Zaten sizler, bu büyük göreve, talip olmayı düşündüğünüzde, ilk işiniz ellerinizi semaya kaldırıp; Cenab-ı Mevla´ya aynen şöyle demiştiniz: "YARABBİ! ÇOK BÜYÜK BİR SORUMLULUK İSTEYEN KUTSAL BİR VAZİFEYE TALİP OLMAK İSTİYORUM.. EĞER BU ŞANLI GÖREV BENİM İÇİN; AİLEM İÇİN; VATAN VE MİLLETİM İÇİN HAYIRLI OLAÇAK İSE, BUNU BANA LÜTFEN NASİP ET. AKSİ TAKDİRDE İSTEMİYORUM" Madem ki böyle bir teslimiyet içinde işe başladınız, bu takdirde neticenin öyle veya böyle tecelli etmesi, sizi bu kadar çok ilgilendirmemeliydi, değil mi ya! Ülküdaşlarım,. Demek istiyorum ki, siz üzerinize düşen görevi yaptınız ve gerisini de O´na bıraktınız. Bu takdirde, "oldu-olmadı.. neden olmadı.."diyip, incinmeye ve başkalarını incitmeye gerek yok(Eğer "HAK" edipte "HAKSIZLIĞA". Uğradınızı düşünüyor iseniz, bunun hesabını da Ahiret yurduna bırakırsınız, olur gider.... Ve böylece, "BUNDA DA BİR HAYIR VARDIR". der, çekilirsiniz kenara... olur-biter..Çok mu zor böyle yapmak! Cihan Nebisi: "MEN AMENE BİLKADER; EMİNE MİNELKEDER" buyurmuştur. Evet, ilahi takdire boyun bükenler; üzüntünün her türlüsünden muhakkak emin olacaklardır. Bir defa daha hatırlatmakta hayır görüyorum: altı esasa inanmış İnsanlar, sadece, sebeplere tevessül etmekle mükellefiz. Bir diğer ifadeyle, ÇALIŞMAK BİZDEN, BAŞARI İSE, ŞÜBHESİZ YÜCE HALIKK´tandır. Bunun için, diyoruz ki, nedenler, niçinler..sizi fazla ilgilendirmesin. Bunlarla fazla meşgul olmayınız.
Çünkü içinden çıkamazsınız... Bize düşeni yaptıktan sonra,TESLİMİYET.. en iyisi ve en doğrusu bu. Bunun dışında sergileyeceğimiz her bir hareket maddi ve manevi hayatımızın aleyhinde olacaktır.
Merhum Hocamız Adsız Bey, bu gerçeği bakınız ne güzel ifade etmiş.
"MUKADDERATT İSTERSE, SENİ YOLDAN ÇEVİRSİN,
SEN HELE BU YOLLARDA YIPRANARAK AŞIN DA,
VARSIN BİR AN İÇİN NASİP OLMASIN,
SUSUZLUĞUNU GİDERMEK SERİN BİR SU BAŞINDA."

YATIRIMI ÖNCE İNSANA YAPMAK LAZIM

Türk-İslam davasının şanlı mensupları olarak, gerek milletimize ve gerekse onun aziz tarihine karşı olan borcumuzu büyük oranda ödediğimize inanıyorum ben. İnşallah alacaklı duruma geçtik. Malum bunu, şu ana kadar tahsil etmiş değiliz. İlerde çok güzel günler bizi bekliyor.Yeter ki biz, "EMROLUNDUĞUMUZ ŞEKİLDE DOSDOĞRU OLALAIM."
Bir de, istirhamımız, ÜLKÜCÜ HAREKET adına, hiçbir Allah´ın kulu küçük hesaplar peşinde koşmasın ve dolayısıyla bu kutsal hareketi de adi menfaatine alet etmesin! Her bir dava arkadaşımızın , her şeyden önce bir gerçeği çok iyi bilmesini ve hayatı boyunca bir saniye dahi unutma masını istiyoruz. Şu ve ya bu sebeple, bu davaya zarar vermeye kalkışanlara hakkımızı helal etmiyoruz ve asla da etmeyeceğiz.. Vallahi derim, çok açık ve net ifade ediyorum: Binlerce şehidin kanı-canı üzerinde büyütmeye ve geliştirmeye çalıştığımız bu Türk-İslam hareketine her kim zarar verirse(bilerek veya bilmeyerek-özellikle de bilmeyerek) her iki cihanda on parmağımız O, kişinin(ve kişilerin) yakasında olacaktır.

Bu işin şakası asla ve kat´a yok!.Herkes aklını başına toplasın. Ölüm geldikten sonra bir daha bunu yapmak mümkün olamayacaktır.Tabii, bu sözlerimiz, " ÖLÜM SONRAKİ HAYATA İNANANLAR İÇİNDİR!.."BEN BİR ÜLKÜCÜYÜM" diyenler ve bunu ifade etmeyi de hak edenler arasında, (çok şükür) iman ve itikat konularında herhangi bir problemi olan birine, şu ana kadar rastlamış değiliz biz. Öyle ise mesele kalmamıştır. (ÜLKÜCÜ GEÇİNENLERE VE ÜLKÜCÜDEN GEÇİNENLERE İSE, SÖYLEYECEĞİMİZ HERHANGİ BİR ŞEY YOK. ALLAH AŞKINA, SİZ SÖYLEYİN; NE DİYEBİLİRİZ Kİ! DİNDAR GEÇİNİPTE, BU MÜBAREK DİNE; DEMOKRAT TAKILIP DA , BU EN GÜZEL İDARE SİSTEMİ OLAN DEMOKRASİYE.... ZARAR VERENLER YOK MU? OLMAZ OLUR MU? PEKİ BU İNSANLARA ..KİM NE YAPABİLİYO Kİ?!...

SAKIN OLAKİ, MIŞ MIŞLARIN PEŞİNDEN KOŞMAYINIZ!

Aman dikkat!.. Bu yolda, çekmediğimiz sıkıntı, maruz kalmadığımız felaket yok denecek kadar azdır. Bu asil, bu necip millete helal olsun! Anlatmak istediğim bu değil, şunu ifade etmek istiyorum;yüzdük yüzdük ve nihayet karaya ayak basmak üzereyiz. Ülkücü kadroluların "ZAFER"ine" MERHBA BİZ GELDİK"" dememize çok az bir zaman kaldı. Çok daha fazla dikkatli ve tedbirli hareket etmek zorundayız..

Yıllardır, düştük, düştük kalktık... Bir daha düşmek istemiyoruz. Allah korusun, bir kez daha ayağımız kayarsa; ayağa dikilme şansımız yok denecek kadar azdır. İçinde bulunduğumuz bu günler, YAPAMADIM, EDEMEDİM..FALAN YERE GİDEMEDİM..."DEDİ, DEDİM, DEDİN.. DEDİK..gibi küçük şeylerle ilgilenme zamanı değil. Hele hele mışmışları sakın ola ki hayatınıza sokmayınız!
Unutmayın: "KÜLLİ MIŞMIŞIN KEZZABUN" (hadis) Evet, evet, mışmışların tamamı büyük bir yalandır. Demiş.. söylemiş.. yapmış..etmiş . Sıkıntılarımızın bir çoğunun sebebi, bu sözcükler değil midir? İnsanlığın içinde bulunduğu bu felaketi önlemek için, Cihan Peygamberi;" DUYDUKLARINIZIN HİÇ BİRİNE, GÖRDÜKLERİNİZİN İSE, ANCAK YARISINA İNANANINIZ." dediler.

Ülkücü Hareketin siyasi misyonu olan MHP´in iktidara gelmesi, biz Ülkücüler için hakikaten çok önemlidir. Sadece bizim için de değil; "BEN BİR TÜRKÜM, DİNİM, CİNSİM ULUDUR " DİYEN(DİYEBİLME LUTFÜNA ERMİŞ OLAN ) HER BİR VATANDAŞIMIZ İÇİN DE KEZA ÇOK ÇOK MÜHİMDİR.
Vallahi dostta- düşmana (bu ifadeyi aslında sevmem.. Şimdilik mecburen kullandım) karşı Büyük Millet Meclisi´ndeki yerimizi daha kalabalık bir milletvekili gurubuyla almak zorundayız. Buna mecburuz, mahkumuz... Bu bizim "HAYAT- MEMAT MESELEMİZDİR."

Geçen gün, eşim, Ankara´nın bir semtinde, dış arda teşhir edilen gazetemizi alıp, ücretini ödemek için dükkana girdiğinde, kasadaki genç " Yenge hanım, siz farkında değilsiniz herhalde, bu iş çoktan bitmiştir.

Artık, ısrar etmenize gerek yok." demiş. Eşim hanımefendi de; "ŞUNU UNUTMAYIN, GÖKTE GÜNEŞ NEYSE YERDE DE MHP´LİLER ODUR!" Dedikten sonra, muhatabına," LÜTFEN CEVAP VERİN:GÜNEŞ BİTER Mİ?" diye sormuş. "HAYIR" cevabını alınca, ÜLKÜCÜ HAREKET TE VE O´NUN SİYASİ MİSYONU OLAN MHP´DE; SON GÜNÜN SON SAATİNİN SON DAKİKASINA KADAR MİLYOLARCA TÜRK´ÜN BEYNİNDE VE YÜREĞİNDE GELİŞEREK, DERİNLEŞEREK VE BÜYÜYEREK HAYATINI SÜRDÜRECEKTİR." ."demiş.

Vallahi değerli dostlar, bizim için önemli olan"YOL"dur. Şu kadar yıldan beri, şanla- şerefle hizmetinde bulunduğumuz bu şanlı dava ile alakalı hiçbir sıkıntımız olmadı ve bundan sonra (inşallah) olması da mümkün değil. Biz ondan razıyız, dilerim o da bizden memnundur...
Davasına sevdalı olanlar, karasevda ile bağlı oldukları davalarından başka herhangi bir şeyle ilgilenmezler. İnsanın bulunduğu yolda, uzun ömürlü olması ve dolayısıyla büyük işler başarabilmesi için; gözünün kavramdan başka bir şey görmemesi lazımdır. Hatırlayın, bu konuda güzel bir söz vardı: "KÜÇÜK İNSANLAR, İNSANLARLA ; ORTA İNSANLAR OLAYLARLA VE BÜYÜK İNSANLAR DA KAVRAMLARLA MEŞGUL OLURLAR."
Harika bir tespit azizim. Her dava adamı için; çok çok önemli bir metot...

BEYİNLER VE GÖNÜLLER YARIŞMALI

Ülküdaşlarım! Her çeşit yarışınızı, medeni ölçüler dahilinde yapınız!
Biliyor musunuz, maalesef bu ülkede insanlar birbirlerini gerçekten de çok üzüyorlar. Ve bilhassa da" seçim zamanlarında.."Bunun için, seçimler bizi hep korkutmuştur. Demokrat insanlar olmamıza rağmen, "seçim" denilince bir anda sıkıntılarımız ayyuka çıkar. Lütfen çevrenize bir bakınız, bir çoğu, ağzını açar-açmaz muhatabına demediğini bırakmıyor. Küfrün, iftiranın bini bir para..Hayır, hayır..bunlar çok kötü şeyler. İnsana ve bilhassa Müslüman´a ve özellikle de "DAVA" adamına hiç mi hiç yakışmıyor! Hele hele "İFTİRA.." Kur´an ifadesiyle "O, BİR KANSIZ CİNAYETTİR." Evet, (ELFİTNETİ EŞETTÜ MİNELKATL" buyurdu, sevgili Rabbimiz. Bu, BÖYLE BİR İFTİRA İSE ÖLDÜRMEKTEN ÇOK DAHA KÖTÜDÜR Yahu, anlamıyorum, niçin beyinler değil de mideler konuşur?!.. Ne kadar iyi olurdu, değil mi, hizmet yolunda yapmaya çalıştığımız yarışımızı ve savaşımızı yüreklerimizle yapmış olsaydık!

Söyler misiniz ,neden yürekler ve beyinler değil de söz hakkı Şeytana ve nefse verilir? Kafa içinde, beyin; gönül sarayında da yürek taşımak lazım yürek!!!... Tabi insan beyni ve insan yüreği.. İçinde,. "MANDA DERİSİNDEN BİR ÇARIK BULUNDURANLAR" yazıklar olsun size ve gerçekten de çok yazık ettiniz kendinize! "FITRATA UYGUN" şekilde beslenmeden olmaz a benim cancağızım Artık anla bunu..Bak yaşın otuza geldi..Kırka merdiven dayadın bir türlü insan mefhumundan nasibine düşeni alamadın... Elli yaşın üzerindesin. Ne var ki, yaşına- başına yakışır hareket etemezsin..Altmışlara yetmişlere merdiven dayadın.. Halen" haram- helal" demez, dere-tepe dümdüz gidersin.... Bu dünyada "misafir" olduğunu sen bilmez misin? Eğer biliyor isen, niçin insan gibi, Müslüman gibi yaşamaz sın? Şaire kulak ver. Bak ne diyor?

"GELDİĞİMİZ BU ALEM BİZE ÖYLE BİR HAN Kİ,
HER CANLI YERYÜZÜNDE MİSAFİR GİBİ SAN Kİ.
MANADAN BAŞKA HER ŞEY BOŞ İNAN Kİ;
GELENLER BU ALEME ŞÖYLE BİR BAKIP GİDER...

MADDEMİZ, BEDENİMİZ ÜÇ BEŞ KEMİKLE DERİ,
BİR HİÇTEN İBARETSİN PARLATMAZSAN CEVHERİ.
HELE O MANA SIRRI SARARSA GÖNÜLLERİ,
BİR DURUR ZAMAN NEHRİ MAZİYE AKIP GİDER..."

Yukarda, "yarışımızı ilimle, irfanla; dostça, kardeşçe sürdürelim" dedim.
Biliyor musunuz, bu tavır size, bize ve bütün Ülküdaşlarımıza çok yakışacaktır. Ve.. Unutmayın: Cenab-ı Hakk´ın rızası da ancak böyle bir yarışta olacaktır.
Şairin dizelerine bir defa daha kalplerinizi sonuna kadar açınız!

"EĞER YÜREKLERİNİZ AYNI HİSLE ÇARPARSA,
EĞER O HİS GİBİ TEK, BİR DE GAYENİZ VARSA,
DÜŞER DÜŞER YİNE KALKARSINIZ, EMİN OLUNUZ...
DEMEK Kİ BİRLİĞİ TEMİN EDİNCE KURTULURUZ.
O HALDE VAHDETE(birliğe) MANİ NE VARSA ÇİĞNEYİNİZ!..
AYRILIK DA NEDEN? BİR DEĞİL Mİ, HER ŞEYİNİZ!... "

Evet aynen öyle: DİNİMİZ, DİLİMİZ, VATANIMIZ, MİLLETİMİZ, DEVLETİMİZ,
BAYRAĞIMIZ.(bunları yüzlere çıkarmak mümkün) BİR..EĞER BU KUTSAL KAVRAMLARI
YAŞAYARAK VE YAŞATARAK HAYATIMIZI SÜRDÜR İSEK; İNŞALLAH AHİRET YURDUNDA
CENNETTE BİR VE BERABER OLACAĞIZ.

Kazım Ütük Bey´in, (TEK BAŞINA İKTİDAR OLMAK) isimli değerli eserinin 107´nci sayfasında sunduğu gerçekleri sizlerle paylaşarak yazımı bitirmek istiyorum.
"TEK BAŞINA İKTİDAR OLMA VAKTİ GELMİŞ BULUNAN MİLLİYETÇİ HAREKET PARTİ´SİNİ, TARİH VE MİLLET GÖREVE ÇAĞIRMAKTADIR. BU ÇAĞRININ YANKI BULACAĞI BİR ÖZ VE GÖRÜNTÜYE KAVUŞMA YÖNÜNDE CİDDİ MESAFELER KATEDEN BU PARTİMİZİN VARLIĞI, GELİŞME ZORLUĞU İÇİNDEKİ DEMOKRASİMİZ İÇN DE ÖNEMLİ BİR ŞANSDIR. BU ŞANSIN EN İYİ ŞEKİLDE KULLANILMASI NOKTASINDA BÜTÜN MİLLİYETÇİLERE, SAMİMİ MUKADDESATÇILARA VE VATAN SEVER DEMOKRATLARA CİDDİ GÖREVLER DÜŞMEKTEDİR. BU DEMOKRATİK MÜCADELENİN BEYNİ VE BELKEMİĞİ DURUMUNDAKİ ÜLKÜCÜLERİN; SAFLARINI SIKLAŞTIRMASI, " BAŞ OLMAYA İSTEKLİ" NEFİSLERİNİN ÜZERİNE İMANİ BİR GÜÇLE BASMALARI, HERKESTEN ÖNCE BİRBİRLERİNİ DAHA ÇOK SEVİP DAHA ÇOK HOŞGÖRMELERİ, KARARLARI ALIRKEN "AK SÜTÜN İÇİNDEKİ AK KILI GÖREBİLECEK" BİR BASİRETLE HAREKET ETMELERİ, ADALETİ VE DİSİPLİNİ ELDEN BIRAKMAMALARI, SİYASİ BAŞARIYI HEM KOLAYLAŞTIRAÇAK HEM DE HAYIRLI KILAÇAKTIR.