Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
SULTÂN iKiNCi MAHMUD HÂN

DEVLET-İ ÂLİYYE-İ OSMANİYE SULTANLARI

SULTÂN İKİNCİ MAHMUD HÂN

Padişahlık Sırası

30

Saltanatı

31 Yıl

İslâm Halifelik Sırası

95

Cülûsu

27 Ocak 1595

Babası

Sultan I. Abdulhamîd Hân

Annesi

Nakş-İ Dil Sultan

Doğumu

20 Temmuz 1786

Vefâtı

30 Haziran 1839 

Kabri

İstanbul Çebmberlitaştadır

Otuzuncu Osmanlı sultanı. İslâm halifelerinin doksan beşincisidir. Osmanlı sultanlarından birinci Abdülhamid Hanın Nakş-i Dil sultandan olan oğlu olup, İstanbul'da 20 Temmuz 1786 târihinde doğdu. Şehzâdeliğinde iyi bir eğitim ve öğretim gördü. Yüksek din ve fen ilimlerini, devrin  kıymetli âlimlerinden öğrendi. Amcası Üçüncü Selim Han onun yetişmesine çok itinâ göstererek, modern askeri ve teknik bilgileri ve devlet idâresini iyi bir şekilde öğrenmesini sağladı. Selim Han tahttan indirildikten sonra da yeğeni Mahmûd'la sık sık görüşerek, ona tavsiyelerde bulundu ve tahta çıktığı zaman dikkat etmesi gereken hususları bildirdi. 28 Temmuz 1808'de Alemdâr Mustafa paşanın Selim Hanı tekrar başa geçirmek üzere saraya girdiği sırada sâbık hâkânın âsiler tarafından şehit edilmesi üzerine Sultan Mahmûd, Osmanlı tahtına çıktı. 

İkinci Mahmûd Han, Alemdâr Mustafa paşayı, veziriâzam tâyin edip, Kabakçı isyânından sonra ülkede pekçok hâdise çıkaran zorbaları yola getirmekle vazifelendirildi. Kabakçı Mustafa isyânında rol oynamış bulunan âsiler cezâlandırıldı. Fesat çıkaranlar İstanbul dışında ikâmete mecbur tutuldu. İstanbul'da otorite sağlamaya çalışırken, Rumeli ve Anadolu'nun birçok yerinde ve bilhassa Halep ve Bağdat'ta vâlilerin çıkardığı karışıklıklar devâm ediyordu. Cezâyir'in idâresini dayılar ele geçirmişti. Vehhâbiler Haremeyn'i zaptederek, hutbelerden padişahın adını kaldırmışlardı. Bu kötü gidişe, dur demek isteyen Sultan Mahmûd, Anadolu ve Rumeli vâlilerini İstanbul'a dâvet etti. Bu vâlilerin yeni sultan'a bağlılıklarını bildirmelerini istedi. Vâliler İstanbul'a gelip, Sultan Mahmûd Hana bağlılıklarını arz ettiler ve muhtemel âsilere karşı ittifak senedi imzâladılar. Diğer tarafdan isyânlar neticesinde iyice bozulan yeniçeri ocağını yola getirmek için tâlim ve terbiye usûllerinin tekrar tatbik edilmesi istendiyse de, yeniçeriler bu icrâattan memnun olmadılar. 14 Ekim 1808'de Sekbân-ı Cedid adıyla modern bir ordu kurulmaya başlandı. Sehbân-ı Cedid askeri, yeniçeriler ve tarafdarları tarafından Nizâm-ı Cedid'in ihyâsı olarak kabul edildi. Veziriâzam Alemdâr Mustafa paşanın devlet adamlarına ve askerlere karşı tâvizsiz icrâatları, yeniçerileri harekete sevk etti. 14-15 Kasım gecesi meydana gelen büyük isyan sırasında Alemdâr Mustafa paşa öldürüldü. Mahmûd Han, yenilikleri durdurmak zorunda kaldı. İstanbul'daki hâdiselerin yatıştırılmasından sonra diğer iç ve dış meselelerin haline bakıldı. Arabistan'daki Vehhâbiler, Osmanlı Devletine ve Ehl-i sünnet Müslümanlara karşı siyâsi faâliyetlerden katliamlara varan tecâvüzlerde bulunuyorlardı. Bu arada, Vehhabilerin reisi Sü'ûd bin Abdülaziz, Hicaz'ı istilâya teşebbüs etti. Hac mevsiminde hacıların yollarını kesip, Müslümanlara işkenceleri ve İslâm dinine olan hakâretleri, dayanılmaz bir hâl aldığından, Halife İkinci Mahmûd Han, Mısır vâlisi Mehmed Ali paşaya fermân gönderip, Vehhabileri cezâlandırmasını emretti. Mehmed Ali paşa bir dizi harpten sonra mübârek beldeleri Vehhabilerden temizledi. Zafer haberine çok sevinen  Mahmûd Han, Mısır vâlisi Mehmed Ali paşaya ihsanlarda bulundu.

Öte yandan Balkanlarda, Avrupa devletlerinin Osmanlı Devletinin birlik ve bütünlüğünü parçalamak gâyesiyle yaptırdıkları bölücü ve yıkıcı faaliyetler çok artmıştı. Sırplar Bükreş Antlaşması ile (28 Mayıs 1812) muhtâriyet kazanmalarına rağmen rahat durmuyorlardı. Osmanlı Devletine ödeyecekleri senelik vergiyi kestiler. Tam istiklal propagandaları ile kalelerdeki Osmanlı askerlerine saldırmaya başladılar. 1813 yılında, Sırplıları yola getirmek için Hurşid paşa seraskerliğinde sefer açıldı. Hurşid paşa Belgrad'a gelip, âsileri yola getirdi. Âsi Sırp lideri Kara Yorgi, esir düşmekten kurtulmak için, Avusturya'ya kaçtı. Belgrad ve Semendire kaleleri Osmanlılara tâbi oldu. Serasker Hurşid paşanın umûmi af ilan etmesiyle, Sırplıların silahları toplatıldı. Kara Yorgi'den sonra Sırplıların başına Miloş Obrenoviç geçti. Osmanlı Devletine sadâkatle hizmete devâm eden Miloş Obrenoviç, 1818'de Avusturya'dan dönen rakibi Kara Yorgi'yi öldürdü. 1829 yılında Sırbistan'a muhtâriyet verilmesine rağmen, yıllık vergi vermeyi ve dış işlerinde Osmanlılara bağlılığını devâm ettirdi. Arnavutluk'ta ise Tepedelenli Ali paşanın nüfusu sebebiyle Rumlar, Rusya'nın bütün teşvik ve yardımlarına rağmen isyana cesâret edemiyorlardı. Ancak Fenerli Rumlarla eskiden beri sıkı münâsebetlerde ve İngilizlerle gizli muhârebelerde bulunan Hâlet Efendinin hâince faâliyetleri ve özellikle Tepedelenli Ali paşayı bertaraf etmesi Yunanlılara ayklanma fırsatı verdi. Etniki Eterya ve Fener'deki Rum Pâtrikhânesinin hedef tâyin ettiği isyân, 1820 yılında başlatıldı. 12 Şubat 1821'de Mora Yarımadasına yayıldı. Rum âsiler, yüzyıllardır hâkimiyeti altında yaşayıp, komşuluk hakkını dahi çiğneyerek, Müslüman ahâliye karşı katliamlara giriştiler. İsyan Atina, Tesalya ve Adalara da yaıldı. Katliamlarda 1500 Müslüman şehit edildi. Rus Çarının yâveri ve Etniki Eterya lideri Aleksandra İpsilanti, 6 Mart 1821'de Eflak'ta isyan çıkardı. İsyan bastırıldı. İkinci Mahmûd Han, asilere karşı yerinde ve zamanında tedbir aldı. Bölge ahâlisine silâh dağıttırdı. Bölgede isyanlarla alâkası görülenler cezâlandırıldı. İstanbul'daki Rum Patriği ve birkaç metropolit, isyanla alâkası görülerek asıldılar. Osmanlı Devletinin iç durumu ve Avrupa devletlerinin asilere devamlı yardım ve müdâhaleleri, isyânın bütünüyle bastıralamamasına sebep oldu. Mora'daki isyan büyüyerek Adalara ve SelÂnik'e kadar yaıldı. Bu durum üzerine sultan Mahmûd Mısır vâlisi Mehmed ali paşaya isyanı bastırmaya memur etti. Nitekim Kavalalı Mehmed Ali paşanın oğlu İbrâhim paşa kumandasında gönderdiği küçük, fakat disiplinli ve modern ordu, isyânı kısa sürede bastırmaya muvaffak oldu. (1825) Yunan isyânı sırasında yeniçeri ve sipâhilerin daha fazla bozulduğunu gören sultan Mahmûd Han, bu fesât yuvalarını ortadan kaldırmaya karar verdi. Yniçerilerin artan tecâvüz ve zorbalıkları kamooyuna da aleyhlerine çevirmişti. Pâdişah, Yunan isyânının bastırılmasıyla kavuşulan sulh devresinde önce, orduyu ıslâha girişti. Ancak askeri tâlim ve terbiyeye karşı çıkan yeniçeriler, isyân mânâsında kazan kaldırdılar.  Buna karşılık sultan Mahmûd Han da sadrazam, şeyhülislâm ve devlet erkânını toplayarak yeniçerilerin artık hıyânette bulunduklarını, bu sebeple tedbir alınmasını belirtti. Âlimler, din ve devletin bekâsı için bu fesat yuvasının ortadan kaldırılmasını gerektiğini bildirdiler. Şeyhülislâmın fetvâsı ile sancak-ı şerif çıkarılarak, dinine ve padişahına bağlı olanların onun altına gelmesi ve mücâdeleye girişmesi istendi. Böylece eşine ilk defâ rastlanan bir olayla padişaha bağlı birlikler halkla bütünleşerek fitne ve fesat yuvası yeniçeri ve sipahi ocaklarını ortadan kaldırdılar.  İstanbul'da âsi, ahlâksız, serseri temizliği yapılarak, yirmi binden ziyâdesi cezâlandırıldı. Yeniçeri ocağının kaldırılması hayırlı bir hâdise kabul edilerek Vak'a-i Hayriyye denildi. Kendilerini Bektâşi kabul eden yeniçerilerin ortadan kaldırılmasıyla, hurûfi olan sahte Bektâşi tekkeleri kapatılıp, babaları başka yerlere gönderildi. Asâkir-i Mansûre-i Muhammediyye adlı asker ocağı kurularak, devrin ihtiyaçlarına göre tâlim ve terbiye edilmesi, silâh verilmesi ve özel kıyâfet giydirilmesi kararlaştırıldı. Topçu, humbaracı ve lağımcı ocakları ıslâh edildi. Mekteb-i Bahriye açıldı. Eğitim ve öğretimi en üst seviyeye çıkarmak için Avrupa'dan hocalar getirildi.

Osmanlı Devletindeki bu süratli ve olumlu gelişme, Avrupa devletlerini harekete geçirdi. İngiliz ve Fransızlar, Osmanlı Devleti içerisindeki Mustafa Reşid paşa gibi adamlarını yardım vâdiyle kullanarak Rusya ile harbe sebebiyet verdirdikleri gibi, Mısır vâlisi Mehmed Ali paşayı da devletine karşı kışkırttılar. Mısır'da Mehmed ali paşanın hâkim olacağı bir devleti tanıyacağını bildiren İngiliz ve Fransızlar, onun güçlü ve disiplinli kuvvetlerini Osmanlılara karşı çevirmeyi başardılar. Mehmed ali paşa, oğlu İbrâhim paşa kumandasında, daha ordusu bütünüyle yeniden teşekkül etmemiş Osmanlı Devletinin Suriye eyâleti üzerine asker sevk etti. 1831-1832 yılındaki muhârebelerde, Mısır askeri, çokluğu ve intizamlı olması sebebi ile gâlip gelince, Osmanlılar Rusya'dan yardım istediler. Bu durum, İngiltere ve Fransa'yı telaşa düşürdü. Fransa'nın aracılığıyla 8 Nisan 1833 Kütahya Antlaşması imzâlandı. Antlaşmaya göre, Mehmed ali paşaya Mısır vâliliğine ilâveten Suriye, oğlu İbrâhim paşaya da Adana eyâleti muhassıllık olarak verildi. 8 Temmuz 1833'te Rusya ile savunma ve yardım esâsına dayanan Hünkâr İskelesi Antlaşması imzâlandı. 1839'da Mısır üzerine ordu sevk edildiyse de neticesi gelmeden İkinci Mahmûd Han İstanbul'da vefât etti ve Çemberlitaş'daki türbesine defnedildi. Sultan İkinci Mahmûd Han, Osmanlı Devletinin ilerlemesini, teknik sanâyide devrin seviyesine ulaşılmasını isteyen tedbirli, gayretli bir padişahtı. Devrindeki büyük hâdiseler karşısında aslâ ümidsizlik ve gevşeklik göstermedi. Gayreti sâyesinde devlet, Avrupa tarzında sistemli orduya sâhip oldu. Avrupa'da askerlik ve yeni silahların kullanılmasını öğrenmek için, talebe gönderdi. Askeri Tıbbiye ve Harbiye mekteplerini kurdu. Bu iki müessesenin eğitim ve öğretimini en üst seviyeye çıkarmak için Avrupa'dan hocalar ve mütehassıslar getirdi. Askeri Tıbbiye, Harbiye ve sivil yüksek okulların öğrenci ihtiyacını karşılamak için medrese ve mekteplere ilâveten sıbyan mekteplerinin üstünde Rüşdiyeler (ortaokul), devlet memurlarının yetiştirilmesi için de Mekteb-i Maârif-i Adli kuruldu. Ülkenin ihtiyaçlarını karşılamak, çeşitli sahâlarda mütehassıs eleman yetiştirmek için Avrupa'da çok sayıda öğrenci tahsil mecbûri hâle getirildi. Açılan okulların seviyesini yükseltmek için ve lüzumlu fen ve teknik bürosu kuruldu. Tekrar Avrupa devletlerinin şehirlerine konsolos gönderilmeye başlandı. 1 Ekim 1831 târihinde Takvim-i Vekâyi adlı gazete, Osmanlı Türkçesi ile ülke içinde çıkarılmaya başlandı. Fransızcası da ülkelere gönderildi. Avrupa ülkelerine gönderilen gazeteler ile Türkiye'nin propagandası yapılarak hâdiseler ve ıslâhatlar dünyâ kamuoyunda değerlendirmeye tâbi tutuldu. avrupa basınında, Türkiye ve sultan Mahmûd hakkında neşredilen yayınlar tâkib edildi.

İkinci Mahmûd Han, hükûmet teşkilâtı usülleri, kıyâfet nizamında yenilikler yaptı. Osmanlı Devlet teşkilâtındaki önceki müesseselerin yerine, sadrazama .baş Vekil (Başbakan); Defterdara Mâliye Nâzırı (Mâliye Bakanı); Reisü'l küttâba Hâriciye Nâzırı (Dışişleri Bakanı); sadrazam Kethüdâsına Dâhiliye Nâzırı (İçişleri Bakanı) denilmeye başlanıldı. Osmanlı Devletinde büyük bir yekün tutan vakıflar için Evkaf Nezâreti kuruldu. Hükûmet ve ahâlinin önemli meselelerinin görüşüldüğü Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye; askeri işlerin görülüp, kararlaştırıldığı Dâr-ı Şûrâ-yı Askeri müessesesi kuruldu. Memurlar iç ve dış işlerde olmak üzere ikiye ayrılıp, maaşları, rütbe ve derecelerine göre bağlanarak, verilmeye başlanıldı. 1827'de Osmanlı Tıp Fakültesi kuruldu. 1838'de Karantina usûlünü vücûda getirdi. Posta müessesesini kurdu. Posta yollarının kurulmasına çalıştı. Üsküdar'dan İzmit'e kadar bir posta yolu yaptırdı. 1831 yılında kısmi nüfus sayımı yapıldı. Arabistan'dan asker alınmadığı için sayımdan hâriç tutuldu. Nüfus sayımında insan ve servet durumu ölçülmüş oldu. Dört mülyon Hıristiyana karşılık sekiz milyon Müslüman ahâlinin sayımı yapıldı. Bölgelerdeki Hıristiyanların sayısı, devlete verilen cizye miktârını da ortaya çıkarmış oldu. İkinci Mahmûd Hanın ilmi fazla olup, dini, fenni, teknik, askeri, idâri ve sanat sahalarında kendisini çok iyi yetiştirmişti. Dindar, akıllı, zeki, çalışkan olup, gayret ve azim sâhibiydi. Şâirdi. Adli mahlasıyla şiir yazardı. İlim, sanat adamlarına ve eserlerine çok alâka gösterdi. Onlara kıymet verip, himâye ederdi. Ülkenin imârına, ilim, sanat, hayır ve sosyal müseseselerine önem veren İkinci Mahmûd Han, pekçok eser yaptırdı. Bâyezid Yangın Kulesini; Unkapanı ile Azapkapı arasındaki şimdi Unkapanı Köprüsü denilen Mahmûdiye Köprüsünü; Beylerbeyi ve Çırağan saraylarını; Tophâne'de Nusratiye, Bahçekapı'da Hidâyet, Üsküdar'da Adliye, Arnavutköy sâhilinde Tevfikiye câmilerini yaptırdı. Hazret-i Hâlid'in türbesini mükemmel tâmir ettirip, iyi bir hattat olduğundan sandukası pûşidesi üzerindeki yazıyı kendi el yazdığı ile yazdı. Yine güzel bir hüsnü hatla yazdığı Lefkoşe'de Selimiye Câmiinde asılıdır. Tophâne'de Kâdiri Câmii ve tekkesini tâmir ettirdi.

İkinci Mahmûd Han, 1820 senesinde Hücre-i saâdete hediye ettiği şamdanla birlikte gönderdiği aşağıdaki yazı, Osmanlı sultanlarının Resûllah'a olan hürmet ve muhabbetlerinin bir vesikasıdır.

Şamdan ihdâya eyledim cüret yâ Resûlallah!

Murâdım der-i ulyâya hizmet, yâ Resûlallah!

Değildir ravdaya şâyeste, destâviz-i nâçizim,

Kabûlünle kıl ihsân u inâyet, yâ Resûlallah!

Kimim var hazretinden gayrı, hâlim eyleyem i'lâm,

Cenâbındandır ihsân u mürüvvet, yâ Resûlallah!

Dahilek, el'emân, sad el- emân, dergâhına düştüm,

Terahhüm kıl, bana eyle şefâ'at yâ Resûlallah!

Dü- âlemde kıl istishâb bu Han Mahmûd-i Adliyi,

Senindir evvel ü âhırda devlet yâ Resûlallah!

Mısır, Yanha ve Mora gibi vilâyetlerin isyânı ve yeniçerilerin kazan kaldırmaları, yok edilmeleri ve Rus ordularının saldırmaları sırasında sultan Mahmûd Han, Mekke ve Medine'yi ancak tamir edebilmiş, kendisinden sonra oğlu Abdülmecid Han, bunları tezyin için şaşılacak bir himmet ve gayret göstermiştir.

<<< geri

ileri >>>

alt1
alt1 alt1
alt1
Üye Adı

Şifre

Hala hesabınız yok mu? Hemen buradan açabilirsiniz. Kayıtlı bir kullanıcı olarak yorum ayarları ve isminizle yorum gönderme gibi birçok avantajlara sahip olacaksınız.

alt1 alt1
alt1
· Tüm Kategoriler
· Astronomi
· Avrupa Haber
· Basın-Yazarlar
· Bilgisayar-İnternet
· Bilim ve Teknoloji
· Derin Haber
· Din
· Dünyadan
· Edebiyat
· Gündem
· Kültür Sanat
· Lider
· Politika
· Sizden Gelenler
· Spor
· Tarih Dünyası
· Türk Dünyası
· Ülkücü Hareket
· Yaşam ve Sağlık
· İlhan Esen Yazıları
· İlhan Esen Şiirleri

alt1 alt1
alt1
SELAHATTİN TEKİZOĞLU

İSİMSİZ KAHRAMANLAR
Siz uyuyorsunuz beyler siz gerçekten de gaflet içindesiniz. Yeri geldiğinde koca koca laflar edenler. Biliyor musunuz, bir çoğunuz, burnunuz ucunu bile görmekten aciz insanlarsınız!! Görüyorsunuz, ülkede neler oluyor ne çirkin işler sergileniyor. Ülkücüler, biz bunları, bu çirkin işleri yapan insanları bilmek ve tanımak durumunda değil miyiz?!.. Nerden bileceğiz. Galiba bunlar bizim ilgi alanımıza pek girmiyor Çünkü bizim işimiz bizim yarışımız başka sahalarda.. Köşe kapmak vitrine çıkmak Genel Başkanla uğraşmak Birbirimizin kuyusunu kazmak.... Ülkücünün ne işi olur, onunla-bununla ocuyla-bucuyla Cenab-ı ALLAH'ın gösterdiği yolda, adam gibi yürümek yetmiyor mu?!.... devamı



alt1 alt1
alt1

BARBAROS BULVARI
İBA BLOKLARI 14/1 KAT:3 DAİRE:8 Balmumcu/Beşiktaş İstanbul Tel:0212 288 65 42 Fax:0212 288 65 27 >
ÇAKIRDİKEN
İlhan Esen


İstme Adresi:
Bilgeoğuz Yayınları
BARBAROS BULVARI İBA BLOKLARI 14/1 KAT:3 DAİRE:8 Balmumcu / Beşiktaş/İstanbul Tel:0212 288 65 42 Fax:0212 288 65 27

alt1 alt1
alt1


alt1 alt1
alt1


Diline Sahip Çık!Türkçe Kelime Kullan!


Okey
(Tamam)


Provokasyon
(Kışkırtmak)


Check Etmek
(Kontrol Etmek)


Deklare Etmek
(Bildirmek)


Trend
(Eğilim)


Objektif
(Tarafsız)


Persfektif
(Bakış Açısı)


Timing
(Zamanlama)


Laptop
(Diz Üstü)


Global
(Küresel)


Legal
(Yasal)


Partner
(Eş)


Entegre
(Bütünleşme)


Antipatik
(Sevimsiz)


Döküman
(Belge)


Dizayn
(Tasarım)


Analiz
(Çözümleme)


Pesimist
(Karamsar)


Departman
(Bölüm)


Monoton
(Tekdüze)


Mantalite
(Anlayış)


Prezentasyon
(Sunum)


Anektod
(Hikayecik)


Konsensus
(Uzlaşma)


Kriter
(Ölçüt)


İmitasyon
(Taklit)


Legal
(Yasal)


Full
(Tam)


Asparagas
(Şişrme Haber)


Bariyer
(Engel)


Demagoji
(Laf Ebeliği)


Damping
(Düşürüm)


Diaspora
(Kopuntu)


Enformasyon
(Bilgilendirme)


Enstantane
(Anlık Görünüş)


Fikstür
(Karşılaşma Takvimi)


Garnetür
(Yanlık)


Karambol
(Karmaşa)


Montaj
(Kurgu)


Metropol
(Anakent)


Motivasyon
(İsteklendirme)


Marj
(Pay)


Potbori
(Karmaca)


Trübülans
(Hava Burgacı)

C* Yabancı Kelimelerin Dilimize Girmesine İzin Verme


alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1