Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - ERMENİ SOYKIRIMI OLMUŞTUR (!) İŞTE BAKIN....
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
ADSIZ
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Mar 31, 2003
İletiler: 36
Şehir: Cihan-ı Alem...

İletiTarih: Cmt Nis 02, 2005 10:36 pm    ileti konusu: ERMENİ SOYKIRIMI OLMUŞTUR (!) İŞTE BAKIN.... Alıntıyla Cevap Gönder

KİM KİME KIYMIŞ BÜTÜN GERÇEKLİĞİYLE TARİHİ BİR BELGE YOZGAT'TAN... KARANLIKTA BİR IŞIK ARAYANLARA...
1915 yılından itibaren Diyaspora’daki Ermeniler sürekli bir soykırım iddiasından bulunmuşlar ve dünya kamuoyunda soykırım iddiasını gündeme getirerek Türkiye’yi sıkıştırmak ve bir tavizler almak iddiasında olmuşlardır. Bu doğrudan doğruya Ermenilerin Türkiye üzerindeki siyasi baskı ve oyundur.
Şimdi Ermenistan diye bir devlet de vardır ve Diyaspora’nın dünya üzerinde uyguladığı politikalar nedeni ile Ermenistan’da bağımsız politikalar uygulayarak Türkiye ile sorunlarını çözememektedir. Dolayısıyla Diyaspora’ya bağımlı politikalarla Türkiye ile komşuluk ilişkisi sürdürememektedir. Bilindiği gibi gerçekle aslı olmayan 1. Dünya Savaşı yılları arasında cereyan etmiş, bir takım o günkü Osmanlı Devleti7nin ve ordunun kendini emniyete alma çabası ile sarf ettiği tedbirler münasebetiyle meydana gelen ölümlerin veya o günkü şartlardaki kayıpların hesabını sorma gayretidir. Ama, ilada bir hesap sorulacak ve bunun muhasebesi yapılacaksa, yapılan araştırmalar ve bizim bildiğimiz o dur ki Ermeni’den çok daha fazla soydaşımız, hemşehrimiz, bu bölgelerde yaşayan Doğu’dan Yozgat’a kadar insanımız Ermeniler tarafından katledilmiştir, toplu mezarlara konulmuştur. Çok daha büyük eşkıyalık, ayaklanma ve isyan hareketlerinde Türk milleti kayıp vermiştir maddi ve manevi zararlara uğramıştır. Bunların içerisinde en büyük kaybı veren illerden bir tanesi Yozgat’tır. Yozgat’ta da 1915 yılından sonra Ermenilerin eşkıyalık ve ayaklanma çabası nedeni ile Yozgat havarisinde de katliam yapılmış ve Ermenilerin isyancı ve çetesi saldırıları nedeni ile o günkü hükümet bu bölgedeki Ermenileri seyrekleştirme kararı alarak, isyanı, çete hareketlerini bastırmak ve asayişi sağlamak amacını gütmüştür. Bu nedenle, eşkıya ve çeteci gruplar terbiye edilmiş, asayiş temin edilmiş ve bunlara yardım ve yataklık eden kişiler de bu bölgeden başka yerlere gönderilmiştir.
Ancak daha sonra İstanbul’un işgali, Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’nda yenik sayılması nedeni ile işgal kuvvetleri Ermenilerin de baskısı ile hesabını bizden sormak istemişler ve o gün Boğazlıyan Kaymakamı olan ve Yozgat Mutasarrıf Vekili bulunan Kemal Bey de nemrus Mustafa Divan’ın da işgal kuvvetlerinin güdümlü (talimatlı) mahkemesinde yanında birkaç mutasarrıf ve vali ile 10 Nisan 1919 tarihinde yargılanarak idamlarına karar verildi. Ermeni talepleri ve baskısını Kaymakam Kemal Bey ve birkaç kişiye ödetmek istemişlerdir. Ancak Kaymakam Kemal Bey her ne kadar idam edilmişse de Atatürk’ün çıkardığı ilk kanun Kaymakam Kemal Bey’e milli şehit unvanını veren kanundur. Hem kamu vicdanını ve Atatürk’ün vicdanını bu karar ve infaz yaralamıştır, ama maddi-manevi olarak Kaymakam Kemal Bey’in itibarı iade edilmiş, ailesine sahip çıkılmış ve en önemlisi de Türkiye’nin ilk ve tek milli şehit unvanını kazanmıştır. Kaymakam Kemal Bey, Ermenilere feda edilmiş bir candır.

İŞTE TARİHE KANLA KAZINMIŞ BİR HİKAYE
İdam edilişinin 80. yılında

Milli Şehit Kemal Bey

Birinci Dünya Savaşi 'nda Boğazlıyan 'da kaymakam olarak bulunan Kemal Bey, Mütareke olunca, Ermenilere zulüm yaptığı iddiası ve işgalci IngilizFransız makamlanmn basktsı ile haksız yere idam edilmişli (19 Nisan 1919). Ermeni azgınhğına ve komitacılığma kurban edilen Kemal Beyin aziz hatırast, aradan seksen ytl geçtikten sonra, bugün dahi yüreklerimizi szzlatmaktadır. Talat Paşa ile CemalPaşa ve arkadaşlannm, dahasonra 50'yeyakın dtplomatınnzm kanını döken kirli eller, her yılın 24 Nisanını intikam günü ilan ederken, biz de Ermeni zulmünün pençesinde kabrolan Kemal Beyin ve diğer şehitlerimizin hatırasmı, yıırdun dört yanında yapılacak toplantılarla anmahyız.

Sirkeci Gümrük Müdürlüğünden emekli Arif Bey, Bekirağa Bölüğü'nde tutuklu bulunan oğlu Kemal Bey'e her günkü gibi yemek götürüyordu. Kadıköyü'ndeki evinden çıkmış, Beyazıt Meydanı'na varmıştı. Vakit akşam üzeriydi.

Birden, meydana toplanmış büyük bir kalabalık gördü. Ne var, ne oluyor, diye merak etti. Kalabalığın arasına sokuldu. Tiplerinden, konuşmalarından, meydanı dolduranlardan çoğunun Ermeni olduğu anlaşılıyordu. İçlerinden birine sordu:

Bu kalabalık nedir, bir şey mi var?

Bir adam asıldı, ona bakıyoruz'

Bu cevabı duyan Aif Bey, birdenbire irkildi ve kalabalığı yararak, önüne çıkanları ite kaka sehpaya doğru yaklaştı.

Sehpada sallanan, oğlu Kemal Bey'in cesediydi.

Bir feryad kopararak yığıldı.

İdamda hazır bulunmak üzere Beyazıt'a gelmiş olan Merkez Kumandanı Osman Şakir Paşa, o tarafa doğru koştu. Arif Bey'in perişan halini görünce sordu:

Kimsiniz?

Yaşlı adamın ağzından bir inilti çıkti:

Babasıyım...

Osman Şakir Paşa birden kıpkırmızı kesildi, titremeye başladı:

Emriniz?

Evladımı bana veriniz!

"FERTLER ÖLÜR, MİLLET YAŞAR" "Kabir taşım, hamiyetli Türk ve Müslüman kardeşlerim tarafından dikilmeli ve üstüne şöyle yazılmahdır: Millet ve memleket uğrunda şehid olan Boğazlıyan Kaymakamı Kemal'in ruhuna fatiha!"

(Kemal Bey'in vasiyeti)
Derhal emir verildi. Kemal Bey'in cesedi sehpadan indirildi. Bahtsız baba hıçkırıklar içinde sarsılarak, oğlunun henüz tamamiyle soğumannş cesedine kapandı.

Tesalya'nın Yenişehir eşrafından Arif Bey. evladının cesedini Kadıköy'üne, teyzesi îsmet Hanımın evine nakletti.

Ertesi gün, bütün îstanbul ayaklanmıştı. Özellikle yüksek tahsil gençleri cenaze evinin önünü doldurmuştu. Üzerinde "Türklerin büyük şehidi Kemal Bey" yazılı bir çelenk getirmişlerdi.

Cenaze merasimi, terör ve baskıya ragmen, çok manalı oldu. Kadıköy Itfaiye Karakolu önündeki bir takım asker, cenaze geçerken, kendiliğinden selam durdu. Her adımda kalabalıklaşan cenaze alayının geçtiği sokaklardaki evlerden kadınlar hıçkırarak gözyaşları ile mateme iş

tirak ettiler. Tabut, gençlerin elleri üzerinde, muhteşem bir kalabalıkla Kuşdili'ne, Mahmud Baba Türbesi'ne götürüldü. Kemal Bey'in oğlu Adnan orada gömülüydü. Artık babaoğul, yanyana yatacaklardı.

Cenazenin başucunda konuşanlar genç, milliyetçi öğrencilerdi. Bir Tıbbiyeli gencin feryadını, arkadaşları gözyaşları içinde dinlediler:

Kemal! Sen, şu anda toprağa verdiğimiz bir çiçeksin. Orada büyüyecek dallann o kadar dikenli olacak ki, seni bu akıbete layık görenlerin hepsini param parça edecektir. İntikamın behemahal alınacaktır.

İDDİA

Facia 1919 şubatında başlamıştı.

Boğazlıyan Kaymakamı ve Yozgat Mutasarrıf Vekili olan Kemal Bey, Ermeni tehcirinde ölümlere sebebiyet verdiği iddiası ve idam isteği ile yargılanacaktı.

Kemal Bey, aynı iddia ile, daha önce Yozgat tstinaf Mahkemesinde yargılanmış ve beraat etmişti. Şimdi, bu mahkemenin verdiği karar dikkate alınmıyor, yeniden divanıharp önüne çıkanlıyordu.

Devir öyle bir devirdi ki, Kemal Bey'i savunacak bir avukat bile bulmak zordu. Fakat Sadeddin Ferid Bey adında cesaret sahibi bir dava vekili gönüllü olarak, Kemal Bey'in müdafaasını üzerine aldı.

Yozgat'ta beraat etüğini ileri süren Kemal Bey'in yeniden yargılanmasına karar veren Divanıharbin başkanlığını Hayret Paşa yapıyordu.

Divanıharp savcısı Sami Bey görüşünü kısaca anlattı:

"Yüksek mahkeme heyeti, devletin ve milletin temiz alnma süriilmüş olan lekeyi ancak bir şekilde temizleyebilirdi: Herkesçe bilinen facialara ve mezalime sebep olanlar hakkmda kanunî gereklerin yapılmasıyla. Yüzyıllardan beri Osmanlı saltanatında refah ve saadet içinde yaşayan gayrımüslim unsurların sebep olduklan olaylar, idari hatalardan çok dış tesirlerden doğmuştu. Dosyalardan ve yabancı basmdan aldtgı bilgilere göre, Ermeniler çok iyi hazırlanmış teşkildtlanyla Osmanlı vilayetlerinin en önemli ve sımr baktmmdan en tehlikelı bölgelerinde birtakım mühim hareketlerde bulunmuşlardt. Bumın üzerine Savaş Hükümeti 1331 senesi Mayısmda tehcire başvurmıış ve yanlış bir düşünceyle bu işi çocuklara ve kadınlara kadar yaygınlaftırmıştı. İşte bu tedbirsizlik sebebiyle, bazı kım•"ler şahsî çıkarlanm düşünerek bilinen facialan meydana getirmişlerdi".

Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey de, savcıya göe, bunlardan biriydi ve en şiddetli cezaya çarptırılması lazımdı.

ŞAHİTLER

Ondan sonra, nereden çıktıkları bilinmeyen bir sürü şahit, Kemal Bey'in yaptıklarını bir bir sayıp dökmeye başlamışlardı. Şahitlerin çoğu komitacıydı. Başka komitacılar da, İstanbul'da buldukları küçük Ermeni çocuklarını dahi mahkemeye getiriyor, şahit olarak dinletiyorlardı. Mahkeme heyeti, bunların hepsini sabırla ve dikkatle dinliyordu.

Azgın bir iftira kasırgasının orta verinde yapayalnız kalmış olan Kemal Bey, kendisini uzun uzun savunmaya bile lüzum görmüyordu:

Hepsi yalandır, diyordu, hepsi uyurmadır. Reis Paşa, ben ne bunlann dedikleri Keller (şimdiki Yenipazar) köyüne gittim, ne de oradan geçtim. Burada vuku buldugunu söyledikleri cinayetlerden de haberim yok. Hele, parmaktan çıkmayan yüzüğü almak için kol kesmek?.. Rica ederim, bu vahşeti kim yapar? Bu derece şen 'î bir işi yapacak bir insan tasavvur edemiyorum. Esasen hiçbirini ispat edemezler. Çünkü hepsi iftiradan ibarettir. Benim haberim olmadan bir şey olmnşsa bilmem. Fakat bana bu ana kadar bu mevzuda hiçbir şikayetçi gelmemiflir. İlk defa burada, mahkeme huzurunda bu şikayetlerle karşılaşıyorum.

Kemal Bey'in yanıldığı bir nokta vardı. Parmaktan çıkmayan yüzüğü almak için kol kesecek kadar kimsenin alçalacağını zannetmiyordu. Van'ın Zeve köyünden Kıymet Başıbüyük'ün çok sonraları tarihin kanlı vesikaları arasına girecek şu ifadesini elbette ki bilmiyordu:

"Ermeni komitacüan hamile kadmlann kamını süngü ile yırtıp çıkardıklan çocuklan yine süngülerinin başında oynatıyorlardı. Kadın ve kızlann kollanndaki altm bilezikleri almak için çok kolay bir usül bn.lmuşlardı. Hemen kasaturayı ahp kolu tamamen kesiyorlar, ondan sonra da büezik veya yüzük gibi ziynek eşyalanm ahyorlardı".

Ne garip ve acı bir tecellî idi ki, bu vahşeti yapan Ermeni komitacılarının yerine masum bir Türk ida

recisi aynı suçla suçlanarak yargılanıyor ve Ermeni komitacılan da bu zavallının mutlaka asılması, hem de yine bir Türk mahkemesi tarafından verilecek kararla asılması için tanık mevkiine oturuyorlardı.

Ve Divanıharp savcısı soruyordu:

Demek ki, sizin oradan geçen muhacir kafileleri bir taarruza uğramamışlardır.

Yoktur böyle birşey... Hayır, kat'iyyen haberim yok!..

Ermeni şikayetçilerden biri hemen atılıyordu:

Nasıl olur efendim? Keller köyünde yüzlerce ceset bulunmuştur. Bu sefer Reis soruyordu:

Bakın ne diyor? Bu kadar büyük vukuat olsun da mutasarnfın, kaymakamın haberi olmasın, olur mu?

Yoktur Paşam... Bunların var demesiyle yok olan bir şey var olmaz.

Bu sırada, mahkeme salonunu doldurmuş olan ve çoğunu Ermeni komitacılarının teşkil ettiği kalabalık kahkahalarla gülmeye başlıyordu.

MÜDAFAA

Nihayet dava vekili Sadeddin Ferid Bey'in müdafaasından sonra söz Kemal bey'e veriliyordu:

Düne kadar bir hdkimler heyeti hdlinde olan sizler, şu dakikada bir tarih mahkemesi sıfatım almış bulunuyorsunuz.

Ermenüer tarafmdan öldürülen dindaşlanmn ve soydaşlannm matemi Müslümanların yüreklerini sızlattığı ve her gün gelen kara haberlerin halkı tahrik etmekten geri kalmadığı malümdur. Ermeniler ise Rus ordulannm kdh önüne geçerek, kah arkasında kalarak, ekseriya memleketin asker kuvvetinden mahrum kalmasma güvenerek facialar meydana getirmekten çekinmiyorlardt. Iddia edildiği gibi, Yozgat vilayeti dahüinden sevkedilen bazı Ermeni muhdcir kafalelerine, Ermenilerin Müslümanlara reva gördükleri fecaate şahit olmuş bazı asker kaçaklanmn tecavüzü ihtimal dahilindedir.

Ancak, savaşta yenilişimizin aleyhimizde meydana getirdiği hezeyanı durdurmak maksadiyle, iddia makamının da isteği üzere, kurbanlar verilmesi bir siyaset icabt savılıyorsa, bu kurban ben olamam. Siz kurban seçmekle değil, ancak hak ve adaletle hüküm vermek vicdanî göreni taşıyan bir yüksek heyetsiniz. Mııtîaka kurban aramyorsa herhalde, bütün bu işlerin tertipçisi ve idarecisi olarak benim gibi küçük bir memur bulunacak degildir."

Bu müdafaaya karşı, Reis:

Kemal Bey, diyordu, emin olun, mahkeme, hükmünü hiçbir haricî bisse kapılmaksızın, sırf kanaatı vicdaniyesine istinat ederek verecektir.

Halbuki , Kemal Bey'in mutlaka asılması için Fransız ve İngiliz işgal kumandanlannın, Ermeni komitacılarının ve Ermeni Patriği Zaven'in ağır baskısı devam etmekteydi.

Bunun üzerine, Divanıharp Reisi Hayret Paşa, Sadrazam Ferid Paşa 'le yaptığı şiddetli bir münakaşadan sonra istifasıru veriyordu.

Yerine de "Nemrut" lakabı ile tanınmış Kürt Mustafa Paşa tayin olunuyordu.

KARAR

Mahkeme, artık mahkeme olmaktan çıkıyor, evvelden verilen bir emrin yerine getirilmesine memur bir heyet halini alıyordu.

Kemal Bey, Nemrut Mustafa Paça'ya da:

Ben emir aldım, diyordu, bir memur aldığı emre itaatle mükelleftir. Ben sürgün olarak kasabadan çıkarılanlara en insanî harekette bıdundum. Nitekim şimdi de hiçbir vicdan azabı duymuyorum.

Nemrut Mustafa, oturduğu yerJen doğrularak Kemal Bey'e bağırıyordu:

Kış kıyamette bıı kadar insanı, çoluk çocugu ile daglara, yaylalara sürerken Allah'tan hiç korkmadm mı? Bır gün senden bıınlann sonılacagım düşünmedin mi? Hem üs

telik jandarmalara onlan süngülemesini de emretmişsin, ne dersin?

Hayır, bunu asla kabul etmem. Ben kimsenin ölümü için emir vermiş bir adam değilim.

On binlerce zavalhyı, kadm, çocuk demeden, bu Allah 'm kışında sogukta, dağ başlannda yürütmek, sanki süngülemekten daha mı iyidir? Üstelik, sen bir idare amirisin, bunlan senin himayene vermişlerdir.

Sonra sesini daha da yükselterek soruyordu:

Memleketimiz dahilinde yaşayan vatandaşlan, birini digeri üzerine sevkederek can ve mal tecavüzüne teşvik etmenin cezası nedir, bilir misin?

fdamdtr Paşam...

Kendi hükmünü kendi agzmla verdin Kemal Bey, biz de senin için bu karara varmıştık.

Jandarma Kumandanı Binbaşı Tevfik Beye de 15 yıl hapis cezası verilmişti.

İNFAZ

Gerçekten, idam kararı önceden hazırlamnıştı bile. Mahkeme sona erer ermez, hazır olan karar, tasdik edilmek üzere Saraya gönderildi. Ancak Padişahın bu hususta tereddüt göstermesinden kuşkulananlar vardı. Bunlar Dahiliye Nazırı Mehmet Ali Bey, Adliye Müsteşarı ve îngiliz Muhibleri Cemiyetinin Reisi Sald Molla idi.

Bu iki adam; Damad Ferid Paşa'yı alelacele Saraya gönderdiler.

Sultan Vahideddin, kararın tasdiki için Şeyhülislamdan fetva istedi. Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi, "Kemal Bey hakkında istenilen fetva değildir. 'Kazaya' aittir, benim ise kazaya yetkim yoktur" mütalaasında bulunarak fetva vermekten kaçındı. Padişah ısrar edince, umumî mahiyette "Bir Müslümanm, Müslüman olmayan birini öldüımesi halinde idama cevaz verildiği, ancak bu hükmün verilmesi için, öldürülenin yaralayıcı bir aletle yaralanması ve ölmesinin, bunun üzerine mirasçılarının "kısas" istemelerinin şart olduğu" nu bildirdi. Fakat, Padişahı tatmin için bir not eklemeyi de ihmal etmedi. Bu notta, Divanı

Harbi Örfî tarafından ölüme mahküm edilen Kemal Beyin muhakemesi hak ve adalete uygun yapılmış olduğu takdirde, idam hükmünün muvafık bulunduğu, açıklanıyordu.

Bu fetva Sarayı tatmin etti. trade hazırlandı, imzalandı. İdam için gerekli tedbirler alındı, hazırlıklar yapıldı. Sehpa kuruldu.

Kemal Beyin olup bitenden haberi yoktu. Bekirağa Bölüğü'nde, tutuklu arkadaşlarıyla oturmuş, konuşuyordu. Birden dışarı çağırdılar ve hemen yakalayıp Beyazıt Meydanı'na çıkardılar.

Ermeni komitacıları, mahkemeyi ve infaz için harcanan gayretleri adım adım takip ediyorlardı. İstanbul'un çeşitli semtlerinden pek çok serseri Ermeniyi meydana toplamışlardı.

İstanbul'un Müslüman halkı da için için kaynıyordu. Günlerden beri bu dava ile meşgul olanların kulaklarında acı haber bir anda dolaştı:

Kemal Bey'e idam vermişler. Bu akşam asacaklarmış, Beyazıt'ta.

Halk, akın akın Beyazıt'a koşuyordu. Teşkilatı Mahsusa'nın ve o zamanki M.M. grubunun mensuplan da Beyazıt'ta bulunuyorlardı.

Herkes birbirine soruyordu:

Niçin böyle karanlığa bıraktılar?

Işlerine öyle geliyor da onun için!

Meydanda olduğu kadar, yollarda ve meydana bakan damlarda da mahşerî bir kalabalık vardı. İdam sehpası, o zaman Harbiye Nezareünin girişi olan, daha sonraları uzun yıllar rektörlük makamı olarak kullanılacak küçük binanın önüne kurulmuş, etrafı jandarma ve polis kordonu altına ahnmıştı. İngiliz ve Fransız askerî birlikleri de binanın önünde duruyorlardı.

Güneş yavaş yavaş gurub ediyor, pembe bir renk Süleymaniye tarafını kaphyordu. Ne tezat! Türk'ün bu muhteşem yapısı ve bu küçülüş, bu eziliş, bu yok oluş tablosu birbirine ne kadar yakındı.

Dalgalanan kalabalık bir anda sustu.

Bir zafer takı gibi süslü Harbiye Nezareti kapısından çıkan bir müfreze süngülü askerin ortasında Kemal Bey geliyordu.

Yüzü solgun bir renk almıştı. 35 yaşlarındaydı. İdam mahkumlarına mahsus beyaz gömleği giymiş, ağır ağır yürüyordu. Metindi. Mukadderata teslim olmuş gibiydi.

SON SÖZ

Son sözü soruldu. 0 zaman, Kemal Bey, halka hitap etti:

Sevgili vatandaşlanm! Ben bir Türk memuruyum. Aldığım emri yerine getirdim. Vazifemi yapttğıma vicdamm emindir. Sizlere yemin ederim ki ben masumum, son sözüm bugün de budur, yann da budur. Ecnebi devletlere yaranmak için beni asıyorlar. Eğer adalet buna diyorlarsa, kahrolsun böyle adalet'

Heyecandan boğulan çaresiz halk bir ağızdan cevap veriyordu:

Kahrolsun böyle adalet!

Benim sevgili kardeşlerim, asîl Türk milletine çocuklarımı ^manet ediyorum. Bu kahraman millet, elbette onlara bakacaktır. Allah vatan ve milletimize zeval vermesin, Amin!

Halk hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Meydan tam bir matem havasına bürünmüştü.

Manzarayı küçük köşkün pencerelerinden seyreden Said Molla'nın cellatlara emri, Kemal Beyin sözlerin bastırıyordu:

Söyletmeyin bu alçak herifi! Hemen asın bu köpeği! Ne duruyorsunuz, it oğlu itler!..

Kemal Bey, bu mazlum Türk evladı, iskemlenin üzerinden kendini boşluğa bırakmadan birkaç kelime daha söylemek imkanı buluyordu:

Borcum var, servetim yok! Üç çocuğumu millet uğruna yetim bırakıyorum. Yaşasın millet!

Kemal Bey'in cesedini, beyaz bir kağıt gibi, sehpada sallanırken gören Ermeni komitacıları sevinç çığlıklan atarak alkışlamaya başlamış

lardı. Azgınlıklan son hadde varmıştı.

Fakat, süngü takmış jandannaların üstlerine yürüdüğünü görünce seslerini kesip dağılmaya başladılar.

Artık yapacaklan bir şey kalmamıştı zaten.

Yapacaklarını yapmışlardı.

0 gece, köşebaşlarını İngiliz ve Fransız askerlerinin makinalı tüfeklerle tuttuğu tstanbul'un üzerine inen karanlık perde, Türklük namına utanç verici, felaket dolu bir güne son veriyordu. Tarih 10 Nisan 1919'du.

VASIYET

Kemal Bey, şunları yazmıştı:

"Merhum sevgili oğlum Adnan'ın medfun bulunduğu Kadıköy Kuşdili çaytrmdaki kabristanda yavrumnn yanmda gömülmemi diliyorum.Teyzem ve kardeşim Kadıköy'ünde sakindirler. Teyzemin adresi Mühürdar Caddesinde 67 numaralı hanedir, adı fsmet Hanımdır. Defin masrafı teyzeme tevdî buynrulmahdır. Kabir taşım, hamiyetli Türk ve Müslüman kardeşlerim tarafmdan dikilmeli ve üstüne şöyle yazılmalıdır. "Millet ve memleket ugrunda yehid olan Boğazhyan Kaymakamı Kemal'in ruhuna fatiha!" Perişan zevcem Hatice'ye, yavrulanm Müzehher ve Müşerrefe muavenet edilmesini, yavrulanmm tahsil ve terbiyesine ihtimam buyurulmasmt vatandaşlanmdan beklerim. Babam, Karamürsel aşar memuru sabıkı Arif Bey de acizdir. Kardeşim Münir de kimsesizdir. Bunlara da muavenet olunursa memnun olurum. Türk milleti ebediyyen yaşayacak, Müslümanhk asla zeval bulmayacaktır. Allah millet ve memlekete zeval vermesin. Fertler ölür, millet yaşar. Inşallah Türk milleti ebediyete kadar yaşayacakhr.

30Mart 1335 Boğazlıyan Kaymakamı Sabık-ı Kemal."

Kemal Bey'in alelacele idam edildiği akşam karanlığında, îstanbul limanındaki Fransız savaş gemilerinden biri sefere hazırlanıyordu. Sevr Muahedesi'ni görüşmek üzere Avrupa'ya gidecek Osmanlı delegeleri, galip devletlerin dikte edecekleri şartlann altına imza atmak üzere hareket edeceklerdi.

Fransız gemisinin adı. baş tarafına iri harflerle yazılmıştı:

Demokrasi!

Kemal Bey'in hatırası millî vicdanda unutulmadı. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Kuşdili'nde 14 Ekim 1922'de çıkarBurası Türk dığı özel bir kanunla, kendisini "MÜH Şehit" olarak kabul etti.

Boğazlıyan'da bir mahalleye yıllar sonra "Kaymakam Kemal Bey Mahallesi" adı verildi. Aynı kasabada 1972'de Kemal Bey'in adını taşıyan bir ilkokul açıldı. Başöğretmenin odasında "Millî Şehif'in resmi asılıdır.

Kemal Bey'in kabri Mülkiyeliler Birliği tarafından yaptırıldı. Adına "Anıt-Mezar" denildi. 15 Aralık 1973 günü mezar sade bir törenle açıldı.

Kemal Bey, Türk'ün hafızasında Ermeni komitacılığının zulmüne isyan sembolü olarak yaşadı; yaşayacak.

Orkun Nisan 1999
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
ULKU_NEFERI
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Apr 03, 2005
İletiler: 39

İletiTarih: Pzr Nis 03, 2005 10:47 am    ileti konusu: ISTE ERMENI ITLERI Alıntıyla Cevap Gönder

ERMENILERIN NE IT OLDUKLARINI TUM DUNYA BILIYO AMAKABUL ETMEK ISTEMIYO AMA GUN GELECEK GUZELLIKLE ANLAMAYAN KALIN KAFALARI DA KIRACAGIZ RABBIM TURKU KORUSUN VE YUCELTSIN
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
omertarkan
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jan 30, 2005
İletiler: 6
Şehir: türkiye

İletiTarih: Pzr Nis 03, 2005 11:55 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

O ermenileri Rabbim bildiği gibi yapsın.Analarından emdikleri sütü burunlarından getirsin.Adamlara dediler Her iki ülkeninde tarih bilimcisini getirip konuşalım istemediler.ALLAH BELALARINI VERSİNN.
ALLAHIM SEN TÜRKÜ YÜCELT VE KORU
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
ALPEREN_1944
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Dec 15, 2004
İletiler: 121

İletiTarih: Pzr Nis 03, 2005 2:15 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

O ŞEREFSİZLERİN TEKİŞİ İT LİK YAPMAK AMÇLARI BİZDEN BÖYLE ASILSIZ İDDALARLA TOPRAK ALMAK AMA TEK ALABİLECEKLERİ ŞEY BİR KURŞUNDUR ONUDA YÜREKLERİ VARSA KAFALARINA SIKAR İNTİHAR EDERLER YOKSA BİZ GEREKENİ GEÇMİŞTE OLDUĞU GİBİ YİNE YAPARIZ
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1