Bozkurt NET{ Bozkurt NET
  Tıklayın kayıtlı kullanıcı olun
Ana sayfa ::Hasabınız :: Forumlar :: Makaleler :: İndir :: İletişim :: KURALLAR
alt1 alt1 alt1
alt1 alt1
alt1
Atatürk
Başbug
Atsız´ın Mektupları
Bozkurt
Tarihte Türkler
Osmanlı Sultanları
3 Mayis
Türk İslam Ülküsü
Ülkücü Hareket
İslam
Türk Büyükleri
12 Eylül
Dokuz Işık
Kızıl Elma
Doğu Türkistan
Türk Dünyası
Şiirler ve Marşlar
Ülkücü Şehitler
Ülkücüye Mektuplar
Sorular ve Cevaplar
Komünizm
Videolar
Müzikler
Postakartı

alt1 alt1
alt1
 Haber :
 Haber Ekle
 Haber Arşivi
 Arama
 Konular
 Baskıya hazırla
 Üyeler :
 Hesabınız
 Günlük
 Üye Listesi
 Özel İletiler
 ICQ Servisi
 Servisler :
 Kur'an-ı Kerim Meali
 Resim Galerisi
 E-Kart
 Dosyalar
 Müzikli Postakartı
 Cep Melodileri
 İletişim :
 Forumlar
 Bozkurtlar 100
 Bize Ulaşın
 Bizi Önerin
 Dökümantasyon :
 Makaleler
 Fikir ve Tarih Dünyası
 Kısa Nükteler
 Şairler ve Şiirler
 İzlenimler
 Ansiklopedi
 Dosyalar
 Dosya Ekle
 Popüler
 İlk 10
 Bağlantılar
 

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1
AB'YE HAYIR

alt1 alt1
alt1
Makaleler
·Meluncanlar ve Biz
·Türk Tarihi ve Türk Adı
·Amerikan Genç Hristiyanlar Cemiyeti (Y.M.C.A.) ve Amerikan Kolejleri
·SEVR YASALARI MECLİS’TEN GEÇİRİLEREK TÜRKİYE YENİ BİR KURTULUŞ SAVAŞINA BAŞLAMAK MECBURİYETİNDE BIRAKILDI!
·ABD, Alenî Bir Düşman Haline Gelmiştir!
·Dedelerimiz Oğuzlar Çıkmış Yola Aral Kıyısından
·Avrupa Birliğine neden hayır.. Jeopolitik Yaklaşım
·Noel Üzerine
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -1-
·Siyasi Konjonktürde Irak Türkmenleri
·Gümrük Birliği Anlaşmasının Anayasanın Başlangıç Kısmına Aykırılığı -2-
·Kıbrıs'ın Türkiyesiz AB üyeliği mümkün mü?
·Avrupa Birliği ve Kıbrıs Konusu
·Internet mi, İnternet mi?
·DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK (Gaspıralı ve Türkistan)
·İSMAİL GASPIRALI'NIN FİKİRLERİ
·Türkler ve İslamiyet
·Alparslan Türkeş'in Din Anlayışı ve İslama Bakışı
·Gök Tanrı
·Şamanizm Meselesi
·Ruhban Okulu neden açılmamalı?
·Ruhban Okulu
·Çanakkale Savaşları
·Türk Kültüründe Nevruz ve Milli Birlik-Beraberlik
· Sovyetler Birliği’nin Çöküşü ve Yeni Rusya Çeçen Mücadelesi
·Türkçenin Anadil Olarak Dünyadaki Yeri
·Masonların Kirli İşleri
·Gümrük birliği mi; sömürge antlaşması mı?
·17 Ağustos 1999 Depremi ve gizlenen gerçekler

alt1 alt1
alt1

alt1 alt1
alt1

alt1
Bozkurt NET :: Başlığı Görüntüle - Sıkı durun ''cumhurbaşkanı kim olacak''
  Link 1Ana sayfa | Link 2
Arama       


Bozkurt NET
Bozkurtların Yuvası
 

Forumlar Gruplar Gruplar Hesap Aç Oturum Aç  

  

Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa)
« Önceki başlık :: Sonraki başlık »  
Yazar İleti
kaganos
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jan 02, 2005
İletiler: 1034
Şehir: TÜRKİYE

İletiTarih: Çar Eyl 28, 2005 10:25 am    ileti konusu: Sıkı durun ''cumhurbaşkanı kim olacak'' Alıntıyla Cevap Gönder

Değerli kardeşlerim,
Bugün haber sitelerini dolaşırken,bir de ne göreyim...
Aydın Doğan beyefendi..Cumhurbaşkanlığına ısınıyormuş...
Çünkü ...kızlarından biri öyle buyurmuş..
Ülkemizde bir ''Medya Maymunu''cumhurbaşkanı eksikti..o da olacak herhalde...
Yahu bu ülke! hiç doğru dürüst insanları göremeyecek mi ?nedir bu kaderimiz...
Gençleri o yayınladıkları saçma sapan programlar ile benliklerinden uzaklaştıran...
Barlarda sabahlara kadar içip ...bunu çağdaşlık sayan ...
Göbeğine metal boncuklar takan...
Ana -babaya saygısız,,sevgisiz...geleceğinden umutsuz...
Daha onsekizinde hayatı kararmış..bir sürü gençimizin yetişmesine sebep olan ...Bu zat-ı muhterem mi. olacak cumhurbaşkanı...
Bu zat olsa olsa Patogonya cumhurbaşkanı olur...
Eğer bu adamı ..cumhurbaşkanı yaparlarsa eğer...
Bugüne kadar bu ülkenin yetiştirmiş olduğu tüm siyasilere ...Yazıklar Olsun ... diyorum...
Saygılarımla
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
gelibolulu
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jun 25, 2005
İletiler: 750
Şehir: TÜRKİYE-Çanakkale

İletiTarih: Çar Eyl 28, 2005 11:00 am    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Yüreğime indireceksiniz ağabey... Biz herif star tv yi aldı kürt ağırlıklı programlar yapacak diye kahrolurken, şimdi de bu çıktı...
Rab'bim sen bizi koru....
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
lalec69
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jun 17, 2005
İletiler: 3

İletiTarih: Çar Eyl 28, 2005 12:09 pm    ileti konusu: üstte mavi gök.altta yagız yer delindi mi? Alıntıyla Cevap Gönder

üstte mavi gök çöktü mü? Allta yağız yer delindi mi? ne.İlim ve törem bozulacak.Allahım sen yardım et gayrı.Engelle .......
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
yorukhasan
Deneyimli Üye
Deneyimli Üye



Kayıt: Feb 08, 2005
İletiler: 438
Şehir: türkiye

İletiTarih: Çar Eyl 28, 2005 1:02 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Allah ( azze ve celle) ım korusun s.a Allah ( azze ve celleye ) emanet olun kardeşlerim Allah ( azze ve celle) yar ve yardımcımız olsun s.a
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM
kurtoglu1919
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Dec 03, 2004
İletiler: 940
Şehir: AVUSTURYA/VIYANA

İletiTarih: Çar Eyl 28, 2005 1:03 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

KAGANOS AGBIM
Bir ara su RTE lale si olacak dediler ,ama ben bunun gercek
olacagini sanmam bunun altinda baska isler yatiyor ,ve yakinda cikar meydana ,RTE orayi zor verir cünkü kendisini
Emniyete alacak,tir ben buna Ihtmal vermiyorum !!!

Arti bence buda r´RTE Balonu dir diye düsünüyorum ,son bir kac ay,dir dogan basin baya bu Hükümet,ti sikistir di kanisindayim --- ama olabilir de yine de belki sus payi verebililer!!!

saygilar sevgiler
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
DOLGAN
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Mar 24, 2005
İletiler: 135

İletiTarih: Çar Eyl 28, 2005 1:10 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Sevgili Ülküdaşlar

Aydın Doğan isimli şahıs medya maynunu olmaktan çok daha öte biridir. Tahminlerime göre bu şahıs bir dış ülkenin ajanı olabilir.
Bu kadar kısa sürede tanınması, zengin olması hükümetlere hükmetmesi, tv lerinde yaptığı programlarla hükümet belirleyiciliği rolünü de düşünürseniz bu tahminimin bir paranoya olmadığını anlarsınız.

Hatırlayın abd Irak savaşı başlamadan önce gazetelerinde ve köşe yazarlarıyla beraber nasıl da 250 000 abd askerinin Ülkemiz sınırlarından girmesini girmesi için bir taraflarını yırtıyordu. Bundaki amacı paraydı. Çünkü abd ordusu şayet Ülkemiz topraklarından Irak'a girseydi bu ordunun tüm akaryakıt ihtiyacı yine büyük çoğunluğuna kendisinin sahip olduğu Petrol Ofisi tarafından karşılanacaktı. Bu anlaşma imzalanmıştı.

RTE ile ortak kesişme noktaları şayet bu haber doğruysa burada ortaya çıkıyor. Daha önceden tezgahlanmış bir oyunun son perdesi gibi. Sen benim başbakan olmam için her türlü imkanını seferber et ben de seni cumhurbaşkanı yapayım.

Beyler, bu ülke bu kadar Ucuz kazanılmadı, bu makamlar bu kadar ucuza gitmez buna ne Şanlı Türk Ordusu ne de Ülkücü Gençlik müsade eder.

Bedii Bey'in dediği gibi içiniz müsterih olsun...

Allah'ın selamı üzerinize olsun.

Saygılarımla.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kurtoglu1919
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Dec 03, 2004
İletiler: 940
Şehir: AVUSTURYA/VIYANA

İletiTarih: Çar Eyl 28, 2005 1:20 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Aydın Doğan
Nasıl "Yurtsever" Oldu?





Aydın Doğan'ın sahip olduğu holdinglerde aylardır hummalı bir faaliyet gözlenmektedir. Doğan "medya" holdingde birbiri ardına yapılan atamalar ve çıkartmalar sonucunda, M. Ali Birand gibi "kaşarlaşmış" yüzler "vitrin"e taşınırken, "kaşarlaşmış" bir başka yüz (Fatih Altaylı) soluğu Sabah gazetesinde aldı. Rivayetlere göre, Aydın Doğan CNN-Türk'ün içini boşaltırken, diğer yandan Kanal D'de yapılan yeni "atamalar" yeni bir "şeyler"in habercisiydi. Ancak "medya"nın "kulağı kesik" habercileri bu "yeni" haberin ne olduğuna ilişkin hiçbir yorumda bulunmuyordu. Kimisi "mesleki dayanışma" adına, kimisi bu yeni paylaşımdan kendisine de bir pay düşeceği beklentisiyle "kulaklarını dikip" beklemeyi yeğlemiştir.
Aydın Doğan'ın "medya" holdinglerinde yaptığı değişikliğin ardından sahibi olduğu Petrol Ofisi "yeni vizyonu"yla tüketicinin karşısına çıktı.
İddia büyüktü! Aydın Doğan holding, Petrol Ofisi aracılığıyla "enerji oyununun adını koymuş"tu: Yurtsever benzin.
Kendisini "reklam" uzmanı sanan Ali Atıf Bir'e göre, Aydın Doğan "yurtsever benzin satıp vatanı dışa bağımlı olmaktan kurtaran" kişi oluyordu. Bu "reklam" uzmanına bakılırsa, "Yurtsever konsepti", PO için bulunmaz bir fırsattı. Dahası PO "stratejik düşünceye, algı haritasında doğru yere oynuyor"du.
Eğer bu "reklam uzmanı"nın sunuşundan yola çıkılacak olursa, Aydın Doğan ve holdingleri "strateji" değiştirmiş görünmektedir. Sözkonusu olan petrol gibi "stratejik enerji" olunca, ister istemez Aydın Doğan holdingin "stratejik düşüncesi", "global" boyutlar ortaya çıkarmaktadır.
Amerikan emperyalizminin Irak işgalinin arifesinde, Türkiye'de ve Kuzey Irak'ta konuşlandırılacak Amerikan işgal güçlerine benzin satma hesapları yapan Aydın Doğan ve holding yöneticilerinin, tüm "medya" güçlerini harekete geçirerek 1 Mart tezkeresini kabul ettirtmeye çalıştığı anımsanıldığında, "stratejik düşünce"nin, Amerikan emperyalizminin petrol kaynaklarını işgalinden pay alma düşüncesi olduğu akla gelmektedir.[1*]
Ama şimdi "Yurtsever konsepti" gündeme getirilmiştir. Bu durumda Amerikan emperyalizmiyle "işbirliği"ne dayanan "stratejik düşünce" değişmiş görünmektedir.
Biraz geriye dönüldüğünde Doğan Holding'de "birşeyler" olduğu açıkça görülmektedir.
Anımsanacağı gibi, "özelleştirme" furyasında, "medya-siyaset" ilişkileri içinde "medya patronları" kamu bankalarını aralarında paylaşmışlardır. Sabah ve ATV sahibi Dinç Bilgin'in payına Etibank düşerken, Aydın Doğan'ın payına Dışbank düşmüştür.
Ancak Dinç Bilgin, Kasım 2000 "krizi"yle birlikte iflas etmiş ve ardından "banka hortumlamak"tan suçlu bulunmuştur. Aydın Doğan ise, Şubat 2001 kriziyle bile yıkılmamış, büyümesini sürdürmüştür. Dışbank'ı POAŞ izlemiş ve böylece "medya"cılıktan bankacılığa, bankacılıktan enerji sektörüne atlamıştır.
Ne olduysa olmuş, birden "büyüyen" Aydın Doğan "küçülmeye" karar vermiştir.
İlk yaptığı iş, Dışbank Hollanda'yı Cıngıllıoğlu'na satmak olmuştur. Ardından Dışbank'ın tamamının Foris Bank'a satışı gelmiştir. "Medya" manşetlerinde büyük övgüler düzülen bu satış sonucunda Aydın Doğan, net 1,1 milyar doları cebine indirmiştir.
Ve bu yılın Haziran ayında Kanal D'nin %20 hissesi 150 milyon dolara Deutsche Bank'a satılmıştır.[2*]
Böylece bir yıl içinde Aydın Doğan "mal varlığını" nakite çevirmiş ve yaklaşık 1,5 milyar dolarlık bir "likit"e sahip olmuştur.
Forbes'in "dünyanın en zengin 1000 kişisi" listesinde 1 milyar dolar servetiyle 620. sırada görünen Aydın Doğan'ın, bu satışlarla birlikte ilk 100'e girmesi bile mümkündür.
Kimilerine göre, Aydın Doğan "safra" atmıştı, elindeki nakitle Telekom ve Tüpraş "özelleştirmeleri"nden daha büyük bir pay alma peşindeydi. Bu nedenle hiç kimse Aydın Doğan'ın pılısını pırtısını toplayıp kaçmaya hazırlandığını iddia edemezdi. Zaten kaçacak adam "gözünden" belli olurdu. Oysa Aydın Doğan "memleketi" olan Kelkit'e "büyük yatırımlar" yapıyordu. O artık bir "yurtsever" olmuştu. Elindeki nakiti böylesine "yurtsever" işlerde kullanan birinin kaçma hazırlığı yaptığını kimse söyleyemezdi.
İşte bu "yurtsever stratejik düşünce"yle, "yurtsever benzin", Temmuz sonunda piyasaya sunuldu. Artık o, bir "yurtsever"di. Öyle ki, Aydın Doğan'ın bu "yurtseverliği" bay %5 Ertuğrul Özkök'e bile bulaşmıştı. Aydın Doğan'ın Kelkit'teki "büyük yatırımları" sayesinde bay %5, "hayatında ilk kez" "şehit evine" gitmişti. O da, artık bir "yurtsever" sayılabilirdi.
Şimdi sorun, Aydın Doğan'ın bu yeni "yurtsever konsepti"nin hangi "stratejik düşünceye" dayandığı ve elindeki nakit parayı (ne yapacağı değil) ne yaptığıdır.
Görülen o ki, Aydın Doğan'ın "stratejik düşüncesi", ülkede yükselen "milliyetçilik" dalgasını yeni bir sıçrama tahtası olarak kullanmak ve bu yolla "nurlu ufuklar"dan bir başka "ülkü"ye perende atmaktan ibarettir. Bir bakıma aslına rücu etmektedir. Tek farkla ki, bir süre soluklanmaya çalıştığı "nurlu ufuklar"ın "ılımlı" cemaatinin "şefkatli kolları" yavaş yavaş sıkılmaya başlamıştır. AB propagandisliği ve "AB emperyalizmi"nin işbirlikçiliğine soyunmak da artık pek kârlı ve "stratejik" görünmemektedir.
Bugün Aydın Doğan'ın yapmaya çalıştığı, "banka hortumlamak"tan suçlanarak tüm mal varlığına el konulmasını engellemeye çalışmak ve bunu engelleyemediği koşullarda mal varlığını bugünden nakite çevirerek sağlama almaktan ibarettir.
Güngör Uras'ın sıkça uyardığı gibi, "ılımlı islam" hükümetiyle birlikte "kartlar yeniden karılmış ve yeniden dağıtılmaya başlanmıştır". Bir dönemin "özelleştirme" furyasıyla kamu kuruluşlarının yağmalanmasıyla elde edilmiş zenginlikler, şimdi el değiştirmektedir. Aydın Doğan'ın korkusu, sıranın kendisine geldiğidir. İşte bu "stratejik düşünce"yle, bir yandan nakite geçerken, diğer yandan "yurtsever" imajıyla kendini korumaya çalışmaktadır.
"Yurtsever konsepti" özenle seçilmiştir. PO aracılığıyla "vatansever"lik değil, "yurtseverlik" öne çıkartılmaktadır. Bu yolla, sadece "milliyetçi" kesimler değil, aynı zamanda "sol" kesimler de Aydın Doğan'ın koltuk değneği olmaya adaydır. Aydın Doğan'ın "stratejik düşüncesi"nde, stratejik yedekler bu şekilde ortaya çıkarken, stratejinin temel gücü, nakit paradır.
Diğer yandan Aydın Doğan bir "işadamı"dır. Her işadamı gibi, "işini yapar". Şimdilik elinde biraz "medya" kuruluşu ve PO vardır. Dolayısıyla bunlarla "iş" yapmayı da sürdürecektir. "Enerji oyununun adını koyan" PO ortaya çıktığında, "milliyetçi" cenahtan PKK'ye karşı mücadelenin yeni taktikleri üretilmeye başlanmıştır.
Bu "yeni taktik"e göre yapılması gereken tek şey, Habur kapısının kapatılması ve bu yolla Kuzey Irak'la olan her türlü ticaretin (özellikle mazot ticaretinin) sona erdirilmesidir. Böylece Kuzey Irak Kürt yönetimi büyük bir gelir kapısından mahrum kalacağı için, PKK'nin Kuzey Irak'ta "barınmasına" izin vermeyecektir. Öte yandan Türkiye üzerinden lojistik sağlayan ABD de Habur'un kapatılmasıyla birlikte "hizaya" gelecektir.
Bu "milliyetçi" taktikler uygulandığında istenilen sonuçların ortaya çıkıp çıkmayacağı bilinemese de, Habur üzerinden ülkeye giren "kaçak mazot"ta büyük bir azalma olacağı kesindir. Kaçak mazot ticaretinin durmasından kârlı çıkacak olan ise, hiç şüphesiz petrol dağıtım şirketleri olacaktır. Amerikan emperyalizminin Irak işgalinin ilk günlerinde "komşuda pişer bana da düşer" diyen Aydın Doğan, şimdi "kendin pişir kendin ye" ile tanımlanan "yurtsever"liğe geçiş yapmıştır.
Tüm bu "stratejik düşünce"ler ve buna bağlı "yurtsever konsepti", kendi yanında istihdam ettiği eski "solcu" danışmanların engin bilgi ve irfanlarının ürünleridir. Reina'da "yeni-sömürgecilik muhabbeti" yapan bu danışman kadrosu, AB'den umudu kesmiş, yabancı sermayenin artık işbirlikçiye ihtiyaç duymaz hale geldiğini algılamaya başlamışlardır. Amerikan emperyalizmi ile "stratejik ortaklık"ın da işe yaramadığını hissetmektedirler. Bu durumda tek yol "sine-i millete dönmek"tir. Ama unuttukları tek şey, paranın dini olmadığı gibi, milletinin de olmadığıdır. Anımsayamadıkları ise, "millet"le yola çıkanların ancak "milliyetçilik"e ulaşabileceğidir. Milliyetçiliğin yolu ise, yurtseverliğin tam karşıtına çıkar.[3*]
Dün dini politikaya alet edenlerden, kişisel çıkarları için dini kullananlardan söz edilirken, şimdi "vatan, millet, Sakarya" yetmezmiş gibi, "yurtseverlik" de politikanın ve kişisel çıkarların hizmetine sunulmuştur.
Belki de Aydın Doğan ve hempalarının** hiç de "kötü" niyetleri yoktur! Onlar belki de, ülkenin "makus talihini" yenerek, ülkenin ilk "milli burjuvası" olmaya karar vermişlerdir! Belki de, eski dönemin anti-emperyalist "milli" burjuvaları gibi milliyetçi olmaktansa, "yurtsever" olarak "ulusal burjuva" diye anılmak istemektedirler. Kim bilebilir ki!
Şüphesiz bu bir bilmece değildir.
Popüler ifadeyle "medya-siyaset-mafya" ilişkisi çerçevesinde varolmuş, kökeninde 12 Eylül askeri darbesi yatan bir holdingin, 12 Mart holdinglerinin kaderini paylaşacağı kesindir. Bütün sorun "misyon"unu tamamlayıp tamamlamadığıdır. "Misyon"unu tamamlamış hiç bir şey, kendi kendine uydurduğu yeni "misyonlar"la varlığını uzun süre devam ettiremez.
Bu da işbirlikçilerin tarihinin küçük bir dersidir.






Konuyla bağlantılı yazılar:
*** Bunlar, Engerekler ve Çıyanlardır...
*** Aydın Doğan ve Holdingi
*** AKP Mehteranı Eşliğinde 8,5 Milyar Dolarlık Bağdat Seferi
*** "Bir Yaz Gecesi Rüyası"
*** Büyük Ortadoğu Projesi, NATO Zirvesi ve "Ilımlı İslam"a Dair
*** Borsa "Yatırımcıları"nın Yüzü Ne Zaman Gülecek?
Borsa "Yatırımcıları"nın Yüzü Gülerken






--------------------------------------------------------------------------------

Dipnotlar

[1*] Her ne kadar bu satışın RTÜK nedeniyle "karşılıklı anlaşmayla iptal" edildiği ilan edilmişse de, söz konusu olan sadece "yasal bazı engeller"dir.
[2*] Kürt milliyetçiliğinin kendisini "yurtsever" olarak tanımladığı düşünülecek olursa, bunun da fazlaca önemi yoktur.
[3*] Hempalar sözcüğünün anlamını bilmeyenler için belirtelim ki, TDK sözlüğünde "hempa"nın karşılığı, "kötü işlerde aynı amaçla ve birlikte hareket eden kişi, ayakdaş" olarak verilmektedir.






kaynak:http:// www.kurtuluscephesi.com/kurcep1/kc86_6.html
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
TurkPatriot
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Jul 06, 2005
İletiler: 29

İletiTarih: Çar Eyl 28, 2005 1:39 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

Cumhurbaskani meclisten cikarilicak kanatindeyim.!RTE Cumhurbaskanligina aday olucaktir kesinlikle.!Ben eminim tayip aday olucak bir daha böyle firsat ele geciremez ülkeyi tamamiyle satmaya ant icmis biri cumhurbaskanligi koltugunu alip genel baskanligida güle devredicektir.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder Kullanıcının web sitesini ziyaret et MSNM
DOLGAN
Amatör Üye
Amatör Üye



Kayıt: Mar 24, 2005
İletiler: 135

İletiTarih: Çar Eyl 28, 2005 2:03 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

TürkPatriot Kardeşim

Bu tezin de gerçek olabilir ancak Cumhurbaşkanlığı yetkilerinin son derece kısıtlandığını ve pasifize edildiğini göz önünde bulundurursak icraat anlamında en güçlü koltuk halihazırda yine Başbakanlık makamıdır. Dolayısı ile ilk varsayımın yani A.Doğan Cumhurbaşkanı RTE nin başbakan olduğu bir ikili daha fazla yabancı çıkarları için çalışacaktır. Ayrıca ABD eğer RTE ye böyle olsun dediyse o zaten Cumhurbaşkanlığını istese bile,hakkından feragat ederek diğer şahsa vermek zorunda kalacaktır.

Saygılarımla.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kurtoglu1919
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Dec 03, 2004
İletiler: 940
Şehir: AVUSTURYA/VIYANA

İletiTarih: Cum Ekm 07, 2005 5:38 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

AydınBey

Bu haberi saklayın, inanınki lazım olur...
Aydın Doğan Neyin Peşinde, Nasıl Zengin Oldu, Kimlerle İşbirliği Yapıyor?
Doğan'ın zengin edilmesi operasyonu diğer otomobil bayilerine üretim kısıtlı diye günde 3 araba gönderilirken Doğanın bayisine günde 300 araba gönderilmesiyle yapıldı. Zaten çok büyük olan araç talebini İstanbul'da tek karşılayabilen bayi haline getirilen Aydın Doğan kısa zamanda zenginleşti. Bunun ardından Milliyet'i o zamanki sahibi Ercüment Karacan'dan almak için teklif yaptı. Bu teklif gazetenin esas gücü Abdi İpekçi ve ekibi tarafından ret edildi. Bunun sebebi Abdi İpekçi'nin, Doğan'ın arkasındaki gücün kim olduğunu bilmesi ve bunun peşinden neyin geleceğini tahmin etmesiydi. Abdi İpekçi'nin direnişi yüzünden akamete uğrayan medyayı ele geçirme planı İpekçinin daha sonra zavallı bir delinin üstlendiği son derece profesyonelce bir suikastle ortadan kaldırılmasıyla gerçekleşti.

Bugüne kadar kendilerini çok solcu görerek İpekçi suikastini "her zamanki şüphelilere" yamayanlar nedense hiçbir zaman bu suikastten ticari yarar sağlayan odakları göremediler. Ya da görmek istemediler.

Aydın Doğan'ın Türkiye'nin bir otomotiv üretim üssü olmasını nasıl engellediğini bilir misiniz peki. Bundan yıllar önce Japon Mazda firması Türkiye'de bir fabrika açmaya niyetlendi. Bize tam bir teknoloji aktarımı yapacak ve bir süre sonra üretimi tamamen bize bırakacaktı. O dönemde Koçlar tenekeden İtalyan arabalarına kuş isimleri verip bizlere satmakla meşguldü. Bu proje için Halis Toprak seçildi. Bir Japon heyeti gerekli görüşmeleri yapmak için Türkiye'ye geldi. Bu sırada Doğan'ın ekipleri haberi almış ve Japonların peşine düşmüştü. Türkiye'de Toprak Holdingin Japonlarla fabrika kuracağı haberini hemen Koçlara yetiştirdiler. Sonra bir anda Milliyet gazetesinde Toprak Holdingin bir firması hakkında vergi yolsuzluğu iddiaları başladı ve devlet göreve davet edildi.

Piyasaya da birileri Toprağın firmasının zor durumda olduğu haberini yayıyordu.Kısa sürede panikleyen müşteriler alacaklarını hemen isteyince firma cidden krize girdi ve anında görev başına koşan maliye tarafından el konuldu. Bu olaylardan sonra Toprak Japonlarla ilişkisini kesti ve aynı anda Milliyetin haberleri de duruverdi. Bizlerde tenekeden yapılma arabalara binmeye devam ettik. Japonların ikinci bir girişimi de ünlü bir işadamımızın kardeşinin öldürülmesiyle kesilmiştir bilenler bilir. Sayın Doğan'n ülkemize ettiği en büyük "hizmetlerden" biride AKP hükümetini başa getirmesidir. Bunun için Amerika destekli ve birden fazla grubun ortaklaşa hareket ettiği bir komplo kuruldu. Komplonun diğer faaliyetleri sonucu ekonomik kriz yaratılmış, hükümet sallantıya alınmış ve başbakanın sağlık durumu hakkında halk paniğe sevk edilmişti. Seçim kelimesi kamuoyunun kafasına itinayla yerleştirildi. Fakat suni ekonomik kriz ve ardından gelen Derviş önlemleri sayesinde bu seçimin iktidar partileri için felaket olacağı gün gibi ortadaydı biraz daha beklenmesi ve halka olanların tam olarak açıklanıp alınan ekonomik tedbirlerin etkisinin kamuoyuna yansımasının sağlanması gerekiyordu.

Bunu bilen hükümet üyeleri normal seçim tarihine kadar beklemeyi uygun gördüler. Normal şartlarda AKP ve Erdoğan'ın tek başına iktidara gelmesi imkansızdı ama Amerikanın Irak işgali ve Kıbrıs gibi meseleler bekleyemezdi. Amerika ve Avrupayla uyumlu bir hükümetin acilen iş başına getirilmesi gerekiyordu.

Eğer bu sağlanamazsa en azından iktidarın MHP kanadı tasfiye edilmeliydi çünkü DSP içine malum kişiler zaten sızmıştı ve gerektiği zaman partiyi yönlendirecek güce sahiptiler.

Tam bu aşamada Doğan müthiş bir plan kurdu. MHP dışındaki bazı partilerin liderleri ve DSP içindeki kliğin başı olan Hüsamettin Özkan Almanya'ya gazete tesisi açılışı bahanesiyle çağrıldı. Plana göre burada MHP'nın dışlanacağı ve siyaseten etkisiz hale getirileceği alternatif bir hükümet kurulacak veya bu toplantının verdiği mesajla MHP seçime zorlanacaktı.

MHP'nın bir üçüncü seçeneği yoktu ve her iki seçenekte de sonuçta kaybedecekti. Hepinizin bildiği gibi bu toplantıdan sonra MHP seçime gitme kararı aldı ve vuruşarak çekilme yolunu seçti. Seçimlerde Doğan medyası önceden hazırlanmış psikolojik harekat planıyla AKP dışındaki tüm partileri yıpratarak bugünkü hükümetin yolunu açtı.

Sayın Aydın Doğan'ın eski "iyiliklerini" anlattıktan sonra gelelim son iyiliğine. Aydın Doğan bu günlerde de Avrupa Birliğiyle ortak olarak Kıbrıs, Amerika ve İsrail'le birlikte de Güneydoğu Anadolu projesi üzerinde çalışıyor. Bu operasyonlarla ilgili olarak Doğan Vakfı kullanılmakta. Doğan vakfı bu iş için Amerika Washington'da "Hasna" isimli bir dernek kurdu.

Bu derneğin internet adresi http://www.hasna.org. Bu derneğin başında Nevzer Gülümser Stacey adında karışık bir şahsiyet bulunuyor. Derneğin ilk amacı Kıbrıs'ta Avrupa Birliği politikasına uygun bir şekilde iki kesimli ve Rum hakimiyetine dayalı bir devlet kurmak. Bu amaçla her ay onlarca Kıbrıs Türkü gazeteci ve yazar Amerika'ya gönderilerek burada yağlı ballı geziler ve Rum tezlerini anlatan kurslara tabii tutuluyorlar.

Derneğin çıkardığı "Hasna Journal" isimli gazetede her sayısında Denktaş ve Kıbrıslı Türk milliyetçileri aleyhine türlü karalama ve küfür kampanyaları düzenliyor.

Hasnanın diğer bir ilgi alanı da GAP bölgesi. Burada sulama projeleri kapsamında İsrail'le işbirliği içinde Kibbutzlar açılması ve bölge halkının kendi kendini yönetmesi kapsamlı çalışmaları var. Doğan vakfının destek olarak avuç dolusu para verdiği bir diğer dernekte Technology for Peace (Barış için teknoloji) kuruluşu. İnternet adresi http://www.tech4peace.org olan bu kurumun başında nöröloji doktoru Yannis Lauris isimli Rum istihbaratıyla ilişkili bir Rum bulunmakta. Sayın Doğan'ın vakıf ve hayır faaliyeti adına giriştiği işler ne kadar ilginç değil mi Sayın Doğanın ülkemize "geçmişte" yaptığı iyilikler için 1999 senesinde Devlet üstün hizmet madalyası aldığını göz önüne alırsak. Bu son faaliyetleri içinde Avrupa'dan "Legion de Honeur" ve Amerika'dan "Medal of Freedom"alacağını da tahmin edebiliriz.

Yazı : Serdar Kuru
Fotoğraf : Memleketin Sesi


kaynak http:// www.avrupa.de/Sinan-Kara/WiKi/pmwiki.php?pagename=Main.AydınBey
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
kaganos
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Jan 02, 2005
İletiler: 1034
Şehir: TÜRKİYE

İletiTarih: Cum Ekm 07, 2005 6:50 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

kurtoğlu1919 kardeşim
Nefis bir yazı göndermişsin,
Ne güzel işte..bizim aklı-evvel solcu gençlerimiz hala ülkede neler olup bittiğini çözmeye çalışsınlar ..Adamlar saman altındanda ..saman üstünden de suyu götürüyorlar..
Bu iş bu ülkede ne zaman halledilir biliyormusun..kurtoğlu kardeşim...
O hakikaten vatanını sevdiklerini iddia eden solcu TÜRK gençleri,
AYDIN DOĞAN zihniyetindeki tüccarların ithal ettikleri içkileri içip ,
türkü barlarda ANADOLU türküleri çığırmayıp...
Gerçek ülke sevdalılarının MHP olduğunu kabul edip...bu çatı altında toplanması ile halledilir..
Bana ülkede dönen dolapları,hokkabazlıkları ,madrabazlıkları böyle açık açık yazan bir site gösterinde göreyim..
Bazılarını dediği gibi ;
Hani milliyetçi kesim...bu emperyalizme ,büyük patronlara ,sermayedarlara
hizmet ediyordu..
Bizler ancak bu hokkabaz ve madrabaz kılıklı soysuzların ipliğini pazara çıkaranlara hizmet ederiz..
Kısaca biz BU toprak ,bu BAYRAK uğruna canlar vererek...bu ÜLKEYİ KARŞILIKSIZ SEVEREK..BU ÜLKEYE HİZMET EDERİZ....
Böyle kişileri bulmak isterseniz...
İŞTE BURADALAR....
Sizi de bekleriz....
Saygılarımla.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kurtoglu1919
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Dec 03, 2004
İletiler: 940
Şehir: AVUSTURYA/VIYANA

İletiTarih: Cum Ekm 07, 2005 9:01 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

ANA SAYFA


Star Satıldı: Hayırsız Olsun!

Özelleştirme tekniği ve hukuku, medyada çokseslilik/çokrenklilik, AKP'nin egemen medya konusundaki tutum ve siyasetleri nihayet kamu çıkarı açısından bakıldığında Star TV'nin Doğan Grubu tarafından satın alınması ne anlama geliyor? Hayırsız olsun!

BİA Haber Merkezi
Ragıp DURAN ragip137@hotmail.com

Star TV'nin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun (TMSF) düzenlediği açık artırma sonucunda 306.5 milyon dolara Doğan Grubuna satılması bir çok açıdan üzerinde durulması, düşünülmesi, irdelenmesi gereken bir gelişme.

Öncelikle şu soruyu sormak gerek: Star TV kimindi? Neden TMSF'nin eline geçti?

Son seçimlerde en keskin Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) muhalifi ama bir saman alevi gibi parlayıp sönen popülist-nasyonalist Genç Parti'nin (GP) Başkanı Cem Uzan'ın kurucusu ve sahibi olduğu Türkiye'nin ilk özel televizyon kanalı Star TV'ye, Uzan'ın yaklaşık 240 şirketiyle birlikte bir gecede resmi makamlarca el konuldu.

Uzan grubu Erdoğan'a muhalefeti çok pahalı ödemişti. Türkiye'de yasalarla teminat altına alınmış olan üstelik de ideolojik düzlemde hayati bir önem verilen mülkiyet hakkı, hem yasalara hem de meşruluğa aykırı bir şekilde bir operasyonla çiğnendi ve devlet Star grubuna el koydu. Bu operasyon salt Star grubuna yönelik değildi. Tüm medya işverenlerine hatta tüm işveren kesimineydi: "Bana karşı çıkma yoksa seni mahvederim..."

Meseleye özelleştirme tekniği ve hukuku açısından bakıldığında Avukat Fikret İlkiz'in bianet'e yaptığı değerlendirmeler yeterince açık. Bu alandaki yasal boşluk ve muğlaklığın yanı sıra elindeki gayrimenkul ve şirketleri bir an önce satıp paraya çevirmek isteyen TMSF ile radyo ve televizyon yayınlarını düzenleyen Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK) yapı, amaç ve statülerinde de önemli çelişkiler var.

Doğan Grubu: Oligopol'den monopole

Rekabet, anti-tröst gibi bir dizi kavram ve kurumun yerleştirilmeye çalışıldığı bu ülkede zaten bazı istatistiklere göre medyanın yaklaşık olarak yüzde 60'ını denetleyen Doğan grubu Star TV'yi de satın alarak, oligopol konumdan monopole geçmenin önemli bir adımını atmış oldu.

Salı günkü medyada henüz görmedim ama İkitelli çevresinde, başı sıkışınca ilk önce başvurulacak sihirli sözcük kulislerde duyuldu: "Milliyetçilik Doğan grubuna da lazım". Grup, açık artırmada Kanadalı bir şirketle yarışıp kazandığı için bu satın alıma yurtseverlik adı altında milliyetçi bir sos da ekliyor. Bu grup zaten petrol şirketinin bir ürününü "Yurtsever petrol" diye reklam ediyor. Bu da "Yurtsever medya" olsa gerek!

Meselenin en önemli boyutu siyasi ve doğrudan siyasi iktidarı ilgilendiriyor: Hükümet ve hatta devlet, medyada tekelciliğe karşı çıkmak istiyor mu? Bugüne kadar ki uygulamalar bu soruya olumsuz bir yanıt vermemize neden olmuş durumda. AKP iktidarı oligopol oluşturan bir kaç medya grubuyla arayı iyi tutarak kamuoyunda olumlu bir imaj sağlamaya çalışıyor.

Erdoğan'ın çeşitli konulardaki zaten cahil ve dar perspektifli danışmanları medya konusunda da şöyle düşünüyor olsalar gerek: "Doğan grubu genelde hükümet yanlısı, e Star'ı da alırlarsa o da hükümet yanlısı yayın yapar, biz de tek bir grubu denetim altında tutarak birden fazla medya organının olası muhalefetini önlemiş oluruz!" Bu parlak mantığın es geçtiği önemli bir nokta var: Kendi başına güç/iktidar olamaya teşne bir medya grubu, hükümete karşı tutum almaya kalktığında bunu bir değil 3 televizyon kanalı ile yapacaktır.

Çoğulculuk ve emek?

Star TV'nin Doğan Grubuna satışının medya alanında çokseslilik/çokrenklilik ve/veya çalışanlar açısından getirdikleri ve götürdüklerine baktığımızda, elde var sıfır. Doğan Grubu zaten bu ülkenin en büyük medya grubu olarak genel yayın politikalarında kamu çıkarını değil özel çıkarı savunuyor, toplumu değil devleti savunuyor, muhalefeti değil çeşitli iktidarları destekliyor. Bu eğilim Star TV ile daha da geniş bir alana yayılacak.

Şimdiki Star çalışanları endişeli. Medya alanına girişi ile meslekte sendikaya karşı acımasız bir savaş verip kazanmış olan Doğan Grubunun zaten Star çalışanlarına bir umut vaat ettiği yok.

Doğan Grubunun bir yetkilisi Star TV'nin "Sanat kültür eğlence spor" ağırlıklı bir yayın yapacağını belirtiyor. Bu özel alanların isimlerinin hiç bir önemi yok. Bu dört alanda Kanal D ya da CNN Türk'ün ana politikalarından farklı bir yayıncılık anlayışı söz konusu mu? Bu konuda hiç bir umut verici işaret yok.

Bu hengamede bir de Deniz Baykal kalkmış "memnuniyetini" belirtmiş . Türkiye her alanda zaten Deniz Baykal'ın değerlendirme ve yönlendirmeleriyle yaşamını sürdürüyor değil mi? Baykal'a göre, Star TV'nin hükümetin denetiminden çıkıp "adı sanı belli ve Türkiye'nin en büyük medya" kuruluşuna geçmesi olumluymuş. Neden ki? Türkiye'nin en büyük medya kuruluşu sanki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yanlısı mı? TMSF üzerinden hükümet kontrolü ile Doğan grubunun organik çıkarları açısından bakıldığında grubun hükümete bağımlılığı arasında çok mu fark var?

Son 2 nokta: Bu 306.5 milyon dolar Doğan grubu tarafından nakit olarak ödenecekmiş. Devlet acaba bu fırsatlardan yararlansa, hem vergi geliri açısından hem de iş dünyasında şeffaflığı geliştirmek adına bu kadar yüksek meblağların köken ve kaynaklarını araştırsa ne kadar iyi olur değil mi?

Her işlem ve olguda benim temel kriterim kamu çıkarı, yurttaş yararı. Star Uzan'dan TMSF'ye TMSF'den Doğan grubuna geçti. Bunda kamunun çıkarı ne? Yurttaşın yararı ne?

27 Eylül 2005

Yorum Ekle
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
-Baybars
Yeni Üye
Yeni Üye



Kayıt: Sep 06, 2005
İletiler: 8
Şehir: Türkiye

İletiTarih: Cum Ekm 07, 2005 9:12 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

starın parası devlete peşin verilecekmiş acaba o parayı nasıl işlerde kullanacaklar benim hiç umudum yok halbuki o paraya bir sürü okul hastane yapılabilir.az değil 300 milyon doların üstünde bir meblağ söz konusu.
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder
kurtoglu1919
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye



Kayıt: Dec 03, 2004
İletiler: 940
Şehir: AVUSTURYA/VIYANA

İletiTarih: Cmt Ekm 08, 2005 7:01 pm    ileti konusu: Alıntıyla Cevap Gönder

29.12.2004

Sayın Koç;

Bu milletin Meclis'inin çatısını yaparak başladığınız zenginleşme sürecinizde geldiğiniz noktada; dünyanın en ilginç "dünya gezisi" kavramına imza atarak gerçekleştirdiğiniz yolculuğunuzu ilgi ile izliyorum.

Son olarak yine gezinize ara verip İstanbul'a döndüğünüzde sizden gezip gördüğünüz yerler ya da yürüttüğünüz üst düzey pazarlıklar hakkında bilgi almayı beklerken; Patrikhane'den Kıbrıs'a kadar bir çok konuda siyasi beyanlarınızı dinledim.

Patrikefendi ile dostluğunuzun temellerinde hoş sohbetten çok daha köklü bağlar olduğunu bilen bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak; Osmanlı Padişahlarından, Mustafa Kemal'e ihaneti belgelenen bir yapıya; Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi politikalarına aykırı olarak siyasi hüviyet kazandırma gayretinizi hayretle izliyorum.

Neticede; devletlerin resmi politikalarına uyum konusunda; sözkonusu Yunanistan oldu mu bir beis görmeyen şahsiyetinizin; sözkonusu Türkiye oldu mu bu kadar ters düşmenizin sizi gereğinden fazla deşifre ettiğinin farkında değilsiniz.

Fakat görüyorum ki; yat geziniz aymazlığınızın bir kat daha artmasına neden olmuş...

Yunanistan'ın ve hemhal olduğunuz dış odakların resmi politikalarına uyum konusunda bir adım daha katetmişsiniz.

Bu milletin evlatlarının kanı ile alınan bir vatan parçasını; "Türkiye'nin dış politikasının önünü kapayan" bir konu olarak lanse ettiğiniz nokta; bu milletin gözünde sınırı aştığınız noktadır.

Yıllarca yüksek gümrük duvarları arkasında bu millete kalitesi hayli tartışmalı demode ürünleri sata sata sata büyüyen ve bu milletin üzerinden elde ettiği serveti arasında Marmara'da bir ada dahi bulunan bir işadamının; hem MİLLET, hem de ADA kavramını anlamasını bekliyor insan.

Ama görüyorum ki; sizin MİLLET ve ADA kavramlarınızın; bu topraklarla bağlantısı kalmamıştır.


KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın hakkınızda sarfettiği : "Rum gibi konuşuyor" cümlesindeki "gibi"nin fazla olduğuna dair; kamuoyunda dolaşan ve devlet arşivlerindeki bazı belgelere dayandığı belirtilen söylentileri güçlendiren yaklaşımlarınızın başka bir ülkede karşılığının çok daha farklı olacağını da ve ancak bu MİLLET'in böyle bir cüretkarlığa tahammül edeceğini de biliyorsunuzdur umarım.

Sayın Koç;

Bilmenizi isterim ki;

Türkiye'nin önündeki engel, Kıbrıs değil;

Sizin gibi; zenginleştikçe iyice cüretkarlaşan; başkaları adına MİLLET'ine ahkam kesmeye çalışan ve başkalarının resmi politikaları ve milli hedeflerini; bu topraklara MİLLİ hedef olarak satan; ülkesi adına özgün bir dinamik yaratmak yerine başkalarının misyonunu pazarlamaya çalışan azgelişmiş zihniyete sahip komprador burjuvazidir.

Yıllarca dış sermaye gruplarının teknolojilerini ve ürünlerini sata sata geldiğiniz "bayi holding" noktasında; kafanızın da aynı dış odakların düşünce bayiliğine soyunmasına şaşırmak bizim hatamız olabilir ama;

Misyonunuz doğrultusunda Haliç'ten Göle'ye kadar arazileri kapatıp altını ve üstünü değerlendiren;

Marmara'nın ortasında kendisine ait bir ada bulunan bir kişi olarak sizin

sözkonusu kendi misyonunuz olunca TOPRAĞIN peşinde koşarken; sözkonusu TÜRK MİLLETİ'nin çıkarları olunca TOPRAĞI küçümsemeniz; içselleştirdiğiniz çifte standartın en net kanıtıdır.

Bu çiftestandardı aşmanız için size samimi bir önerim var :

Madem Kıbrıs'ın bu ülkenin önündeki bir engel görüyorsunuz ve sizin gibi para ile satın alamadığı için kan ile bedel ödeyerek ADA alan TÜRK MİLLETİ'nden buradan vazgeçmesini istiyorsunuz gelin TAKAS yapalım :

Siz;

a) Marmara'daki adanızı

b) Haliç'te; Fener semtinde başkaları üzerinden kapattığınız bütün emlakları ve tabi Sanayi Müzesini (arazisi ile birlikte)


c) Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da tarihsel ve tarımsal amaçlarla dönüm dönüm aldığınız arazileri

d) ve bu topraklar üzerindeki bütün arsalarınızı

Türk Millleti'ne devredin...

Biz de size Kıbrıs'ı verelim.

Sonra siz o Kıbrıs'ı dilediğiniz gibi kullanın ve kullandırtın. Ne de olsa; dünya gezisine çıkarken yatınızın kıçında dalgalanan bayrağın sahipleri açısından o TOPRAK engel değil, amaçtır.

Ne dersiniz....

Bu kanı ile TOPRAK alan ama asla satmayan bir MİLLET'in

Bu ülkede para ile TOPRAK alıp satan bir zihniyete yapabileceği en bonkör tekliftir.

Bir düşünün...

Bu arada bilmenizi isterim ki;

benimle dalga geçercesine,

evlatlarımın kanıyla alınan ve ülkemin bekaası için ne kadar önemli olduğu bilinen bir VATAN PARÇASINI; sonu ve ne getireceği belirsiz ama ne götüreceği her gün gözümüze sokulan bir AB macerası yolunda engel olarak gören bir işadamına;

ürünlerini ve hizmetlerini satın alarak destek olmamak için çevremi şimdiden uyarmaya başlayacağım.

Neticede sizi bu MİLLET yarattı;

ne Yunan halkı; ne Patrik efendi, ne ABD, ne de İngiltere...

Aklınızı başınıza almanız umudu ile

Saygılar

Artık Ürünlerinizi Kullanmayacak Olan
Bir Türk Vatandaşı
Kullanıcı bilgilerini göster Kişisel ileti gönder E-Posta gönder MSNM
Yeni Başlık Gönder   Cevap Gönder 1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

  


 
Forum Seçin:  
Bu forumda yeni konular açamazsınız
Bu forumdaki iletilere cevap veremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizi değiştiremezsiniz
Bu forumdaki iletilerinizisilemezsiniz
Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız


Powered by phpBB © 2001, 2005 phpBB

alt1
1998-2007 Bozkurt NET
alt1
1998-2010 BOZKURT NET
--------------------------------------
Web sitemiz PHP-Nuke (© 2003) kodlarına sahiptir. PHP-Nuke GNU/GPL lisansı altında dağıtılan ücretsiz yazılımdır.
alt1