Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - ABDÜLHAKİM ARVASİ Hz.
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Pts Ekm 31, 2005 4:53 pm    ileti konusu: ABDÜLHAKİM ARVASİ Hz. Alıntıyla Cevap Gönder

ABDÜLHAKİM ARVASİ Hz.


Son asırda yetişen, zahir ve batın ilimlerinde kamil ve dört mezhebin fıkıh bilgilerinde mahir, büyük alim ve ruh bilgilerinin mütehassısı büyük veli. Allahü tealanın emir ve yasaklarını insanlara anlatan ve kendilerine Silsile-i aliyye adı verilen büyük alimlerin otuz dördüncüsüdür. Babası Seyyid Mustafa Efendidir. 1865 (H. 1281)te Van'ın Başkale kazasında doğdu. 1943 (H. 1362)te Ankara'da vefat etti. Kabirleri Ankara yakınındaki Bağlum kasabasındadır.

Babası Seyyid Mustafa Efendi ve bütün dedeleri, zamanlarının alim ve fadılları idiler. İmam-ı Ali Rıza bin Musa Kazım soyundan olup, seyyid oldukları Irak'taki şer'i mahkeme defterlerinde yazılıdır. Arvasi ailesi, altı yüz seneden beri ilim yaymakla ve en üstün insanlık meziyetlerinde nümune olmakla tanınmış ve halk arasındaki ayrılıkları gidermekte, milli birliği sağlamakta büyük vazifeler üstlenmiş ve bunları devam ettiregelmişlerdir.

İlk tahsilini babasının huzurunda gördü. Daha sonra Arvas'a giderek yüksek tahsilini zamanın en büyük alim ve evliyası Seyyid Fehim Arvasi hazretlerinin huzurunda tamamladı. 1300 hicri sene başında ilm-i sarf, nahv, mantık, münazara, vad', beyan, meani, bedi', belagat, kelam, usul-i fıkh, tefsir, tasavvuf, ulum-i hikemiyye yani hikmet-i tabi’iyye (fizik, biyoloji), hikmet-i ilahiyye, riyaziyye (yani matematik, geometri), hey’et (astronomi) gibi zahir ilimlerde icazet (diploma); tasavvufun Nakşibendiyye, Kadiriyye, Kübreviyye, Sühreverdiyye ve Çeştiyye yollarından hilafet aldı. Başkale'de otuz yıl kadar tedris ve irşad ile meşgul oldu. Yani ders okuttu ve insanlara Allahü tealanın emir ve yasaklarını anlattı.

1914 (H. 1332)te Birinci Dünya Harbi çıkıp Ruslar Doğu Anadolu'yu işgal edince, Başkale'den hicret edip, Irak'a, oradan Adana, Eskişehir ve 1919 (H. 1337)da İstanbul'a geldi. Eyyub Sultan'da önce yazılı medreseye, sonra Gümüşsuyu Tepesindeki Mürteza Efendi Dergahına yerleşti ve Kaşgari Hanekahı meşihatına tayin olundu. İslam halifelerinin ve Osmanlı Sultanlarının sonuncusu olan Sultan Vahideddin tarafından Medrese-i mütehassısin denilen İlahiyat Fakültesinde tasavvuf müderrisi yani ordinaryüs profesörü olarak 8 Zilkade 1919 (H. 1337) tarihli ferman ile tayin edildi.

Anadolu'da çarpışan Kuvay-ı Milliyenin galip gelmesi için para, mal ve dua ile yardım edilmesi, eli silah tutanların onlara katılmaları için milleti teşvik ederek çok kimseyi Anadolu'ya gönderdi. Çok yardım yapılmasına sebep oldu. Uzun zaman irşad, vaz ve tedris ile meşgul olup hayatının sonuna doğru İzmir'e gönderildi. Zor şartlar altında İzmir'de kaldığı sırada ihtiyarlığın da verdiği takatsizlikle hastalandı. Ankara'ya getirildi. Ankara'ya geldikten birkaç gün sonra 27 Kasım 1943 (H. 1362) tarihinde sıkıntılarla dolu dünyadan ahirete intikal etti. Ankara'nın kuzeyinde bulunan Bağlum nahiyesinde defnolundu. Kabri ziyaret edilmekte, huzurunda yapılan dualar kabul olunmaktadır.

Seyyid Abdülhakim Arvasi'nin üç oğlu ve iki kızı vardı. Kızlarından şefia Hanım, hicrette Musul'da vefat etti. Enver Medeni de hicret esnasında 1918 (H. 1336)de Eskişehir'de vefat etti. İkinci oğlu Ahmet Neyyir Mekki Üçışık Efendi uzun zaman Üsküdar ve Kadıköy müftiliği yaptı. Kadıköy müftisiyken 1967 (H. 1387)de İstanbul'da vefat etti. Üçüncü oğlu Seyyid Münir Üçışık, İstanbul Belediyesinde satış memurluğunda çalışmış, doğruluğu, çalışkanlığı güzel ahlakı ile etrafının sevgisini kazanmıştı. 1979 (H. 1400)da İzmir'de vefat edip Ankara'nın Bağlum kasabasına defnedildi. İkinci kızı Maide Hanım, eski Van mebusu Seyyid İbrahim'in zevcesiydi. Seyyid İbrahim vefat etmiştir. Duası makbul, kalbi temiz, ruhu asil, merhameti bol, cömert, bir ahlak, ismet ve iffet numunesi olan Maide Hanım, Ankara'da damadı Seyyid M. Emin Garbi ve kızı Ümmü Gülsüm hanımefendi ile birliktedir.

Seyyid Abdülhakim Arvasi vücutça gayet mutedil ve kusursuzdu. Buğday tenliydi. Alnı geniş ve açıktı. Kaşları birer hilal gibi olup, kabarık ince ve ölçülüydü. Nur bakışlı gözleri iriceydi. Burnu ahenkli ve normalden büyükçeydi. Yüzü zaifçe olup sakalı sıktı. Bedeni iri yapılı olup, insana mutlak surette hürmet telkin edici bir vakar ve heybeti vardı.

Her hali ve hareketi ile İslamiyete uyardı. Çok mütevazi olup; "Ben" dediği işitilmemişti. Çok heybetli ve temkin sahibiydi. Çok misafir severdi. Yardım yapmaktan hoşlanırdı. Ziyaretlere gider, davetlere icabet ederdi.

Seyyid Abdülhakim Arvasi din bilgilerinde ve tasavvufun ince marifetlerinde derin bir derya idi. Üniversite mensupları, fen ve devlet adamları, çözülemez sandıkları güç bilgileri sormaya gelir; sohbetinde, dersinde bir saat kadar oturunca, cevabını alır; sormaya lüzum kalmadan o bilgi ile doymuş olarak geri dönerdi. Teveccühünü, sevgisini kazananlar, sayısız kerametlerini görürdü. Çok mütevazi, pek alçak gönüllüydü. Eyyub Sultan, Fatih, Bayezid, Bakırköy, Kadıköy, Beyoğlu'nda Ağa Cami-i şerifleri kürsilerinde senelerce ilim neşretmiştir. Vefa Lisesinde öğretmenlik yapmış, Sultan Selim Cami-i şerifi yanındaki Süleymaniyye Medresesinde, tasavvuf müderrisi (profesörü) iken Er-Riyad-üt-Tasavvufiyye kitabını yazmıştır. Tasavvuf hakkında risale büyüklüğünde müteaddid mektupları vardır. Mevlid okunmasının ve tesbih kullanmanın başlangıc ve meşruiyeti hakkında bir risale, Rabıta-i şerife Risalesi, Sahabe-i Kiram ve Ecdad-ı Peygamberi risaleleri, İslam Hukuku, Keşkul ve Sefer-i Ahiret isimli eserleri, Arabi, Farisi ve Türkçe şiirleri pek kıymetlidir.

Yetiştirdiği seçkin din adamlarının en selahiyyetlisi; çeşitli din ve fen kitaplarının yazarı, eczacı, kimyager ve emekli öğretmen albay Hüseyin Hilmi Işık beyefendidir. 1929'dan 1943 senesine kadar o büyük zattan ders almış, Arabi ve Farisi tercümeler yaparak gençliğe hizmet için çalışmıştır. Türkçe, Arabi, Farisi, Almanca, Fransızca ve İngilizcenin yanında, başka dillerde de çeşitli din kitapları neşretmiştir. Bütün ilim ve feyzini, Abdülhakim Arvasi'den aldığını eserlerinde belirtmektedir.

Abdülhakim Arvasi'nin kıymetli sözlerinden bazıları:

"Her peygamber, kendi zamanında, kendi mekanında, kendi kavminin hepsinden, her bakımdan üstündür. Muhammed aleyhisselam ise her zamanda her memleketde, yani dünya yaratıldığı günden kıyamet kopuncaya kadar, gelmiş ve gelecek, bütün varlıkların, her bakımdan en üstünüdür. Hiç kimse, hiçbir bakımdan O'nun üstünde değildir. Bu olamayacak birşey değildir. Dilediğini yapan, her istediğini yaratan, O'nu böyle yaratmıştır. Hiçbir insanın O'nu methedecek gücü yoktur. Hiçbir insanın O'nu tenkid edecek iktidarı yoktur."

"Hak tealanın hakimliğini tanıdığınız, emaneti ve emniyyeti bozmayarak çalıştığınız zaman, birbirinizi ne kadar sevecek, birbirinize ne kadar bağlı kardeşler olacaksınız. Sizin o kardeŞliğinizden Allah'ın merhameti neler yaratacaktır. KavuŞtuğunuz her nimet, hep Hakk'a imanın hasıl ettiği kardeşliğin neticesi ve Allahü tealanın merhamet ve ihsanıdır. Gördüğünüz her musibet ve felaket de; hep kızgınlığın, nefretin ve düşmanlığın neticesidir. Bunlar ise hakkı tanımamanın, zulm ve haksızlık etmenin cezasıdır."

"Büyüklerin sözü, sözlerin büyüğüdür."

"Evliyanın sözünde rabbani tesir vardır."

"İnsanı kaplayan sıkıntıların birinci sebebi, Hakk'a karşı şirk ve müşrikliktir. İlim ve fen ilerlediği halde, insanlığın ufuklarını sarmış olan fesad karanlığı hep şirkin, imansızlığın, vahdetsizliğin ve sevişmezliğin neticesidir. Beşeriyet ne kadar uğraşırsa uğraşsın, sevip sevilmedikçe, ızdırap ve felaketten kurtulamaz. Hakk'ı tanımadıkça, Hakk'ı sevmedikçe, Hak tealayı hakim bilip, O’na kulluk etmedikçe, insanlar, birbiri ile sevişemez. Hak'dan ve Hak yolundan başka her ne düşünülse, hepsi ayrılık ve perişanlık yoludur."

"Müslümanların öğrenmesi lazım olan bilgilere Ulum-i İslamiyye (Müslümanlık Bilgileri) denir. İslam dininin emrettiği bu bilgileri Resulullah aleyhisselam ikiye ayırmıştır. Biri, "ulum-i nakliyye", yani din bilgileri; diğeri "ulum-i akliyye" yani fen bilgileridir, buyurmuştur. Din bilgileri, dünyada ve ahirette, huzuru, saadeti kazandıran bilgilerdir.

Bunlar da ikiye ayrılır: "Ulum-i aliyye" yani yüksek din bilgileri ve "ulum-i ibtidaiyye" yani alet ilimleri. İslam ilimlerinin ikinci kısmı olan akıl bilgilerinin yani tecrübi ilimlerin iyi öğrenilmesi, ince ve derin din bilgilerinin kolay ve açık anlaşılmasına yardım eder. Riyazi fizik öğrenmek, din bilgilerini kuvvetlendirir. Astronomi, aritmetik ve geometri, dine yardımcı bilgilerdir. Tecrübi fizikteki (tecrübe ve isbat edilenlere esasen uymayan) birkaç yanlış teori ve hipotezden başka hepsi dine uymakta, imanı kuvvetlendirmektedir. İlahi fizik (metafizik) bilgilerinden, çürük, bozuk olanları dine uymaz. Bu ilimler öğrenilince, din bilgilerinin akli ilimlere uyan ve akli bilgilerle çözülmeyen yerleri ve sebepleri meydana çıkar ve akla uygun sanılmayan, aklın erişemediği mes'elelerin inkar edilemiyeceği anlaşılır."

"Kur'an-ı kerimden ve Resul aleyhisselamın hadis-i şeriflerinden sonra en kıymetli kitab, İmam-ı Rabbani hazretlerinin (kuddise sirruh) Mektubat kitabıdır. Hanefi mezhebinde en mükemmel ve en kıymetli fıkh kitabı, İbn-i Abidin'in Dürrül-Muhtar haşiyesidir. şafiide Tuhfet-ül-Muhtac kitabıdır."

"İslam dini, Allahü tealanın, Cebrail ismindeki melek vasıtası ile, sevgili Peygamberi Muhammed aleyhisselama gönderdiği, insanların, dünyada ve ahirette rahat ve mesud olmalarını sağlayan, usul ve kaidelerdir. Bütün üstünlükler, faideli şeyler, İslamiyetin içindedir. Eski dinlerin görünür görünmez bütün iyiliklerini, İslamiyet, kendinde toplamıştır. Bütün saadetler, muvaffakiyetler ondadır. Yanılmayan, şaşırmayan, akılların kabul edeceği esaslardan ve ahlaktan ibarettir. Yaradılışında kusursuz olanlar onu reddetmez ve nefret etmez, İslamiyetin içinde hiçbir zarar yoktur. İslamiyetin dışında hiçbir menfaat yoktur ve olamaz."

"Son zamanlarda, tekkeler cahillerin eline düştü. Dinden, imandan haberi olmayanlara şeyh denildi. Din düşmanları da, bu şeyhlerin sözlerini, oyunlarını ele alarak dine hurafeler karışmıştır, İslam dini bozulmuştur, dedi. Halbuki bozuk tarikatçıların sözlerini, işlerini din sanmak, bunları tasavvuf büyükleri ile karıştırmak, çok yanlıştır. Dini bilmemek, anlamamaktır. Dinde söz sahibi olmak için, Ehl-i sünnet alimlerini tanımak, o büyüklerin kitablarını okuyup, iyi anlayabilmek ve bildiğini yapmak lazımdır. Böyle bir alim bulunmazsa, din düşmanları, meydanı boş bulup, din adamı şekline girer. Vazları ile, kitapları ile, gençlerin imanını çalarak millet ve memleketi felakete götürürler."



"Temiz ve yeni elbise giyiniz. Gittiğiniz yerlerde, ahlakınızla, sözlerinizle, İslamın vekarını, kıymetini gösterdiğiniz gibi, giyiminizle de saygı ve ilgi toplayınız."

"Çeşitli, lezzetli yemeklerle ve tatlı, soğuk şerbetlerle bedenlerinizi rahat ve hoş tutunuz."

"Allahü teala, her Şeyi bir sebep altında yaratmaktadır. Bu sebeplere, iş yapabilecek tesir, kuvvet vermiştir. Bu kuvvetlere, tabiat kuvvetleri, fizik, kimya ve biyoloji kanunları diyoruz. Bir iş yapmamız, bir şeyi elde etmemiz için, bu işin sebeplerine yapışmamız lazımdır. Mesela buğday hasıl olması için, tarlayı sürmek, ekmek, ekini biçmek lazımdır. İnsanların bütün hareketleri, işleri, Allahü tealanın bu adeti içinde meydana gelmektedir. Allahü teala sevdiği insanlara iyilik, ikram olmak için ve azılı düşmanlarını aldatmak için bunlara, adetini bozarak sebepsiz şeyler yaratıyor."

"Tek vakit namazımı kaçırmaktansa, bin kerre ölmeyi tercih ederim."
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
drmfk
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jun 03, 2005
İletiler: 361

İletiTarih: Çar Kas 16, 2005 10:59 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Alimleri tanımak, alemleri tanımaktır. Zira Resulullah Aleyhisselam buyuruyorki " Alimin ölümü, alemin ölümüdür" "Alimin mürekkebi, şehidin kanından üstündür". Zira şehidi yetiştiren, şehidlik bilincini veren Alemlere rahmet olarak gönderilen Resulullah Efendimizin varisleri alimlerdir.
Bu mühim hizmetiniz için teşekkur ediyorum. Allah-u Teala razı olsun.

Resulullah Efendimizin buyurdukları gibi, "Ahir zamanda kürsüleri, haketmeyenler işgal edecektir" mucize Hadis-i Şerifiyle günümüzde ne yazık ki haketmeyenler kürsüleri işgal etmiş durumdadır.Bu hal ile imanı muhafaza, doğru iman ve güzel ahlakı öğrenmek ancak ve ancak hakiki alimleri tanıma ile mümkün olacaktır.Biraz öncede belirttiğim gibi tüm bu sebepler bu mühim vazifeyi yerine getiren kardeşimize defaatle teşekkür etmemiz için yeterli bir nedendir.

Allah-u Teala bizleri doğru iman, güzel ahlaktan ayırmasın.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Per Kas 17, 2005 12:03 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Üstad Necip Fazil Kisakürek´in "O VE BEN" adli kitabini okumalarini bütün Ülkücü kardeslerimize tavsiye ediyoruz.

Alimleri tanima noktasinda Allah (c.c.) bize yar ve yardimci olsun...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
tksharmely
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Feb 12, 2006
İletiler: 13

İletiTarih: Pts Mar 13, 2006 8:00 am    ileti konusu: Allah Razı Olsun Alıntıyla Cevap Gönder

Allah ABDÜLHAKİM ARVASİ Hz. 'ne Rahmet eylesin. Bizlerin de Selatû Selamlarını Ulaştırmak nasip eylesin İnşaAllah.
Hocamızın hayatından sonra Kıbrıs savaşı sırasında geçen bir hadiseyi paylaşmak istedim.
Kıbrıs savaşı sırasında bize uçak yakıtı vermeyen bir çok yabancı ülke, savaştan yenik durumu düşmemiz için ellerinden gelen gayreti göstermişlerdir.Allah'a Şükürler Olsun ki elimizden topraklarımızı her ne yaptılarsa da alamamışlardır.
Bu savaş sırasında bir Hava Subayının anlattıklarını sizlere nakletmek istiyorum:
Uçakta çok az ve sınırlı sayıda mermi bulunan subay çok heycanlı ve korkulu bir şekilde ne yapacağını düşünürken eli kolu bağlı düşman birlikerinin üstüne uçmaktayken, subay arkasından bir ses duyar.Benim dediğim yerlere gel ve sadece oralara mermileri bir bir at. Subay ne olduğunu bile anlamadan uçakta yakıtın az olduğunu eğer dediğin yerlere gidersem geri dönemeyip öleceğini söyler. Duyduğu sesle tekar : Allah'ın izniyle geri döneriz sen ben ne dersem onu yap. sözünü kabullenir ve ne deniliyorsa ne ses duyuyorsa onu yapmaya başlar.Allah'ın izniyle de bütün düşman donanma ve birlikleri yok olur.Geri dönüş yolunda subayın aklına gelir ve sorar sen kimsin diye :Adının ABDÜLHAKİM ARVASİ olduğunu ve ararsanAnkara Bağlum da beni bulabileceğini söyler.Adam tam bir kaç kelime söylecek olur ki arkasına bakar kimse yok.Tam bu sırada uçağın yakıtı aklına gelir uçağın yakıtı full dür ve geri döner. Aradan uzun yıllar geçer subay emekli olsuktan sonra ABDÜLHAKİM ARVASİ Hz. bu adamın rüyasına girer: Hani yanıma gelecektin, seni bekliyorum. der. Adam ertesi gün eşiyle köye gider köyden birisine ABDÜLHAKİM ARVASİ Hz.' ni aradığını söyler. Adam ise onu nereden tanıyorsun dediğinde Kıbrıs savaşını anlatınca adam da anlar.Yanına götürmesi için kendisini takip etmesini söyler. Kabrine gelir ve aradığın kişinin kabri işte burada bulunmaktadır der.Subay bakar ki ölüm yılına yıl 1918 (H. 1336). Seyyid Abdülhakim Arvasi Hz. savaştan yıllar önce vefat etmiş.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder ICQ
drmfk
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jun 03, 2005
İletiler: 361

İletiTarih: Çar Oca 24, 2007 10:07 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Efendim,
Allah-u Teala şefaatlerine kavuştursun.tksharmely kardeşimiz bir hadise nakletmişler, mutemeldir ki doğrudur, kaynaklarınıda yazmış olsalardı daha iyi olurdu. Allah-u Teala razı olsun. Ancak bir hatayı düzeltmek isteriz. Abdulhakim Arvasi Hazretlerini vefat tarihleri miladi 1943 hicri 1362 senesindedir.Aşağıya Abdulhakim Arvasi Hazretlerini mübarek türbelerinin resmini ekliyoruz. Mübarek Kabir taşlarında vefat tarihleri yazmmaktadır. Yukarıda Vuslatim Abim hayatları hakkında bilgi verirlerken bahsetmişlerdi. Zannederim gözden kaçtı, yada hadise Abdulhakim Arvasi Hazretleri değilde başka bir din büyüğüne aittirde karışıklık oldu. Neyse biz üstümüze düşeni yapalım.
Bu arada yine hatırlatmak isteriz ki, en büyük keramet istikamet üzere olmaktır.
Selametle...





En son drmfk tarafından Sal Şub 20, 2007 9:33 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
ferdici
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Feb 18, 2007
İletiler: 7
Şehir: ELAZIĞ_MARDİN

İletiTarih: Pzr Şub 18, 2007 10:18 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

ALLAH RAZI OLSUN BİZ ONLARIN(ALİMLERİN) TARİKATINDANIZ..ONLARIN YOLUNDAYIZ
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM
alp-ay
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jan 22, 2007
İletiler: 11
Şehir: Almanya/Münster

İletiTarih: Sal Şub 20, 2007 5:36 pm    ileti konusu: soru Alıntıyla Cevap Gönder

Selam ve Dua ile

Arkadaslar bu degerli sahsiyet olan evliya Seyyid Abdulhakim Arvasi hazretlerini cokca duymustum, yalniz hayatini Üstad Necip Fazil'dan okumustum.

Buraya tasiyip burada tekrar Ülküdaslari bu evliyadan haberdar ettiginiz icin Allah sizlerden razi olsun.

Yillardir kafama takilan soru su idi. Seyyid Ahmet Arvasi ile Seyyid Abdulhakim Arvasi arasinda bir baglanti kurmaya calistim coktandir. Bilen arkadaslarin beni aydinlatmasini rica ediyorum.

Sevgilerimle
alp-ay
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
drmfk
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jun 03, 2005
İletiler: 361

İletiTarih: Sal Şub 20, 2007 9:29 pm    ileti konusu: Re: soru Alıntıyla Cevap Gönder

alp-ay demiş ki:

Yillardir kafama takilan soru su idi. Seyyid Ahmet Arvasi ile Seyyid Abdulhakim Arvasi arasinda bir baglanti kurmaya calistim coktandir. Bilen arkadaslarin beni aydinlatmasini rica ediyorum.


Muhterem kardeşim;
Özellikle çokça karıştırılan bir mevzuyu dile getirmiş olmanız ve konu hakkında, özellikle Ülküdaşlarımızın bilgilenmesine yada eksik veya yanlış bilgilerinin giderilmesine vesile olduğunuz için size teşekkur ediyorum.

Ülkücü Hareketin bayrak isimlerinden olan, Türk tefekkur tarihinin en önemli ve son isimlerinden Seyyid Ahmed Arvasi merhumun babalarının adı da Abdulhakim olması hasebiyle çokça, Seyyid Abdulhakim Arvasi Hazretlerinin oğlu zannedilmekte ve hatta bir çok platformda da bu şekilde ifade edilmektedir. Babası Gümrük Müdürlüğü'nden emekli Abdulhakim Efendi'dir. Konu başlığı altında hayatları hakkında bilgi verilen Abdulhakim Arvasi Hazretleri ile akrabadır,amcazadedirler.Her ikiside Resulullah Efendimiz Aleyhisselamın mübarek torunlardından olup seyyiddirler.Yani Seyyid Ahmed Arvasi merhum bu mübarek zat ile akraba olmakla, aynı aileden gelmekle birlikte o mübareğin oğlu değildir.

Seyyid Ahmed Arvasi derin olarak Abdulhakim Arvasi hazretlerine bağlıdır, bu ise hakikattir.

Selametle kalınız...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
alp-ay
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jan 22, 2007
İletiler: 11
Şehir: Almanya/Münster

İletiTarih: Sal Şub 20, 2007 9:41 pm    ileti konusu: Re: soru Alıntıyla Cevap Gönder

drmfk demiş ki:
alp-ay demiş ki:

Yillardir kafama takilan soru su idi. Seyyid Ahmet Arvasi ile Seyyid Abdulhakim Arvasi arasinda bir baglanti kurmaya calistim coktandir. Bilen arkadaslarin beni aydinlatmasini rica ediyorum.


Muhterem kardeşim;
Özellikle çokça karıştırılan bir mevzuyu dile getirmiş olmanız ve konu hakkında, özellikle Ülküdaşlarımızın bilgilenmesine yada eksik veya yanlış bilgilerinin giderilmesine vesile olduğunuz için size teşekkur ediyorum.

Ülkücü Hareketin bayrak isimlerinden olan, Türk tefekkur tarihinin en önemli ve son isimlerinden Seyyid Ahmed Arvasi merhumun babalarının adı da Abdulhakim olması hasebiyle çokça, Seyyid Abdulhakim Arvasi Hazretlerinin oğlu zannedilmekte ve hatta bir çok platformda da bu şekilde ifade edilmektedir. Babası Gümrük Müdürlüğü'nden emekli Abdulhakim Efendi'dir. Konu başlığı altında hayatları hakkında bilgi verilen Abdulhakim Arvasi Hazretleri ile akrabadır,amcazadedirler.Her ikiside Resulullah Efendimiz Aleyhisselamın mübarek torunlardından olup seyyiddirler.Yani Seyyid Ahmed Arvasi merhum bu mübarek zat ile akraba olmakla, aynı aileden gelmekle birlikte o mübareğin oğlu değildir.

Seyyid Ahmed Arvasi derin olarak Abdulhakim Arvasi hazretlerine bağlıdır, bu ise hakikattir.

Selametle kalınız...



Allah senden razi olsun muhterem kardesim.

Selam ve sevgilerimle
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1