Bozkurt NET

[gazibaba]

Küçük harf kullan ve fetullah gülenin Kur'an ve sünnete ters taraflarını gör ondan sonra konuş...
Burda iftira atmıyoruz. kendi yazdıklarından bahsediyoruz
Onursal başkanı olduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın yayınladığı Küresel Barışa Doğru adlı eserden okuyoruz:

"Yahudileri ve Hıristiyanları kınayan ve azarlayan ayetler ya Hz. Muhammed (sav) döneminde yaşayan ya da kendi peygamberleri döneminde yaşayan bazı Yahudi ve Hıristiyanlar hakkındadır".



Herhangi bir şehrimizin, herhangi bir sokağında, caddesinde herhangi bir vatandaşımızı durdurun ve yukardaki cümleyi okuyun, ardından da bilgi terazisinde tartmasını isteyin. Teraziye bile koymaya gerek görmeden "yanlış ve tutarsız bir cümle" hükmünü verecektir.



Bu milletin herhangi bir ferdinin dahi ilk okuduğunda, duyduğunda tutarsızlığını rahatlıkla anlayabildiği bir cümleyi Fethullah Gülen niye sarfetmiştir? Bu sorunun muhatabı olan kendilerine soruyoruz.



Bu cümleden biz, iki mesaj çıkarıyoruz. Bu mesajlardan biri Yahudi ve Hıristiyanlara yönelik biri de Müslümanlara yönelik.



"Yahudiler ’Üzeyr Allah’ın oğludur’ dediler. Hıristiyanlar da ’Mesih (İsa) Allah’ın oğludur’ dediler. Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir ki daha önce küfretmiş olan kimselerin sözlerine benziyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da Haktan döndürülüyorlar!



(Yahudiler) Allah’ı bırakıp hahamlarını, (Hıristiyanlar da) rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih’i (İsa’yı) Rab edindiler. Halbuki onlara da ancak bir olan Allah’a ibadet etmeleri emredilmişti. Allah’tan başka hiç bir ilah yoktur. O müşriklerin ortak koştukları şeylerden uzaktır.



Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Halbuki kafirler hoşlanmasalar da, Allah nurunu mutlaka tamamlayacaktır.



O Resulünü hidayet ve hak dinle gönderdi ki, müşrikler hoşlanmasa da (kendi) dinini bütün dinlere üstün kılsın.



Ey iman edenler! Gerçekten hahamlardan ve papazlardan bir çoğu insanların mallarını haksız yollardan yerler ve (ensanları) Allah yolundan alıkoyarlar..." (Tevbe: 30–34).



Tevbe suresinden beş ayet–i kerimenin mealini aldık, bu doğrultuda onlarca ayet çeşitli surelere serpiştirilmiştir. Herhalde Gülen, yazımızın başına koyduğumuz cümlesiyle Yahudi ve Hıristiyanlara şunu demek istiyor;



"Bizim kitabımızda, sizleri azarlayan ve "Allah kahretsin, Allah lanet etsin" gibi ağır ifadeler var, sakın siz bunlardan alınmayın, üzerinize de almayın. Kur’an’ın bu ifadeleri, yüzyıllar önce yaşamış gitmiş olan dedelerinizi eleştiriyor ve azarlıyor. Sizlerin rahatsız olmanıza hiç gerek yok, zaten siz onların yaptıkları hataları yapmıyor, düştükleri şirke düşmüyorsunuz."



Bu yaklaşım, herkese merhamet nazarı ile bakmak gibi telakki ediliyorsa da, son derece yanlıştır ve merhametsizlik örneğidir. Çünkü bu yaklaşım, mutlak şirk içinde olan kitlelerin sırtını sıvazlayarak, gittikleri yolun doğru olduğunu söylemek ve onları kandırmaktır, avutmaktır. Hayatta iken İslam’la şereflenme ihtimali varken, önlerine perde çekip ebedi cehennemlik olmalarına sebep olmaktır.



Al sana bir belge daha...
Fethullah Gülen ABD’den Türkiye’ye geri dönecek mi? Daha doğrusu ABD yönetimi yıllardır kontrol altında tuttuğu Gülen’i “ne zaman ve niçin” Türkiye’ye gönderecek?



Artık, “aylar kaldı” diyenler doğru mu söylüyor?



ABD’nin Fethullah Gülen’e olan sempatisi yeni değil.



1990 yılında RAND CORPORATION tarafın ABD yönetimine bir rapor hazırlanır. Bu raporda hem Kürt hareketinin ideolojisi tanımlanmaya çalışılıyor, hem de ABD’nin Türkiye’deki İslami akımlara nasıl bakması gerektiği anlatılıyordu.



Bu raporda dikkat çeken iki madde şöyledir:



1– Türkiye’deki İslami hareketi daha yakından tanımalı, onların ideolojileri hakkında daha yakından bilgilenmeli ve diplomatlarını eğitmeli.



2– ABD’nin İslamcı akımın ılımlı üyeleriyle resmi olmayan ilişkiler kurması yararlı olacaktır.



ABD’nin Türkiye’de “ılımlı İslamcılardan” anladığı elbette ki ABD’ye ılımlı yaklaşabilecek “cemaatler” olacaktı.



Çünkü samimi bir dindar için İslam’ın ılımanı, mılımanı olamazdı. İslam İslam’dı.



Bu rapordan çok değil iki yıl sonra ABD Dışişleri Bakanlığı Din Hürriyeti Bürosu’nca hazırlanan “Din Hürriyeti ve Türkiye Raporunda” Fethullah Gülen’den “Moderate Islamic Leader” (ılımlı İslami lider) olarak bahsedilecekti.



Din Hürriyeti Raporu ile Fethullah Gülen’in hakları bir anlamda ABD yönetimince garanti altına alınıyordu. Yani RAND CORPORATION’un işaret ettiği “ılımlı lider” bulunmuştu.



Çok ilginçtir, ABD Fethullah Gülen’e ve dinlerarası diyalog hareketine “Devlet Başkanlığı” düzeyinde sahip çıkacaktır.



ABD Dışişleri eski Bakanı Madaleine Korbel Albright’in yardımcısı, Kore kökenli Harold Hongju Koh, Fethullah Gülen’e şu sözlerle kucak açacaktı:



“Herhangi bir yerde dinlerarası diyaloğu desteklediğini iddia eden bir sivil hareket eğer toplumu tehdit etmekle suçlanıyorsa, fikirle inancın ifadesi ile topluma gerçek bir tehdit oluşturma arasındaki bağlantı nerede gösterilebilir?” (Zaman, 3 Kasım 1999)



ABD Dışişleri Bakanlığı resmi ağızdan Türkiye’ye “diyalogculara dokunma, onların serbest çalışmasına izin ver” diye talimat gönderiyordu.



Harold Koh’un açıklaması bu sözlerle de sınırlı kalmayacak, şunları da ilave edecekti:



“Bazı ülkeler biz falan grubun başını eziyoruz; çünkü onlar bir tarikat ya da mezhep diyor. Benim kanaatimce etiket koymak yetmez.



Fikirlerin, inançların neşvü neva bulmasına müsaade edilmeli. Eğer bu görüşlerin ve inançların ifası devletin altını oyma ya da devleti alaşağı etme noktasına gelirse ancak o zaman bu bir cezai kovuşturma konusu olabilir. Ve bence devlete, söz konusu hareketin başını ezmeye ya da faaliyetlerini engellemeye başlamadan önce iddiasını ispat etme yükümlülüğü düşer”.



ABD yönetimi Türkiye’ye adeta fırça atarak “Yanlış yapıyorsunuz! Fethullah Gülen Hareketi devlet için tehdit değil! Ben de dinlerarası diyaloğu destekliyorum” diye gözdağı veriyordu.



ABD’nin küresel din projesinde “ılımlı İslam” diyerek baştan sona destek verdiği dinlerarası diyalog hareketine bu denli sahip çıkması elbette boş değil.



Küresel din projesi, içi boşaltılmış, ABD’nin egemenlik haklarını korumayı kabullenmiş din demek.



İslam’ı, küresel hakimiyet projelerine malzeme yapanlar ve bu projelere alet olanlar dileriz bir gün uyanırlar.

[ilteris-kaan]

TURANTOPRAGI ben İzmir ÖZel Yamanlar Lisesinde okudum. Aziz kardaşım ; bilmem bu senin için yeterince içerisi mi ? Biz o cemaatin mensuplarına tenkid yöneltmedik ki dostum ? Tenkidimiz liderlerine . Eğer nurcuyum diyorsan bak bakalım Nurcu abilere. Mustafa Sungura, Abdullah Yeğine ve diğerlerine F. Hoca hakkında neler diyorlar ?

Bak dostum ; Senin yaptığına demogoji denir dostum. Ben tenkid yöneltiyorum , bunlar hatadır diyorum sen gidip ayrı başlık açıp neler yazıyosun ? Eğer ülkücüysen ev eğer Turan toprağına zerre kadar değer veriyorsan ben bu konudaki yazılarımı okursun cevap verirsin.

[ilteris-kaan]

http://www.ittihad.com.tr/hocanin%20beyanatlari.htm konusunda bir açıklama bulabilirsin . Yine Vakit Gazetesinde geçen Mart ayında yapılan dizi yazıdan sana ben bir iki alıntı yapayım :

Zehra Vakfı Başkanı Zekeriya Özbek :

- Dinlerarası diyaloğa nasıl bakıyorsunuz?
- Bence Müslümanlar arası diyalog çok daha önemli ve gerekli.

Dava Dergisi Sıddık DURSUN

- Dinlerarası diyaloğa nasıl bakıyorsunuz?
- Evet, bu da üzerinde durulması gereken önemli bir konu. Dinlerarası diyalog, İslâmı gerçek anlamda tanımayanlar içindir. İslâm bütün insanlığa geldi. Dinlerarası diyalog adı altında çok safsata bir anlayış söz konusu. "Dinlerarası diyalog" adı altında en son ve mukkades olan İslâm'ı sulandırıyorlar. Böyle bir diyaloğun olması için her şeyden önce İncil'in Kur'an'a tâbi olması gerekir. Ama yapılan iş Kur'an'ı İncil'e tâbi etmektir. Bu girişimler, İncil'i haklı göstermek gibi korkunç bir vakadır. Bu büyük bir oyun.
- Bu diyalogdan tebliğ anlamı çıkmaz mı?
- Hayır. Üstad'ın Patrik'le görüşmesi var. Patrik bu görüşmeye dayanamayarak, Müslüman olmaktan korktuğu için dışarı fırlıyor. Üstad tebliğ yapıyordu. Ama bugün yapılan şey, İslâm'ın izzetini değil zilletini neticelendiriyor.


Kardaşım Ayrıca Sıddık DURSUN Üstadın ilk talebelerinden Mustafa ACET abiden kendisine intikal eden risalelere dayanarak Risale-i Nurun tahrif edildiğini asıl risalelerin Yazıcı kardeşler ve Dava Dergisi tarafından basıldığını söylemektedir. Hatta Hekimoğlu İsmaile bunu ispatladığını da iddia etmektedir bu röportajda . Ne yazık ki Hekimoğlu İsmail'den böyle bir tekzip gelmemiştir.

Abdulkadir BADILLI :

- Fethullah Hocaefendi hakkındaki düşünceleriniz ne?
- Bediüzzaman gibi olmak gerek. Onun prensiplerine sıkı sıkı sarılmak lazım. Onun akidesi ile davranışları birbirini tutmuyor. Hocaefendi, Üstad gibi düşünüyor, ama bazı çevreleri kızdırmamak için bazı ifadeleri var. Bunlar büyük insana yakışmaz. Onu sever ve saygı duyarım. Ama beyanlarıyla karşıt tarafı inandıramaz.
- Nurculuğu kim temsil ediyor? Hocaefendi'nin temsil ettiği söylenir?
- Hayır, Fethullah Hoca, Risale-i Nur cemaatini temsil etmez. Ancak kendi cemaatini temsil eder. Onun cemaati ne Nurculuktan kopuktur, ne de tam içindedir. 1970 yılına kadar dört dörtlük bir Risale-i Nur talebesiydi. Hapishaneye girdikten sonra değişti


Mehmet KUTLULAR :

- 28 Şubat sürecinde Demirel "sivil yollara" başvururken, Ecevit, Demirel'in aksine Nurculara sahip çıktı.
- Ecevit, Nurculara değil, Fethullah Hoca'ya sahip çıktı. Ecevit, dindarlara hiçbir zaman sıcak davranmadı. Orada Fethullah Hoca'nın desteğini alarak birinci parti olduğu için sahip çıktı. Ecevit'in İslâmiyet'e karşı kanaati değişmedi.
- Hocaefendi yanlış mı yaptı?
-Bana göre Hocaefendi, Ecevit'i destekleyerek yanlış yaptı. Karaoğlan, Marksizmin bayraktarlığını yaptı. Marksistti. Dönüş yaptığını da sanmıyorum. Genel manada dindar grupları değil, sadece Fethullah Hoca'yı savundu. Bazıları her seçimde parti değiştirdi. Biz hiç değiştirmedik. Bana göre parti değiştirmeye gerek yoktu. Bu yaptıkları hareketin yerini Risaleler'de ve Üstad'ın hayatında bulamazlar.

Ayrıca Mehmet KUTLULAR 2000 yılında CUMA dergisine verdiği röportajda Fethullah Hocanın kendisini 1970'li yıllarda Hz. İSA olarak gördüğünü beyan etmiştir.

[gazibaba]

turantopragı; neden benim ayet ve hadislerle sormuş olduğum sorulara ve açıklamalara cevap vermiyorsun ve neden fetullah efendinin söylediklerini İslam akaidine ters olup olmadığını düşünmeyip yazmıyorsunda havadan sudan ve duygusal konulara giriyorsun.
istersen sana fetullah efendinin çok sıkı fıkı olduğu vatikandaki papazların ve kardinallerin, papalık konseyinin Terörist apo piçine ve örgütüne verdiği desteğide beyanatlarıyla açıklayayım... ama önce ABD'nin neden fetullah efendinin yanında yer aldığını açıklayayım belki gurbette olduğundan bunları bilemezsin
ABD neden fetullah efendiyi destekliyor biraz maziye gidersek bunu anlariz....
Dinlerarası diyalog çalışmaları, bir merkezin gayet ustaca planlamasıyla adım adım amacına ulaşmak için yoluna devam ediyor.
Her yıl Türkiye’de bu amaçla birkaç toplantı düzenleniyor. Toplantılara yurt içinden ve yurt dışından pek çok kişi davet ediliyor. Bu organizasyonlarda harcanan paranın büyük kısmının NED (National Endowment for Democracy) tarafından yani Amerikan Ulusal Demokrasi Fonu tarafından aktarıldığı söyleniyor.
Vatikan’ın diyalogdan amacının misyonerlik olduğuna dair kesin deliller ve literatür belgeleri var elimizde.
Peki ABD bu projeye nasıl ve neden dahil oldu?
Vatikan’ın, diyalog isimli misyonerlik projesine, CIA destekli NED fonlarını da aktararak destek veren ABD neyin peşinde idi?
Dinlerarası diyalogun Türkiye mimarı Fethullah Gülen neden FBI kontrolünde ABD’de sıkı koruma altında tutuluyor?
Bu soruların cevabını vermek için 1995 yılına uzanmak gerekiyor. Bu tarihte CIA eski ve kıdemli görevlilerinden Graham Fuller Türkiye’de Nurculuk hareketini incelemek üzere bir faaliyete girer. Türkiye’de Nurculuk hareketini ve Fethullah Gülen cemaatini analiz etmek üzere kitap yazma kararı olan Fuller’e ABD’nin liberal kuruluşlarından Earhart Foundation’ın Rand Corporation’a aktardığı 30 bin dolar ödenek verilir.
Bu kıdemli CIA görevlisinin yaptığı önemli ve gizemli görüşmelerden ve Vatikan’ın özel misyoneri Prof. Michel Thomas’ın da çabalarından kısa bir süre sonra, 1997 yılında dinlerarası diyalog faaliyetleri kurumsal anlamda Türkiye’de örgütlenmeye başladı.
Vatikan misyonerliğe meşruiyet kazandırmak ABD ise Yeni Dünya Düzeni’nde İslam’ın içini boşaltarak Amerikan patentli yeni bir küresel İslam reformasyonu için derin bir işbirliğine girdiler.
Fethullah Gülen’in ABD günlerinde onu sürekli olarak gündemde tutmak için ilginç toplantılar düzenlenir.
Bunlardan biri 26–27 Nisan 2001 tarihlerinde Georgetown Üniversitesi’nde CMCU tarafından düzenlenir. Bu üniversite CIA okulu diye de namlıdır.
Söz konusu konferansın konusu “Fethullah Gülen: The Man and His Movement” (Adam ve Onun Hareketi)dir.
“Bu büyük adamın (!)” ve onun hareketinin anlatılacağı konferansa katılanların bazılarının kimliklerini aktarınca bilmem şaşıracak mısınız?
F. Gülen’i anlatan bu konferansta kimler yoktur ki:
Alan Makowsky: ABD Dışişleri İstihbarat Bürosu Eski Şefi.
George Harris: ABD eski dışişleri görevlisi, istihbarat uzmanı.
Roscoe Suddarth: Middle East Institue Başkanı, istihbaratçı.
Graham Fuller: Uzakdoğu CIA görevlisi, RAND şirketi yöneticisi.
Thomas Michel: Vatikan Cizvit Seksiyonu Sorumlusu.
[color=darkred]Yığınla usta istihbaratçının ve ABD’li uzmanın katılıp “Bu adamı” anlattığı konferans düzenlenirken F. Gülen, DGM tarafından resmen aranmakta idi.
Yine ABD’de Türkiye’deki Abant Toplantılarının bir devamı olarak 19–20 Nisan 2004 tarihleri arasında, John Hopkins Üniversitesi’nde bir toplantı düzenlenir. “Diyalog” içerikli bu toplantının açılış konuşmalarını yapanlardan biri Francis Fukuyama’dır. Diğer bir konuşmacı ise Diyanet’ten Sorumlu Bakanımız Prof. Dr. Mehmet Aydın’dır.
ABD’de gayet rahat bir şekilde istirahatta tutulan ve kaldığı konut FBI tarafından korunan Fethullah Gülen’in “diyalog” diyerek üstlendiği misyonun uluslararası boyutu böylesine geniş ve karmaşık.
Yıllardan beri bu konuda yazarak diyalogun bir misyonerlik ve uluslararası bir dizayn projesi olduğunu haykırdığımızda bize kızanlar, Pentagon ve Vatikan patentli bu organizasyonun hangi ayağında bulunuyorlarsa bulunsunlar, bu küresel oyunun bir parçası oldular demektir.
Pentagon’un, NED’nin, CIA’nin, ABD Dışişleri Bakanlığı strateji uzmanlarının, bir sürü istihbaratçının, Vatikan papazlarının cirit attığı bir organizasyonda samimi bir Müslüman’ın yeri olabilir mi?
Böyle bir şebeke tarafından planlanan bir organizasyonun Türkiye ayağında rol olanlar bir gün başlarını duvara feci çarpacaklar.[/color]
Onlara “Allah’ın ipine sarılmayı” ve Türkiye’nin milli çıkarlarının gölgesinde toplanmayı tavsiye ediyoruz.

Yol yakınken...
ABD’nin Fethullah Gülen’e olan sempatisi yeni değil.
1990 yılında RAND CORPORATION tarafın ABD yönetimine bir rapor hazırlanır. Bu raporda hem Kürt hareketinin ideolojisi tanımlanmaya çalışılıyor, hem de ABD’nin Türkiye’deki İslami akımlara nasıl bakması gerektiği anlatılıyordu.

Bu raporda dikkat çeken iki madde şöyledir:
1– Türkiye’deki İslami hareketi daha yakından tanımalı, onların ideolojileri hakkında daha yakından bilgilenmeli ve diplomatlarını eğitmeli.
2– ABD’nin İslamcı akımın ılımlı üyeleriyle resmi olmayan ilişkiler kurması yararlı olacaktır.
ABD’nin Türkiye’de “ılımlı İslamcılardan” anladığı elbette ki ABD’ye ılımlı yaklaşabilecek “cemaatler” olacaktı.
Çünkü samimi bir dindar için İslam’ın ılımanı, mılımanı olamazdı. İslam İslam’dı.
Bu rapordan çok değil iki yıl sonra ABD Dışişleri Bakanlığı Din Hürriyeti Bürosu’nca hazırlanan “Din Hürriyeti ve Türkiye Raporunda” Fethullah Gülen’den “Moderate Islamic Leader” (ılımlı İslami lider) olarak bahsedilecekti.
Din Hürriyeti Raporu ile Fethullah Gülen’in hakları bir anlamda ABD yönetimince garanti altına alınıyordu. Yani RAND CORPORATION’un işaret ettiği “ılımlı lider” bulunmuştu.
Çok ilginçtir, ABD Fethullah Gülen’e ve dinlerarası diyalog hareketine “Devlet Başkanlığı” düzeyinde sahip çıkacaktır.
ABD Dışişleri eski Bakanı Madaleine Korbel Albright’in yardımcısı, Kore kökenli Harold Hongju Koh, Fethullah Gülen’e şu sözlerle kucak açacaktı:

“Herhangi bir yerde dinlerarası diyaloğu desteklediğini iddia eden bir sivil hareket eğer toplumu tehdit etmekle suçlanıyorsa, fikirle inancın ifadesi ile topluma gerçek bir tehdit oluşturma arasındaki bağlantı nerede gösterilebilir?” (Zaman, 3 Kasım 1999)

ABD Dışişleri Bakanlığı resmi ağızdan Türkiye’ye “diyalogculara dokunma, onların serbest çalışmasına izin ver” diye talimat gönderiyordu.

Harold Koh’un açıklaması bu sözlerle de sınırlı kalmayacak, şunları da ilave edecekti:
“Bazı ülkeler biz falan grubun başını eziyoruz; çünkü onlar bir tarikat ya da mezhep diyor. Benim kanaatimce etiket koymak yetmez.
Fikirlerin, inançların neşvü neva bulmasına müsaade edilmeli. Eğer bu görüşlerin ve inançların ifası devletin altını oyma ya da devleti alaşağı etme noktasına gelirse ancak o zaman bu bir cezai kovuşturma konusu olabilir. Ve bence devlete, söz konusu hareketin başını ezmeye ya da faaliyetlerini engellemeye başlamadan önce iddiasını ispat etme yükümlülüğü düşer”.
ABD yönetimi Türkiye’ye adeta fırça atarak “Yanlış yapıyorsunuz! Fethullah Gülen Hareketi devlet için tehdit değil! Ben de dinlerarası diyaloğu destekliyorum” diye gözdağı veriyordu.
ABD’nin küresel din projesinde “ılımlı İslam” diyerek baştan sona destek verdiği dinlerarası diyalog hareketine bu denli sahip çıkması elbette boş değil.
Küresel din projesi, içi boşaltılmış, ABD’nin egemenlik haklarını korumayı kabullenmiş din demek.

İslam’ı, küresel hakimiyet projelerine malzeme yapanlar ve bu projelere alet olanlar dileriz bir gün uyanırlar.

color=darkblue](...) Bunlara ne yazarsanız yazın oralı değiller. hristiyan uşaklığı hepsinin başını döndürmüş. ”. [/color]

[tanülkü]

TURANTOPRAĞI;

Abd, Türk Devletlerinde nasıl darbe yaptı zannediyorsun?

[ALP-TUR]

Fetullahın hizmet yaptığı aslında doğrudur. Medyası ile Hırıstiyan misyonerlere canla başla hizmet etmektedir. ayrıca abd parasıyla açtığı 500 küsür okulda Türk kimliği olmayan, tepkisiz, soysuz mollalar yetiştirilmeye çalışılmaktadır. Amerikaya tepki veren, kıbrısın rumlara, kerkükün kürtlere satılmasına tepki veren bir adet fetullahçı varmıdır?

Fettullah Gülen göbekten amerikaya bağlı ve amerikanaın hedefleri doğrultusunda söylemlerde ve icraatlarda bulunan bir maşa. Maşa olduğu için bir eli yağda, bir eli balda yaşıyor. Fetullah Gülen'in yayın organları Türk milliyetçiliğini kötülüyor, ermenilerin rumların ab'nin, kürtlerin haklarını savunuyor.


Fetullahçıların Amerikanın ekonomik işgal hedefinde bulunan Türk- Balkan-Kafkas-Orta Asya-Ortadoğu gibi coğrafyalarda Amerikaya karşı tepksiz, ılımlı islam modeliyle dinler arası diyalog saçmalığına ve misyonerlik çalışmalarına tepki vermeyen, tepkisiz, molla halk yığınları yaratmak hedefinde olduğunu anlamayan kaldı mı acaba?

Bu konuda fetullahın amerikanın hizmetkarı olduğunu belgeleriyle ortaya koyan Necip Hablemitoğlunun şehit edilişinide unutmadık..

Allah aşkına cevap verin. Türkiyenin parsel parsel satılmasına, Kıbrısın Ruma, Kuzey Irak'ın kürtlere verilmesine ve akp'nin tüm teslimiyetçi politikalarına tepki veren bir adet fetullahçı varmıdır bu ülkede?

[saygin]

INSAALLAH

[Muammer54]

Selamün Alüyküm
ALLAH herkeze, ALLAH (CC)yolunda,Hz.MUHAMMED(SAV)'in Sünnetine uygun sekilde yasamak nasip etsin.

Kardesim TURANTOPRAGI
Göstermis oldugun , Feytullah Gülen ve bilhassa NURCU Cemaatine olan saldirilara,tepkini anliyorum.

Ne yazikki,benimde gururla icinde bulundugum ÜLKÜCÜ Cemaat'in icinden cikan sözde ISLAMIYETI savunanlar gercekleri, yansitmalardan ayiramiyorlar.Ben böyle ÜLKÜCÜ leri bir baska yazimda AT GÖZLÜKLÜ ler diye söymedim ve genede söylüyorum.ALINDILAR.

Cünkü ISLAM'iyeti kendilerinden baskasi ne iyi yasiyor,ne uyguluyor,ne temsil ediyor nede savunuyor (kendi deyimleri ile).Hz.MUHAMMED(SAV)in
dediklerin dogrulugunda süphe yoktur.Bu kargasalilik olmazdi,eger 80 Yil önce bazi kisi ve kisiler 'DILDE ve DINDE' (Bu internet sayfasini ziyaret etmenizi tavsiyeederim

http://www.muellerscience.com/ESOTERIK/Freimaurer_Beruehmte/Beruehmte_Freimaurer_mit_Schweizern.htm

Reformlar yapmamis olsaydilar. 1950-1965 -70 Yillari arasinda yapilan ve halen devam eden ANTI ISLAM kampanyasinin getirmis oldugu sonuclar bunlar.

Sayin ALP-TUR Beyefendi 2005-05-15,20:54 Tarihli yazisinda belirtmis oldugu "abd parasıyla açtığı 500 küsür okulda Türk kimliği olmayan, tepkisiz, soysuz mollalar yetiştirilmeye çalışılmaktadır", bir cahilin laf olsun torba dolsun düsüncesi gibi, Küstahca Dini kuruluslara Hakaret ve Saldiri
diyerek cevapliyorum .

SAYGIN Beyefendinin " 2005-05-15, 22:22:10 " Tarihli yazisindaki belirtisinden (FETULLAH DENEN DUZANBAZIN GECMISUINI ITTEYUM ) Beyefendinin GÖRÜS ve TERBIYE acisinin ne kadar genis oldugunu gösteriyor.

Ülkücü Genclik herhalde 1970-1980 yillari arasinda vuku bulan terör olaylarini herhalde unuttular ,bizler ne kadar hakli idiysek, butür olaylara karismadikmi.

Sayin ALP-TUR a soruyorum, hangi KURAN KURSU TALEBESI, hangi NURCU TALEBESI , böyle terör olaylarina karisti.Hangi okullarda halen TERÖR havasi estiriliyor. AT GÖZLÜGÜNÜZÜ artik indirin.

Cok özür dilerim , fakat, sabah otlaga, Aksam ahira giden BOGA lar gibi (Boga diyorumki belki fazla alinmassiniz) kendinizi anlatiyorsunuz.

TURANTOPRAGI Kardesimiz anladigim kadar AZERBAYCAN da yasiyor,duygularini cok iyi anliyorum , cünkü bende ALMANYADA bulunuyorum,fakat türkiyedeki gecmis olaylari ve benim zamanim halen hatirlarimda .
Ne zaman ki ben bu cemaatlerinde icine girdim ,benim AT GÖZLÜGÜM olmadigi halde, Olaylara baska acidanda bakmaga basladim.
Biz birbirimizi böyle karsilikli suclamalarala islatirsak , camur atan cok olur.
Kimseye ve kimselere TERBIYESIZCE ASAGILAYICI kelimelerle hakaret etmiyelim.Yazilan her kelimenin , söylenen her sözün , ALLAH huzurunda hesabini verecegimizi unutmayalim.

Gerckci olalim.

ALLAH in Selami üzerinize olsun

[reisim25]

Türkiiye özel isimdir. "t"nin büyük yazılnası gereklidir.
Sizler Nurcuları veya Fetullahcıları savunacak başka platformlar arayın.
Cemaatten olmayanları "Müslüman saymama" huyunuzdan vazgeçin.
İslam olana "gayrimüslim gözüyle "bakanların imanlarının durumlarını gerçek dini alimlerden sorabilirsiniz.
Elhamdülillah Müslümanım ve gereklerini de yapmağa çalışıyorum.
Bir ara Adıyaman'a yöneldim. Şu anda gereklerini yapamıyorum ama gönlüm orada.
Orada hiçbir zaman sizin gibi siyasi münazara yapılmaz.
Sivas'lı İhramcı Baba'nın dediği gibi" Siyasetleri , siyaset yapmamaktır".

Siz nur cemaati ve Fetullah cemaatinin avukatlıklarını yapacağınıza yerinizde olsam, yazılan yazıları gerçekten okur ve düşünürüm.

[ilteris-kaan]

reisim25 ; sofi ;

Şeyhin büyük. devam et inşallah. Mevla muvaffak etsin

[yorukhasan]

ülkücü gardaşlarım bir konuya ilginizi çekmek isterim biz nur cemaatini tenkit edemeyiz biz fetullah cemaitini tenkit edebiliriz neden derseniz çünki nur cemaati ehli sünnet üzere yaşamaya çalışan bir cemaattir onun için zaten hoş fetullah hocada ben nur cemaatinden değilim diyor . zaten bu kadar fetullah hoca hakkında da yorum yapmaya gerek yok herşey ortadadır araştıran at gözlüğü takmayan bilir neyin ne olduğunu en yakın larından birisi papanın elini öpüyor ise kendiside öpüyordur en yakınlarından birisi papa hakkında mübarek diyo konuşuyor ise kendiside konuşuyordur
Allah (azze ve celle) akıl fikir versin herkese selam ve dua ile Allah (azze ve celleye) emanet olun s.a

[ozanhan]

istanbul ocak başkanı mafyadan ülkücü ülkücüden mafya olmaz dedi bir ekleme yapalım ülkücüden nurcu nurcudan ülkücü olmaz

Devletimizi baki bilyor devlet olarak görüyorsanız ordumuzu seviyor bu ülkenin askeriyiz diyorsanız fethullahcı olamazsınız devletimize göre fethullah bölücüdür vatan hainidir tarihe bakarsanız nur tarikatının başına gelenleri unutmayın bunların aksi bir durum varsa her türlü desteği gavurlardan alan fethullah efendi onların koynundan çıkar ülkesine gelir aslan gibi kendini savunur

Ya ülkücü olun ya nurcu tarafınızı belli edin ama hem ülkücüyüm hem nurcuyum demeyin ülkücülük nedir iyi araştırın ülkücü olmak için çalışın Başbuğumuz vefatı sırasında ülkücü olabildiysem ne mutlu bana dedi! bunuda unutmayın Türk büyükleri bizleri vatan haini tarikat şeyhleri din istismarcılarının peşinden gidelim diyemi bu kutlu davayı bıraktılar?

Sizler bunları tartışacağınıza vatana ne gibi faydalarım olur onu araştırın bu vatanın sorunları nelerdir onlara kafa yorun doğu sorunu,tarım ve hayvancılıkda gerileme,siyasi boşluk,sanayide düşüş,tekstilde kapanan tezgahlar, dış borçlar kültürümüzde yaşanan çöküntü bunlara çözüm getirin dinimizi bize bırakın herkesin günahı sevabı kendine Kuarnın ilk emri okudur okuyun fethullahdan dinleyin değildir.

kürtler ayaklanmaya doğru gitmekte buna çözüm bulun alevi sunni sağ sol şimdi dış güçlerin oyunu bu buna çözüm bulun...

Bu vatanı biz ülkücüler koruyacak bizler yüceltecez afganistanda ırakta filistindeki sudi arabistandaki suriyedeki dinciler fethulla kadar dincidir amerikan askeri geldimi çiçeklerle karşıladılar sudi arabistan kralı amerikanın kıçını yaladığı gibi fethullahda onu yapıyor ülkücünün derdi fethullah değildir vatandır vatanın sorunlarını çözmektir.

Allaha emanet olun...

[AltayDeniz]

Fetullah Gülen'in Türkçü değil ümmetçi olduğunu düşünüyorum. ABD ve Papa ile iyi ilişkileri vardır. Ve onlardan her türlü desteği almaktadır.

[turk_neferi]

fethullah gülen değil nurcu kardeşlerimi her zaman savunurum.cemaatin içinde olup ülkücü olan kardeşlerim var.fethullah gülen yaptıgı yanlışla bütün nurcuların üstüne camur sürdü.nurcuların bir yanlışını görmedimn bugüne kadar.
ben bugüne kadar hiç bir cemaate üye olmadım.hep objektif olarak baktım,izledim kim nasıl diye.her cemaatten tanıdıgım var.ama nur cemaatindekiler kadar milliyetçi olanı görmedim.