Bozkurt NET

[stataroglu]

HÜR FERT

Tanim anlamiyla: Tüm kararlarini,;bir diger sahsin hürriyet alanina girmemek sartiyla;, kendi alabilen ve uygulayabilen ferttir.
Biz burada Hür Fertler yaratabilecek devlet politikalarina deyinecegiz.

Hür Devlet: Kendi kendine yetebilen; Yer alti ve yerüstü kaynaklarini çikartip isleyebilen elde ettigi hammaddeleri çesitli kullanim amaçlari dogrultusunda isleyerek iç ihtiyaci karsilayabilen. Bu islemler sirasinda ihtiyaç duydugu enerjiyi (elektrik, isgücü, vs.) kendi topraklarinda kendi imkanlariyla elde edebilen. Modern ziraat teknolojilerini kullanarak kendi tohumuyla kendi topraginda ürün alabilen. Gerekli tarim politikalarini gelistirerek çiftçiyi yönlendirebilen dolayisiyla ülkedeki tüm potansiyeli enerjiye çevirerek Milletini güçlü yarinlara ulastirabilen bir devlettir.

Tüm bunlarin saglanmasi sirasinda kendi bilim adamlarini objektif görüslerine deger veren millet menfaatlerini diger tüm degerlerin üzerinde tutmasini bilen devlettir.

Sanayi, Tarim, Turizm, Teknoloji, Saglik vb. sektörlerde bilimselligi temel alan, Ihracatini her sart ve kosulda ithalatini üzerinde tutan, elde edilen kaynaktan dünya standartlarinda bir ordu olusturan kendi askeri teknolojilerini gelistiren ve üreten devlettir.

Egitim politikalarinda ahlakli, vatan sevgisine sahip, üretime en faydali olacagi konuda yönlendirilmis, gençler yetistirebilen gençlere hayattaki en büyük ülkünün vatana hizmet oldugunu ögretebilen devlet demektir.

Yukarida saydiklarimiz asgari sartlardir ve elbetteki dünya lideri olmayi hedefleyen Türk Milleti için yeterli degildir. Ancak bu sartlarin tümünü saglayamamis hiçbir milletin tamamen hür olamayacagi da su götürmez bir gerçektir.

Günümüze baktigimizda kendine saf belirleme gayretine düsmüs kimin arkasina takilacagini sasirmis, yüzeli yildir sürdürülen dis etkiler sebebiyle millet oldugunu dahi unutmus, kendisine Türkiyeli diyen bir basbakanin pesinde karanliga dogru sürüklenen bir Türkiye görmekteyiz.

Dis güçlerin yillarca sürdürdügü dez enformasyon çalismalari sonucunda yaratilan Türk milletinin menfaatleri aleyhinde kamu oyu bugün teslimiyetçiligi çare olarak görmekte, millet menfaatleri yararina ortaya atilan her görüsü marjinal grup sirt çevirmektedir.

Avrupa anayasasini hazirlayan konvansiyonun Fransiz baskani ( Fransa eski Cumhurbaskani )Valery Giscard d;Estaing:
;- Türkler yabancidir, onlarla çalisamayiz !..;
;- Türkiye;nin baskenti ve nüfusunun yüzde 95 i Avrupa;da degildir. Türkiye;yi almak, AB;nin sonudur!..;
;- Türkiye;ye gerçek durum söylenmiyor. Türkiye;nin adayligini kabul edelim, diyenlerin gerçek egilimi Türkiye;nin AB;ye asla üye olamayacagi yönünde AB birbirine benzemeyenlerin birligi. Yunanistan ise bu birligin dogal bir parçasi Çünkü Avrupa;nin siyasal kültürü Yunan medeniyetine çok sey borçlu;

AB dis iliskiler Komitesi Baskani Tom Spencer :
;- Türklere ilerde bir gün AB;nin parçasi olacaklari yolunda 30 yildir söz vererek hiç dürüst bir davranista bulunamadigimizi düsünüyorum. Çünkü gerçek AB;nin Türkiye;yi üye olarak kabul etme yolunda hiçbir niyetinin olmadigidir;

Der Spiegel :
;- Türkiye;nin birlige girme sansi hiç yoktur. Türkiye;yi bütün bütüne Iran-Irak çizgisine kaymamasi için oyaliyoruz.;

Farz edelim ki duymamis olsunlar, peki bunca yildir Avrupa Parlamentosu;nu aleyhimize aldigi kararlari da mi görmezde gelmektedirler.

Avrupa Parlamentosu Karari : Türk hükümetinden, özellikle Kibris;tan isgalci asgari güçlerin geri çekilmesini ister; 19.09.1996 ( B4-0986,0987,0988,0089,0990/96 ve B4-0991/96)
Avrupa Parlamentosu Karari : Türk hükümetine, Kuzey Kibris;taki isgal güçlerini geri çekme çagrisinda bulunur. 15.11.2000 ( COM 1999-513-C5 0036/2000-2000-2014 COS)

Avrupa Parlamentosu Karari : Türkiye;nin Ermeni soykirimi yaptigini ilan eder ve Türk hükümetinin bunu kabul etmesini ister Türkiye;nin bu olguyu reddetmesinin Avrupa Birligi üyeliginin kesin engeli oldugunu açiklar. Türk hükümetini ve Türkiye Büyük Millet Meclisi;ne, özellikle modern Türkiye devletinin kurulmasi öncesinde Ermeni azinligin maruz kaldigi soykirimin kamu oyu önünde kabulü ile Türk toplumunun önemli bir parçasini olusturan Ermeni azinliga taze bir destek vermesi çagrisinda bulunur. 15.11.2000 ( COM/1999) 513-C50036/2000/2014 ( COS).

Avrupa Parlamentosu Karari : Türk hükümeti;ne, PKK;ya ve diger kürt örgütlerine, kürt konusunda siddete dayanmayan ve siyasi bir çözüm bulmalari için ellerinden gelen tüm çabayi göstermeleri çagrisinda bulunur.13.12.1995 ( B4-150/rev, 1534 ve 1559/95).

Avrupa Parlamentosu Karari : Türk Silahli Kuvvetleri;nin Türkiye;nin dogusunda son zamanlarda gerçeklestirdigi askeri operasyonlardan ve PKK tarafinda 15 Aralik 1995 tarihinde ateskes ilan edilmis olmasina ragmen barisçil bir çözüm saglama çabalarini reddetmesinden büyük kaygi duyulmaktadir. 20.06.1996 (B4-0769,0797,0820 ve 0828/96)

Avrupa Parlamentosu Karari : Türk Silahli Kuvvetleri;nin Türkiye;nin dogusunda kisa bir süre önce sürdürdügü askeri operasyonlardan ve Kürdistandaki anlasmazliga barisçil bir çözüm bulma yollarini aramayi reddetmesinden büyük kaygi duymaktadir.19.09.1996 (B40986,0987,0988,0989,0990/96 ve B4-099/969.

Avrupa Parlamentosunun aleyhimizde aldigi kararlari uzun bir liste seklinde siralamak mümkündür.

Tüm bunlarin yani sira Amerikanin tarim politikalarimizdaki yetkisi, Almanya;nin yer alti kaynaklarina olan ilgisini de göz önüne alirsak Devletimizi birlestirmeye millete dogru bilgileri vakit kaybetmeden aktarmakla baslayabiliriz. Artik Türk Milleti AB hülyasinda uyandirilmali sanli geçmisinden güç alarak elinde bulunan yegane kuvvet olan Türklügüyle Türk Ülküsüne dogru yürümeye baslamalidir.

Bu teslimiyetçi yaklasimlarla ve yabanci hayranligiyla bir arpa boyu yol alamayacagimiz bilinmeli, her seyden önce Hür bir devlete sahip olmanin gerekliligi gösterilmelidir.

Hür devlete kavusmada izlenecek en önemli adimlardan biri maneviyatin her zaman maddiyatin önünde oldugu bilincine ulasilmasidir. Bu gün ben ekmek partisine oy veriyorum diyerek teslimiyetçi politikalar yürüten vatan hainlerine prim veren kisilere oy verenler bilmelidirler ki hiçbir ekmek insani insan yapan degerlerden yani maneviyattan üstün olamaz. Maddiyat ugruna terk edilen manevi degerler insani hayvandan ayiran çizgiyi yok eder.

Hür devlete kavusmadan hür fertlerin olamayacagi, Maneviyatçi, Milliyetçi fertler yetistirilmeden de hür devletin olusturulamayacagi görülmektedir.

Teslimiyetçiligin ve Avrupa usakliginin bizi getirdigi son nokta 11 askerimizin baslarina çuval geçirilerek esir alinmasidir ki, bu olayi teslimiyetçi Bati tebaasi hükümetimiz olmadan dünyada gerçeklestirebilecek tek bir ordu dahi yoktur.

Atatürk;ün Amerika;li bayan gazeteciye cevabi vardir ki anlatilamaz. Amerikali gazeteci sorar: ;Türkiye ne zaman Batililasacak yada Amerikalilasacak?; Türkün büyük Atasi cevabi verir bir tokat gibi: ; TÜRKIYE BIR MAYMUN DEGILDIR. NE BATILILASACAK NEDE AMERIKALILASACAKTIR.;

Biz Ülkücü gençlik olarak bu sözlerin malum kisilerin kulagina küpe olmasini diliyor ve yilmadan yikilmadan yolumuza devam edecegimizi Türklügü Avrupa kapilarinda maymunlastirmak isteyenlere karsi durusumuzu, saflarimizi siklastirarak sürdürecegimizi belirtiyoruz.


BATILILASMAYACAK, AMERIKANLASMAYACAK
TÜRKLESECEGIZ!!!!


Saygılarımla

Serhan TATAROĞLU

[Vuslatim]

Türk cumhuriyetlerinin doğuşuyla sömürüden, soygundan kurtulmuş bir Türk dünyasının meydana geleceğini ve Türkiye ile aralarında kurulacak samimi ve tabii köprülerle, ülkelerimizin iktisadi kaynaklarının ihraç edilebilir fazlasının tamamının dünya fiyatlarıyla pazarlanarak refahın yükseleceğini, iktisadi ve siyasi bir güç birliğinin kurularak dünyada saygın bir yer işgal edeceğimizi düşünmüştük. Düşünmüştük diyorum, çünkü bu bir hayal değildi. Yolları ve yöntemleri belli ve orta vadede halledilmesi herkesçe beklenen bir işti (XVI. yüzyıla kadar bu işi, kimseyi sömürmeden başarmıştık).

Batılı Doğu'yu Nasıl Sömürdü?



Türk cumhuriyetlerinin doğuşuyla sömürüden, soygundan kurtulmuş bir Türk dünyasının meydana geleceğini ve Türkiye ile aralarında kurulacak samimi ve tabii köprülerle, ülkelerimizin iktisadi kaynaklarının ihraç edilebilir fazlasının tamamının dünya fiyatlarıyla pazarlanarak refahın yükseleceğini, iktisadi ve siyasi bir güç birliğinin kurularak dünyada saygın bir yer işgal edeceğimizi düşünmüştük. Düşünmüştük diyorum, çünkü bu bir hayal değildi. Yolları ve yöntemleri belli ve orta vadede halledilmesi herkesçe beklenen bir işti (XVI. yüzyıla kadar bu işi, kimseyi sömürmeden başarmıştık).



Batı, Doğuyu devamlı bir hammadde kaynağı olarak değerlendirdi. Bu maddeleri Türklerce vergilendirilmiş olarak almaktan kurtulduğu andan itibaren özel metodlarla sömürü geliştirdi:



Afrika’da, işgal ederek, kaynaklara el koydu. Bunları, yerlileri kırbaç altında çalıştırarak üretime dönüştürdü ve gemilere taşıttırarak, küreklerini de zincire vurduğu zavallılara çektirerek Avrupa’ya taşıttı ve böylece alınteri ödenmemiş mamul üretimini başlatarak dünyaya çok ucuza satmaya başladı.



İkinci merhalede, işgal devam ederken yerlilere kendi kültür unsurlarını aşıladı ve aşılananlara özel statüler ihsan ederek hammadde-mamul değişimini başlattı. Mesela, 100 kilo pamuk getirene bir pantolon verdi ve insanlar pantolon giymek için köle gibi çalışmaya başladılar. Bu metodu Kızılderililere de yalnız silah ve daha sonra viski ile deri vs. hammaddeleri değiştirmekte kullandılar. Onları öldürdüler, yok ettiler ama kendi kültür unsurlarını aşılayamadılar...



Bu korkunç sömürünün arkasından, makinalı üretimin yarattığı korkunç bir zenginlik yeni bir sömürü şekli başlattı. Kapitalizm veya liberalizm denen bu sistem, sömürüyü yurt dışından yurt içine de taşıdı. Sisteme liberalizm - kapitalizm- bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler... adı verildi. Üretim fazlası oluşmasıyla kapitalist sistemin gözünü ilk diktiği ülke Türkiye oldu. 1800-1830 arasında Türkiye’nin sanayii, Tanzimat Fermanı ve bu dönemde yapılan anlaşmalarla çökertildi ve Türkiye 1856’dan sonra borçlanmaya mecbur bırakılarak hem sömürüldü ve hem de güdümlü hal ile bağımsızlık arasında savaşın sürdüğü bir ülke haline getirilip parçalatıldı.



Buna karşı olarak çıkan sosyalizm cereyanı da, 1917’de Rusya’da komünizmin kurulmasıyla Asya ve Doğu Avrupa’yı pençesine aldı ve dünyanın çeşitli bölgelerine yayıldı. Herşeyi devlete bağlayan, fiyatın ve üretimin arz-talep yerine devletçe tayin edildiği bu sistem, başka türlü bir sömürü düzeni halinde işledi. Türk ülkelerinin tamamını hammadde kaynağı olarak değerlendiren komünizm, bütün yeraltı ve yerüstü üretimini istediği fiyatla aldı, mamulu ise eşi görülmemiş bir sömürüyü hayata geçiren korkunç fiyatlarla sattı. Ortaya çıkan yeni sınıfın yönetiminde eşitlik yerine eşitsizlik, kardeşlik yerine ırkçılık hakim oldu.



Hem vahşi kapitalizm ve hem de komünizm Türk Dünyasına çok zarar vermiştir.



1810’da İşkodra’da müslim tezgahı 600’den 1830’da 40’a, Tırnova 2000’den 200’e, Bursa’da 25000 okka ipek dokuma 1000 okkaya, Üsküdar’da 2750 kumaş tezgahı 25’e, 350 kemha tezgahı 4’e iniyor.



İngiliz mallarının yurda gayrı resmi girişler (rüşvetle gümrüklerimizi aşan) hariç, ithali 1828’de 10834 sterlinden 1831’de 105610 sterline çıkıyor ve artış aynı hızla devam ediyor ve ülkede her dalda ustalarımız dükkanlarını kapatarak işsiz kalıyor. Üreticiler, kısmen, ithal mallarının satıcıları oluyor. Bu günkü gibi..



Komünizmde ise, misal olarak, Kazakistan bütün ham petrolünü 252000 rubleye satıyor. Bunun yüzde 7’sini mamul olarak ithal edince buna 872 milyon ruble ödüyor. Bu tarz sömürü diğer yerlerde de uygulanıyor. Bu fiyatlara rağmen Azerbaycan, 70 yılın ortalaması olarak yılda ortalama 2 milyar dolar (=ruble) alacaklı olarak Sovyetlerden ayrıldı. 5 milyon ton pamuk üreten Özbekistan’da bir tek iplik fabrikası bile kurulmadı.



Bugün, yeni bir akımla, küresel ve global ekonomi akımıyla, aynı şeyler devam ediyor. Bugünün sistemine vahşi kelimesi yeterli değildir. Çünkü sinsi olarak silah kadar silahsız da sömürü yapılabiliyor. Zira beyin yıkayan küresel aletler çok yaygın ve çok gelişti ve Batının kontrolunda.



Türk Dünyasında bütün yollar Moskova’ya çıkmaya devam ediyor. Türkiye’de beyinler AB için kilitlenmiş, başka düşünceye kapalı, tüketim korkunç derecede teşvik ediliyor. Bir milyon maaşlı bir memura 5-10 banka birden kredi kartları veriyor ve herkes çılgınca harcıyor.



Sonuç, herkes borçlu, herkes suçlu! Devlet daha çok borçlu ve bu oranda güçsüz.



İthalat, ihracatın yanında dev gibi büyüyor. Üretim yerine ticaret, yatırım yerine dış kaynaklı sıcak para artıyor. Bu para spekülasyonda ve faizde kullanıldığı sürece dış yatırım değildir, krizlerin tetiğidir. Halk müsait, devlet zayıf ise bu tetik her an çekilebilir. Kısaca batı, vahşi kapitalizmin adını küreselleşme ve globalleşme olarak değiştirmiş ve daha vahşi hale gelmiştir. Bugünü dün ile birlikte değerlendirmek gereklidir. Türk Dünyası birlik olarak ortaya çıkmadıkça ne Türkiye ne Dünya kurtulabilir. Tek tek sömürmeye güçleri yetmeyince birleşmeye çalışıyorlar. ABD’nin hınk deyicisi Avrupa Birliği’dir.



Tanrı Türk’ü Korusun


Prof. Dr. Turan Yazgan


Kaynak; Ülkücü.org

[1453_fatih]

Eyvallah kardeşim güzel başlık açmışsın...

Aslında yazdıklarını biz değil de yukarıda bizi yönetenler okusa daha iyi olurdu.Her fırsatta Türk'ün en büyük lideri Mustafa Kemal'in adını kullanarak kendi politikalarına rant sağlayan insanlar gerçeği görmezler mi yoksa görmezden mi gelirler bilmiyorum.

Yıllardır kendi düşünceleri ile Atamızın fikirleri arasında bir bağ kurmaya çalışıp "biz Atatürk'ün yolunda yürüyoruz" imajı vermek için çabalamaktadırlar.

Yazında belirttiğin "hür devlet" olmak için gereken asgari şartların hepsi kesinlikle milli politikalar uygulanarak gerçekleştirilebilir.Milli politikalr için ise insanın yüreğinin milliyetçilik ateşi ile yanması gerekir...

O zaman Ata'nın şu sözüyle bitirelim,

Biz Doğrudan Doğruya Milliyetperver Ve Türk Milliyetçisiyiz Cumhuriyetimizin Dayanağı Türk Topluluğudur....

Sanırım asgari hedeflere ulaşmak için gereken temel kurallardan biride budur...

[Bozkurt-68]

1453_fatih demiş ki:

Eyvallah kardeşim güzel başlık açmışsın... Aslında yazdıklarını biz değil de yukarıda bizi yönetenler okusa daha iyi olurdu.Her fırsatta Türk'ün en büyük lideri Mustafa Kemal'in adını kullanarak kendi politikalarına rant sağlayan insanlar gerçeği görmezler mi yoksa görmezden mi gelirler bilmiyorum. Yıllardır kendi düşünceleri ile Atamızın fikirleri arasında bir bağ kurmaya çalışıp "biz Atatürk'ün yolunda yürüyoruz" imajı vermek için çabalamaktadırlar. Yazında belirttiğin "hür devlet" olmak için gereken asgari şartların hepsi kesinlikle milli politikalar uygulanarak gerçekleştirilebilir.Milli politikalr için ise insanın yüreğinin milliyetçilik ateşi ile yanması gerekir... O zaman Ata'nın şu sözüyle bitirelim, Biz Doğrudan Doğruya Milliyetperver Ve Türk Milliyetçisiyiz Cumhuriyetimizin Dayanağı Türk Topluluğudur.... Sanırım asgari hedeflere ulaşmak için gereken temel kurallardan biride budur...

Aynen,Onlarin OKUMASI daha Mantikli olurdu :)Bizimle Paylastigin icin Allah senden Razi olsun...

[cengizhan_333]

biz okuyalım tepkimizi belirtelim de bizi yönetenler isterse hiç okumasınlar ülküdaşlarım onlar sandıkta bunları okumadıkları için çok pişman olacaklar ama iş işten geçmiş olacak.

[cengizhan_333]

KARANLIKLARDAN GELEN BİR IŞIKTIR
BENİM ÜLKÜM
İNSANCA YAŞAMA SAVAŞIDIR
BENİM ÜLKÜM
KİM NE DERSE DESİN
KİM NE SÖYLERSE SÖYLESİN
TÜRKLÜĞÜN GEREĞİDİR
BENİM ÜLKÜM
ALLAHIN DİNİNİ YÜCELTMEK
KÖR OLAN GÖZLERİ AÇMAKTIR
BENİM ÜLKÜM
KALDIMI AYAĞIMIZIN DEĞMEDİ
TOPRAK DÜNYADA
ADELET HAK DEYİNCE
BENİM ECDADIMDA ARA
UNUTMA KARDEŞİM SENDE UNUTMA
TÜRKLÜĞÜN ASALETİ İSLAMIN NEFERİDİR
BENİM ÜLKÜM
BIRAKMA ELLERE SENDE ONU
YÜCELT KORU
HEP SEVGİ BESLE
TAŞLAŞMIŞ YÜREKLERE
İNADINA SÖYLE
TÜRKÜM MÜSLÜMANIM
MÜSLÜMANLIĞIM ASALATİM
TÜRKLÜĞÜM ŞEREFİMDİR BENİM


yazan:RECEP SARIPOLAT

[kaganos]

Değerli Kardeşlerime ,

Çok teşekkür ediyorum...

Çok güzel konular bulup, çok güzel başlıklar ile bunları veriyorsunuz....

Ne batılılaşması ...ne amerikanlaşması...

İnadına TÜRKLEŞECEĞİZ...

Yıllardır bu ülkede TÜRK milletini araplaştırma ve kürtleştirme faaliyetleri

yapıldı...

Burada yalnış anlaşılmasın ...arap ve kürtleri küçük gördüğüm için değil ..ırkçılık falan da değil...

Kimse kusura bakmasın....

Ama biz TÜRKÜZ...

Hiç kimse bize ithal Örf ve Adetler.. kültürler... getirmeye kalkmasın...

Kabileler halinde ulus olmadan yaşayan topluluklardan ...

yüzyıllar önce devleti olan ..vatanı olan ... bayrağı olan TÜRK milletinin ...

İthal örf ve adetlere ... kültürlere ....

İhtiyacı yoktur...

İşte bunun içindir ki;

Bize unutturulmaya çalışılan TÜRKLÜĞÜMÜZÜ yaşayacak ve yaşatacağız.....

Tarihinde yüzbinlerce şehit vererek...

Devletini..Milletini...Bayrağını koruyan bu ulusa ....

Akıl vermek...

Kimsenin haddine değildir...

Bu ülkede TÜRK Örf ve Adetleri TÜRK kültürü yaşanana kadar

mücadelemiz devam edecek....

Bu ülkeye, devşirme politikalar getirenlere....

Bu ülke insanını kendi benliğinden uzaklaştıranlara.....

Yazıklar olsun....

Ahirette iki elimiz yakalarında olacak.....


Saygılarımla.

[dolunay_hatun]

ÖLÜMÜNE TÜRKÜZ..
TÜRK İÇİN TÜRKLÜK İÇİN TÜRKİYE İÇİN.. ÖLÜME DÜĞÜNÜMÜZE GİDER GİBİ GİDERİZ.. VAR MI BAŞKA SÖZ.. ÇÜNKİ BİZ TÜRKÜZ..

[cengizhan_333]

en iyi sözü bunun için mustafa yıldızdoganın şarkısı söylüyor


kalacagız kalacagız türk dogduk türk kalacagız
türküm demek suç olsada türkoglu türk kalacagız
türk iline türk bayragı dikecegiz ucunda ölüm olsada.

NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE

[dolunay_hatun]

ŞANLI TÜRK AHFADIYIZ..
BİZ VATAN EVLADIYIZ..
MİLLETİN EFRADIYIZ..
HÜRRİYET ESHADIYIZ..

[cengizhan_333]

bu ülkede türk ismini taşıyıp türkçe konuşup türkçe düşünen bir grup vardır onlar oldukçada bu ülkeyi kimse yabancılaştıramaz ONLAR ÜLKÜCÜLERDİR. ONLARI KİMSE ENGELLEYEMEZ çünkü ÜLKÜCÜ HAREKET ENGELLENEMEZ...

Türk dogmuş olmak,Türk ismi taşımak kafi degildir.Türk gibi düşünmek lazımdır...


NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE

[dolunay_hatun]

BAYRAĞIZ BİZ LEKESİZİZ TEMİZİZ..
UMMANIZ BİZ, OKYANUSUZ DENİZİZ..
TÜRK OĞLUYUZ, ÖZDE, SÖZDE ERİZ BİZ..
MAZİDEN GELİRİZ,ATİYE DOĞRU..

[gelibolulu]

Tarihimize bir bakalım. Neler göreceğiz ?

Önce şu sözde medeni ülkelerin yakın geçmişine bakalım mı?


Bize barbar Türkler diyenlerin, arenalarını, gladyatörlerini hatırlayın...

Hala İtalya'da arenalarda vahşice öldürülen hayvanlara bakarak zevk çığlıkları atanları hatırlayın...

Kızılderili lere yapılan soykırımı, köle ticaretini ve onlara uygulanan akıl almaz işkenceleri hatırlayın...

İnsan haklarının en iyi savunucularından Almanya'nın hitlerini hatırlayın...

İngilizlerin sömürgelerinde yaptığı katliamları hatırlayın...

Yazmakla bittmez ki...

Kimmiş barbar ?


Vatikan ın liderliğindeki, ruhani takımın rezillikleri hatırlayın...

Engezisyon mahkemelerini hatırlayın...

Papazların, rahibelerin sapık ilişkilerini hatırlayın...

Hani medeniyet ?


İlim mi ?

Farabi, İbn Sina, Ali Kuşçu, Mirim Çelebi, Hazerfan Ahmet Çelebi,Piri Reis ve niceleri...



Medeniyeti, siyaseti, hukuku, askerlik sanatını ve daha pek çok şeyi bizden öğrenmiş insanlardan,

BİZ NE ÖĞRENEBİLİRİZ Kİ ???

Evet hiçbirşey...


Tek eksiğimiz, Türk Milleti'ni yeniden atağa kaldıracak bir hükümet ve devlet politikası...

İnşallah o da yakında MHP iktidarı ile olacak...

[cengizhan_333]

şimdi beni ezenler demek soyumu bilmez
bozgunun ardındaki mutlak toyumu bilmez
demek beni bilirde deli huyumu bilmez
çin de kırkbir çeriyle ihtilal yapan kim di
peki o uslanmaz kan nerede şimdi
şükür ki bende TANRIM
''niçin'' i sende TANRIM
bugünüde kutlu kıl gözüm dünde TANRIM
O USLANMAZ KANI TAŞIYANLARI ORTAYA ÇIKAR TANRIM
ORTAYA ÇIKAR DA TURAN'I KIZIL ELMAYI GÖSTER BİZLERE TANRIM