KISIM -2-
BİRİNCİ KISIMA GEÇMEK İÇİN LÜTFEN BURAYA TIKLAYINIZ
...............................................................................


Ne Olur Bunu Yapınız!

Daha Fazla Beklemeye Tahammülümüz Yok.
Biz beklesek de, bu vatan, bu millet beklemez, çünkü bekleyecek takati kalmadı.
Bunundan başka sizden, Genel Merkez’de görev yapan dostlarımızdan başka hiç bir şey istemiyoruz.
ALLAH aşkına söyleyin; çok mu şey istiyoruz??...
Ne diyoruz. TÜR MİLLİYETÇİLERİNİ( VE BİLHASSA İSİMSİZ KAHRAMANLARI), BİR ARAYA GETİRİNİZ. ONLARA. MORAL VERİNİZ….KALPLARİNİ KAZANINIZ..VE DAHA SONRA HEDEF GÖSTERİNİZ…işte hepsi bu.
Bunu yapmak çok mu zor…
Niçin sık sık yapılmıyor??..
İl Başkanlarına ayda yılda bir kez beş yıldızlı otellerde toplamakla olacak şey değil bu..
Mükemmel binamızın, muhteşem salonları ne güne duruyor… Oralardan çok daha fazla istifade etmemiz gerekmiyor mu?...
Bunlar, Ankara’da bir araya getirdiğiniz, gönüllerini yeniden yeni baştan imar ve inşa ettiğiniz bu insanlar, siz büyüklerinden aldıkları bu moral ve yüklendikleri yeni bir misyon ile, bulundukları yerde, ikamet ettikleri köyde, kasabada, ilçe ve ilde.. değil oy almak, dağları bile delecek bir sevdayı yeniden yeni baştan yakalayacaklardır.

Moral Önemli..….

Yerinde ve zamanında yapılan bir iltifatın yerini hiçbir şey alamaz…Bu moral kaynağını da yerinde ve zamanında sık sık kullanmalıyız….Bunu yapmak için, paraya-pula da ihtiyaç yok. Madde bazında ellerini açmayanlar, hiç olmazsa gönüllerini açmakta cimri davranmamış olsunlar….
Bir söz bir kalp demektir….Bir kelime ile yapılır… bir kelime ile de yıkılır….

Yıkılan kalpler, dağılmış-kaybolmuş Ülküler mutlaka bir araya getirilmelidir!

Bunu yapmak çok mu zor, Saygıdeğer Genel Başkanım!...
Bunlar şu ana kadar niçin neden düşünülmedi, anlamıyorum…
Hayır!.. Örselenmiş, beyin ve gönül sahibi kişilerden değil elli-yüz oy, bir parça duâ bile gelmez, alınamaz… Bu işler… baştan sona kadar kalp-gönül meselesidir. Geçmişimiz, bu ve benzeri örneklerle doludur. İsimsiz kahramanların ekseriyeti, bir önceki seçimde sandık başına bile gitmediler.. Doğru mu yaptılar..Hayır!..Onlar bu davranışları ile doğru yapmadılar…Onların bu tavrına sebep olanlar ise, onlardan-sandığa gidip milli iradesini kullanmayan insanlardan- çok daha fazla yanlış yapmışlardır.…Çünkü: İlahi kuraldır(ESSBEBUHU KELFAİL…): SEBEP OLANIN SORUMLULUĞU, ONU YAPANDAN ÇOK DAHA FAZLADIR.
Unutulmasın…
Kalpleri kazanılmış, gönülleri alınmış bu kimselere, bulundukları yerde, yeni bir misyon yükletilmelidir. Arkadaşımız bulunduğu yerde teşkilat açsın, demek istemiyorum. Yetişmiş bir insan, zaten başlı başına bir teşkilattır.
Seçimlerden önce, -mümkünse bugün veya yarın… bu gerçekleştirilmelidir. Bu kimseler,”isimsiz-cisimsiz kahramanılar- üç aşağı-beş yukarı. çevrelerinde bilinen - tanınan insanlardır..Emekli memurdur…amirdir..tekaüt olmuş öğretmendir, imamdır…çiftçidir.. esnaftır. Fabrika işçisidir..
Bunlardan herhangi birini, Ülkü Ocaklarında, MHP İl ve İlçe teşkilatlarında görev yapan arkadaşlarımıza sorduğunuzda, umumiyetle cevapları, “ Ha. o mu ,buralara pek uğramaz, Ülkücü olduğu , MHP’ye oy verdiği de şüphelidir.…”olur.
Hepsi bu kadar…
Nasıl uğrasın, iki satır sohbet edecek, vatanı, milleti, devleti konuşacak birini bulamıyor ki…kendi konuşuyor- kendi dinliyor…Görevliler ise, duvar diplerinde, kapı arkalarında, pencere önlerinde, mutfakta ve başkan efendinin odasında birbirlerinin kuyusunu kazmakla meşguller.. Vur vurabildiğin kadar..Nereye mi? Tabii ki belden aşağısına….Ne olacak: CAHİL YA ÖVER YA SÖVER…Beyin yok ki konuşsun; gönül yok ki adam gibi dertleşsin…tartışsın.. sevsin ve sevilsin….
Bir kez daha hatırlatmak isteriz;
( Ne olur yanlış anlaşılmasın…hayır! hayır! herkesin dava vitrininde yer almış arkadaşlarımızın böyle olduğunu asla düşünmüyor ve söylemiyoruz..Saatlerce beyin ve kalp sermayemizi paylaştığımız, dertleştiğimiz sohbet ettiğimiz dostlarımız tabii ki var. Yüzde kaç…bilmiyorum.. Ama var…Lütfen onlar bizi yanlış anlamasınlar. Biz onları-ALLAH için- çok seviyor ve sayıyoruz.)
Bir de: Acaba bu kişi kimin yanında…kimin adamı..ocu mu..bucu mu….böyle bir arama-tarama da var…bazılarının yüzlerinden-gözlerinden adeta şüphe akıyor. …
Bunları gördükçe;
Zaman zaman kendi kendime soruyorum: EFRADINI CAMİ, AĞAYARINI MANİ HAREKETİMİZ, YOKSA, CEMAATLAŞTIRILIYOR MU?!...
GALİBA, BİRTAKIM GURUP VE KLİKLERİN TASALLUT VE TAHAKKÜMÜNDE OLAN ÖRGÜTLERİMİZ VAR….Galiba sı da fazla…AB ülkelerinde faaliyet gösteren bazı derneklerimizde de ismi geçen kliklerin gölgesi vardı. Aynı şey vatan içinde de söz konusu.
Lütfen ne olur, ALLLAH için rica ediyoruz..Parti teşkilatlarına, Ülkü Ocaklarına adı geçen kuruluşları , yani cemaat ve tarikatları karıştırmayın--bulaştırtmayınız!! Çünkü; cemaat ve tarikat ruhu, Türk ruhunu, millet ve milliyet şuurunu yok etmektedir.. Ne yazık ki, bir çok Ülküdaşımızı, “DARÜLHARB” gibi, din ve diyanet dışı bir kavramla tanıştıran-görüştüren birtakım klikler ve guruplar olmuştur.
Özellikle şu son yıllarda, dernek ve teşkilatlarımızda birtakım cemaat mensubu insanların yönetimlerde yer aldıklarını görmemek anlamak mümkün değil. Bilmiyorum, bu konuda Ankara ne der? Durumdan haberdar mıdır??...
Hayır! Bu vatana, bu millete ve bu devlete bundan daha fazla cemaatçi ve tarikatçı lazım değil. yeteri kadar var... Bize, Türk Milleti’ne ÜLKÜCÜ lazım ÜLKÜCÜ…Yahu bunu niçin anlamıyorsunuz?!...Bunun böyle olduğunu kargalar bile bilirken, sizin bilmemeniz-anlamamış olmanız, bizi hayret ve dehşette bırakıyor. .BEYNİYLE, KALBİYLE RUHUYLA –CANIYLE_KANIYLE MUKADDES VATANA, ASİL VE AZİZ MİLLETİMİZE MÜBAREK BAYRAK VE SANCAĞIMIZA BAĞLI İNSANLARA İHTİYACIMIZ VAR BİZİM. VE HEM DE SU, HAVA VE ATEŞTEN ÇOK DAHA FAZLA.
Siz söyleyin, böyle değil mi?!...
O halde bu konuda, çok daha fazla gayret göstermemiz gerekmiyor mu??...

Sonraki Sayfa (2/8)