Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - ORTADOĞU GAZETESİ
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 3. sayfa (Toplam 6 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
EgE
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Mar 14, 2003
İletiler: 1129
Şehir: EGE DENİZLİ

İletiTarih: Cum May 19, 2006 3:07 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Haklisin kardesim Gazetemiz insallah hak ettigi yere gelecektir.

Gazetemiz ORTADOGU´ya sahip cikalim destekliyelim!!!


Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Hakan_KARACA
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Apr 23, 2005
İletiler: 35
Şehir: Kocaeli

İletiTarih: Cmt May 20, 2006 9:32 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Biz gerekli konularda böyle kenetlendikçe gazetemiz de devletimiz de Allah(c.c)'nin yardımıyla hakettiği yeri bulacaktır.Yeterki biz tek vücut hareket edelim!..


Türk'ün Kolu Bükülmez,
Türk'ün Gücü Yenilmez,
Bir Kere Kalkan Bayrak,
Bir Daha Yere İnmez!..
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
EgE
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Mar 14, 2003
İletiler: 1129
Şehir: EGE DENİZLİ

İletiTarih: Pts Haz 05, 2006 5:34 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder




Neden ''ORTADOĞU''

3 Mayıs1972'de kurulan ORTADOĞU, 34 yıldır Türk milliyetçiliğinin ve doğruların sesi olmayı sürdürüyor. Gazetemize 34 yıl önce ORTADOĞU adı konulurken, bu kelimenin kavramı üzerinde uzun uzun durulmuş. ORTADOĞU'nun isim babası Başbuğ Alparslan Türkeş, 'Ortadoğu, dünyanın merkezi olacak. Onun için gazeteye bu ad yakışır'' demişti. Dediği de doğru çıktı



Tarık TAVADOĞLU


ORTADOĞU Türkiye'nin adı...

3 Mayıs1972'de kurulan ve Büyük Önder Atatürk'ün ''Ne mutlu Türk'üm diyene'' sözünü kendine düstur edinen ORTADOĞU, 34 yıldır Türk milliyetçiliğinin ve doğruların sesi olmayı sürdürüyor.

Okurlarımızın sık sık sorduğu bir soru var: ''Gazetemize neden ORTADOĞU adı verilmiş? Türk dünyasını çağrıştıracak bir ad bulunamaz mıydı?'' Biz de okuyucularımızdan gelen haklı istekler doğrultusunda
''ORTADOĞU'' kelimesinin kavramı ve içeriğini sunup, dünyanın gözünü diktiği bölgenin tarihini araştırdık . Bu araştırmalar çerçevesinde okurlarımız gazetenin adına bu kavramın ne kadar yakıştığını da görecekler.

Başbuğ'un büyüklüğü

Gazetemize ''ORTADOĞU'' adını koyan Başbuğ Alparslan Türkeş, ''Ortadoğu, dünyanın merkezi olacak. Onun için gazeteye bu ad yakışır'' demişti. Dediği de doğru çıktı. Şu anda Ortadoğu'da yaşanan petrol savaşları, daha sonra yaşanması muhtemel su savaşları ve paylaşım politikaları da bölgenin önemini ortaya çıkarıyor. ABD'nin Irak, Suriye, İran başta olmak üzere tüm Ortadoğu'yu hatta Afrikanın büyük bölümünü Washington'un bir eyalaleti durumuna getirecek ''Büyük Ortadoğu Projesi'' de bölgenin yeni durumunun son versiyonları arasında sayılabilir.

Üstadlarımız diyor ki...

Tarihi gerçeklerde "Doğu"nun eski adı "Şark"tır. Şark ise "Garp"ın zıddıdır, karşıtıdır. Yani birinde Güneş doğar, ötekinde batar. Güneşin gurubu (batışı) ne kadar güzel olursa olsun, Tuluğ'u (doğuşu) batışından güzeldir. Sadece diriliş manasında gerçekleşen batış veya deniz altı dalışı şeklindeki batış güzel sayılmıştır. Güneşin ertesi sabah doğuşu olmazsa, batışını hangi romantik ruh ve gönül sever?. Bunun için büyük fikir üstadımız Cemil Meriç, kitabının birinin adını
"ÜMRANDAN UYGARLIĞA" diye koyarken öbürünün adını "IŞIK DOĞUDAN DOĞAR" vermeştir. Bir diğerinin adı ise "KÜLTÜRDEN İRFANA"dır. Pakistan'ın Mevlanası veya Mehmet Akif Ersoy'u sayılan İslam şairi ve Türk dostu Muhammed İkbal merhum da bir kitabının adını "DOĞUDAN ESİNTİLER" koymuştur. Yine büyük üstad Necip Fazıl Kısakürek merhum da "BÜYÜK ŞARK" davasını "BÜYÜK DOĞU" şeklinde ekolleştirmiş ve bu yolda dergi ve bir çok kitaplar çıkarmıştır.

Doğu'nun ortası...

Eskiden TÜRKİYE'nin adı
"ANADOLU" idi. Ondan önce de "DİYAR-I RUM" oldu. Milad öncesinde ise Türkiye'nin adı "KÜÇÜK ASYA" idi. Başkenti ise Orta Asya Türklerinin kurduğu TRABZON'du. Bu gerçek bütün dünya haritalarında mevcuttur. Yeter ki Osmanlı arşivlerine bakılsın. Kaldı ki ecnebi Tarihçi Charles Texier'in "KÜÇÜK ASYA" isimli değerli eserinde bu durum uzun uzun anlatılır. Durum bu iken, Ortadoğu konusunda ahkam kesenler, Türkiye'yi Ortadoğu'dan ayrı düşürmek isterler. Onların bu tutumları, Doğunun ortası olan Ortadoğu'yu ele geçirerek Şark'ın ortasında ve Haçlı devletleri ortaya çıkarmaktadır. İsrail'in kuruluşu ve Kudüs'ün işgali de bunun tarihi ve kültürel isbatıdır.

Fetih mucizesi

Hz. Peygamber İslam düşmanlarını Ortadoğu'dan çıkarmış ve kalanlarını da etkisiz hale getirmiştir. Ama İslam peygamberinin bu dünyadan göçmesinden sonra gelen Müslümanlar; dört halife, Selçuklu ve Osmanlı devirlerinden sonra O'nun nurlu yolundan ayrıldığı için bugün Ortadoğu yine şer güçlerin eline geçmiştir. Öyle ki Kabe'yi bile kritik zamanlarda sünettesiz ve gusülsüz haçlı Fransız askerleri korur görülmüştür. Halbuki Türkler tarih boyu Allah'ın eskerleridir. Peygamberimizin fetih mucizelerine de mahsar olmuşlardır. Mekke dünyanın ortasıdır ve de daire şeklinde kilometrelerce uzaktan başlayan bir kutsal sahası vardır. Bu sahada bir yeşil yaprak koparsan bin küçük canlı öldürsen hacılığın kabul olmaz.

Ortadoğu, dünyanın ortası

Bu nedenle biz ORTADOĞU gazetesine de "Doğunun ortası" olarak bakmaktayız. Çok muazzam bir basın adı. Bunu bütün Müslüman ülkeler desteklemektedir. Çünkü ORTADOĞU gazetesi sadece bir gazete adı değil, İslam aleminin, Büyük Doğu'nun ortasının ve Ortadoğu'nun en güçlü devleti olan Türkiye'nin adıdır.

ORTADOĞU, Ortadoğu Müslümanları başta olmak üzere, bütün dünya Müslümanlarına ve Türklüğüne evrensel bir mesajdır. Bugün dünya olaylarına baktığımız zaman asıl mücadele Ortadoğu üzerinde olmaktadır. Körfez ve Irak Savaşı bunun son örneğidir. Tarihteki Haçlı seferi de bir Haç-Hilal kavgası şeklinde bilhassa Ortadoğu'ya inmek için olmuştur. Rusya'nın Akdeniz'e inme planları hep Ortadoğu içindi.

Gerçek bu olunca "Ortadoğu" isimli stratejik bir gazeteyi istemeyenler,
Ortadoğu'daki İslam-Türk varlığını da çekemeyenlerdir. Türk varlığına hayranlık duyanlar "Ortadoğu" isimli bir gazeteyi de desteklemektedirler. Tarih boyu medeniyetin beşiği ORTADOĞU olmuştur. Bütün peygamberler de Ortadoğu'dan gelip geçmişlerdir. Dünyanın ortasındaki Kabe'nin etrafındaki TAVAF bile, hareketlere TEVHİD-İ ilahi bir merkez olarak seçmek demektir. İnsanoğlunun yeryüzündeki ilk binası KABE bile Ortadoğu'dadır. Hac zamını da bu gerçeğin ne demek olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Mesele, Ortadoğu'ya sadece maddi zenginlikler açısından bakmak değildir. Asıl Ortadoğuculuk Hz. Peygamberin Kabe hakemliği gibi, manevi zenginlikleri aşılayabilmek ve bu zenginliklere sahip olmaktır.

Ortadoğu kavramının tarihçesi

Doç. Dr. Davut Dursun'un da belirttiği gibi, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra bilimsel çalışmalarda ve uluslararası siyasette giderek kullanımı yaygınlaşan "Ortadoğu" (Middle East; Moyen Orient; eş-Şarku'l-Evsat) kavramını ilk defa 1902 yılında Amerikan deniz tarihçisi ve stratejisti Alfred Thayer Mahan, National Review'de yayınlanan Basra Körfezi'nin önemini ele aldığı "The Persian Gulf and International Relations" başlıklı yazısında Arabistan ile Hindistan arasındaki bölgeyi ifade etmek için kullanmıştır.

Yüzyılın başlarında Basra Körfezi'nin stratejik önemi ve bu bölgede Alman İmparatorluğu, İngiltere ve Rusya'nın nüfuz mücadelelerini anlatmaya çalışan A. T. Mahan, jeostratejik bir konsept dahilinde kullandığı "Ortadoğu" (Middle East) kavramı ile, Süveyş'ten Singapur'a kadar uzanan deniz yolunun bir bölümünü koruyan ve kesin şekilde sınırlarını belirtmediği bir bölgeyi anlatmaktaydı. Mahan'ın ardından İngiliz gazetesi The Times'ın dış politika editörü Valentine Chirol, Tahran muhabiri imzasıyla Basra Körfezi'nin stratejik önemini, Almanya'nın inşa etmeye çalıştığı Bağdat demiryolunun Basra'ya kadar uzatılmasının İngiltere'nin bölgede ve Asya'daki çıkarlarına vereceği zararları anlattığı birkaç yazısına "Ortadoğu'nun Problemleri" başlığını koyarak kavramı Basra Körfezi bölgesini anlatmak için kullanmış ve kavramın benimsenmesine katkıda bulunmuştur.

Ortadoğu kavramı

Mahan ve Chirol'un İngiliz diline kazandırdıkları
"Ortadoğu" kavramı asrın başlarında sözlüklere girerken, kitap adlarında da görülmeye başlanmıştır. Angus Hamilton 1909 yılında Londra'da yayınladığı Problems of the Middle East adındaki kitabı ile kavramı bilim dünyasına taşıyarak Basra Körfezi bölgesinin İngiltere'nin uluslararası menfaatleri ve sömürgeci devletler arasındaki rekabet çerçevesindeki önemini anlatmaktaydı. Aynı yıllarda Hindistan'da Kral naibi olan Lord Curzon, ilk defa 1911'de Hindistan'a yakın yerleri ifade etmek için resmi konuşma ve belgelerde "Ortadoğu" kavramını kullanarak ona yarı resmi bir nitelik kazandırmıştır.

Temelde "Ortadoğu" kavramının, "Şark" (Doğu) ve "Yakındoğu" (Near East) kavramları gibi Batı merkezli ve subjektif bir kavramlaştırmanın ürünü olarak ortaya çıktığı ve kullanım sahasına girdiği söylenebilir. Bu kavramlaştırmayı yönlendiren ana bakış, Avrupa'yı dünyanın merkezi olarak kabul eden ve dünyanın diğer bölgeleri bu merkeze olan uzaklıklarına göre "yakın", "orta" ve "uzak" şeklinde kategorize eden bakıştır. Aslında dünyanın "Avrupa merkezli" olarak kategorize edilmesi geleneği yeni bir uygulama değildir ve böyle bir refleks tarihin derinliklerinde de karşımıza çıkabilmektedir. Avrupa kültürünün şekillenmesinde önemli bir role sahip olan Eski Yunanlılar dünyayı "medeni güney" ve "barbar kuzey" şeklinde ikiye ayırıyorlardı. Bu ikili ayırım Romalılarda "Doğu" ve "Batı" şeklini almıştır. Bilindiği gibi Roma İmparatorluğu'nun iki merkezi vardı. İmparatorluğun batıdaki merkezi Roma, doğudaki merkezi de Constantinopolis idi. İmparatorluğun doğu kısmına "Bizans İmparatorluğu" adı daha sonra verilmiş bir ad olup önceleri Doğu Roma İmparatorluğu şeklinde anılıyordu. Bu durumda İstanbul "Doğu" dünyasının merkezi oluyordu.

Osmanlı ve Ortadoğu

Batı dünyasında "Doğu"; (Şark; Orient) veya "Yakın Doğu" olarak ifade edilmiş olan Osmanlı Devleti için tercih edilen bu kavramlaştırma, elbette ki sadece bir coğrafî ifadelendirme değil aynı zamanda kültürel ve dini motiflerle beslenen ve farklı olan "öteki"ni ifade eden bir kavramlaştırma idi. Aslında insanların kendi bulundukları yeri merkez alarak dünyanın diğer yerlerini merkez olarak aldıkları yere göre konumlandırıp adlandırmaları sadece Avrupalılara özgü bir uygulama değildir. Mesela Osmanlılar Batı dünyası için coğrafi adlandırmadan çok etnik vurguyu öne alan "Frengistan" kavramını kullanırken İslam coğrafyacıları batıdaki bölgeler için "el-Mağrib", doğu için ise "el-Maşrık" isimlendirmesini tercih etmişlerdir.

Avrupalı emperyalist güçlerin Osmanlı toprakları üzerindeki mücadele ve emellerini anlatmak için kullanılan "Şark Meselesi" etrafındaki gelişmelerin yanı sıra 1894-1895 Çin-Japon savaşı da "Yakın Doğu" ve "Uzak Doğu" kavramlarının yaygınlıkla kullanılmasına hizmet etmiştir. Bir İngiliz arkeologu ve seyyahı olan D. G. Hogarth'ın 1902 yılında "The Nearer East" adında bir kitap yayınlaması, bu kavrama açıklık kazandırmış ve yeni bir sınır çizmiştir. Ona göre "Yakın Doğu" kavramı, Arnavutluk, Karadağ, Güney Sırbistan, Bulgaristan, Yunanistan, Mısır, İran'ın üçte ikisi ve Osmanlı Devleti'nin Asya'daki bütün bölgeleri ile Hint Okyanusu ve Hazar Denizi arasında uzanan dağlık ve çöllük bölgeyi kapsamına almaktaydı.

Batı ve Ortadoğu

Birinci Dünya Savaşı'ndan önce ve savaş sırasında Osmanlı Devleti'nin Balkanlar'daki topraklarını kaybetmesi, Arap Yarımadası'nın belli bölgelerinde İngiliz ve Fransız manda yönetimlerinin kurulması Ortadoğu kavramının sınırlarını Yakındoğu kavramının aleyhine geliştirerek yeni bir kapsama kavuşturmuş oldu. Balkanlar Osmanlı Devleti'nin ve Avrupa için "öteki" olan "Doğu"nun kapsamından çıkınca "Yakındoğu" eski anlamını ve kullanımdaki önemini kaybetmiş oldu. Zira artık Balkanlar, eskisi gibi "öteki"nin sınırları dahilinde değildi ve Avrupa'nın bir parçası olmasa da "Doğu"nun kapsamında bir yer değildi. "Yakındoğu"nun kapsamındaki bölgelerin bir kısmı Avrupa ve Balkanlara dahil olurken bir kısmı da "Ortadoğu" kavramı kapsamına dahil olmuş oluyordu. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Ortadoğu kavramı resmiyet kazanmıştır. İngiltere hükümetinde Sömürgeler Bakanlığı bünyesinde "Middle Eastern Department" adıyla bir idari teşkilatın oluşturulmasıyla söz konusu resmiyet gerçekleşmiş oldu.

Nitekim Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nden koparıldıktan sonra İngiliz manda yönetimine verilen ve Milletler Cemiyeti tarafından da onaylanan Filistin, Mavera-i Ürdün ve Irak yönetimleri bu teşkilata bağlanmıştır. Bu arada İngiltere'deki Coğrafi Adlar Daimi Komisyonu (Permenant Commission on Geographical Names) adlı kuruluş, "Yakındoğu"yu sadece Balkanları ifade edecek şekilde yeniden tanımlarken "Ortadoğu" kavramını da Türkiye, Mısır, Arap Yarımadası, Körfez bölgesi, İran ve Irak'ı kapsamına alacak şekilde sınırlarını belirlemiştir. Böylece 20. yüzyılın başlarında İstanbul Boğazı'ndan Hindistan'ın doğu kıyılarına kadar uzanan bölge "Ortadoğu" olarak isimlendirilmiş oldu.

İkinci Dünya Savaşı sırasında Kahire merkezli Middle East Air Command adıyla bir birim oluşturulmuş ve İngiltere'nin bölgedeki mandaları olan Filistin, Mavera-i Ürdün ve Irak'ın yanı sıra Aden ve Malta da buranın kontrolüne verilmiştir. Daha sonra İran ve Eritre de bu komutanlığın kontrol alanına dahil edilmiştir. kinci Dünya Savaşı'ndan sonra Ortadoğu kavramının kullanımı, özellikle Anglo-Sakson etkisindeki yerlerde hem sivil ve akademik çevrelerde, hem de resmi alanlarda yaygınlaşırken Yakındoğu'nun kullanımı giderek gerilemiştir.

Dünya ve Ortadoğu

Ortadoğu kavramının kapsamının belirsizliği ve kullananların kapsamı istedikleri gibi geniş veya dar tutmalarına imkan vermesi bu kavramın kullanımını zorlaştırmaktadır. Bu nedenle kavramın belirsizliğini ortadan kaldırmak için bu kavramla birlikte oluşturulan farklı terkiplerin tercih edildiği dikkat çekmektedir. Bunlardan "Kuzey Afrika ve Ortadoğu" (North Africa and Middle East) kavramı en çok kullanılanıdır. Merkezi Londra'da bulunan Europa Publications Limited'in yayınladığı yıllıklardan birinin adı The Middle East and North Africa'dır. Bu yıllıkta Atlas Okyanusundan Pakistan'a kadar uzanan coğrafi bölgedeki ülkelere yer verilmektedir. Bunun yanında bazı yayınlarda ve kuruluşlarda "Near and Middle East" şeklinde bir kullanıma rastlamak mümkündür. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki National Geographic Society bölge ülkelerini kapsayan haritaya "Yakın Doğu ülkeleri" adını vermektedir. "Ortadoğu" kavramı artık tüm dünyada tercih edilen bir kavramlaştırma olmakla beraber özellikle Asya'da ve uluslararası kuruluşlarda "Güneybatı Asya" (Southwest Asia) teriminin tercih edildiğini de ifade etmemiz gerekir.

"Ortadoğu" kavramının sivil ve siyasi alanlardaki yaygın kullanımına rağmen uluslararası kuruluşlarda ve resmi yayın ve çalışmalarda, belirsizliği nedeniyle fazla tercih edilmediği gözlenmektedir. Mesela Birleşmiş Milletler Organizasyonu içinde bu kavram pek tercih edilmemektedir. Bu bölgeye yönelik kuruluşlardan biri United Nationals Relief and Agency for Palestine Refugees in the Near East (UNRWA)'dır ve burada "Ortadoğu" (Middle East) değil "Yakındoğu" (Near East) kavramı kullanılmıştır. Lübnan, Suriye, Ürdün, Batı Şeria ve Gazze'de yaşayan Filistin göçmenlerine sağlık, eğitim ve sosyal alanlarda yardım sağlamak amacıyla kurulmuş olan bu teşkilat 1950 yılından beri hizmet vermektedir. Başta ABD Başkanı BUSH olmak üzere emparyalist ülke liderleri her sözlerine ''Ortadoğu'' diye başlıyorlar.

Ve diyoruz ki...

Bütün bu farklı kullanımlar ve kapsamın değişkenliği dikkate alınmak şartıyla bugün Ortadoğu kavramının dar anlamda Türkiye, İran, Mezopotamya, Arap Yarımadası, Körfez ülkeleri ve Mısır'ı içine alacak şekilde kullanılmakta olduğunu söylemek mümkündür. Bu kavramın kapsamının daha da genişletilerek Libya, Sudan, Eritre, Cibuti ve Afganistan'ı da içerecek şekilde geniş anlamda kullanıldığı; bazı çalışmalarda ise kapsamın daha da genişletilerek Atlas Okyanusundan Mısır'a kadar tüm Kuzey Afrika'yı içine alacak genişlikte kullanılmakta olduğu da görülmektedir. Hatta bazı çalışmalarda Ortadoğu kavramının kapsamına Kafkasların ve Orta Asya'nın da dahil edilerek kapsamın iyice genişletildiği de dikkat çekmektedir. Zaten dünyanın merkezini de adı geçen yerler oluşturmaktadır.
Bütün bu nedenler sonucu diyoruz ki, ''ORTADOĞU gazetesi bütün Ortadoğu'nun, tarihi, maddi, coğrafi, sosyolojik ve beynelmilel maskesidir Gerçek yüzüdür. Türklüğün sesidir,Türkiye'nin de, dünyanın da dengesinde payı vardır.''


Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
polat_38
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jan 27, 2006
İletiler: 641

İletiTarih: Pts Haz 05, 2006 5:51 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

avrupada görümek istiyoruz
malesef avrupada olmadi icin ortadogunu internet sayfasinda okumak zorunda kaliyoruz

saygilarimla

NE MUTLU TÜRKÜM DIYENE
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
EgE
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Mar 14, 2003
İletiler: 1129
Şehir: EGE DENİZLİ

İletiTarih: Pts Haz 05, 2006 6:07 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

polat_38 demis ki:

Alıntı:
avrupada görümek istiyoruz
malesef avrupada olmadi icin ortadogunu internet sayfasinda okumak zorunda kaliyoruz

saygilarimla

NE MUTLU TÜRKÜM DIYENE



Evet kardesim maalesef Avrupa´da satis yapmiyor artik. Insallah tekrar Avrupa´ya gelir ve o zaman her gün 1 degil 2´ser alalim dagitalim hediye edelim, 100´de 100 sahip cikalim gazetemize!

Ülkücü Hareket engellenemez!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
otuken17
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Apr 01, 2006
İletiler: 162
Şehir: Remscheid

İletiTarih: Sal Haz 13, 2006 3:31 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

ortadogu gazatesi gercekten güzel herkes okusun
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Sebas
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Apr 18, 2003
İletiler: 510
Şehir: Bordeaux / KahramanMaras

İletiTarih: Sal Haz 13, 2006 5:10 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

hepimiz destek olalim, simdilik bizim istedigimiz gibi yayin yapan tek gazete ve yayin kurulus organidir ! Insallah sayilari artar !!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder MSNM
Bozkurt-Yakup
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Feb 14, 2006
İletiler: 137
Şehir: Almanya

İletiTarih: Çar Haz 14, 2006 12:10 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Tabiki okuyacaz bizi temsil eden gazetedir.Ama sadece Ortadoguyu degil diyerlerinide okuyup karsimizdakiler ne yaziyor onlarida okuyalim.Ortadogu bizi övecek tabiki ama birde bakin Sabah yada hürriyet ne yaziyor M.H.P nin üzerine.Karsilastirarak gercekleri daha iyi anlacaksiniz.Saygialrla
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder MSNM
aslanderen40
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Jul 11, 2003
İletiler: 133
Şehir: kırşehir

İletiTarih: Çar Haz 14, 2006 7:16 pm    ileti konusu: 14.06.06 tarihli ortadoğu gazetesi gerçekleri okuyalım Alıntıyla Cevap Gönder

eminimki birçok ülküdaşımız okumuştur ama bunları hazmetmemiz lazım Allahın Selamı ve Bereketi Üzerinize Olsun.





AB'den 10 emir

Türk basını ve hükümet, "AB yolunda Rum engeli aşıldı" diye bayram etti Ancak, Türkiye'ye yeni dayatmalar sıralandı ve 3 Ekim'e kadar bunları yapmamazsan AB'yi unut " dendi. İşte o ev ödevleri:

1-ASKERİN yetkilerini azalt ve sadece askeri konularda demeç vermesini sağla.

2-İFADE özgürlüğü için gerekli düzenlemeleri yap. Türkiye'yi karalayan kişilerin hapise girmesini önle

3- AZINLIKLARIN din ve mal özgürlüğü ile din adamı yetiştirmesinin önündeki engelleri derhal kaldır

4- HEYBELİADA Ruhban Okulu'nin yeniden açılması için önündeki engelleri kaldır.Ekümenikliği tanı.

5- ALEVİ vatandaşlarının ve diğer azınlıkların temsil sorunlarını hallet. Zorunlu din derslerini hemen kaldır.

6-KÜRTÇE radyo ve televizyon yayınlarına izin verilmesi memnuniyet verici. Ama bu yetmez.Yayınları daha da artır.

7-GÜNEYDOĞU Anadolu sorununa daha kapsamlı ve diyalog anlayışıyla çözüm bul. Koruculuğu kaldır.

8- BAŞTA Yunanistan olmak üzere tüm komşularınla sınır sorunlarını çöz. Çözemediklerin için Adalet Divanı'na git

9- BAŞTA Rumlar olmak üzere AB'nin tüm ülkeleriyle ikili ilişkilerini normalleştir, kısıtlamaları kaldır.

10- GÜMRÜK Birliği'ni bütün AB üyesi ülkerere tam uygula, Rumlar'a Türk hava ve deniz limanlarını aç.

AB daha çok taviz istiyor

AB'nin Türkiye ile ilgili ortak tutum belgesi yayınlandı. Belgede, "Türkiye'de reform sürecinin yavaşladığı, askerin yetkilerinin azaltılmadığı" vurgulanırken, azınlıklara daha çok haklar tanınması şart koşuluyor.

AB dayatmalarında, Rumlar'a hava ve deniz limanlarının açılması da şart koşuluyor. Belgede, Heybeliada'da ruhban okulunun yeniden açılması isteniyor.Belgede, önemli sınır sorunlarının BM'nin barışçıl çözüm ilkelerine uygun olarak ve gerektiğinde Uluslararası Adalet Divanı'na da uygun çözülmesi çağrısında bulunuldu.

Rum engelinin aşılıp Avrupa Birliği ve Türkiye arasındaki ilişkilerde en önemli karar organı rolü oynayan Ortaklık Konseyi toplantısının ardından yayımlanan AB ortak tutum belgesinde, "Türkiye'de reform sürecinin geçen yıl yavaşladığı" ileri sürülerek,
"reformların yaşama geçirilmesi için daha fazla çaba gösterilmesi" çağrısında bulunuluyor. Türkiye'de insan hakları ihlallerinin azaldığına dikkat çekilen belgede, bununla birlikte, reformların Kopenhag kriterleri uyarınca sürdürülmesi isteniyor.

Asker şartı

Sivil ve askerler arasındaki ilişkilere atıfta bulunulan belgede, "geçen yıl bazı değişiklikler uygulamaya sokulsa bile, sivillerin askerler üzerindeki kontrolünün AB ülkelerindeki standartlara getirilmesi gerektiği" belirtiliyor ve "askeri yetkililerin yalnızca askeri konularda demeçler vermesi gerektiği" ifade ediliyor.

Yargı reformu

Yargı sisteminin, yapılan yapısal reformlarla güçlendirildiği kaydedilen belgede, bu alanda önemli aşamalar kaydedildiği not ediliyor, ancak yargı personelinin ve avukatların, yapılan son reformlar konusunda eğitilmesinin önemine işaret ediliyor.

İşkenceye atıf

Türkiye'de işkence ve kötü muameleyle mücadelede de önemli aşamalara geldiği ifade edilen belgede, bu alandaki yakınmaların azaldığına dikkat çekiliyor. Belgede, işkence suçluların
cezalandırılmadığına ilişkin raporların AB'yi
"endişelendirdiği" kaydediliyor.

İfade özgürlüğü

Belgede, ifade özgürlüğüyle ilgili ciddi endişelerin sürdüğü belirtilerek, olumlu gelişmelere, şiddet içermemesine karşın açıklamalar ve konuşmaları yüzünden dava açılması eleştiriliyor.

Azınlık dayatması

Ortak tutum belgesinde, Müslüman olmayan azınlığın din özgürlüğünde ilerleme sağlanmadığı uyarısında bulunuluyor ve bu azınlığın mülkiyet hakkı ve din adamı yetiştirilmesi gibi sorunlarla karşılaştığı ifade ediliyor.

Ruhban okulu şartı

Belgede, Heybeliada'da ruhban okulunun yeniden açılması isteniyor.Ortak belgede, Alevi vatandaşların temsil sorunlarına ve zorunlu din derslerine de atıfta bulunuluyor.

Kürtçe yayın ve töre cinayetleri

Kürtçe radyo ve televizyon yayınlarına izin verilmesinin memnunlukla karşılandığı kaydedilen belgede, Türkiye'de töre cinayetleri ve kadına yönelik şiddet olaylarının endişeyle karşılandığı ifade ediliyor. Belgede, işçi hakları konusunda önemli gelişme sağlanmadığı
eleştirisinde bulunuluyor.

PKK ve Güneydoğu

PKK'ya sert eleştirilerde bulunulan ve terör eylemlerinin kınandığı bölümde, bölücü terör örgütünün eylemleri yüzünden Güneydoğu Anadolu'da durumunu gerginleştiği belirtildi ve PKK'nın AB'nin terör listesinde olduğu hatırlatıldı. Belgede, "bölücü örgütün tahrik ve şiddeti derhal bırakması" istendi. Belgede, Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu sorununa daha kapsamlı ve diyalog anlayışıyla bir çözüm bulması gerektiği vurgulandı ve tüm Türk vatandaşları için eşit ekonomik, toplumsal ve kültürel fırsatlar sunulması gerektiği ifade edildi. Belgede, köy koruyuculuğu sisteminin de kaldırılması tavsiye edildi.

Yunanistan ve Kıbrıs

Türkiye'nin iyi komşuluk ilişkileri kurması çağrısında bulunulan belgede, tehditlerden ve komşularıyla ilişkileri olumsuz etkileyecek hareketlerden kaçınması çağrısında bulunuldu. Belgede, önemli sınır sorunlarının BM'nin barışçıl çözüm ilkelerine uygun olarak ve
gerektiğinde Uluslararası Adalet Divanı'na da uygun çözülmesi çağrısında bulunuldu. Kıbrıs sorunu da atıfta bulunulan belgede, Türkiye'nin aralarında Kıbrıs Rum kesimi de içinde olmak üzere AB'nin tüm ülkeleriyle ikili ilişkilerini normalleştirmesi istendi. Belgede, AB'nin Kıbrıs ile ilgili 21 Mayıs tarihinde yayımladığı bildiriye de atıfta bulunuldu.

Gümrük Birliği

Belgede gümrük birliğinin işleyişiyle ilgili bölümde AB'nin, Türkiye'nin, Rum kesimi bandıralı kargo gemilerine yönelik kısıtlamayı kaldırması isteminde bulunduğu hatırlatıldı. Ortaklık belgesinde, Türkiye'nin ek protokolü imzalayarak, Ortaklık Anlaşması'nın, AB'nin 10 yeni üyesi arasında yer alan Kıbrıs Rum kesimini de kapsayacak biçimde uygulanması yolunda taahhüt altına girdiği iddia edildi ve bu sorumluluğun yerine getirilmesi gerektiği ileri sürüldü. Belgede, Türkiye'nin AB ülkelerine bu konuda ayırımcılık yapamayacağı görüşü savunuldu. Belgede, ekonomi, mali, gıda sağlığı, telif hakları, fikri ve mülkiyet hakları, sermaye dolaşımı, rekabet politikası, enerji, vergi, ulaştırma ve vergi alanlarındaki gelişmelere de atıfta bulunuluyor.

Türkiye manşetlerde

AB ve Türkiye arasında fiili müzakerelerin başlamasını tüm Avrupa gazeteleri manşetten verdi. Gazeteler şu soruyu sordu: Kıbrıs engeli şimdilik aşıldı ama ya Ekim'de?

TÜRKİYE'nin yarım asırlık AB macerasında önceki gün yaşananlar dün Avrupa basınının da manşetindeydi. Gazeteler Rum engelinin şimdilik aşıldığını ancak ekim ayında büyük krizlerin kapıda olduğunda birleşti.

İşte gazetelerin başlıkları.

LaLibreBelgique: 10yıl alır

Kıbrıs engeli aşılarak Avrupa Birliği ile Türkiye arasında üyelik müzakerelerine fiilen başlandı başlanmasına ama Belçika basınından LaLibreBelgique, Türkiye ile müzakere sürecinin "hat safhada hassas" geçeceğinin dün bütün çıplaklığıyla ortaya çıktığını yazıyor. Gazete, müzakerelerin "en az 10 yıl alacağını" vurguluyor. Türkiye tarafından tanınmadığı için şik‰yet eden Kıbrıs'ın itirazları Avrupa Birliği yetkililerinin Rum hükümetine verdiği güvencelerle zar zor aşıldı.

Frankfurter Allgemeine Zeitung: Garipten de öte

Ancak Almanya basınından Frankfurter Allgemeine Zeitung, diğer Avrupa ülkelerinin Kıbrıs'ı yalnız bıraktığı görüşünde. Gazete, Türkiye karşısında dayanışma ruhundan yoksun kalındığını düşünüyor. Frankfurter Allgemeine Zeitung, Kıbrıs'ı tanımayan Türkiye'nin gene de Avrupa Birliği'ne üye olmak isteyişini "garipten de öte, abes" diye niteliyor. Alman gazetesine göre AB, 25 üyeden biri olan Kıbrıs'ın Türkiye tarafından tanınması gerektiğinde ısrar etmeyerek, hem dayanışma ruhunu hem de saygınlığını yitirdi.

Gazete, Türkiye'nin önceki günkü toplantıyı boykot edeceği tehdidi karşısında, Avrupa Birliği dışişleri bakanlarının Kıbrıslı Rumlar üzerinde baskıyı artırdığını yazarak, "bunun pek övünç duyulacak bir yanı yok" diyor. Frankfurter Allgemeine Zeitung, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliğinden yana tezler olduğu kadar, üyeliğine muhalif kesimin de "iyi nedenleri" olduğu kanısında. Ve gazetenin ifadesiyle, Türkiye'yle müzakereler yapılacaksa, "dürüst ve açık uçlu" olmalı.

DerTagesspiegel:AB'de yeri yok

DerTagesspiegel de Türkiye'nin Kıbrıs konusundaki tutumu nedeniyle Avrupa Birliği üyeliğini hak etmediği görüşünde. "Kıbrıs çok küçük, Türkiye ise çok büyük" diyor Der Tagesspiegel: "Ve kendinden küçükleri tehdit eden büyük devletlere, Avrupa Birliği'nde yer yok".

Berliner Zeitung: Ya Ekim'de?

Fakat gene Alman basınından Berliner Zeitung, farklı görüşte. "Türkiye ile müzakerelere başlanmasinda yaşanan sorundan" diyor gazete, "Kıbrıslı Rumlar sorumlu." Berliner Zeitung, iki yıl önce Birleşmiş Milletler öncülüğünde adanın birleşmesi planlarını Kıbrıslı Rumların reddettiğini yazıyor. Gazete, geçen zaman içinde adanın kuzeyindeki Kıbrıslı Türklerin "inanılmaz bir enerji ve kalkınma hamlesine giriştiği" inancında. Berliner Zeitung'a göre, "Artık Kuzey Kıbrıs ileriye doğru somut adımlar atarken, adanın güneyi ise engeller yaratan ve kendini Avrupa Birliği içinde soyutlayan bir politika izliyor".Peki, ekim ayı geldiğinde Gümrük Birliği'nin kendileri için de uygulanmasında ısrar eden Kıbrıs Rum yönetimini ve Türkiye'yi ne bekliyor olabilir?

DieTageszeitung:İlişkiler soğuyacak

DieTageszeitung, Türkiye ile Avrupa Birliği arasında ilişkilerin bu dönemde soğuyacağını tahmin ediyor. Fakat Kıbrıslı Rumlara da bir uyarısı var: "Sonuçta önlerinde içinden çıkılmaz bir sorun yumağı bulurlarsa, şimdi izledikleri politikayı pişmanlıkla anmaları olası".

Die Presse:Kıbrıs bahane

Avusturya basınından Die Presse, konuya bir başka açıdan bakıyor. Die Presse'ye göre Kıbrıs sorununu bahane eden Avrupa Birliği hükümetlerinin amacı, Türkiye'yi üyelik talebinden kendiliğinden vazgeçirmek. Die Presse, "Avrupa Birliği ile Türkiye arasında yakınlaşan bağlar, güya Kıbrıs'ta anlaşmaya varilmasina ivme kazandiracakti" diyor: "Fakat izlenen politika yüzünden adada barış olasılığı yakınlaşacağına, giderek uzaklaşıyor."

Financial Times: Yeni tavizler gerek

İngiltere basınından Financial Times, önceki günkü pazarlıklarla kapıya dayanan bir krizin aşıldığını, fakat Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki müzakere sürecinin önümüzdeki aylarda çökmesi olasılığının halen geçerli olduğunu yazıyor. Financial Times'a göre bunu aşmak için Türkiye'nin yeni tavizler vermesi gerekli olabilir. Gazete, Kıbrıslı Rumların ileriki aylarda ellerinde daha güçlü bir kozla Türkiye'nin karşısına çıkabilecegini, çünkü isterlerse bütün müzakere sürecini bozabilme yetkisinde olacaklari görüşüne yer veriyor.

Independent :Kıbrıs en büyük kriz

Ayni noktaya vurgu yapan Independent, "Türkiye'nin üyelik başvurusu uçurumun eşiginden kurtarıldı ama şimdilik" diyor: Independent, Türkiye'ye dün sunulan belgede Kıbrıs'ın ısrarlarıyla konan maddede Ankara'nın üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmemesi halinde müzakere sürecinin tümden etkileneceğinin belirtildiğini yazıyor.

Gazeteye göre bunun anlamı büyük olasılıkla, sonbaharda Gümrük Birliği'nin uygulanması aşamasında, Türkiye ile müzakerelerin askıya alınması olacak. "Çünkü" diyor gazete,
"Türkiye, limanlarını Kıbrıs'a açmayacağında kararlı görünüyor." Independent, önce Kuzey Kıbrıs'a uygulanan ekonomik tecridin kaldırılmasını isteyen Ankara'nın bu tezinin destek görmediğini; Avrupa Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn'in Türkiye'nin bu yöndeki talebini reddettiğini yazıyor.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM ICQ
mustafayaman
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jan 09, 2006
İletiler: 315
Şehir: türkiye

İletiTarih: Çar Haz 14, 2006 8:02 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

YORUMSUZ
YORUMSUZ
YORUMSUZ
HEP AYNI NAKARAT
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
EgE
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Mar 14, 2003
İletiler: 1129
Şehir: EGE DENİZLİ

İletiTarih: Per Haz 15, 2006 4:26 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

En gec 98´de AB´ye......

Evet evet. Gümrük birligi yapildi, AB´ye girdik girecegiz havasina BIYIK kesenler olmustu galiba o dönem? Hani avrupaya girdik avrupali olduk biyigimizi kesip avrupaliya ayak uyduracaktik....!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
aslanderen40
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Jul 11, 2003
İletiler: 133
Şehir: kırşehir

İletiTarih: Per Haz 15, 2006 11:08 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

EgE demiş ki:
En gec 98´de AB´ye......

Evet evet. Gümrük birligi yapildi, AB´ye girdik girecegiz havasina BIYIK kesenler olmustu galiba o dönem? Hani avrupaya girdik avrupali olduk biyigimizi kesip avrupaliya ayak uyduracaktik....!



evet haklısın ülküdaş bazıları avrupa birliğine girmeyi bıyık kesmeyle eş tutuyorlar zaten kaybımız da bunlar gibiler yüzünden oluyo ya avrupalılaşmak medenileşmek(!) böyle mi olur iyice düşünmek gerekir. Atatürk'ün ve Başbuğ'un sözleri demeçleri burada ön plana geçiyo onları eğer iyi anlasaydık böyle aptalca şeylere kalkışmazdık.
TTK
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM ICQ
kocakurt_adil
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Jan 27, 2006
İletiler: 104

İletiTarih: Cmt Haz 17, 2006 7:49 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

ORTADOĞU GAZETESİ 05-11 HAZİRAN NET GAZETE SATIŞI
10231 ADET
BOZKURT.NET ÜYE SAYISI 17 HAZİRAN 2006
26591
ERCİYES ZAFER KURULTINA KATILIM EN AZ
500 000
MHP ÜYE SAYISI YİNE EN AZ
1 000 000
ÜLKÜCÜ MİLLİYETCİLERİN BİLGİLERİNE , İLGİLERİNE, DESDEKLERİNE
VE DÜŞÜNMEYE DAVET EDİYORUM
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
bozkurt_1312
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Feb 08, 2006
İletiler: 198
Şehir: Mardin

İletiTarih: Pts Haz 19, 2006 6:11 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Bızım olan mıllı olan herseye sahıp cıkmalıyız.Onları sahıpsız bırakmamalıyız.Kardesımın cagrısını yınelıyorum..
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 3. sayfa (Toplam 6 sayfa)

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1