Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - perinçek topal
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
ozanhan
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Apr 16, 2004
İletiler: 40
Şehir: türkiye

İletiTarih: Cum Tem 01, 2005 10:07 am    ileti konusu: perinçek topal Alıntıyla Cevap Gönder

Bekaa Vadisi'ndeki PKK kampı, 1991... Vatan haini Doğu Perinçek, sözde kürtleri temsil ettiğini iddia eden Artin Agopyan ile beraber PKK eşkiya sürüsünü teftiş ve tebrik ederek Mehmetçiklerimize kurşun sıkan kanlı elleri sıkıyor... (O dönemde kürtçülüğün ve PKK'nın en büyük destekçilerinden biriydi, bu sebepten ötürü cezaevine girmişti.)



30 bin insanın katili bölücü terörist Abdullah Öcalan'ın DGM savcıları tarafından İmralı Cezaevi'nde alınan ifadelerindeki şu sözleri, Perinçek'in kimliğini en iyi şekilde gözler önüne seriyor:

"Doğu Perinçek'in 1991 yılında kampımıza geldiği ve benimle görüşmeler yaptığı doğrudur. Doğu Perinçek bana 'siz bu şekilde muvaffak olamazsınız, benim siyasi yapılanmam içinde yer almanız daha doğru olur' şeklinde telkinlerde bulunuyordu."

Vatan haini Perinçek, 1991 seçimleri öncesinde çeşitli yerlerde ve televizyonda yaptığı bu gibi konuşmalarda, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü aleyhine propaganda" suçu işlediği için Ankara 1 No'lu DGM'de hapis cezasına çarptırılmıştı. Daha sonra doğu ve güneydoğu illerindeki İşçi Partisi teşkilat binalarına PKK bayrağı ve Abdullah Öcalan'ın resmini astırmaktan hüküm giyerek bir kez daha hapis yattı...

Henüz birkaç sene öncesine kadar oy uğruna kürtçülükten medet uman, üstüne üstlük 30 bin kişinin katili bölücü terörist Abdullah Öcalan'a siyasi işbirliği dahi teklif eden vatan haini Perinçek, tüm bu çabalarına rağmen katıldığı tüm seçimlerde %0.2 (binde iki)'den yüksek alamayınca, çareyi taktik değiştirmekte bulup "ulusalcılık" diye adlandırdığı milliyetçilik maskesini takındı ama 3 Kasım seçimlerinde de ancak %0.5 (binde beş) oy kapabildi. 35 yıllık siyasi hayatı boyunca aldığı en yüksek oy budur; yani Türk Milleti gömlek değiştirir gibi fikir değiştiren bu ne idüğü belirsiz kişiyi kaale almadığını göstermektedir.

Dün maocu, kürtçü; bugün ise "ulusalcı" olan bir kişinin yarın başka birşey olmayacağının garantisi var mı?... Yok...

İleride Türkiye'de şartlar değişirse, başka bir akım yükselişe geçerse, Perinçek'in oraya transfer olacağını tahmin edebilmek için kâhin olmak gerekmiyor. Tüm hayatı bu şekilde geçmiş, günün şartlarına göre ideoloji değiştirmiştir.

Gelelim 12 Eylül öncesine... O dönemde Maocu olan Perinçek'e ait Aydınlık adlı paçavrada resimleri ve açık kimlikleri teşhir edilmek suretiyle hedef gösterildikleri için, dev-sol ve dev-yol mensubu kızıl köpekler tarafından şehit edilen subaylarımızı, polislerimizi ve gençlerimizi unutmadık. Perinçek ve yandaşlarının komünist rejimi tesis etmek amacıyla oluşturdukları terör örgütlerini ve bölücü - yıkıcı faaliyetlerde bulunmak için kurdukları siyasi partileri de unutmadıkDevrimci Subaylar Örgütü sanığı Devlete söven 40 yıl hapis cezası alan, cuntacı istihbarat uzantısı Doğu Perinçek'in iftiraları nasıl medyaya pompalandı? İşte Apo'ya kucak açan Doğu'nun çirkin yüzü..



Devrimci Subaylar Örgütü sanığı

Devlete söven 40 yıl hapis cezası alan, cuntacı istihbarat uzantısı Doğu Perinçek'in iftiraları nasıl medyaya pompalandı? İşte Apo'ya kucak açan Doğu'nun çirkin yüzü..

Perinçek, 1989 Ekim ve 1991 Nisan'ında PKK lideri Abdullah Öcalan'ı Suriye'de ziyaret ederek, onunla röportajlar yaptı. Bekaa Vadisi'ndeki PKK karargahında askeri törenle karşılandı. Şu sözler de aynı Perinçek'e ait: "Türk ve Kürt milliyetinden halkların serbest iradeleriyle, eşit olarak bir Demokratik Halk Cumhuriyeti içinde birleşmeleri hedefine yönelen bir politikayı benimsiyoruz."

Türkiye Komünist Partisi'nin mirasçısı

Perinçek'i daha iyi tanımak için onun 1971 muhtırasından sonra yakalanınca sıkıyönetim mahkemesine teslim edilmeden Ankara polisine verdiği 55 sayfalık ifadesine de bakmak gerekir. Perinçek, bu ifadesinin 3. sayfasında devrimci fikirleri benimseyişini şöyle anlatıyor: "1965 yılından itibaren artık kendimi sosyalist olarak görmeye başladım... Marksist Leninist bir teorik organ gerekliydi. 1968 Temmuz ayında bu dergiyi çıkarmaya karar verdik. Derginin adını AYDINLIK koymaya karar verdik. Türkiye proleteryasının gerçek ihtilalci hareketi, yani Türkiye Komünist Partisi'nin gerçek mirasçısı bizim hareketimizdir."

Devrim için silahlı ayaklanma

Perinçek, hedeflerindeki devrim için silahlı eylemlerin rolü konusunda da şunları söylüyor: Biz devrim yolu olarak silahlı mücadeleyi benimsediğimizden halkın azılı sınıf düşmanlarına karşı halkı seferber edecek eylem çizgisini benimseriz, bu konuda yukarıda söylediklerim dışında somut planlarımız olmamakla beraber ileride şiddet hareketleri, silahlı hareketler, sabotaj vs'ye girişebiliriz." Perinçek ve arkadaşları Türkiye'ye dışarıdan temin edilecek cephane ve silahları sokmak amacıyla 1970 Kasım'ında bir jip almayı planlamışlardı.

Genelkurmay'ın suç duyuruları

Genelkurmay Başkanlığı, 1997 başında Doğu Perinçek hakkında üç ayrı suç duyurusunda bulundu. Sabah gazetesinin 10 Ocak 1997 tarihli haberine göre suç duyurularının konusu şöyle: PKK kampını ziyaret edip manevi destek vermesi, Orgeneral Eşref Bitlis ve Binbaşı Ahmet Cem Ersever suikastlerinde Genelkurmay'a yönelttiği suçlamalar ve Genelkurmay'ı Susurluk olayları ile irtibatlandırma girişimleri. Perinçek'in, ele geçirdiği bazı gizli belgeleri Genelkurmay İstihbaratı'ndan aldığını söylemesi üzerine ise, Genelkurmay Genel Sekreterliği'nden 27 Aralık 1996 günü Anadolu Ajansı'na yapılan açıklamada, "Genelkurmay'ın bu tip kişilerle muhatap olması söz konusu değildir. Genelkurmay'ın bilgi verdiği makamlar bellidir. Gerçek dışı beyanlarına ciddi ve saygın kurumları dayanak olarak gösterme gayretleri yeni bir girişim değildir." denildi.

Genelkurmay'a göre Perinçek

Genelkurmay Başkanlığı, 1997 başında Doğu Perinçek hakkında üç ayrı suç duyurusunda bulundu. Sabah gazetesinin 10 Ocak 1997 tarihli haberine göre suç duyurularının konusu şöyle: PKK kampını ziyaret edip manevi destek vermesi, Orgeneral Eşref Bitlis ve Binbaşı Ahmet Cem Ersever suikastlerinde Genelkurmay'a yönelttiği suçlamalar ve Genelkurmay'ı Susurluk olayları ile irtibatlandırma girişimleri. Perinçek'in, ele geçirdiği bazı gizli belgeleri Genelkurmay İstihbaratı'ndan aldığını söylemesi üzerine ise, Genelkurmay Genel Sekreterliği'nden 27 Aralık 1996 günü AA'na yapılan açıklamada, "Genelkurmay'ın bu tip kişilerle muhatap olması söz konusu değildir. " denildi.

40 yıl hapis cezası aldı

1970'li yıllardan bu yana devlet düzenine karşı işlediği suçlardan dolayı birçok kez yargılanan ve toplam 40 yıl hapis cezası alıp uzun süre ceza evinde kalan Doğu Perinçek, 1985 yılında şartlı olarak tahliye edilmesinden sonra, aradan geçen 13 yıllık sürede de devlet düzenine karşı olan tavırlarını sürdürdü, "Devlet teröristtir." diyen Perinçek, Ankara DGM tarafından bir yıl iki ay hapis cezasına çarptırıldı. Devlet aleyhinde bir suç işlediği için 10 yıl siyasi yasaklı haline gelen Perinçek şimdi bu son cezasını çekmek üzere ceza evinde bulunuyor.

Silahlı kuvvetlere de sızdı

Perinçek, 1980'den önce Türkiye'de gerçekleştirmek istediği sosyalist devrim için, Türk Silahlı Kuvvetleri'ne de sızarak, subaylardan oluşan bir 'ASKERİ KOMİTE' kurdu. Bu sebeple Kara Kuvvetleri Devrimci Subaylar Örgütü davasında sanık olarak yargılanan Perinçek'in ifadesine göre bu komitenin görevi şöyleydi: "Hapishanedeki tutuklu devrimcileri kurtarmak amacıyla yine askeri komiteye proje hazırlama görevi verildi..." Kendi amaçları için Silahlı Kuvvetler'e sızan Perinçek'e göre Türk ordusu, Türkiye'deki hakim sınıfların baskı aracıdır.

Ona göre TC bir terör devleti

Devlet düzenini yıkmaya yönelik faaliyetlerinden dolayı bu kadar sabıkası olan Perinçek son hapis cezasını şu sözleri sebebiyle aldı: "Şimdi devlet en büyük terörist haline gelmiştir. Devlet illegalleşmiştir. Dağa adam kaldırıyor devlet kuvvetleri. Vedat Aydın... Sonra geliyor yolun kenarında kurşunluyor. Hilal Belediye Başkanı Yakup Kara'yı beş arkadaşıyla arkadan indiriyor, 100 metre ötede kurşunluyor devlet kuvvetleri... Can pazarına dönmüş Kürt illeri, can pazarına dönmüştür. Bakın elimde belgeler var. 'Yakala öldür' emirleri var..."

MİT'e göre Perinçek
1) Tarih: 2 Mart 1997
Yer: Dolmabahçe Sarayı
Toplantı: Meclis Susurluk Komisyonu
İfade veren: 22 yıllık MİT görevlisi Metin Günyol
"Turan Çağlar, bizi Doğu Perinçek denilen o sefile sattı. Aydınlık'a sattı bizi. Aydınlık da bizden tam altı arkadaşın resmini yayınladı... Bunların adreslerini ele geçirdi Emekli Sandığı'ndan ve bunların resimlerini, adreslerini vererek sattı. Dört ay içinde altı arkadaşımız öldürüldü. Bu sefil köpekle çalıştı o Turan Çağlar denen albay. Size çok önemli bir sır ifade ediliyor şu anda..."

Tarih: 26 Aralık 1996
Yer: TBMM
Toplantı: Meclis Susurluk Komisyonu

İfade veren: 33 yıllık MİT'çi Mehmet Eymür:
"Doğu Perinçek, tabii o belki bizim de ayıbımız bugüne kadar kimliğini çözememiş olmak, bir doğrunun etrafına yirmi tane de yalan ekleyip bir nevi provokatörlük, yani bizim istihbarat dilinde fabrikatörlük dediğimiz yalan haber yayan bir kişi. Maalesef yasal şeyden hep de kurtulmuştur ve bugüne kadar gelmiştir... Gördüğüm kadarıyla, bütün Türkiye'yi karıştıracak konular özel olarak hep Perinçek kanalıyla çıkmış ve onun tarafından da hep körüklenerek büyütülmüştür... Nereden besleniyor onu da iyi bulmak lazım Perinçek'in; bir yerlerden beslendiği muhakkak...



Vay Haşmet vay!

Haşmet Atahan

MİT'in anarşistler listesindeki Kemal kod adlı Haşmet Atahan'ın suç dosyası kabarık. İşte Türkiye'de bugüne kadar yürürlüğe konulan en kirli örtülü operasyonun aktörleri. 68'liler Vakfı Başkanı Haşmet Atahan'ın ipliğini pazara çıkarıyoruz. Medya plazaların iftiralara kaynak gösterdiği Atahan, Şam'da örgüt evinde ne yapıyordu?

Sivil Toplum Kuruluşları Birliği'nin sözcülüğünü yapan ve 68'liler Birliği Vakfı Başkanı olan Haşmet Atahan, Şam'da eski örgüt evindeki Kemal kod adlı terörist elbisesini bırakmış şimdi; televizyonların 'laik ve demokrasi' savunucusu kesilmiş. Onun önderliğini yaptığı sivil toplum kuruluşları da halkın bağrından çıkan bir insanı karalayabilmek için karteldeki yıllar önceki omuzdaşlarıyla işbirliği içinde. Şimdi toplumun sevgiyle kucakladığı bir insanın itibarını kendi seviyelerine indirebilmek için, gençlik yıllarında yaptığı gibi bombaya, silaha sarılmasa da iftiralarına kucak açan medya ile birlikte iğrenç senaryolarına malzeme oluşturmaya çalışıyorlar. İşte Ali Kırca'nın Siyaset Meydanı'na çıkardığı Haşmet Atahan'ın o maskesini indiriyoruz.

Aldıkaçtı'ya bomba koyanlardan

68'liler Birliği Vakfı Başkanı olan Haşmet Atahan, Sivil Toplum Kuruluşları Birliği'nin dönem sözcülüğünü yaptı. Hulki Cevizoğlu'nun programına Çağdaş Eğitim Vakfı Başkanı Gülseven Yaşer ile birlikte çıkan Atahan, 1950 Antalya doğumludur.

İstanbul Hukuk Fakültesi öğrencisi olan Haşmet Atahan, 1969'da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Orhan Aldıkaçtı'nın okul önündeki aracının altına bomba konulması olayının zanlılarındandı. 9 Ekim 1969'da Ankara'da açılarak adını Türkiye'de Devrimci Gençlik Federasyonu olarak değiştiren Fikir Kulüpleri Federasyonu Yönetim Kurulu'na seçildi. 1970 Mart ayında İstanbul Üniversitesi'nde meydana gelen olaylarda rol aldı. Dev-Gençli arkadaşları Kaşif Ongunyurt, Feridun Şakar, Kazmir Pamir ve Hasan Yazıcı ile birlikte Üniversite Yasası isimli 32 sayfalık metni hazırladı. 9 Haziran 1969 günü Üniversite Reform Kanunu çıkarılmadan Parlamento'nun tatile girmesini protesto eden eylemci grup içinde yer aldı ve eylem sonrasında çıkarıldığı mahkemece tutuklandı.

Görüldükleri yerde yakalanmaları...

İstanbul Üniversitesi Gümüşsuyu binasını karargah yaparak yaptığı eylemler sebebiyle 25 Eylül 1969'da yakalandı ve ertesi gün tutuklandı. Yine, 6 Nisan 1970 günü, Çapa Yüksek Öğretmen Okulu'ndan Okul Disiplin Kurulu kararıyla atılan ve bu okulda solcu öğrenciler tarafından okula sokulmayan 70 kadar öğrencinin İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Nazım Terzioğlu ile görüşmek üzere kampuse gelmeleri üzerine, 100-150 kişilik bir solcu öğrenci grubunun silahlı saldırısına uğradılar. Bu konuyla ilgili Emniyet tutanağında şöyle denilmektedir: "7 nisan tarihli bazı gazetelerde elinde silahlı olarak resmi görülen şahıslardan Yücel Özbek yakalanmış, yine bunlardan Mustafa İlker Gürkan ve Haşmet Atahan isimli öğrenciler teşhis edildiklerinden yakalanmalarına çalışılmaktadır."

15-16 Haziran 1970 tarihinde meydana gelen işçi olaylarının organizatörlerindendi. Bu sebeple, İhsan Memoğlu, Işıtan Gündüz, Adem Ercan, Erden Arkan, Sefer Güvenç, Hidayet Kaya ve Veysi Sarıözen, Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi tarafından tutuklandı, firarda olan Haşmet Atahan hakkında gıyabi tutuklama kararı çıktı. Bu olayda gıyaben tutuklanan diğer isimler ise şöyle: Erim Serkan, İlkay Alptekin, Mustafa İlker Gürkan, Mustafa Zülkadiroğlu, Yavuz Hakyemez, Enver Nalbantoğlu, Namık Kemal Boya, Metin Eşrefoğlu, Mehmet Sürücü, Faruk Kurtuluş, Barış Dervent, Şaban İba, Gökalp Eren, Osman Kurtoğlu, Münir Danışman, Hüseyin Gürbüz, Seyfullah Gündoğdu, Tali Mahmutoğlu.

Şam'da terörist kamplarında

"MİT'in İçişleri Bakanlığı'na gönderdiği 15 Aralık 1971 tarihli yazıda, "Şam ve Hame'de bulunan ve Sıkıyönetim Komutanlıkları'nca aranan Anarşistler" başlıklı yazıda, Şam'daki örgüt karargahında yer alanlardan birinin de Haşmet Atahan olduğu ve Kemal kod adını kullandığı belirtilmektedir." denildi.

İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığı'nın 2 Ağustos 1972 tarihli iddianamesi ile açılan davada 154 sanıktan biri de Haşmet Atahan'dı. Atahan ve arkadaşlarına yöneltilen 29 suçlama şöyleydi:
1. Sınıf egemenliğine dayalı bir devlet düzeni için kurulan örgütü sevk ve idare etmek,
2. Bu maksatla kurulan örgüte girmek,
3. Bu örgütün propagandasını yapmak,
4. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet,
5. Devlet memuruna görevi başında fiili taarruz ve hareket,
6. Devlet memuruna müessir fiilde bulunmak,
7. 6136 Sayılı Kanun'a muhalefet,
8. Patlayıcı madde taşımak ve bulundurmak,
9. Hükümetin, Meclis'in manevi şahsiyetini, devletin eskeri ve emniyet kuvvetlerini açıkça tahkir ve tezyif etmek,
10. Basın Kanunu'na muhalefet,
11. Yabancı bir hükümetle münasebetleri bozacak tarzda hasmane hareketlerde bulunmak ve bu suça teşvik etmek,
12. Ammeye ait binayı tahrip etmek,
13. Faili belirsiz surette adam öldürmek,
14. Faili belirsiz surette silahla adam yaralamak,
15. Görevli devlet memurunu öldürmeye tam teşebbüs,
16. Ölümle veya yaralamayla sonuçlanan kavgaya dahil olmak,
17. Bir işi yerine getirmesi için devlet memurunu silahla tehdit etmek,
18. Kanunun suç saydığı bir cürmü basın yoluyla açıkça övmek,
19. Bir suçun işlenmesini yayın yoluyla aleni olarak tahrik etmek,
20. Tehdit ve kötü muamele ile hürriyeti tahdit,
21. İdari bir heyetin, bu heyetin görevlilerinin, hükümet memurlarının görev yapmalarını engellemek amacıyla şiddet uygulamak,
22. Topluca nası ızrar (başkasının malını tahrip),
23. Müessir fiilde bulunmak (adam yaralamak),
24. Yetkili makamların emirlerine riayetsizlik,
25. Tedbirsizlik ve dikkatsizlikle yangına sebebiyet vermek,
26. Cürüm işleyenleri saklamak,
27. İstanbul Teknik Üniversitesi Senatosu'na yayın yoluyla tecavüz ve hakarette bulunmak,
28. Silah tehdidiyle gasp,
29. Bir devlet memuruna görevini icra ederken, cebir ve şiddet, tehdit ve silahla mukavemet etmek.

MİT Haşmet'i nasıl anlatıyor?
MİT'in İçişleri Bakanlığı'na gönderdiği 15 Aralık 1971 tarihli bir yazıda, "Şam ve Hame'de bulunan ve Sıkıyönetim Komutanlıkları'nca aranan Anarşistler" başlıklı yazıda şöyle denilmektedir:

"1. Türk Halk Kurtuluş Ordusu, Türk Halk Kurtuluş Cephesi gibi illegal örgütlere mensup şahıslardan DEVGENÇ Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü'nün Adnan, Münir Ramazan Aktolga'nın Hüseyin, Taner Kutlay'ın Abu Hol, Haşmet Atahan'ın Kemal, Mustafa Lütfi Kıyıcı'nın Osman ve yüzbaşı İlyas Aydın'ın Mithat takma isimleriyle faaliyet gösterdikleri haber alınmıştır.

2. Şam'da karargah olarak kullandıkları eve İstanbul Bölge Yürütme Kurulu Başkanı Ömer Güven'in de geldiği, içlerinden dört militanın 45 gün eğitim almak üzere kısa bir süre sonra ELFETİH'e gidecekleri öğrenilmiştir.

3. Hame'deki kampta 6 ve 12 kişiden müteşekkil iki grubun eğitim gördüğü, 6 kişilik grubu yüzbaşı İlyas Aydın'ın yönettiği, 12 kişilik grubu ise yine bir Türk'ün sevk ve idare ettiği duyulmuştur.

4. Anarşistler Türkiye ile zaman zaman haberleşmekte ve Şam'daki Türk sefareti ile temas imkanları aramaktadırlar."

Emniyet birimlerinin, Beşiktaş Emniyet Sandığı'nı soymak için iki arabayı gasp ederek şoförlerinin el ve ayaklarını bağlamak suretiyle eylemlere girişen militanları fotoğraflarıyla şematize ettiği örgüt hücresinde, Haşmet Atahan'ın resminin altında şu bilgi yer almaktadır: "Eylemlere katılır, bazı zamanlar hücrenin liderliğini yapar."

Haşmet Atahan'ın eşi Nuran Atahan, Aczmendi lideri Müslüm Gündüz ile birlikte basılan Fadime Şahin'in avukatlığını yaptı. Nuran Atahan, 16 Ocak 1997 tarihli Aktüel dergisinde, "Siz 68'li misiniz?" sorusuna şu cevabı verdi: Elbette devrimciydim, halen de devrimci demokratım. 68 69'da şimdiki eşimle tanıştım, çok atak bir insandı. 68 olayları içinde belirli isimlerden biriydi. Olaylar yüzünden sürekli gözaltına alınırdı.



Gerillacılıktan ateistliğe Faik Bulut

Faik Bulut

O da Perinçek'in Aydınlık'ından gelme.

FKÖ kamplarında kaldı. MOSSAD sorguladı ve 7 yıl hapis yattı. İlginç olanı, Türkiye'ye gelince FKÖ ile değil din, ordu, Alevi yazılarıyla dikkat çekti.

Gazete ve dergi haberlerini toplayıp "kitaplaştırması" ile tanınan Faik Bulut, gazeteci olarak adlandırılmasını gerektiren hiçbir özelliği olmamasına karşılık, 1950 öncesinden bu yana Türk basın dünyasından birçok ismin bile erişemeyeceği hızla 18 ayrı kitaba imza attı.

Bir kitabının biyografisinde, "1985'lerden itibaren basın alanında çalışmaya başladı ve çeşitli basın yayın organlarında muhabirlik, köşe yazarlığı yaptı" denilen Faik Bulut'un hangi gazetelerde muhabirlik ve köşe yazarlığı yaptığını bilen yok. Sadece, 1980'de İsrail'de 8 yıl tutuklu bulunduğu ceza evinden salıverilmesinden sonra geldiği Türkiye'de Doğu Perinçek yönetimindeki Aydınlık dergisinde yaptığı "üç aylık" muhabirliği biliniyor. Bu kadar kısır bir gazetecilik geçmişine rağmen Faik Bulut'un nasıl bu kadar "velut bir yazar" olup çıktığını anlamak için Bulut'un dramatik hayat hikayesine ve kitaplarının isimlerine bakmak gerekiyor.

Faik Bulut kimdir?

Faik Bulut 1950'de Kars'ta doğdu. Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Resim İş Bölümü öğrencisi iken okulu terk etti ve 1972'de Suriye üzerinden Lübnan'daki Filistin Kurtuluş Örgütü kamplarına katıldı. Kendisini anlatırken, "Deniz Gezmiş'lerin efsanesiyle büyüdüm, Dev-Genç çatısı içinde yer aldım, Aydınlık geleneği içinde yer aldım." diyerek referanslarını sergileyen Faik Bulut, İsrail askerlerinin bir operasyonuyla yaralı olarak ele geçirilip tutuklandı. İsrail'in FKÖ kampına yönelik 1973 operasyonu sırasında kampta bulunan ve aralarında Bora Gözen'in de bulunduğu 8 kişilik Aydınlıkçı grup operasyon sırasında öldürülürken beş kurşunla yaralanan Faik Bulut sağ olarak ele geçirildi. Ele geçirilen Bulut MOSSAD tarafından 20 gün sorgulandıktan sonra İsrail yargı organları tarafından hapis cezasına çarptırıldı ve 1980'e kadar ceza evinde kaldı. Bulut 7 yıl 2 ay İsrail'de tutuklu kaldı.

Orduyla hesaplaşmaya çağrı

Filistinlilerin saflarında İsrail askerlerine karşı çarpışmak için Lübnan'daki kamplara giden Faik Bulut'un 1980'den sonra Türkiye'ye dönmesinden sonra yazdığı 18 kitaba bakıldığında, Bulut'un "özgürlük özlemleri" yerine Türkiye'de "istikrarsızlık ve iç savaş kışkırtıcılığı"na yönelik özlemleri dikkat çekiyor. Örneğin Bulut, "Ordu ve Din" kitabının ön sözünde şunları yazıyor: "Türkiye, başta Kürtler olarak, Aleviler, İslamcılar, demokratlar, sosyalistler, egemen sınıflar ve ordu; hem kendi içinde, hem de birbirileriyle hesaplaşma macerasına giriyor. Kürtler ile devlet (ve ordu), İslamcılar ile devlet (ve ordu), sosyalistler ile devlet (ve ordu), emekçiler ile devlet (ve ordu) karşı karşıya gelmiş durumda. Kürtler ile devlet arasındaki ilişkide hakim unsur silah yani savaş var. Taraflar çarpışıyor, habire kan dökülüyor. İslamcılar ile devlet arasındaki ilişki henüz sıcak çatışma zeminine oturmuş değil, belki bu yöne doğru bir kayış gözleniyordur. Bununla birlikte Türkiye toplumu kendi iç çelişkilerini ve iç hesaplaşmasını yapmaksızın demokratikleşme meselesini çözemez."

"Kürtleri, İslamcıları, sosyalistleri ve emekçileri Türk ordusu ile hesaplaşmaya çağırıp iç savaş çığırtkanlığı yapan" Faik Bulut, Alevi kesimin de bu çatışmalara dahil olması için "Ali'siz Alevilik" kitabında "provokatörlüğünü" en ileri düzeye çıkararak şu cümleleri kullanıyor: "Hz. Ali kafirlerin kafasını kesiyordu. Halbuki o kesilen kafalar bugünkü Alevilerin ata dedeleriydi. Aleviliği Hz. Ali'ye bağladığınız oranda şiddeti de kabul edersiniz... Sünnilerin Alevilere yaptıklarını yapacaklarına, yani keseceklerine inanıyorum."

Aleviler Sünnileri kesecek

"Aleviler, Sünnileri kesecek" diyen Faik Bulut'a cevap veren Alevi kesimin önde gelen isimleri onun içinde bulunduğu cehaletin yanı sıra, bu sözleriyle hangi karanlık çevrelerin sözcülüğünü üstlendiğine de bakılması gerektiğine işaret ettiler. Prof. İzzettin Doğan, Bulut için, "Büyük bir yanlış, daha doğrusu cehl içinde demektir. Çünkü Hz. Ali'siz ne Alevilik ne İslam düşünülebilir. Aleviliğin A'sını bilmiyor demek." Kendisi Aleviolmamasına rağmen, "ateist" olduğunu açıkça söylemesine rağmen, tarihi ve İslami gerçeklerle bağdaşmayan bir kitap yazan Bulut'un, "Alevi-Sünni savaşı" özlemine dikkat çekiliyor.



Sahte İslamcı yazarın portresi

İsmail Nacar

1952 Malatya Akçadağ doğumlu olan İsmail Nacar, Malatya Turan Emeksiz Lisesi ikinci sınıf ögrencisi iken "Sahte Kahraman Atatürk" başlığıyla bir kompozisyon yazması üzerine tasdikname ile okuldan uzaklaştırıldı.

1969 yılında, Turan Emeksiz Lisesi'nde Hüseyin Kemal Abbas isimli öğretmenin cinsel organının kesilmesi olayına ismi karıştı, bu olayla ilgili olarak Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan haberlerde ismi geçti. Bu olaylardan sonra Elazığ Lisesi'ne kaydını yaptıran Nacar, ülkücü çevrelerle ve Milli Türk Talebe Birliği çevreleri ile ilişkiler kurdu.Bu sebeple Malatya Ülkü Ocağı'nı kendisinin kurduğunu iddia etmekte, bir yıl ülkücülerin komando kamplarında ve MHP'nin içinde kaldığını söylemektedir. Nacar'ın bu sıralarda Vehhabi kökenli Esat Keşoğlu ile de yakın ilişki kurduğu, İlim Yayma'nın yurdundan ayrılmasından sonra Vehhabilerle kaldığı belirtiliyor. Diploma kayıtları ile ilgili net bilgiler olmamasına karşılık 1979 yılında Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi'ni bitirdiğini ileri sürüyor. Bazı basın organları tarafından son dönemlerde "İslamcı yazar" yakıştırmasıyla zaman zaman gündeme getirilen İsmail Nacar'ın, Ankara'ya gelmesinden sonra, Hizbü Tahrir örgütünün faaliyetlerine katıldığına yönelik güvenlik birimlerinde bilgiler bulunuyor. 1982 yılından itibaren Yeni Atılım dergisini çıkarmaya başladı. Bu dönemde Humeyni'nin Ankara büyükelçisi olarak atadığı Prof. İçtihadi ile iyi ilişkiler kurdu. Prof. İçtihadi, Nacar'ı bir süre İran elçiliğinde istihdam etti. Nacar, 1982'de İran devriminin yıl dönümüne davet edildi. Prof. İçtihadi'nin İran yönetimi ile arasının açılması ve İran'a dönmeyerek Türkiye'de kalması üzerine, Nacar İçtihadi ikilisi birlikte ticarete girdiler ve iyi paralar kazandılar. Hizbü Tahrir örgütünden ihraç edilen Nacar'ın, Malatya yöresinde faaliyet gösteren Vehhabilerle temasları devam etti. Nacar, 1988 yılı başından itibaren de yeni bir siyasi parti kurma girişimlerinde bulundu.

Apo ile telefonla irtibat kurdu

1993 yılında CHP eski milletvekili Mikail İlçin ile birlikte PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşmek için de girişim yaptı. Nacar bu kararını 30 Ekim 1993 tarihinde DEP Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısı ile açıkladı. Ancak Suriye ve Lübnan vize vermeyince Nacar ve İlkin, Bekaa'ya gidemediler. Nacar, 1993 yazında Öcalan ile bu temas arayışı sırasında Özgür Ülke gazetesi ile de bir söyleşi yaptı ve Öcalan ile dolaylı bağlantı kurdu. İsmail Nacar, PKK'nın 1995 sonunda ilan ettiği ateşkes öncesinde Apo ile telefon görüşmeleri yaptı.

Norveç'in Oslo kentindeki Kürt konferansına ve ardından Diyarbakır'da düzenlenen "Demokrasi kurultayı"na da katılan Nacar, Nuriye Akman'ın, "MİT'le hiç bağlantınız oldu mu?" sorusuna şu cevabı verdi: "Hayır. Benim için MİT'le çalışmak bir şereftir. Benim devlete bir saatlik bir çalışmışlığım yok. MİT'in de başım üzerinde yeri vardır. Gerçekten de işlerine yarardım, çalışsaydım. Şimdi bir çağrıda bulunayım, hakikaten ihtiyaç duyuyorlarsa çalışırım."
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
ALP-TUR
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Apr 14, 2005
İletiler: 277

İletiTarih: Cum Tem 01, 2005 10:07 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Perinçekten nefret ederiz, sevmeyiz ama bir insanın özürü ile alay etmeyelim. Burada ülkücü kardeşlerimiz var, belki onların içinde de bacağı topal olan vardır.

Perinçeğin dönek karakterini eleştirelim ama bacağı ile alay etmek Türklüğe yakışmaz..
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Pts Tem 04, 2005 10:21 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Protestan Kiliseler Birliği: Perinçek, bizi destekledi


İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek hakkında Protestan Kiliseler Birliği Basın Sözcüsü İsa Karataş ilginç iddialarda bulundu.

Karataş, Perinçek’in misyonerlik çalışmalarını özellikle 1980 ve 90’lı yıllarda ‘samimi bir şekilde’ desteklediğini söyledi. İP Genel Başkanı’nın yayın yönetmeni olduğu Yüzyıl ve İkibine Doğru dergilerinde birçok yazısının yayımlandığını hatırlatan Basın Sözcüsü, “Perinçek, yazılarımı abartarak yayınlıyordu. ‘Ne zaman başınız sıkışsa bana gelin.’ demişti. Şimdi bize karşı. Buna anlam veremiyorum.” dedi. Perinçek’in dergilerinde Protestan misyonerlerin çalışmalarını anlatan yazı dizileri, ücretsiz İncil ilanları da bulunduğuna işaret eden Karataş, ilişkilerin 1995’e kadar iyi bir seyir takip ettiğini anlattı. İşçi Partisi lideri ise misyonerlere destek iddialarını yalanladı: “Bunlara her zaman karşı çıktım.”

İsa Karataş, Perinçek’in misyonerlik karşıtı ifadelerinin geçmişiyle çeliştiğini vurguluyor. İP Genel Başkanı ile samimi havada geçen birçok görüşme yaptığını vurgulayan Protestan Kiliseler Birliği Basın Sözcüsü, şöyle devam ediyor: “Perinçek’le özellikle İkibine Doğru döneminde birçok kez görüştüm. Yazı vermek için Cağaloğlu’na dergiye gittiğimde Perinçek oradaysa randevusuz görüşüyordum. Gayet samimi davranıyordu. O anki duygularında samimiyetsizlik olduğunu düşünmüyorum.”

İP liderinin son yıllardaki yayın politikasının geçmişiyle çeliştiğini belirten Karataş, Yüzyıl ve İkibine Doğru dergilerinde “Hıristiyanlık propagandası yasak mı?” ve “Bir Hıristiyan’dan Bilim Araştırma Vakfı’na yanıt” gibi birçok yazısının yayınlandığını ifade ediyor. Karataş, İP Genel Başkanı’nın bunlarla da kalmayarak ücretsiz İncil ilanları yayımladığını da kaydediyor. Perinçek’in dergilerinde yayınlanan ve birçoğu İsa Karataş tarafından hazırlanan yazı dizilerinden biri de Yüzyıl dergisinin 2 Aralık 1990 tarihli sayısında Gedikpaşa Protestan Kilisesi’ni tanıtan haber dosya. Bu kilisedeki Protestanlığa geçen Kürt vatandaşlarla yapılan röportajlarda şu ifadelere yer verilmiş: “Diyarbakırlı, Siirtli Kürt Protestanlar. İstanbul’da iki tane Ermeni Protestan Kilisesi var. Diğeri Beyoğlu’nda. Ama en çeşitli topluluk, Gedikpaşa’dakine geliyor. Ermeni, İranlı, Süryani eskiden de gelirmiş. Kürt ve Türk Protestanlar, 86-87’den bu yana gelmeye başlamışlar. Ayinden sonra bazıları kendi aralarında Kürtçe konuşuyor. Sorduğumuzda, Süryani ya da Ermeni olduklarını söylüyorlar. Dört Protestan Kürt’le görüşüyoruz. Önce kimliğimizi soruyorlar. Yüzyıl kartını görmek rahatlatıyor onları. Kimi altı yıldır, kimi üç, kimi de kendini bildi bileli Hıristiyan’mış. Diyarbakırlı Bedri, altı yıl öncesine dek düzenli olarak camiye gidermiş. Ama her namaz sonrası, ruhunu korku doldururmuş. Protestanlığı seçmiş. Ana-babası namazında niyazında, dini bütün Müslüman kimselermiş. Diyarbakır’a gitmiyormuş. Hem bu yüzden hem de ‘Orada kavga var, polis var’ diye.”

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ise İsa Karataş’ın iddialarının doğru olmadığını ve misyoner faaliyetlerine her zaman karşı çıktığını söyledi. Karataş’la birkaç kez görüştüğünü iddia eden Perinçek, dergilerinde İncil ilanlarının yayınlandığını ise doğruladı. İP Genel Başkanı bu ilanlardan 6 kat fazla ücret aldıklarını ileri sürdü. Dergilerdeki PKK’lılar için verilen taziye ilanları konusunda Perinçek, “Amerikan HB ve diğer sigaraların da reklamlarını aldık. Reklam servisimiz taziye ilanlarını yayınlarken biraz dikkatsiz davranmış olabilir.” dedi.

Perinçek’in dergileri PKK’lılar için verilen taziye ilanlarıyla dolu

1990’lı yıllarda yayın yapan Yüzyıl ve İkibine Doğru dergilerinin neredeyse bütün sayılarında ücretsiz İncil ilanları yayınlanmış. Perinçek’in PKK elebaşısı Öcalan’ı ziyaretini yazdığı 14 Nisan 1991, 23 Aralık 1990, 28 Nisan 1991, 12 Mayıs 1991 ve 2 Haziran 1991, 19 Mayıs 1991 gibi Yüzyıl ve İkibine Doğru dergilerinin hemen hemen bütün sayılarında ücretsiz İncil ilanları yer almış. İlanlarda geçen ifadeler ise şöyle: “İncil’i hiç okudunuz mu? İsa Mesih’in tarihsel yaşamı ve öğretileri hakkında bilgi edinmek isterseniz bize yazınız. Kitaplarımız bedava.’ Yüzyıl ve İkibine Doğru dergilerinde, çatışmalarda ölü ele geçirilen PKK’lılar için verilen taziyeler, Mehdi Zana’nın anıları, Turan Dursun ve Faik Bulut’un kitaplarının tanıtım ilanları da geniş bir şekilde yer almış. Mayıs 1991’de Pazarcık’ta ölü ele geçirilen Naci Donat için yayınlanan taziye ilanında şu ifadeler yer alıyor: “Ey zulümlerin ortasında perçinleşen kardeşlik. Varsın dağlasın yuvamızı karanlığın bekçileri. Yine dağlar başında olacağız her şafak atışında.”


Kaynak; Ulkucu.org
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1