Bozkurt NET

[reisim25]

Türk Milletinin tarihte oyunlarına, entrikalarına ve kanlı katliamlarına maruz kaldığı iki millet vardır; Rus ve Çin’li!
Rus kendisi yapmadığı, yapamadığı zamanlarda Ermenileri taşeron olarak kullanmıştır. 1915–1917 tarihleri arasındaki Doğuanadolu Bölgesi Rus ve arkasından da Rus işgalini Bolşevik İhtilalı sebebiyle tamamlayamamış, Ermenilere devretmesi; Ermeni işgalini ve sonucunda Doğuanadolu’da Türk milletinin Ermenilerce katliamlarına sahne olmuştur!
1860 Yılı Orta Asya’sına bakıyoruz.
Rusya ve Çin; Rus çarı II. Aleksandr’ın arzusu olan Orta Asya topraklarının Türklerin ellerinden alınması ve kendi toprakları yapılması doğrultusunda yaptıkları anlaşmalarla Orta Asya bu iki ülke arasında parsellenmiştir. Rus ve Çin Orta Asya’nın; demografik yapısı, coğrafyası, içinde yaşayan Türk’lerin rey haklarına bakmaksızın kendi topraklarına katmışlardır.
Tabii işlem birden bire olmamış, gerekli atölye çalışmaları yapılmış ve sonra da Türk Anavatanı toprakları iki emperyalist ülkeye pay edilmiştir.
Atölye çalışmalarında; Türk Milleti yoğun olarak Azeri, Kazak, Kırgız, Özbek, Uygur gibi boy farklılıkları alt kimlik-üst kimlik tanımlamalarıyla ayrı milletler gibi birbirlerine yabancılaştırılmış ve yabancı olduklarına iyice inandırılmış ve sonunda birbirlerine hem yabancı, hem düşman şekle getirilebilmiştir.
Mesela Rus’lar Kazakları 1855 yıllarında üç boya ayırmışlardır. Kazak’lar; Ulu cüz, Orta cüz ve Küçüne (küçük) cüz olarak bölünmüşlerdir. Soya dayanan hiçbir ayrılık olmamasına rağmen Çarlık Rusya’sı tarafından birbirleriyle düşmanca çarpıştırılmışlardır. (Baskın: Tologon Kasımbek; Çeviri; Saadettin Koç; S.31)
Rus’un Orta Asya’da otuz büyüklü küçüklü Türk Hakanlıkları, imparatorlukları veya devletlerini yıkması; Türk Milletinin birbiriyle anlaşamamasından, birlik olamamasından ve küçük boylara ayırtılmasından faydalanılarak yıkılmıştır.
1860 yılında Çar 2.Aleksandr’ın, A.Lincoln’a yazdığı mektubun elbette hiçbir zaman Orta Asya ile ilgili bölümleri –ki var olduğu kuvvetle muhtemeldir, çünkü o zaman Rus-Çin ilişkileri oldukça iyiydi, Türk topraklarını bölüşmekle meşguldüler- doğru olarak öğrenmemiz ihtimali olmayacaktır. Ancak –komplo teorisi olarak da düşünülse bile- ABD’de 1855 yılları arasında Rusya ile Çin ve Orta Asya hakkında ortak hesaplar yapmış olmaları düşünceden uzak tutulamaz.
Bugün İngiliz, ABD ajanlarının Orta Asya ülkelerinde cirit atmaları göz önünde tutulduğunda Rusya ve ABD’nin Çin’e karşı ortak hareket ettikleri akla gelmektedir. Küreselleşmekte kararlı olan ABD’nin; Rusya, Çin ve Türk Cumhuriyetleri’nden bağımsız bir hedef koyması ve yaşatması ihtimallerin oldukça dışında yer almaktadır.
Daha yeni bir örnekte; Türkiye- Ermenistan Alican Sınır Kapısı için Türkiye ile Azarbaycan karşı karşıya getirilmiştir. Bu tek can olan iki millet; Türkiye’nin idarecilerinin Ermenistan kapısı açılmasına AB-D baskısıyla sıcak baktırılmaları yüzünden, Azarbaycan Cumhurbaşkanı İlhan Aliyev, Rusya tarafına yakınlaşmıştır.
Ruya’nın ve AB-D’nin istediği de budur!
Çin Halk Cumhuriyeti kendisi gibi komünizmle yönetilen Rusya ile 1949–1960 yılları arasında iyi ilişkilere sahiplerdi. Çin kendi yönetimi altına cebren aldığı Uygur Türklerini, Rusya’nın Türklere uyguladığı aynı politika ve stratejileri uygulayarak yönetti.
Çin, Rusya gibi durmadan Türk milletinin alfabesini değiştirdi.
Alfabe ile hem Türklerin ataları ile hem de diğer devletlerde yaşayan ırkdaşları ile okuma, konuşma ve dolayısıyla anlaşma- iletişim yollarını kesmiş oldu.
Yönetimine zorla aldıkları Türkleri tarihi felsefeleri olan “parçala ve yönet” politikalarıyla 1955 yılında oluşturdukları Sincan-Uygur muhtar Bölgesi’ni politik gerekçelerle yeniden 5 muhtar eyalete böldüler.
1-İli Kazak Muhtar Eyaleti
2-Boro Tala Moğol Muhtar Eyaleti
3-Çang-çi “Hui” Muhtar Eyaleti
4-Bayan Gol Moğol Muhtar Eyaleti
5-Kızıl-Su Kırgız Muhtar Eyaletidirler. Çin Halk Cumhuriyeti’nin en geri bıraktırılmış bölgesi Doğu Türkistan’dır. (Yeni ve Yakın Çağda Türk Dünyası; Ekrem Memiş, Nuri Köstüklü; S.106–107)
Doğu Türkistanlı kardeşlerimize Çin’in 2009 yılında dünyanın gözü önünde ve göstere göstere yapmış olduğu soykırım ve katliamlar sırasında bile Doğu Türkistan’daki Kazak ve Kırgız Türklerinin bir bölümü bile yılların politikası ve baskısıyla kanlı olaylara kayıtsız kalabilmektedirler.
1850’li yıllarda Rus ve Çinlilerin Türk Milleti hakkındaki “böl, parçala, yut” sloganı, politikası için hayata geçirdiği stratejiler günümüzde de aynı şiddet ve jeneriklerle sürdürülmektedir. Asya’nın doğusunda bu gelişmeler olurken; batısında yani Türkiye’de de eşdeğer uygulamalar hayattadır. Çok daha fazla sayıdaki devletlerin, milletlerin (ABD, AB, İsrail, İngiliz, Çin ve Rusya) emperyalist menfaatleri açısından hem kendileri arasında hem de çeşitli materyaller ve satın aldıkları insanlarla Türkiye’ye karşı arzularını hayata geçirmek için savaş vermektedirler.
Rus olsun, Çin olsun Türk Milleti üzerinden arzularından asla vazgeçmeyecekler ve tarihi Çin entrikalarına devam edeceklerdir.
İpek fistanın altında gizlenen kanlı hançer gibi; Çin’in ipek felsefesi altında korkunç kanlı hançeri gizlidir.
D. Türkistan’da insanımıza saldırırken dikkat edildiyse Çinliler, kardeşlerimizi öldürürken bile gülümseyen, sırıtan suratlara sahip oldukları görülmektedir. İpek felsefelerinden aldıkları cinayet ustalıklarındandır.
Bugün Türkiye’deki siyasi oyunlara bakıldığında, atölye çalışmaları daha hızlı ve tehlikeli olarak yapılmaktadır. Dün her şeyiyle Türk ve İslam olan Alevi’ler, Türk’ten ayrı düşürülme ve karşı karşıya getirilme provaları yaptılar ve nispeten bir ara başarılı da oldular. Burada araya siyasallaşmış “dinci” faktörlerle kızıl ve sözde akademisyen veya kızıl sosyologlarla, kızıl-beyaz kapitalistler Alevi-Sünni çatışmasını körüklemişlerdir. Bugün aynı oyun Irak’ta farklı ve tehlikeli boyutlarda sürdürülmektedir.
“Türklük” bilincinin, Türk Milliyetçiliğinin hedef alındığı, Türkiye’nin alt kimliklere ve federasyonlara parçalanmak istenmesi, bölücü Kürtlerin taşeron olarak kullanılması yanında Türkümsülerin ve sözde aydınların da atölyede çıraklık yaptığı görülmektedir.
Türk Milleti; ne Çin’in, ne Rus’un ne başka bir emperyalist devletin, ne millet olamamış kabilelerin tehditlerine pabuç bırakacak bir millet değildir.
Biz Türk Milleti; her zaman bize karşı verilen yabancı ideoloji ve -Çin-Rus fark etmez- arzuları için verdikleri savaşlarla yaşıyor olacağız.
Galip gelebilmemiz için tek yürek, tek bilek olmak –Türk Birliği- savaşan milletleri ve arzularının zehirli ipekten mamul oyunlarını görüp tanımakla mümkündür!

Tanrı Türkü Korusun!