Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1

Önceki Yazıları
Yazar ile iletişime geç



TÜRK MİLLİYETÇİLERİNE DUYULAN DÜŞMANLIĞIN SEBEBİ

Almanya’da doktora yapan bir Türk genci bizzat yaşadığı bir olayı bir olayı şöyle anlatıyor... Okulda arkadaşlık yaptığım Alman genci: ”Bugün Heiderberg Başpiskoposunun mühim bir konferansı var, gelir misin?”dedi. Ben de “hay hay, gidelim” dedim ve dört Alman genciyle konferansa gittik. Papaz efendi kürsüye çıktı ve direkt olarak İslamiyet’e hakaret etmeye başladı. Ben terleme başladım. Durumu anlayan Alman arkadaşlar “Haydi çıkalım, saçmalamaya başladı” diyerek beni teselli etmek istediler. Fakat ben çıkmayacağımı ve sonuna kadar dinleyeceğimi söyledim. Konferans bir hayli uzundu. Papaz İslam dinine her türlü iftirayı yaptıktan sonra esas ateşi Türk Milletine tevcih etti.” Barbar Türkler...Hunhar Türkler... Medeniyet düşmanı Türkler...”gibi kötülük namına aklına gelen her şeyi sayıyordu. Ve nihayet konferans bitmişti. Hemen yerimden kalktım” Papaz Efendi(!) sual sorabilir miyim?” dedim.”Evet” dedi.

Dedim ki: ”Konferansınızı sabırla dinledim. İslamiyet hakkında söylediğiniz tamamen yanlıştır. Ama siz Hıristiyansınız, kendi dininizi doğru göstermek için bu tutumunuzu normal karşılayabilirim, ama garibime giden dünyada yaşayan bir buçuk milyar Müslüman içinde nüfusu 70 milyon dahi bulmayan Türkleri seçmeniz beni hayrete düşürdü. Halbuki bizden daha kalabalık İslam ülkeleri var. Mesela Pakistan, Endonezya, Arap devletleri, İran...Niçin onlar hakkında hiçbir şey söylemedin de yalnız Türk Milletine hücum ettiniz? Bunu izah etmenizi istiyorum.”

Papaz cevaben dedi ki:” İslam Dini, Arap yarımadasından çıktı. Biz bu dini yok etmek veya Arap Yarımadasında hapsetmek için Haçlı seferleri düzenledik. Karşımıza siz çıktınız. Milyonlarca Hıristiyan’ı kılıçtan geçirdiniz. Viyana kapılarına kadar siz geldiniz. Hindistan’a İslam’ı siz götürdünüz ve İslam’ın kılıncı oldunuz. Siz Türkler önümüze çıkmasaydınız biz arzumuzu yerine getirecektik. Bizim hesabımız sizinledir Pakistanlıyla, Endonezyalı ile Arap ve İranlı ile bir hesabımız yoktur.” Ve devamla dedi ki:” Bu yalnız benim görüşüm değildir.
Her Avrupalı böyle düşünür.”(Mehmet Doğan, Kur’an Gölgesinde ve Tarih Önünde Türkler,123-124)
Bilindiği gibi, Araplar ve diğer başka Müslüman milletler Avrupa’ya Türklerden çok daha önce işçi veya mülteci olarak gitmelerine rağmen, cami açma ve bir takım dini ve milli faaliyetler için teşkilat kurma bakımından Türklerden çok çok geridedirler. Bugün Avrupa ülkelerinde, Türkler ikamet ettikleri her şehirde, her kasaba ve köyde dinlerini ve milli gelenek ve göreneklerini yaşamak ve yaşatmak için dernek kurup; camiler inşa etmektedirler. Hatta zaman zaman kiliseleri satın alıp, camiye çevirdiklerine de şahit olmaktayız.. Kısaca, tam şuurunda olmasalar da, Avrupalı Türkler,(Özellikle de Türk-İslam Ülküsüne yürek veren ulu Türk’ün şanlı evlatları) bulundukları ülkelerde bir nevi “ALP-ERENLİK” görevi yapmaktadırlar.

Türk Ne Kadar Kuvvetlenirse, Müslümanlık O Kadar Kuvvetlenecektir

“....Yabancılar nezdinde “MÜSLÜMANLIK”deyince akla Türkler geliyor ve Müslümanlığa karşı sergilemek istedikleri bütün tecavüzlerini Türklere yapıyorlar. Türkler zayıf olduğu müddetçe İslam ülkelerinin de zayıf kalacağını biliyorlar. Bunun için de, Türk Milleti’nin gene eski kuvvetine erişmesinde Türkçülük hareketinin rolünü gayet iyi bildiklerinden, halkın zaafından faydalanarak milliyetçiliği İslamiyet’e karşı bir hareket olarak vasıflandırıp Türk Kurtuluş Hareketini baltalamaya çalışıyorlar.
Her millet kendi milletini üstün tutarken, bunlar kim oluyor ki, Türklüğü inkar ediyorlar?
Hiç fazla araştırmaya lüzum yoktur.Biz, bu insanların arkasında yabancıların olduğunu düşünüyoruz.
“Bu ahmaklar bilmezler mi,tarih boyunca,”Türk’ün zaferi, İslam’ın zaferi olmuştur. İslam’ın zaferi de keza Türk’ün zaferidir. Türk Milletine “cihan devleti”ni kurduran tabii ki İslam’dır.”
Bugün bu gerçeği görmeyenler, inkar edenler, Milliyetçi Harekete düşman olmuşlardır. Avukat B.Berk”İslam’ı Hareket Ve Türkeş” diye kitap yazdı.(Yine aynı şekilde M. Arif Özcan diye birisi de Üç Nasyonalist diye aynı üslupla bir broşür yazmış) ve bizi kafirlikle suçladı. O kitabı her yerde bedava dağıttılar. Tabii ki paraları kimin verdiği belli. Kitabı okuyanlarınız olmuştur, içi bir birini tutmayan saçmalıklarla doludur. Bizi kafirlikle suçlayanlar, kendilerinin ne olduğunu biliyorlar mı? Bu adamlar madem Müslüman dır ve madem Müslümanlığa karşı olan zararlı faaliyetlere düşmandır; neden evvela baş düşman olan, dini inkar eden komünizme veya Yunan Magalo İde asına çatmayıp ta, Milliyetçiliğe çatıyorlar? Bunca melanet dururken, İslamiyet için tek tehlike Alparslan Türkeş mi? Bu adamlar her şeyden evvel samimi değildir. Biz, dinsizlerden de mi daha tehlikeliyiz? O kadar iyi Müslüman da neden tek kelime onlara karşı yazmamış?... Kaldı ki, biz, doktrinimizle dinimizin yüceliğini kabul etmişizdir.”TÜRKLÜK GURUR VE ŞUURU, İSLAM AHLAK VE FAZİLETİ”ni hiçbir parti ortaya atmamışken, biz benimsemişizdir.( TÜRK-İSLAM ÜLKÜSÜNÜ gündeme yine biz getirmiş; bu ağyarına mani, efradını cami her iki harika vecizenin Türk literatürüne girmelerine yine bizler sebep olmuşuzdur. Uzun yıllardan beri,Türk çocuklarının beynini ve kalbini bu iki mukaddes kavramla biz beslemeye çalıştık. Yüce ALLAH’IN yardımıyla Kıyametin sabahına kadar buna aralıksız devam edeceğiz) Biz, İslamiyet’in bugünkü durumundan kurtulup ilerlemesinin çaresini, Müslüman Türkiye’nin, Müslüman Türk Dünyasının ilerlemesinde, bağımsız olmasında görmüşüzdür. Bu şartlar altında hala bize saldıranların maksatlarının ne olduğu meydandadır. Bunlar dışardan beslenme kara cahillerdir. .”(A.Türkeş, Yeni Ufuklara Doğru,63-64)

[--pagebreak--]Türk Milliyetçilerine Duyulan Düşmanlığın Sebebi

“Bize göre,Türk Milliyetçilerine duyulan düşmanlık, Türk Milletine duyulan düşmanlıktan kaynaklanmaktadır. Çünkü, Türk Milliyetçileri, Türk milletinin tarihi görevine taliptirler. Düşmanlar güçlü bir Türkiye’den korkmaktadırlar. Ortadoğu ve İslam ülkelerindeki sömürü düzenlerinin yıkılmasından çekinmektedirler. Bu yüzden güçlü Türkiye’yi kuracaklarından emin oldukları Türk Milliyetçilerine olanca güçleriyle saldırmaktadırlar.
Dıştaki düşmanların adavetini anlamak ve izah etmek kolay. Fakat içteki Türk Düşmanlarının düşmanlıklarını açıklamakta gerçekten de zorlanmaktayız. . İşte onların millet realitesini inkarlarına verdiğimiz cevaplardan bazıları:

Millet Ve Soy

“Bazı milliyetsizlerin ve soysuzların iddialarının aksine Milleti millet yapan unsurların içinde tabii ki “soy”kavramı da vardır.. Millete ve soya karşı en büyük düşmanlık şüphesiz ki Komünistlerden gelmektedir. Kızıl felsefenin amacı, dini, dili, milliyeti ve aileyi ortadan kaldırmak, insanlığı robotlaşmış bir sürü haline getirip sonra sömürmektir. Siyonizm’in birer kuklası olan Masonların da bir çok noktalarda Komünistlerle mukaddes duyguları yok etmede işbirliği halinde faaliyetleri sürdürdüğü bilinen bir gerçekken, bunun dışında Türk Milletine ve Milliyetçiliğine başka bir cinayette İslam adına işlenmektedir.(M. Doğan, Kur’an Gölgesinde ve Tarih önünde Türkler,37) Azınlık ırkçıları da İslam perdesinin arkasına gizlenerek, kendileri açıkça İslam’ın yasak ettiği menfi ırkçılığı yaptıkları halde, Türk Milliyetçilerine karşı”Milliyetçilik İslam’a aykırıdır” diyerek onları yıldırmak ve yalnız bırakmak istiyorlar. Ve bu durum Müslümanları, çok etkilemekte; dinin bir yasağına karşı geliriz korkusuyla Milliyetçilerden ve Milliyetçilerden uzaklaşmaktadırlar. Tabii bu da iç ve dış düşmanların ekmeğine yağ sürmektedir. Halbuki Türk Milliyetçileri, İslamiyet’in yasakladığı menfi milliyetçilikten, ırkçılıktan ve onların iddialarından uzaktırlar. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Cenab-ı Hakk bir ayet-i kerimesinden şöyle buyurmaktadır:

“Ey insanlar, gerçekten, biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizle tanışmanız için sizi halklar ve kabile(şeklinde) kıldık. Şüphesiz, Allah katında sizin en üstün(kerim)olanınız,(ırk ya da soyca değil)takvaca en ileride olanınızdır. Şüphesiz Allah, bilendir, haber alandır.”(Hucurat suresi,13)
Yine bir ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır:
“Göklerin ve yerlerin yaratılması ile dillerinizin ve renklerinizin ayrı olması, O’nun(azamet ve kudretine delalet eden)alametlerindendir. Şüphesiz ki bunlarda bilenler için ibretler vardır.”(Er-Rum,22)

İslam”a Göre Irkçılık Nedir Ne Değildir

“Cübeyr b.Mutim(r.a.)’den Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
“Asabiyete çağıran; asabiyet üzere savaş yapan ve asabiyet üzere ölen bizden değildir.”Yani bunu helal sayarsa bizim dinimizden değildir veya (helal saymadan yaparsa) bizim kamil yolumuz üzere değildir, demektir.
Bu hadiste geçen”asabiye” kelimesi baba tarafından akrabalar demektir ki, aşiret, ırk anlamlarında da kullanılıyor. Herkes ırkçılığın kötü olduğunu kabul ediyor, ama ırkçılığın ne olduğunu maalesef iyi bilmiyor. Gelin Peygamberimiz ırkçılığı nasıl tarif etmiş onu görelim:

Vesile b.Eska’dan(r.a.)şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Ey Allah’ın Resulü, ırkçılık nedir?”dedim:
O:
“Zulüm üzere kavmine yardım etmendir,”buyurdu
Hadis-i şerifte asabiyetin kötü şekli belirtilmiştir. Yoksa hak üzere kavmine(Kavim: Dini, dili, tarihi ve kültürü bir olan insan topluluğu) yardım etmek bir çok delillerle meşrudur ve hatta dini bir vecibedir.

Süraka b. Malik b. Cuğşüm(r.a.)’dan şöyle dediği rivayet edilmiştir:
“Resulüllah (a.s.)bize hutbe okudu ve şöyle buyurdu:”Sizin en hayırlınız, günah işlemediği sürece, milletini savunandır.”

Abdullah (r.a.)’dan Peygamber(s.a.v.)’in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
“Kim kavmine haksızlıkm üzere yardım ederse, o, kuyuya düşen ve kuyruğundan çekip çıkarılmaya çalışılan deve gibidir.” Yani, her kim kavmine batıl üzere yardım ederse, günaha düşer ve helak olur. Kuyuya düşüpte kuyruğundan tutup çıkarılmaya çalışılan deve gibi.(mansur Ali Nasıf, et.Tac,C.5,s.46)
Yukarıya aldığımız ayet ve hadislerden de anlaşıldığı gibi, Allah Teala insanları bir erkekle(Ademle) bir dişiden(Havva’dan)yaratmış ve onları kabilelere milletlere ayırmıştır. İnsanların üstünlüğünü ise takvaya bağlamıştır. Ve her bir millete de renklerinin, dillerinin değişlik olması gibi, ayrı özellikler vermiştir.

Hal böyle olunca, milletler de ancak çoğunluk olarak ne kadar takva(Takva:Allah korkusuyla günahtan kaçınmakta, Allah’ın emir ve yasaklarına uymakta titizlik gösterme)sahibi iseler, o kadar Allah yanında değerli ve üstündürler.

Yine yukarda zikredilen hadis-i şeriflere göre, kişinin milletini sevmesi, onu haklı olduğu hususlarda savunması, onu yüceltmek için çalışması, İslam’ın yasak ettiği ırkçılık değil, bilakis teşvik ettiği bir husustur.
Demek ki, millet vardır. Her Müslüman, milletini sevmeli ve ona hizmet etmelidir. Her Türk de milletini sevmeli ve ona hizmet etmelidir. Aynı zamanda dinini de çok da iyi öğrenmeli, milliyetçilik ile ırkçılığı birbirinden ayırabilecek bilgilere sahip olmalıdır ki, milliyetçilerin aleyhinde olanların -haşa- İslam adına yürüttükleri Türk düşmanlığı kampanyasını çürütebilsin.
Türk Milleti hiçbir zaman ırkçı olmamıştır. Tarih bunun şahididir...Ve hiçbir millete de zulüm etmemiştir.Ne yazık ki zaman zaman çok büyük zulümlere maalesef maruz kalmıştır.

[--pagebreak--]Kavmin Zalim de Olsa

Buhari ve Müslim’in rivayet ettikleri bir hadis-i de Peygamber(a.s.) bu konuda şöyle buyurdular:
“Kardeşine-soydaşına- zalim de olsa, mazlum da olsa yardım et.”
Bunun üzerine Ashab’dan bir zat:
“Ey Allah’ın Resulü, kardeşime zulme uğradığı zaman yardım edeyim,ama zalim olduğu -başkasına zulüm ettiği-zaman ona nasıl yardım edeyim?” diye sordu. Zaten söyleyeceklerine dikkatlerini çekmek için öyle buyuran Hz. Peygamber, konuyu en güzel şekilde açıklamak üzere şu cevabı verdiler:
“Onu(soydaşını) zulüm etmekten alıkoyacaksın. Ona yardım işte budur.”
“Evet, bir zulme uğrayan kardeş ve soydaşına yardım etmek ne kadar gerekli ise, bir başkasına zulüm eden soydaşına da yardımcı olmak o kadar yerindedir. Ancak bu, ona yapılacak yardım, zulmünü artırmak değil, bilakis zulmünden alıkoymak şeklinde olmalıdır. Çünkü o başkasına zulüm etmekle, hem dünyada, hem de ahrette büyük bir felakete uğramakta, Allah’ın azabına gazabına layık olmakta demektir. Allah’ın dahi affetmeyeceği kul hakkını çiğneyerek büyük bir suç ve yük altına giriyor, demektir. Binaenaleyh ona yapılacak en büyük yardım, onu zulümden alıkoymaktır.”

Mazlum Türk Milleti

“Türk Milleti, İslam içinde benliğini o kadar eritmiş, o kadar kendini yok etmiş, adeta İslam milletleri içinde fani olmuş ki, neticede adı var kendi(sanı)yok durumuna düşmüş. Fetihleri yapan, imparatorlukları kuran ve yaşatan, ilmi eserlerle kütüphaneleri dolduran, medeniyet eserleriyle beldeleri süsleyenler onlar olduğu halde, kendi öz yurdunda hor ve hakir görülür bir duruma düşmüşlerdir. İşte o zaman nefs-i müdafaa durumunda kalan Türklük, ayağa kalkmaya mecbur kalmıştır.
Bu horlama o dereceye varmış ki, ikinci Abdülhamit zamanında saray bahçesinde geçen şu olay, bu duruma çarpıcı bir örnektir:” Sarayda görevli bir Arnavut, bahçıvanlık yapan bir Türk’e, “pis Türk” diye bağırır. Sarayın penceresinden bu hakarete şahit olan İslam Halifesi ve büyük Türk Hakanı Abdülhamit Han şöyle haykırır:”UNUTMAKİ BEN DE BİR TÜRKÜM.”
Buna benzer bir olayda Ahmet Vefik Paşa’nın Bursa Valiliği zamanında geçer. O günlerde Osmanlı memleketlerinde bulunan herkes milliyetini açıkça ifade edebilirdi. Fakat devletin asıl unsurunu meydana getiren Türkler bunu sanki bir suçmuş gibi saklarlarmış(Not:Görüldüğü gibi,”Tarih bir defa daha tekerrür etti can dostlar!”.Zamanımızda da aynı şeyleri yaşamaktayız. Birtakım vatandaşlarımız alt kimliklerini, tıka-pasa kullanırken; bu Vatanın bel kemiği, can damarı olan Türk evladı,”Ben bir Türk’üm dinim cinsim uludur” dediğinde hemen ırkçı oluveriyor. Bir yazarımızın dediği gibi; hakikaten de Türk yurdunda “Türk olarak” yaşamak çok zorlaştı. Böyle giderse-hayır gitmeyecektir!- Pek yakında”Türkü ve Türklüğü Koruma Derneği”ismi altında bir takım teşkilatlar açmak zorunda kalacağız.(.S.T.) Paşa uğradığı bir kazada halkla sohbet ederken karşısındakilerin milliyetini sorar. Herkes -göksünü gere gere-“Boşnak’ım, Arnavut’um, Gürcüyüm, Çer kezim” der. Sıra soluk yüzlü bir ihtiyara gelir. Adamcağız ezile büzüle: “Türküm Efendim” der. Bunun üzerine Paşa:”Niçin saklıyorsun öyle, Türk olmak bir kabahat mı? Bak ben de Türk’üm”. İhtiyar, sahi mi Paşam,Sen de Türk müsün? Demek Türk ten de paşa olurmuş ha!” cevabını verince A.V. Paşa’ının gözleri dolar.”Paşa da kim oluyor, Türk ten padişah çıkar padişah, anladın mı?”der....(C.Kutay, Tarih Konuşuyor,C.V.11.s.3122)
Biraz önce ifade edildiği gibi, maalesef bugünkü durumda eskisinden çok da farklı değildir. Devletimiz Türk devleti, Milletimiz Türk Milleti, Memleketimiz Türkiye, Bayrağımız Türk Bayrağı, deriz; bayramdan bayrama attığımız nutuklarla mangalda kül bırakmayız. Lakin “madem Türküz, Türk Milletini maddede ve manada yüceltelim, Türk Milleti’nin değerlerine sahip çıkalım”derseniz, bölücü olursunuz, ırkçı olursunuz. Nitekim bunun mücadelesini yapanlara hala suçlama ve düşmanlık devam etmektedir.(Şaban Kalaycı, Gizlenen Gerçek,140-141)

Haçlının Türk Düşmanlığına Bir Başka Örnek

Avrupalı Prof.Dr.Fritz Neumark aynen şöyle demektedir:
“Çok samimi olarak itiraf edeyim ki, Avrupalı Türkleri sevmez.Sevmesi de mümkün değildir. Asırlardır kilisenin Türk ve İslam düşmanlığı Hıristiyanların hücrelerine sinmiştir. Sebeplerine gelince, en başta Müslüman olduğunuz için sevmez. Hıristiyan olsanız da size düşman olarak bakmaya devam ederler. Çünkü sizler, hangi kimliğe bürünürseniz bürünün;her zaman onların korkulu rüyasısınız.
Sizi silahla yenemeyenler sizleri kendilerine benzeterek, hakimiyet sağlamaya çalışıyorlar.Sizler farkında değilsiniz. Ama onlar şu gerçeğin farkındalar:En az 400 yıl Avrupa’da sırtımızda ve ensemizde at koşturdunuz. Selçuklular Anadolu’yu, Osmanlılar ise Orta Avrupa ve Balkanları Haçlı ordusuna mezar ettiler.
Bizlere medeniyeti ve insanlığı öğrettiler. Avrupa Müslüman olma ile karşı karşıya geldi.
Osmanlı arşivi tam olarak ortaya çıkarsa, bugünkü tarihlerin yeniden yazılması gerekir. Sizler gerçek hüviyetinize döndüğünüz an, Avrupalının refahı ve medeniyeti yıkılır. Bunun için sizler, Avrupa’nın tarihi düşmanısınız ve daima düşman olarak kalacaksınız.
Selçuklu ve bilhassa Osmanlı İslamiyet uğruna her şeylerini feda etmeseydiler, İslamiyet bugün belki yalnız Hicaz bölgesinde varlığını devam ettirirdi.
Kaldı ki Vahhabiliği kuranlar da İngiliz sömürgeler bakanlığının adamlarıdır.Batı her yerde değişik adamları vasıtasıyla İslamiyet’i sapık inançlara kanal ize etti. Bütün bunlara rağmen, Osmanlı’nın inancını bozamadı. Osmanlı Asr-ı Saadet-i temsil etmeye devam etti.”

[--pagebreak--]Sen"Türk’üm" Dersen Öte ki de....

Prof. Dr.Sayın Zekeriya Beyaz Bey,” İslam’a Göre Milliyetçilik”, isimli muhalled (muhalled: ebedi, daim, baki, sürekli, kalıcı) eserinde, üzerinde durduğumuz konu ile alakalı şunları söylemektedir:
“Bazı kimseler Türk Milliyetçiliğinin bir “bölücülük” olduğunu ileri sürerek şöyle bir itirazda bulunurlar:
“Sen Türk’üm dersen, öteki de Kürdüm, Çerkez’im vesaireyim der. Sen Türk Milliyetçiliği yaparsan, onlar da kendi milliyetçiliğini yaparlar. Bu ise birlik ve beraberliği bozar. Nitekim, Osmanlı İmparatorluğunu da bu yıkmıştır. Yani bazı kimselerin Türk Milliyetçiliği bayrağını çekmesiyle diğer unsurlar da aynen kendi milli bayraklarını çekmiş ve böylece İmparatorluk yıkılmıştır. Dolayısıyla Türk Milliyetçiliği kötü ve zararlıdır, İslam’a aykırıdır.”
İlk bakışta haklı gibi görünen ve fakat gerçekte hiç de öyle olmayan bu itiraza karşı verilecek cevabı özet olarak ifade edecek, sonra biraz daha genişçe incelemeye çalışacağız.
Önce bu itiraz tehlikeli ve gayri samimidir. Sonra biz "Türk’üz" demesek de onlar"biz Arap’ız”, “biz Gürcüyüz”, demekte devam edeceklerdir. Nitekim, Osmanlı döneminde biz hiç de”Türk’üz” demedik, ama onlar biz Arap’ız”, biz Arnavut’uz, “vesaireyiz demekten hiç geri kalmadılar. İslam’a göre ise”El hükmü-lil ekser” yani, hüküm ve hakimiyet çoğunluğundur. Ayrıca İslam’a göre “Arap’ım” demek suç olmadığı gibi”Türk’üm” demek de suç değil, fazilettir. Osmanlı İmparatorluğunun yıkılmasına ise, Türk Milliyetçiliği değil, diğer milletlerin ırkçılıkları tesir etmiştir. Çünkü Türk Milliyetçiliği en son olarak nefs müdafaası olarak doğmuş bulunmaktadır..
Her şeyden önce saf ve gafil olarak kötü propagandaların etkisi ile bu türlü itirazlarda bulunanları istisna edersek, şuurlu olarak böyle bir itirazda bulunan kimselerin samimiyetine inanamıyoruz.”Siz Türk’üz derseniz ötekiler de Acemiz, Arnavut’uz derler. Siz Türk Milliyetçiliği yaparsanız onlar da şu ırkın, bu ırkın milliyetçiliğini yaparlar. Bu ise birliği bozar, “Binaenaleyh,”Türk’üz” demek, Türk Milliyetçiliği yapmak İslam’a aykırıdır”. Gibi iddialar saf bir itiraz olmaktan çok, gayri samimidir. Bu iddialar bizzat bozgunculuğun, bölücülüğün, İslam’a aykırılığın açık bir belgesidir. Bu ve benzeri iddialarda bulunan kimselerin maksadı,özbeöz bu vatanın evladı ,Türk Milletinin asli unsurlarından biri olan Doğulu kardeşlerimizi Türk Milletinden ayırıp, yapmacık bir”Kürt Milleti” bayrağı altında toplamaya çağırmaktır.
Bu vatan topraklarında yaşayan insanlar olarak, Doğulusuyla, Batılısıyla,Güneylisiyle, Kuzeylisiyle...Allah’ımız bir; Peygamberimiz bir;Kitabımız bir; Tarihimiz bir; Vatanımız, Milletimiz, Bayrağımız,Sancağımız, Kültürümüz...evet bizi biz yapan, Türk’ü Türk yapan bütün maddi ve manevi değerlerimiz birdir. İnşallah ikinci hayatta ahret yurdunda;cenneti alada da bir olacağız, beraber olacağız.....Biz Türk Milliyetçilerinin gönül duygusu ve yürek duasıdır bu....Bunu dilemekten, bunu istemekten daha doğal ve daha güzel ne olabilir aziz okuyucu! Allah aşkına söylesinler, başka ne yapabiliriz, bunun dışında başka ne diyebiliriz biz!

Türk Düşmanlığı

Yukarıdaki itiraz ile asıl söylenmek istenen, dillerinin altında saklı bulunan iddialar açık şekli ile şöyledir:”Siz Türk’üz derseniz onlar da biz şuyuz buyuz derler, sizin Türk Bayrağınız var ise, onların da X bayrağı olmalıdır, sizin müstakil devletiniz, Cumhuriyetiniz ve Cumhurbaşkanınız var ise onların da aynen müstakil devletleri, Cumhuriyetleri ve Cumhurbaşkanları olmalıdır. Sizin bu saydıklarımız, Bayrağınız, istiklaliniz olduğuna göre onların da olmalıdır.”
Evet, yukarıdaki iddiaların açık ve geniş şekli budur, kastedilen mana budur. Zaten bunu bazen gizli, bazan da açık olarak kendileri de ifade etmekten çekinmemektedirler. Söylemeye hacet yok ki, bu iddialar kardeşi kardeşe kırdırmak, Türkiye’yi parçalayıp düşmanlarımıza yem yapmak maksadından başka bir şey değildir. Bu türlü bir düşünceye İslam’ı renk verilmeye çalışılsa da Türkiye’nin yıkılmasını isteyen düşmanlarımıza yardım etmekten, onların arzularına uymaktan başka bir anlam taşımaz.
Bir defa şunu kesinlikle bilmek ve kabul etmek gerekir ki, Doğu illerimizdeki”Kürt” ü Türk’ten ayırmaya çalışılan kardeşlerimiz Türk Milletinin asıl unsurlarından biridir ve özbeöz Türk’türler. Din, Vatan, Millet, Kültür ve Tarih kardeşiyiz, aramızda hiçbir ayrılık ve gayrılık yoktur. Araya ayrılık sokmak isteyenler düşmanlarımızdır.Onlar, (içimizdeki ve dışımızdaki hainler) hem doğulu kardeşlerimizin ve hem de batılı kardeşlerimizin düşmanıdırlar.
Diyelim ki, Türkiye’de kendisini Türk hissetmeyen, gönlünde bir başka milletin özlemini taşıyan birkaç yüz bin kişi vardır. Onların hatırı için Türk’ün, yani büyük çoğunluğun kendi milliyetini inkar etmesi, söylememesi,”biz Türk’üz”demekten, Türk Milliyetçiliği yapmaktan çekinmesi söz konusu olamaz. Çünkü İslam Hukukuna göre:”Elhükmü lil ekser”kaidesince hüküm ve hakimiyet çoğunluğundur. Türkiye’de çoğunluk, hem de yüzde doksan küsur çoğunluk Türklerdedir. Hüküm ve hakimiyet Türklerindir. Diğer kendisini Türk hissetmeyen azınlıklar, Türk’e tabi olmak, ona uymak zorundadırlar. İslam’ın emri ve hükmü budur. Akıl ve mantığın gereği de bundan başka bir şey değildir.
Türkiye’de hüküm ve hakimiyet Türklerindir, çünkü Türkiye Türklerindir. Bunu”Türkiye” kelimesinden bile anlamak mümkündür.”Almanya” Alman yurdu,”İtalya” İtalyan yurdu, “Romanya” Romen yurdu manalarını ifade eder. “Türkiye” sözü de Türk yurdu anlamını taşır. “Türkiye” kelimesi”Türkiya” kelimesinin inceltilmiş şeklidir.
Türk Milliyetçiliğini “bölücülük” olarak görenler, “Siz Türk Milliyetçiliği yaparsanız, onlar da Kürt Milliyetçiliği yaparlar” diyenler bizzat bölücülük ve bozgunculuk yapmış olmaktadırlar. Çünkü Türk Milliyetçileri,”Türkiye’de tek bir millet vardır, o da Türk Milletidir” derlerken, öbürleri”Türkiye’de bir değil, bir çok millet vardır” demektedirler.”Sen Türk’üm dersen, öteki de Kürt’üm der, Çerkez’im der” şeklindeki ifade ile Türk Milletini birkaç parçaya böldükten başka, bir de Türkiye’de bir değil, bir çok millettin varlığını ileri sürmektedirler.

................................................

İç ve dış düşmanlarımızın da istediği budur. Binaenaleyh Türk milliyetçileri bilhassa bütün halkı bir tek bayrak altında, bir tek milliyet kavramı çevresinde birlik ve beraberliğe çağırmaktadırlar. Türk Milliyetçiliğini ret edip de”Türkiye’de bir çok millet vardır” diyenler ise bölücülük ve bozgunculuk yapmış olmaktadırlar.

[--pagebreak--]Yunan da”Türk’üm”Demeyin,” Müslüman’ım Deyin “Diyor

Yukarıda da açıklandığı gibi, herkes bilir ki Türk’ün de, Türk Milliyetçiliğin de düşmanları çok ve çok da azılıdırlar. O kadar ki, Türk’ün adını söylemesine,”Türk’üm” demesine bile razı değildirler. Bu normaldir. Düşmandan daha iyi bir davranış beklemek mümkün değildir. İşin anormal ve çirkin olanı, insafsız ve merhametsiz bulunanı bazı kimselerin Türk düşmanlığına İslam’ı bir renk vermeye çalışmalarıdır. İslam’ı kötü emellerine alet etmeleridir. Bunlara göre”Türk” demek İslam’a aykırıdır.”Türk” demenin yerine “Müslüman”demek lazımdır.

Evet.. İşin çirkin tarafı, çirkin olduğu kadar da insafsız ve merhametsiz tarafı Türklük ile Müslümanlığı birbirine ters ve zıt olarak göstermeleri,, Türk Milletinin uğrunda asırlarca seller gibi kan döktüğü, canı gibi değerli bildiği dini İslam ile karşı karşıya getirmeleri birbirine düşman göstermeleri ve Türk ile Müslüman’ı birbirinden ayrı ilan etmeleridir.
Türklüğe ve Türk Milliyetçiliğine karşı çeşitli hakaret ve iftira dolu”İslam’da Dava-yı Kavmiyet”adıyla müstakil bir kitap yazan ve kitabın giriş kısmında kendisinin Türk olmadığını söyleyen Baban zade Ahmet Naim ( İslam’da Dava-yı Kavmiyet,S.11.Darulhilafe,1332.İst.) bakınız ne diyor:
“Ey Türk! Diyecek yerde, ey Müslüman! Diye hitap ediniz, kendisine daima Müslümanlığından bahsediniz, Türklüğünden bahsetmeyiniz.
Sayın Beyaz’dan devam edelim:
“Hemen soralım, niçin bahsetmeyelim hocam? Yasak mı? Günah mı? Allah ve Peygamber”Arap” demeyi, Araplıktan bahsetmeyi yasak ve günah etmedi de,”Türk” demeyi, Türklükten bahsetmeyi mi yasakladı, günah saydı? Haşa.... Allah’ın yasaklamadığını siz nasıl yasaklarsınız hocam!... Sonra bize”Türk demeyin, Türklükten bahsetmeyin!” emredercesine nasihat ederek soyumuzu unutmamızı, soyumuzu inkar etmemizi, tavsiye ediyorsunuz. Ama siz yazılarınızın altına, kitaplarınızın kabağına koyduğunuz isminizin başına bir de “BABANZADE”kelimesini eklemekten geri kalmıyorsunuz. Size”Baban zade denmesinden haz ve zevk duyuyorsunuz.”Baban” kelimesi doğum yeriniz olan Irak, Sülaymaniye’de bir Kürt kabilesinin adı değil midir? Kendinizi o aşirete”zade”si, yani oğlu olmakla, O soya mensup bulunmakla iftihar ediyor, onu ilan etmekle şeref duyuyorsunuz. Yani, size göre “Arap’ım”, Kürt’üm”, “Acem’im” demek fazilet ve şereftir de “Türk’üm” demek suçtur, öyle mi hocam?! El insaf!...El vicdan!...Hayatta olsaydınız belki bize vereceğiniz cevap olacaktı. Tabii bizim de size söyleyeceklerimiz elbette daha çok şeyler olacaktı! Fakat yine de biz Müslüman Türk’e düşen, size Allah’tan af ve rahmet dilemektir hocam!....

Evet, bir takım kimseler İslam’ı bir eda ile”Türk demeyin, bunun yerine Müslüman deyiniz” diyorlar.

İyi, güzel”Türk” demeyelim, yerine” Müslüman”diyelim, Yunanlılar da bize aynı şeyi söylüyor. Batı Trakya’daki Türklere Yunanlılar aynen öyle diyor:”Türk’üz demeyin, Müslümansız deyin”diyor. Hatta bir zamanlar Yunanistan’daki Türk İlkokullarının levhalarındaki “Türk” kelimesini sildirdi, yerine”Müslüman” kelimesini yazdırdılar. Acaba Yunanlılar da mı”Türk”ün “İslam”a aykırı olduğunu keşfettiler dersiniz? Bulgarlar da” Türk” kelimesine çok kızmaktadırlar Hatta onlar daha da ileri giderek geçmiş yılların birinde, Türkçe isimleri bile değiştirmişlerdi. Rusya’da ve Çinde de öyle, onlar da yıllarca “Türk” demeyi yasaklamışlardır. Bu zulüm bugün de bir çok ülkelerde bütün dehşetiyle devam etmektedir.
Görülüyor ki ezeli ve ebedi düşmanlarımız da bizden”Türk”sözünü terk etmemizi istiyorlar, bir takım dostlarımız da, bizden olduklarını söyleyenler de aynı şeyi, yani “Türk” kelimesini telaffuz etmememizi istemektedirler. Bu “dostlarımız” ile “düşmanlarımızın” aynı çizgide birleşmeleri bizi şüphelendirmekten de öte, uyandırmaktadır. Acaba bize dost olduklarını veya bizden bulunduklarını söyleyenleri de, uyandırmakta mıdır? Bize Türklüğümüzü terk ettirmekle, düşmanlarımıza hizmet etmiş olduklarını anlamakta mıdırlar?
Şimdi burada hatıra şöyle bir soru gelebilir: Ne olur”Türk” demez isek, yerine sadece “Müslüman” dersek daha iyi olmaz mı?
Önce”Türk” ile Müslüman”ı ayrı ayrı göstermek ve bunları karşı karşıya getirmek İslam’a da, Türk’e de, Türklüğü de ihanettir, hıyanettir. Sonra””Türk” dört harfli bir kelimeden ibaret değildir.”Türk” bir soyun adıdır. Türklere “Türklüğünüzü terk edin” demek soyunuzu terk ediniz, soysuz olunuz demektir. Türk’e soysuzluk tavsiye edenler başta kendileri soysuzluğu kabullenmiş sayılırlar. Çünkü onlar da bu asil buz aziz milletin şanlı şerefli birer evladıdırlar. Ayrıca, yalnız” Müslüman” olduğunuz zaman” dünya vatandaşı”olursunuz. “Müslüman Türk” olduğunuz zaman ise, dünyada belli bir tarihiniz, milletiniz, kültürünüz;belli bir soy ve milliyetiniz var demektir. Yalnız Müslüman olduğunuz takdirde dünya vatandaşısınız, bütün dünya sizindir, fakat belli bir vatanınız yoktur demektir. Belli bir soy ve milliyetiniz yok demektir. Yani vatansız, soysuz ve milliyetsiz olmuş olursunuz.(Not:Bundan birkaç ay önce Fransa’nın büyük şehirlerinden birinde, Diyanet camisinin resmi din görevlisi bir Türk genci;”Vatan-millet...kavramını da nereden çıkarıyorsunuz? Allah bütün dünyayı Müslümanlar için yaratmadı mı?”diye soruyordu.Bu konuda geniş bilgi edinmek isteyen kardeşlerimiz yukarda”Sayın Arslan Tekin’e” başlığı altında kaleme aldığımız uzun mektubu lütfen bir defa daha gözden gönülden geçirsinler.) Bu zihniyette olanlar(dünya vatandaşı) sanıldığından çok daha fazladır bu vatan topraklarında. Biliyor musunuz, ama çok yazık! Mukaddes Dinimiz İslam’ı bu kadar eksik, bu derece yanlış anlayanların bulunduğu bir memlekette yüzlerce İmam Hatip okulu, binlerce Kur’an Kursu açsanız ne yazar!...Beyinler değişmeli beyinler! Kara zihniyetin yerini beyaz mantık almalı.. Artık bu mübarek Türk topraklarında”din adına dinsizlik” yapılmamalıdır. Türk çocuklarına bu ilahi nizamı yeniden doğru dürüst öğretmek mecburiyetindeyiz! Bunu, daha fazla zaman kaybetmeden hemen başlatmalıyız! Bu konuda bir defa daha Sayın Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakçı Beyin dikkatlerini çekmek istiyoruz.!(S.T.)

[--pagebreak--]Bu sebepledir ki biz hem Müslüman’ız, hem de Türk’üz; Müslümanlık manamız ise, Türklük de maddemizdir. Müslümanlık ruhumuz ise, Türklük de bedenimizdir.İslam dinimiz ise, Türklük de soyumuz ve milliyetimizdir. Türklüğümüz ile Müslümanlığımızı birbirinden ayırmak isteyenler ruhumuzla bedenimizi birbirinden ayırmak isteyenlerdir.Kısaca bizi öldürmek isteyenlerdir. Çünkü, ne ruhsuz beden yaşayabilir ve ne de bedensiz ruh....

Burada şöyle bir soruyu sormak herhalde bizim de hakkımızdır. Peki, bize “Siz Türk’üz derseniz, ötekiler de Arnavut’uz, Arap’ız derler, falan derler, filan derler, bu ise birliği bozar, onun için Türkülüğünüzü unutunuz, ondan bahsetmeyiniz” diyorlar. Peki biz Türklüğümüzü terkettiğimiz, soyumuzu unuttuğumuz zaman onlar da bunu yapacaklar mıdır? Onlar da, “Biz de Arap değiliz, biz de toplu halde soy ve milliyetimizi terk ettik” diyecekler midir? Yoksa biz soy milliyetimizi unutacağız, onlar milliyetçilikte devam edecekler midir? Mesela, Osmanlı Devleti devrinde Türkler, hem de yüzlerce sene Türklüklerini ağızlarına bile almadılar. Onlar da aynı şekilde soy ve milliyetlerini unuttular mı? Tabi ki hayır! Herkes kendi milli duygusunu ayakta tuttuğu gibi Arap ve Arnavut da “kavm-i necib” yani “şerefli kavim” lakabı ile anılıyordu. Arada ezilen Türkler oluyordu. Soy ve milliyetini unutan yalnız Türkler oluyordu. O halde bu tecrübe yetmez mi? Böyle tek taraflı bir sulh, tek taraflı olarak haklardan vazgeçme nerede görülmüştür? Hangi dine, mantığa sığar bu? Biz Türklüğümüzü kardeşlik ve birlik adına terk edeceğiz, unutacağız; fakat onlar, dil, örf, adet ve bütün milli özellikleri ile milliyetlerini yaşatacaklar, milliyetçiliklerini yapacaklar! Ve bu da “İslam” adına olacak, öyle mi?
Hayır beyler, hayır! Bize Türklüğümüzü, soy ve milliyetimizi terk ettirmeye, unutturmaya çalışmanız İslami duygunuzdan değil, bizzat kendi gizli milli duygularınızdandır. Türklüğü, Türk milliyetçiliğini İslam’a aykırı değil, kendi gizli milli duygularınıza aykırı buluyorsunuz. Evet, Türklüğe, Türk milliyetçiliğine çeşitli şekillerde itiraz edenlerin arasında bazı saf ve gafilleri ayırsanız, gerisini bizzat milliyetçi olduklarını, kendi azınlık milliyetçiliklerinin tesiri ile hareket ettiklerini kolayca anlamak mümkündür.
Dolayısıyla biz defa daha tekrar edelim ki, biz hem Türk’üz, hem Müslümanız. Müslümanlık ruhumuz ise Türklük de bedenimizdir. Meşhur tabiri ile “Hira Dağı kadar Müslüman, Tanrı Dağı kadar Türk’üz.” Bu böyle biline!

Onlar Ne Kadar Kürtse....

“Aziz Başbuğ da elbette ki bölücülüğe karşı idi. PKK’ya karşı idi. Ancak asla ve asla Kürtçe konuşan vatandaşlarımıza karşı değildi.

“ONLAR NE KADAR KÜRTSE BİZ DE O KADAR KÜRDÜZ, BİZ NE KADAR TÜRK SEK ONLAR DA O KADAR TÜRKTÜR.” Diyen ilk lider Alpaslan Türkeş’tir.

MHP genel merkezinde 1994 mahalli seçimlerinden önce belki ilk kez bir aşiret reisi kütçe konuşma yapmıştır.
Basının önünde ve MHP genel merkezinde. Biz de şimdi aynı şeyleri söylüyoruz. Ziya Gökalp gibi söylüyoruz.”Türkü sevmeyen Kürt, Kürt değildir. Kürdü sevmeyen Türk, Türk değildir.”
Başbuğun söylediği bu cümle öyle basit bir cümle değildir. Türk Kürt kardeşliğinin altın harfle tarihe geçiren bir sözdür.
Diyebilirmiyiz ki Rumlar ne kadar Rumsa biz de o kadar Rumuz. Diyebilirmiyiz ki Ermeniler ne kadar Ermeniyse biz de o kadar Ermeniyiz. Ülkemişzde Fransızlar, Almanlar, Ruslar yaşasaydı biz diyebilirmiydik ki Onlar ne kadar Fransızsa biz de o kadar Fransız, Almanız....
Diyebilirmiyiz ki Rus’u sevmeyen Türk, Türk değildir.
Diyemeyiz. Ama Kürtçe konuşan vatandaşlarımız için, onlar ne kadar Kürtse biz de o kadar Ve bu sözü Türk Milliyetçiliğinin lideri Alpaslan Türkeş diyebiliyor. Yine diyebiliyor ki,”Türkü sevmeyen Kürt, Kürt değildir. Kürdü sevmeyen Türk de Türk değildir. Kürtçe konuşan vatandaşlarımız ebetteki bu gerçeği görmezlikten gelemezler.”(Ortadoğu Gazetesi, Rıza Müftüoğlu’nun hatıraralarından,10Aralık 2003)

Sebep mi? Tabii ki Cehalet

Hülasayı kelam değerli okuyucu, bütün sıkıntılarımızın sebebi elbette ki cehalettir. Eğer siz, 1300 yıldan beri, bir arada yaşayan bir avuç Anadolu Türk’ünün beynini ve kalbini belli milli ve manevi kaynaklardan ve aynı kutsallarla beslemez iseniz;işte olacağı buydu..Tutanın kapanın elinde kalacaktı bu asil millet...Ne yazık ki öyle de oldu !...İki Cihan Nebisi:”Boş beyinler ve boş gönüller şeytanın harman yeridir” demektedir. Evet, bize göre,Türk Milleti’nin iç alemini, ruh dünyasını gelmiş geçmiş hükümetler ve devletler pek çok ihmal etmişlerdir.Şeytan ve şeytanlaşmış insanlar buralarda istedikleri gibi atlarını oynatmışlar; oraları,çer çöple tıka basa doldurmuşlardır. Bu büyük gaflet bugün de aynı şekilde daha da hızını artırarak tahribatını sürdürmektedir Öncelikle Türk.halkını “SÜRÜ” olmaktan çıkarmak şart! Yüce Halıkk, mübarek kitabında:”SAKIN SÜRÜ OLMYINIZ” diye biz kullarını sık sık ikaz etmektedir. Cahillerin, ilim ve irfansızların sürüden farkı yoktur. Unutmayın; yüzlerce koyundan meydana gelen sürüyü, affedersiniz bir merkep istediği yere götürmektedir...

[--pagebreak--]350 Yıl Önce” Amerika” Diye Bir Ülke Yoktu

Biliyorsunuz, 350-400 yıl önce dünya haritasında Amerika diye bir millet yoktu. Dünya insanları bir araya geldi Amerikan milleti oluştu ve Amerikan devleti kuruldu. Evet, şu anda adı geçen ülkede 130 civarında ayrı ırkın çocukları yaşamaktadır. Bana inanmanızı istiyorum. Bu insanların tamamına yakını Amerikan milliyetçisidir. Yani bu insanlar, içinde yaşadıkları ülkeyi, canları kadar sevmekte, Amerikan bayrağını ve Amerikan devletini canları bahasına korumak ve kollamaktadırlar. Bu iki mukaddeslerine ve diğer başka değerlerine toz kondurmak bile istemiyorlar vallahi..

Yıldan Beri Biz Bu Topraklarda Yaşamaktayız.

Evet, en az 1300 yıl önce biz bu topraklara geldik; Türkü ile Kürdü ile hep birlikte buraları Türkleştirdik, İslamlaştırdık ve vatanlaştırdık. Ne yazık ki daha sonra bu birliğimizi ve dirliğimizi devam ettiremedik.
Hakikaten, Allah’ı bir, Peygamberi bir, Vatanı, Milleti, Kültürü ve Tarihi bir olan bir avuç Anadolu Türk’ünün, bin bir parçaya ayrılmış olması biz Türk Ülkücülerini sanıldığından çok daha fazla üzmektedir.
Yahu, (Ey Allah’ım!) elin adamı, dünya insanlarını toplamış, kısa zaman içinde onları “Amerikanlaştırmış” bizler ise asırlardır üç buçuk insanı halen Türkleştirip, vatanlaştıramamışız! Yazık bize, yazık size, yazıklar olsun başımıza gelen ve giden devlet ve hükümet büyüklerimize!
Lütfen bağışlayın beni,gerçekten de canımız çok yanıyor...
Adam, ağzını açar açmaz,biz”Kürtler, biz Gürcüler, biz Çerkezler, biz Lazlar....”diye söze başlıyor. Allah...Allah...Hiçbir Amerikan insanı; hiçbir Alman insanı, hiçbir Fransız insanı ve hiçbir Belçika insanı...”biz”şuyuz.. biz buyuz” demiyorlar biliyor musunuz? Onlar sadece,”biz Almanlar, biz Fransızlar...” demektedirler.
Bunca sıkıntımız yetmiyormuş gibi,bir de başımıza”Türkiye insanı, Türkiye devleti”,Türkiye vatandaşı,Türkiye malı”(anlamadım üstat! Ne buyurdunuz?”Türkiye malı mı?””Türk malı”değil miydi o?Nereden çıkardınız”Türkiye malını?”Yoksa “BizimTürkçülerde mi “dünya vatandaşlarının istilasına maruz kaldılar? Acaba,şu ”Türkiyeliler” bir ömür boyu,kalpleri”küt küt”değil; Türk Türk diye atan” sevgili büyüklerimizi de mi tesir sahalarına ilgi alanlarına mahkum ettiler? Böylesi bir felaketten Yüce Halık bizi korusun!) başımıza”Türkiyeli,”sözünü tebelleş ettiler.Nereden çıktı bunlar? Ne demek oluyor,” Türkiyeli”Ne anlama geliyor “Türkiye Devleti?...” Türkiye vatandaşı”Türkiye malı” olur mu?...Dünyanın hangi ülkesinde böylesi bir zırva görülmüştür. Hiçbir Alman,”Almanya insanı” der mi? Bırakın Almanı, böylesi bir saçmalığa 130 ırktan meydana gelmiş Amerikan milleti içinde bile rastlamak mümkün değildir!.. Bu satırların yazarı, hayatının büyük bir kısmını Avrupa ülkelerinde geçirmiştir. Halen de gidip geliyorz.. Siz ne diyorsunuz, herhangi bir Alman veya Fransız ve hatta altı civarında ırkın yaşadığı Belçika insanı, sözlerinde veya yazılarında böyle bir cümle yani,Alman soyunun,Fransız kültürünün insanı için”Almanyalı” “Fransalı” deyimini kullanmış olsa,o ülkelerin kanunları derhal o kimsenin ağzını kapatır ve kalemini de elinden aldığı gibi çöpe atar. Olmaz cancağız olmaz...Yanlış düşünüyor ve yanlış yapıyorsunuz!...
Bizim Orta Karadeniz’de meşhur bir deyim vardı, derler ki:”Bir gün sorarlar insana, çuvalın ağzı dururken g....nü( altını) neden kestin diye” Biz de aynı şeyi buradan bir defa daha”Türkiyeli” vatandaşlarımıza hatırlatmak istiyoruz. Türk insanını, lütfen daha fazla zorlamayınız , olur mu?..Bakın, ipleri fazla geriyorsunuz!.. Bugün sık sık kendimize;”Mademki böyle olacaktı , niçin 450 bin şehit vererek Vatanımızı Milletimizi, Devletimizi düşman istilasından kurtardık?” diye sormak zorunda kalıyoruz. Bunu siz de sorun kendinize “Ey Türkiyeliler!” ne olur! Vatan, Millet ve Devlet kavramları madem bu kadar aşınacaktı(Evet, hakikaten aşınıyor) ve bu derece yara-bere içinde kalacaktı da; niçin milli mücadeleyi başlatmış, dünyanın en büyük ve en kanlı savaşlarından biri olan Kurtuluş Savaşı gibi bir büyük savaş vermiştik düşmana karşı? Söyleyin, neden neden...?!...Çanakkale’de 253 bin şehit hayatlarının baharında niçin kara toprakla kucaklaşmışlardı?..Biliyor musunuz,.Orada metre kareye 27 şehit düşmüştü. Allah aşkına söyleyin;atalarımızın gayesi neydi? Canlarını niçin vermişlerdi, kanlarını neden akıtmışlardı? Bizim de her iki dedemiz Çanakkale savaşında şehit olmuşlar; merhum babamızı dokuz yaşında, rahmetli can anamızı üç yaşında yetim bırakmışlardır. Cümlesinin ruhları şad; mekanları cennet olsun inşallah...

Yüce Halıkk bu yolda sizin, bizim ve bütün “iyi”insanların yardımcısı olsun(Amin! Ya muın!)

Aziz mütefekkir ve şair merhum Ziya Gökalp’in(İLAHİ) isimli muhteşem şiiriyle yazımızı bitirmek istiyoruz.

İLAHİ

Yüce Rabbim biz ki yavru Türkleriz,
Sana geldik vatan için duaya.
Yurdumuzun necatını dileriz.
Elimizi açtık işte semaya...

Biz yalvarır iken, söyle; Amin!
Duamızı kabul eyle; A
min!

Yüce Rabbim bize pak bir yürek ver,
Temiz aşkla sevmek için vatanı.
Hudut emin değil, bir tunç bilek ver,
O ezmeden biz ezelim düşmanı...

Hilal Haça yenilmesin; Amin!
"Türklük bitti" denilmesin; Amin!

Yüce Rabbim kalbimizi uyandır,
Yasamızın manasını duyalım.
Beş bin yıldır Türk onunla şahlanır,
Biz de Türk’üz, soyumuza uyalım...

Bu soy şanda daim olsun; Amin!
Hak yolunda kaim olsun; Amin!

Yüce Rabbim dirilt eski kurtları
Bir demirci çekiciyle set yarsın.
Geri almak için eski yurtları,
Bizi yine Ergene’den çıkarsın.

Türk mehdisi yine doğsun; Amin
Deccal Garbı kana boğsun; Amin

Yüce Rabbim! İzimize ışık saç,
Tarihimiz öz yolunu anlasın!
Damarında tıkanıklık varsa aç,
İslamlığın eski kanı kaynasın.

Kanlanalım, canlanalım:Amin
Günden güne şahlanalım:Amin

Yüce Rabbim! Bize doğru irfan ver.
Medeniyet eksik, tamam edelim.
Bir nurlu din, bir ateşli iman ver.
Yoldan çıkan halkı İslam edelim.

Yoldaşımız izan olsun:Amin
REHBERİMİZ KUR’AN OLSUN:Amin

(Ziya GÖKALP,Kızıl Elma,S.75)









Copyright © Bozkurt NET Tüm hakları saklıdır.

Yayınlanma:: 2003-12-28 (3872 okuma)

[ Geri Dön ]
Content ©
alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1