Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - ÖRTÜLÜ HARP (DAR_I HARP)
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 5. sayfa (Toplam 6 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Pts Haz 26, 2006 3:45 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Başlığa katılan iki ülküdaşımız;gelibolulu ve Maurad'a katkıları için teşekkür ediyorum.Gösterdiği yüksek anlayıştan dolayı ben de gelibolulu ülküdaşıma Allah sizlerden ve sizin gibi; anlayışlı,kavrama yeteneği keskin ve vicdan sahibi insanlardan razı olsun diyorum.Bizim hiçbir hakkımız yoktur.Varsa da helal olsun.Biz size sadece gerçekleri gösteriyoruz.Bu ekmeğini yediğimiz bu vatana,ve sayesinde bu günlerimize geldiğimiz milletimize karşı bizim namus borcumuzdur.
Maurad adlı ülküdaşımıza gelince.Onun dilediği konulara da sıra gelecek.
Ama bu konu onlardan çok daha önemli.Çünkü yıkılışımızın,bu perişan halimizin tüm sorumlusu bu mevzuudur.Bu konu halledilmeden,milletimize bunlar gösterilmeden,bu ülkede hiçbir şey yapamazsınız.Ve yapılamadı da!
Bakın kaderimizi,bu kafa yapısındaki adamların oyları belirliyor.Biz ne kadar ilertlemek,yükselmek istiyorsak;bu adamlar karşımızda direniyor.
Kendilerini istismar eden adamları meclise taşıyorlar.Bir meclisin yarısından çoğu üzerine nuska taşıyor,bir o kadarı da falcı,büyücüden gelecek soruyorsa;siz bu meclisin bu ülkeyi idare edebileceğini söyleyemezsiniz.Bu kafaların çıkaracağı kanunlar da milletin değil,belli odakların yararına olur.Onun için ali gider,veli gelir.Ama düzen değişmez.
Ali yazar,veli bozar.Birbirlerinin yaptıklarını yıkmakla,yararsız tartışmalarla siyasi ömürlerini tüketir giderler.
Sistemler insanlarla yürür.İnsan meselesini halletmeden,hiçbir şeye başlayamazsınız.Bugün Türk milleti;çok kötü eğitilmektedir.En önemli bilim yuvaları bile,aşındırılmış,saptırılmıştır.Onun için bugün doğru dürüst insan yetişmiyor.Bilim adamı tarafsızdır.Namusludur.Eğer böyle olmazsa,olayları nasıl tarafsız gözlemleyecek?Peki bugün bunların tarafsızlığından söz edebilir miyiz?Üniversitelerde bilim mi yapılıyor ,yoksa ticaret mi?Neden bunlar oluyor?Çünkü bilim yuvalarına ya masonlar,ya da dar-ı harp çiler alınmaktadır da ondan.Allah'ını seven söylesin bu işlerden anlayan?Bu gün üniversitelerimizin teknolojiye,millete katkısı nedir?Lokomatiflik yapıyorlar mı kalkınmaya?
Bu gün araç gereç demiyorum,o her şey değildir;batı anlamında üniversite var mı Türkiye'de?Sen ocaklardan yetişeceksin,hatta kendi iktidarın döneminde,alakalı olduğun dalda bakanlık müsteşarı olacaksın;camiada sevilip rektör adayı gösterileceksin;bu gün yeşil sermaye ile ortak olup bilmem kaç trilyon kredi alıp özel hastane açacaksın,açılışı da rte ye yaptıracaksın!Nedir bunun nedeni?Ne olacak,cemaat olayı!
Biz böyle ülkücü yetiştirecek isek,kapatın bu ocakları!Yahu bu iş çocuk oyuncağı mı,geçici bir gençlik hevesi mi?Ülkücünün para ile pul ile bu kadar alakası olur mu?Sen bu haltı nasıl işlersin.Yapılan her etkinlikte gördüğüm sen;bu ocağa hangi yüzle geleceksin?Biz bu ocaklarda;senin çıkarın ile;devletin çıkarı karşı karşıya geldiğinde;sen devlet çıkarını gözeteceksin deyip durmadık mı yıllardır?O alınan trilyonlarla kredi nasıl geri ödenecek.Nasıl olacak,üniversiteye gelen hastaları oraya kaydırarak;filimlerini tahlilllerini orada yaparak,devlete şişirilmiş faturalar gönderilerek.Biz bu kadar şehidi bunları yapasınız diye mi verdik?O çocukların çoğu kursağında bir lokma ekmek yok iken aç karnına şehit düştüler!İnsan biraz utanır!İşte bizim çiçek gibi gençlerimizi,o tertemiz insanları bu hale getiren dar-ı harpçilerdir.O arsızlar,yüzsüzler,kovulduğu halde onlarca kez gelip giden onursuz insanlardır.Şunu söylüyoruz.ÜLKÜCÜ HAREKET ARTIK BİR YOL AYRIMINDADIR.YA BU CEMAATLERLE ALAKASINI KESİP,Başbuğ'umuzun yolunda devam edecektir;ya da bu soysuzlarla ittifak yaparak,davasını sulandırıp,eriyip gidecektir.BİZ YOL GÖSTERİYORUZ İLGİLİLERE!ARTIK BU KANGRENİ KESİN ATIN.BU KANSERLEŞMİŞ YAPI,BİZİ MAHVEDİYOR.HEM OY ALAMIYORUZ,HEM DE EVLATLARIMIZI BİRER BİRER DÜZENİN PİS BİR DİŞLİSİ HALİNE GETİRİYORUZ.BİRBİRİMİZİ İDARE EDİP DURMAKTAN VAZ GEÇELİM ARTIK!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
-ULKUCU-GARDAS-
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 10, 2004
İletiler: 395
Şehir: İSTANBUL

İletiTarih: Pts Haz 26, 2006 6:55 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

"kadir21" ALLAH ( c.c.) razı olsun sizden açık net yazılarınızdan RAB'bim sizin gibi eli kalem tutan değerli şahsiyetleri çoğaltsın. VATAN'ımın çok ihtiyacı var sizlere

ALLAH´a (c.c.) emanet olun...

Selam, saygı ve dualarımla...

ALLAH (c.c.) TÜRK´ü korusun ve yüceltsin...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
mustafayaman
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jan 09, 2006
İletiler: 315
Şehir: türkiye

İletiTarih: Pts Haz 26, 2006 7:56 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Değerli ülküdaşlarım.
Günümüz Türkiye`sinin Darü`l-İslam ve Darü`l-harp açısından konumu nedir? Bu konuyla ilgili okuduğum bir yazıyı sizlerle paylaşmak istedim.
İlk günden beri büyük bir zevkle takip ettiğimve bana değerli bir bilgi birikimi sağlayanbu konu hakkında Eğerki bir nebze olsun katkım olursa
sonsuz mutluluk duyacağım.
İslamiyet cihanşümuldur.
Dinimiz bir yeryüzü dinidir. Bölgesel veya mahalli bir din değildir. Hükümleri evrenseldir; emirleri her yerde geçerlidir. İbadetleri her mekanda yapılır; haramları her ülkede haram; helalleri her memlekette helaldir. Darü`l-harp ve darü`l-İslam kavramları ilk defa müçtehid imamlar döneminde hukuki birer terim olarak ortaya çıkmış ve hukuki düzenlemeler için kullanılmıştır. Darü`l-İslam, ahalisi Müslüman olan ve Müslümanların hakim oldukları yerlere; darü`l-harp de İslam hakimiyeti altında bulunmayan, gayr-i Müslimlerin yaşadığı bölgelere denmiştir. Ülkemizde beş vakit ezanlar okunuyor. Ahali hemen her meselesinde İslam inançlarını hakem kılıyor. Bir takım sıkıntılar yok değil. Fakat eşyanın tabiatı böyle değil mi? Dünya imtihan dünyası değil mi? Tarihte de bir çok sıkıntıların yaşandığı dönemler olmuş. Sıkıntısız İslam ülkesi neredeyse olmamış. Kimi zaman alabildiğine keyfi uygulamalar sürüp gitmiş. İmam-ı Azam Ebu Hanife hapiste can vermiş. Ahmed bin Hanbel ömrünün çoğunu hapislerde geçirmiş. Ama hiç birisi dönüp de ülkesine darü`l-harp dememiş. Bu çerçevede ülkemiz elbette darü`l-İslam`dır. Bir takım sıkıntıların yaşanıyor olması ülkemizin bu konumunu değiştirmez. Diğer yandan, darü`l-harp ve darü`l-İslam kavramlarının, günümüz Müslümanının pratik hayatını ilgilendirir tek bir meselesi yoktur. Yani bir Müslümanın İslamın emirlerini uygulama, haramlarından kaçınma ve helallerini tercih etme konusundaki yükümlülüğü Mekke`de veya Medine`de ne ise, Türkiye`de de odur; Türkiye`de ne ise ABD`de, İngiltere`de, Almanya`da, Avustralya`da ve sair gayr-i Müslim memleketlerde de odur! ABD`nin, İngiltere`nin, Almanya`nın veya Avustralya`nın darü`l-harp oluşu; bu ülkelerde yaşayan Müslümanların `dini yükümlülük hayatlarına` ne ruhsat olarak, ne azimet olarak, ne takva olarak, ne haramları helal kılıcı, ne de helalleri haram kılıcı hiçbir pratik sonuç doğurmaz. Beş vakit namazdan, Cuma ve Bayram namazlarına, zekata, oruca ve hacca kadar bütün vecibeler her memlekette diğer sıhhat şartları oluştuğunda geçerli olduğu gibi; içkiden zinaya, domuz etinden faize, kumardan adam öldürmeye bütün haramlar da her ülkede istisnasız haramdır. Darü`l-harpte faizin caiz olduğu iddialarının sahipleri eğer bir tezgah peşinde değillerse, en masum şekliyle Müslümanları yanlışa sürüklemektedirler. Çünkü faizi haram kılan Kur`an`dır ve Kur`an`ın nehyi mutlaktır, umumidir, her Müslüman`ı, her hali, her yeri ve her ülkeyi kapsar. Kur`an hiç bir zümreyi bu nehyin dışında tutmadığı gibi, darü`l-harpte bulunan Müslüman`ları her hangi bir dini nehiyden istisna tutucu sahih bir haber ve hadis de gelmemiştir. Hanefilerden İmam-ı Ebu Yusuf da dahil Şafi, Maliki ve Hanbeli ulemasına göre haram her yerde haramdır. Müslüman her yerde kendi dininin icaplarına uymak ve haramlarına ve helallerine riayet etmek zorundadır.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
gelibolulu
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jun 25, 2005
İletiler: 750
Şehir: TÜRKİYE-Çanakkale

İletiTarih: Per Haz 29, 2006 8:18 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Ne kadar ulu bir dine mensubuz...

Ne kadar duyarlı bir ecdadın torunlarıyız...

Haçlı seferlerine, çok yoğun misyonerlik faaliyetlerine, menfaat düşkünü sözde hocalara şeyhlere, bozuk dünya düzenine vs vs...
rağmen;
hala dimdik ayaktayız...
Elhamdülillah hala Müslümanız...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
thegreen_wolf
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 12, 2006
İletiler: 466
Şehir: trabzon

İletiTarih: Per Haz 29, 2006 8:45 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder


Biz Müslümanız.
Dinimiz İslâm'dır.
Kitabımız Kur'an'dır.
Peygamberimiz Muhammed
aleyhisselâmdır.
Kıblemiz Kâbe'dir.
Biz Müslümanız.

Rabbimiz Allah'tır. İnancımız tevhid inancıdır. Tevhid inancı şöyle özetlenebilir: Allah vardır ve birdir. Onun eşi ve ortağı yoktur. Yaratan, yaşatan, öldüren ve dirilten yalnız Allah'tır. Rabbimizden başka kulluk edilmeye lâyık olan hiç kimse yoktur. O yüce Rab, ezelîdir ve ebedîdir. Zaman O'nu içine almaz, bir mekânda durmaz. Allah, olmuş ve olacak her şeyi bilir. Her sözü işitir. Her şeyi görür. Mevlâ’nın gücü her şeye yeter.

Rabbimiz çok merhametlidir. Dünyada bütün canlılara acıyor. Onların ihtiyaçlarını veriyor. Âhirette ise mü'min kullarına bol bol nimetler verecektir. Cennetlere koyup, çok mutlu yaşama imkânını sağlayacaktır.

Kur'an-ı Kerim, Yüce Allah'ın Kitabı’dır. İçindeki âyetler Rabbimizin kelâmıdır. Bu ilâhî kitap bütün gerçekleri anlatır. Geçmişte olan ve ibret alınması gerekli olan olayları anlatır. Kıyamette ve ahirette neler olacağını haber verir.

En doğru olan inancı açıklar ve insanların bunlara inanmalarını öğütler. Rabbimize ibadet için neler yapmamız gerektiğini bildirir. İnanan kimselerin güzel ahlâklı olmaları gerektiğini emreder.

Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.), Allah tarafından elçi olarak görevlendirilmiştir. Cenâb-ı Allah âyetlerini Cebrail adındaki melek vasıtası ile O’na indirmiştir. Emir ve yasaklarını O’na bildirmiştir. Resûlüllah (s.a.s.) Allah'tan gelen her şeyi olduğu gibi insanlara anlatmış ve öğretmiştir.

Kur'an’da ki hükümlerin nasıl yaşanacağına örnek olarak yaşamış ve açıklamıştır. Allah'a ibadetin en güzelini O yapmıştır. Ahlâkın en güzelini O yaşamıştır.

İslâm Dini Allah katında makbul olan tek dindir. Bu yüce dini bizlere en sağlam ve güzel şekilde Kur'an-ı Kerim ve Peygamber Efendimizin sünneti anlatıp, öğretmektedir. Kur'an'ın meal ve tefsirlerini ayrıca hadis kitaplarını ve muteber ilmihâl kitaplarını okuyarak dinimizi öğrenmeliyiz. Sevgili Peygamberimizin hayatını ve güzel ahlâkını anlatan kitapları da çok okumalıyız.


Hakiki müslümanlar bir an Türkiye'nin sokaklarına baksalar, şehirlerine baksalar, gazete ve dergilerine baksalar, barlarına, pavyonlarına, fuhuşhanelerine, meyhanelerine, kumarhanelerine ve başbelası plajlarına baksalar ve bütün rezillikleri sergileyen televizyonun ekranlarına baksalar bize müslüman derler mi?
Türkiye'ye İslam ülkesi
''Sonra kadınlı erkekli oturmalar, içki ikramlar, haram dairesinde eğlenmeler... Ne oluyoır? Bayram ediyoruz...Biz neyiz? Müslümanız.''

''Şu liseli üniversiteli gençlere bakınız... Şu sokakta sarmaş dolaş gezenlere bakınız...''
Burası neresi? Bir İslam ülkesi. Bunlar kimin çocukları? Müslümanların çocukları.

Türkiye'de her türlü sevabın kapısını kapatıp, her türlü günahın kapısını açarak insanımızı İslamiyetten koparan zihniyet, dini, namusu, vatanı ve mukaddes değerleri için ölen insanların torunlarını bu hale getirdi.
Bu garabetten inşaallah kurtulacağız. Bir şartla: NASIL MÜSLÜMANIZ? sorusunu kendimize sorup cevap aradığımızda.

Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM ICQ
thegreen_wolf
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 12, 2006
İletiler: 466
Şehir: trabzon

İletiTarih: Per Haz 29, 2006 8:57 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:



İş çığırından çıktı. İslam’ı kuşa çevirmek bir yana Hıristiyanlığa döndürmeye kalkıştılar, Türk Milletini Vatikan’ın eşiğine taşımaya çalıştılar.
Hakk’ı batıllara bulaştırdılar.
Hz. Muhammed’in “alemlere rahmet”i yetmiyormuş gibi, yetmişiki buçuk milleti güya Hz. İbrahim’de buluşturdular.
Ol Rasûl–i Kibriyayı devre dışına aldılar. Evliyayı, ulemayı, sulahayı ıskartaya çıkarttılar; onların yerlerine papazları, hahamları “salih” yaptılar, evliya edindiler... Neymiş efendim, “Papaz, Cevşen okuyormuş...”

Müslüman’ın iftar sofralarında papazların duası makbul imiş gibi ne kadar ekümenik sevdalı varsa, ne kadar papaz yamağı varsa hepsini “İslam sofrasında duahan” yaptılar. Ehl–i kitap ile amentüde ittifak ettiler.

Kalplerin şirazesi koptu. Ölçü kayboldu. Hassasiyet gitti.
İslam ayağa düşürüldü.
Ağzı olan konuştu, kafası esen fetva üretti, sabah erken kalkan tefsir türetti.
Alim geçinenler reformist, cahiller cüretkar oldu.

Milletimiz sabretti, tahlil etti, gözlemledi; “kim kimin namına iş görüyor, kim kimin adına fetva üretiyor, kim kimin adına diyalog tezgahı kuruyor” bunu fark etti. Maskeler düştü, foyalar ortaya çıktı.
Türk Milleti, gönülden tepki verdi; bu kadar da olmaz, dedi.
Tam bu noktada foyaları ortaya çıkanlar, “suçlu psikozu” içinde, “Ben Calvinist değilim, ben reformist değilim. Biz Müslümanız. Biz kitap, sünnet, icma ve kıyasa uygun sade insanlarız...” demeye başladılar.
Biz de, bugüne kadar bunu demiştik zaten... Bunu demeye devam ediyoruz. Siz Müslümansınız. Biz sizi Müslüman biliyoruz... O halde papazların kollarında, Vatikan’ın yollarında ne işiniz var, demiştik.

Dedik ki... Bu yol Roma’ya çıkar, bu yol Papa’ya çıkar, bu yol Calvin’e çıkar, bu yol Luther’e ve Pavlos’a çıkar; bu yol Allah’a ve Rasulüllah’a çıkmaz, bu yol Hz. İbrahim’e hiç çıkmaz.
Dahası bu yol ve yordam, İslam’ın çivisini söker, demiştik.
Sökmedi mi?
Nurcu papazlar türemedi mi?
Nurcu pastörler üremedi mi?
Bu türetmeleriniz, üç–beş kadının başı açık namaz kılmasından daha mı az mesuliyette, daha az mı Calvince?
Fenersiz yakalandıkları için şimdi “Biz Calvinist değiliz, Müslümanız...” diyerek yakalarını kurtarmaya çalışanlara, evet, siz Müslümansınız, Papalık Konseyi misyonunun bir parçası olamazsınız dedik. Hem Hıristiyan, hem Müslüman olunmaz, dedik.
Nuh dediler, peygamber demediler.
Olur olur bal gibi olur, dediler; demekle de yetinmediler, haberler yaparak Türk Milletine güya diyalog mesajı verdiler.
Siz Müslümansınız, ehl–i kitap ile amentüde ittifakınız olmaz, dedik.

Bizi dinlemediler, sırtlarını bizden çevirdiler; yüzlerini papazlarına döndüler... Neymiş bu papazlar Cevşen okuyormuş!? Neymiş, bunlar İsevî Müslümanmış?! Molla Said–i Kürdî öyle diyormuş.
Kur’an’daki Hıristiyanlara ve Yahudilere ait hükümler, bu bizim papaz ve hahamları bağlamaz dediler; bu hükümler, Hz. Peygamber veya kendi peygamberleri dönemindekilerle ilgilidir, dediler.
Bu Kur’anî hükümlere “tarihseldir” demeye cesaretleri yetmediği için, “Bunlar subût–i kat’î, delaleti zannîdir” dediler. Dediler ama hiçbir kaynak ve dayanak gösteremediler. “Hangi mezhepte, hangi tefsirde, hangi fakihte, hangi İslam büyüğünde böyle bir “uydurma fetva” var?” diye sorduk.
Cevap veremediler.
İslam’ın hiçbir kaynağında böyle bir görüşe rastlanmaz çünkü.
Böyle bir görüş hiçbir İslam aliminde görülmedi çünkü.
Yolları Vatikan’a düşmediği için, hiçbir İslam fakihi veya hiçbir İslam alimi böyle bir görüşü sergilemeyi imanlarıyla bağdaştırmadı çünkü.

Böyle yapmayın, böyle yazmayın; Türk Milletinin “milli refleksini” yok ediyorsunuz dedik. Dinlemediler.
Kendilerini ve yanlışlarını düzeltmek yerine; saman altından iftiralar yağdırdılar.
Milletimiz foyalarını fark etti; birçokları bu diyalogcu Calvinistlerden çark etti.
Milletimiz arasında “topyekûn çark” başlayınca, “Biz Müslümanız, biz Calvinist değiliz” demeye başladılar.
Biz de bunu demiştik, biz de bunu diyoruz zaten.
İnşallah “Müslüman ile Müslüman, Yahudi ile Yahudi, Hıristiyan ile Hıristiyan, papanist ile paganist olurum...” diye Vatikan’ın akıl hocası Pavlos’un aklıyla konuşmuyorlardır... İnşallah.
Er yarın Hakk divanında belli olur çünkü.
Sütten ağzı yanan Müslüman milletimiz, artık yoğurdu dahi üfleyerek yiyor... Ahir zamanda yaşıyoruz çünkü.




M.EMİN KOÇ





Sevgilerle

RAB'im YAR ve YARDIMCIMIZ OLSUN

Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM ICQ
Bedii
Özel Üye
Özel Üye



Kayıt: Aug 22, 2003
İletiler: 119

İletiTarih: Pts Tem 10, 2006 9:49 am    ileti konusu: DAR-UL HARP(ÖRTÜLÜ SAVAŞ) Alıntıyla Cevap Gönder

TÜRK MİLLETİ'ni vatansızlaştıran, milliyetsizleştiren, devletsizleştiren ve kısaca dinsizleştirip dünya haritasından silinmesini isteyen bu kara zihniyetin örtülüp unutulmasına izin vermeyeceğimizi bir defa daha buradan duyıurmak istiyoruz. Bu sbeple, kanı sağlam, canı sağlam, imanı sağlam ve Ülküsü sağlam DAVA dostlarımızdan bu husustaki yani (DAR-UL HARP) konuusundaki görüş ve düşüncelerini beklemeye devam ediyoruz.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Cum Arl 01, 2006 1:57 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:
Meclis'te kadrolaşma kapışması 'kıyak kadro' tartışmasına döndü

CHP Milletvekili Şimşek, siyasetçilerin TBMM'de çalışan çocuklarının listesini açıkladı. Şimşek, uyarı aldığı Başkanvekili Alptekin'e "Sizin oğlunuz da Meclis'te çalışıyor" dedi.

CHP'li Şimşek, TBMM'de çalışan siyasetçi çocuklarını açıklayınca, Genel Kurul'da "kıyak kadro" tartışması yaşandı. Oturumu yöneten AKP'li Başkanvekili Alptekin 'oğlunun' da adı sayılınca şaşırdı. TBMM Genel Sekreterlik Teşkilat Yasası'nın görüşmeleri sırasında CHP İstanbul Milletvekili Beyhan Şimşek TBMM'de çalışan siyasetçi yakınlarının isimlerini açıkladı. Şimşek, "Fazilet Partisi Milletvekili Salih Katırcıoğlu'nun mühendis eşi Bayındırlık Bakanlığından Meclise geliyor, müdür yardımcısı oluyor, ardından Başkanlık müşaviri yapılıp emekli ediliyor. Hanımefendi emekli olunca oğlu Aykut Katırcıoğlu Meclis'te işe başlıyor" dedi. Şimşek, "Sayın Arınç, eski Genel Başkanı Recai Kutan Beyi de unutmamış. Recai Kutan Beyin oğlu Murat Kutan da, şu an Meclis Başkanlık müşaviri olarak görev yapıyor" sözleriyle AKP'li Başkanvekili İsmail Alptekin'i kızdırdı. Alptekin, "Ben, sizi madde üzerinde konuşmaya davet ediyorum. Aksi, takdirde sözünüzü keseceğim" diye uyarınca, CHP'li Şimşek, "Sayın Başkan, sizin oğlunuz Fatih Alptekin de, Başkanlık müşaviri olarak çalışmakta" dedi. Alptekin, yanıt karşısında şaşırdı.

İŞE İHTİYACI YOK
Kadrolaşma atışması dün de sürerken, SABAH'a konuşan Alptekin, oğlunu savunarak şunları söyledi: "Oğlum, AB hukuku konusunda çok iyi bir hukukçu. Meclis AB Uyum Komisyonu, oğlumu bu özelliklerinden dolayı talepte bulundu. Şimdi Milli Saraylarda 2. derecede hukuk müşaviri olarak çalışıyor. İş arayan, işe ihtiyacı olan birisi değil ki. Meclis'te çalışan bir şefin altında, 1400 YTL ücret alıyor. Para için çalışmıyor. Çok iyi kitap okur, tüm yayınları takip eder. Parası yetmez ve ben ona destek çıkarım." SP Genel Başkan Recai Kutan'ın oğlu Murat Kutan'la ilgili resmi açıklama TBMM Genel Sekreteri Rauf Bozkurt ise SABAH'a, "Murat Kutan, Meclis'te kadrolu çalışıyor. Genel Sekreterlik müşaviri olarak görev yapıyor. 1400 YTL ya da 1500 YTL alıyor" dedi.

Kadrolaşma da dar-ı harp in bir çeşididir.Kendisinden olmayanlara yaşama hakkı tanımamak,tüm makamları kendilerine tahsis etmek;bu vurgun ve talan için vazgeçilmez bir fırsattır.Ekonomiyi,idareyi,her alanaı ellerine geçirmek ve buralarda at oynatmak.
Ben bunları şunlara benzetiyorum.Önündeki yemi biten hayvanlar vardır.
Uzun süre aç bırakılmıştır.Sonra bir gün birdenbire bunları dışarı çıkarırsın.
Otlağa salarsın.o açlığın hissiyle,çıldırmış gibi otlara saldırırlar,önlerine ne gelirse siler süpürür;mera ve otlakları kuruturlar.Doymak bilmezler.
Bunların da ayni bu örnek verdiğim yaratıklar gibi;işleri güçleri çıkar temin etmek.Yemek içmek,talan etmek,her noktayı yandaşlarınca işgal etmek.Ben ülkenin bu kadar dar-ı harp alanı olduğu bir zamanı bu devir hariç hiç görmedim.Elbet işler kadro ile yürütülecektir,buna kimsenin bir itirazı yok.Ama kritik yerlere değil;en ucuz,en önemsiz mevkilere dahi kendi yakınlarını getirmek!Yakında bu konu ile ilginç açıklamalarım olacak.
Yuh olsun,yazıklar olsun,hayrını görmesinler inşaallah!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
gelibolulu
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jun 25, 2005
İletiler: 750
Şehir: TÜRKİYE-Çanakkale

İletiTarih: Cum Arl 08, 2006 1:16 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Eski ama eskimeyen bir konu... Hafızlarımız şöyle bir tazelensin istdim...

Maliye Bakanı Unakıtan ve Yolsuzluk İddiaları
4 Mart 2006 Cumartesi
Maliye Bakanı Unakıtan hakkında Meclis´e 3. kez verilen gensoru önergesi rededdildi. Parti içi ve dışı muhalefetin istifaya çağırdığı Unakıtan, naylon fatura yolsuzluğu, Sami Ofer ile ilişkileri, Galataport, Tüpraş hisse satışı, kaçak villa, mısır ithalatı, pastörize yumurta vergi indirimi gibi birçok tartışmalı konunun odağında yer aldı.

T.C. Maliye Bakanı Kemal Unakıtan´a yöneltilen iddialar:

Al Baraka Yönetim Kurulu Üyeliği sırasında naylon fatura yolsuzluğu ile devletin 27,5 Milyon Dolar zarara uğratılması.

Tüpraş’ın %14.76 hissesinin Global Menkul Değerler ile Sami Ofer’e "kamuoyuna duyuru yapılmadan" gizlice satışı.

Galataport’un, Global-Ofer konsorsiyumuna ihale edilmesinin önceden gizli anlaşma yapılması.

Unakıtan’ın oğlu Abdullah Unakıtan´ın gümrük vergisinin artırılmasından (%25-%45) kısa süre önce yüklü miktarda mısır ithalatı yaparak haksız kazanç sağlanması.

Unakıtan’ın oğlu Abdullah Unakıtan’a ait A.B. Gıda’ya 2.5 milyon YTL teşvik verilmesi ile likit yumurtada KDV’nin %8’e indirilmesi.

Unakıtan’ın oğlu Abdullah Unakıtan’ın Manyas´ta kuş gribinin yaşandığı günlerde, yumurta fiyatları dibe vurduğunda piyasadan milyonlarca yumurta toplaması.

Unakıtan’ın oğlu Abdullah Unakıtan’a ait fabrikanın arıtma sistemi için ceza kesilmemesi karşılığında Aksakal Belediyesi´ne yardım adı altında para gönderilmesi.

Unakıtan’ın Çamlıca’da SİT alanında yaptığı villalarının ruhsatsız, kaçak ve depreme dayanksız olması sonucu yıkılması.

Unakıtan’ın bilgisayar şirketi bulunan kızı Zeynep Basutçu’nun, Telsim’in satışı konusunda Vodafone için aracılık yapması.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
tamerr
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 27, 2006
İletiler: 416

İletiTarih: Cum Arl 08, 2006 10:27 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Bu konuda yorum yapmayacağım ama şunuda söylemeden geçemeyeceğim çok geç kalındı çooooooookkkk, birçok kurum ve kuruluşta kadrolaşmayı tamamladılar, yıllardır sürdürdükleri faaliyetlerle çok güçlendiler, şuda bir gerçek aramızda da bunlardan çok var ve bunlara herkes yol verdi. Adamlar artık son vuruşu yapmak istiyorlar ve bakıyorumda biz daha yeni yeni bunu tartışmaya başlamışız.... Neyse; biraz üstü kapalı konuştum ama ne demek istediğimi anlayan anlamıştır....... (örnek vermek gerekirse bir kuruma eleman alındığında bunlar icazet vermeden alınmıyor)

Saygılarımla.............
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Pts Şub 19, 2007 11:12 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:
Danıştay'dan Isparta Belediye Başkanı'na soruşturma
Isparta Belediye Başkanı AKP'li Hasan Balaman ve 19 yönetici hakkında, Belediye Denetim Komisyonu Başkanı AKP'li Seyfettin Kalem'in başvurusu üzerine Danıştay 1'nci Dairesi, 4 ihalede yolsuzluk ve usulsüzlük yapıldığı iddiasıyla soruşturma izni verdi.


16.02.2007



Kendisini eleştiren haberler yapan gazetecileri makamına çağırıp dövdürttüğü suçlamasıyla yargılanan Isparta Belediye Başkanı AKP'li Hasan Balaman, bu kez de yolsuzluk iddialarıyla gündeme geldi. Isparta Belediyesi tarafından yapılan ihaleler, Belediye Meclisi'nde kurulan Denetim Komisyonu tarafından mercek altına alınmış, geçen nisan ayında bir raporla kamuoyuna sunulmuştu. 2005 Faaliyet Raporu'nun onaylandığı toplantıda 4'ü AKP'li 5 üye tarafından hazırlanan Denetim Kurulu raporu okunmuştu. Raporda, Belediye Başkanı Balaman, aşırı ve gereksiz harcamalar yapmakla suçlanmıştı. Raporun bir kopyası İçişleri Bakanlığı ile diğer ilgili kurumlara gönderilmişti. Komisyon Başkanı AKP'li Seyfettin Kalem, raporun hazırlanması için gerekli olan bilgi ve belgelerin belediye tarafından kendilerine ulaştırılmadığını söylemişti.

İÇİŞLERİ ENGELİ
AKP'li Kalem, baskı, tehdit, hakaret gördükleri ve ihalelerde yolsuzluk, usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle geçen şubat ayında Başkan Balaman ve 19 belediye yöneticisi hakkında Isparata Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu. Ardından, İçişleri Bakanlığı'nca gönderilen müfettişler Isparta Belediyesi'nde inceleme yaparak iddialara ilişkin soruşturma açılmasına gerek duyulmadığına karar verdi.

DANIŞTAY KARARI
AKP'li Belediye Meclis Üyesi Seyfettin Kalem bu kez 17 Ekim 2006 tarihinde Danıştay 1'nci Dairesi'ne itiraz başvurusunda bulundu. Başvuruyu inceleyen Danıştay, Başkan Hasan Balaman ve 19 belediye yöneticisi hakkında Isparta Ticaret ve Kültür Merkezi (ITKM), temizlik işleri, filler (asfalt temel malzemesi) alımı ve Gilmega alışveriş merkezi ihalelerinde yolsuzluk ve usulsüzlük yapıldığı gerekçesiyle soruşturma açılmasına karar verdi. Karar, işlem yapılmak üzere Isparta Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderildi. Başsavcılık, Balaman ve 19 belediye yöneticisi hakkında dava açabilecek.


KAYNAK-VATAN GAZETESİ

Kendi partisinin belediye meclis üyelerini bile çıldırtan bu belediye başkanı,daha önce bir gazeteciyi makamında dövmek suçunu işlemiş ve olay örtbas edilmişti.Şimdi içişleri bakanına soruyoruz.Hadi gazeteceiyi pusuya düşürüp dövmek suçunu örtbas ettiniz,Senin partinin meclis üyeleri bu adam hakkında bu kadar çok yolsuzluktan dolayı soruşturma açılmasını ıstemişler.Neden bu soruşturmayı açtırmadın?Görevini yapman için danıştay kararı mı gerekecek?Bu belediye başkanının bu kadar rezaleti ayyuka çıkmış,bunu neden koruyorsunuz,kim var bu adamın arksında?
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Sal Şub 20, 2007 5:59 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Isparta belediye başkanı akepeli Hasan Balamanın marifetlerini anlatmaya devam ediyoruz.
Alıntı:
Hasan Balaman, yetkisinin iptalinden bir gün sonra Göltaş hisselerini satmış
Makamında gazeteci döven Isparta Belediye Başkanı Hasan Balaman'ın, yetkilerinin elinden alınmasından bir gün sonra Göltaş Çimento'daki belediyeye ait hisseleri sattığı ortaya çıktı.

6 Şubat'ta Belediye Meclisi tarafından satış yetkisi iptal edilen Balaman, 7 Şubat'ta 115 lotluk Göltaş hisselerini, 75 YTL'den toplam 8 milyon 625 bin YTL'ye elden çıkardı. Balaman'ın Belediye Meclisi'nin aldığı iptal kararının onay için valiliğe gönderildiği sırada söz konusu işlemi gerçekleştirmesi dikkat çekti. Isparta Belediye Meclisi ve Denetim Komisyonu Üyesi Uğur Bestelci, yangından mal kaçırır gibi hisselerin satılmasını 'skandal' olarak değerlendirdi. Yaklaşık 9 milyon YTL'lik hisseleri kimin aldığının, hangi şirket aracılığıyla satıldığının araştırılması gerektiğini belirten Bestelci, İçişleri Bakanlığı müfettişlerini göreve çağırdı. Söz konusu satış, Isparta Belediyesi Hesap İşleri Müdürü Mehmet Çakır'ın 139 sayı numarasıyla Takasbank İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Takas ve Saklama Bankası AŞ'ye yazdığı resmî yazıyla belgelendi. 10 Şubat 2006 tarihli yazıda, "7.2.2006 tarihinde özel emir yöntemiyle Göltaş hisselerimiz 75 YTL değeri birim fiyatından 115 bin adet bono satışı gerçekleştirilmiştir. Bilgilerinize rica olunur." bilgisine yer veriliyor.

Meclisin iptal kararıyla ilgili valilik onayı belediyeye ulaşmadan yapılan satış çeşitli iddiaları da beraberinde getirdi. Başkan Balaman'ın muhabirimiz Mustafa Altıntaş'a gösterdiği tepkinin altında, "işlemin iptal edilebileceği" endişesinin yattığı belirtiliyor. Balaman, Belediye Meclisi'nin hakkındaki kararı haberleştiren gazetemizin Isparta Temsilcisi Arif Bayram Taş ve muhabirimiz Mustafa Altıntaş'ı 8 Şubat'ta makamına çağırmış, korumalarıyla birlikte dövmüştü. Darp sırasında iki kaburgası kırılan Mustafa Altıntaş, hastanede uzun süre tedavi görmüştü. Olay üzerine özür dileyen AK Parti yönetimi, Balaman'ı genel merkeze çağırarak uyarmıştı. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın da tepkisini çeken dayakçı başkan, kınama istemiyle disipline sevk edilmişti.

İbrahim Balta, Uğur Sağındık; Isparta

KAYNAK:ZAMAN GAZETESİ 20.02.2007 TARİHLİ
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Sal Şub 20, 2007 10:33 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alıntı:
Isparta Belediye Başkanı Albayraklar'ın muhasebecisi


HASAN Balaman (40), yıllar önce Isparta'nın Sütçüler İlçesi'nden çıkıp İstanbul'a gitmiş, Marmara Üniversitesi İİBF'yi bitirmiş... Çeşitli şirketlerde, bu arada Büyükşehir Belediyesi'nde çalışmış, daha sonra Albayraklar firmasında Finans Koordinatörü olarak görev almış.

Arapça da bilen Balaman, çeşitli spor kulüplerinde çalışmış. AKP kurulurken bir anda kendisini Erdoğan'ın yanında bulmuş.

İstanbul Gaziosmanpaşa (GOP) ilçe başkanı olmak istemiş, ancak 'Albayraklar'ın adamı' diye, AKP'nin bilinen iç dengeleri nedeniyle kendisine başkan yardımcılığına uygun görülmüş.

Bu arada yerel seçimler sürecine girilince Albayraklar, Başkan Recep Koral'ın milletvekili olması, yerine getirdiği bir adamının öldürülmesi ve bu kez onun yerine atanan Belediye Başkanvekili Ferşat Terzioğlu'nun aday gösterilmesini istemiş, ancak yapılmamış. (Remzi Gür'ün yakını olarak bilinen Dr. Erhan Erol aday gösterildi ve GOP'a başkan seçildi.)

MUMCU'YA GÖZETİM

Şimdi Trabzonspor Başkanı olan Nuri Albayrak'ın, teyzesinin oğlu olan Oflu Ferşat Terzioğlu'nun aday gösterilmemesine kırılıp kırılmadığı bilinmez ama muhasebe müdürü Balaman, Isparta'ya aday olarak gönderilmiş. Yerel 6 aday arasından 'tayin' edilmiş.

Ispartalılar, bu 'sürpriz' hemşeri adaya önce şaşırmışlar ama sonunda boyun eğmek zorunda kalmışlar.

Isparta o zaman hassas bir dönem geçiriyor; Şevket Demirel'e olan tepkiler, özellikle Egebank olayının patlaması ve Erkan Mumcu'nun AKP'ye geçmesi ve yeni bir rüzgár estirmesi AKP'nin şansını iyice artırmış.

O zaman şöyle yorumlar gündeme getirilmiş:

"Erkan Mumcu, Isparta'yı silip süpürdü, bakan oldu; onun gücünü sınamak için hiç olmazsa 'bizden' bir başkanla kendisini dengeleriz."

Seçimlerde MHP'li Belediye Başkanı Yusuf Ziya Günaydın % 34.4 oy almış, ancak Hasan Balaman'ın % 49.6 oyu karşısında başkanlığı AKP'ye teslim etmiş.

GOP'U TAŞIDI

Her vesileyle kendisini Erdoğan'ın yakını olarak sunan AKP'li Hasan Balaman, başkan olduktan sonra GOP'daki 'yandaşlarını' Isparta'ya taşımaya başlamış; Zekeriya Eroğlu'nu Danışman, Yaşar Ergüncan'ı Eğitim Müdürü, Cengiz Şimşek'i Temizlik Koordinatörü, Adnan Coşkunsu'yu İmar Müdürü ve Halil Kadar'ı Yol Yapım Müdürü yapmış. Ve yerel muhalif partiler arasında şöyle bir iddia ortaya atılmış:

"Bu başkan, Isparta'daki doğal gaz ihalesini Albayraklar'a verdirecek."

(Henüz böyle bir ihale yapılmadığını hatırlatalım.)

Ancak başkan bütün 'sözleri'ne karşın başarılı olamamış. Hele son bir yıldan beri de icraatı eleştirilmeye başlanmış... Belediye Meclisi'nin, AKP'li üyeleri Abdullah Yiğitbaşı, Seyfettin Kalem ve Sami Aygün'ün de aralarında bulunduğu üyeler, başkanın yetkilerinin elinden alınması için önerge vermişler. 31 meclis üyesinden 11 MHP'li dışındaki bütün üyeleri elinde tutan AKP'li bazı üyelerin isyanı üzerine oluşan muhalefet kanadının, başkanın 'yetkilerinin elinden alınması ve belediye şirketleri için inceleme komisyonu kurulması' yönündeki önergeleri kabul edilmiş.

Balaman, bu konudaki yolsuzluk haberlerinin yer aldığı 'Zaman' Gazetesi'ne kızmış; 8 Şubat'ta 'Zaman' Gazetesi Isparta Temsilcisi Arif Bayram Taş ile muhabir Mustafa Altıntaş'ı kahve içmeye çağırmış ve "Niye yazdınız ulan" diyerek, gazetecilere ilk yumruğu kendisi sallamış, daha sonra danışmanı ve iki koruması da olaya karışmışlar.

Yani, belediyeyi zarara uğrattığı için yetkilerinin elinden alınmasının hıncını Zaman muhabirlerinden alırken gazeteci Altıntaş'ın burnu ve üç kaburga kemiği kırılmış. Bugün kendisine, olay sırasında odada bulunan AKP İl Başkanı Abdullah Gülcemal'den AKP'li milletvekillerine, medya kuruluşlarına ve STÖ'lere kadar kadar herkes tepki gösteriyor. ANAVATAN Lideri Erkan Mumcu, Balaman'ın "azledilmesi gerektiğini" söylüyor. Ama Türk siyasal yaşamında ender görülen asıl tepki Ispartalılardan geliyor:

"Terk edip git başkan."

Ve hálá bu başkan yerinde oturabiliyor!

(Zaman olayı ayrıntılı şekilde verirken, Albayraklar'ın gazetesi Yeni Şafak hadiseyi görmüyor.)

Meclise bilgi vermiyor

AKP'li meclis üyesi Yiğitbaşı, Balaman'ın 22 ay önce verilen yetkilerini kötüye kullandığını, başkanın meclise bilgi vermekten kaçtığını ve toplantılara katılmadığını söyleyerek Zaman'a şöyle diyor: "Belediyenin borçları iki yılda yüzde 200'e yakın bir artışla 50 milyon YTL'ye çıktı. Balaman yetim hakkı yemekte ve Isparta'nın mallarını birilerine peşkeş çekmektedir." Meclis üyelerinden Seyfettin Kalem de, belediyeye ait Göltaş hisselerinde yolsuzluk yapıldığını savunuyor. Denetleme Komisyonu üyesi MHP'li Uğur Bestelci ise AKP Merkez İlçe Başkanı İskender Aydoğu'ya kiralanan Kültür Sarayı'nın tatlı, çay, kot ve parfümeri satılan bir pazara dönüştürüldüğünü, 'Çarşamba Halk Pazarı'yla ilgili ihale dosyalarında büyük yanlışlar olduğunu ileri sürüyor.

Erdoğan kefil olmuştu

HASAN Balaman, seçimi kazandıktan sonra Albayraklar'a ait 'Yeni Şafak' Gazetesi'ni ziyaretinde şöyle diyor: "Geçmiş dönemden ağır bir borç aldık. Bu borç bizim gözümüzü korkutmayacaktır. Hantal bir yapıyı, sistem ve düzene oturtmaya çalışıyoruz. Sistemi kurduğumuzda sistem zaten kendi kendini denetleyecektir. Seçim öncesinde Isparta'daki mitingde bana kefil olan Genel Başkanımın güvenine layık olacağım. Başkanımız Erdoğan'ın geçmişte yaptığı ve takdir topladığı belediyecilik hizmetlerini Isparta'da yapmanın gayreti içinde olacağız Isparta'da yerel yönetimlerde ak bir sayfa açtık. Beş yıl boyunca bu ak sayfalara leke düşmeyecek ve düşürtülmeyecektir. Tüketen değil, üreten bir ekiple çalışmayı tercih ediyorum. Bir yıl içinde belediyenin bazı hizmetlerini acilen özelleştireceğim."

kaynak hürriyet gazetesi 12 Şubat 2006
Yalçın BAYER ybayer@hurriyet.com.tr
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Pts Ağu 13, 2007 9:30 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Dün valide ile telefonla görüşüyoruz.Yıllardır cematçilik yapan sözde bir şeyh var tanıdığımız.Kendisini yıllarca tanırım.Adam ümitsiz bir vaka olduğu için,yaşının da çok ileri olması nedeniyle(80 i aşmış durumda) kendisiyle tartışmaya girmem.Selamlaşmak ve karşılaştığımızda hal hatır sormak dışında da işim olmaz.Ama adam ayak üstü de olsa beni yakaladı mı,tarafına çekmek için için elinden gelen dili dökmekten de çekinmez.Bir süredir memleket den de uzağım.Hanımıyla beraber geçtiğimiz kandil gününde sokakta bizim valide ile karşılaşmışlar.Haliyle kendiller tebrik edilmiş.Hal hatır sırasında şeyh? efendi beni sormuş.Valide de durumu anlatmış ve seçimlerde epeyi çalışıp yorgun düştüğümü söylemiş.Kime çalıştığımı bildiği halde,sormuş.
Valide de lafını esirgemez.Mhp ye çalıştığımı söyleyince;"eyvah kaybetti!mhp liler namaz falan kılmaz.Namaz kılmayan insanlara yardım etmenin sonu hüsrandır.Çok yazık böyle bir insanın ayağı kaydı,kaybedenlerden oldu!"diye bize dair fetvasını da vermiş!
Sağolsun varolsun,Allah kendisine daha da uzun ömürler versin.Bu ezeli ve ebedi Cumhuriyet düşmanına beddua etsem ne olacak,etmesem ne olacak?Allahın azap etmekten utanacağı ak sakallı adama ben ne diyebilirim?
Ona göre biz dünyamızı da ukbamızı da kaybettik.Ayağımız bir güzel kaydı.Yarın mhp ye koştuğum için bu ayaklar,oy istediğim için bu dil benden şikayetçi olacak.Daha bu dünyada iken belamı buldum şeyh Efendiye göre!
Şimdi şu işi biraz inceleyelim.
Bu adam bir kere dürüst bir adam.Gerçekten para ile pul ile işi yok.Bazı din baronları gibi,para da toplamaz.Maddi vaziyeti de berbat.Bağlar a işçiliğe gider,bir kaç dönüm bağı,hanımına ait bir evi ile kıt kanaat geçinir.
Bunlar adamın artıları.
Ama yaptıkları,işte orada durmak lazım.Onun bu milletin insanlarına verdiği zararı,değme komünist verememiştir.Onun yıkadığı beyinleri kendisine getirmek mümkün olmamaktadır.Onun zehirlerinin panzehiri bu güne kadar bulunamamıştır.Bu adam neden bu işi yapıyor?Bu adam bir batı şehrinde,orada doğmuş orada büyümüş;bu adam eski kulağı kesiklerden,normal bir gençlik yaşamış,hatta futbol oynamış(rte gibi)hem de iyi futbolcu öyle böyle değil.Bu adamın devletle,ordu ile,cumhuriyet ile problemi ne?Olayın iki boyutu var.Birincisi bunalım ki bu psikolojik bir sorundur,ikincisi kendi kafasında adamlarla düşüp kalkarak şimdi kurban yetiştiren bu adamın bizzat kendisi de tuzağa düşürülmüş bir kurban!
Bu ;sosyologlar ve psikologlar için gerçekten araştırma ve tez konusu olabilecek nitelikte bir adam.
Bu adam en azından benim namaz kıldığımı biliyor.Kendisi de benim gibi Cuma ve bayram namazları dışında cemaate gitmez.Diyanet den en az benim kadar da şikayetçi.Peki bizi bu adamla farklı kılan,tamamen birbirine zıt kutup haline getiren şey ne?İşte o farklı şey;Türklük bilincidir !Ben Türk olduğumu asla unutmadım.Oysa kendisi ümmetçiliği seçmiş;dini,kimliğini ve benliğini unutturmuş,milliyetçilikten nefret eden,milli değerlere düşman bir çizgidedir.Ben Türk milletine hizmet etmeyi kendime görev edindim.Çünkü benim yakın çevrem,ailemden sonra Türk milletidir.Ama hazret büyük oynuyor.Vatanı ve milletini bırakıyor,islama hizmet etmeye çalışıyor.Ne bahasına?Vatanı ve milletini silme bahasına.Devletini yıkacak işler bahasına.Bu görevi yaparken,devlete yeni bir şekil vermeye kalkışırken;devleti yıktığının farkında bile değil.Bunun farkında olan etnik özürlüler,din baronları var elbette.Çünkü onların görevi zaten bu.Ama benim üzerinde durduğum,beni üzen,inciten şu örnek verdiğim tür insanlar.
Bir defa mhp lilerin namaz kılmadığını nereden biliyorsun?Kılmayanı olabilir.Ama kılanları da var.Kişisel ibadet ile vatan sevgisi ve vatana hizmetin namazla bir kere ne alakası var?Neden ölçü namaz?Neden ahlak değil,neden çalışkanlık değil,neden kapasite değil?Kör cahil namaz kılanı,namaz kılmayan donanımlı birini devre dışı bırakarak devleti nasıl ona teslim edebilirsin?İçki içen Padişah ın,ayni zamanda savaş meydanında aslan kesildiğini,devlet korumak ve yüceltmek için nasıl didindiği ve ne kadar başarılı olduğunun örnekleri Bırakın Türk Tarihi Osmanlı tarihinde yok mu?
iKİNCİSİ;kişisel olarak dürüst bir adam;nasıl böyle organize suç ve soygun çetesine oy verebilir?Devlet malını hayvanlar gibi yeyen adamlara nasıl oy verebilir?Hakkında dokunulmazlık olmasa,evrakta tahrifattan,sahtecilikten yargılanmayı bekleyen;hukuk mahkemesin de zimmet çıkan ve bunu ödeyen bir adamın cumhurbaşkanlığını nasıl alkışlayabilir ve destek verebilir.Bunu bir kin ve kan davası haline getirip,nasıl ezici çoğunlukla iktidara taşıyabilir?Nerede din,nerede Peygamber?Her dindarım diyen adamın peşine takılmak ahmaklığı,islam la nasıl bağdaşır?Çankaya da başı kapalı bir kadın oturacak diye;ülkeyi böyle talan eden,dış odaklara peşkeş çeken,gizli anlaşmalar yapan adamlara oy vermenin cezası nedir?
Bunların ışığında;kaybeden ayağı kayan ben miyim;yoksa şeyh?efendi mi?
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 5. sayfa (Toplam 6 sayfa)

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1