Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - BÜYÜK BAŞBUĞ ALPASLAN TÜRKEŞ'İ ANIYORUZ
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4  Sonraki »  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 2. sayfa (Toplam 4 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
kadir45
Site Yöneticisi
Site Yöneticisi



Kayıt: Jun 03, 2004
İletiler: 3100

İletiTarih: Per Nis 05, 2007 3:34 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Öncelikle drmfk ülküdaşıma içtenlikle teşekkür ederim.Bu yazıyı bilerek gündemden çıkartmadım,yoksa daha ilk anda yazıyı gördüm.İki nedeni var.1. ve en önemlisi artık;davayı,lideri ve teşkilatları bizzat site üyeleri savunsun istiyorum.Koskoca Bozkurtların mekanında site yöneticisi her şeye müdahil olmak zorunda değildir.Bu siteyi, sistem ve prensipleri ile korumak,geliştirmek ve yaşatmak;buraya üye olan ve bozkurt olduğunu iddia eden her kişinin asli görevidir.İstedim ki,sadece ben değil,artık üyeler de olaylara müdahil olsun.Bir kişi de olsa bunu yaptı,kendisine teşekkür ederim.Bu kadar zehir gibi bir eleştiri şiiririni gönderen şahıs,bakın hemen ardından ne demiş;
Alıntı:
evet arkadaşlar liderimiz devlet bahçeli.yi bende çok eleştirdim ve haklıydım buna inanıyorum 58. hükümet döneminde bazı hataları oldu türban meselesi,ozan arif meselesi,idam meselesindeki çekinceleri ve seçimi kaybettiğimizde ki istifa meselesinde haksız buluyorum onu ama bence 60,hükümet milliyetçi hareket olacak ve artık diyebiliyorum inşallah devlet bahçeliyle olacak çünkü devlet bey bize başbuğdan yadigar ve bu rte denen densizin yaptıklarının hesabını sorabileecek tek insan odur ....



ALLAHA,A EMANET OLUN

Bu yazı ciddi değildir.Bu yazı ilk attığı şu drmfk ülküdaşımızın da karşı çıktığı yazıyı gönderen adamın işi değildir.Bu en küçük bir iyiniyet de taşımıyor.BU ;KENDİNİ KURNAZCA GİZLEMEKTEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR.Lider kongrede liderliğini onaylattırdığı ve çatlak sesleri kestiği halde;seçime,iktidara yürürken,Başbuğun ölüm yıldönümünde gönderilecek bir şiir değil.Şimdi kendisine bu hareketinin amacını soruyorum.Hakkındaki kararımı ondan sonra vereceğim.Bu kadar üye içerisinde bir kişiden olsun ses çıkabilmiştir.drmfk ya tekrar teşekkür ediyorUM.Bu yazıya kasten sabrettim,çok şükür ki bir kişi de olsa karşı çıkan oldu ve sabrımın karşılığını aldım.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Per Nis 05, 2007 4:42 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

drmfk demiş ki:

Bu şiiri kabullenebilmemiz mümkün değil...
Başbuğun mirasçıcı MHP liderini eleştirmek kimsenin haddi değildir...
Ölçüyü şaşırmayınız.!!!



Bu siirin yazari kültür bakani olmak icin hayaller kuruyor dememek icin zor sabrediyoruz. Kendisini Basbug´un ucmaga varisin hemen akabinde cikardigi kaset ile iyi tanimis olduk. Yazmak istemediklerimizi varin siz anlayin.

Neyse hatasini anladi da yaptigi ortalarda dolasiyor. Egreltide huzur bulanlar buyursun.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
hasan1299
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Oct 25, 2005
İletiler: 806

İletiTarih: Per Nis 05, 2007 4:53 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

az önce ATSIZ cıların sitelerine bakıyordum.forum sayfalarını incelerken.BAŞBUĞ TÜRKEŞE ağza gelinmeyecek lazfla söylüyorlar okudukça sinirlendim.BAŞBUĞ TÜRKEŞ ATATÜRK ten sonra bu devletin ve MİLLETİN gördüğü en büyük siyaset ve fikir adamıdır.onun açtığı yolda ve onun fikirlerinini peşinde milyonlarca TÜRK insanı gidiyor.en güzel cevabı 1997 senesinde karlı bir günde ankarada toplanan milyonlar vermiştir.BAŞBUĞ TÜRKEŞ BÜTÜN TÜRK DÜNYASININ LİDERİYDİ.BAŞBUĞU anlamayanlar olaylara at gözlüğüyle bakanlar başbuğumuzu anlayamaz.başbuğu amerikan işbirliklçisi olarak görüyorlar hemde kardeşimiz dediğimiz TÜRKÇÜLER.asıl TÜRKÇÜLER BİZİZ onlar TÜRKÇÜLÜĞÜN ne olduğunu bilmeyen sefil yaratıklardır.NİHAL ATSIZDA BAŞBUĞ TÜRKEŞTE bizimdir .onların davasını bi<z sürdürüyoruz ve bu bayrağı asla düşürmeyeceğiz.mekanları cennet olsun.ALLAH TÜRK ü korusun ve yüceltsin
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
drmfk
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Jun 03, 2005
İletiler: 361

İletiTarih: Per Nis 05, 2007 8:21 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Muhterem Yönetici Ülküdaşım Kadir21;
Öncelikle teşekkur nezaketiniz için sağ olunuz diyor, ve bunun bir nezaket örneği olduğunu tekrardan belirtmek istiyorum.
Efendim; eskisi kadar sık yazamamakla beraber( işlerimizin yoğunluğu nedeniyle) hala siteyi takip etmekte ve faydalanmaktayım. Ama bu şiiri gördükten sonra hele de Merhum Başbuğumuzun ölüm yıl dönümlerinde, o vesile ile açılan bir başlık altında en azından bir kaç cümle ilede olsa tepkimi göstermeden geçemedim. Bu vakitten daha önemli daha kıymetli bir mesele idi kanaatimce.Ve VAZİFEYDİ... Vazifeye teşekkur ancak nezakettir...
Zira davayı sırtından hançerlemek isteyen ve hançerleyenlerin en çok arkasına sığındıkları mesele MHP Genel Başkanı Sayın Dr. Devlet Bahçeliyi yani liderimizi eleştirme noktası olduğunu görmemek Ülkücü ferasetine de basiretinede sığmayacak bir hata olur.Ne hikmetse kendilerini davanın en önemli kanun koyucusu, denetçisi olarak gören bu arkadaşların ustadları bir dönemde merhum Başbuğumuzu eleştirme ve hatta partiyi bölme cesaretini göstermişler, davada olmasa dahi oyda kayba sebebiyet vermişlerdir. Bunlar en hafif tabir ile, en hafif değerlendirme ile Türk düşmanlarının maşası olarak tarihe kara bir leke olarak gireceklerdir.
BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlunun vefat yıldönümünde Merhum Başbuğumuz hakkında övgü dolu sözler söyleyip, bir nevi hata telafi etme gayreti içerisine girmesi ile, ilterişkaan'ın
Alıntı:
evet arkadaşlar liderimiz devlet bahçeli.yi bende çok eleştirdim ve haklıydım buna inanıyorum
demesi arasında hiç bir fark yoktur. Velevki samimi olduklarını düşünecek olsak dahi bu söylemlerinde yine en hafifi ile ihanetlerini kabul noktasına gelmişlerdir ki, buda Yüce Milletin önünde özür dileyip hatalarını ikrar etmelerini ve tekrar etmeyeceklerini beyanlarını gerektirir.Geçelim...
Yahu anlayabilmiş değilim, sanatları ile yıllarca bizleri coşturan sanat alanında bayraklaşan isimler neden kendi öz işlerini bırakıpta, lideri partiyi programı eleştirme noktasına gelmişlerdir. Nedir bunun sebebi, nasıl bir mantık örgüsü içerisindedirler... Yorumu değerli Ülküdaşlarıma bırakıyorum.Geçelim...
Bu arkadaşlar temcit pilavı gibi hep aynı meseleleri gundeme getiriyorlar Lider hakkında, sağır sultan duydu artık bunların izahını (Ki ancak sağır sultan izaha gerek duyardı ya, neyse), nedir dertleri? Muhalefetse yada başka bir fikre mensubiyetse, mensup oldukları fikri açıkça beyan etsinler, yada en azından ben Ülkücüyüm demesinler. Hem Ülkücüyüm diyeceksin, hem lideri eleştireceksin, ardında sloganın arkasına sığınıp 60. hukumet Milliyetçi Hareket diyeceksin, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu... Efendiler aklınızı başınıza devşirin, ÜLKÜCÜ UYUMAYANDIR. Uyumuyoruz elhamdulillah. Geçelim...
Selametle kalınız...
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Delikanli66
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Apr 08, 2004
İletiler: 1042

İletiTarih: Sal Nis 10, 2007 12:55 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Ruhun sad ve mekanin Cennet olsun Basbugum.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
polat_38
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jan 27, 2006
İletiler: 641

İletiTarih: Sal Nis 10, 2007 10:22 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

ALLAH RAHMET EYLESIN MEKANI CENNET OLSUN
SENI UNUTMADIK BASBUG ASLADA UNUTMAYACAGIZ
SENI COOOOOOOOOK ÖZLEDIK BE BASBUGUM

SAYGILARIMLA

NE MUTLU TÜRKÜM DIYENE
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Bozkurt-Yakup
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Feb 14, 2006
İletiler: 137
Şehir: Almanya

İletiTarih: Sal Nis 10, 2007 11:25 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Allah ona rahmet eylesin mekani cennet ruhu sad olsun. Umarim onun gibi bir Lider daha gösterir bize cenabi allah.

Seni unutmadik unutmayacagiz BASBUGUM!!!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder MSNM
EgE
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Mar 14, 2003
İletiler: 1129
Şehir: EGE DENİZLİ

İletiTarih: Cum Nis 04, 2008 2:35 am    ileti konusu: Başbuğ Alparslan Türkeş anılıyor Alıntıyla Cevap Gönder

Başbuğ Alparslan Türkeş anılıyor



04.04.2008


MHP’nin kurucu lideri Alparslan Türkeş ölümünün 11. yıldönümünde mezarı başında düzenlenecek törenle anılacak.

Alparslan Türkeş için anma etkinliğinin ilki bugün saat 10.30’da MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve parti yöneticilerinin katılımıyla Anıtmezar’da yapılacak.

Anıtmezar’daki törenin ardından Türkeş’in adına düzenlenen “Alparslan Türkeş Büyük Ödülü” isimli araştırma-inceleme ve makale yarışmasının ödül töreni gerçekleştirilecek. Ödül töreni Bahçeli’nin katılımıyla saat 15.00’de MHP Genel Merkez Konferans Salonu’nda yapılacak.

-TÜRK SİYASETİNE DAMGA VURDU-

Milletimizin yetiştirdiği son Başbuğ'un hayat hikayesinin başlangıcında da göç var.

Yıl 1860 Orta Anadolu'da, Kayseri'nin, Pınarbaşı ilçesi'nin Yukarı Köşkerli Köyünde meskun Avşar Obalarından Koyunoğlu ailesi bir toprak meselesi yüzünden kavgaya girişince Sultan Abdülaziz'in fermanıyla Kıbrıs'a sürgün edilir.

Yıl 1917 ve Kasım'ın 25'i, öğle vakti.. yer, Lefkoşe. Haydarpaşa Mahallesi Kirlizade sokağı 13 numaralı mütevazi evde, Kıbrıs'a yerleşen Koyunoğlu soyuna mensup Tuzlalı Ahmet Hamdi Bey ve esi Fatma Zehra Hanimin Ali Arslan adini verdikleri oğulları dünyaya gelir.

Yıl 1921 ve 4 yıl 4 ay 4 günlük Ali Arslan, annesi tarafından yıkanır, yeni elbiseler giydirilir ve devrin âdetince fesi mücevherler ile süslenerek Sarayönü ilkokul'una (Sıbyan Mektebi) gönderilir. Sarıklı ve mübarek bir Osmanlı Uleması olan Hoca Efendi'nin dizi dibine çöken Ali Arslan'ın ağzından çıkan ilk söz bir euzü besmeledir. Ey Rahman ve Rahim olan Allah'ım, annem beni yetiştirdi bu mektebe yolladı, okuyup yetişip, milletime hizmet etmek istiyorum dermişçesine bir besmeledir, Ali Arslan'ın ağzından dökülen..

Birbirinin ardısıra gelen ilkokul ve Rüştiye yılları ve her biri birbirinden daha değerli Hüsnü Bey, Selahattin Bey, Mehmet Asim Bey, Ragıp Tüzün Bey, Turgut Bey, Osman Zeki Bey ve Faiz Kaymak gibi Türklük ve Türkçülük şuuruyla bilenmiş birer hançer olan hocalarından feyz alır. Onlar Ona müfredatın yanısıra Kıbrıs Türklerinin yalnız olmadığını Devlet-i âli Osman bakiyesi hür ve müstakil Türkiye'nin yanısıra yeryüzünde kendileri gibi bahtsız esaret altında milyonlarca Türk olduğunu da öğretirler. Dahası Osman Zeki Bey Ali Arslan'ın adini adeta senin adin "Alparslan olsun" ve Sultan Alpaslan'a denk bir yiğit Türk ol, diyerek değiştirir.

Küçük Alparslan'ın doğup, yetiştiği o yıllarda, Piyale Pasa yadigârı Kıbrıs, sevgili Yeşilada'mızın tamamı İngiliz işgali altındadır ve Türk'ün istiklâlini kaybetmesinin ne demek olduğu Onun ruhunun derinliklerine şuurunun uyanmağa başladığı günden, çocukluk yıllarının başlangıcından başlayarak siner. O her gece Türkiye'ye gidip asker olmayı ve gelip ata-baba ocağını kurtarmanın düşüyle uyur, uyanır.

Yıl 1933 ve Alparslan'ın artik işgal altında, esaret altında yasamaya dayanacak gücü kalmamıştır. Babası Ahmet Hamdi Bey'i ve Annesi Fatma Zehra Hanım'ı ikna eder, aile mallarını satıp savar yanlarında oğulları Alparslan ve kızları Dervişe olduğu halde, ak toprakların, hür toprakların, Türk'ün Türk olduğundan utanmadığı, boynunun eğik olmadığı toprakların, anavatanın, Türkiye'nin yoluna düşerler; Viyana vapuru ve.. ver elini İstanbul...

Ailesi İstanbul'a yerleşince Alparslan'ın ilk isi Kuleli Askeri Lisesi'ne kayıt olmak olur. Artık O yüreğinin Onu çağırdığı yerde ve düşlerinin peşindedir. O düşlerini düşleyen başkaları da vardır İstanbul'da... Derlenip toparlanmışlar, Türklük, Türkçülük ülküsünün O bir daha hiç inmeyecek olan bayrağını açmışlardır. O Yüce Dilek, O aziz Ülkü, O muhteşem düşler, özellikle, bir Ülkü devi olan Atsız Hoca'nın can evinde, ocağında pişer ve sohbetlerle, şiirlerle, dergilerle, romanlarla mektuplarla Türk aydınlarının gönlüne cemre cemre düşmekte ve yayılmaktadır. Onlarla tanışır, buluşur, Alparslan Türkeş.

Yıl 1936 Kuleli Askeri Lisesi'ni pekiyi derece ile asteğmen olarak bitirince Ankara ve Harp Akademisi yılları baslar. 1938'de Harbiye'den mezun olur, artik O Türk Ordusu'nun genç bir teğmenidir ve Türk Milleti'nin emrindedir.

Yıl 1940 Isparta'da gönlünü Muzaffer Ana'ya kaptırır ve evlenirler. Ayzit, Umay, Selcen, Sevenbige (Çağrı) ve Yıldırım Tuğrul adli çocuklarla çiçeklenir bu evlilik ve bozkurtların Muzaffer Ana'sının 1974 yılında elim kaybından sonra 1976 yılında, Sevâl Hanım'la yaptığı ikinci evliliğinde de Tanrı Onu Ayyüce ve Ahmet Kutalmış adli iki evlât daha vererek sevindirecektir.

Yıl 1944 3 Mayıs.. Ankara'da eski tabirle bir nümayiş yani gösteri veya yürüyüş vardır. Türk'ün, Türklüğün ölmediğini, ölmeyeceğini ve yükselen Türkçülük bayrağının bir daha hiçbir şekilde inmeyeceğini gösteriyorlar. Hem dosta hem düşmana... hem devlet hizmetindeki gafillere hem de yurda sızmaya çalışan hainlere, Asya bozkırlarında yaratılan bozkurt soyluların bozkurt torunlarının, bir kaç çakalın günü birlik menfaatleri için göz yumdukları kızıl yılanın farkında ve onun başını ezme azminde olduklarını gösterirler.

Şâirin öz yurdunda garipsin, özyurdunda parya dediğince tutuklanır Türkçüler... Devrin dalkavuk iktidarının uyduruk nedenlerle açtığı Türkçülük-Turancılık Davası baslar. Türkçüler tabutluklara atılırlar, işkencelere uğrarlar. Türkiye'de Türk Milliyetçisi olmanın bedelidir bu... Genç Üsteğmen Alparslan Türkeş'te bunlar arasındadır. 20 Ekim 1944'te kendisini "vatan hainliği" suçlamasıyla sorgulayan mesnetsiz Savcıya "Diğer sanıklar gibi bana da vatan hainliği isnat edilmiştir. Bunu şiddetle redderim. Ben yeryüzünde her şeyden çok milletimi ve vatanimi severim." diye haykırır. Ancak mahkeme tarafından, 9 ay 10 gün hapis cezasına çarptırılır ve bir yıldır hücre hapsi yattığı için tahliye edilir. Kendisine verilen cezada daha sonra Askeri Yargıtay tarafından bozulur ve 2. numaralı mahkemede beraat eder. Bu onun Türk Milliyetçisi olduğu için zindanlara ilk atilisidir ve son olmayacaktır. Ülkücü olmak çileye talip olmaktır, nimete, ikbale değil. O da Türklük Ülküsü için zaman zaman şiddeti artan çileyi bir ömür boyu bir an bile tereddüt etmeksizin ve yakınmaksızın, çekmiş ve çile çekmeyi şeref bilmiştir.

Yıl 1947 Alparslan Türkeş ve 15 diğer Türk subayı, A.B.D. Kara Harp Akademisi ve Piyade Okulunda iki yıllık bir süre eğitim görürler. Bu arada ülkemizden Kars ve Ardahan civarıyla Boğazlardan üs talep eden Sovyetler Birliği'nin Komünizm maskesi ardına saklanmış, o eski ve değişmez "Moskofluğu" ayan beyan ortaya çıkar. Bu atmosferde yurda dönen Alparslan Türkeş Gelibolu ve Çankırı'daki görevlerinden sonra 1951 yılında Kurmaylık sınavını kazanır ve 1955 yılında Harp Akademisi'nden Kurmay Binbaşı olarak mezun olur.

Yıl 1955 dış görev için açılan sınavı kazanarak A.B.D. Pentagon'da NATO Türk Temsil Heyeti üyeliğine atanır. Bu arada ... Üniversitesinde Uluslararası Ekonomi eğitimi görür. 1957 yılında Türkiye'ye döner.

1959 yılında Almanya'ya Atom ve Nükleer Okulu'na gönderilir ve bu okulu basarıyla bitirir. O artik bir Kurmay Albaydır.

Yıl 1960, tarih 27 Mayıs öteden beri örgütlenen ve memlekette kardeş kavgasını önleyerek bazı reformlar yapmayı hedefleyen Milli Birlik Komitesi'nin ülke yönetimine el koyduğunu açıklayan bildiriyi radyodan okuyan kişi ve "ihtilâl'in kudretli Albayı"dır. Kurmay Albay Alparslan Türkeş ihtilâl hükümetinde Başbakanlık Müsteşarlığı görevini üstlenir. Bu vazifesi esnasında Devlet Planlama Teşkilatı, Devlet istatistik Enstitüsü ve Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü gibi kurum ve kuruluşları kurar.

Ancak Milli Birlik Komitesi arasında ortaya çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle, 13Kasim 1960'ta Kurmay Albay Alparslan Türkeş ve "ondörtler" olarak bilinen arkadaşları Komite'nin diğer üyelerince emekliye sevk edilerek tasfiye edilirler ve zorla evlerinden alınıp yurtdışında görevlendirilmek suretiyle sürgün edilirler. O da 19 Kasım'da Türkiye'nin Hindistan Büyükelçiliği müşaviri sıfatıyla sürgüne gönderilir.

1961-62 1963 yılına kadar 2,5 yıl, yönetimi elinde bulunduranlarca Alparslan Türkeş'in Türkiye'ye dönmesine müsaade edilmez.

Yıl 1963 tarih 23 Mart Alparslan Türkeş sürgünden yurda döner.

Dava arkadaşlarıyla birlikte kadro oluşturup partileşmek amacıyla "Huzur ve Yükseliş Derneği" adli bir dernek kurar.

Kısa bir süre sonra Talat Aydemir'in giriştiği darbe teşebbüsüne karıştığı iddiası ile tutuklanır ve Mamak Askeri Cezaevinde dört ay hücre hapsinde yatar, yargılanır ve beraat eder.

Tarih 31 Mart 1965 saat 11.00 de Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'ne katılır.

Tarih 1 Ağustos 1965 Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi Büyük Kurultay'ında Genel Başkanlığına seçilir. Aynı yıl yapılan genel seçimlerde Ankara milletvekili seçilir.

Yıl 1969 Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi'nin adi Milliyetçi Hareket Partisi amblemi de Üç Hilâl olarak değiştirilir. O yıl yapılan genel seçimlerde Adana milletvekili olarak seçilir.

İlki, 31 Mart 1975 -13 Haziran 1977 yılları arasında ve ikincisi de 1 Ağustos - 31 Aralık 1977 tarihleri arasında Süleyman Demirel başkanlığında kurulan koalisyon hükümetlerinde MHP Genel Başkanı olarak, Başbakan Yardımcılığı ve Devlet Bakanlığı yapar.

Ülkü Ocakları, Büyük Ülkü Derneği ve diğer mesleki örgütlenmeler baslar.

1968 Yılından itibaren Marksist ve bölücü gençlik hareketleri üniversitelerde yuvalanır ve üniversite özerkliğinden istifade ederek buraları silah, cephane deposu haline getirerek "Komünist Devrim" için üs haline koyarlar. Üniversiteler işgal altındadır. Her yer Lenin'in Stalin'in Mao'nun resimleri ve komünist sloganlarla doludur. Komünist yeraltı örgütleri "şehir gerillası" mı "kır gerillası" mi tartışmaları yapmakta okullara kendilerine tabi olanlardan başka hiç kimseye hayat hakkı tanımamaktadırlar. Bunun üzerine Başbuğ Alpaslan Türkeş toplanan çok az sayıdaki gence verdiği seminerlerle onları komünizm konusunda aydınlatmaya ve alternatif olarak da Türk Toplumculuğunu, Türk Milliyetçiliğini anlatır. Kısa zamanda çoğalan gençler örgütlenmeye başlarlar. Doktriner Türk Milliyetçiliği safhası başlamıştır. Türk Milliyetçileri Dokuz Işık, dokuz prensip etrafında toplanırlar.

Bu gelişmelerden rahatsız olan Türklük ve Türkçülük düşmanları özellikle de Komünist örgütler kendilerine okulda, fabrikada, köyde, kentte, dağda her yerde ama her yerde karşı çıkıp mücadele eden Ülkücü Hareket'e karşı savaş ilan ederler ve 12 Eylül 1980'e kadar 5000 civarında Ülkücüyü şehit ederler. Devlet'in zaaf içinde olduğu düşünülen "zinde güçlerdi bir şeylerin yani ihtilâlin şartlarının "olgunlaşması" için daha fazla kanın akmasını beklemektedirler.

Başbuğ için 1978, 1979, 1980 yılları bir çoğunu bizzat kendisinin yetiştirdiği binlerce ülküdaşının Komünist çetelerce katledildiğini gördüğü, kan ağlayan bir yürekle her şeye rağmen kaybetmediği soğukkanlılığıyla bir iç savaşı önlediği ızdırap dolu yıllardır.

12 Eylül 1980 sabahı pusudakiler yeterince olgunlaşan şartların neticesi ihtilâllerini yaparlar. Başbuğ Alparslan Türkeş ve Türkiye'nin komünist bir ihtilâle kurban olmasını engelleyen Ülkücü Hareket sanık sandalyesinde, idam sehpalarındadır. Mamaklar ve C5'ler bu sürecin şekillendiği mekanlardır.

Başbuğ 12 Eylül'den üç gün sonra teslim olur. Cunta tarafından tutuklanan Başbuğ, önce 1 ay Uzunada'da daha sonrada Ankara Askeri Dil Okulu'nda ve hastalandığı dönemde de Mevki Hastahanesi'nde 4,5 yıl hapis yatar. O ve 218 Ülkücünün idamı istenir, 9 Nisan 1985'de tahliye olur ve beraat eder.

Tarih 6 Eylül 1987.. Yapılan referandum neticesi diğer siyasilerle birlikte Başbuğ'a da konulan siyaset yapma yasağı kalkar ve Başbuğ Milli Ülküyü iktidar yapmak davayı kitlelere anlatmak için yine meydanlardadır.

Tarih 4 Ekim 1987.. Milliyetçi Çalışma Partisi olağanüstü kongresinde Genel Başkanlığa seçilir.

Tarih 20 Ekim 1991.. Genel seçimlerde MÇP'nin RP ve IDP ile yaptığı seçim ittifakı neticesi Yozgat milletvekili seçilir. Başbuğ, son kez T.B.M.M.dedir. Bu dönemde ülkemizi kasıp kavuran bölücü teröre karşı en etkili mücadeleyi O gerçekleştirir.

Tarih 27 Aralık 1992.. Oniks Eylül'ün kapattığı partilerin tekrar açılabilmesini sağlayan değişiklikler neticesi toplanan MHP'nin son kurultay delegeleri, MHP'nin isim ve amblemini MÇP'nin kullanabilmesine karar verirler.

Tarih 24 Ocak 1992 MÇP'nin 4. Olağanüstü kurultayı toplanır ve partinin adini MHP amblemini Üç Hilal olarak değiştirir.

Yıl 1997... tarih 4 Nisan...


En son EgE tarafından Cum Nis 04, 2008 2:38 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
EgE
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Mar 14, 2003
İletiler: 1129
Şehir: EGE DENİZLİ

İletiTarih: Cum Nis 04, 2008 2:38 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

ŞenTürk Doğruyol Türk Federasyon Genel Başkanı:

Alıntı:
Son yolculuğunda, TÜRK DÜNYASI “BAŞBUĞ”una “İNANÇLARININ ve DAVASININ” haklılığını ve büyüklüğünü haykırıyordu...

İnanmak, inanmak, inanmak...
İman derecesinde inanmak...
Yaratılanı yaratan hatırına sevmek.
Sevgisini insanlara hissettirmek ve onları kucaklamak.

Allah (c.c.) sevgisi, Resulullah sevgisi, Vatan sevgisi, Türklük sevgisi,
Alparslan Türkeş’in, O’nu; “Resulullah aşkı” ve “Allah aşkına” götüren çile dolu dikenli yollarıydı.

80 yıllık hayatının hemen hemen tamamını “çile yollarında, sabır taşlarını” aşk ile döşeyerek geçirmiştir. Yaşadığı zorluklardan hiçbir zaman yılmamış, şikayet etmemiş, şükür etmiştir.

Alparslan Türkeş’in bu çileli hayata dayanması, her türden belaya, ikiyüzlülüğe, yalnız bırakılmaya, arkadan vurulmaya, satılmaya, iftiralara göğüs germesi; Yüreğinde taşıdığı ve hiç bir zaman sönmeyen, “İman ateşi; aşk ateşi ve Türk Milleti’nin bağımsızlığına hasret ateşinden” aldığı güç ve duyduğu çoşkudan kaynaklanmıştır.

Alparslan Türkeş’in bu aşk ve coşkusu insanlara moral gücü vermiş, çalışma ve mücadele gayreti aşılamıştır.

Yorulmanın ve herşeyden şikayet etmenin iman zayıflığı olduğuna iman etmiş ve dava arkadaşlarına bunu inandırmıştı.

Türk milletine hizmet etmek için; “yılgınlık, tembellik, karamsarlık” duygularının içinde boğulmamak gerektiğini, son nefesine kadar haykırmıştır.

Başbuğumuz Alparslan Türkeş’in hakka yürüyüşünün 11.yılında, “Avrupa Türklüğü” ve “Türk Federasyon” mensubları aziz hatırasını ve ülkülerini kıyamete kadar taşıyacak, yaşatacak ve hedefi’ne ulaştıracaktır.

‘‘Sevgili BAŞBUĞUM’’;
‘‘Avrupa Türkleri’’ ve ‘‘Türk Federasyonları’’ olarak seni unutmadık, unutmayacağız.

Ruh’un şad, mekanın cennet olsun...
Allah’ın (c.c.) Rahmeti üzerine olsun...


ŞenTürk Doğruyol
Türk Federasyon Genel Başkanı
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
EgE
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Mar 14, 2003
İletiler: 1129
Şehir: EGE DENİZLİ

İletiTarih: Cum Nis 04, 2008 2:40 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Ruhun sad, mekanin cennet olsun Basbugum.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et
Delikanli66
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Apr 08, 2004
İletiler: 1042

İletiTarih: Cum Nis 04, 2008 4:29 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Ruhun sâd ve mekanin Cennet olsun Basbugum.

Yandi yürekler yandi isim'li eser'i dinlemek icin linke tiklayiniz.
http://www.yildizdogan.com/youtubeVideolar.aspx
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Yabgukartal
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Dec 15, 2007
İletiler: 5

İletiTarih: Cum Nis 04, 2008 8:53 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Ülkücüye 11 Aydan Sert Nisan..!!!

Allah ( C.C. ) bize O'nun izinden gitmeyi nasip eylesin , bizi fikirlerinden ayırmasın.

Aramızdaki Nifak tohumlarını yok etsin...

Bu Ka.hpe Düzene Kanmayacağız.
Ölsekte Yolundan Dönmeyeceğiz..!
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
mustafa1995
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Jan 12, 2006
İletiler: 151
Şehir: türkiye

İletiTarih: Cum Nis 04, 2008 9:59 am    ileti konusu: ÖZLEM Alıntıyla Cevap Gönder

YOKLUĞUNA HALA ALIŞAMADIĞIM BAŞBUĞ UM RUHUN ŞAD MEKANIN CENNET OLSUN.SENİ ÇOK ÖZLÜYORUM.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Vuslatim
Forum Yöneticisi
Forum Yöneticisi



Kayıt: Nov 02, 2004
İletiler: 3121
Şehir: Turan/Almanya

İletiTarih: Cum Nis 04, 2008 2:45 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

"Alparslan Türkeş Büyük Ödülü" ödül töreni


Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanlığı tarafından Merhum Alparslan Türkeş'in vefatının 10. yıl dönümü vesilesiyle tertip edilen "Alparslan Türkeş Büyük Ödülü"nü kazananlara ödülleri bugün verildi.


--------------------------------------------------------------------------------

Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanlığı, 4 Nisan 2007'de, Türk Milliyetçiliği davasının lideri, Milliyetçi Hareket Partisi'nin Genel Başkanı Merhum Alparslan Türkeş'in aziz hatırasını her daim canlı tutmak amacıyla, aramızdan ayrılışının 10. Yılı'nda Alparslan Türkeş Büyük Ödülü düzenledi.

Milliyetçi Hareket Partisi'nin kurucusu Türk milliyetçiliği fikrinin ölümsüz önderi Başbuğ Alparslan Türkeş'in vefatının 10. yıl dönümü vesilesiyle tertip edilen "Alparslan Türkeş Büyük Ödülü" doğumunun 90. yılı olan 25 Kasım 2007 de sonuçlandı.

Alparslan Türkeş Büyük Ödülü ile ilgili detayları daha önce EtikHaber'de yayınlamıştık.

Yarışmaya dereceye girenlere ödülleri MHP Genel Merkezi'nde bugün saat 15.00'te düzenlenen ödül töreninde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından verildi.

ÖDÜLLER:

Milliyetçi Hareket Partisi Alparslan Türkeş Büyük Ödülü; "Ödül Belgesi", "Ödülü simgeleyen heykelcik" ve parasal ödemeden oluşmaktadır.

A-ARAŞTIRMA-İNCELEME DALI ÖDÜLLERİ:

BİRİNCİYE: Ödül Belgesi, Ödülü simgeleyen heykelcik ve 10000 YTL.,

İKİNCİYE: Ödül Belgesi, Ödülü simgeleyen heykelcik ve 5000 YTL.,

ÜÇÜNCÜYE: Ödül Belgesi, Ödülü simgeleyen heykelcik ve 3000 YTL.,

Ayrıca üç araştırma- inceleme eserine MANSİYON ÖDÜLÜ: Ödül Belgesi, Ödülü simgeleyen heykelcik ve 2000'er YTL. verilecektir.

B-MAKALE DALI ÖDÜLLERİ:

BİRİNCİYE: Ödül Belgesi, Ödülü simgeleyen heykelcik ve 5000 YTL.,

İKİNCİYE: Ödül Belgesi, Ödülü simgeleyen heykelcik ve 2500 YTL.,

ÜÇÜNCÜYE: Ödül Belgesi, Ödülü simgeleyen heykelcik ve 1500 YTL.

Ayrıca üç makaleye MANSİYON ÖDÜLÜ: Ödül Belgesi, Ödülü simgeleyen heykelcik ve 1000'er YTL. verilecektir.

ÖDÜL KAZANANLAR VE JÜRİ

Araştırma-İnceleme dalı seçici kurulunu oluşturan Prof.Dr. Tunca Toskay, Prof.Dr. Burhan Aykaç, Prof.Dr. Naci Bostancı, Doç.Dr. Vedat Bilgin, Doç.Dr. Recai Coşkun "Küreselleşme, Milliyetçilik, Demokrasi ve Milli Devletin Geleceği" konusuna tahsis edilen ödüle, müracaat eden çok sayıda eseri inceleyerek aşağıdaki üç eseri mansiyona layık görmüştür.

1- Gökhan Çinkara

Küreselleşme, Ulus Devlet ve Demokrasi

2- Behçet Dündar

Küreselleşme, Milli Devlet ve Milli Kültür

3- Adem Yavuz Sönmez

Küreselleşme ve Milli Devlet

Makale dalında seçici kurulu oluşturan Prof.Dr. Cihat Özönder, Prof.Dr. Semih Yalçın, Prof.Dr. Metin Ergun, Prof.Dr. Zuhal Cafoğlu, Prof.Dr. Mustafa Erdem başvuran eserleri değerlendirmiş, buna göre Makale dalında aşağıdaki üç eseri ödüle layık görmüştür.

1- Kürşat Güç

2023'e Doğru Türk Gençliğinin Vizyonu:

2- Harun Güven

Lider Bir Türkiye İçin Lider Bir Türk Gençliği:

3- Fırat Başbuğ

Türk Gençliği'nin 2023 Vizyon Arayışları ve Avrasya'daki Muhtemel Yansımaları Üzerine Fikir Önerileri:

Makale dalında seçici kurul aşağıda belirtilen üç esere ise mansiyon vermeyi kararlaştırmıştır.

İbrahim Çetin,

Cumhuriyetimizin 100. Yıldönümü: 2023 Türk Gençliğinin Vizyonu:

Fatih Yorulmaz,

Cumhuriyetimizin 100. Yıldönümü: 2023 Türk Gençliğinin Vizyonu:

Emrah Küçüközkan,

Batı Literatüründe Milliyetçilik Algılayışı: "Kültür Milliyetçiliğine Analitik Yaklaşım"

ÖDÜL TÖRENİ

Jüri adına MHP MYK üyesi de olan Doç.Dr. Vedat Bilgin kısa bir konuşma yaptı. Bilgin "Konuşmasında bu ödül töreninin her 5 yılda bir çeşitlendirilerek devam edeceğini" ifade etti.

Ödül töreninde bir konuşma yapan Bahçeli ise konuşmasında şu sözlere yer verdi:



Değerli Dava Arkadaşlarım,

Kıymetli Ülküdaşlarım,

Muhterem Konuklar,

Partimizin kurucusu ve lideri, büyük Türk milliyetçisi Alparslan Türkeş Bey'in onbirinci vefat yılında bu anlamlı toplantıyı düzenleyen ve katılan bütün arkadaşlarımı sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.

Seksen yılık bir hayatı şerefle yaşayan merhum liderimizin bütün yönleriyle tanınmasının, bugün onun yolunda yürüttüğümüz siyasal mücadelemize ayrı bir güç ve özel bir anlam katacağı kanaatindeyim.

Bu itibarla, yapılan toplantıların, etkinliklerin, yarışmaların, bu büyük dava adamını, onu hayatta iken tanıma fırsatı bulamamış yeni kuşaklara anlatmak için önemli bir vesile olmasını diliyorum.

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Dünyadaki bütün atılımlar, yüreği milleti için yanıp tutuşan, cefa çeken ve inançlarını samimiyetle savunan, yüksek iradeye ve sarsılmaz azme sahip seçkin insanların liderliği altında başlamış ve başarılmıştır.

Büyük davaların çoğu, mutlaka ve öncelikle, bu büyük adamların omuzlarında taşınmış ve ancak onların büyük ülküleriyle yoğrulduktan sonra tarihe ve insanlığa bir istikamet verebilmiştir.

Bu açıdan bakıldığında, Türklük ülküsü ile Türk milliyetçiliği davasının günümüze kadar uzanan şerefli siyasal geçmişindeki en önemli mevkiinin, merhum Alparslan Türkeş Bey'e ait olduğuna dair asla bir kuşkumuz yoktur.

O, yüzyıla yaklaşan Türk milliyetçiliğinin çile ve mücadeleyle geçen tarihinin, çok önemli bir bölümüne yakından şahit olmuş, bu sürecin yaklaşık son elli yılına bizzat müdahil olarak, varlığı ile bu mücadeleye farklı bir anlam kazandırmıştır.

İlk gençlik yıllarından itibaren vefatına kadar geçen hayatı, milliyetçilik için verdiği muhteşem mücadelenin ve ülkücü gençliğin yetişmesi için harcadığı şerefli ömrün aziz hatıraları ile doludur.

Bugün takipçisi olduğumuz bu siyasal hareket, vatan coğrafyasında kök salabiliyorsa, bu bina çatısı altında ve bu toplantıda bir arada bulunabiliyorsak, aramızdaki manevi bir bağ bizleri burada toplamaya vesile oluyorsa; bu güzelliklerde tartışmasız en önemli pay merhum liderimize aittir.

Türkeş Bey, gençlik yıllarından itibaren gönül verdiği Türklük yolunda, karşısına çıkarılan engellere rağmen, asla yılgınlığa ve umutsuzluğa kapılmamıştır. Büyük adamlara has yüksek bir karakter göstererek, gerçek bir liderin bütün hasletlerini yeri ve sırası geldiğinde birer birer ortaya koymuştur.

Hayatı boyunca yalnız kalmaktan hiçbir zaman korkmamış, ancak onun en büyük kaygısı ülküsüz ve hedefsiz kalmak olmuştur. Bu karakter yüksekliği, onun hiçbir zaman yalnız kalmasına da imkân vermemiş, etrafına toplanarak kendisine inanan ülküdaşları ile her zorluğun altından kalkmasını bilmiştir.

Özellikle ikinci Dünya Savaşından sonra yaşanan soğuk savaş yıllarının güç dengeleri arasında, Türklüğün ve milliyetçiliğin kudretini fark etmiştir. Bu isabetli teşhisle, Türkiye'mizle sınırlanmayacak kadar geniş bir vizyon oluşturan stratejik öngörüleri, bir kehanet gibi gerçekleşmiş, tarih de hep haklı çıkarmıştır.

Bu açıdan, Türkeş Bey'in mücadelesini ve hayatını anlamanın en doğru yöntemi, artık onunla özdeşleşmiş olan Türk milliyetçiliğinin iftihar edilecek tarihini incelemekten ve bilmekten geçtiği düşüncesindeyim.

Değerli Arkadaşlarım,

Bugün Türk siyasetinde milliyetçilik, yalnızca hissiyat ve heyecan boyutunda kalmadan, hamasetin ötesinde, gerçekçi ve uygulanabilir bir siyaset ve yönetim projesi haline gelmişse, bunda merhum Başbuğumuzun yeri, önemi ve emeği çok büyüktür.

O, önce ülkemizi kurtaran, daha sonra Cumhuriyetimizi kuran en dinamik güç olan Türk milliyetçiliğinin ve milliyetçilerin sonraki yıllarda hiç de hak etmediği muamelelerle dışlanmasını asla kabullenmemiş, bu davayı yeniden Türkiye'yi yönetecek bir zenginlik ve seviyeye kavuşturmak için mücadele vermiştir.

Milletçilik eksenli bu toplum ve siyaset projesi süresince, milletimizin değerleri, inançlarımızın gerekleri ve çağın gerçeklerini mükemmel bir sentezle bir araya getirmeyi hedeflemiş, hayatın her alanını, sorunların tamamını kapsayan formüle edilmiş çözümler önermiştir.

Bu doktriner yaklaşım ile Türk milliyetçiliği düşüncesi; bugün ülkemizin en çok ihtiyacı olan geçmişle geleceği, gelenekle çağdaşlığı, devletle milleti, inançlarla laikliği birbirine bir terkip oluşturarak bağlayan bir anlayışın da temsilci olmuştur.

Cumhuriyetimizin kuruluşundan, Atatürk'ün ölümüne kadar siyasetin merkezinde bulunan Türk milliyetçiliğinin, dayatmalarla değişen toplumsal algıdaki yerini yeniden merkeze çekebilmek için, bugün verdiğimiz mücadeleyi, merhum Türkeş Bey'le o dönemlerde başlatmıştır.

Elbette ki bu mücadelesi öyle çok kolay gerçekleşmemiş, topluma yön veren mihraklar tarafından milliyetçiliğin merkez değer olarak kabulünde bağnazlıklar ve dirençler yaşanmıştır.

Özellikle 1938 yılından sonra giderek halktan kopan elitlerin aykırı, kutup, aşırı olarak tanımlanan milliyetçiliğe yakıştırdıkları bu iftiraların önüne geçmek için mücadele vermiş; sükûneti, olgunluğu, ciddiyeti ve karizması ile yalan duvarlarını birer birer yıkmıştır.

Milliyetçiliğin hor ve hakir görüldüğü, hatta suç kabul edildiği dönemlerde, karalamaları ortadan kaldırmak, faşist, nazi, kafatasçı, ırkçı gibi ağır suçlamaları bertaraf etmek için, etrafına topladığı yürekli ve kültürlü Türk aydınları ve kendi eli ile yetiştirdiği ülkücü gençlikle adım adım mesafe almıştır.

Biliniz ki, bu mücadele hala devam etmektedir. Bugünlere kolay gelmeyen Türk milliyetçiliği hareketinin gerisinde baskı, zulüm ve tuzaklara karşı direniş, şahadetle şereflenmiş onurlu bir mazi ve onların da arkasında Türkeş Bey'in liderliği bulunmaktadır.

Kıymetli Dava Arkadaşlarım,

Muhterem Misafirler,

Bu, çok yönlü ve çok merkezli yoğun mücadele alanında, her birine ayrı ayrı zaman ve enerji ayıran merhum Başbuğumuz, milliyetçilik karşıtı önyargıların ve bir tortu haline gelmiş yanlış kanaatlerin aşılması için, siyasi duruşumuzu aziz milletimize doğrudan aktaracak bir ilişkiler yöntemi de takip etmiştir.

Milliyetçiliğin aziz milletimize bir siyasal disiplin içinde, önce ulaşması, sonra tanınması ve taraftar bulması, nihayetinde ise teşkilat kurulması başarılmış ve bu gelişmeler siyasette farklı bir mücadele alanını da ortayla çıkarmıştır.

Bu zorlu süreçte, Türk milliyetçiliği fikrinin yalnızca tasavvur olmaktan çıkarak, bir yönetim projesi haline gelmesi ve siyasal anlamda partileşerek milletimizde kök salmaya başlaması O'nun çizdiği yol haritası ile mümkün olabilmiştir. Karşılaşılan zorluklara rağmen milliyetçi hareket, bir siyasi duruş ve politik yöntem olarak halka ulaşmayı bu yolla başarmıştır.

Milliyetçiğin tarihi bir karar anı ve kritik bir dönüm noktası olan Milliyetçi Hareket Partisi'nin kurulması da bu anlamda değerlendirilmelidir. Partimizin varlığı ve gelişmesi de, milliyetçi aydınların ve üniversite gençliğinin, fikriyatımızın menbaı olan aziz milletimizle adım adım kucaklaşmasının bir eseri olarak yorumlanmalıdır.

Milliyetçilik ülküsü ile milletimizin değerlerinin kaynağında buluşmasını ifade eden bu siyasallaşma hadisesi sonunda partimiz Türk siyasetinde sağlam bir zemin ve güvenilir bir dayanak bulabilmiştir.

Milliyetçiliğin milletimize tanıtılması, milletimizin de milliyetçilikle kucaklaşması demek olan bu süreçte, giderek artan bir teveccüh ile genç vatan evlatları, milliyetçilik-ülkücülük etrafında bir çığ gibi toplanmışlardır.

Bu dönem, dağınık ve kararsız milliyetçi fikirlerin, ilmek ilmek örülmesini gerektiren, zahmet, sabır ve meşakkatle yoğrulmuş bir temel atma dönemi ve toparlanma süreci olarak değerlendirilmelidir.

Bu tarihle birlikte, gelişmelere damgasını vuracak iki muhteşem eser, Merhum Türkeş Bey'in emaneti ve mirası olarak bugüne kadar büyüyerek gelmiştir.

Bunlardan biri, gençliğin aydınlanma merkezi olarak iftihar ettiğimiz Ülkü Ocakları, diğeri ise, başlı başına bir siyaset ekolü haline gelmiş olan ve mensubu olmakla övündüğümüz Milliyetçi Hareket Partisi'dir.

Ve, bu iki kuruluşu, üç hilalli ve bozkurtlu sembolleriyle bugünkü anlamıyla bir evrensel marka haline getiren de elbette ki Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey'den başkası değildir.

Bu geçiş döneminde, üzerine titrediği ülkücü Türk gençliğini ve Milliyetçi Hareketi, yalnızca Türkiye'mizin değil Türk ve İslam havzasının geleceğini de belirleyen çok büyük bir güç unsuru olarak yetiştirmeyi ve yaşatmayı başarmıştır.

1980 sonrası süreçte cebren kesintiye uğrayan siyasal hareketimiz, yine O'nunla toparlanmış, Türk milliyetçiliği yeniden ve kaldığı yerden Türkeş beyin kılavuzluğunda yola çıkmıştır.

O'nu kaybettiğimiz 1997 yılına kadar güvenirliğin, itibarın, olgunluğun, ilkeli tutumun, dürüstlüğün, namusun bir timsali olmuş, dost ve düşman tarafından bu hasletleri ile kabul görmüş ve övülmüştür.

Muhterem Arkadaşlarım,

Bir kişiden başlanılan bir yolculuğun sonunda bugün davamızın ulaştığı seviye, Başbuğumuzun ve önderliğindeki kadrolarının idealist çabalarının neticesidir.

Eseri olan ülkücü kadrolar da tıpkı liderleri gibi, milli varlığımıza yönelik tehditlerin attığı en sıkıntılı anlarda, gözlerini kırpmadan ortaya atılmış ve vatan sevgisinin sınavını ölüm karşısında şerefle verebilmiştir.

Bugün Türkeş Beyin başlatmış olduğu hareketin sonunda, milliyetçilik öylesine vaz geçilemez bir fikir ve aksiyon haline gelmiştir ki, geçmişte karalamaya çalışanlar bile bugün milliyetçiliğe talip olmaya başlamışlardır.

Bu, baskı ve zulümle devam eden bir mücadele sürecinden sonra, milliyetçiliğin bir zaferi ve vefatından ardından bile yine haklı çıktığının bir işaretidir. Bugün siyasal tartışmaların merkezinde milliyetçilik vardır. Artık Türkiye'mizde siyasal gündemi belirleyen en dinamik güç milliyetçiliktir.

Milliyetçi Hareket, artık sadece siyasi hayatımızın temel denge unsuru değil, aynı zamanda Türk Milleti'nin ümidi, birliğimizin ve geleceğimizin yegane teminatı haline gelmiştir.

Ancak, hiç kimsenin milliyetçiliğe talip olmadığı dönemlerden, şimdi herkesin milliyetçi olduğunu iddia ettikleri günümüzde, gerçek milliyetçileri ve ülkücüleri bekleyen bir tehlike de doğmuştur.

Bu tehlike, milliyetçi ideolojinin, çeşitli mihraklarca sulandırılması ve dejenere edilmesi halidir ki bu milliyetçiliğin reddedilmesinden de daha vahim, tehlikeli ve dikkat edilmesi gereken bir sürecin önümüzde olduğunun da bir işareti sayılmalıdır.

Nitekim, Türk milletine O'nun açtığı bu kutlu yolda rehberlik ederken, Türkiye üzerindeki oyunların tamamı, partimiz ve ülkücüler üzerinde de oynanmaktadır.

Ancak, ne mutlu ki, Türk milliyetçileri ve ülkücü gençlik, önlerine konmaya çalışılan tuzakların farkındadır. Karşımıza çıkması muhtemel sorunların nasıl aşabileceğinin bilincindedir. Bu nedenle nifak çabaları boşuna, senaryolar beyhudedir.

Aziz Dava Arkadaşlarım,

Hepinizin bildiği gibi, Türkiye Cumhuriyeti, demokrasinin kuralları içinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden çıkan hükümetlerce, yönetilmektedir. Bu nedenle, milletimizin idaresine talip olmak, tek başına iktidara ulaşmak her Türk milliyetçisinin hedefi olmalıdır.

Milliyetçilik mücadelemizin perspektifi ve geleceğe yönelik izdüşümüne bakıldığında bu hedef yakındır, ancak kendiliğinden gelecek mukadder bir sonuç da değildir.

Yüzlerce yıllık geçmişteki zaferle ve ihtişamlı tarihi başarılar elbette ki bizimdir. Milletimizin eseridir. Onlarla iftihar etmek her milliyetçi-ülkücü dava adamının gönül borcudur. Ancak, geçmişe takılıp kalmadan geleceğin başarılarını da sahiplenmek ve bunlarla övünmek de maksadımız olmalıdır.

Bu hedefe ulaşmakta, her Türk milliyetçisine düşen asli görev ve sorumluluk;

- Gelecekte nasıl bir Türkiye, ve nasıl bir dünya istediğini,

- Geleceği kimlerle ve nasıl paylaşmak arzusunda olduğunu,

- Torunlarının nasıl bir gelecekte yaşamasını dilediğini önce kendisinden sorgulaması ve bunu yüksek sesle düşünmesidir.

Türk milletinin önümüzdeki yüzyıllarda dünya üzerindeki yerini ve derecesini belirleyecek olan irade, bu soruya karşılık vicdanınızın, kültürünüzün, şuurunuzun, hissiyatınızın, inancınızın ve heyecanınızın vereceği müşterek cevapta saklıdır.

Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey'i bizlerden ayıran en belirgin özellik de, işte bu kendini ve dünyayı sorgulayan ve ona anlam katan tahlil ve terkip yöntemlerinde ve düşünce sistematiğinde aranmalıdır.

Milliyetçiler, ülke sorunlarını aşmanın yolunun, ayrılıkları derinleştirmek, kavgaları kızıştırmak, insanlarımızı birbirine düşürmek gibi yöntemlerle bulunamayacağını bilmekte; uzlaşma, hoşgörü, dayanışma ve yardımlaşma ile başarıya ulaşılacağını savunmaktadır.

Bugün, soğukkanlı, sağduyulu, gerçekçi ve samimi yaklaşımlar sergileyen Türk milliyetçilerde, bu güzel hasletlerinin gelişmesinde şüphe yok ki, bizlere şahsiyeti, ahlakı, fikirleri ve aksiyonu ile bir rehber olan merhum liderimizin etkisi büyüktür.

Bize düşen görev, binbir emekle elde ettiğimiz siyasal kazanımlarımızı geriye döndürecek ve ideolojik hareketimizin hızını yavaşlatacak tuzaklara dikkat etmek olmalıdır.

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Muhterem Ülküdaşlarım,

Bildiğiniz gibi, bundan tam bir yıl önce, Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey'in aziz hatırasını yâd etmek ve ülküsünü canlı tutmak maksadıyla bir yarışma düzenleme kararı almıştık.

Vefatının onuncu yılında 4 Nisan 2007 tarihinde başlattığımız bu yarışma, Başbuğumuzun doğumunun doksanıncı yıl dönümü olan 25 Kasım 2007 tarihinde sonuçlanmıştır.

Söz konusu yarışmaya çok sayıda eser katılmış, gençlerimiz, Türkiye'mizin, Türk milletinin geleceğine yönelik değerli fikirlerini bizlerle paylaşmak ve yol göstermek için yoğun bir alaka göstermişlerdir.

Seçici kurulun mümtaz üyeleri, katılan eserler arasından seçim yaparak toplam dokuz çalışmayı ödüle ve mansiyona değer görmüş, partimizin yetkili kurullarına teklifte bulunmuşlardır.

Bu itibarla Türkeş Bey'in 11. vefat yıldönümüne rastlayan bu günde, onun hatırasına binaen, hak sahiplerine ödüllerini vermekten duyduğum memnuniyeti huzurlarınızda ayrıca belirtmek istiyorum.

Eserlerin seçilmesinde değerli katkıları olan mümtaz "Seçici Kurul" üyelerine, ödül alsın veya almasın, yarışmaya heyecanla ve ilgiyle katılan bütün eser sahiplerine teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum.

Merhum Türkeş Bey'in bir kez daha hasret ve rahmetle hatırlanmasına vesile olan bu yarışmada, ödüle layık görülen eser sahipleri olan geçlerimizi ayrı ayrı tebrik ediyor ve başarılı çalışmalarının devamını diliyorum.

Bu anlamlı toplantıya katılarak, duygularımızı paylaşan davetlilere sağlık ve esenlikler temenni ediyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle, merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey'e, aziz dava şehitlerimize ve bugün hayatta olmayan muhterem ülküdaşlarımıza Cenab-ı Allah'tan bir kez daha rahmet diliyorum.

Ruhları şad, mekânları cennet olsun.



Etikhaber
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 2. sayfa (Toplam 4 sayfa)

Sayfa: « Önceki  1, 2, 3, 4  Sonraki »  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1