Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - "NURSULTAN NAZARBAYEV-TÜRKLER BİRLEŞMELİ"
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: 1, 2  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 2 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
oguz_kagan87
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: May 24, 2005
İletiler: 9
Şehir: AKSARAY-TÜRKİYE

İletiTarih: Pzr Tem 17, 2005 10:16 am    ileti konusu: "NURSULTAN NAZARBAYEV-TÜRKLER BİRLEŞMELİ" Alıntıyla Cevap Gönder

SELAMÜN ALEYKÜM KARDEŞLERİM.
KAZAKİSTAN DEVLET BAŞKANİ NAZERBAYEV BİR SÜRE ÖNCE ORTA ASYA TÜRK TOPLULUĞUNUN KURULMASİNİ TEKLİF ETMİŞTİ.BU ÇOK GÜZEL BİR GELİŞME.AYRİCA BU TEKLİFİN TÜRKİYE DİŞİNDAN BİR TÜRK İLİ'İNDEN GELMESİ SEVİNDİRİCİ BİR GELİŞME.

NAZARBAYEV KİSACA "TURAN BİRLİĞİ"NİN OLMASİNİ TEKLİF ETMİŞTİR.BU ÇAĞRİYA KULAK VERİLMELİDİR.ANCAK TÜRK DEVLET ADAMLARİNİN ASALAKÇA DAVRANİŞLARİ YÜZÜNDEN BU HEDEF GERÇEKLEŞTİRİLEMEMİŞTİR.
ÖYLEKİ NAHÇİVAN TÜRKİYE'YE KATİLMAYİ İSTEDİĞİNDE BU TEKLİF RED EDİLMİŞTİR.AZARBAYCAN İLE TÜRKİYE'NİN BİRLEŞMESİ İKİ DUDAK ARASİNDAN ÇİKACAK BİR SÖZE BAKARKEN DEVLET ADAMLARİNİN ASALAKLİĞİ YÜZÜNDEN OLMAMİŞTİR.
TURGUT ÖZAL KÜRTLERE VERDİĞİ DESTEĞİN, HARCADİĞİ ÇABANİN %1'İNİ TÜRKLERİN BİRLEŞMESİ İÇİN HARCASAYDİ BUGÜN "TÜRKİSTAN" KURULMUŞ OLURDU.ANCAK BİRAK ÇABAYİ ÖZAL TÜRKİYE'NİN BÖLÜNMESİNE YOL AÇACAK FEDERASYON TARTİŞMALARİNA BİLE DESTEK VERMİŞTİR.
TALABANİ VE BARZANİ'NİN MANEVİ BABASİ OLMUŞTUR :)))))).

BAŞTADA SÖYLEDİĞİM GİBİ KAZAKİSTAN TÜRK CUMHURİYETİ BAŞKANİ SAYİN NAZARBAYEV'İN SÖZLERİNE KULAK VERİLMELİ.BU SÖZLER ÇOK İYİ GÜZEL VE DİKKATE DEĞER SÖZLER.

BURADA EN BÜYÜK GÖREV BİZE YANİ MİLLİYETÇİLERE DÜŞÜYOR.BİZDE ÇABA GÖSTEREK BU TEKLİFE DESTEK VERMELİYİZ.MADDİ VEYA MANEVİ HER TÜRLÜ DESTEĞİ ESİRGEMEMELİYİZ.

BİR DEVLET ALTİNDA BİRLEŞMESEK BİLE "BİR GRUP BİRLİK TEŞKİLAT ALTİNDA BİRLEŞMELİYİZ.BU TÜRKİSTAN BİRLİĞİ DE OLABİLİR ORTA ASYA BİRLİĞİDE O9LABİLİR.İSİM ÖNEMLİ DEĞİL.ÖNEMLİ OLAN NAZARBAYEV'İNDE DEDİĞİ GİBİ BİR BİRLİK ALTİNDA TOPLANMAMİZ.

SÖZLERİMİE SON VERİRKEN BİR TÜRK EVLADİ VE NEFERİ OLARAK HEPİNİZİ SELAMLARİM.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
NE MUTLU Kİ TÜRKÜM.DAMARLARİMDA TÜRK KANİ DOLAŞİYOR.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
reisim25
Özel Üye
Özel Üye



Kayıt: Mar 25, 2005
İletiler: 779
Şehir: TR

İletiTarih: Pzr Tem 17, 2005 5:55 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Kıralım zincirleri, kurarız o zaman Allah'ın izniyle TURAN'I.

Turan kurulmasın diye veya teklif edilmesine bile dayanamıyorlar.

Türklerdeki TURAN aşkına kederlenen insanlar bilmezlermi ki TURAN Türk'ün dünyaya yeniden egemen olması demektir.

Türk TURAN kurulmadıkça rahat yüzü görmeyecek.

Bizim hastalığımız aslında bölünme hastalığı. Dış tahriklerde olunca o zaman TURAN çıkmaza giriyor ve gecikiyor.

Başımıza gelen hükümet eden rey sahibi olanlar ya "Türkümsü" yada "Türksü". "Türki" gibi, Türksümcülerle de bu dava yürümez.
Yürümesi için gerçek TÜRK olmak gerekir.

Başımızda ki Türkümsüler bir defa Azarbaycan'a ziyaret yaptılar. Başka da duymadım.

Özal da bu memleket için hayırlı rüya görmüş değildir.
Bölücülere yürek verenlerin bvaşında hep Türkümsü veya Türksü ler olmuşlardır.

Türkiyeyi TÜRK yönetmelidir.
TURAN, TÜRKLERİN sırtında kurulacak ve yükselecektir.

Onlar istemesede...

TURAN TÜRKLERİN ANA YURDUDUR.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
mbd
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jul 16, 2005
İletiler: 13
Şehir: Turan

İletiTarih: Pzr Tem 17, 2005 10:04 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Turan elbette kurulacaktır ama bu o kadar kolay bi iş değil.Ülkücü Harekete büyük görev düşüyor
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM
CANVEREN
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: May 14, 2003
İletiler: 12
Şehir: TÜRKİYE/ANKARA

İletiTarih: Pts Tem 18, 2005 6:41 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Arkadaşlar Turan kurulamaz. Atatürk de Turan'a gönül verememiştir. Ancak; onlarla çok çok çok sıkı işbirliğ-i yapmalıyız ve Karabağ Türklerini kurtarmalıyız.




İslam ümmetindenim, Batı medeniyetindenim, TÜRK MİLLETİNDENİM...


ZİYA GÖKALP
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Pts Tem 18, 2005 10:29 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

CANVEREN demiş ki:
Arkadaşlar Turan kurulamaz. Atatürk de Turan'a gönül verememiştir. Ancak; onlarla çok çok çok sıkı işbirliğ-i yapmalıyız ve Karabağ Türklerini kurtarmalıyız.



Eger sen istiyorsan o bir hayal degildir. Ama daha basinda olmaz, yapamayiz gibilerinden bosluk birakirsak tabiki kurulmaz. Önce istemeli ve hedefe kilitlenmeli.

Basbug´umuzu Basbug yapan; digerleri duvara carpinca geri dönerlerken, Basbug´un kafasi ile duvari delmesi.

Hedef TURAN
Rehber KUR`AN


Allah Türk´ü korusun ve yüceltsin.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
ceyhanli
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Jul 19, 2005
İletiler: 174
Şehir: -

İletiTarih: Sal Tem 19, 2005 4:43 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Ziya Gokalp'in anlattigi dogrultuda bakarsak; Nazarbayev'in teklifi zordur, gerceklesebilme acisindan, ama bence; once dil birligi saglayici calismalara baslamali tum orta asya turk cumhuriyetleri ve de Turkiye cumhuriyeti devleti olarak biz tabiki....

eger tum Turkler yeniden dilbirligini saglayabilirlerse, o zaman aslinda Turan gerceklesmistir....hemde Ziya Gokalp'in anlattigi buyuk-Turan gerceklesmistir....

bence yeniden saglanan dilbirliginden sonra...hem Turklerin Turan inanci dahada guclenecek, hemde Turanciligi benimseyen ve dogru bulan Turklerin adedi artacaktir....

ayni Bayrak altinda tek devlet yapisinda birlesmek daha uzak bir hedeftir diye bakiyorum....dilbirliginden sonra, ekonomik sahada isbirligi dahada hizlanir....sonra askeri sahada ve daha baska bircok sahada isbirligi yapabiliriz....

Sn. Nazarbayev'in teklifi cok guzel olmakla beraber aslinda gec bile kaldigi bir tekliftir....Rusya ve Cin ittifaki ve hatta bu ikisinin yaninda yeralabilecek olan Hindistan ve dahada ileri gidecek olursak Iran'la birlikte Turan ulkumuz tamamen tehlikeye girer....bu olusacak yeni kutubun dunyanin basina orecegi coraplar sanmayin gonuldaslar, Amerika'dan asagi kalir olsun....o ittifak kurulmadan ve tamamen hayata gecmeden bence Turan ulkumuze varacagimiz calismalarin, tum turk dunyasinda hizlanmasi lazim....

bu konuyu forumda incelememizi saglayan ve bizi yazilariyla aydinlatan gonuldaslara tesekkurler....
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM YIM MSNM ICQ
mbd88
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jul 20, 2005
İletiler: 7

İletiTarih: Çar Tem 20, 2005 4:50 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Bence dil büyük bir sorun değil.AB'de birbirini hiç anlamayan insanlar toplanıyor.Norveçliyle Yunan nasıl anlasın ki birbirini?Ama bizim aramızda ufak farklar var.Yine de bir Azeri'nin bir Türkmen'in ne dediğini anlarız.Tek sorun yeterince istemek...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
ceyhanli
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Jul 19, 2005
İletiler: 174
Şehir: -

İletiTarih: Çar Tem 20, 2005 6:01 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

kardas hic Ab ile Turan birligi bir tutulurmu..?

dil sorun degil diyorsun, azeriler haric birazda ozbeklerle, onun haricinde hangi turklerle konusabilecen...?

iki turk turani aralarinda ingilizce konusarakmi kuracak..?
yada turan kurulunca resmi dil ingilizcemi olacak..?

dil birligi, millet olmaninda, devlet olmaninda bas sartidir...

AB birligini kuran, anglo-saksan, cermen nebilim vikinglerle, turan birligini kiyaslaman bile abes be kardas...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et AIM YIM MSNM ICQ
zafergizlenci
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: May 04, 2005
İletiler: 53
Şehir: KOZAN

İletiTarih: Çar Tem 20, 2005 7:38 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Arkadaşlar Turan Ülküsü gerçekleşmesi o kAdar kolay bir şey değil ama adı ve onun için yapılan mücadele Türk ve Turan düşmanlarını korkutmaya yeter .Turan Ülküsünün gerçekleşeceğinden şüphem yoktur ama ben bunu göremesemde TURAN VE KUR-AN için yaptığım mücadele benim bu dünyadan gözlerimi büyük bir huzur içinde yumarak ayrılmama vesile olacaktır.

Dil birliği meselesine gelince bence bu davada en önemli şey budur ama bana göre önce atalarımızın üç farklı dönemde yazdıkları eserleri inceleyip bugünkü Türkçemize çevirerek analizlerini yapıp nesillerimize en iyi şekilde anlatmamız gerekmektedir ki o nesiller de bu eserleri Turan Ellerine taşıyacak Türkçe Bayraktarı olsunlar .

Üç farklı dönemden kastım

1) İslamiyet öncesi dönemde yazılan eserlerimiz ve o dönemde kullandığımız yazı ve konuşma dili
2) İslamiyetin kabulünden sonra kullanılan yazı dili ve konuşma dilimize giren yabancı kelimeler
3) Cumhuriyet dönemi yazı dilimiz ve dilimize giren yabancı kelimeler

Özetle bizim dil birliğini sağlamamız bu evreleri tek bir çatı altında toplayıp nesilerimize aktarmamızdır


TURAN HAREKETİ BÜYÜK BİR NESİL HAREKETİDİR BUNUN YEGANE TEMSİLCİLERİDE TÜRK İSLAM ÜLKÜCÜLERİDİR


DİLDE FİKİRDE İŞTE BİRLİK

RABBİM YARDIMCIMIZ OLSUN
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
cengizhan_333
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jun 01, 2004
İletiler: 472
Şehir: Türk´ün oldugu her yerden

İletiTarih: Çar Tem 20, 2005 10:43 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

ALLAH BİZE O GÜNLERİDE GÖSTERECEKTİR ELBET ÜLKÜDAŞLARIM HER TÜRK BUNU HEDEFLEYİP YAŞADIKTAN SONRA ELBET GERÇEKLEŞİR.
YARABBİM TÜRKLÜGÜ YENİDEN HÜKÜM SÜRECEGİ BAYRAMLARA ERİŞTİR.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
zafergizlenci
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: May 04, 2005
İletiler: 53
Şehir: KOZAN

İletiTarih: Çar Tem 20, 2005 12:23 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Kaşgarlı Mahmud
İlk Türk dil bilgini. Hayâtı hakkında bilinenler pek azdır. Ortaya koyduğu eserleri ile Türk diline büyük hizmet etmiştir. On birinci yüzyılda Karahanlılar Devletinde yetişmiştir. Keşf-üz-Zünûn’da adı Mahmûd bin Hüseyin bin Muhammed olarak geçmektedir. Meşhur eseri Dîvânü Lügati’t-Türk’tür. Kaşgarlı Mahmûd, nesepçe yüksek bir âileye mensuptur. Kendi rivâyetine göre babası Barsaganlı bir beydir. Dîvân’ını Halîfe Ebü’l-Kâsım Abdullah bin Muhammedü’l-Muktedi bi-Emrillah’a 1072 yılında sunmuştur. 1071-1077 târihleri arasında Bağdat’ta bulunmuş, Türk dil ve kültürünün Arap dünyâsına tanıtılmasında büyük rol oynamıştır. Buradan hareketle Kaşgarlı Mahmûd’un 1025 yıllarında doğup, 1090 yıllarında öldüğünü ve 11. yüzyılın ilk üç çeyreğini yaşadığı sanılmaktadır.
Çağının İbni Fadlan, Gerdîzî, Tâhir Mervezî, Muhammed Avfî, Beyhakî gibi önde gelen ve Türk hayat ve cemiyetleri üzerine eğilen İslâm âlim ve seyyâhları yanında, Kaşgarlı Mahmûd, mensubu bulunduğu milletin içtimâî ve kültür hayatına eğilmiş, bu uğurda Türk illerini adım adım dolaşmıştır. Zâten devrinde Müslümanlığı kabul eden ve ilk Türk devleti olan Karahanlılar, Türkçe'yi devletin resmî dili hâline getirmişlerdir. Onun bu başarılarında devletin de yardımcı olması ve bu gibi kültür teşebbüslerini desteklemesi rol oynamıştır. Gerçekten hükümdarlara sunulan eserler bu devirde îtibâr görmüş ve müellifler taltif edilmiştir.

Türk dili, İslâmî sâhaya bu devirde devlet dili olarak girmiştir. Türkçe, bu devirde malzeme ve kültür sâhasında gelişmiş bir edebiyata sâhiptir. Fakat, bu malzeme, halkın içinde yaşadığından dağınık ve toplanmaya muhtaçtı. Bilhassa sözlü edebiyatın kaydedilip yazıya geçirilmesi, Türkçe'nin incelenmesi ve Türk kültür seviyesinin bilinip değerlendirilmesi kaçınılmaz bir mecburiyet olmuştu. Bu hususların gerçekleşmesi sayesinde Türkçe varlığını ve devamlılığını sürdürebilecek ve geniş bir sahaya yayılmış bulunan Türk dünyâsı bir dil ile konuşup yazabilecekti. Türkçe'nin ufkuna bu devirde doğan iki kişiden biri Kaşgarlı Mahmûd, diğeri ise Balasagunlu (Kuzordulu) Yûsuf’tur. Her ikisi de ortaya koydukları eserleri ile, Türk dil birliğinin asırlarca devam etmesinde mühim rol oynamışlardır. Kaşgarlı Mahmûd, Türk dil ve kültürünü, Arap muhitine aşılamak ve tanıtmak gâyesi gütmüştür.

Kaşgarlı Mahmûd, filolog, etnograf, ilk Türk haritacısı ve toponimistidir. Dîvân-ı Lügati’t-Türk adlı eserinde, yaşadığı devirdeki Türk illerinin ve boylarının ağızlarını canlı olarak tespit etmiştir. Böylece, Türk kültür ve geleneklerine âit malzemeyi toplamış ve anonim malzemenin kaybolmasına mâni olmuştur. Bu şekilde, Türk dilinin zenginliğini, Arap ve Fars dilleri yanındaki değerini ispata çalışmıştır. Hattâ, Kitâbu Cevâhirü’n-Nahvi Lügati’t-Türk adlı gramerini, Türkçe'yi Araplara öğretmek gâyesi ile kaleme almıştır. Bu şekilde o, Türk dil ve kültürünün yükseliş ve gelişmesinde büyük rol oynamıştır. Yalnız Kaşgarlı Mahmûd, eserini meydana getirirken, Türk illerini, Müslüman obalarını, bozkırlarını birer birer dolaşmış, Türk diline ve kültürüne âit bulduğu malzemeyi büyük bir titizlikle incelemiş ve eserine almıştır. Zâten o, Türklerin hemen bütün illerini, obalarını, bozkırlarını gezip gördüğünü; Türk, Türkmen, Oğuz, Çiğil, Yağma, Kırgız boylarının dillerini zihnine nakşettiğini, her Türk bölüğünün ağız ve şivesini en ileri bir sûrette ortaya koyduğunu belirtmiştir. Bunları karşılaştırdıktan sonra ise; Türk ağız ve şivelerinin en kolayının Oğuz, en dürüst ve kullanışlısının Yağma ve Tuhsi şivesi, edebî şive olarak ise hanların konuştuğu devlet dili olan Kaşgar Türkçesi olduğu neticesine varmıştır.

İlim âleminde ve Türkiye’de yeteri kadar çalışma yapılmamış olan Dîvân’ı, Arapça yazılmasına karşılık, Orta Asya’da yaşayan Türk boy ve soylarının sağduyusuna bağlıdır.

Seyyah bir müellif ve dil âlimi olması, onun Kaşgar ile Bağdat arasında gidip gelmesine sebep olmuştur. Fikirleri her asırda canlı kalmış ve diyalektoloji ilminin kurucusu olmasının yanında, mukâyeseli ağız çalışmalarının da başlatıcısı olarak her zaman anılmıştır.

Kaşgarlı Mahmûd, sonunda yine memleketine dönmüş ve eskiden beri bir Türk ülkesi olan Doğu Türkistan’ın Kaşgar şehrinde ölmüştür. 1983 yılının Temmuz ayında bulunan kabri, Kaşgar’a 35 km uzaklıktaki Azak köyündedir. Bugün Gobi Çölü kıyısında olan köy, Upal kazasına bağlıdır.

Eserleri: Kaşgarlı Mahmûd’un bilinen iki eseri vardır. Bunlardan birincisi Dîvân-ı Lügati’t-Türk adlı meşhur eseridir. Büyük bir kültür hazinesi olan ve Arapça yazılan eser, yazıldığı zamandan beri Türk dünyâsının en kıymetli ve ana eseri durumunda olup, Türk dil ve kültürünün hazînesidir. Dîvân, bu yönü ile sâdece bir kâmus değildir. Onda oldukça büyük bir malzeme bolluğu görülmektedir. Bu bakımdan dünyâ edebiyatında emsali görülmemiş bir eserdir. Eserde Türk dilinin Arapça olarak açıklaması da yapılmıştır. Dilbilgisi terimleri de hâliyle Arapça verilmiştir. Bulundurduğu malzeme bakımından ise eser, Türk şîve ve ağızlarından metinlere yer vermiştir. Bu bakımdan Kaşgarlı Mahmûd için, karşılaştırmalı Türk Dili Araştırma Mektebinin kurucusu dense yeri vardır. Eserde, Çu-Çi adlı, halk arasında ünlü bir şâirden de haber verilmiştir.

İmlâ sistemi bakımından Divân-ı Lügati’t-Türk, kendisine has bâzı imlâ hususiyetlerine yer vermiştir. Daha çok fonetik yönden bâzı düzenlemeler yapan Kaşgarlı Mahmûd, başta iki elifle başlayan “a” sesine de yer vererek, sonraları Macar Türkoloğu Ligeti tarafından ortaya atılacak olan, Türkçe'de uzun sesli (vokal) meselesini de eserinde ele almıştır. Meselâ aaçlık, aat, aak, aaş, aaz, aay gibi kelimeler, başta iki elifle yazılmışlardır. Ayrıca tek elifle yazılan aç, at, ak, aş, az, ay gibi kelimeler de Dîvân’da yer almıştır. Buna ilâveten f ile be arasında bir ses olan f üstünde üç nokta ile gösterilen “w” sesi Kaşgarlı’nın kendi eklemesidir.

Bir haritayı da ihtivâ eden Dîvân, Türk toponomisine (yer adları) de gereken değeri vermiştir. Damgaları ile birlikte Türk uluslarının verilmesi, eserin dikkat çeken bir yönüdür. Yalnız burada Oğuz boyuna mensup yirmi iki ulusun damgaları yer almıştır. Ali Emiri Efendinin gayretleri ile bulunan eser üzerinde Kilisli Rıfat, Konyalı Abdullah Atıf Türüner ve Besim Atalay çalışmalar yapmıştır (Bkz. Dîvân-ı Lügati’t Türk). Eser Kültür Bakanlığı tarafından 1990 yılında en güzel şekilde ve aslına uygun olarak tıpkı basım hâlinde neşredilmiştir.

Kaşgarlı Mahmûd’un ikinci eseri bir gramer kitabıdır. Cevâhirü’n-Nahvi Lügati’t-Türk adındaki bu eser, Türkçe'nin ilk gramer kitabıdır. Fakat birçok aramalara rağmen hâlâ ele geçmemiştir.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
zafergizlenci
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: May 04, 2005
İletiler: 53
Şehir: KOZAN

İletiTarih: Pts Ağu 01, 2005 7:48 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

DİLDE BİRLİK
Türk Yazı Dilinin Değişme Süreci
Türk dilinin binlerce yıllık gelişim sürecinin bilinen son iki bin yıllık kısmı içerisinde, tüm dil araştırıcılarının ortak fikri Türk edebi dilinin aynı olduğu yönündedir.13. yüzyıldan önce bütün Türklerin edebi dilleri tek ve ortaktı. Çeşitli Türk boylarının ayrı ağız ve şiveleri olmakla birlikte bu farklılık sadece konuşmada ortaya çıkmaktaydı. Yazıda ise kullandıkları edebi dil ortaktı.



Bilge Kağan, Köl Tigin, Tonyukuk abideleri; Altun Yaruk, Sekiz Yükmek, Irk Bitig gibi Uygur devri eserler; Kutadgu Bilig, Atabet'ül Hakayık gibi Karahanlı eserleri bu ortak edebi dille yazılmıştı.Kaşgarlı Mahmut bu edebi dile "Hakaniye" adını vermişti.



11.yüzyıldan itibaren Oğuzların Azerbaycan ve Anadolu'ya gelmesiyle ortaya çıkan coğrafi, siyasi, kültürel değişimler Oğuz ağzının yeni bir yazı dili haline gelmesine sebep oldu. Bu ayrışma nedeniyle 13.yüzyıldan 19. yüzyılın sonlarına kadar Türkler, iki edebi dil kullanır oldu.Bunların birincisi; Türkistan, Harezm, Kuzey Kafkasya ve İdil-Ural'da, hatta birkaç asır Mısır'da kullanılan ve Hakaniye Türkçesinin devamı olan Kuzey-Doğu Türkçesi idi. Bazı dilciler tarafından Orta Asya Türkçesi veya Çağatayca gibi isimlerle de anılmıştır. İkinci edebi dil; Azerbaycan, Anadolu, Irak ve Suriye ile Balkanlarda, hatta birkaç asır Kuzey Afrika'da kullanılan ve Osmanlıca olarak tanınan Batı Türkçesidir. Ancak Türklerin kendileri kullandıklara dile "Türk dili" diyorlardı.Kırım Türkleri de 1475'ten sonra Osmanlı edebi dilini kullanmaya başladılar.Gazi Giray Han ve Aşık Ömer gibi Kırımlı divan ve halk şairleri yetiştirdiler.19. yüzyılda Türk dilinin ortaklığını Zeki Velidi Togan şu satırlarla anlatır:



"19. asrın ortalarına kadar Türkistan'ın her tarafında Batı ve Doğu Türkistan'da Kazak ve Kazan ülkelerinin hepsinde umumî Çağatay dili kullanılıyordu. 19'uncu asırda Kaşgar'da Hocalar'ın ve Yakup Beğ'in târihine ait yazılan eserlerle, Hîve'de Munis ve Âgehî gibi müelliflerin ve Kazakistan'da Anılay ve Bükey Ordasında Cihangir Hanın yazılarında kullanılan dil aynı dildir" (1)



19. yüzyılın ikinci yarısında Rusların Türkistan'ı işgalinden sonra Türk edebi dilinde dalgalanmalar başlamıştır.Türkleri Ruslaştırmak ve Hristiyanlaştırmak için Nikolay Ilminskiy tarafından geliştirilen tezler sayesinde; Rus abecesinin çeşitli uygulamaları, Türklerin ayrı boy ve şiveleri için geliştirilerek edebi dildeki ortaklığın kalkması sağlandı.Birçok boydan yazar ve edebiyatçılara tesir edilerek onlara da kendi boy şivelerinde dilbilgisi, abece ve eserler yazdırıldı.



Gaspıralı İsmail Bey ve 19.Yüzyılda Türk Dili Mücadelesi
19.yüzyılın ikinci yarısında yukarıda bahsettiğimiz gelişmeler yaşanırken bir yandan da Türk aydınları tepkilerini ortaya koymaya başlamıştır. Türkistan'da ve Kırım'da gelişen kültürel Cedit hareketi özellikle eğitim ve dil ile ilgili sorunlarda önemli faaliyetlerde bulunmuşlardır.



Cedit hareketinin öncü isimlerinden Kırımlı aydın, İsmail Gaspıralı gazeteler çıkarmak yoluyla Türkçe üzerindeki sorunlara dikkat çekmiştir.Yayınladığı gazetenin tanıtım yazısında şöyle der:



“Milletimizin eseri olan lisanımız edebiyatça işlenmemiş ise de eğitime ve kaidelere gelecek lisandır. Gayet nâzik Tatar türkülerinden, Nogay cönklerinden, Kırgız ve Türkmen cırlarından anlaşılır ki eğer lisânımız usta bulup, kelime alınıp işlenirse, şimdikine göre çok dereceler parlak ve kullanışlı olur.” (2)



Gaspıralı'nın fikir eserleri incelendiğinde üç temel madde ile karşılaşmaktayız.Bu temeller sırasıyla; Batının yeni ve faydalı fikirlerini öğrenip Müslüman dünyasında yaymak, eğitim sistemini yeni usulleri göre ıslah etmek ve Osmanlı Türkçesini, bütün Türk dünyasının anlayacağı ortak bir edebi dil haline getirmektir.



İsmail Gaspıralı ömrü boyunca Osmanlı Türkçesini bütün Türklerin umumi edebi dili olarak kabul edilerek kullanılması için uğraşmıştır.Fakat onun istediği yabancı unsur ve kaidelerle dolu bir Osmanlıca değil, halk tarafından rahat anlaşılan ve yabancı unsurlardan temizlenmiş sade bir Osmanlı Türkçesi idi.Kendisi de ömrü boyunca yayınladığı Tercüman'da ve bütün eserlerinde böyle sade bir Osmanlı Türkçesini kullanmıştır.Nihayet 1905 yılında bu fikirlerinin özü olarak "Dilde, Fikirde, İşte Birlik" şiarını Tercüman gazetesinin başına eklemiştir.(3)



Gaspıralı'nın dilde birlik gayesini fark eden Ilminskiy, savcı Pobedobçev'e yazdığı mektuplarda İsmail Bey'in “kendi yayın organlarıyla Osmanlıcayı Türk soyundan gelen bütün Müslümanların ortak dili yapmak istediğini” ifade etmiştir. Bu amaç doğrultusunda "Duyduğuma göre" diyor Ilminskiy, "Kazan'da Türkçe gazetelerin ve ayrıca ders kitaplarının sayısı her geçen yıl artmaktadır. Kitapların muhteviyatı Avrupaî, dili Osmanlıcadır".



Gaspıralı'nın başlattığı ve Ilminskiy'e göre tehlikeli bir gidiş olarak müşahede ettiği bu süreç, Kazan'da olduğu gibi Azerbaycan'da da tesirini gösteriyordu. 1876'da Azerbaycan'da Hasan Bey Zerdabî, 1900'lü yıllarda yayınladığı Füyuzat dergisi aracılığıyla Hüseyinzade Ali Bey ve diğer Azerbaycan ziyalılarının tesiriyle 1920'li yıllarda Türkiye edebî dili Azerbaycan'da artık öğretim dili olmuştu. Bu durum 1930'lu yılların ortalarına kadar devam etmiş fakat Sovyet Rusya dayatmalarının etkisiyle ortadan kaldırılmıştır ve ne acıdır ki 1929 yılında Gaspıralı İsmail Bey'in yurdu Kırım'da da, Gaspıralı'nın kullandığı dil yerine, Orta Yolaklı şiveyi esas kabul eden edebî dilin kullanılmasını kararlaştırmıştır. Sovyetler Birliği, Türk lehçelerini birer dil kabul ederek önce on yedi tane Latin, 1939’dan sonra da on dokuz Kiril abecesi hazırlamıştır. Bu nedenle abecelerin hepsi Kiril olduğu halde ne Azerî Özbek’i anlayabildi, ne de Özbek Kazak’ı...



Tanzimat’tan Cumhuriyete Türk Dilinin Özleştirilmesi
Osmanlı Devletinde 3 Kasım 1839’da ilan edilen Tanzimat Fermanı ile birlikte aydınlar arasında yerleşen millet-meşrutiyet-hürriyet kavramları milli dil meselesini de gündeme getirmiştir.İlk dönem Tanzimat aydınlarından Namık Kemal, Ali Suavi, Ziya Paşa ve Ahmet Mithad Efendi bazı eserlerinde ve gazete yazılarında bu hususu uygulamaya geçirmişlerdir.



Halk dili ile edebiyat yapma düşüncesi kısa zamanda önemli bir taraftar toplayarak, Türkçe dilbilgisi ve sözlüklerin bilimsel olarak hazırlanması başlamıştır.



1908’de 2.Meşrutiyet’in ilanını takiben dilde sadeleşme hareketleri de büyük aşama kaydetmiştir.1911’de yayına başlayan Genç Kalemler ve 1912 yılında kurulan Türk Ocağı’nın yayın organı olan Türk Yurdu dergileri etrafında toplanan yazar ve düşünürler, Türk dilinde sadeleşmenin temellerini atmıştır.Özellikle Ömer Seyfettin’in “Yeni Lisan” adlı makalesi ve Ziya Gökalp’ın “Türkçülüğün Esasları” eseri içerisindeki 11.madde olan “Lisanî Türkçülüğün Umdeleri” başlıklı yazı, dönemin aydınları arasında yeni bir akımın doğmasını sağlamıştır. Cumhuriyet’e kadar en etkili akım olan Yeni Lisan akımının en önemli yanı, Tanzimat’tan beri süregelmekte olan fesahatçilik ve tasfiyecilik akımlarını uzlaştırarak millî dile geçişi sağlamış olmasıdır.



Cumhuriyetin ilk yıllarıyla birlikte dilin gramer, sözlük ve karşılaştırmalı araştırmalar gibi meseleleri üzerine yoğun çalışmalar başlatılmıştır.12 Temmuz 1932 ’de Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nin kurulmasıyla çalışmalar kurumsallaşmıştır.Türk Dili Kurultayları toplanmış, Atatürk’ün sağlığında ilk kez Orkun Yazıtları yayınlanmış, Divan-ı Lügati’t Türk ve Kutadgu Bilig gibi Türk dilinin başlıca eserleri üzerine çalışmalar başlatılmıştır.Yine aynı dönemde halk ağzında yaşayan sözlü edebiyatımız toplanması ve derlenmesi yoluna gidilerek Derleme Sözlükleri oluşturuldu, 13.yüzyıl ile 19.yüzyıl arasında yazılmış 227 eserdeki Türkçe sözcüklerin taranması suretiyle Tarama Sözlükleri hazırlanmıştır. Bunların yanı sıra aynı dönemde baş gösteren dilde sadeleşme akımının uç bir biçimi olan dilde tasfiyecilik akımı da Güneş Dil Kuramı sayesinde durdurulmuştur. Atatürk’ün de desteklemiş olduğu bu görüş, Türk dilinin eskiliğine ve pek çok dile kaynaklık ettiğinin bazı ses gelişme ve değişmeleri ile açıklanmasıdır. Daha sonraki yıllarda tarihi ve çağdaş Türk lehçelerine ait bir çok dil metni doktora tezi seviyesinde bilimsel incelemeye alınmıştır.



Bugün dilde yaşadığımız temel sorunları sıralarsak, dilde birliğin önünü açmak için öncelikle hangi engelleri aşmak gerektiğini görmüş oluruz. Kısaca sıralamak istersek;

1. Bölge ağızlarıyla yazmak ve konuşmak

2. Telaffuz ve imlâ hataları

3. Dildeki yabancı kelime sayısının gereğinden fazla artması

4. Yabancı ekler (Ör. inter- , mega- , -matik, -bank vb.)

5. Yabancı dille yapılan eğitim



Dilde Birlik İçin Çözüm Önerileri
Dilde birliğin sağlanabilmesinin üç ana koşulu vardır:

1. Ortak Abece

2. Ortak Sözcükler

3. Ortak Yazı Dili



Dilde birliğin sağlanabilmesinin ilk adımı ortak abecenin bütün Türk Dünyasında benimsenmesidir. Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra başta Azerbaycan olmak üzere diğer Türk Cumhuriyetleri de Latin harflerine kademeli geçiş kararı almışlardır. Ancak başta tasarlanan otuz dört harfli ortak Türk abecesinden sapmalar yaşanmıştır (Türkmenistan ve Özbekistan). İletişimde ortaya çıkabilecek pürüzlere imkan vermemek için ortak abeceden sapmaların önüne geçilmelidir.



Ortak dili sağlamanın olmazsa olmaz koşulu olan ortak sözcükler, ne kadar arttırılırsa farklı bölgelerde yaşayan Türk topluluklarının anlaşması o denli kolaylaşır. Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılmış olduğu gibi dilcilerin ve öğretmenlerin Türk dünyasını köy köy, kent kent dolaşıp türkü, mani, deyim, bilmece, halk hikayeleri ve yerel efsaneleri derlemesiyle yeni derleme sözlükleri oluşturulmalıdır. Bunların dışında Sovyetler Birliği döneminde Türk edebiyatının belli başlı eserleri incelenerek tarama sözlükleri hazırlanmalıdır. Bu noktada geriye yalnızca tarama ve derleme sözlükleri incelenip Türk Dünyasının ortak veya bir birine en yakın sözcüklerinin belirlenmesi kalmıştır.



Bu ortak sözcüklerin kesinlikle öz Türkçe olması zorunlu değildir. Zamanla Turan’da kullanılan Türkçe karşılıkları, izlenecek dil siyaseti sonucu, ulusumuzca benimsenecektir. Ortak dili oluşturmanın en kolay yolu ise sesli ve görüntülü yayındır. Diğer tüm Türk ellerinde, Türkiye Türkçesiyle basın-yayın etkinlikleri arttırılarak sürdürülmelidir. Ayrıca, her Türk elinde diğer illerin lehçesini, şivesini tanıtmak ve bütünleşmeyi hızlandırmak için sesli ve görüntülü kitle iletişim araçlarından sonuna kadar yararlanılmalıdır. Bu amaçla ortak televizyon ve radyo kanalları en kısa zaman içerisinde tüm Türk ellerinde yayına başlamalıdır. Oluşacak etkileşim bir birine çok benzeyen dil bilgisi kurallarımızı daha da yakınlaştırılacaktır.



Söze dayalı sanatta –edebiyat,müzik, tiyatro,sinema, opera- bu kelimelerin kullanılması, devlet eliyle ve sivil toplum kuruluşlarınca desteklenmelidir.



Yukarıda sözü edilen çalışmalar sonuç olarak ortak bir yazı dili oluşmasını sağlamak içindir. Dilbilim çalışmaları bu süreci daha da hızlandıracaktır.



Ortak sözcükler mutlaka ilk ve orta öğretim ders kitaplarına geçmelidir. Bu biçimde hareket edilmesi orta vadede büyük başarılar kazanmamızı sağlayacaktır.Pilot bölgelerde başlatılacak ortak eğitim programları ortak abece ve ortak dil ile birlikte hayata geçirilmelidir. Geçtiğimiz yüzyılın ilk çeyreğinde Gaspıralı İsmail Bey’in düşünceleri yolunda ilerleyen İttifak, üçüncü kongresinde farklı lehçeler konuşan Türk topluluklarında, orta öğretimde, medreselerde ve hatta ilk okullarda ortak dil olarak Türkiye Türkçesinin kullanılması kararını almıştı. Böylece bütün Türk topluluklarının birbirleriyle anlaşmaları kolaylaşacak, aynı zamanda hepsinin Osmanlı Devleti ile bağları güçlenecekti


Ord. Prof. Dr. A. Zeki Velidî TOGAN, Bugünkü Türkili (Türkistan) ve Yakın Tarihi, İstanbul, 1981, s.486
Prof. Dr. Yusuf Akçura, Yeni Türk Devletinin Öncüleri 1928 Yılı Yazıları, Ankara, 1981 s. 70-71
Prof Dr. Yusuf Akçura a.g.e., s. 73
Prof. Dr. Ahmet Bican ERCİLASUN, Örneklerle Bugünkü Türk Alfabeleri, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları, 1996
Prof. Dr. Ahmet Bican ERCİLASUN, İsmail Gaspıralı’nın Fikirleri, http://www.ismailgaspirali.org/ismailgaspirali/yazilar/abercilasun.htm
Prof. Dr. Osman Fikri SERTKAYA, Atatürk ve Türk Dili, http://www.tdk.gov.tr/sertkaya001.html
Ali AKAR, Cumhuriyetimizin 75. Yılında Türk Dili, http://www.mu.edu.tr/turkdili/aakar_detay.doc


Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
kurtoglu1919
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Dec 03, 2004
İletiler: 940
Şehir: AVUSTURYA/VIYANA

İletiTarih: Pts Ağu 01, 2005 8:28 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Arkadas,lar

Sunu hic ´Bir Zaman unutmayin ki ALLAH CC.bir Beyin vermis bunu da kullanmak icin vermistir ,zira Insanoglun,un Hele biz ÜLKÜCÜ,ler olarak öyle BIR AZIMLA CALISMALIGIZ KI BIRAKIN BETONU DELMEYI CELIK ZIRH BILE DAYANMAZ OLSUN BIZE INSAN OGLU;NUN IRADE VE VE BEYNI EN BÜYÜK SILAHI DIR !!!

BUNUN KARSINDA BIR ALLAH BIZLERI DURDURABILIR YETER KI IIIISSSTTTEEE !!!!


SAYGILAR
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
gelibolulu
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jun 25, 2005
İletiler: 750
Şehir: TÜRKİYE-Çanakkale

İletiTarih: Pts Ağu 01, 2005 12:13 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Evet ! Aklımızı kullanmalı ve çok çalışmalıyız...
Basamakları iyi belirlemeliyiz.
Bence ilk basamak, MHP'yi güçlü (milletvekili sayısı olarak) bir iktidara taşımaktır.
Bu iktidarın Türk Milleti'nin çıkarları için fazla birşeyler yapamayacağı açıktır.
Öyleğse bizim öncelikli hedefimiz iktidar olmaktır.

Bunun için ne yapmalıyız..?
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 2 sayfa)

Sayfa: 1, 2  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1