelki hayırlarda yarışanlardan ululelbab, ihlas ve salah makamlarını, en üst üç makamı işgal edenler), onların bir kısmı muhacirinden (Mekkeden Medineye göç edenlerden), bir kısmı ensardan (Medinedeki yardımcılardan) ve bir kısmı da onlara (ensar ve muhacirine) ihsanla tabi olanlardandı. (Sahabe, irşad makamına sahip oldukları için onlara tabi olundu.) Allah, onlardan razı ve onlar da Ondan (Allahtan) razıdır. Onlara Allah, altlarından ırmaklar akan cennetler hazırladı ve orada ebediyyen kalacaklardır. İşte bu, en büyük (azim) mükafattır.

Görüyorsunuz ki; bütün sahabe Kurandaki İslamın 7 safhasını da yaşamışlar ve irşad makamının sahibi olmuşlar.
Biz de sizleri İslamın 7 safhasını da yaşayarak ruhunuzu, vechinizi, nefsinizi ve iradenizi Allaha teslim etmeye çağırmıyor muyuz?
O halde hala anlamıyor musunuz; size gelmeyen bir ilim Bize gelmiştir. Bu ilim, öğrenen ve tatbik edenleri 7. kat cennet olan Adn cennetlerine ulaştırır. Bu ilim ruhu, vechi, nefsi ve iradeyi Allaha teslim etmeye ve dünya saadetinin yüzde yüzüne, mutluluğun şahikasına ulaştırır.
Davet ezeli ve ebedi davet değil mi?
Bu davet 14 asır evvel sahabeye yapılmamış mıydı?
Bu davet bu devirde sadece Bizim tarafımızdan Allahın emriyle hepinize yapılmıyor mu?
O taktirde beklenen MEHDİ-RESUL muhakkak ki Biziz, Biz!
Şimdi konumuzun zamanla ilişkisine bakalım.
Said-i Nursi Hazretlerinin açıkladığı tarihte, 1978de SEBİL Dergisinde çıkan ilk yazımızı hatırlayın:LİVAYI HAMD ALTINDA TOPLANALIM.
100lerce konferans, 3000 saatten fazla, bilgisayarın hafızasına yerleştirilmiş dersler, açıklamalar ve Allaha davetler.
Ama bu ilim sizin sahip olduğunuz EMANİYYE ilme uymuyordu. Sizlere göre İslamın 5 şartı FELAH için yeterliydi.
... Ve 1986 Ocak Ayında İndi İlahide Liva-ı Hamdİn altın taht üzerinde yerini alması (Risalet Nurları- Sayfa 330).
28 yıl boyunca hidayetin öğretilmesi ve Allaha davet.
Cumhurbaşkanlarına, Parlamenterlere, Diyanet İşleriyle Vazifeli Bakanlara, İlahiyat Fakültelerinin Profesörleri, Doçentleri ve diğer öğretim üyelerine, müftülere, cemaat liderlerine ve Diyanet İşleri Başkanlığına yazılan yüzlerce mektup.
Hala farkında değil misiniz 28 yıldır dünyada Bizden başka bir MEHDİ-RESUL hiç mevcut olmadı.
2004 yılı, MİHR kelimesinin 28 yıllık sırrının açıklanacağı yıldır.

İBRETLE OKUNMASI GEREKEN SONUÇ

1- İslamın Kurandaki 7 safhasının 7si de farzdır. (Birinci Grup Sualler)
2- 7 safhanın 7sini de 14 asır evvel sahabe yerine getirmiştir (İkinci Grup Sualler).
3- Sizlerin sahip olduğunuz ilimde İslamın Kurandaki 7 safhasından hiçbiri mevcut değildir. Yani 7 safhanın hiçbirini bilmiyorsunuz ve yaşamıyorsunuz.
4- Ruhunuzu hayatta iken Allaha ulaştırmayı dilemediğiniz cihetle;
4-1- Gideceğiniz yer cehennemdir.
4-2- Küfürdesiniz.
4-3- Dalalettesiniz.
4-4- Allahın kulu değil, şeytanın kulusunuz.
5- Sizlere daha Allaha ulaşmayı dilediğiniz anda, şeytanın kulu olmaktan mutlaka kurtulacağınızı ve Allahın kulu olacağınızı İHTARlarla ispat etmiş durumdayız (Zumer-17).

39/ZUMER-17:

Vellezinectenebut tagute en yabuduha ve enabu ilallahi lehumul buşra, fe beşşir ibad(ibadi).
Onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinab ederler (kaçınırlar, kendilerini kurtarırlar) ve Allaha yönelirler. Onlara müjdeler vardır. Kullarımı müjdele.

6- Bugüne kadar ilim sahiplerinden hiçbirisi, gönderdiğimiz ihtarlara itiraz edemedi.
7- Sizlere bütün bu Kuran hakikatlerini öğretecek ve şeytanın pençelerinden sizleri kurtaracak olan sadece Biziz. Başka biri yok.
8- Sadece Biz, Allahın Bize verdiği ilimle size sahabenin yaşadığı Kurandaki İslamı emrediyoruz. (İkinci Grup Sualler)
9- Sadece bu ilim İslam alemini, tam olarak Peygamber Efendimiz (S.A.V)in ve sahabenin izdüşümünde 7 safhayı da yaşatarak kurtarabilecek ve birleştirebilecek ilimdir.
10- İslam alemi bugün sahabenin yaşadığı Kurandaki İslamı unutmuş ve sizler gibi sadece İslamın 5 şartı ile amel ediyor ve cennete gideceğini sanıyor, ama cehennemden kurtulması mümkün değildir.
11- Unutulmuş ve yok edilmiş olan Kurandaki HİDAYET kavramını Allahın öğretisiyle, her cephesiyle sizlere sadece Biz öğretiyor ve yaşatıyoruz.
12- MEHDİ hidayete ermiş olup başkalarını da HİDAYETE ERDİREN demektir.
13- Allahın Bize nasip kıldığı İHTARLARLA din alimlerinin önde gelen 2 binden fazlasına Kurandaki HİDAYETİN yol veya doğru yol olmadığını, Allaha ruhun, vechin, nefsin ve iradenin teslimi olduğunu Kuran ayetleriyle Biz ispat ettik.

BU DURUMDA:
1- BİZİM BU İLMİ ALLAHTAN ALDIĞIMIZ KESİN DEĞİL Mİ?
2- ZAMANIN TAM BU NOKTASINDA TEBLİĞ EDİLECEK OLAN İSLAMIN DİRİLİŞ EMRİ BU DEĞİL Mİ?
3- BU EMRİ TEBLİĞ EDENİN OSMANLI TÜRKLERİNİ TEMSİL EDEN BU ÜLKEDEN SEÇİLMESİ, BU ÜLKE İÇİN BİR ŞEREF DEĞİL Mİ?
4- BİZİM MEHDİ, İMAM, HALİFE, RESUL OLDUĞUMUZ KESİN DEĞİL Mİ?


SOY KÜTÜĞÜMÜZ


Hamdolsun Yüce Rabbimize ki, Osmanlı İmparatorluğunun başlangıcından bugüne kadar devam eden ve Evrenosoğullarının her ailesinde bulunan bir soy kütüğüne sahibiz. 700 yılı aşkın bu soy kütüğünde 11inci batında soyumuza Hz. Muhammed (S.A.V)in torunu Hz. Hasan soyundan bir katılımla Şerif ünvanını alıyoruz. Biz bu soy kütüğünün 19uncu batınıyız. Yani Osmanlının baştan sona bütün devirlerinde hep mevcut olan, katıksız bir Osmanlı ailesinden ve Osmanlı kanıyla iftihar eden bir Osmanlıyız.
Soy kütüğümüzün başında 7 asırdan beri 12 imamın yer alması bir tesadüf olabilir mi?
Bu soy kütüğümüz birçok nüsha olarak Evrenosoğullarında mevcut olduğu cihetle, hiç kimse katıksız Osmanlı kanı taşıdığımızdan şüphe edemez.
Hiç kimse 9 nesilden beri ŞERİF olmadığımızı iddia edemez.
Hiç kimse 700 yıldan beri 12 imamı temsil eden EVRENOSOĞULLARInın 12. imamı sinesinden çıkaramayacağını iddia edemez.
Ve bu devirdeki HİDAYET VE RİSALET görevinin EVRENOSOĞULLARINDAN birine verilmesi bu ülke için de EVRENOSOĞULLARI için de bir ŞEREFTİR.


DURUM

Osmanlı İmparatorluğunun birer rüknü olan, 28 ülke Osmanlıyı özlüyor. Her uluslar arası konferansta bu ülkelerden gelenler Osmanlı ne zaman diriliyor? Ne zaman geliyor? Osmanlı olmadan birleşme olmaz diyorlar. Herkeste bir Osmanlı beklentisi var.
Bu ülke hangi Türklere ait?
Tacik Türklerine mi?
Kırgız Türklerine mi?
Azeri Türklerine mi?
Kazak Türklerine mi?
Bütün Türklere ait.
Bütünü temsil eden kim? Osmanlı değil mi?
Osmanlı Türkiyesi, Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkesiyle, Pomağıyla, Arabıyla, bütün ırklarıyla artık parçalanmayacak bir bütün değil mi? Osmanlı, ırk ve din ayırımına asla geçit vermeyen, bütün milletlerin, bütün etnik toplulukların, bütün dinlerin bir mozayığı değil miydi? Osmanlı UFUKLARIN EFENDİSİ değil miydi? Osmanlıyı Osmanlı yapan Kurandaki İslamı yaşayan Ahi Evran ve Bacıyani Rum dini grupları değil miydi? Gerçek Yeniçeriler, bütün esnaf, bütün zanaatkarlar tasavvuftan değil miydi? İlmiye sınıfının büyük kısmı da aynı tasavvufi hayatı yaşamadılar mı?
Herkes bu ülkenin dirilmesini bekliyor. Nasıl oluyor da Osmanlı, bütün bu 28 ülkenin, Asyadaki Türk ülkelerinin, diğer gönüllü Asya ülkelerinin başına geçebilecekken, defaatle kovulduğu Avrupa Birliğinin kuyruğundan ayrılmıyor?
Çok mu zor dördüncü Süper Güç olarak dünya arenasında, Osmanlıyı seven ve güvenenlerle birlikte layık olduğu onurlu yeri almak?
Üçüncü dünya savaşı yaklaşmıştır. Türkiye istese de istemese de bu harbe katılmak zorunda bırakılacaktır.
Son yıllarda Türkiyenin birlikte olduğu ülkelerin çıkar savaşlarının, Türkiyeye neye mal olduğunu hesaplamak o kadar güç mü? Şu anda petrol haritasındaki bölgenin tamamiyle işgal altında olduğu Sinan Aygün kardeşimiz tarafından ispat edilmedi mi?
Türkiye kalkınmak için hiçbir yabancı sermayeye ve ülkeye muhtaç değildir. Bankalarla ekonomi arasındaki para nehirlerinin sadece %10unun yatırımlarda kullanılması Türkiyeyi şimdikinin 2,5 katı hızla kalkındıracak seviyededir. Bankaların para kaynaklarında asla azalma olmaz, risk oluşmaz. Çünkü hergün bankalardan çıkarak ekonomide kullanılan para akşama kadar tekrar bankalara geri dönmektedir. Ama tüketim harcamalarında kullanılarak. Bankalar yatırımlara ortak olurlarsa, kredilerden çok daha yüksek geliri mutlaka elde ederler. Mesele bankalara dönen paranın yatırım oluşturarak bankalara geri dönmesidir. Ekonomik seferberliğin çözümü buradadır.

ALLAHIN İMTİHANI

Allahu Teala buyuruyor ki:
Sana tartışmadan kaçıyorsun diye pespaye bir uslupla sataşanlar var. De ki:
Benim Resulümle tartışabilmek için mutlaka asgari bir ilme sahip olmak lazımgelir. Birinci İhtarın ilk 3 tavzihinin (açıklamasının) yanlış olduğunu ispat edemeyen, bu seviyenin altındadır.
De ki:
AZİZ TÜRK MİLLETİ, BU SEVİYESİZ SALDIRILARIN SAHİPLERİ EĞER BİRİNCİ İHTARIN İLK 3 TAVZİHİNİN AKSİNİ İSPAT ETMEK İÇİN HAREKETE GEÇERLERSE, 2 SONUÇ DA ONLARIN HAYRINA OLACAKTIR.
İHTARLARI SANA BİZ YAZDIRDIĞIMIZ İÇİN.
1- AKSİNİ İSPAT ETMEK MÜMKÜN OLMAYACAKTIR. O ZAMAN BİR KISMI ALLAHA RUHLARINI ULAŞTIRMAYI DİLEMEK ZORUNDA KALACAKLAR VE CEHENNEMDEN KURTULACAKLARDIR. SENDEN AF DİLEYECEKLERDİR.
2- AKSİNİ İSPAT ETMEK MÜMKÜN OLMAYACAKTIR. DİĞER KISMI İNATLA BİZE RUHLARINI ULAŞTIRMAYI DİLEMEYECEKLERDİR. GİDECEKLERİ YER CEHENNEMDİR. AMA ONLAR SENİN MEHDİ RESULÜMÜZ OLDUĞUNDAN VE ONLARIN İHATA EDEMEDİĞİ BİR RABBANİ İLME SAHİP OLDUĞUNDAN EMİN OLACAKLARDIR. BUNLAR DİĞER İHTARLARI DA ÇÜRÜTMEYE ÇALIŞIRLARSA UMULUR Kİ BİR KISMI DAHA KURTULUR.

EY TÜRK MİLLETİ, ŞAHİT OLUN!
BİZ DE SİZİNLE BERABER ŞAHİTLERDENİZ.

YEMİNE DAVET

Allah bizim MEHDİ, İMAM, HALİFE ve
RESUL olduğumuzu söylüyor. Biz de Allahın emriyle sizlere bunları ilan ediyoruz. Siz de Hayır, değilsin diyorsunuz.
Öyleyse iki taraftan biri yalan söylüyor.
Kimin yalancı olduğunu Allaha soralım.
Biraraya gelelim. Kuranları açalım, elimizi Al-i İmran Suresinin 61. ayeti üzerine koyalım ve Allahın laneti yalancının üzerine olsun diyelim. Aleyhimizdeki o yazıları yazanlar ve şeytanın işbirlikçileri, hepinizi Allahın huzurunda ve Türk Milletinin huzurunda yemine davet ediyoruz.
Bugüne kadar bu konuda çok insan öldü. Önce Mehmet Erol, sonra Yıldırım Çavlı, sonra 2 kameraman, sonra İktibas Dergisinin sahibi Ercüment Özkan, sonra merkezi Gölcük olan zelzelede aleyhimizde olan birçok kişi
Hatırlatmamız emrolunduğu için ölenleri hatırlatmak zorundayız.
Bekliyoruz.

SON SÖZ

Bu durumda Bize bunca iftira atan sizler:
1- İnsanları Kurandaki İslamın 7 safhasını yaşamaktan menetmeye çalışmıyor musunuz?
2- Onların Allaha ulaşmayı dilemelerini engellemiş ve onları cehenneme mahkum etmiş olmuyor musunuz?
3- Kendiniz cehenneme mahkum etmiyor musunuz?
4- Allaha ve Resulüne karşı savaş vermiyor musunuz?
5- Şu anda sizler şeytanı temsil etmiyor musunuz?

Eğer Allah, Bize hakikatleri öğretmemiş olsaydı, Biz de sizlere açıklamamış olsaydık.
Gideceğiniz yer neresi olacaktı acaba?
Ey Bize bunca iftiraları, Allahın İHTARLARINI incelemeye, araştırmaya gerek görmeden ve yürekleri sızlamadan yakıştıran kardeşlerim!
Allaha ruhunuzu ulaştırmayı dilemediğinize göre,

Sizler küfürde değil misiniz?

2/BAKARA-257:
Allahu veliyyullezine amenu, yuhricuhum minez zulumati ilen nur(nuri), vellezine keferu evliyauhumut tagutu yuhricunehum minen nuri ilaz zulumat(zulumati), ulaike ashabun nar(nari), hum fiha halidun(halidune).
Allah, amenu olan (Allaha ulaşmayı dileyen) o kimselerin dostudur. Onları (onların nefslerinin kalplerini) zulümattan nura çıkarır. O kafir kimseler ki; onlar tagutun (şeytanın) dostlarıdır. Onlar (onların nefslerinin kalpleri) nurdan zulümata çıkarılırlar. İşte onlar, ateş halkıdır. Onlar, orada ebedi kalıcıdırlar.
34/SEBE-20:
Ve lekad saddaka aleyhim iblisu zannehu fettebeuhu illa ferikan minel muminin(muminine).
Ve andolsun ki iblis, onlar üzerindeki zannını (hedefini) yerine getirdi. Böylece müminleri oluşturan bir fırka (Allaha ulaşmayı dileyenler) hariç, hepsi ona (şeytana) tabi oldular.

Hüsranda değil misiniz?

10/YUNUS-45:

Ve yevme yahşuruhum keen lem yelbesu illa saaten minen nehari yete arefune beynehum, kad hasirellezine kezzebu bi likaillahi ve ma kanu muhtedin(muhtedine).
Ve o gün (Allahu Teala), gündüzden bir saatten başka kalmamışlar (bir saat kalmışlar) gibi onları toplayacak (haşredecek). Birbirlerini tanıyacaklar (aralarında tanışacaklar). Allaha mülaki olmayı (Allaha ölmeden önce ulaşmayı) yalanlayanlar, hüsrana düştüler (nefslerini
hüsrana düşürdüler). Ve hidayete eren kimse(ler) olmadılar (ruhlarını ölmeden evvel Allaha ulaştıramadılar).

Dalalette değil misiniz?

13/RAD-27:

Ve yekulullezine keferu lev la unzile aleyhi ayetun min rabbih(rabbihi), kul innallahe yudillu men yeşau ve yehdi ileyhi men enab(enabe).
Ve kafirler: Ona, Rabbinden bir ayet (mucize) indirilse olmaz mı?derler. Muhakkak ki; Allah, dilediği kimseyi dalalette bırakır ve Ona yönelen kimseyi Kendine ulaştırır (hidayete erdirir) de.

Tagutun kulu değil misiniz?

39/ZUMER-17:

Vellezinectenebut tagute en yabuduha ve enabu ilallahi lehumul buşra,
fe beşşir ıbad(ıbadi).
Onlar ki; taguta (insan ve cin şeytanlara) kul olmaktan içtinab ettiler (kaçındılar, kendilerini kurtardılar) ve Allaha yöneldiler (Allaha ulaşmayı dilediler). Onlara müjdeler vardır. Öyleyse kullarımı müjdele!

Şirkte değil misiniz?

30/RUM-31:

Munibine ileyhi vettekuhu ve ekimus salate ve la tekunu minel muşrikin(muşrikine).
Ona (Allaha) yönelin (Ona ulaşmayı dileyin) ve takva sahibi olun. Ve namazı ikame edin (namaz kılın). Ve (böylece) müşriklerden olmayın.
30/RUM-32:

Minellezine ferraku dinehum ve kanu şiyea(şiyean), kullu hızbin bima ledeyhim ferihun(ferihune).
(O müşriklerden olmayın ki) onlar, dinlerinde fırkalara ayrıldılar ve grup grup oldular. Bütün gruplar, kendilerinde olanla ferahlanırlar.

Allahın ayetlerin gafil değil misiniz?

10/YUNUS-7:

İnnellezine la yercune likaena ve radu bil hayatid dunya vatmeennu biha
vellezine hum an ayatina gafilun(gafilune).
Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allaha ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar ayetlerimizden gafil olanlardır.

Ve gideceğiniz yer cehennem değil mi?

10/YUNUS-7:

İnnellezine la yercune likaena ve radu bil hayatid dunya vatmeennu biha
vellezine hum an ayatina gafilun(gafilune).
Muhakkak ki onlar, Bize ulaşmayı (hayatta iken ruhlarını Allaha ulaştırmayı) dilemezler. Dünya hayatından razı olmuşlardır ve onunla doyuma ulaşmışlardır ve onlar ayetlerimizden gafil olanlardır.
10/YUNUS-8:

Ulaike mevahumun naru bima kanu yeksibun(yeksibune).
İşte onların kazandıkları (dereceler) gereğince varacakları yer ateştir (cehennemdir).


İfade ve uslubunuzdan ve de öfkenizden ne kadar huzursuz ve mutsuz olduğunuz belli değil mi?
Ve bu kafa ile giderseniz ne dünya saadetine ne cennet saadetine ulaşamayacağınız kesin değil mi?

Ve ALLAHIN HİDAYETÇİSİNE,
Ve Onun eliyle sunduğu HİDAYET REÇETESİNE,
Ve ALLAHA karşı KÜFRAN-I NİMETTE DEĞİL MİSİNİZ?

Bunların hesabını ALLAHA nasıl vereceksiniz Benim zavallı, bahtsız kardeşlerim?
Allah sizleri affetsin.
Dualarımızla
İskender Ali M.İ.H.R
MEHDİ. İMAM. HALİFE. RESUL
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
taybru
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jul 09, 2005
İletiler: 11
Şehir: Türkiye

İletiTarih: Cmt Tem 09, 2005 6:31 am    ileti konusu: .. Alıntıyla Cevap Gönder

Mehdi A.S milyarlarca insana nur tv aracılığı ile tebliğ yapıyor birgün gelecek Allahın izniyle bizler osmanlı torunları dünyada gene söz sahibi olacağız inşaallah
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
taybru
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jul 09, 2005
İletiler: 11
Şehir: Türkiye

İletiTarih: Cmt Tem 09, 2005 6:57 am    ileti konusu: .. Alıntıyla Cevap Gönder

peygamberimize 10 senede 12 kişi tabii oldu zamanla bu sayı arttı efendimiz Mehdi A.S 70 li yıllarda tebliğe başladığında 3-5 kişi idi çok şükür şimdi nur tv aracılığı ile milyarlar insana tebliğ yapılıyor kısa hayatı ve eserlerinin bir bölümü


EFENDİ HAZRETLERİ DR. İSKENDER ALİ M İ H R

Eşref Rumi Hazretleri'nin bir işareti ile 29.11.1933 tarihinde ailenin üçüncü ve tek erkek evladı olarak İznik'te dünyaya gelmiştir. Bozoklu Han'dan başlayan soy kütüğüne sahiptir. Şeriftir. Evli ve iki çocuk babasıdır.
İlk, orta ve lise tahsilini Bursa'da tamamlamıştır. 1956'da İstanbul Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulu (şimdiki Marmara Üniversitesi), Banka ve Muhasebe Bölümünden mezun olmuştur. Mastırını ODTÜ'de ekonomi üzerine yapmıştır.
Askerliğini 1957-1958 yılları arasında Kore'de tamamlamıştır.
Kamu İktisadi Teşekkülleri, T.Vakıflar Bankası ve DPT'de Müfettişlik, Müdürlük, Uzmanlık görevlerinde bulunmuştur. Müfettiş olarak, Bandırma'da daha sonra Tokat'ta görev almıştır. 1972 yılında DPT'den ayrılan Efendi Hazretleri, Fizibilite etütleri yapan bir iş yeri açmıştır. Daha sonra İktisadi Planlama bölümünde çalışmak üzere Devlet Planlama Teşkilatındaki görevine tekrar çağırılmıştır.
O yıllarda Planlama, teşvik ve uygulama da Türkiye iktisat meseleleri dergilerinde ve Ticaretliler Dergisinde yazmıştır. Ege Dergisinde Teşvik ve uygulamayla alâkalı yeni çıkan kararnameleri dizayn etmiştir.

1989 yılında, İslâm, Modern Teknoloji, Nükleer Fizik Kimya, Enerji, Ekonomi, Finans, İş Etüdleri alanında çalışmalar yapan, yurt içinde ve yurt dışında bu ilimlerin gelişmesi istikametinde konferans ve seminerler düzenleyen M İ H R VAKFINI Kurmuştur. Halen vakfın Genel başkanlığını yürütmektedir.

1992 yılında yayın hayatına başlayan aylık M İ H R DERGİSİ'nin baş yazarıdır. Şu anda uydu üzerinden yayın yapan M İ H R TV ve M İ H R RADYOSU'nun kurucusudur. Efendi Hazretleri Dr.İskender Ali Mihr, kâinattaki ilk ve tek "ALLAH'IN ÜNİVERSİTESİ'ni (UNIVERSITY OF ALLAH)" 1 Nisan 2000 tarihinde kurmuştur. Aynı zamanda üniversitenin Rektörüdür.
Üniversitede verdiği Tefsir derslerine paralel olarak, Kuran-ı Kerim'deki her âyetin Arapçası, Latincesi, Türkçesi ve kelime kelime mealiyle dizayn edilen KURAN-I KERİM TEFSİRİ 19 cilt olarak hazırlanmaktadır.

ÇALIŞMALARI:

Makro Ekonomi Alanında Yayınlanmış Kitapları
1-Likid Mekanizma
2-Türkiye'de Ekonomik Darboğazdan Nasıl Kurtulunur?
3-Türkiye'de Enflasyon Probeminin Çözümü ve Kalkınma
4-Türkiye'de Orta Vadeli Krediler , 1973
5-Türkiye Sanayiinde Finansal Problemler , 1974
6-Türkiye Bankalar Sisteminde Kaynak İsrafı , 1984
7-Türkiye Fedarel Almanya İşgücü İlişkileri, 1973

DPT Kütüphanesindeki Araştırılmalarından Birkaçı:
1-Mevduat Hacminin Türkiye'nin Kalkınmasındaki Yeri
2-Para Arzı ve Fiyat İlişkileri
3-Para Çoğaltanı Faktörü ve Finanasal Sistem
4-Türkiye'de Emisyon , Paranın Devir Hızı ve Enflasyon Hızı Arasıdaki İlişkiler
5-Türkiye'de Enflasyon Teşhis ve Tedavisi
6- Türkiyedeki 10 Bankanın Analizi ve Türkiye
7- Tasarruf Banoları ve Kalkınma Bankası Hakkında Rapor
8- Ticari Krediler ve Yatırım Kredileri
9- 1982 yılında Türk Bankacılık Sistemindeki Likid Mekanizma ve Kaynak İsrafı
10- Türk Bankacılığı Sisteminde Krediler ve İştirakler
11- Bankalardaki Tasarrufların Maliyeti ve Verimlilik
12- Kredi Gelirlerinin Hesaplanması ve Tasarruf Faizlerinin Maliyeti


Manevi Alandaki Makaleleri:
1-Sebil Mecmuası 13 makale
2-Milli Gazete 17 makale

Makro Ekonomi Alanındaki Makaleleri:
1-Türkiye İktisat Gazetesinde 33 makale
2-Ticaret Dergisinde 8 makale

Konferansları
1990-1991 A.B.D
1991 Azerbaycan
1992 Almanya ve Belçika da
1992 Ankara, İstanbul, İzmir,
Aydın, Denizli 'de aylık
Samsun, Gaziantep, Malatya,Adana,
Konya, Hopa, Gönen ve bazı illerde periyodik konferansalar

Manevi Alandaki Kitapları
1- Mutluluk Tasavvuf İslam
2- Sohbet
3- Kur'an'da ki İslam
4- Islam In The Quran
5- Risalet Nurları
6- Tövbe
7- Yeminler
8- Vuslat
9- Tebliğ
10- Kader Kaza
11- Vel Asr 1
12- Vel Asr 2
13- Vel Asr 3
14- Vel Asr 4
15- Mu'min Olmak
16- Tevhid
17- Tekzib
18- Tavzih
19- Nezir
20- Şiirler
21- Gizlenerek Ve Saptırılarak Cennete Girmeye Mani Olan Kur'an-ı Kerim Mealleri
22- Kadir Gecesi
23- What's Islam
24- Tasavvuf Der İslam İm Kuran
25- İslam Mutluluk Tasavvuf
26- İslamiyet Ve Tasavvuf 1 ve 2. Cilt
27- Kur'ân-ı Kerim (1.,2.,3.,4. cilt)

Canlı Yayınlar
nurtv TV
Mihr Radyo
Sık Kullanılanlar
Son Yapılan Sohbetler
Kur'an-ı Kerim (ayetler)
Soru - Cevap Arşivi
Arama
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
mus25
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: May 18, 2005
İletiler: 473
Şehir: türkiye

İletiTarih: Cmt Tem 09, 2005 7:43 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

KARDEŞ MEHDİDİEN KASTINIZ SİZİN ANLATTIĞINIZ KİŞİ İSE YANLIŞ BİR TELEFUZDA BULUNDUĞUNUZU HATIRLATMAK İSTERİM.
SİZDE BİLİYORSUNUZ Kİ SÖZÜ EDİLEN MEHDİ YERYÜZÜNE TEKRARDAN İNDİRİLECEK OLAN HZ İSADIR.
BU VE BU TİP YANLIŞ SÖYLEMLERDEN KAÇINMAK SİZLERE YARAR SAĞLAR.
PEYGAMBER EFENDİMİZE 10 YILDA 12 KİŞİ TABİ OLDU DEMİŞSİN BUNU NE AMAÇLA SÖYLEDİĞİNİ SANA BIRAKIYORUM.AMA SANA TAVSİYEM AÇ VE SİYERİ NEBİYİ BİR DAHA OKU.
BEN TEK BİR YOL VE TEK BİR KLAVUZ OLDUĞUNU DİĞERLERİNİN BİRER ARAÇ VESİLEDEN İBARET OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM.
BİR CANLAR CANI CAN AHMEDİM SÜNNETİ.DİĞERİ İSE KURAN (R.A)DIR.
O BAHSETTİĞİN SAHISLARIN İLİMLERİNE SAYGIM VAR AMA HER SÖYLEMLERİNİZDE ONLARDAN ÖRNEK VERMENİZ BENİM CANIMI SIKAR.
YORUMU SANA BIRAKIYORUM .

PEYGAMBERİMİZ BİR HADİSLERİNDE

!!SİZLERE BU DÜNYADA İKİ ŞEY BIRAKIYORUM
BİRİ SÜNNETİM ,DİĞERİ RABBİMİN KELAMI OLAN KURANDIR.

YANLIŞIM VARSA LÜTFEN DÜZELTİN.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
reisim25
Özel Üye
Özel Üye



Kayıt: Mar 25, 2005
İletiler: 779
Şehir: TR

İletiTarih: Cmt Tem 09, 2005 7:55 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Nur tv de konuşan insanı mehdi diye kabul eden arkadaşları ben hayret ve ibretle takip ettim.
Mehdi'nin şartlarını biliyorum.
Mekkede dünyaya gelecek, babasının adı Abdullah, annesinin adı amine olacaktır. annesinin hamileliği 3 yıl sürecek. vs.
Biz bunlardan ve mehdi beklemekten başka işlerle uğraşalım,

Peygamber Efendimiz (SAV) dinin iki temeli olduğunu söylüyor.
Kur'an ve Hadis
Başka bir referansa gerek yok sanırım.
(Ben nur tv'yi sildirm uydu kanalımdan.)
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
taybru
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jul 09, 2005
İletiler: 11
Şehir: Türkiye

İletiTarih: Cmt Tem 09, 2005 8:14 am    ileti konusu: .. Alıntıyla Cevap Gönder

kardeşlerim insan bilmediğinin düşmanıdır yukardaki deliller küçük bir kısımdır 33 yıllık ömrümün büyük bölümü el yazması kitaplarla geçti birinin ak dediğine biri kara diyor efendi hazretleri dini hurafelerden ayırıyor bakınız mihr.com size biraz örnek

KİTABA UYMAK
2/BAKARA-146:Ellezine âteynâhümülkitâbe ya'rifunehü kema ya'rifune ebnâehüm, ve inne ferikan minhüm leyektümünelhakka ve hüm ya'lemün.
Kendilerine kitab verdiklerimiz, ona (Hz. Muahmmed'e) kendi oğullarına arif oldukları (tanıdıkları) gibi arif'tir (tanıyıp bilir)ler. Ama muhakkak ki onlardan bir kısmı (bir fırka) bile bile hakk'ı gizlerler.
3/ALİ İMRAN-187: Ve iz ehazallâhü mîsâkallezine ûtülkitâbe le tübeyyinünnehû linnâsi ve lâ tektümûnehü, fenebezûhü verâ'e zuhûrihim veşterav bihî semenen kalîlâ. Fe bi'se mâ yeşterûn.
Hani o zaman ki, Allah Kitap verilenlerden ; "onu mutlaka insanlara açıklayacaksınız , gizlemeyeceksiniz.." diye, misak (kesin söz, yemin) almıştı. Onlar ise o (sözlerini) arkalarına, sırtlarına atarak ( sözlerini tutmayarak) onu az bir değere sattılar. İşte, ne kötü bir alış-veriş...
MAİDE-66 : Velev ennehüm ekaâmü Tevrâte vel İncîyle ve mâ ünzile ileyhim min Rabbihim le ekelû min fevkıhim ve min tahti ercülihim, minhüm ümmetün müktesideh, ve kesîyrun minhüm sâe mâ ya'melûn.
Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i Rabbleri tarafından kendilerine inzal olunan Kur'ân-ı yerine getirselerdi, onlar üstlerinden ayakları altından yerlerdi. Kendileri arasında itidal sahibi ümmet vardı. Çoğu ise ne kötü işler işlerler.
MAİDE-68 :Kul yâ ehlelkitâbi lestüm alâ şey-in hatta tükîynmüt Tevrâte vel-İncîyle ve mâ ünzile ileyküm min Rabbiküm ve leyezîdenne kesîyran minhüm mâ ünzile ileyke min Rabbike tüğyânen ve küfran, felâ te'se alel-kavmilkâfiriyn.
De ki ey ehli kitap, Tevrat'ı, İncil'i Rabbiniz tarafından size inzal olunanı yerine getirmedikçe siz dince birşey üzere değilsiniz. Sana Rabbin tarafından inzal olunan şey onlardan bir çoğunun azgınlığını arttırır. O halde kâfir cemaate sokulma.
7/ ARAF-157: Elleziyne yettebi'ûnerresûlennebiyyel' ümmiyyelleziy yecidûnehü mektûben indehüm fiyttevrâti vel'inciyli ye'mürühüm bilma'rûfi ve yenhâhüm anilmünkeri ve yuhıllü lehümüttayyibâti ve yuharrimü aleyhimülhabâis, ve yeda'u anhüm ısrahüm vel'aglâlelletiy kânet aleyhim, felleziyne âmenû bihî ve azzerûhü ve nasarûhü vettebe'ûnnûrelleziy ünzile ma'ahü ülâike hümülmüflihûn.
Onlar ki ümmi Resûl Nebî'ye tâbî olurlar, O'nu yanlarında bulunan Tevrat'ta ve İncil'de yazılı bulmuşlardır. O onlara irfan (fiziğin ötesi) ayn'el yakîn, Hakk'ul yakîn ile emreder, Allah'ın yasak ettiklerinden meneder, haram ettikleri temiz şeyleri helâl kılar, kötü şeyleri de haram kılar, sırtlarındaki ağır yükü indirir, bağlandıkları zincirleri koparır. Ona inanan, hürmet eden ve yardım edenler ve onunla gönderilen nura (Kur'ân'a) uyanlar onlar, felâha erenlerdir.


4-4- KUR'ÂN'IN BEYÂNI
Kur'ân-ı Kerim Allah'ın bildirisidir, beyanıdır.
Allahû Teâlâ Kur'ân-ı Kerim ile ni'metin tamamlandığını Maide Sûresi'nin 3. âyet-i kerîmesinde açıklıyor.

5/MAİDE-3: …Elyevme yeiselleziyne keferû min diyniküm felâ tahşevhüm vahşevn, elyevme ekmeltü leküm diyneküm ve etmemtü aleyküm ni'metiy ve radıytü lekümül'islâme diynâ.
Bugün kâfirler sizin dininizden ye'se düşmüşlerdir. Bugün dîninizi ikmal ettim, üzerinizdeki ni'metimi tamamladım. Sizin için dîn olarak İslâma razı oldum.
4/NİSA-26: Yuridullâhuü liyubeyyine lekum ve yehdiyekum sunenellezîne min kablikum ve yetûbe aleykum.
Allah size beyan etmek (açıklamak) ve sizi, sizden öncekilerin kanunu (olan Allah'a ) ulaştırmak ve tövbelerinizi kabul etmek ister.
EN'AM-55 : Ve kezâlike nüfassılül-âyâti ve litestebîyne sebîylül mücrimîn.
Günahkârların yolu belli olsun diye âyetleri açıklıyoruz.


4-5- KUR'ÂN BÜTÜN İLİMLER KAPSAR
Allahû Teâlâ Hz. Nahl Sûresi 89. âyet-i kerîmesinde Kur'ân-ı Kerim'in herşeyi açıkladığını ifade buyurmuştur.

16/ NAHL-89: Ve yevme neb'asü fiy külli ümmetin şehiyden aleyhim min enfüsihim ve ci'nâ bike şehiyden alâ hâülâ' , ve nezzelnâ aleykelkitâbe tibyânen likülli şey'in ve hüden ve rahmeten ve büşrâ lilmüslimiyn.
Ve o gün bütün ümmetlerde içlerinden birini onların üzerlerine şahit beas ederiz. Seni de kendi ümmetine şahit tutacağız. Sana bu kitabı herşeyi açıklayıp anlatan, doğru yolu gösteren rehber, rahmet ve müjde olarak indirdik.
6/ EN'AM-38: Mâ ferratnâ fiylkitâbi min şey'in .
Biz bu kitapta hiçbirşeyi eksik bırakmadık.

Allah'ın yarattığı herşey Kur'ân-ı Kerim'de ifadesini asıl olarak bulmuştur. Fakat Kur'ân'da bir netice olarak mevcut olup, detaylarının mutlaka idrak eden kişiler tarafından açıklanması lazımdır.

30/ RUM-58: Ve lekad darebnâ linnâsi fiy hâzelkur'âni min külli mesel, ve lein ci'tehüm biâyetin leyekuûlennelleziyne keferû in entüm illâ mübtılûn.
Andolsun ki, biz Kur'ân'da insanlar için her çeşit misalden açıkladık. Ve eğer sen onlara bir âyet getirsen, derler ki o kâfirler, "Sen ancak batılı söyleyensin."
25/ FURKAN- 33: Velâ ye'tûneke bimeselin illâ ci'nâke bilhakkı ve ahsene tefsiyrâ.
Sana getirdikleri hiçbir mesele yoktur ki, Biz onun cevabını Hak ile ve en güzel (ahsen) tefsir ile getirmiş olmayalım.
6/ EN'AM- 67: Likülli nebe' in müstekarrün ve sevfe ta'lemûn.
Kur'ân'da her haber takarrür etmiştir (haberin gerçekleşeceği belirli bir vakit kararlaştırılmıştır). Siz de bileceksiniz.

O halde bu Kur'ân her zaman ve her mekânda yaşanan Allah'ın ilmi kelâmıdır.


4-6- KUR'ÂN MUHAFAZA EDİLECEKTİR
Rabbimiz buyurmaktadir ki, "Bu Kur'ân-ı Biz indirdik. O'nun muhafızı Biz'iz.". Bu muhafazanın, ne önünden ne de arkasından batılın yaklaşamıyacağı bir güçte olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca her türlü tağyir ve tebdilden de uzak olduğu anlamına gelmektedir. Bunu aşağıdaki âyet-i kerimelerde görebiliriz.

41/ FUSSİLLET-41: İnnelleziyne keferû bizzikri lemmâ câehüm, ve innehü lekitâbün aziyz.
Zikir kendilerine gelince onu inkâr edenler kâfirdir. Halbuki o azîz kitaptır.
41/ FUSSİLLET-42: Lâ ye'tiyhilbâtılu min beyni yedeyhi ve lâ min halfih, tenziylün min hakiymin hamiyd.
Ne önünden, ne arkasından asla bâtıl arız olamaz. Hikmet sahibi ve hamid olan (Allah)'tan inmiştir.
15/ HİCR-9: İnnâ nahnü nezzelnezzikre ve innâ lehü lehafizûn
Bu zikri Biz, muhakkak ki Biz indirdik, onun muhafızı (koruyucusu da) muhakkak ki Biziz.
NAHL-102: Kul nezzelehû rûhulkudüsi min Rabbike bilhakkı liyüsebbitelleziyne âmenû ve hüden ve büşrâ lilmüslimîn.
De ki; O'nu Rabbinden Ruhulkudüs hak olarak, îmân sahipleri ve hidâyete ulaşanların kalplerine (îmânın) tesbiti için indirmiştir. Teslim olanlara, müjdele.



4-7- KUR'ÂN'A TÂBİ OLUN
ARAF-3: İttebi'û mâ ünzile ileyküm min Rabbiküm ve lâ tettebiû min dûnihî evliyâ, kalîylen mâ tezekkerûn.
Size Rabbiniz tarafından inzal olunan şeye tâbi olun ondan başka dostlara tâbi olmayın. Çok az tezekkür ediyorsunuz.

EN'AM-155 :Ve hâzâ kitâbün enzelnâhü mübârakün fettebiûhü vettekuû le'alleküm türhamûn.
Bu inzal eylediğimiz bir kitaptır. Mübarektir, öyleyse ona tâbi olun ve takva sahibi olun ki, merhamet olunasınız.

İnsanların Allah indindeki mazeretlerinin kalmaması için Kur'ân-ı Kerim'i Allah kendinden evvelki kitapları tasdik eden, herşeyi muhtevi, Allah'ın tüm ni'metini bize ulaştıran kitap olarak göndermiştir.

EN'AM-156,157 :En tekûlû innemâ ünzilelkitâbü alâ tâifeteyni min kablinâ, ve in künnâ an dirâsetihim leğâfiylin. Ev tekûlû lev ennâ ünzile aleynelkitâbü lekünnâ ehdâ minhüm, fekad câeküm beyyinetün min Rabbiküm ve hüden ve rahmetûn femen ezlemü mimmen kezzebe biâyâtillâhi ve sadefe anhâ seneczillezîne yasdifûne an âyâtinâ sûel-azâbi bimâ kânû yasdifûn.
Bizden evvel yalnız iki taifeye kitap inzal olundu. Dilimizce olmadığından tedrisatından gafil kaldık yahut bize kitap inzal olunsaydı herhalde onlardan daha ziyade hidâyete ererdik, dememeniz için inzal ettik. İşte size Rabbinizden beyyineler (deliller) hidâyet ve rahmet gelmiştir. Allah'ın ayetlerini yalan sayıp ondan çevrilenlerden daha zalim kim olabilir. Ayetlerimizden çevrilenleri, çevrildikleri için bir azap ile cezalandıracağız.
25/FURKAN-27: Ve yevme ye'adduzzalimu alâ yedeyhi yekulu ya leytenittehaztü mearrasuli sebiyla.
Zalimlerin herbiri iki elini ısırdığı o günde şöyle diyecekler: "Ne olurdu, O Resûl ile beraber sebiyli (Allah'a ulaştıran yolu) tutsaydım.
25/FURKAN-28: Yâ veyletâ leyteniy lem ettehız fülânen haliylâ.
Yazıklar olsun bana, ne olurdu filanı dost edinmeseydim.
25/FURKAN-29: Lekad edalleniy anizzikri ba'de iz câeniy, ve kâneşşeytânü lil'insâni hazûlâ.
Andolsun ki bana Kur'ân gelmişken o beni zikirden saptırdı. Şeytan insanı yalnız bırakır.
25/FURKAN-30: Ve kaâlerresûlü yâ rabbi inne kavmittehazû hâzelkur'âne mehcûrâ.
Peygamber dedi ki; "Yâ Rab kavmim Kur'ân-ı bırakıverdiler."

4-8- KUR'ÂN MÜRŞİDE ULAŞTIRIR VE ŞİFADIR;
Kur'ân-ı Kerim mürşide nasıl ulaşılacağını gösteren bütün işaretlere sahiptir. Kur'ân-ı Kerim'de açıklanan hususlar tatbik edilirse, Mürşide ulaşılır. Mürşid ise Hakk'a ulaştırır.

AHKAF-30 : Kaâlu yâ kavmenâ innâ semi'nâ kitâben ünzile min ba'di Musâ müsaddikan limâ beyne yedeyhi yehdîy ilelhakkı ve ilâ tarîykın müstakîym.
Ey kavmimiz biz Mûsa'dan sonra inzal olunmuş evvelki kitapları tasdik eden, Hakk'a ve Hakk'a giden tarîk-ı müstakîm'e ulaştıran, bir kitap dinledik.
CİN-1, 2: Kul ûhiye ileyye ennehüsteme'â neferün minelcinni fekaâlû innâ semi'nâ Kur'ânen aceban yehdî ilerrüşdi.
De ki; Bana vahiyle bildirildi ki, birkaç cin Kur'ân-a kulak verip şöyle dediler; Mürşide götüren bir Kur'ân işittik.

Kur'ân-ı Kerim diğer kitaplardaki tüm gerçekleri muhtevi olduğu gibi, onlardan daha tafsilatlı ve herşeyi açıklayan Allah'ın tamamlanmış ni'metidir. Bu tamamlanmış kitaptır ki, Rabbimizden bize miras bırakıldığını şöyle açıklıyor :

35/ FATIR-32: Sümme evresnelkitâbelleziynastafeynâ min ıbadinâ, feminhüm zâlimün linefsih, ve minhüm muktesıd, ve minhüm sâbikun bilhayrâti bi-iznillâh, zâlike hüvelfadlulkebiyr.
Sonra kullarımızdan seçtiklerimize kitabı miras bıraktık. Onların bir kısmı nefislerine zulmeder, bir kısmı muktesit'tir (yemin sahibidir). Bir kısmı ise Allah'ın izniyle hayırlarda yarışanlardır. İşte büyük fazıl budur.
ENBİYÂ-10: Lekad enzelnâ ileyküm kitâben fîyhi zikruküm efelâ ta'kılûn.
Biz size bir kitap inzal eyledik ki onda sizin için zikir vardır. Halâ akıl erdiremiyor musunuz?
ZUHRUF-43,44: Festemsik billeziy ûhiye ileyk, inneke alâ sırâtın müstekîym. Ve innehû lezikrun leke ve likavmik, ve sevfe tüs-elûn.
Artık sana ne vahiy olunmuşsa ona sarıl çünkü sen Sırat-ı Müstakîm'desin. Kur'ân sana ve kavmine de büyük bir şereftir. Hakkını eda hususunda sorguya uğrayacaksınız.
FUSSİLET-44: Kul hüve lillezîne âmenû hüden ve şifâ.
De ki; Kur'ân mü'minler için hidâyet ve şifadır.
YUNUS-101: Ve mâ tüğnîyl-âyâtü vennüzüru an kavmin lâ yü'minûn.
Ayetler ve nezirler îmân etmeyen kavme fayda vermez.

10/ YUNUS-57: Yâ eyyühennâsü kad câetküm mev'ızatün min rabbiküm ve şifâün limâ fiyssudûri ve hüden ve rahmetün lilmü'miniyn.
Ey nâs! Andolsun ki, size Rabbimiz tarafından bir mev-ıze, göğüslerinizdeki hastalıklara şifa, mü'minler için hidayet ve rahmet gelmiştir.
10/ YUNUS-58: Kul bifadlillâhi ve birahmetihî febizâlike felyefrehû, hüve hayrün mimmâ yecme'ûn.
De ki, "Allah'ın fazlı ve rahmeti ile, yalnız bunlarla ferahlansınlar. O onların yığdıkları dünya zînetlerinden daha iyidir."


4-9- ESKi KİTAPLARIN ASLI DA HİDÂYET REHBERİDİR
Yüce Rabbimiz Hz. Musa'ya Tevrat'ı, Hz. Davut'a Zebur'u, Hz. İsa'ya İncil'i ve Peygamber Efendimiz (SAV)'e de Kur'ân-ı Kerim'i indirmiştir. Ne varki şeytan eski üç kitabı da tahrif etmeyi başarmıştır. Bu kitapların aslı herkesi İslâm'a çağırmaktaydı.

MAİDE-44: İnnâ enzelnettevrâte fîhâ hüden ve nûr.
Şüphesiz Tevrat'ı indirdik; içinde hidâyet ve nur vardır.
40/ MÜ'MİN-53: Ve lekad âteynâ mûselhüdâ ve evresnâ beniy isrâiylelkitâbe.
Biz Musa'yı hidâyete erdirdik ve kitabı (Tevratı) İsrail oğullarına miras bıraktık.
40/ MÜ'MİN-54: Hüden ve zikrâ liûlil'elbâb (Tevratın Aslı).
Ulûl'elbâb kullar için hidâyet rehberi ve zikirdir.
MAİDE-46: Ve kaffeynâ alâ âsârihim bi'îysebni Meryeme müsaddikan limâ beyne yedeyhi minettevrâti, ve ateynâhül-incîyle fîyhi hüden ve nûrun ve müsaddikan limâ beyne yedeyhi minettevrâti ve hüden ve mev- ızaten lilmüttekîyn.
Meryem oğlu İsâ'yı ellerindeki Tevrat'ı tasdik edici olarak izlerince getirdik. Ona içinde hidâyet ve nur bulunan, ellerindeki Tevrat'ı tasdik eden, takva sahiplerine bir hidâyet ve mev'ize olan, İncil'i verdik.


4-10- KUR'ÂN-I KERİMİN LÂFZI VE RUHLARI
Peygamber Efendimiz (SAV) 5 görevle vazifelendirilmiştir.

2/ BAKARA-151: Kemâ erselnâ fiküm resûlen minküm yetlü aleyküm ayatina ve yüzekkiküm ve yü'allimükümülkitâbe velhıkmete ve yüallimüküm mâ lemtekünü ta'lemun.
Nitekim size; içinizde (görev yapmak üzere) sizden bir Resûl (Peygamber) gönderdik ki, âyetlerimizi size tilâvet etsin (okuyup, açıklasın) ve sizi (nefslerinizi) tezkiye etsin, size Kitap ve hikmet öğretsin ve (hikmetin de ötesinde) bilmediğiniz şeyleri öğretsin.

1- Sahâbeye Kur'ân-ı Kerim'in Ayetlerini okumak.
2- Onların nefslerini tezkiye etmek
3- Onlara kitap öğretmek
4- Onlara hikmet öğretmek
5- Onlara (sahâbeye) İrşadın (hikmetin) ötesinde bilmediklerini öğretmek.
Görevlerin incelenmesi çok ilgi çekici sonuçlar vermektedir:
Birinci görev de Kur'ân-ı Kerim'dir, üçüncü görev de Kur'ân-ı Kerim'dir. Fakat birinci görev Kur'ân-ı Kerim'in lâfzı (sözleri, zahiri anlamı) üçüncü görev ise Kur'ân-ı Kerim'in ruhudur. Yüce Rabbimiz Kur'ân-ı Kerim'in lâfzını öğrenenin hemen ruhuna da girmesine müsaade etmiyor. Ruha girebilmek (3 üncü görev) için önce kişinin nefsini tezkiye etmesi gerekiyor (2 inci görev). Gerçekten nefsi tezkiye olmayan hiçkimse Kur'ân-ı Kerim'in ruhuna giremez. Ruhu öğrenebilmenin ön ve kaçınılmaz şartı nefsi tezkiye edip "Veli" (Allah dostu, evliya, ermiş) payesine yükselmektir. Beş görevin herbirinin sahâbenin manevi tekâmülündeki (olgunlaşmasındaki) yerleri aşağıdaki gibidir.
a- Birinci görev: Kur'ân-ı Kerim'in tilâveti (okunması)
Bu görevde Kur'ân-ı Kerim'in lâfzı öğreniliyor. Tabiatıyla Peygamber Efendimiz SAV'e biat edilmiş ve Allah'a doğru yola çıkılmıştır.
Kur'ân-ı Kerim'in lâfzı öğrenilirken Tasavvuf yaşanmaktadır. Çünkü okula her yeni başlayan, okuldaki tatbikata ayak uydurmakla kalmıyor, Peygamber Efendimiz SAV'den nefsini tezkiye edecek özel zikir emirleri alıyor.
b- İkinci görev: Nefsleri Tezkiye etmek
Bu görevde nefs tezkiyesi, Kur'ân-ı Kerim'in lâfzının öğrenilme ve tatbik edilmesiyle (uygulanmasıyla) paralel yürüyor. Ve kişi aşağıdaki kademelerde nefsini tezkiye ediyor.
1- Nefs-i Emmare (Kötülüğü emreden, nefs kademesi)
2- Nefs-i Levvame (Kınanan ve pişmanlık duyulan nefs kademesi)
3- Nefs-i Mülhime (İlham alınan nefs kademesi)
4- Nefs-i Mutmainne (Doyuma ulaşmış nefs kademesi)
5- Nefs-i Radiye (Allah'tan razı olmuş nefs kademesi)
6- Nefs-i Mardiye (Allah'ın rızasını kazanmış nefs kademesi)
7- Nefs-i Tezkiye (Terbiye olmuş nefs kademesi)
Kim nefsini 7 kademede Tezkiye (terbiye, aklandırma, arıtma) edebilirse o kişi veli olur (Evliyadan biri olur, ermiş olur, Allah dostu olur). Allah'a vermiş olduğu 3 yemini de yerine getirmiştir. Nefsi tezkiye olmuş, ruhu Allah'a ulaşmış ve fizik vücudu Allah'ın kulluğuna kabul edilmiştir.
c- Üçüncü görev: Kitabın öğrenilmesi:
Üçüncü görev sahâbenin evliya olmasından sonraki kademeleri kapsar. Ve bu kademelerde Kur'ân-ı Kerim'in 4 ruhuna girilir.
1- Fenâ Makamı : Allah'a ulaşan ruhun Allah'ın Zatı'na ulaşması ve O'na sığınması. Allah'a mülâki olan (ulaşan) ruh Allah'a sığınınca artık gözlenemediği için (gönül gözüyle), bu ruh Allah'ta ifnâ olmuş, fani olmuştur diye mütalâa edilmekte ve bu makama Allah'ta yok olmak anlamına gelen "Fena Makamı" denmektedir. Realitede ise ruh Allah'ın Zatı'nda muhafaza altına alınmakta ve Allah bu ruha meab (sığınak, melce) olmaktadır.

78/ NEBE-39: Zâlikelyevmülhakk , femen şâettehaze ilâ rabbihî meâbâ .
İşte o gün (mürşidin eli Hakk'a ulaşmak üzere öpüldüğü ve ona tâbi olunduğu gün) Hakk günüdür. Dileyen (Allah'a ulaşmayı dileyen) kişi kendisini Rabbine ulaştıran (yolu, Sırat-ı Müstakiym'i) yol ittihaz eder (edinir). (Allah'a ulaşan kişiye Allah) meab (sığınak, melce) olur.

Bu makamda Kur'ân-ı Kerim'in ilk ruhuna girilir. Artık lâfz aşılmış ve Kur'ân-ı Kerim'in ilk ruhuna girilmiştir.

2- Beka Makamı :
Allah'ın indinde bâki olmak (sonsuz olarak Allah'ın Katı'nda kalmak). İndi İlâhi bir sonsuz meydandır ki, orası Allah'ın huzurudur. Orada bütün insanların, her devirde yaşamış ve yaşayacak insanların birer seccadesi vardır. Ve bütün vakitler orada Allah'ın huzurunda kılınır. Bu sebeple bu namazlara "Huzur Namazı" adı verilir. Sırat-ı Müstakiym üzerindeki bütün ruhlar her namazda bulunduğu yerden İndi İlahi'deki kendi seccadesine ulaşır ve namazı mutlaka huzurda kılar. Hadis-i şŞerifi hatırlayalım:
"Her namaz bir miraçtır."
İndi İlâhi'de Allah "Beka" makamına ulaşanlara bir taht ihsan eder. Altından yapılmış, üzeri mücevherlerle süslü bir taht..Ve Zatı'nda özel muhafazaya aldığı ruhu, daimî ikamet etmek üzere bu tahta gönderir. O ruh artık İndi İlâhi'de bâkidir.

6/ EN'AM-126: Ve hâzâ sırâturabbike, müstekıymâ, kad fassalnel' âyâti likavmin yezzekkerûn.
Ve bu Allah'ın Sırat-ı Müstakiym'idir, andolsun ki Allah tezekkür eden bir kavim için âyetlerini açıklar.
6/ EN'AM-127 : Lehüm dârüsselâmi ınde rabbihim ve hüve veliyyühüm bimâ kânû ya'melûn
Onlar için Rab'leri'nin indinde (huzurunda) teslim yurdu (altın tahtlar) vardır. Ve O (Allah) amellerinden dolayı onların mevlâsı (velîsi, dostu) olmuştur.

Bu makamda Kur'ân-ı Kerim'in ikinci ruhuna girilir.
3- Zühd Makamı:
Zikir, günün yarısını aştığı zaman rağbetimizin zikre dönük olduğu kesinlik kazanır. Artık her 24 saatin 12 saatinden fazlasını zikirle geçiriyoruz demektir. Zikirli devre hergün zikirsiz devreden fazladır.
Bu makamda Kur'ân-ı Kerim'in 3üncü ruhuna girilir.
4- Teslim makamı : (Muhsinler Makamı)
Makamları geçen kişinin sayısal zikri daima artmaktadır.
Bir gün bu veli bir büyük gerçeğin farkına varır ki "Fizik Vücudu" kendisine ait değildir. Sadece kendisine verilmiş bir emanettir.
Bu emaneti, emanetin sahibi olan Allah'ın emirlerini yerine getirecek, nehiylerini de (yasaklarını da) hiç yapmayacak bir şekilde kullanması gerektiğini idrak eder ve bunu tatbik edebilirse (uygulayabilirse) artık fizik vücudu Allah'a teslim olmuştur.

4/NİSA-125: Ve men ahsenuü dinen mimmen esleme vechehuü lillahi ve huve muhsinuûn.
O kişiden vechi, (fizik vücudu) dinde daha ahsen kim vardır: O kişi ki vechini (fizik vücudunu) Allah'a teslim etmiş ve muhsinlerden olmuştur.

Bu makamda Kur'ân-ı Kerimin 4. ruhuna girilir.
d- Dördüncü görev: Hikmet öğretilmesi
5- Ulûl Elbab Makamı :
Zikir giderek artar ve bir gün "Zikri Daim"e devamlı zikre, sonsuz zikre) varılır. Artık kişi daimî zikrin sahibidir.

3/ ÂL-İ İMRAN-191: Ellezine yezkürûnallahe kıyâmen ve ku'ûden ve alâ cünûbihim.
O (ulûl'elbâb) ki (lüblerin, Allah'ın sır hazinelerinin sahipleri) onlar ayakta iken, otururken ve yan üstü yatarken (hep) Allah'ı zikrederler.

Ulûl'eIbâb, Lübb'lerin sahipleri (Sır Hazinelerinin, özün özünün, hikmetin, tam nura ulaşmış nefs kalbinin sahipleri) demektir. Artık veli, hikmet sahibidir.
Bu makamda Kur'ân-ı Kerim'in 5. ruhuna girilir.
6- İhlâs Makamı:
Bu makam hikmetin 2. ve son makamıdır. Bu makam Ulûl'elbâb makamının hemen arkasından oluşmaktadır. Halis olmak, saf olmak ihlâs kelimesinin manasıdır. Muhtevayı bozacak hiçbir afetin nefste kalmadığı bir devreyi ifade eder. Nefs 19 afetinden kurtulmuş ve ruhun 19 hasleti fazl'lar (fazilet) adıyla nefse yerleşmiş ve nefs bu durumda adeta bir ruh hüviyetine girdiğinden Allah'a teslim olmuştur. Bu makam İslâm şerefine erdiğimiz makamdır.
Bu makamda Kur'ân-ı Kerim'in 6. ruhuna girilir.
7- Salâh Makamı:
Bu makam Salihler makamıdır. İhlâs'ı geçmek, aşmak şerefine erecekler Yüce Rabbimiz tarafından "Tövbe-i Nasuh"a davet edilir. Tövbe-i Nasuh, İhlâs ile Salâh makamlarını birbirinden ayıran geçiş kapısıdır.
Bu makam hikmetin ötesidir.
Bu makamda Kur'ân-ı Kerim'in 7. ruhuna girilir.
Yüce Rabbimiz Kur'ân-ı Kerim'in herşeyi, bütün ilimleri açıklamak üzere indirildiğini açıklamıştır.

16/ NAHL-89: Ve nezzelnâ aleykelkitâbe tibyânen likülli şey'in ve hüden ve rahmeten ve büşrâ lilmüslimiyn.
Sana bu kitabı herşeyi açıklayıp anlatan, doğru yolu gösteren rehber, rahmet ve müjde olarak indirdik.

Ayrıca bu muhteşem kitapta her ilmin mevcut olduğu, hiçbirşeyin eksik bırakılmadığı ifade edilerek konu tamamlanmıştır.

6/ EN'AM-38: Mâ ferratnâ fiylkitâbi min .
Biz bu kitapta hiçbirşeyi eksik bırakmadık.

Demek ki mukaddes kitabımız Kur'ân-ı Kerim'de Allah'u Teâlâ Hz. hiçbir şeyi eksik bırakmamış, herşeyi bu Kitab'ın içine yerleştirmiştir.
Kur'ân-ı Kerim'in Türkçe mealini okuyup da, ben bu kitapta ilimleri göremedim diyenlere hararetle nefslerini tezkiye etmelerini tavsiye ederiz. Hele bir de daimî zikre ulaşırlarsa... O zaman yukardaki gibi konuştuklarından utanç duyacaklardır.
Yüce Allah, Kur'ân-ı Kerim'deki müteşâbih âyetleri tezekkür etme yetkisini Ulûl'elbâb adını verdiği daimî zikrin sahiplerine ihsan etmiştir. İlimde ne kadar kökleşmiş olurlarsa olsunlar, nefsini önce tezkiye, sonra tasfiye etmedikçe rasihun (rasihler, köklü ilmin sahipleri) Kur'ân-ı Kerim'in müteşâbih âyetlerini tezekkür edemezler.

3/ÂL-İ İMRAN-7 : Hüvellezî enzele aleykel kitâbe minhü âyâtün muhkemâtün hünne ümmül kitâbi ve uharu müteşâbihât. Fe emmellezine fî kulûbihim zeygun feyettebi'ûne mâ teşâbehe minhübtigâel fitneti vebtigâe te'vîlihi, ve mâ ya'lemü te'vîlehü illâllahü, verrâsihûne fîl'ılmi yekûlüne âmenna bihi, küllün min ındi rabbinâ, ve mâ yezzekkeru illa ülülelbâbi
O (Allah) ki; Kitab'ı sana O indirdi. O'nda bir kısmı muhkem (manâsı açık, yorum götürmez, şüphe kabul etmez) âyetlerdir ki; bunlar (Levh-i Mahfuz'daki) Ümmülkitapta (yer alan açık ve kesin âyetler)dir. Diğerleri ise müteşâbih (manâsı kapalı, açıklama isteyen) âyetlerdir. Kalplerinde eğrilik (ve döneklik) bulunanlar, fitne çıkarmak ve (kendi yararına uygun) teviylde (yorumda) bulunmak istedikleri için o (Kitab'ın) müteşâbih olan kısmına uyarlar. Halbuki onların teviylini, kimse bilmez ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olan RASİHUN (rüsuh sahipleri) ise derler ki; "O'na îmân ettik, hepsi de Rabb'imiz katından (indirilme) dir." Bunu kimse tezekkür edemez, ancak ulûl'elbâb tezekkür edebilir.

Ulûl'elbab ise daimî zikrin sahipleridir.

3/ ÂL-İ İMRAN-191: Ellezine yezkürûnallahe kıyâmen ve ku'ûden ve alâ cünûbihim.
O (ulûl'elbâb) ki (lüblerin, Allah'ın sır hazinelerinin sahipleri) onlar ayakta iken, otururken ve yan üstü yatarken (hep) Allah'ı zikrederler.
Ve bunlar zikir ehli olarak başkalarının bilmediği şeyleri bilenlerdir.
21/ ENBİYA-7: Fes'elû ehlezzikri in küntüm lâ ta'lemûn.
Bilmiyorsanız zikir ehline (daimî zikrin sahiplerine, ulûl'elbâb'a) sorun.

Ehline değil, zikir ehline sormak ve cevap almak söz konusudur. Çünkü Allah zikir ehli dediğimiz bu hikmet ve daha ötesinin sahiplerine, ilham yoluyla başkalarının bilmediği şeyleri, geceler boyunca öğretir.
Çünkü bunların, kalplerindeki mühür, kalplerinin "Semi" isimli işitme hassasının üzerindeki mühür ve "basiret" isimli görme hassasının üzerindeki "gışavet" adlı perde açılmıştır. Kendilerine Allah'ın tayin ettiği hidâyetçiye ulaşmadan evvel bunların da kalbi herkes gibi mühürlü, kalpteki işitme hassası mühürlü ve görme hassası perdeli idi.

45/ CASİYE-23: Efere'eyte menittehaze ilâhehü hevâhü ve edallehullahü alâ ilmin ve hateme alâ sem'ıhî ve kalbihî ve ce'ale alâ basarihî gışâveh
Hevalarını (nefslerini) kendilerine ilâh edinenleri görmedin mi (habibim), Allah onları bir ilim üzere dalâlette bırakır, onların kalplerindeki sem'i (işitme) hassasını ve kalplerini (kalpteki idrak hassasını) mühürler ve onların kalplerindeki basar (görme) hassasının üzerine gışavet (isimli bir perde) çeker.

...Ve onlar da kendilerine ezelde tayin edilmiş hidâyetçiye ulaşmadan evvel herkes gibi "dalâlette" idiler.
Öyleyse Kur'ân-ı Kerim'in bütün ilimleri ihtiva ettiği gerçeğine ulaşamayan kimselerin böyle birşey yoktur demesi, onlar açısından sadece utanç duyulacak, büyük bir gaftır.


4-11- KİTAP VE MİZAN
ŞURÂ-17 : Allahüllezîy enzelelkitâbe bilhakkı velmîyzân, ve mâ yüdrîyke leallessâate karîyb.
Allah hak olarak kitabı ve mizanı indirdi. Ne bilirsin belki kıyamet yakındır.

Bu âyet-i kerimeden de anlaşıldığı gibi Allah kitabı indirmiştir. Kitapta bu dünya hayatını yaşarken yapmamız gerekenlerle, yapmamamız gereken şeylerin bütünü vardır.
"Kitap" kelimesi hem ümmül kitabı, hem Kur'ân-ı Kerim'i hem de bütün hayatımızın filmini ifade eder.
Mizan ve kitap beraberce zikredildiğine göre bu âyet-i kerimede geçen kitap hayat filmimizi ifade etmektedir.

83/MUTAFFIFIN-18: Kellâ inne kitâbel'ebrâri lefiy ılliyyiyn.
Dikkat edin muhakkak ki Ebrar'ın (Allah'a vasıl olanların, hidayete erenlerin) kitapları illiyyindedir.
83/MUTAFFIFIN-19: Ve mâ edrâke mâ ılliyyûn.
İlliyyinin ne olduğunu idrak edebilir misin?
83/MUTAFFIFIN-20: Kitâbün merkuûmün.
O rakamlı bir kitaptır (insanların hayat filmidir).

İşte hayat filmimiz kazandığımız ve kaybettiğimiz rakamlarla (ki bu rakamlar derecatımızı ifade eder) doludur.
Bu hayat filmi bugünkü tabirle bir hologram hüviyetindedir. Bir perdeye veya ekrana ihtiyaç göstermeden 3 boyutlu olarak boşlukta oynayacak olan bir film.
Mizan ise bu emir ve nehiylerin işlenmesine ait pozitif ve negatif derecatların bütününü içeren bir sistemdir. Omuzlarımız üzerinde bulunan Kirâmen Kâtibîn melekleri yaptığımız her ameli bu filme (hologram'a) almaktadır ve amellerimizin karşılığı olan derecat mizandan amel defterimize devredilmektedir. Bunlar bizimle Rabbimiz arasındaki emir ve nehiyleri yerine getirip getirmememiz halindeki kayıp ve kazançlarımızı bize açıklıyor.

HADİD-25: Lekad erselnâ rusülenâ bilbeyyinâti ve enzelnâ me'ahümülkitâbe velmîyzâne liyekûmennâsü bilkıst.
Andolsun ki, Resûllerimizi belgelerle gönderdik. İnsanların doğru hareket etmeleri adil davranmaları için Resûllerle birlikte kitap ve mizan indirdik.

RAHMAN-7, 8, 9: Vessemâe rafe'ahâ ve veda'almîyzân. Ellâ tetğav filmîyzân. Ve ekîymülvezne bilkıstı ve lâ tühsirulmîyzân.
O mîzanı koymuştur. Artık mîzanda tecavüz etmeyin tartmayı doğru yapın, mîzanı eksik tartmayın.

Diğer yandan amel defterimize kaydedilecek olan kesimin belli bir derecatı mizanda vardır.

EN'ÂM- 132: Ve liküllin dereacâtün mimmâ amilû ve mâ Rabbüke biğaâfilin ammâ ya'melûn.
İşledikleri her amellerine karşılık dereceleri vardır. Rabbin onların işlediklerinden habersiz değildir.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
taybru
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jul 09, 2005
İletiler: 11
Şehir: Türkiye

İletiTarih: Cmt Tem 09, 2005 8:27 am    ileti konusu: .. Alıntıyla Cevap Gönder

mus25 kardeş demişki
KARDEŞ MEHDİDİEN KASTINIZ SİZİN ANLATTIĞINIZ KİŞİ İSE YANLIŞ BİR TELEFUZDA BULUNDUĞUNUZU HATIRLATMAK İSTERİM.
SİZDE BİLİYORSUNUZ Kİ SÖZÜ EDİLEN MEHDİ YERYÜZÜNE TEKRARDAN İNDİRİLECEK OLAN HZ İSADIR

hz isa mesihdir mehdiye tabii olacak ve hırıstıyanlığı aslına yani islama döndürecek ve mehdinin arkasında namaz kılacak o günler çok yakın kardeşim inanki çok yakın ben 33 yaşındayım 12 senedir efendi hazretlerine tabii yim bugüne kadar her söylediği zamanla çıkmıştır inanıyorum bundan sonrakilerde çıkacaktır Allah adamlarının işlerine akıl sır ermez sizden ricam yukardaki yazıları dikkatli okuyunuz başka delillerde var beklenenmehdi.com mihr.com önyargısız inceleyin lütfen Allah emanet olun
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
mus25
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: May 18, 2005
İletiler: 473
Şehir: türkiye

İletiTarih: Cmt Tem 09, 2005 8:33 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

ARKADAŞIM YAPMA BU İDDAN YANLIŞ BİR İDDA.TAMAM ALLAH DOSTLARININ KALP GÖZLERİ AÇIK OLUR AMA MEHDİ DEMEN SANİYANLIŞA İTER.BEN HERŞEYE TARAFSIZ BİR PENCEREDEN BAKAN BİR İNSANIM AMA BU KONUYA TARAFSIZ KALAMAM.BU İDDANIDA KABULLENMEM MÜMKÜN DEĞİL.SEN İYİ VE TARAFSIZ DÜŞÜN KARDEŞİM.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
taybru
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jul 09, 2005
İletiler: 11
Şehir: Türkiye

İletiTarih: Cmt Tem 09, 2005 8:41 am    ileti konusu: . Alıntıyla Cevap Gönder

kardeş ben safın teki değilim Allaha şükür aklım başımda üniversite mezunuyum 33 yıllık hayatımın büyük bölümünü dini kitap okuyarak geçirdim Allah şükür doğru yolu 1993 yılında efendi hazretlerine tabii olarak buldum inan hiçbir yanlış yok yukardaki yazıları kopyala oku okut sor print et mihr.com a bak beklenenmehdi.com a bak araştır Allah akıl vermiş önyargılı nefsani olma
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
mus25
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: May 18, 2005
İletiler: 473
Şehir: türkiye

İletiTarih: Cmt Tem 09, 2005 10:12 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

"..İmamınız (devlet reisiniz) kendinizden olduğu halde Meryem oğlu (İsa aleyhisselam) içinize indiği (imamınıza iktida ettiği) zaman acaba nasıl olursunuz?"buyurdu. (Sahih-i Müslim, 2/56 Sahih-i Buhari, 9/182)

İbn-i Hacer Askalani de Fethü'l-Bari'de Mehdi'nin bu ümmetten olacağı ise (a.s.) onun arkasında namaz kılacağına dair hadisler tevatür etmiştir, der. (Sünen-i İbn Mace, 10/338)



Bu hadislerde görüldüğü gibi Mehdi, Hz. İsa ile buluşacak, birlikte namaz kılacaklardır. Bir rivayette de Mehdi'nin Hz. İsa'yı tanıyıp halka takdim edeceği nakledilmiştir. Mehdi ve Hz. İsa belirli bir dönem yeryüzünde birlikte hüküm süreceklerdir. Deccali fikir sistemini de birlikte yardımlaşarak ortadan kaldıracaklardır. Mehdi'nin vefatından sonra ise bütün idare Hz. İsa'ya geçecektir. (En doğrusunu Allah bilir)

Hadislerde geçen Mehdi'nin Hz. İsa'ya namaz kıldırmasıyla ilgili bir başka yorum ise şöyledir:

Araplar o gün azdır ve büyük çoğunluğu Beytü'l Makdis'te bulunacaktır. İmamları da salih bir adamdır. Sonra imamları öne geçip onlara sabah namazını kıldıracağı sırada sabahleyin onların üzerine İsa bin Meryem (a.s.) inecektir. Bunun üzerine İsa (a.s.)'ın öne geçip cemaate namaz kıldırmasını için imam geri geri yürümeye başlayacak. Fakat İsa (a.s.) elini onun omuzları arasına koyarak. "Öne geç de namaz kıldır. Çünkü kamet senin için getirildi." diyecektir. Bunun üzerine imamları onlara namaz kıldıracaktır.

Hz. Mehdi, müminlerle beraber Beytül Mukaddes'te sabah namazı kılarken o sırada nüzul eden İsa (a.s.)'ı takdim edecek ve Hz. İsa, ellerini onun omuzlarına koyarak, "Namazın kaameti senin için getirilmiş, bu yüzden sen kıldır" diyecek ve nihayet Hz.Mehdi, İsa (a.s.) ve müminlere imam olarak namazı kıldıracaktır.

kardeş benim sana saf ve akılsız deme hakkım yok .Olamazda.Yalnız bazı şeyleride insanlara farklı aksettirmek kul hakkı yemektir unutma.
Yukardaki yazıyıda bazı şeyleri daha iyi anlaşılması için yazdım.Amacım tartışma yaratmak değil.Kardeş böyle ithamlar insanlarda karışıklığa sapkınlışa sebebiyet verir.
Yanlışlarından biride efendimizin 10 yılda 12 kişiye ulaştığını şeyhinizinde kısa sürede büyük çoğunluğa ulaştığını söylüyorsunuz.
yorum sizin .
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
yasin72
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jul 09, 2005
İletiler: 28

İletiTarih: Cmt Tem 09, 2005 2:44 pm    ileti konusu: .. Alıntıyla Cevap Gönder

kardeş ben sana ayetleri said nursi den örnek veriyorum sen el yazması kitaplardan hangisi muteber kuranmı el yazması kitaplarmı
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Yeni Başlık Gönder   Bu başlık kilitlenmiştir; cevap yazamaz, iletileri değiştiremezsiniz 3. sayfa (Toplam 7 sayfa)

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6, 7  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1